01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 AĞUSTOS 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 13 Türkiye’yi dinlemiş İstihbarat dünyası ne düşünüyor? Alman istihbaratı ‘Buna balık avlamak derler’ Dış Haberler Servisi Almanya Federal İstihbarat Örgütü’nün (BND) 2009’dan bu yana Türkiye’yi yakın takibe aldığı ileri sürüldü. İddiayı ortaya atan Alman Der Spiegel dergisi, Almanya’nın söz konusu tarihten bu yana Türkiye’yi hedef alan istihbarat faaliyetlerini arttırdığını belirtti. Alman hükümetinin dört yılda bir aldığı kararla gerçekleştirilen takibin hangi alanları kapsadığı açıklanmadı. Der Spiegel dergisine konuşan Alman hükümet yetkilileri, hafta başından itibaren Türk hükümeti nezdinde girişimlerde bulunulacağını açıklayarak Alman hükümetinin gelişmeden ötürü Türkiye’ye özürlerini iletmeye hazırlandığını belirtti. Alman Der Spiegel dergisinin bugün yayına çıkan sayısında, Alman istihbarat örgütü BND’nin 2009’dan bu yana Türk hükümetini yakın takibe aldığı ve dinlettiği iddiaları Ankara’da yakından takip ediliyor. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı kaynakları, “Basın kanalıyla bu haberden bilgi sahibi olduk. İddiaları oldukça ciddiye alıyoruz ve araştırıyoruz” değerlendirmesini yaptılar. İddiasını çift taraflı çalışan Alman istihbarat görevlisi Markus R’nin iki yıl boyunca sızdırdığı 218 belgeye dayandıran dergi, Almanya’nın Türkiye’nin yanısıra ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile eski Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekre ‘e göre 5 yıldır süren dinleme için Almanya Türkiye’den özür dileyecek Eski Türkiye Yeni Türkiye İnternet sitelerinde, bloglarda öteden beri hep rastlarım... Afganistan ve İran’ın TalibanHumeyni öncesi ’60’lı, ’70’li yıllarını, “günümüz insan manzaralarıyla” karşılaştıran çarpıcı kareler çıkar. Kızlı erkekli üniversitelerin, kahvelerin, başı açık kadınların resimlerini internet sitelerine düzenli aralıklarla yükleyen Afganlar ve İranlılar; “Yahu bir ülke bu kadar mı geriye gider?” sorusunu kendilerine sormaktan bıkıp usanmazlar… Sözünü ettiğim resimlerin hemen hepsinin ana teması, zamanın akışının “tersine dünya” bağlamında hiç beklenmedik biçimde gümbür gümbür geri çevrilmesidir... O dönemleri doğrudan yaşayan ve gören kişiler, bu belgelerin gölgesinde “geçmiş zaman olur ki!”diye iç geçirip hep uzak birer seraba dönüşen mazilerini arar. Genç kuşaklara o fotoğraflarla bu arada, “Bakın bir zamanlar bizim ülkemiz de nasıl bambaşkaydı. Kadınlar illa ki böyle örtüye, çarşafa boğulmazdı. Aydınlık bir Tahran ve Kâbil de vardı!” demek için o kanıtları böyle ısrarla dolaşımda tutarlar… Biz de galiba artık böyle bir psikoloji içine girmek üzereyiz. Bir dosttan alttaki “eski Türkiyeyeni Türkiye” fotoğraflarını aldığımda kendi kendime “Tam işte” dedim; “Zamanın geriye aktığı tüm diğer ‘büyük Ortadoğu’ halkları gibi olduk!” Ve Ortadoğu gerçeğinin yadsınmaz parçası olduğumuzu ilk kez bunca somut biçimde hissettim… “Eski Türkiye” yıl 1935… OSLO’YU DA ONLAR MI DİNLEDİ? Derginin haberinde Türkiye’nin dinlendiği dönem olarak 2009 sonrasının işaret edilmesi akıllara pek çok olasılık getiriyor. Bunların başında da Kürt sorununun çözümü için hükümet tarafından yürütülen görüşmeler geliyor. 2009 yılı AKP hükümetinin, Kürt sorununun çözümü için PKK ile müzakerelere başladığı ve Habur açılımını yaptığı yıl. Hükümet başarısızlıkla sonuçlanan bu girişimin ardından, PKK ile yabancı bir ülkenin aracılığıyla Oslo müzakere sürecini başlattı. O sürecin basına sızması sonrasında ise İmralı’da bulunan Abdullah teri Kofi Annan’ı dinlediğini de kaydetti. Haberde, Kerry’nin en az bir kez dinlendiği, 2013 yılında uydu üzerinden yapılan bir konuşmasının takibe alındığı da belirtildi. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin iki ülke arasında Temmuz’da yaşanan casusluk krizi sırasında elde edilen konuyla ilgili belgeleri Almanya Dışişleri Bakanı FrankWalter Steinmeier’e aktardığı ve “Siz de aynı şeyi yaptınız” mesajı verdiği ileri sürüldü. Bir başka iddiaya göre ise Dışişleri Bakanlığı yaptığı sırada Hilary Clinton da Alman istihbaratınca dinlenÖcalan ile doğrudan devlet heyeti görüşmeleri başlatıldı. Alman istihbaratının Türkiye’ye yönelik dinlemelerinin Oslo müzakereleriyle ilgili olup olmadığı da başkentte merak konusu. ‘PKK’nin faaliyetleri nedeniyle izlendiler’ Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin haberine göre, Alman hükümetine yakın kaynaklar, “NATO partneri Türkiye’nin Alman Dış İstihbarat Teşkilatı BND tarafından dinlendiğini doğruladı”. Kaynaklar, BND’nin Türkiye hakkında sadece bilgi toplanmadığını, 2009’dan beri Türkiye’yi gözetim altına alındığını kaydetti. Habere göre BND, PKK bağlantılı derneklerin Almanya’daki faaliyetleri gibi nedenlerle Türkiye’yi takibe aldı. Gazeteye konuşan bir kaynak, “Dostları izlememe prensibi, Türkiye için geçerli değil. Türkiye Fransa veya İngiltere değil” ifadelerini kullandı. rat Teşkilatı (BND) ve Savunma Bakanlığı’nda çalışan 2 kişinin ABD adına casusluk yaptıklarının orataya çıkması iki ülke arasında krize yol açmış Amerikan istihbaratının Berlin’deki en üst düzey temsilcisi Almanya’nın talebi üzerine ülkeden ayrılmıştı. ABD Ulusal Güvenlik Kurumu NSA analisti Edward Snowden’ın sızdırdığı gizli belgelere göre de Amerikan istihbaratının Başbakan Angela Merkel’in cep telefonunu dinlediği ortaya çıkmıştı. Almanya gelişmeler üzerine ABD’ye çok sert tepki göstermişti. Kozinoğlu ‘Almanlar’ demişti Kaşif Alman Der Spiegel dergisinde yar alan ve 2009’dan itibaren Alman istihbarat servislerinin Türkiye’ye yönelik dinleme yaptıklarına ilişkin haberler Ankara’daki devlet kurumları arasında büyük ilgi uyandırdı. Dinleme iddiasını Alman dergisinin haberinden öğrenen Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı’nda haberin hem Almanca orijinali hem de İngilizce ve Türkçe çevirileri ayrıntılı olarak masaya yatırıldı. İstihbarat ve dinlemeler konularında yetkin uzmanlar, Cumhuriyet’e Der Spiegel haberinde yer alan iddialarla ilgili şu değerlendirmeleri yaptılar: “Bahsedilen ‘sinyal istihbaratı’ uydu üzerinden yapılan dinlemelerdir. Telefon konuşmaları belli bölgelerde özellikle kendi ülken dışındayken uyduya çıkar. Her ülke bunu yakalamak ister. İstihbart dünyasında ‘balık avlama’ denir.” “Uyduya çıkan bu tür sinyalleri toplama konusunda hiçbir uluslararası mevzuat bulunmadığı için her ülke bu sinyalleri takip eder. Eğer haberde bahsi geçen sinyal istihbaratı bu dinlemelerse bunda gayri kanuni bir durum yoktur. Her ülke ve her yetkili bunu bilerek konuşur zaten.” “Alman istihbaratı, Almanya ya da yakınındaki ülkelerden yapılan ve uyduya çıkan konuşmaları yakalamış olabilir. Yani telefonlarının sürekli dinlenmesi söz konusu değil. Bir ya da birkaç konuşmanın havada yakalanması durumu var ortada. O haberde bahsedilen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ya da Clinton’un konuşmaları, çok büyük olasılıkla Almanya ya da yakınlarındaki bir bölgeden yapılan konuşmalar. Aslında bu her ülkenin istihbarat kapasitesiyle ilgili. Ama Almanların, ABD’den yapılan bir konuşmayı dinlemiş olma ihtimalleri çok zayıf.” “Türkiye’de yapılan bir istihbarat çalışması olduğuna dair bir bulgu hükümetin elinde yok. Bir devlet ya da hükümet görevlisinin telefonlarını sürekli dinlenmesi imkânsız. Almanya ya da bölgesiyle irtibatlı birkaç konuşma yakalanmış olabilir. Haberde ‘Ortadoğu’ denildiğine göre Ortadoğu ile ilgili Türk yetkililerin de içinde bulunduğu bir ya da birkaç görüşmeyi yakalamış olabilirler.” Haberde Türkiye’ye yönelik dinlemenin 2009’dan itibaren yapıldığı şeklindeki iddia, “PKK ile yürütülen çözüm süreci” ve Türkiye ile İsrail arasında yaşanan “one minute” ve “Mavi Marmara” krizlerini akıllara getiriyor. İstihbarat uzmanları Oslo müzakarelerinin dinlenmiş olabileceği iddiaları konusunda, “Her ülke öyle bir süreci yakından bilmek ister. Ancak o dinlemeler içeride bulunanlar tarafından yapılarak sonradan dışarı servis edildi. Kapalı yerdeki toplantı ile sinyal istihbaratı birbirinden farklı şeyler. Habere konu istihbaratın Oslo ile alakalı olduğunu düşünmüyoruz” değerlendirmesini yaptılar. Başkent kulislerinde “akla daha yakın olasılık” olarak, Türkiye ile İsrail arasında 2009 Davos Zirvesi’nde “one minute” atışmasıyla başlayan ve Mavi Marmara gemisine İsrail güçlerince yapılan saldırıyla zirveye çıkan kriz sürecinde yaşananların takip edildiği iddiası dile getiriliyor. ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve şu andaki Dışişleri Bakanı John Kerry o günden bu yana Türkiye ile İsrail’i barıştırmak için yoğun diplomatik çaba harcıyor. Uzmanlara göre haberde “Türkiye’ye yönelik dinlemelerin Ortadoğu hedefli bir çalışmanın parçası” olduğu şeklindeki atıf da, Alman istihbaratının Türkiyeİsrail ilişkileri alanındaki gelişmeleri öğrenmek için dinlemeler yapma olasılığını güçlendiriyor. Kerry ve Clinon’ın Türkiye’den bazı yetkililer ile yaptıları görüşmelerin yakalanmış olabileceği de ileri sürülüyor. İstihbarat ve karşılıklı dinlemeler konusunda, Edward Snowden isimli Amerikan casusunun NSA dinlemeleri ile ilgili açıklamaları sonrasında istihrabat dünyasında deprem yaşandığını anımsatan uzmanlar, haberin bir “algı operasyonu” da olabileceğine işaret ederek, “Bu haber aslında Başbakanları Angela Merkel’in 10 yıl boyunca dinlenmesi nedeniyle büyük prestij kaybına uğrayan Alman istihbaratınının kendi kamuoyuna dönük bir algı operasyonu da olabilir. ‘Bakın biz de Kerry’i, Clinton ve Türk hükümetini dinledik’ demek için bunu sızdırıyor olabilir” dediler. Tutuklu bulunduğu Silivri cezaevinde 13 Kasım 2011’de yaşamını yitiren MİT Dış Operasyonlar Dairesi Başkanı Kaşif Kozinoğlu Oslo’da gerçekleşen hükümetPKK görüşmesinin ses kaydının Alman gizli servisi BND tarafından sızdırıldığını ileri sürmüştü. ‘Gayri kanuni değil’ di. Almanya, ABD’ye karşı sistematik bir dinlemeyi reddederken, Hillary Clinton’un yaptığı bir görüşmenin tesadüfen dinlemeye takıldığını, dinlemenin derhal silinmemesinin ise yanlış bir tutum olduğunu kaydetti. ABD ile dinleme skandalı yüzünden yaşanan sknadal nedeniyle dinleme talimatı yenilenmediği için 2009’da verilen talimatın bugün de geçerli olduğu ileri sürüldü. Almanya, daha önceki açıklamalarında NATO’da müttefik olduğu ülkeleri dinlemediğini söylemişti. Almanya Federal İstihba Peşmerge kara harekâtına hazırlanıyor ERBİL Irak Kürt Bölgesi’nde tam bir seferberlik hali var. ABD’nin hava saldırıları sayesinde bir hafta içinde Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) estirdiği panik atlatılmış olsa da bölge başkenti Erbil’den (Hewler) çıkıp karayolundan kuzeye Duhok’a uzandığınızda, her yerde sıkı kontroller ve yüzleri maskeli özel birlikleri görüyorsunuz. IŞİD saldırıları karşısında ilk etapta geri çekilerek büyük tartışmalar yaratmış olsalar da radyolar, peşmergenin kahramanlıklarına övgü düzen marş ve türküler çalıyor… ABD yönetimi dün 7 Ağustos’tan bu yana IŞİD’in elinde bulunan Musul’un 50 km. kadar kuzeyindeki Musul Barajı civarına en büyük hava operasyonunu düzenledi. Burası Irak’ın su ve elektrik üretimi açısından stratejik barajı, hayati önem arz ediyor. Amerikan savaş uçakları ve insansız uçaklarının 32 kilometrelik bir alana yayılan saldırısında IŞİD’e büyük kayıplar verdirildiği, 30’a yakın teröristin öldüğü haberleri geliyor. Batı’dan ise en son ABD’nin bir grup deniz piyadesinin Sincar Dağı’nda Amerikan devletinin yardım örgütü USAID görevlileri eşliğinde keşif yaptığı, onlara Suriye Kürdistanı’ndan (Rojava) gelen PYD’nin askeri kanadı YPG’nin eşlik ettiği fotoğraflarla dünyaya yansıdı. Bu keşfin ardından Amerikan yönetimi askeri etkinliğini hava saldırısıyla sınırlayacak gibi. ABD Başkanı Barack Obama’nın “Sincar kuşatmasının kırıldığı” yolundaki sözleri ile Amerikalı yetkililerin dağda 45 bin Ezidi’nin kaldığı, onların da insani ihtiyaçlarının karşılandığını söylemeleri buna işaret. ABD IŞİD’e bugüne kadar en ağır hava saldırısını düzenledi, Musul Barajı bölgesi vuruldu. Ve “Yeni Türkiye” ‘Türkiye’de bulgu yok’ Sıcak Bölgede CEYDA KARAN Kürdistan Bölgesi’nde Tigris Nehri yakınlarındaki kamplarda çoğu çocuk ve kadın çok sayıda Ezidi yaşıyor (AFP) Bunlar da İran’ın 1970’leri ile 2000’li yıllarındaki yaşamını karşılaştıran fotoğraflar... ‘Hedef Oslo görüşmeleri mi?’ AnkaraTel Aviv hattı takipte ri süre dolunca 80 kadar erkeği katledip 100 kadar kadın ve genç kızları kaçırdı. Büyük olasılıkla Tel afer’e götürüldükleri söyleniyor. Sincar Dağı’nın kuzeyi IŞİD’den temizlenmiş olabilir ama güneyinde durum değişmişe benzemiyor. Ve burada ABD’nin hava desteği altında peşmergenin kara harekâtının başlamasının eli kulağında olduğu söyleniyor. Sahada peşmergenin yanı sıra giderek popülerliği artan YPG ile Kandil’den inen PKK’nin askeri kanadı HPG var. Algı operasyonu da olabilir Ancak karadan müdahale olmadan durumun nasıl değişeceği meçhul. Nitekim önceki gece IŞİD’in Sincar’ın hemen güneyindeki Kojo köyündeki katliam haberi geldi. Ezidi vekillerin verdiği bilgiye göre beş gün köyü kuşatan IŞİD, köy sakinlerini zorla İslama döndürmek istedi, ardından verdikle yetmez: Son örnek Kojo Havadan ZahoDuhokErbil yolunda iki gün ‘taban teptiğimiz’ şoförüm Berevan’ın ağabeyi bir peşmerge. Ezidilerin Zammar köyündeki çatışmayı ağabeyinden dinlemiş, heyecanla anlatıyor. Peşmergenin Daiş’in (IŞİD) ağır silahları karşısında şansı olmadığını söyleyen Berevan, “Amerikan Hummer’larına Bixi’den ateş açmışlar. Kurşun geçirmediği için tesir etmemiş. Roket de etmiyormuş, illa topla vurulması gerekiyormuş!” diyor. Berevan’a göre peşmergenin yeterli silahı olsa Daiş’in hakkından gelir. Bir an duruyor ve “Ama YPG çok güzel savaşıyor” diyor, sonra da gülerek ekliyor: “Özellikle YPG’nin kadın kadın savaşçıları’ ‘YPG’nin savaşçıları.” YPG, Sincar Dağı’ndan açtıkları koridorla binlerce Ezidi’yi kurtarmış, HPG de Erbil’e ilerleyen IŞİD’in Mahmur’da durdurulmasında önemli rol oynamıştı. Artık hem Mahmur’da hem Rabia ve Sincar bölgesinde ‘savunma güçlerinin’ parçasılar. Buradaki ahalinin ifadesiyle ‘Kürdistan’ın kurtarılmasında’ rol oynuyorlar. En çok tartışılan ‘silah’ meselesi. Ancak 1997’den beri ABD’nin ‘terör listesinde’ yer alan PKK’ye hukuken bu destek imkânsız. Asıl soru, ABD başta olmak üzere Batı peşmergeyi silahlandırmaya başlamışken, bu silahların HPG ve YPG’ye de gidip gitmeyeceği… Sahada oluşan ‘ortak cephe’ye, Mesut Barzani’nin Mahmur’u ziyaret edip HPG’ye ‘teşekkür etmesine’ karşın elbette kimi peşmerge unsurları rahatsız. Peşmerge kaynakları Kürt medyasına Sincar’ı almak istediklerini, ABD’lilerle plan yaptıklarını ancak YPG’nin izin vermediğini ‘fısıldıyorlar’. YPG’nin Sincar Dağı’nda Ezidiler için bir askeri eğitim merkezi açtığı da söyleniyor. Bu bilgiyi doğrulatamadım lakin, iki gün önce bindiğim ‘dolmuşta’ tanıştığım Sincarlı Ezidi gencin, saflara katılacağını söylediğini aktarmalıyım. rahatsızlık Peşmerge’de Dış Haberle Servisi – Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Suriye’nin Der el Zor bölgesinde bir aşiretten 700 kişiyi katlettiği öne sürüldü. Suriyeli muhaliflerin Londra merkezli İnsan Hakları Gözlemevi, ‘güvenilir kaynaklara’ dayanarak, IŞİD’in Şeitaat aşiretinden, çoğu sivillerden oluşan 700 kişiyi katlettiğini duyurdu. İnsanların kafaları kesilerek öldürüldüğü belirtildi. IŞİD ile üyelerinin sayısı 70 bin olarak verilen Şeitaat aşireti arasında iki petrol bölgesinde temmuz ayından bu yana şiddetli çatışmalar yaşanmakta olduğu da kaydedildi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin direktörü Rami Abdülrahman “İnfaz edilenlerin hepsi Şeitaat’tan. Bazıları tutuklandı, yargılandı ve öldürüldü” dedi. Şeitaat aşiretinin başı olan Şeyh Rafaa Aakla al Raju, pazar günü YouTube’dan yayınladığı video mesajında diğer aşiretleri kendileriyle birlikte savaşmaya çağırmıştı. Al Raju video mesajında, “El Şeitaat’tan sonra diğer aşiretler de bunların hedefi olacak” demişti. IŞİD’den aşiret katliamı Aynı şekilde gene Kâbil’de Taliban öncesinin Afgan kadınları ile bugünün burkalıları!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle