24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 AĞUSTOS 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kadın yazarlar, Başbakan’ın gazeteci Amberin Zaman’a yönelik ‘edepsiz kadın’ sözlerine tepki gösterdi 9 Terfi ettirilmeyen Korgeneral Hüsnüoğlu görevi bıraktı Yaş’a Erdoğan’a çağrı: Özür dile tepki istifası İstanbul Haber Servisi Kadın yazarlar, cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın gazeteci Amberin Zaman’a yönelik “edepsiz kadın” sözleri üzerine, Erdoğan’a özür dileme çağrısı yaptı. Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ) tarafından yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası boyunca Erdoğan’ın ırkçı, mezhepçi ve cinsiyetçi söylemleriyle Türkiye’deki çeşitli kesimlere hakaret etmekten ve onları hedef göstermekten çekinmediği anımsatıldı. Açıklamada, “Yeni olmayan bu saldırılar, artık sistematik bir hal almıştır” denilerek saldırılanlar arasında kadın örgütlerinin de bulunduğu anımsatıldı. Açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi: “Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, topluluk içinde kahkaha atması, cep telefonu ve otomobil kullanması da içinde olmak üzere kadınların tüm davranışlarının, ‘iffet, hayâ, edep’ kavramları üzerinden kontrol edilmesi çağrısı ile Başbakan’ın Amberin Zaman’a saldırısı aynı zamana denk gelmiştir. Her gün beş kadının sudan bahanelerle öldürüldüğü bu ülkede siyasi iktidar bu cinayetleri önlemek için etkili tek bir adım atmamaktadır. Tam tersine, ‘namus’, ‘ahlak’, ‘edep’ gibi kavramlar; kürtaj ve boşanma karşıtı politikalar ile kadınlar üzerindeki baskıları her geçen gün artırmaktadır. Yalnızca mesleğini yaptığı için, bir kadın gazetecinin ‘edepsiz’ olarak kitleler önünde hedef gösterilmesi, cinsiyetçi politikaların son halkası olmuştur. Bu saldırı aynı zamanda, satınalma, sansür ve otosansür ile susturulmuş olan medyada kalan son eleştirel sesleri de susturma ve yıldırma çabasıdır. Siyasi iktidar, dünyada eşi zor bulunur bir yasal ‘dokunulmazlık’ zırhı kuşandığı ve yargıyı da kendisine bağladığı için her türlü suçu işlemekte ve hiçbir hukuki yaptırımla karşılaşmamaktadır. Siyasi iktidar, kendisi gibi düşünmeyen, yaşamayan herkese yaptığı bu saldırılar, hakaret ve tehditlerle kışkırttığı kitleler ya da kişiler tarafından işlenen ve işlenecek tüm suçlardan birebir sorumludur. Bu sürecin baş mimarı olan Erdoğan’ı, toplumu kutuplaştırıcı, muhaliflerini ötekileştirici politikalarına derhal son vermeye çağırıyoruz.” yurtdışı görevinde bulunuyordu. Afganistan’daki ISAF kuvvetlerinin baANKARA Ağustos ayı şında iki numaralı komutan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) olarak görev yapan Hüsnütoplantısında terfi ettiriloğlu, bu göreve 3. Kolordu meyerek, görev süresi 1 Komutanlığı’ndan gitmişti. yıl uzatılan Korgeneral HüHüsnüoğlu, Korgeneraller seyin Kenan Hüsnüoğlu Abdullah Recep ve Kamil sürpriz bir şekilde istifa etti. Başoğlu ile birlikte 2010 Hüsnüoğlu ocak ayında 3. yılında korgeneral rütbesini Kolordu Komutanlığı göretaktı. Hüsnüoğlu’nun tervini yürütürken, NATO’nun fi edemediği YAŞ’ta, KorAfganistan’da bulunan generaller Abdullah ReUluslararası Güvenlik ve cep ve Kamil Başoğlu orYardım Kuvveti (ISAF) Kurgeneralliğe yükseldi. Bu may Başkanlığı görevine Korgeneral seneki YAŞ’ta orgeneatanmıştı. Hüsnüoğlu’nun Hüsnüoğlu ralliğe yükselen üçünAfganistan’da 6 ay daha cü isim olan Korgenegörev süresi bulunuyordu. ral Adem Huduti ise geçtiğimiz Askerlik kariyeri boyunca hep bayıldan temditliydi. 2013 yılındaşarılı görevlerde bulunduğu belirki YAŞ’ta görev süresi bir sene tilen Korgeneral Hüsnüoğlu, YAŞ uzatılan Huduti, bu sene terfi aldı. toplantısında terfi edememesi üzeHüsnüoğlu’nun terfi edememesi rine ordudan istifa etti. Hüsnüoğüzerine istifa ettiği kaydedildi. lu, TSK açısından çok önemli bir BARKIN ŞIK Polis çeteyi sadece dinlemiş ALİ AÇAR Maltepe Gülsuyu’nda 29 Eylül 2013 tarihinde uyuşturucuya karşı yapılan yürüyüş protestosu sırasında öldürülen 21 yaşındaki Hasan Ferit Gedik’i vuran uyuşturucu çete üyelerinin polis tarafından dinlendiği ortaya çıktı. Gedik’in vurulmasından bir gün önce çete üyelerinin Mesut Aktürk’ü vurması yasal dinleme kayıtlarına takılırken hiçbir işlem yapılmadığı belirlendi. Gedik’in vurulmasının adeta habercisi olan tapeler dava dosyasına girerken; çete üyelerinin Aktürk ve Gedik’in vurulmasının ardından aralarında yaptıkları görüşmede tartıştıkları ve 1 kişinin başından vurularak öldüğünü anlattıkları tespit edildi. Uyuşturucuya karşı Halk Cephesi üyelerinin Gülsuyu’nda düzenlediği yürüyüşte başından vurularak yaşamını yitiren Hasan Ferit Gedik olayında ihmaller zinciri yaşanmış. Polis tarafından yapılan dinleme kayıtları da bu ihmaller zincirini belgeliyor. 28 Eylül 2013 günü saat 22.50’de 1 dakika 6 saniye süren telefon konuşmasında yer alan ifadeler şöyle: X : Alo Alo Aytekin T. (A.T) : Duyuyorum duyuyorum X : Alo Hasan Ferit’in vurulmasından bir gün önce çatışmaya girdiğini anlatan çete üyesi hakkında işlem yapılmamış ‘Hukuk arıyoruz’ 14 Ağustos’ta görülecek duruşma öncesinde Gedik ailesi Kartal Adliyesi’nde görülecek duruşmaya katılım çağrısı yaptı. Ailenin avukatı Şükriye Erden, “7. Ağır Ceza Hâkimi’nin başkanlık yapacağını öğrendik. Ancak o ve daha sonra atanan başka hâkimin de duruşmaya girmeyeceği bize söylendi. Kartal’daki duruşma salonları 40 kişi alıyor. Hâkim yok, salon yok ama hukuk arıyoruz”dedi. Avukat Ebru Timtik de tapelerde çete üyelerinin kendilerini terörle mücadelenin takip ettiği yönünde konuşmalar geçtiğini kaydederek “Terörle mücadele bunları biliyor ama müdahale etmiyor. Biz bu davaya sahip çıkmazsak birileri bu işten sıyrılacak” diye konuştu. A.T: Neyi ne yapıyorsun oğlum bak halen çatışıyorum. Çeşmebaşından Recepağa’ya kadar Mustafa Bakkal’a kadar çatışmaya girdim. X: ... A.T: Of ölüyorum a.. a.. ölüyorum. X: Yapma ne olur. A.T: ... istemiyorum ben seninle konuşacağım ben (Görüşme Kesiliyor) Bu görüşmeden bir gün sonra ise Hasan Ferit başından vuruluyor. Gedik öldürüldükten sonra çete üyelerinden Ekrem İ. ile Necdet P. saat 20.57’de 35 saniye süren bir telefon görüşmesi yapıyor. Bu telefon görüşmesi de dinlemeye takılıyor: Ekrem: Efendim Necdet P.: Çabuk oğlum çabuk yukarı gel bir arabayla taksiyle çabuk. E: Tamam oğlum adam vuruldu, adam öldü. N.P: Oğlum arabayla yukarı gelsene üst sokak E: He öldü öldü adam öldü. N.P: Tamam Sincar’dan kaçan Ezidiler zor koşullarda hayata tutunmaya çalışıyor. (Fotoğraf: AA / FERIQ FEREÇ) ‘Kadınlar intihar ediyor’ MAHMUT ORAL DİYARBAKIR IŞİD’in Irak’ta Sincar (Şengal) bölgesine saldırılarının ardından Kuzey Irak’a giderek incelemelerde bulunan sivil toplum kuruluşları, Diyarbakır’da basın toplantısı düzenledi. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, “Ezidi Kürt toplumu bu vahşetten etkilendi ve bu toplum yok olmakla karşı karşıya. 10 binlerce insan ölmüş olabilir. Henüz tam bir sonuç ortaya çıkmamıştır. Bu vahşi sürünün tecavüzlerine maruz kalmamak adına kendi yaşamına son vermek için yanlarında bıçak taşıyorlar” dedi. Sivil toplum kuruluşları adına ortak açıklamayı yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Sincar’da (Şengal) yaşanan vahşet ve trajedinin neredeyse Halepçe soykırımı boyutlarına vardığını belirterek “IŞİD adlı barbar grubun saldırılarından Şengal ve bölgesinde 600700 bin insanın etkilendiği anlaşılmaktadır. Gerçek tablo henüz tam ortaya çıkmamıştır ve göç devam etmektedir. Bölgesel Kürt Hükümeti olağanüstü bir insani felaketle karşı karşıya kalmıştır. Son yüz yılın belki en büyük vahşetlerinden biri yaşanmaktadır” dedi. ‘Siyasilerden birini öldürmüşler’ Hasan Ferit Gedik’in vurulmasının ardından çete üyeleri Mehmet T. ile Ahmet T. arasında saat 21.51’de başlayan ve 3 dakika 12 saniye süren telefon görüşmelerinde yer alan ifadeler ise dinleme kayıtlarında şöyle yer aldı: Mehmet T. (M.T): Efendim Ahmet T. (A.T): Abi yok öyle bir şey yok bizim burda bir tanesini öldürmüşler siyasilerden. M.T: Allah Allah A.T: Valla kafasına atmışlar çatışmaya girmişler ama kimdir belli değil henüz. Hasan Ferit Gedik A.T: Ölüyorum ölüyorum X : Ne Oldu A.T: Sana yetmez mi bunlar X : Ne oluyor ya... A.T: Allah belanı versin senin X : Ne yaptınız yine ne oldu A.T: Çatışmaya girdim ne oldu a.. a.. oldu X : Niye böyle yapıyorsun ya A.T: Hıı X: Niye böyle yapıyorsun Şener, Dink cinayetiyle ilgili ifade verdi ‘Akyürek’i aklamak için beni tutukladılar’ İstanbul Haber Servisi Gazeteciyazar Hrant Dink cinayeti dosyasında tanık sıfatıyla ifade veren gazeteci Nedim Şener, eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’in, Dink’in ölümüne ilişkin bilgiye sahip olduğunu söyledi. Şener, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dink’in öldürülmesinde ihmali veya kastı olduğu iddia edilen, aralarında eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ve eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in de olduğu kamu görevlileri hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dün tanık sıfatıyla Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdi. Şener ifadesinde “Büyük abi” olarak bilinen Erhan Tuncel’in Trabzon Emniyet Müdürü Akyürek döneminde yardımcı istihbarat elemanı olduğunu ve görevlendirildiğini anımsattı. Akyürek’in, Tuncel’in istihbarat elemanlığından çıkarılma yazısında imzası olduğunu ve bu nedenle işin başından sonuna kadar bilgisi olduğunu belirten Şener, ulaştığı belgeler ışığında “Dink cinayetinin Erhan Tuncel tarafından önceden bildirildiğini, Dink cinayetinde soruşturma yapanların ihmalleri olduğu gibi yine delil karartma yönünde kamu görevlilerinin bir çabası olduğunu tespit ettim” dedi. “Dink cinayeti ile ilgili ortaya çıkardığım gerçek nedeniyle tutuklandım. Beni terör örgütü üyesi olarak tutuklatmak, bu bilgilerin değersiz hale getirilip, toplumda bir algı yaratıp Dink cinayetinin sorumlusu olan Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek’i aklamaktan başka bir şey değildi” diyen Şener, Dink cinayetiyle ilgili bir sahte evrak düzenlendiği olgusuna ulaştığına dikkat çekti. Şener ifadesinde şunları söyledi: “Ali Fuat Yılmazer, Hrant Dink’in ölümle tehdit edildiğini bilen en iyi kişidir. Çünkü 2006 yılında Trabzon Emniyet Müdürü’nden İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne gelen yazı yanında esas itibarıyla kendisi İstihbarat Daire Başkanı C Şube Müdürü iken Trabzon Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen F4 raporunda Yasin Hayal’in ne pahasına olursa olsun Hrant Dink’i öldüreceği yönündeki bilgiye sahip kişidir...” Devrimci Gençlik Ezidilere kapılar kapanıyor mu? Yurt Haberleri Servisi Şırnak Valisi Hasan İpek başkanlığındaki heyet, dün Irak Kürt Bölgesel Yönetimi yetkilileriyle görüşmek üzere Şırnak Silopi ilçesindeki Habur Sınır Kapısı’ndan Dohuk’a gitti. İpek, Dohuk Valisi ile Irak’taki son gelişmelerle ilgili toplantı yapacaklarını dile getirerek “Ezidilerin Irak topraklarında kalması ve orada barındırması için görüşme yapacağız. Irak’ta bulunan Türkmenlere, Ezidilere ve kim varsa onlara yardım ediyoruz. Yardımları en iyi şekilde yerlerine ulaştırıyoruz” dedi. Irak sınırında Ezidilerin mahsur kaldığına ilişkin gazetecilerin sorusu üzerine İpek, “Sınırlarımıza gelip de içeri girmeyen hiç kimse yoktur. Diğer ülkelerin içişlerine karışmak istemiyoruz ama Ezidiler orada bile olsalar onlar yardım etmeye devam edeceğiz. Bugün zaten 2 yardım TIR’ı ile beraber Irak’a geçiş yapacağız” dedi. Şırnak Valisi İpek’in açıklamaları “Türkiye Ezidilere kapılarını kapatıyor mu” sorusunu gündeme getirdi. Köprüsü yenilendi MAHMUT ORAL DİYARBAKIR 68 kuşağının devrimci önderlerinden Deniz Gezmiş ve arkadaşları tarafından Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde Zap Suyu üzerine yapılan köprünün tabelaları üçüncü kez söküldü. Emek örgütleri tabelaları yenilerken, Tarım OrkamSen Genel Başkanı Hamit Kurt, faşist ve ırkçı zihniyetin 68 devrimci kuşağının felsefe ve anlayışına tahammül edemediğini belirtti. Eski Başbakan Süleyman Demirel, 1968 yılında İstanbul Boğazı’na bir köprü yapılmasını gündeme getirdi. 68 kuşağı, Doğu kentlerinde yaşanan yoksulluğa dikkat çekerek köprüye karşı çıktı. Zap Suyu’nda köprü bulunmadığı ve bu nedenle Zap Suyu’ndan geçmeye çalışan birçok kişinin sulara kapılarak can verdiğine dikkat çeken 68’liler “Boğaz değil Zap Suyu’na köprü” sloganıyla kampanya başlattı. Kuşağın devrimci önderlerinden Deniz Gezmiş’in öncülüğünde Türkiye’nin dört bir yanından gençler, Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine giderek Zap Suyu üzerine bir köprü inşa etti. Deniz Gezmiş, idamından önce yargılandığı Sıkıyönetim Mahkemesi’ndeki savunmasında da köprünün hikâyesini anlattı. 68 kuşağının barış ve kardeşlik için Doğu’ya kurduğu köprü defalarca tahrip edildi. 1999 yılında güvenlik gerekçesiyle bombalanan köprü, aydınlar, sanatçılar ve Hakkâri’deki sivil toplum örgütü temsilcilerinin başlattığı projeyle 2010 yılında onarıldı ve görkemli bir törenle açıldı. Ancak köprünün tabelası 3 kez söküldü. Köprünün duvarlarına da Deniz ve arkadaşlarına yönelik hakaret içeren yazılar yazıldı. Bunun üzerine harekete geçen Tarım OrkamSen Genel Başkanı Hamit Kurt ve Tarım OrkamSen Hakkâri Temsilcisi Mehmet Hatipoğlu, hakaret içeren yazıları sildirerek, köprünün tabelalarını yeniledi. Bayık: Erdoğan’ın siyasi başarısı yok Haber Merkezi KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, 12. Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın kademeli olarak bir diktatörlük kurduğunu belirterek, “Erdoğan hükümeti seçimleri kazansa da arkasında bir siyasi başarısı yok. Hem ulusal hem de uluslararası arenada yalnız kaldı. İzole edilmiş şekilde yaşıyor” dedi. Bayık İspanyol “El Mundo” gazetesine verdiği röportajda, PKK’nin çözüm sürecinde silahlı mücadeleden ne kadar uzak duracağına yönelik olarak, “Biz istenilenleri gerçekleştirdik. Ateşkes ilan ettik. Adamlarımızı Güney Kürdistana geri çektik. Ancak Türk hükümeti bizim iyi niyetimize cevap vermedi. Onlardan beklentimiz ateşkes kurallarına uymasıdır” diye konuştu. Bayık, Erdoğan’ın “Bensiz Kürt sorunu çözülemez” propagandasını yaptığını da belirterek, “Bize göre AKP ne ise MHP ve CHP de odur. Çünkü Kürt sorunu bir partinin sorunu değildir” dedi. İkinci ‘Kaç İsmail’ iddiası İstanbul Haber Servisi Paralel yapı iddialarına ilişkin “casusluk” soruşturmasında hakkında yakalama kararı çıkarılan polisler Mücahit Gökoğlu ve Faruk Kıvrak dün avukatlarıyla birlikte Çağlayan’daki Adalet Sarayı’na gelerek teslim oldu. Teslim olmadan önce açıklama yapan Gökoğlu, “İzmir’den kendi imkânlarımla buraya geldim. Kimseden ve hiçbir şeyden kaçtığımız yok” dedi. Polis memuru Faruk Kıvrak ise hakkındaki yakalama kararını Samsun’da öğrendiğini anımsatarak, “Bu sabah arama kararı olmadan Samsun’daki evimde arama yapılmış” dedi. Polisler mahkeme sorgularının ardından serbest bırakıldı. Polislerin avukatı Ömer Turanlı, İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok hakkında, müvekkillerine gözaltında kötü muamele ettiği ve sosyal medya üzerinden hakaret yapıldığı gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.Turanlı, özetle şunları kaydetti: “İkinci bir Kaç İsmail Vakası yaşandı. O da cumartesi günü yaşanmıştır. Sorgu arasında şüpheli Mehmet Kılıç’a Emniyet’te çalıştığını beyan eden bir şahıs, Mehmet Kılıç’ın yanına gelerek kendisini etkilemeye çalışıyor. Bununla ilgili bakın şöyle söylüyor; 4045 yaşlarındaki şahıs, ‘Suçun ne? Ne ile yargılanıyorsun?’ diyerek sohbet etmeye çalışıyor. Daha sonra da rahat ol, ifadeni açık ver, sen memursun bizler de memuruz. ‘Bildiğin bir şeyler varsa anlat. Sana emir veren büro amiri ve yardımcısı veya müdür ise bunları ifadende açıkça yazdır. 6 aylık çocuğun var. Bari onun hatırına kendini kurtar. Ağabeylerinin isimlerini ver, kendini yakma... Amire, müdüre bir şey olmaz ancak olan memurlara olur’. Kamera görüntülerinden bu şahsın kimliği tespit edilerek açıklansın.” Öte yandan 22 Temmuz Operasyonu kapsamında tutuklanan 11 zanlının tutukluluğa karşı yaptıkları itiraz reddedildi. Teslim olan iki polis daha serbest kaldı Muhabirimize TÜRGEV soruşturması Yurt Haberleri Servisi Gazetemizin Trabzon muhabiri, Karadeniz gazetesi ve viratrabzon haber sitesi yazarı Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu, TÜRGEV’e yapılan bağışlarla ilgili çıkan iddialar üzerine 31 Ocak’ta Karadeniz Postası gazetesine “99 milyon 999 bin 990 dolar” başlıklı bir yazı yazdı. Başbakan Tayyip Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ve Suudi işadamı Yasin el Kadı, Mollamehmetoğlu’ndan şikâyetçi oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikâyetin ardından Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. Gazeteci Ahmet Şefik bugün Trabzon’da ifade verecek. VAN (Cumhuriyet) Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının Kuzey Irak’ta Mahmur mülteci kampına düzenlediği saldırıda yaşamını yitiren Deniz Fırat kod adlı gazeteci Leyla Yıldızhan Van’ın Çatak ilçesine bağlı Hangedik köyünde toprağa verildi. Cenaze törenine HDP Van milletvekilleri Özdal Üçer, Nazmi Gür, Bağımsız Milletvekili Kemal Aktaş, DBP’li Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Bekir Kaya ve Hatice Çoban ile gazeteciler ve bölgeden yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Gazeteci toprağa verildi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle