23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Kocaoğlu, topladıkları 600 bin liranın AFAD’a takıldığını söyledi n Baştarafı 1. Sayfada gerekçelerle savunuyor. Medyamız ve aydınlarımızın büyük bölümü bu konuda suskun. AKP borazanları, RTE’nin adaylık süresince aynı zamanda Başbakanlık görevini sürdürmesine engel olacak bir yasal zorunluluk olmadığını... ... Zaten patronlarının cumhurbaşkanı seçilse de Başbakanlık ve parti genel başkanlığını sürdüreceğini gizlemeden, saklamaya gerek görmeden söylüyorlar. Düne kadar RTE, muhalefetin görevinden istifa etmesini içeren açıklamalarına yanıt vermedi. Fakat çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu da Cumhurbaşkanlığı yarışının adil olmayan, RTE lehine işleyecek olan koşullarda başlayıp sonuçlanacağını ne zamanki söyledi... RTE, cumhurbaşkanlığıyla başbakanlığı bütünleştiren kendine özgü, öyle bir gerekçe açıkladı ki bu uydurma gerekçeyi, hiçbir ileri demokraside, hiçbir devlet adamı öne süremez... ... Ne ki bir iki gece önce bir iftar yemeğinde bu gerekçeyi söylediği zaman kulaklarıma inanamadım. Bu inanılmaz gerekçeyi; bir iki gece önce, ne söylerse saatlerce de sürse de naklen yayımlayan TV’lerde kendi sesinden dinledim. Bu, demokrasi etiği ile taban tabana zıt, adaylığını Başbakanlık görevinden ayrılmadan yürütmeyi içeren gerekçeyi o gecenin haber bültenleri de verdi ama... ... Ertesi gün, yalaka olan olmayan medyamızda demokrasiye ve etik koşullarına inanan veya saygı duyanlar; RTE’nin bu uydurma gerekçesini haber sütunlarında göremediler. HHH RTE, aday olduktan sonra Başbakanlık’tan neden istifa etmediğini iftar sonrası konuşmasında şöyle açıkladı: Çatı adayını amaçlayarak, doğrudan Ekmeleddin İhsanoğlu’na yönelik savunusunda, ister inanın ister inanmayın: “Diyor ki eşit şartlarda yarışmıyoruz. Doğru. Şu anda siz 56 parti toplandınız, tüm teşkilatlarınız bir olmuş durumda. Sizi destekleyen medya da bir oldu. Karşılarında da şu anda sadece AKP’nin koyduğu aday var. Tek avantajı başbakanlık, o da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı” dedi. HHH Sözlükte avantaj sözcüğünün karşısında şunlar yazılı: “Üstünlük sağlayan yarar. Üstün, ileri olma”. Bu açıklama, RTE’nin kıvırgan, gerçekleri kendine göre saptayan mantığının ürünü. Bu avantajı kullanarak günlerdir RTE, birkaç gün önce zavallılar dediği 5 partinin de desteğindeki çatı adayını statükoyu sürdürmekle suçluyor. Açığa çıkan niyetlerine karşın hâlâ ve ısrarla 77 milyonun cumhurbaşkanı olacağını yineleyip duruyor. Ne medyada ve ne muhalefet cephesinde “Atma Recep, din kardeşiyiz” diyerek bu inandırıcı olmayan palavralara karşı çıkan olmadı. Meydanı boş buldu, tarihsel gerçekleri neden başbakanlıktan istifa etmediğini savunmasında da saptırmaktan çekinmedi. Demirel ve Özal’ı kendi davranışına örnek gösterdi Oysa Demirel ile Özal’ı partiler TBMM’de aday gösterdiler. Halk değil Meclis seçti ikisini de. Belirli sürede halk önünde başbakanlık olanaklarından yararlanacakları bir seçim süreci geçirmediler. O günlerin koşullarıyla bugünün koşullarını aynı hizada tutarak adaylığı boyunca başbakan kalmayı ancak RTE mantığı savunabilir. HHH Zaten Cumhurbaşkanlığı seçimi, Çankaya seçimi olmaktan da çıktı. Siyasal yararları ön planda tutan kimi hesapların açığa vurulduğu bir seçim sürecine dönüştü. HDP, halkın (yoksa yalnız Kürtlerin mi) cumhurbaşkanı olacağı iddiasıyla eşbaşkanları Demirtaş’ı aday gösterdi. Pekâlâ! Ama HDP adayı, hemen bütün konuşmalarında daha çok AKP’ye yüklenmesi gerekirken sürekli çatı adayını eleştiriyor. Bu, bir anlamda HDP’nin Kürt dayatmalarını ileride, RTE cumhurbaşkanı olunca gerçekleştirmenin hesabıyla yapıldığı izlenimi veriyor. Tabii RTE’ye bağlı olmayan yorumlarda Demirtaş’ın partisi adına yürüttüğü bu programın ilk aşamasında Başbakan’a oy vermemeyi içeriyor. Ama adaylar ikinci tura kalırsa HDP, topluca temsil ettiğini iddia ettiği Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt oylarını RTE lehine kullandıracağını hesap ediyor... ... RTE’ye “bak seni ikinci turda seçtiren oylar, bizim oylarımız” diye çözüm sürecinde diledikleri yasal olanakları sağlayacaklarını sanıyorlar. HHH Başbakan’ın bir zaman sonra bir sözünün tam tersini söylediğini nedense pek çok saftirik gibi Kürt yararlarının savunucusu olduğu iddiasındaki siyasetçiler de unutmuş görünüyor. Oysa pek çok örnek olayla saptandı. Demirel’in “Dün dündür, bugün de bugün” atasözü kıvamındaki tarihsel sözünü bütün ayrıntılarıyla gerçekleştiren yegâne Başbakan, RTE’dir. ‘Yardımlarımız Soma’ya ulaşmadı’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Soma’daki 301 madencinin yaşamını yitirdiği facianın ardından şehit ailelerine gönderilen yardımların hâlâ adresine ulaşamadığını anımsatarak, “Biz karınca kararınca her aileye 2 bin Türk lirası yardım etmek üzere AFAD fonuna toplam 602 bin lira yatırdık. Şehit olan kardeşlerimizin ailelerine mektupla bilgi verirken başsağlığı diledik. Ancak hâlâ bu yardımlar ailelere ulaşmadı” dedi. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda önceki akşam verdiği iftar yemeğinde muhtarları ağırlayan Kocaoğlu, “Yetkililer AFAD’a müracaat eden vatandaşlarımıza ‘bütün yardımlar toplandıktan sonra dağıtılacaktır’ demişlerdir. Bunu da takdirlerinize bırakıyorum” diye konuştu. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada son gününde bir an önce Türkiye’ye dönmek için sabırsızlandık. Almanya’daki yurttaşlarımızın kurduğu ilk sosyal kurumlardan biri olan Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) yöneticileri, Silivri günlerinde iki kez bütün zorlukları, Dışişleri bürokrasisini aşıp ziyarete gelmişti. O gelişlerde ısrarla aldıkları sözlerden biri şuydu: Özgürlükte ilk yurtdışı gezini bizim etkinliğimiz için yapacaksın. Mart ayında mahkemenin “yurtdışına çıkış yasağı milletvekilliği yapmaya engeldir” kararı vermesiyle bu yasak da kalktı, sözümüzü tuttuk. HDF’nin Berlin, Bielefeld, Münih ve Frankfurt’ta düzenlediği toplantılara konuşmacı olarak katıldık. Her kentte yurttaşlarımızla ve randevu olanakları ölçüsünde Alman yetkililerle konuştuk. Eşimle birlikte yaptığımız gezinin Frankfurt bölümünde, Türkiye’deki hukuksuzluğu uluslararası alana taşımak için Silivri hücrelerinin tıpkısını yapıp sorunu herkesinin gözünün içine sokanlara da ayrıca teşekkür etmek istedik. HHH 4 Almanya şehrinden her biri aklımda değişik özellikleriyle kalmıştı. 7 yıl aradan sonra ilk gidişte genel bir heyecansızlık gördüm. Eskiden bu şehirlerin merkezindeki genel duyurular, “bugünlerde şu kültürel faaliyet var” dedirtiyordu. Bu ayrı bir yazı konusu... Konferansların ikinci bölümlerinde yöneltilen sorular Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin Türkiye’deki tartışmaların tam benzerinin hatta daha ateşlisinin yurtdışında sürdüğünü gösteriyordu. Yurttaşlarımız gidişi her yönüyle sorguluyor. Genel değerlendirmemi şöyle paylaştım: Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu CHP’nin adayı değil; AKP’nin bugünkü faşizan gidişine karşı toplumun yüzde 55’ini etrafında toplayabilecek ortak bir uzlaşma arayışının adayıdır. Erdoğan’ın bugün Türkiye’ye verdiği birinci zarar diktatöryal eğilimleri, ikincisi toplumu kamplara bölmesi, üçüncüsü yolsuzluklardır... Diğerleri sonra gelmektedir. AKP’nin izlediği politika İslamcılık değil, mezhepçiliktir. Bunun Türkiye’yi nereye götüreceğine ilişkin yorum dahi yapmak istemiyorum. Soruların CHP’ye ilişkin bölümlerinde ise ana hedefin 2015 seçimlerinde iktidara gelmek olması gerektiğini, Köşk seçimlerinin bu yolun önemli bir kilometretaşı olduğunu paylaşıp şunu vurguladım: CHP ilk kurultayının Sivas Kongresi olduğunu kabul etmektedir. Bizim geldiğimiz yer orasıdır. Gittiğimiz yer de Cumhuriyetin 100. yılında cumhuriyeti kuran felsefenin iktidarda olduğu bir Türkiye hedefidir. HHH CHP’ye yönelik eleştirilerin en kolay yapıldığı yer, CHP toplantılarıdır. Bu gerçek yurtdışında da değişmiyor. Gerek CHP’ye gönül verenler gerekse CHP’nin genel politikasını eleştirip Cumhurbaşkanlığı sürecini de ağır dille eleştirenler olmak üzere her kesimden soru soruldu. Çok da iyi oldu. İyi bir beyin fırtınası yaptık. O sorularla birlikte Türkiye’de kökeni cumhuriyet, yönü Anadolu’nun ortak paydaları olan yeni bir uzlaşma arayışının kaçınılmazlığını bir kez daha görmüş olduk. CHP’nin izlediği yolu onaylamayıp daha iyisi olabileceğini düşünenlere şu düşüncemi aktardım: Hedefi bugünkü diktatöryal gidişi durdurmak olan tüm çabaları selamlıyorum. Ancak okları birbirine çevirmeye girişenleri onaylamıyorum. AKP’ye karşı mücadelesini CHP’nin içinde yapmayı tercih edenlere de Nasreddin Hoca’nın meşhur fıkrasını anlattım: Hoca, sokakta yere bakıp aranıyormuş. Komşular sormuş: “Ne arıyorsun hoca?” Yol haritamı kaybettim. “Nerede kaybetmiştin?” Samanlıkta. “Niye sokağın ortasında arıyorsun?” Burası daha aydınlık... ERDOĞAN’A VERİLEN 16.8 MİLYON LİRALIK ÇEK NEREDE? CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede AFAD hesabı dışında Soma için bağış toplayan Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nin 16 milyon 838 bin 164 liralık bağış çekini geçen günlerde Başbakan Tayyip Erdoğan’a teslim ettiğine ancak bu rakamın henüz AFAD hesabına aktarılmadığına dikkat çekti. Özel önergede şu soruları yöneltti: “AFAD bünyesinden toplanan tüm yardımlar ne zaman ve ne şekilde dağıtılacaktır? AFAD dışında firmalar bazında yapılan ayni ve nakdi yardımların denetimleri yapılmakta mıdır? Soma’da ayni ve nakdi yardım yapan bu firmalar hangileridir? Firmalar tarafından Soma’ya yapılan bu yardımlar madencilere ulaşmış mıdır” diye sordu. TT’nin internet istihbaratı topladığına ilişkin haberler bilişimcileri ayağa kaldırdı: Anayasal suç işleniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Telekom’un aldığı sistemle cep telefonu anlık mesajlaşma programlarından epostalara, YouTube ve Twitter yasaklarını aşma yollarına kadar tüm interneti denetleyip, düzenleyebileceğini ve istihbarat toplayabileceğini açıklayan bilişim dernekleri ve mühendisleri, “İnternet korkunç bir denetim ve gözetim ağı haline getiriliyor. Bu kapsamdaki izleme çabası da anayasal suç, bunu teşvik eden BTK ve uygulayan TT’nin anasayal suç işlemesi anlamına gelmektedir. Suç duyurusunda bulunmaktan, AİHM’ye gitmeye kadar her türlü mücadele yöntemini uygulayacağız” açıklamasını yaptı. Türk Telekom’un ihale ile internet istihbaratı topladığına ilişkin haberler bilişimcileri ayağa kaldırdı. Bilişim alanında 10 sivil toplum kuruluşunun açıkladığı ortak bildirgede, Türk Telekom’un, sistem ile “İletişim, haber alma, bilgiye erişme, örgütlenme gibi temel özgürlüklerimizi kullandığımız araçları izleyebileceğini, dilediği gibi manipüle edebileceğini ve engelleyebileceğini” belirtti. Bilişimciler açıklamalarında “Haberleşmeyi izlemek ancak yeterli nedenlerle mahkeme kararıyla mümkün olabilir. Normal posta hizmetlerinde, mektubun içeriğine bakmak nasıl suçsa, epostanın içeriğine bakılması, pek çok eposta Web üzerinden gittiği için HTTP ve HTTPS’nin izlenmesi de suçtur. Bu kapsamdaki izleme çabası da anayasal suç, bunu teşvik eden BTK ve uygulayan TT’nin anasayal suç işlemesi anlamına gelmektedir” ifadeleri kullanıldı. Bilişimciler, “Gözetime ek olarak sözleşmede adı geçen DNS Overwrite özelliği ise iletişime sahtekârlık yoluyla müdahaledir. Bu, bir kullanıcının kendi iradesi ve bilgisi dışında, erişmek istediğinin dışında başka bir yere yönlendirilmesidir. Bu da küresel internet standartlarının ihlalidir. Muhalefeti bastırmak için, sansür için internet korkunç bir denetim ve gözetim ağı haline getiriliyor” dediler. Bilişimciler, Türk Telekom’un aldığı sistemle neler yapabileceğini de şöyle sıraladı: l Hep cep telefonundan hem de bilgisayardan yapılacak tüm veri alışverişi ve anlık mesajlaşma servislerinin (WAP, HTTP, MMS, email, FTP, HTTP, HTTPS, MMS, POP3, MSN ve Yahoo Messenger vs) analizi, sınıflandırması ve kontrolü yapılacak. l YouTube ve Twitter’a erişimin engellendiği günlerde milyonlarca kullanıcının yasağı delmek için kullandığı VPN Tünel protokollerinin tamamı analiz edilecek ve yönetilecek. Yani kimler yasağı deliyor bilinebilecek, yasağı aşması engellenecek. O dönem yasakları aşmak için kullanılan DNS IP değiştirme yöntemi de satın alınan sistemle etkisiz hale getirilebilecek. ‘Korkunç bir gözetim’ ‘Hipokrat yemini Haydar’ın yemini olamaz’ CEMİL CİĞERİM SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Ali Haydar Şahinoğlu’nun talimatıyla 2 bin 500 yıllık Hipokrat yemininin değiştirilerek “Allah’ın huzurunda yemin ederim” gibi ifadelerin konulması dün, Genel Sağlıkİş üyeleri tarafından protesto edildi. “Hipokrat yemini Ali Haydar’ın kan sendika üyeleri Süleymaniye Geçidi’nde basın açıklaması yaptı. Açıklamayı, Erdoğan’ın Samsun mitinginde, camına “Bu topraklarda Mustafa Kemal’ler yok edilemez” pankartı astığı için muayenehanesi mühürlenen Genel Sağlıkİş Samsun Temsilcisi Dr. Abdurrahman Akbaş okudu. Aktaş, mesleki değerlere sahip çıktıkları için hekimlerin yargılandığı bugünlerde, Hipokrat yemininin değiştirilmesinin tesadüf olmadığını ve 12 yıllık AKP iktidarı döneminde bilimin ve aklın rehberliğinin terk edildiğini belirtti. KPSS’de skandal bitmiyor l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) KPSS’de yeminiyle değiştirilemez” pankartları taşındı. Samsun Tabip Odası önüne siyah çelenk bıra ‘Aralarında paralelci var’ Mülkiye dekanı: Yazı savunmayla geçireceğiz SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’nün önce “görev yerini izinsiz terk etmek” ardından da “terör örgütlerinin fakültede hâkimiyet kurmasına fırsat vermek” gerekçesiyle hakkında iki soruşturma açtığı Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBFMülkiye) Dekanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, “Başka soruşturmalar da gelebilir. Var da zaten. Yaz aylarını avukatlarla, savunmayla geçireceğiz gibi görünüyor” dedi. Hakkında açılan ikinci soruşturmaya ilişkin bilgi veren Karatepe, “Fakültenin gergin olduğu mayıs ayında 4 öğrenci rektörlüğe başvurarak, tehdit edildikleri için sınavlarının fakülte dışında yapılmasını talep etmişlerdi. Rektörlük de öğrencilerin dilekçesini bize göndermiş, biz de başka bir yerde yapmıştık” dedi. Başka bir yerde yapılan sınavlarda herhangi bir sorun yaşanmadığını söyleyen Karatepe, “Rektörlük, sınav yerini değiştirdiğimiz için fakültede güvenliğin sağlanamadığını söylüyor, ama değiştirdiğimize göre güvenliği sağlamışız anlamına geliyor” diye konuştu. AKP’li başkandan polise yemek yok Şura’ya ‘asker’ ayarı sorulan sorular üzerindeki tartışma bitmiyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gençlere okumalarını önerdiği Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytin Dağı”nın soru olarak gelmesinin ardından CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter de bazı tarih sorularının İsmail Değirmenci’nin “2014 KPSSTarihin Pusulası” kitabından alındığını belirtti. Serter, “Diğer bir soruda ise Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan demiryolları ile son yıllarda yapılan çalışmalar karşılaştırılarak Atatürk ve Cumhuriyetin ilk on yılı küçümsenmeye çalışılmıştır” dedi. l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim YHT 25 Temmuz’da açılıyor l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ulaş Epostalar izlenecek tırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Ankaraİstanbul Yüksek Hızlı Tren Hattı’nın (YHT), Başbakan Tayyip Erdoğan’ın programına uygun olan 25 Temmuz tarihinde açılacağını bildirdi. Hattın daha önce 11 Temmuz’da açılabileceği açıklanmıştı. Öte yandan tünel çalışmalarında göçük olduğuna ilişkin haberleri yalanlayan TCDD Genel Müdürlüğü, “tünel çevresindeki kendiliğinden sıkışan gevşek zemin nedeniyle çalışmaların aksadığını, TBM makinesinin durdurulduğunu, YHT hattı güzergâhının değiştirildiğini, çalışmaların sürdüğünü” açıkladı. Unkapanı köprüsünde çalışma l İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Unkapanı Altgeçit Köprüsü’nde araçların çarpması sonucunda hasar gören giriş ve çıkış kısımları için güçlendirme çalışmalarının yarın başlayacağını açıkladı. İBB’den yapılan açıklamada, yaklaşık 10 günlük bir çalışmanın neticesinde, altgeçidin hasar gören kısımlarının çelik kolon ve kirişlerle güçlendirileceği ve çalışmaların 23.3005.30 saatleri arasında yapılacağı belirtildi. Yasaklar delinemeyecek TOKAT (Cumhuriyet) Erbaa ilçesinde ramazanın ilk gününde belediyenin kurduğu iftar çadırında polislere yemek verilmediği iddia edildi. Erbaa Belediye Başkanı AKP’li Hüseyin Yıldırım, “Hazırlanan yemek 300 kişilik. Polis 25 kişilik yemek istemiş. Biz de çok olduğu için vermedik. Polise yemek vermemekte art niyetimiz yok. Maalesef ilçemizdeki polis arkadaşlarımızın bir kısmı sıkıntı. Paralelci kişiler var aralarında” dedi. Polis ekipleri ile AKP’li başkan arasında 14 Nisan’da bir düğünde gerginlik yaşandı. Bu gerginlik daha sonra da devam etti. Facebook’taki “Polis Memurları Dayanışma Grubu” sayfasından duruma tepki gösteren polisler, “‘Şunlara yemek ver, bunlara yemek verme, senin kaşının üstünde gözün var’ gibi yaklaşımlarda bulunmak Allah katında da büyük günahtır. Yazıklar olsun, insanlığına” ifadelerini kullandı. Düğünde yaşanan gerilimi ve polislere yemek verilmediğini doğrulayan Yıldırım şöyle konuştu: “Düğün sahipleri daha önceden gece 12’ye kadar polisten izin almış. Fakat düğünde bulunan bir kişi kuru sıkı tabanca ile havaya ateş açtı. Polis arkadaşlar biber gazı ile müdahale etti. Düğün sakinleri de polise tepki gösterdi. Polisi linçten biz kurtardık. Maalesef ilçemizdeki polis arkadaşlarımızın bir kısmı sıkıntı. ‘Paralelci kişiler’ var aralarında. Bu sıkıntıyı seçim öncesi de yaşadık. l Yurt Haberleri Servisi Afyonkarahisar Anadolu Öğretmen Lisesi kapatılarak imam hatip lisesine çevrildi. LYS Tercih Rehberi’nde okulun adını Afyonkarahisar Kız İmam Hatip Lisesi olarak gören öğrenci ve veliler, bu durumu protesto etti. Anıtpark’ta oturan öğrenciler, kitap okuyarak ve test çözerek eylem yaptı. Öğrencilerden Kutay Sevimli, “Biz imam hatibe karşı değiliz. Okulumuzun imam hatip yapılmasına karşıyız. Çünkü biz bu yıl Türkiye birincisi çıkardık” dedi. l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın kaçak elektrik kullanımıyla ilgili PKK ve farklı unsurların tehditlerinin olduğu yönündeki açıklamasına yanıt verdi. Enerji Bakanı Yıldız’ın gerçekleri çarpıttığını ve “yalancının teki” olduğunu dile getiren Kaplan, hiç kimsenin elektrik borçlarının ödenmemesi yönünde bir talimatının bulunmadığını ifade etti. Başarılı okulu kapatıp İHL yaptılar Bakanlığı, Milli Eğitim Şurası Yönetmeliği’ni yeniledi. 1995’te yayımlanan mevcut yönetmelikte Şura’ya katılacak “tabii üyeler” listesi sadeleştirildi. Buna göre, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nden temsilciler artık MEB Şurası’nın üyesi olamayacak. ‘Bakan Yıldız yalancının teki ’ Savcı, Yalçıntaş’ın beraatını istedi l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yük sek yargıdaki rüşvet iddiaları kapsamında, eski İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş’ın da aralarında bulunduğu 58 kişiye açılan davada esas hakkındaki görüşünü belirten Cumhuriyet Savcısı İhsan Altuğ, Yalçıntaş için beraat istedi. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma, sanıklar ve avukatlarına esas hakkında savunmalarını hazırlamaları için süre verilerek ertelendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle