03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Bu neyin bağışı? AYKUT KÜÇÜKKAYA Kurucusunun Hollandalı olduğu ve 3 Ocak 2014 tarihinde tescili yapılan masaj ve sauna şirketi “Elia SPA Kozmetik AŞ”nin ilk icraatı AKP’li Pendik Belediyesi’ne cami inşaatı için “1 milyon 750 bin TL”lik bağış yapmak oldu. Yeni kurulan bir SPA şirketinin belediyeye cami inşaatı için yüklü miktarda bağış yapması soru işaretlerini beraberinde getirdi. Pendik Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Tarık Balyalı, “Bağış komisyonda kabul edildi. Ana soru şu: Bu neyin karşılığı olan ya da olacak bir bağış” diye sordu. Hollandalı şirket adına bağış başvurusunu yapan avukat Serkan Bayram’ın AKP ile yakınlığı dikkat çekiyor. AKP’den milletvekili adayı olan Bayram aynı zamanda AKP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi. 2014 yılının başında kurulan SPA şirketinin resmi yazılara göre bağış başvurusu ve onayı özetle şöyle gelişti: 4 3 Ocak 2014 Kurucusunun Hollandalı Neshatech B.V. olduğu Elia Spa Anonim Şirketi’nin tescili Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 9 Ocak 2014 tarihli sayısında ilan edildi. Ticaret Gazetesi’nde şirketin amaç ve konusu “Bayanlara ve baylara yönelik olmak üzere SPA masaj ve sauna salonları açabilir, işletebilir” diye yazılırken adres olarak Tuzla Aydınlı Mahallesi gösterildi. Şirket daha sonra adresini Esenler olarak değiştirdi. 4 2 Temmuz 2014 Şirket vekili sıfatıyla Avukat Serkan Bayram, Pendik’te Ahmet Yesevi Mahallesi’nde isminin “Amine Hatun Camii” olması şartıyla AKP’li belediyeye 1 milyon 750 bin TL bağış yapmak için başvurdu. 4 3 Temmuz 2014 Bir gün sonra Pendik Belediyesi Etüt Proje Müdürlüğü’nce Başkanlık Makamı’na bağışın ‘uygun’ görülmesi için yazı yazıldı. Resmi yazıda, “Elia Spa Kozmetik AŞ firması, şartlı bağış yapmak istediklerini belirtmişlerdir. Ahmet Yesevi Mahallesi, 0 ada 3230 parsel ve 0 ada 3238 parsellerin bir bölümü üzerinde yapılması planlanan cami adının ‘Amine Hatun Camii’ olması ve uygulama projesine bağışçı firmanın da olur vermesi şartları ile bağış yapılacak olan 1 milyon 750 bin TL’lik şartlı bağışın kabul edilmesi hususunda; makamanızca da uygun görülmesi halinde yazımız ve eklerinin Belediye Meclisi’ne havalesini arz ederim” denildi. 4 7 Temmuz 2014 Pendik Belediye Başkanı Kenan Şahin’in onayından sonra bağış Meclis gündemine alındı. Plan ve Bütçe Komisyonu ile Hukuk Komisyonu bağışın kabul edilmesini uygun buldu. Masajsauna şirketi AKP’li belediyeye cami inşaatı için 1 milyon 750 bin TL’lik bağış yaptı Cambaza Bakarken “Başsavcı” bundan sonraki adımları da açıkladığına göre yeni “dalgalar” beklemeliyiz. Ama bana sorarsanız bu dalgalar hafif dalgalardır. “Fırtına kopacak” vaveylası başka gelişmeleri, “Hizmet” hareketini bitirmeyi değil, demokratik hakların kırıntılarını yok etmeyi amaçlayan adımları haber veriyor. Tamam, AKP iktidarı eski ortağından şikâyetçidir; gücünü mutlaklaştırmak isteyen her iktidarın yaptığı gibi onu silkelemek niyetindedir. Bu kavgada biraz da canı yandığı, “kirli işler” açığa çıktığı için öfkelidir ama yine de asıl amaç eski ortağı bire kadar kırmak, Cemaat’i bitirmek değildir. AKP içinde “özgül ağırlığı yüksek” kimi politikacılar “özür dile bitsin bu kavga” demiyorlar mı zaten. Açılan soruşturmalar da, koparılan gürültüye bakmayın siz, en azından şimdilik eften püftendir. “Bize dokundunuz, azıcık yanacaksınız” havasındadır. Peki asıl maksat ne? HHH Asıl amacı anlamak istiyorsak, eski ortağın egemenlik alanına girdiği için kaldırılan Özel Yetkili Savcılar ve Mahkemeler yerine kurulduğu anlaşılan Sulh Ceza Hâkimleri operasyonuna bakmalıyız. Bir türlü Cemaat etkisinden kurtarılamayan TİB’in her türlü olanaklarının, tekniğinin ve yetkilerinin MİT’e devredilmesine bakmalıyız. Bu arada kuşkusuz “biz böyle yöneteceğiz, hesap da vermeyeceğiz” mantığının memlekette genel kabul görmesini, “meşrulaştırılmasını” da hesaba katmak gerekecektir. “Hizmet’e operasyon”la Hizmet, son bir kez AKP iktidarına hizmet etmektedir. İşe yarıyor kısacası. Bunu neden söylüyorum? Cemaat örgütünü yok etmeyi amaçladığı söylenen son soruşturmadaki iddialar, bilebildiğimiz kadarıyla geniş kapsamlı bir davayı amaçlamıyor. Hepsi de hâkim kararına dayandığı anlaşılan gizli dinleme ve bir öteki ülke ortada olmadığı için, başka davalardan da biliyoruz, komik kaçan casusluk iddialarıdır. Eğer ciddi bir soruşturma söz konusu olsaydı, şimdi gözaltına alınan ekibin Balyoz’da, Ergenekon’da, Nedim Şener’in, Ahmet Şık’ın, gazetecilerin yargılandığı Oda TV davasında, Hrant Dink cinayetinde gördükleri “hizmetler” soruşturma konusu olur, bu alanlardaki engin becerileri soruşturulurdu. Ama öyle bir şey, galiba bu işler ortaklaşa yapıldığı için, hadi ihtiyat payı bırakalım, şimdilik yoktur. HHH Gerçek amaçları ne olursa olsun, yolsuzluk iddialarıyla ilgili sağlam kanıtları ortaya çıkartarak memlekete gerçekten de ciddi bir hizmet yapmış olan Cemaat’in cezalandırılmak istendiği anlaşılıyor. Bir de Özgür Mumcu ve Cengiz Çandar’ın yazdığı gibi ortada “uzun bıçaklar gecesi”ni andıran bir durum var. İktidar ortak istemez. Bu, muktedir olmak isteyenlerin hiç vazgeçemedikleri tek olmak, tek başına hükmetmek isteğinden gelir. Tarihin kanıtladığı gerçektir. Kopan bu gürültünün arkasına saklananı anlamak ve itiraz etmek hakkımız yok mu? Bizi asıl ilgilendiren bu olmalı. Her yaptığını doğal, meşru görmemizi isteyen tek adam iktidarını, artık gizlenemeyen yolsuzlukları, akla sığmaz dış politika müsamerelerini, gittikçe boğazımızı sıkan ve daha da sıkacağı anlaşılan “torba kanunlar düzenini” kabul edecek, boyun eğecek miyiz? HHH Eski ortaklar arasındaki; AKPHizmet kavgası önemlidir kuşkusuz ama çok da ciddiye alınamayacak, memleketin selameti ile fazla ilgisi olmayan bir kavgadır. Sokakta da kendi aralarında kavga eden birileri size doğru geliyorsa cebinize cüzdanınıza dikkat edeceksiniz. Cüzdanda pek bir şey kalmadı ya, işte ne kaldıysa, o da tehlikededir şu sıralarda. CHP PENDİK BELEDİYESİ MECLİS ÜYESİ BALYALI: O arazinin imar izni bile yok Pendik Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Tarık Balyalı resmi yazışmalar sonrası yaşanan gelişmeyi şöyle değerlendirdi: “Komisyon onayından sonra firmayı araştırdım. Firma ana sözleşmesine göre SPA işiyle uğraşacak. Hani bu 5 yıldızlı otellerdeki masaj salonlarının aynısından. Zaten ana sözleşmesinde de sadece masaj ve solaryum işleri var. Firmayı biraz daha inceleyince firmanın Türk ortağı olmadığını gördük. Firmanın tek bir ortağı var o da Hollandalı bir şirket. Sadece bir tek Türk müdür var. Şirketin avukatı Serkan Bayram. Bu avukat AKP İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi, son dönem 1. bölge 20. sıra milletvekili adayı. Bu kişinin Twitter’ın yasaklanması için başvuru yapan avukat olduğunu da gördüm. Şimdi biz CHP grubu olarak olayı ‘bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü’ diye bakıyoruz. Hollandalı bir firma Türkiye’ye gelip şirket kuruyor. Avukat olarak AKP yöneticisini buluyor. Sonra bu şirket avukatı aracılığıyla Pendik’in Ahmet Yesevi Mahallesi’nde daha bugüne kadar bu ülkede bir kuruş bile kazanmadan cami yapmak için ciddi bir bağış girişiminde bulunuyor. Bu arada cami için başvurulan alanın imarı da yok. Pendik Belediyesi de hemen bağış teklifini kabul ediyor. Ana soru şu: Bu neyin karşılığı olan ya da olacak bir bağış...” l Barodan ‘Lozan’ paneli ‘Ülkenin genleriyle oynandı’ İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Başkanlığı Lozan Barış Antlaşması’nın 91. yılında dün Galata’daki binasında düzenlediği panelde Lozan’ı çeşitli açılardan ele aldı. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, günümüz koşullarında Milli Mücadele yıllarına yeniden dönüldüğüne ve ülkenin genleriyle oynandığına dikkat çekti. Kocasakal, “Cumhuriyet Devrimi Atatürk’ün ölümüyle yarım kaldı, yakın tarihimizi bilmiyoruz ve bu yüzden alçakça bir tarih üretiliyor” dedi. İstanbul Barosu Genel Sekreteri Hüseyin Özbek’in yönettiği panelin açılış konuşmasını yapan Kocasakal şöyle devam etti: “Günümüzde Milli Mücadele, Lozan’da verilen diplomatik mücadele ve Çanakkale Savaşı’nda dökülen kanlar unuttuldu. Yeniden Milli Mücadele koşulları oluştu.” Cumhuriyetin kuruluşunda bir hata olmadığını belirten Kocasakal, hatanın Cumhuriyeti içselleştirememiş iktadarlarda olduğunu kaydetti. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevtap Demirci, Lozan’ın Türkiye’nin kuruluş senedi olduğunu ifade ederek, “Lozan Barış Antlaşması emperyalizme başkaldırıydı. Türkiye’yi Batılı devletlerle eşit konuma getirdi ve mağlup devlet dayatmalarını reddetti” dedi. Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Cemallettin Taşkıran ise, “Lozan’a giden heyet ağır baskı altındaydı ve kazanıyla dönmek zorundaydı. Eğer kazanım sağlayamasaydı Mudanya Ateşkes Antlaşması’ndaki maddelerle koruma altına alınanlar kaybedilecekti” ifadelerini kullandı. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Süleyman Beyoğlu ise Lozan’da görüşülen kutsal emanetler hakkında bir konuşma yaptı. ‘Katilin sözü geçti’ MEHMET ALİ SOLAK HATAY Gezi Direnişi sırasında Hatay’da polis tarafından gaz bombası kapsülüyle başından vurularak öldürülen Abdullah Cömert’in ölümüyle ilgili dava, “güvenlik” gerekçesiyle 1300 kilometre uzaklıktaki Balıkesir’e alındı. Cömert ailesi ve avukatları karara isyan etti. Abdullah Cömert, Gezi Direnişi sırasında Hatay’da geçen yıl 3 Haziran’da polis tarafından gaz bombası kapsülüyle başından vurularak öldürüldü. Avukatların çabaları sonucusunda Cömert’in polis memuru Ahmet Kuş tarafından başından vurulduğu kamera görüntüleriyle de ortaya çıktı. Polis memuru Kuş, “kaçma şüphesi olmadığı ve sabit ikematgâhı” bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmadı. Kuş hakkında “kasten adam öldürme” suçundan, Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davaya 18 Temmuz’da başlanırken, Kuş’un avukatlarının talebi üzerine dava Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından Balıkesir’e alındı. Acılı anne Hatice Cömert ise kararın ardından gözyaşlarına boğuldu. Oğlunun suçsuz ve günahsız olduğunu vurgulayan anne Cömert, “Oğlumun katili tutuklanacağı yerde, ödüllendiriliyor. Biz onun tutuklanacağını beklerken ne yazık ki mahkeme katilin isteğini yerine getirdi. Mahkeme başkanına rica ettim, hasta olduğumu söyledim. Davanın Antakya’da kalmasını rica ettim ama bizi hiç kimse dinlemedi. Katillerin sözü geçerli” dedi. Abdullah Cömert’in ağabeyi Adnan Cömert ise, “Hatay neden güvensiz, kim için güvensiz? Bunu anlamış değiliz. Hatay ili güvensiz ise bunun sorumlusu kimdir, bunu devletin yetkilileri açıklamak zorundadır. Bu nakilin tek anlaşılır tarafı, davayı bizden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bizi ekonomik, sosyal, psikolojik yönden yıpratmak isteyenler, asla başarılı olamayacaklar. Sonuna kadar bu davanın takipçisiyiz. Bu işin peşini bırakmayacağız ” diye konuştu. Avukat Hatice Can, Gezi Direnişi’nde öldürülen Ali İsmail Korkmaz ile ilgili davanın da aynı gerekçelerle Eskişehir’den Kayseri’ye alındığına dikkat çekerek, “Evrensel hukuk ilkelerine aykırı bu kararla Abdullah Cömert’in ailesi ve tüm Hatay halkının adalet arayışı engellenmeye çalışılarak aile ikinci kez cezalandırıldı. Balıkesir, Antakya’dan 1300 kilometre uzaklıktadır. Uzak bir il seçilerek dava takipsiz ve izleyicisiz bırakılmak istenmektedir. Hatay kenti neden güvensiz, kim için güvensiz? Balıkesir neden daha güvenli? Bu soruların yanıtı var mı? Hatay ili güvensiz kabul edildiyse bunun sorumlusu kim? Abdullah Cömert’in ailesi ekonomik, sosyal ve psikolojik yönden yıpratılmaya devam ediyor. Her şeye rağmen adalet arayışımız devam edecektir” dedi. Hatay’da öldürülen Abdullah Cömert’in davası Balıkesir’e alındı IŞİD’e karşı BM ve AB’ye çağrı İstanbul Haber Servisi Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), TürkiyeSuriye sınırında bulunan Birecik Ziyaret köyüne yaptığı ziyaretin ardından hazırladığı raporu, dün Ankara’da BM Türkiye Temsilciliği’ne verdi. BM Türkiye Temsilciliği Enformasyon Müdürü Ahmet Parla, raporu BM’nin ilgili birimlerine ileteceklerini belirtti. Temsilcilik önünde açıklama yapan ABF Genel Başkanı Fevzi Gümüş, Musul’da yaşayan Türkmen Alevilerine yönelik IŞİD çetesinin yaptığı katliama dikkat çekti. Gümüş, AKP iktidarının Gazze’deki katliama siyasi olarak tepki verdiğini, Rojava ve Federal Kürdistan’da yaşanan katliamlara ise duyarsız kaldığını da sözlerine ekleyerek, BM ve uluslararası kamuoyunu göreve çağırdı. Anne bir kez daha yıkıldı l Cezaevlerindeki hak ihlalleri l İmama tepki büyüyor l KP ve HTKP KURULDU TKP’den iki Engelli mahkum Aleviler eyleme hücrede yalnız hazırlanıyor Yurt Haberleri Servisi Cezaevlerindeki hak ihlalleri ve keyfi uygulamalara her gün bir yenisi ekleniyor. ANF’nin haberine göre, Nevşehir E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan siyasi tutsak Hasan Öğüt, TUHADFED’e gönderdiği mektupta yaşadıkları hak ihlallerini anlattı. Öğüt mektubunda, cezaevine gelen yeni müdürün kitap sınırlaması getirdiğini belirterek “Her tutsağın yönetmelikte olmamasına rağmen 6 kitap hakkı olduğu belirtilerek daha fazla kitap alınmıyor. Buna gerekçe olarak da ‘cezaevinde yangın çıkabilir’ deniyor! Bu konuda tüm girişimlerimiz ise sonuçsuz kaldı” ifadelerini kullandı. TUHADFED Ankara Temsilcisi Hava Özcan, Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde müebbet hapis cezasını çeken Suphi İsmail’in, sol bacağı olmadığını ve kalçasından itibaren protezi bulunduğunu, yaşamını tek başına idare ettirememesine karşın tek kişilik hücrede tutulduğunu belirtti. Özcan, “Suphi İsmail, hücrede tek başına tutuluyor, bulaşığını, çamaşırını yıkayamıyor ve banyo yapamıyor. Yemeği masaya getirene kadar döküldüğünden yiyemiyor” dedi. Özcan, Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde siroz hastası Hüseyin Yıldız’ın durumunun giderek kötüleştiğini ifade ederek “Doktorun kendisine karaciğerinin küçüldüğünü ve yara olduğunu, böbreklerinde ise kist bulunduğunu söylemesine rağmen cezaevine gönderiliyor. Karnındaki suyu bile almadan gönderiyorlar cezaevine” dedi. SAVAŞ KALKAN TOKAT Tokat’ın Erbaa ilçesine bağlı Keçeci köyünde Horasan erenlerinden Keçeci Baba Türbesi’nin müftülük tarafından camiye çevrilerek buraya imam atanması kamuoyunda büyük tepki yarattı. Gazetemizin geçen hafta yayımladığı haberlerin ardından Alevi örgütleri birbiri ardına kınama açıklaması yaptı. Keçeci Baba Türbesi’nin yeniden türbe olarak kullanılması ve köyde görevlendirilen imam Adem Çelik’in geri gönderilmesi için imza kampanyası başlatan köyün gençleri girişimlerini sürdürürken köy halkı, Alevi örgütlerinin de desteğiyle arife günü büyük bir protesto eylemi düzenleme kararı aldı. Eyleme, Tokat, Amasya ve Sivas’ın yanı sıra İstanbul ile Ankara’dan da Alevi örgütlerinin katılması bekleniyor. Konuyu TBMM gündemine taşıyan CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün de geçen günlerde köyü ziyaret etti. Yurttaşları dinleyen Düzgün, “Cami ve ezana karşı değiliz. Bu köyde imama gerek yok. Köyün kendi bilgili âlimleri var. Bırakın köyde yaşayan insanlarımız kendi inançlarını kendi inanç ve kültürlerine göre yaşasınlar” dedi. Keçeci köyü muhtarı Gürsel Gürbüz, imam Adem Çelik’in yaşanan sıkıntının ardından köyden ayrıldığını ancak 34 gün sonra geri geldiğini belirterek “İmam Adem Çelik artık ezan okumuyor. Sadece gelip caminin önünde oturuyor, vatandaşlarla sohbet ediyor” dedi. DUR İHTARINA UYMADI CANINDAN OLDU parti çıktı İstanbul Haber Servisi Türkiye Komünist Partisi’nde görüş ayrılıkları sonucu 2 ayrı kongre düzenleyen iki grup kendi partilerini kurdu. TKP’nin eski genel başkanlarından Aydemir Güler ve yöneticilerinden Kemal Okuyan’ın da içinde bulunduğu “TKP Atılım Kongresi”ni düzenleyen grup Komünist Parti (KP) adıyla yeni bir parti kurdu. Eski Genel Başkanlar Erkan Baş ve Metin Çulhaoğlu’nun içinde bulunduğu TKP 12. Kongre bileşenleri ise Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) adını aldı. Komünist Parti Merkez Komitesi tarafından yapılan açıklamada, “Komünist Parti, aynı TKP gibi, bu toprakların, ülkemizin komünist partisidir. Geçmişimizde bizi bölünmeye sürükleyen yanlışların sorumluluğundan kaçmıyoruz ancak partili mücadelemizi her şeyiyle gurur duyarak sahipleniyoruz” denildi. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi, Barış Derneği gibi ikiye bölünen TKP’nin yönettiği kurumların, Atılım kongresi kanadında kaldığı öğrenildi. Sol dergisinin haftalık olarak ağustos ayında yayınına yeniden başlayacağı, Gelenek’in de kısa süre içinde okurlarıyla buluşacağı belirtildi. Baş ise, Twitter’den yaptığı açıklamada “TKP 12. Kongresi ile ortaya çıkan siyasi irade, sosyalizm mücadelesini Halkın Türkiye Komünist Partisi adıyla sürdürecektir” dedi. ‘Oğlumun ölümüne neden olanlar cezalandırılsın’ BATMAN (DHA) Bitlis’ten otomobille Batman’a giden evli ve 2 çocuk babası Serkan Sağıt (35), kaçak sigara taşıdığı iddiasıyla Batman’ın Kozluk İlçesi Bekirhan Beldesi Jandarma Karakolu kontrol noktasında durdurulmak istendi. İddiaya göre jandarmanın “dur” ihtarına uymayan Serkan Sağıt, aracıyla kaçmaya başladı. Bunun üzerine jandarma ekipleri, otomobili durdurmak amacıyla yola kapan attı. Sağıt’ın kullandığı otomobil, lastiklerinin patlaması sonucu takla atarak devrildi. Sağıt, devrilen otomobilin içinde Serkan yaşamını yitirdi. Oğlunun Sağıt ölümüne neden olanların cezalandırılmasını isteyen Serkan Sağıt’ın babası Cezair Sağıt, “Jandarma aracın önüne kapan atarak çocuğumu öldürdü. Böyle adalet mi var, kanun mu var? Başbakan’a sesleniyorum, çocuğumu istiyorum” dedi. Sağıt’ın cenazesi yakınları tarafından defnedilmek üzere Bitlis’e götürüldü. ‘Adalet arayışı sürecek’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle