01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE 6 HABERLER Orantısız güç endişesi DEMİRTAŞ’TAN ÇEVRE VURGUSU Avrupa Konseyi, ‘Köşk seçimlerinde idari kaynakların kullanılması yasak’ dedi İktidar Savaşı: Düşen Tekmeyi Yer Cemaatin özellikle Emniyet’teki güçlerine karşı, yasadışı telefon dinlemeleri gerekçesiyle gözaltılar başladı.. Genel kuraldır.. İktidarın tepelerinde şiddetli kapışma, kaybedenin tekmelenmesiyle sonuçlanır. Bu savaş, 2010 Kasımı’nda filiz verdi.. 6 Haziran 2010 tarihli “Neden Şaşırıyorsunuz?” başlıklı yazımda ilk kez işaret etmiştim: “Gülen, AKP ile giderek yol ayrımına gelecektir! Kaderleri farklıdır ve herkes kendi kaderini kendi çizmektedir..” Sonra herkes kendi kaderinin ağlarını ördü. Cemaat iki büyük atak yaptı. İlki MİT Hakan Fidan’a (üzerinden RTE’ye, 7 Şubat 2012) yönelikti, ikincisi de 17 ve 25 Aralık 2013’te Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu ile yine RTE ve iktidarına karşıydı.. İlki, savuşturulabilecek nitelikteydi. Zayıftı, temelleri eksikti.. RTE, bir hafta içinde yasa çıkarttı ve MİT’i korumaya aldı... İkincisi ise çok nitelikliydi. Cemaatin adamları 1.5 yıl buna hazırlandı. İktidarın karıştığı yolsuzluk ve rüşvet olayları taa bakanların kalbinde, RTE’nin oğluyla telefonlarını dinlemeye varıncaya kadar, izlendi.. her şey çarşaf çarşaf ortaya döküldü. Değil Erdoğan’ı, hükümeti yıkacak ve AKP’yi bile önemli ölçüde bitirecek skandallar zinciri, beklenen sonucu vermedi. Çünkü burası demokratik bir hukuk ülkesi değildi.. Erdoğan’ı iktidarda tutan ekonomik (ve kültürel) dinamikler hükmünü ve desteğini sürdürüyordu... HHH Şimdi karşı darbeyi izliyoruz.. Bu bir temizleme operasyonudur.. Erdoğan nereye kadar gider bilmiyoruz. Yurtseverlere karşı uyguladıkları cehennemi haksızlık yöntemlerini devreye sokabilirler mi bilmiyoruz. Cemaatin dinlemelerine ve başka yasadışı faaliyetlerine, örneğin casusluk kapsamına sokulabilecek çalışmalarına ilişkin ciddi deliller bulabilirler mi... Gizli örgüt yapılanmasına kadar giden dava açılır mı.. Ama mümkündür. Erdoğan’ın son 6 aydır cemaate yönelik söylediklerini alt alta sıralarsanız, kararlılığını, temizleme azmini görürsünüz. Dahası, Cumhurbakanlığı programında da dini cemaatlerin, dinin devletle ilişkilerine bile yeni bir düzenleme açıkladığına göre... Ama bu bir başlangıç, bunu söyleyebiliriz; ne yöne dal budak sarar, bilmiyoruz.. Ama kesin olan bir şey var: Başbakan cemaatin devlet içinde yanı başındaki varlığını bitirecek.. Köşk’e çıkarsa, “paralel yapı”yı izleyeceği iki önemli konudan biri ilan ettiğine göre.. Şimdi saptamalar: İlk defa koruma eşlik etti MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, eşi Başak, kızları Delal ile Dılda Demirtaş ile birlikte Hasankeyf, Munzur ve Karadeniz’in dereleri ile İstanbul Kuzey Ormanları’na dikkat çekmek amacıyla Diyarbakır’da düzenlenen bisiklet turuna katıldı. Demirtaş, “Cumhurbaşkanı olsam dereleri ve doğayı mahveden santralları durdurmak için girişimlerimi sürdürürdüm” dedi. Demirtaş’a cumhurbaşkanı adayı olduğu için verilen 2 koruma polisi de eşlik etti. Demirtaş, cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda Hasankeyf’teki barajı ve Munzur Vadisi’nde yapılan HES’leri durdurup durduramayacağı ile ilgili bir soru üzerine, “Cumhurbaşkanının bu tür yetkileri yok, fakat Devlet Denetleme Kurulu’nu (DDK) faaliyete sokabilir, bu raporu mahkemelere sevk edebilir aslında. Cumhurbaşkanı halkın çıkarlarını koruma açısından davaya müdahil olabilir. Kendisi bizzat dava açabilir. Yürütme açısından bir yetkisi ve durdurma yetkisi yoktur ama ben cumhurbaşkanı olsam hem Hasankeyf, hem Munzur ve şu anda gereksiz olarak yapılan HES’leri ve Karadeniz’de dereleri ve doğayı mahveden santralları durdurmak için girişimlerimi sürdürürdüm” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, (AKPM) Köşk seçimleri sürecinde, idari kaynakların kullanılmasının yasak olduğunu dile getirdi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başbakan olması nedeniyle idari kaynakları kullanımının endişe verici olduğunu belirten üyeler, sıkı düzenlemelerin yokluğunda Erdoğan’ın bu pozisyonunun, medya erişimi ve kaynak sağlama konusunda ona orantısız bir güç sağladığını belirtti. 30 Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclis’i gözlemcisinin seçimleri izleyeceği bildirildi. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, Türk heyetinin davetine yeşil ışık yakan AKPM’nin 6 üyesi, cumhurbaşkanlığı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Erdoğan’ın u 10 Ağustos’taki cumhurbaşkanlığı seçiminin Türkiye’deki siyasi yaşam için önemli bir adım olacağını kaydeden AKPM üyeleri seçim kampanya harcamalarının, orantısız yayınların ve yönetmeliklerdeki eksiklerin endişe verici olduğunu dile getirdi. danışmanı Yalçın Akdoğan ve HDP’li Nazmi Gür ile biraraya geldi. Heyet ayrıca TBMM Başkan Yardımcısı, YSK Başkanı, RTÜK, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı/Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi seçim gözlem başkanı ile seçime dair görüş alışverişinde bulundu. Davete AB Türkiye delegasyonu, sivil toplum ve medya temsilcileri katıldı. Konseyden yapılan açıklamada, “2007 anayasa reformundan sonra, 53 milyon Türk, ilk kez doğrudan Cumhurbaşkanını seçecek ve bu da O’na daha fazla meşruiyet sunacak. Bu, Türkiye’de yeni bir siyasi dönem açacak” ifadelerini kullandı. Üyeler, bireysel bağışların da sınırlamalarının olması dahil olmak üzere, seçim kampanyalarına finansman adına düzenlenen ilk adımları da memnuniyetle karşılarken tüm adaylar için eşit fırsatların sağlanması ve fonlardaki harcamaların uygun bir şekilde izlenmesi için bağış kampanyaları harcamaları için bir tavan miktar getirmenin gerekli olacağını belirtti. Üyeler, seçim kampanyası hesaplarının mevcut izleme mekanizmasının zayıf olduğuna dikkat çekti. Üyeler, seçim gününde oylamanın yürütülmesi konusunda genel anlamda güven duyduklarını belirtti fakat idari kaynakların seçim kampanyaları için harcanması konusunun, orantısız yayınların ve yönetmeliklerdeki eksiklerin endişe verici olduğunu dile getirdi. Üyeler, yaklaşık 30 Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclis’i gözlemcisinin de 10 Ağustos’ta seçimleri gözlemlemek için Türkiye’ye geleceğini dile getirdi. 30 gözlemci gelecek Eşit fırsat vurgusu Kılıçdaroğlu, Başbakanı İsrail konusunda sert sözlerle eleştirdi ‘Ellerinde kan var’ HURİYE MAZİ BAHÇELİ’DEN SANDIK ÇAĞRISI ‘Tarihi görevin arifesindeyiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, tüm yurttaşları seçimlerde oy kullanmaya çağırdı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasının Abdullah Öcalan’ı memnun edeceğini söyleyen Bahçeli, “Kan tüccarlarına haddini bildirmek için bütün Kürt kökenli kardeşlerim sandığa gitmelidir. ‘Ya yurdum ya yokum’ arasında seçim yapılacaktır. 10 Ağustos bunun için tarihi fırsattır” dedi. Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin görüş ve önerileri stüdyoda CD’ye aktarıldı ve metne döküldü. CD’yi AKP ve HDP dışındaki tüm siyasi partilere, STK’lere ve basın yayın organlarına ileten Bahçeli, AKP ile geçen son 12 yılda vatandaşın yorgun düştüğünü belirtti. Başbakan Tayyip Erdoğan nedeniyle Türkiye’nin bölgesinde yapayalnız hale düştüğünü belirten Bahçeli, ülkenin kötü gidişatına tarafsız kalmanın ihtimalinin olmadığını ifade etti. Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasının Abdullah Öcalan’ı mutlu edeceğini söyleyen Bahçeli, Kürt kökenli vatandaşların bu oyuna gelmemesi gerektiğini dile getirdi. Bahçeli, “Kan tüccarlarına haddini bildirmek için bütün Kürt kökenli kardeşlerim sandığa gitmeli” dedi. Çağrısının 77 milyonun tümüne olduğunu belirten Bahçeli görüşlerini, “Türkiye’nin acınası ve hepimizi kaygılandıran kötü gidişatına tarafsız kalma, sessiz durma imkân ve ihtimali yoktur. Bundan sonra ‘ya zillet ya izzet’ kazanacaktır” diye ifade etti. AFYONKARAHİSAR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği kara operasyonu konusunda hükümetin ikiyüzlü davrandığını belirterek “Biz İsrail’le ilişkilerimizi Gazze olayları devam ettiği sürece askıya almak zorundayız. Venezüella yapıyor da Türkiye niye yapmıyor? Kişisel çıkarları var” dedi. 100’den fazla polisin gözaltına alındığı operasyonu eleştiren Kılıçdaroğlu, “Başbakan’ın talimatına göre yapılıyorsa bunlar siyasi operasyonlardır ve toplumdaki adalet duygusunu büyük ölçüde zedeler” ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, Köşk seçimleri kapsamında dün Afyonkarahisar’ı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’nun CHP il başkanlığını ziyareti sırasında ise izdiham yaşandı. Gazetecilerin “emniyet operasyonu” ile ilgili soruları üzerine Kılıçdaroğlu “Operasyonlar 17 Aralık ve 25 Aralık rüşvet olaylarını kapatmaya yönelik bir hamle ise bu doğru değil. O yolsuzlukların hesabının verilmesi lazım” yanıtını verdi. CHP lideri, hükümetin Gazze politikalarını ise şöyle değerlendirdi: “Türkiye’de bağırıp çağırıyor. Kürecik’teki radar istasyonunu kapatırsınız. O radar istasyonundan sürekli İsrail’e bilgi gidiyor. Erdoğan’ın çocukları habire İsrail’le ticari ilişkide.” Daha sonra Isparta’ya geçen Kılıçdaroğlu, Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın’ı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu burada da Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi. “Irak ve Suriye’de Müslümanlar birbirini öldürüyor. Üzülerek söylüyorum silahlarıını da Recep Tayyip Erdoğan gönderiyor” diyen Kılıçdaroğlu, “Bunun bütün belgelerini kamuoyunun önüne koydum. Ortadoğu’nun bir bölümünde akan kanın temel sorumlusu Erdoğan’dır ve elleri kanlıdır” dedi. BM Genel Sekreteri Ban Kimun’un İsrail ile Filistin arasındaki sorunu çözmek için Ortadoğu’ya geleceğini, ancak Türkiye’ye uğramayacağını aktaran CHP lideri, “Neden? Çünkü Türkiye’yi kimse istemiyor” diye konuştu. Fotoğraf: KAYHAN AYHAN ‘Toplum huzur istiyor’ SİBEL BAHÇETEPE Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu dün öğle saatlerinde, Mısır Çarşısı’nı ziyaret ederek esnafla bir araya geldi. İhsanoğlu’na TBMM Başkanvekili Meral Akşener, MHP genel başkan yardımcıları Celal Adan ve Atilla Kaya ile MHP İstanbul il yöneticileri de eşlik etti. Kayseri ve Diyarbakır’a da gideceklerini anımsatarak “Milletle direkt temas halindeyiz ve candan alaka görüyoruz. Çünkü herkes huzur istiyor” dedi. İhsanoğlu, esnafın borçlarının bir an evvel ödenmesi için tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti. İhsanoğlu, “Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ı devletin imkânlarını kullanıyor diye eleştirmişti. Benzer bir eleştriniz var mı” sorusuna da özetle: “Haklı eleştiri, ayan beyan bir durum. TRT 550 dakika Başbakan’ı vermiş, Selahattin Bey ile ikimize 4 dakika ayırmış, 5 bile değil” yanıtını verdi. İhsanoğlu, akşam da MHP’nin Esenler Halil İbrahim Vakfı’nda düzenlediği iftarda yurttaşlarla bir araya geldi. İhsanoğlu burada da “Türkiye bir ve beraber olmak istiyor. Onun için bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye’yi bir ve beraber tutan bütünlüğünü koruyacak olan, halktan yana olacak bir insana ihtiyaç vardır” diye konuştu. İhsanoğlu, daha sonra Esenler Meydanı’nda yurttaşları selamladı. İhsanoğlu’nun aracının içinden bozkurt işareti yapması dikkat çekti. Yargı temel silah 1) İktidar çatışmasında ve politik tasfiyede temel silah her zaman yargıdır. Cemaat bu “siyasi gerçeği” bildiği için, muhtemel siyasi hedeflerine ulaşmak için, yargıda örgütlenmeye yıllar boyunce büyük “emek” verdi! Ve buna paralel olarak, tabii yargının eli kolu, uzantısı olan, toplumu en geniş denetim ve siyasetin uygulama mekanizması olarak da Emniyetpolis içinde örgütlenmeye.. Bu “başarıları” olmasaydı, Silivri davaları hem de en alçak bir biçimde kotarılamazdı. Ayrıca RTE iktidarına karşı da iki büyük operasyonu düzenleyemezdi... 2) Türkiye’de demokrasi, düzgün işleyen bir parlamenter sistem ve yasalar içinde çalışan bir iktidar olmadığının en büyük kanıtı, yargının ve Emniyet’in durumudur. Cemaat, Türkiye’nin demokrasizliğinden yararlanarak ve bunu kullanarak, yargı ve poliste bütün kirli tezgâhlarını kurabildi! Bilmedi ki, aynı demokrasizlik ortamı, keser döner sap döner örneği, gelip kendisini de vurabilir ve vuracaktır da... 3) Bunu bilmesi de mümkün değildi. Çünkü karşımızda sıkı bir ideolojik gizli örgütlenme var ve ele geçirme politikaları gereği topluma ve sisteme hesap verebilirlikleri ve saydamlıkları sıfırdır. Bu tür devlet içindeki siyasidini yapılar, ancak diktatoryal koşullarda bir süre çalışır; aslında eninde sonunda temizlenmeye mahkumdur, tabii yarım bile olsa çalışabilir parlamenter sistem ve yarı açık toplum koşulları mümkün olduğu sürece.. Türkiye’de bu vardır... 4) Birbirinden tamamen farklı iki yapının birbirini temizlemesi de zorunluydu. Doğaları ve hedefleri, birbirlerine verdikleri ile yetinmeyi imkânsız kılar. 5) Cemaat, devlette, iş dünyasında ve medyada sahip olduğu büyük silahlara ve güçlere bakarak aslında bir “güç iktidar zehirlenmesi” yaşadı.. Şimdi bunun bedelini ödüyor. 6) Cemaat güçlerine karşı bu operasyon, tamamen, hükümete karşı yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının intikamıdır. 1725 Aralık 2013 olmasaydı, başlarına bu kadarı gelmezdi. 7) RTE iktidarı, cemaati tasfiye için de bu kez kendi yargısını oluşturdu. Bir RTE yargısı ile karşı karşıyayız. Bir hafta önce yeni sulh ceza mahkemelerine 116 hâkim atandı. İstanbul’daki cemaat operasyonlarını sürdürenler, rüşvet ve yolsuzlukta tutuklama kararlarını kaldıranlar... Yani gitti cemaat yargısı, geldi RTE yargısı.. 8) Cemaate operasyon yapılıyor, ne güzel diye sevinecek miyiz, yoksa, yargının bu feci durumuna, Türkiye’de hak ve özgürlüklerin bu kez de RTE’nin yargısal ipoteği altına alınmasına daha da üzülecek miyiz?.. Ben ikinci durumdayım... Düzgün, hak ve adalete dayanan tarafsız ve bağımsız yargı yoksa, burada hiçbir şey yaşayamaz.. 9) Cemaat, haram yemedik diyor. Hak yemek, suçsuz insanları hapislerde çürütmek, en büyük haram yemenin (iktidar ve siyasi olanak elde etme) adıdır. Zulümden daha büyük haram yemek mi olur! 10) Unutmayalım: Cemaatin operasyonu olmasaydı, bu operasyon da olmazdı.. Cemaat, rüşvet operasyonuyla aslında Silivri’nin boşaltılmasına da en büyük hizmeti ediverdi, istemese de! AYM’den 3 kritik ret yanıtı Yavaş, Tanal ve Yıldırım’ın başvuruları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Ankara sonuçlarına itiraz eden CHP’nin adayı Mansur Yavaş’ın bireysel başvurusuna olumsuz yanıt verirken dikkat çeken bir yorumda bulundu. Yüksek Mahkeme, yerel seçimlerin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) Ek (1) No’lu Protokol’ün 3. maddesine girmediğini belirterek, bu durumu sadece genel seçimlerde sınırlı tuttu. Öte yandan Anayasa Mahkemesi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı adayı olamayacağına ilişkin itirazını da reddetti. AYM, Yavaş’ın davasının mahkemenin görev alanında olmadığından “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle ret kararı verdi. Ret gerekçesinde, bireysel başvuruların AİHS’deki haklarla sınırlı yapılabileceğine işaret eedildi. Mahkemenin gerekçesinde, anayasanın 79. maddesindeki Yüksek Seçim Kurulu kararlarına karşı başka bir merciye başvurulamayacağına ilişkin düzenlemeyle ilgili değerlendirme yapılmadığı öğrenildi. Yüksek Mahkeme’nin işaret ettiği AİHS’deki durum, Ek (1) No’lu Protokol’ün “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler” şeklindeki 3. maddesinde düzenleniyor. Öte yandan Yüksek Mahkeme, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanı adayı olamayacağı ve Erdoğan’ın Başbakanlık’tan istifa etmesi gerektiği yönündeki CHP’li Mahmut Tanal ile LDP’nin yaptığı başvuruları da “kişi bakımından yetkisizlik” nedeniyle reddetti. Mahkeme, davayı ancak diğer cumhurbaşkanı adaylarının açabileceğini kaydetti. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın şike davası nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlal edildiği ve telefon dinlemeleri ile de özel hayatının ihlal edildiği yönündeki başvurusuna da ret kararı verildi. AYM’nin ret kararına ilişkin Twitter’dan açıklama yapan Yavaş, “AYM, ‘Ankara seçimlerinde hile ya da usulsüzlük yoktur’ demiyor. ‘30 Mart seçimi yerel seçimdir. AİHS’de yerel seçime ilişkin hüküm yoktur, inceleyemiyoruz’ diyor. ‘Bu seçim genel seçim olsaydı incelerdik’ diyor. O zaman benim anladığım yerel seçimlerde her şey serbesttir. ‘İsteyen dilediği usulsuzlüğü yapabilir’ anlamı çıkıyor” dedi. Erdoğan’a onay, Yıldırım’a ret Mansur Yavaş’tan tepki İNCE’DEN İHSANOĞLU AÇIKLAMASI: LEVENT GENCELLİ BURSA Partisinin Bursa’nın Mudanya ilçesinde düzenlediği mitingde konuşan CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na yönelik eleş Başta ben de itiraz ettim ganın sürdüğünü anımsatan İnce, “Sen daha dün ‘Polis destan yazdı’ diye meydanlarda anlatmadın mı? Cemaate, ‘Ne istedikler de vermedik?’ diyen sen değil misin? Bugün ‘İnlerine gireceğiz’ diyorsun. Biz bu ülkede her zaman yoksulun, mağdurun, ezilenin yanında olacağız” dedi. tirilere yanıt verdi. İnce, “Ben solcu adamım, İhsanoğlu’nu beğenmiyorum, diyebilirsin. Solcular seçsin diye yapmadık zaten. Daha geniş bir yelpaze olsun diye yaptık. Baştan ben de itiraz ettim ama Türkiye’nin kurtuluşu bu” dedi. AKP ve Fethullah Gülen cemaati arasındaki kav
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle