01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA Cemaate karşı yeni silah ‘Kişisel menfaatlar için’ l Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Erol Aras, sulh ceza hâkimliklerini eleştirirken bunların sistemi alabora edeceğini söyledi. Aras şunları kaydetti: “Bu hâkimlikler, özel yetkili mahkemeler kaldırıldıktan sonra bunlarda olduğu gibi siyasal maksatlı, yargıyı bir silah gibi kullanılması için bir yapılanmadır. Yargıda özel yetki olmaz. Sadece mahkemelerde ihtisas olur. Süper yetkiyle belirlenmiş bir yapılanmanın amacı farklıdır. Özel yetkili mahkemeler çok can yaktı. En hayırlı iştir bunun kaldırılması. Özel yetkili kaldırıldı, ama şimdi bunu bir biçimde sulh ceza hâkimliği şeklinde yeniden ihdas ediyor. Gene yargının siyasal kişisel menfaatlar için kullanılmasına zemin hazırlıyor.” mahkeme tarafından serbest bırakılmıştı. Benzer bir durum Ankara’daki böcek soruşturmasında yaşanmıştı. Başbakan Erdoğan’ın çalışma odasında bulunan dinleme cihazıyla ilgili gözaltına alınan polisler, nöbetçi sulh ceza mahkemesi tarafından bırakılmıştı. Bu karar, iktidar açısından kırılma olmuştu. Hükümet, 28 Haziran’da yürürlüğe giren son yargı paketiyle tüm sulh ceza mahkemelerini kaldırdı. Bunun yerine sulh ceza hâkimlikleri kuruldu. Bu hâkimlikler, sadece soruşturma aşamalarında arama, el koyma, gözaltı ve tutuklama kararlarına bakıyor. Aynı zamanda bir savcılığın verdiği takipsizlik kararına yapılan itirazı da sulh ceza hâkimleri karara bağlıyor. AKP, üyeleri lehine değişen HSYK 1. Dairesi eliyle yargıdaki birinci bölgeye 113 sulh ceza hâkimini 16 Haziran’da atadı. Örneğin İstanbul’da atanan sulh ceza hâkimlerinin çoğunluğu 17 Aralık operasyonu zanlılarını tahliye eden hâkimlerden seçildi. Ankara’daki 8 sulh ceza hâkimi de benzer şekilde iktidarın güvendiği yargıçlardan seçildi. İstanbul’daki polislere yönelik operasyonun düğmesine de yargıdaki bu yeni düzen sonrası yapıldı. HABERLER 5 siyasetçiye tüm insanlara kurulan kumpasları ortaya çıkarması gerekir AKP hükümetinin... Dün yazdım, bir kez daha altını çizeyim... Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK, Poyrazköy, Fuhuş ve Casusluk gibi davaların kurgularını yapanları yakalamak... HHH Eğer 17/25 Aralık operasyonları yapılmasaydı o anlı şanlı polis müdürleri bugün koltuklarında oturuyor olacaklardı... Bu gerçeği herkes biliyor! Hayatının beşaltı yılı çalınan Ergenekon, Balyoz davalarının mağdurları ne yapsın! Kim yaptı o kurguyu? Bugün gözaltına alınanlar... Ne demiştik hep: “Bağımsız yargı, adalette eşitlik ve dürüstlük!” Türkiye 2007’den beri olağanüstü bir hukuksuzluk döneminden geçiyor, iktidar kendilerine kumpas kurdukları iddia edilenleri gözaltına alıyor. O kumpas askere, gazeteciye, bilim insanına, öğrenciye, işçiye karşı da kurulduğunda niçin Başbakan “Ben bu davanın savcısıyım” diyordu... Kendilerine dokununca “inlerine kadar gireceğini” söyleyen RTE, geçmişte kurgulanan davaların kimlerin elinden çıktığını bilmiyorsa, ben söyleyeyim: “Devlet içindeki Fethullahçı yapı!” İyi de bu yapı bir terör örgütü falan değil... Tam devletin içinde... Devletin polisi, devletin askeri, devletin yargıcı... Devletin okullarını bitirmişler... Kimi vali olmuş, kimi polis müdürü, kimi asker, askeri yargıç, doktor... Başbakan şu adı koysa iyi olur: “Gladyo!” HHH Havuz medyası coştukça coşmuş... Cuntaya baskın yapılmış, polisten sonra sıra yargıya gelirmiş... Demek ki “cunta” varmış Türkiye’de... Cunta polisler olduğuna göre hükümet bunu önceden biliyordu demek. 2007’de başlayan operasyonlar, gözaltılar, tutuklamalar... Gözaltına alınan polis müdürleri ve polisler yapmadılar mı o gözaltıları? O zaman fotoğraf ortaya çıkıyor... Çünkü 17/25 Aralık rüşvet, yolsuzluk operasyonlarını da aynı polisler yaptığına göre “cunta”nın öteki ayağı yargı... Eh, polis cuntasının “A Takımı” gözaltında artık, gerisi başka cuntalara... l Son yargı paketi ile çıkarılan sulh ceza hâkimlikleri AKP’nin en önemli kozu olacak Cuntanın A Takımı... İsterseniz adını siz koyun, siz anımsayın o yılları; 2007 yılında başlayan ilk gözaltıları düşünün; Balyoz, Ergenekon, MİT, Poyrazköy operasyonlarını... İster “paralel yapı”, ister “F tipi gladyo”, “Haşhaşi”, ister “Fethullahçı” diyebilirsiniz, hiçbir sakıncası yok! Bir dönemin anlı şanlı polis müdürleri, amirleri, polisleri... Şafak vakti kapılar çalındı, onca insanın evleri arandı, ardından alınıp götürüldü. Zaman, Bugün, Star, Sabah, tüm yandaşlar bayram ediyordu... “Askeri vesayet kaldırılacak, Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük gelecek!” Yıllar ne çabuk geçiyor değil mi? Kaçıncı dalga operasyondu o, ne bileyim unuttum gitti, tarihi hiç önemli değil... İSTEK Vakfı aranıyordu... Bedrettin Dalan bulunamamıştı... Evden çıkıp gazeteye giderken zorunlu olarak önünden geçiyordum, otomobili durdurdum. Gazetecilik dürtüsü ya, geçip gidecek değildim... Vakfın giriş kapısına doğru yürüyünce haberci arkadaşlar beni gördü, koşarak yanıma geldi... Kalabalıktılar... Konuştum, Türkiye’nin bir laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olduğunun altını çizip sorularını yanıtladım. Akşam geç saatlere kadar gazetedeydim... Arkadaşlar seslendi: “Ağabey Samanyolu televizyonunu aç!” Açtım... Hüseyin Gülerce, benim görüntülerim yayımlanırken yorum yapıyordu: “Hikmet Çetinkaya, telaş içinde, İSTEK Vakfı’na geliyor...” Yani ben korkmuşum! Ya da bana aba altından sopa gösterip “şu adamı da alın içeri” diyor. Televizyonlarda ve gazetelerde eli kelepçeli polisleri görünce o yılları anımsadım. Mustafa Balbay’ın dün çıkan yazısını ben, sizden bir gün önce okudum... Gazetede olduğum için, sayfa yapımdan Cumhuriyet’in tüm yazarlarını okuma olanağım var... Balbay’ın altını çizdiği gibi, salt 17/25 Aralık’ta kendilerine kumpas kuranları değil, askerden gazeteciye; bilim insanından ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Adana’daki yasadışı dinleme ve Ankara’daki böcek operasyonlarında tutuklama kararları çıkmaması üzerine son yargı paketi ile kurulan sulh ceza hâkimlikleri, AKP iktidarının yargıda cemaate karşı “yeni silahı” oldu. Soruşturma aşamalarında arama, el koyma, gözaltı ve tutuklama kararlarına imza atması için Türkiye genelinde geçen hafta atanan 113 sulh ceza hâkimi, hükümetin cemaate karşı yürüttüğü operasyonlarda en önemli kozu olacak. Cemaate yakın emniyetçilere yönelik İstanbul merkezli son operasyon ise sulh ceza hâkimliklerinin ilk işi oldu. Ancak operasyonun gece yarısı yapılması ve şüphelilerin kelepçeli şekilde Emniyet’e götürülmesi yöntem tartışması yarattı. Bu yöntem, Ergenekon operasyonları sürecinde de kullanılmıştı. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonun ardından tüm özel yetkili savcılıklar kaldırılınca bunun yetkileri sulh ceza mahkemelerine devredildi. İktidar 17 Aralık’tan sonra cemaate yönelik tasfiye operasyonu başlattı. Ancak bu süreçte sulh ceza mahkemelerinden AKP’nin istediği kararlar çıkmadı. Adana’da yasadışı dinleme ve TIR soruşturmasında gözaltına alınan asker ve polisler, nöbetçi Yöntemler tanıdık l Öte yandan 17 Aralık nedeniyle rövanş olarak görülen cemaate yönelik soruşturmanın Emniyet dalgasında polis şeflerinin gözaltına alınış tarzı Ergenekon sürecini anımsattı. 2007’de başlatılan Ergenekon operasyonlarında baskınlar gece yarısı gerçekleştiriliyordu. Yine cemaat operasyonunda olduğu gibi Ergenekon dalgalarında da şüphelilere kelepçe takılıyor, kameralar eşliğinde Emniyet’e götürülüyordu. Eleştiri alan bir diğer konu ise şüphelilerin Emniyet’te susma hakkını kullanmasına karşın hemen savcının karşısına çıkartılmaması oldu. Şüpheliler, ancak gözaltı süresinin son gününde savcıya ifade verdiriliyor, böylece günlerce yorgun ve uykusuz kalan kişinin direnci kırılıyordu. AKP iktidarı, 2007’den bu yana siyasi rakiplerini bastırmak için yaptığı operasyonlardaki yöntemini değiştirmedi. ‘Böcek’ kırılması Arınç’tan ‘kelepçe’ itirafı ERDOĞAN’IN ADANA MİTİNGİNE BAZI KAMU ÇALIŞANLARI KATILMAK ZORUNDA BIRAKILDI İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimi ve YargıSen/ YARSAV listesinden HSKY üyeliğine adaylığını açıklayan Murat Aydın, “cemaatçi” olduğu yönündeki haberleri yalanlayarak “Bu yola çıkarken her türlü tuzağa, iftiraya ve karalamaya hazırdım. Sadece ne zaman başlayacağını ve ne şekilde yapılacağını bilmiyordum” dedi. Aydın: Karalama kampanyası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Elazığ’daki yerel bir televizyonda, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Arınç, Emniyet’te yapılan “paralel yapı” operasyonuyla ilgili olarak, “İnsanlar arkalarından kelepçelenmemelidir” diye konuştu. Gökçek’ten yanıt geldi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili Türkiye’de isim değil zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Kamalak, “Üç adayın farkı yoktur. Milli Görüş’ün ilkelerine uygun olmadıkları için hiçbir adaya oy vermeyecek ve vebale ortak olmayacağız” dedi. SP: 3 adaya da oy yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Yanına Gökçek’i de al gel, televizyonda tartışalım” çağrısına Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’ten yanıt geldi. Gökçek, Kılıçdaroğlu ile Halk TV’de tartışmaya hazır olduğunu açıkladı. Gökçek, “Kemal Kılıçdaroğlu bırakın benimle televizyona çıkmayı, benim kıyımdan bile geçemez” dedi. Miting sırasında Erdoğan, Adana’ya yaptığı hizmetleri anlatırken kalabalık arasındaki bir kişi “Hırsızlıkları da anlat” diye bağırdı. Bunun üzerine eylemci, sivil polisler tarafından yaka paça gözaltına alınıp miting alanından götürüldü. ‘Bu daha başlangıç’ MELTEM YILMAZ ADANA Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan’ın Adana’da konuştuğu mitingde, yine “mitinge katılmak zorunda bırakılanlar” vardı. Bir sağlık çalışanı, “Mesaimiz bittiğinde imza atıp çıkış yaparız. Ama bugün hastane yönetimi, çıkış imzamızı Erdoğan’ın mitinginin girişinde atacağımızı söyledi. Bunun üzerine mitinge katılmak zorunda kaldık” dedi. Adana Uğur Mumcu Meydanı’nda dün gerçekleşen mitingde, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırısında ölenler için ilan edilen 3 günlük yas nedeniyle müzik yayını yapılmadı. Erdoğan, yolsuzluğun eski Türkiye’nin sorunu olduğunu iddia ederek, “Eski Türkiye’de yoksulluk vardı, yolsuzluk vardı, yasaklar vardı, vesayet vardı, çeteler vardı, bankalar vardı, kaos, kriz vardı” dedi. Gazze ve Suriye’deki gelişmeleri de değerlendiren Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na yönelik de, “Ey Ekmeleddin senin ne olduğunu iyi biliriz. 8 yıl monşerlik yaptı. Emanete ihanet etti. İsrail’in zulmüne göz yumdu. Nankörlük yaptı. Gözüne dizine dursun” diye konuştu. “Paralel yapı” ile mücadelesini Cumhurbaşkanlığı döneminde de sürdüreceğini söyleyen Erdoğan, “Bu daha başlangıç. Ulusal güvenliğimizi tehdit edenler bunun hesabını verecek” dedi. Erdoğan, Adana’da TIR’ların önünü kesenlerin paralel yapının uzantıları olduğunu belirterek “Şu anda bunların hesabı soruluyor. İstanbul operasyonu budur, şimdi hesap soruluyor. Bakın şimdi ortaya neler çıka Fırat, Demirtaş’a oy verecek Bakanlık Gezi bilançosu Haber Merkezi AKP kurucusu ve eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Cumhurbaşkanlığı seçiminin Kürtler açısından büyük önem taşıdığını belirterek, oyunu Selahattin Demirtaş’a vereceğini söyledi. Fırat, “Hiç PKK’li olmadım ama oyum Demirtaş’a” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun Gezi Direnişi sırasında yaralanan yurttaşlara ilişkin soru önergesini yanıtladı. Müezzinoğlu, Gezi Parkı olaylarında 4 binden fazla kişinin hastaneye başvurduğunu, bunlardan 905’inin biber gazı, 767’nin ise travma şikâyeti ile tedavi edildiği açıkladı. ‘Bizi susturmak için...’ cak neler” dedi. Erdoğan ayıca, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının, AKP’nin Gazze için sesini yükselttiği için yaptığını öne sürerek “Gezi olaylarını niye çıkardılar? İsrail’e nöbetçi olmayı reddeden bu hükümeti devirmek için çıkardılar. 1725 Aralık operasyonunu niye yaptılar? Gazze için sesini yükselten hükümeti susturmak için yaptılar. İşte şimdi de ortak bir aday çıkardılar. İsrail zulmüne susan bir cumhurbaşkanı olsun diye piyasaya sürdüler” dedi. Alana miting saatinden sonra giriş yapanlar arasından isminin açıklanmasını istemeyen bir sağlık çalışanı “Normalde mesaimiz bittiğinde imza atıp çıkış yaparız. Ama bugün hastane yönetimi, çıkış imzamızı Erdoğan’ın mitinginin girişinde atacağımızı söyledi. Bunun üzerine mitinge katılmak zorunda kaldık” dedi. Mirzabeyoğlu’nun avukatından ADAPAZARI (DHA) İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yeniden yargılama talebini kabul etmesinin ardından tahliye edilen Salih Mirzabeyoğlu olarak da bilinen Salih İzzet Erdiş, Sakarya’nın Sapanca ilçesinde gelen gazetecilere açıklamalarda bulundu. Erdiş, “Ben hayatımın bir kayıp devresi olarak görmüyorum 15 seneyi. Hayatımın hiç değişmeyen bir rutini vardır. Aynı şekilde devam edeceğim” dedi. Erciş’in avukatı Hasan Ölçer ise 28 Şubat ile hesaplaşıldığını belirterek “Yargının normalleşmesinde çok önemli katkıları olan, davamıza da yakın alaka gösteren öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakan ve Sayın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, fevkalade önemli, en azından psikolojik destek sağlamışlardır. Kendilerine teşekkürü borç biliyorum” dedi. hükümete teşekkür Meclis kürsüsünde İsrail protestosu Muhalefet temsilcileri, Emniyet’e yönelik ‘paralel’ operasyonunu değerlendirdi ‘Bu filmi seyrettik’ Önce ödül sonra kelepçe l Gözaltına alınan isimlerin yakınları da destek için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne giderek basın açıklaması yaptı. Gözaltına alınan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse’nin eşi Semra Köse, “Devlet vatandaşlarını yargılamadan nasıl böyle suçlu ilan edebilir?” diye konuştu. Birinci Sınıf Emniyet Müdürü Murat Çetiner’in annesi Ayşe Çetiner, oğlunun Başbakan’ın elinden ödül aldığını belirterek, “Önce ödül verdi sonra da kelepçe taktırdı. Oğlumun bir oda dolusu ödülü var. Bir tek ‘hırsızlık ödülü’ yok” dedi. ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) CHP Sözcüsü Haluk Koç, Emniyet’teki “paralel yapı” operasyonuna, “Peşinen suç isnatları, tezgâhlar, hazırlanmış tertip iddialar, kurgular aynı, bu filmi daha önce seyrettik. Tezgâhı kuranların bir kısmı, diğer kuranlar tarafından tezgâha alındı. Bir 56 yıla kalmaz, ilk tezgâhı kuranlar, dünkü tezgâhı kuranlarla aynı tezgâha girerler” dedi. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, “Bu, 17 Aralık operasyonunun, 17 Aralık nedeniyle 4 bakanla, Hükümetle ilgili olarak başlatılan soruşturma operasyonunun misillemesi. Sadece özne değişmiştir. Ergenekon ve Balyoz’da hedefte askerler ve aydınlar vardı, şimdi hedefte polisler var. İki soruşturmanın arkasında da Başbakan var.” AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın ise “Bir kumpas kuracaksınız. Emiri Pensilvanya’dan alacaksanız bu da bir darbedir” sözleri ile operasyonu savundu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan operasyonu “Suçüstü yakalanmış iktidar, kendisini aklamak için her şeye başvuruyor” şeklinde değerlendirdi. Ergenekon ve KCK soruşturmalarında görev alan eski Hakkâri Emniyet Müdürü Tufan Ergüder, operasyonun asıl amacının Uğur Mumcu, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı suikastlarıyla gündeme gelen İran irtibatlı Selam Tevhid örgütü soruşturmasını akamete uğratmak olduğunu savundu. Ergüder, “Bu örgüt nerelere kadar sızmış ise tespit edildi. Karartmanın sebebi bu. 7 bin kişi dinledi konusu maskeleme” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısını protesto eden AKP’li Cuma İçten, kürsüye “İsrael Terrorist” yazan bir afiş astı. Genel Kurul’da gündem dışı söz isteyen AKP Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, kürsüye boynunda Filistin atkısı ile çıktı ve üzerinde Türk bayrağı ile Filistin bayrağının yer aldığı “İsreal terrorist” yazılı afiş astı. İçten, kürsüden inmeden önce de ölenlerin ruhuna Fatiha suresini okudu. Ergenekon heyetine tazminat yolu açıldı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Ergenekon ve Balyoz davasında yargılanan emekli Kurmay Albay Dursun Çiçek, soruşturma aşamasında kendisini tutuklayan yargıçlar Rüstem Eryılmaz ve İdris Asan ile Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi Sedat Sami Haşıloğlu ve diğer üyeler hakkında tazminat davası açmıştı. Başvuruyu 2013 yılında görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yasaya göre dava halen devam ettiği ve dava ön şartları bulunmadığı gerekçesiyle talebi reddetmişti. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da bu kararı onamıştı. Ancak bu süreçte yasa değişikliği oldu ve hâkimler hakkında devlete karşı tazminat davası açılırken davanın kesinleşmesi şartı kaldırıldı. Bunun üzerine Çiçek adına avukatları Celal Ülgen ve İrem Çiçek, Hukuk Genel Kurulu’na başvurarak karar düzeltme talep etti. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da itirazı haklı bularak, Ergenekon heyeti hakkında devlet aleyhine açılan tazminat davasının reddi kararını usulden bozdu. Bu kararla birlikte Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, şikâyeti yeniden ele alacak. Daire dava açarsa devlet tazminat ödemek durumunda kalacak. Devlet, ödediği tazminat nedeniyle sorumlu hâkime ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içinde rücu edecek. ANKARA (AA) Şans Topu çekilişinde numaralar “3, 6, 13, 24, 30 +11” olarak belirlenirken, 5+1 bilen çıkmayınca 613 bin 928 lira devretti. Çekilişte 5 bilenler 3 bin 411 lira, 4+1 bilenler 332 lira, 4 bilenler 32.45 lira, 3+1 bilenler 20.05 lira, 3 bilenler 3.85 lira, 2+1 bilenler 6.20 lira, 1+1 bilenler 3.65 lira ikramiye kazandı. Şans Topu devretti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle