05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2014 PAZAR 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada kuruluna dek egemen olan, RTE’den sonra partinin geleceğinin ne olacağı korkusu giderilmiş görünüyor. Parti sözcüsü, Başbakan Yardımcısı Arınç, “Başbakanımızın Cumhurbaşkanlığına aday olacağını sağır sultan bile duydu” dedi. Diğer Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ bir adım ileri gitti. RTE’nin Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra fazla irdelenmeyen partinin başına kimin geçeceği olasılığını ve hatta 2015 seçimlerine sözü edilen isimlerden hangisiyle gidileceğini söyleyiverdi. Bozdağ’a göre, RTE’den sonra partinin de hükümetin de başına geçmesi için Abdullah Gül ikna edilmeli! Ne demek bu? Bozdağ’ın açıklamalarından; son bir ay içinde AKP’nin RTE’nin cumhurbaşkanlığı ve sonrası üzerinde konuştukları kesin olan ikili görüşmelerde, sanki Gül, RTE’nin kendinden sonra genel başkanlık ve başbakanlık önerisine direniyor, bu nedenle bu konuda inadının kırılması, ikna edilmesi gerektiği gibi bir anlam çıkıyor. RTE, Cumhurbaşkanı olduktan sonra genel başkanlığa ve başbakanlığa gelecek olan Gül’e kimi koşullar sıralıyor ve Gül de bu koşulları kabul etmemekte direniyor. Şu ya da bu olasılıklar bir yana; AKP’nin Cumhurbaşkanı adayının RTE olacağı artık kesin. Partinin geleceği RTE’ye ve buna ne ölçüde evet diyecek Gül’e bağlı! Şayet RTE de, sözünden çıkmayan, bir bakıma sözleri Başbakan’ın görüşlerini yansıttığına inanılan yardımcısı Bekir Bozdağ gibi düşünüyorsa partiyi kendinden sonraki dönemde açmazlara sürüklemeden çıkaracak isim olarak hâlâ A.Gül’ü ön planda aday olarak görüyor, demektir. HHH Fakat bir başka sorun var. RTE aday olursa başbakanlıktan istifa etmeyeceği, muhalefet kanadında cumhurbaşkanlığı propaganda sürecini başbakanlığın verdiği maddi ve manevi olanaklarla geçireceği ısrarla öne sürülüyor. Kulislerde en çok tartışılan başlıca konulardan biri de bu... O takdirde hem Cumhurbaşkanı adayı hem de Başbakan olarak muhaliflerine büyük fark atacak; örneğin TV’ler RTE’nin konuşmalarını 5 dakika verirler, muhalif parti adaylarına bir dakika ayırabilirlerse ne mutlu karşısındaki aday veya adaylara! Elbette RTE’nin başbakanlıktan istifa etmeden cumhurbaşkanlığına adayı olması diğer aday ve adaylarla seçimin temelinde olan rekabet zorunluğuna ve kuralına aykırı bir davranış olacak ve kuşku yok, dünyanın belli başlı demokrasilerinde rakipleri ile haksız ve orantısız rekabet sonucu seçim kazanan RTE’ye herhalde hayranlık ifade eden açıklamalar yapılmayacak! Ama RTE’nin bu olasılıklar umurunda bile değil. Onun, 10 Ağustos’taki seçimin ilk turunda bu koşullarda kazanmanın peşinde ve şimdiden olası suçlamalara; “ne demek, beni halk seçti. Şayet seçmek istemeseydi diğer aday veya adayları seçerdi” diyeceğine en ufak kuşkunuz olmasın! HHH Muhalefet partilerinde durum hâlâ “müphem”... MHP liderinin çatı adayı çabaları sürüyor ve Bahçeli, tek aday konusunda umudunu henüz yitirmemiş görünüyor ama... ... Ana muhalefet cephesinde çatı aday konusu pek parlak ve berrak değil. Henüz ve hâlâ Genel Başkan Kılıçdaroğlu, çatı adayına olumsuz baktıklarını açıklayan bir ifadede bulunmadı; lakin partisinin göstereceği aday üzerinde arayışlarına devam ediyor. Bu hafta sonunda Almanya’ya gideceğini ve oradaki vatandaşlarımızla adaylık konusunu konuşacağını ve dönünce partinin adayını açıklayacağını söyledi. Bu, bir kez daha MHP lideri Bahçeli ile görüşerek çatı adayını birlikte saptayıp ilan etmeyeceklerini, siyaset diline uygun bir üslupla açıklamak demektir... O kadar ki son ziyaretlerinden birinin ardından gazeteciler olası CHP aday adaylarını sıralamışlar; bu arada Deniz Baykal’ın adı da geçmiş ve Kılıçdaroğlu, “Neden olmasın. Hem devlet hem de siyaset deneyimi olan bir kişi. Cumhurbaşkanlığı görevini de çok iyi yapar” demiş. Baykal’ın bu göreve istekli olduğu biliniyor. Ama gerçekleşmesi çok zor bir koşul öne sürüyor. CHPMHP’nin ortak adayı olmakta ısrarlı görünüyor. Baykal’ın adaylığına parti içinde de karşı olanlar olduğu gibi, MHP’nin olumlu bakacağı da kuşkulu. HHH Baykal iki partinin çatı aday belirlemesine yanlı. Son açıklamalarından bir cümlenin altını çizmekte yarar var. Diyor ki: “Birinci tura partiler kendi adayları ile girsin denilirse bunun adı RTE’nin Cumhurbaşkanlığına rıza göstermektir”. Doğru söze ne denilebilir ki... HABERLER Haklarında inceleme başlatılan 12 Eylül’ün müdahil avukatları tepkili GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ‘Gözdağı veriyorlar’ YUSUF ÖZKAN İZMİR 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile 12 Eylül döneminin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’nın yargılandığı 12 Eylül davasıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nden müdahil avukatların isim ve adreslerini istedi. Bu avukatlardan Arif Ali Cangı, “Gerekçesi ne olursa olsun bizlere gözdağı verilmek isteniyor. Bu davayı takip ettiğimiz için yargılanacaksak, buyrun hodri meydan diyoruz” dedi. 18 Haziran’da gerçekleştirilecek duruşma öncesi, davada yer alan müdahil avukatların isim ve adreslerini “ivedi” olarak istedi. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Düzgün imzalı ve 2 Haziran 2014 tarihli yazıda, gerekçe olarak başsavcılık tarafından yürütülen bir Adalet Bakanlığı incelemesi gösterildi. Müdahil avukatlardan Arif Ali Cangı ise isteme tepki göstererek “Ne yani 12 Eylül darbesini mahkum ettirmek için çaba harcadığımız için yargılanacak mıyız? Buyursunlar, hodri meydan!” dedi. Cangı, şunları söyledi: “12 Eylül’de idam edilenler, kaybedilenler, işkence görenlere, onların yakınlarına sözümüz var. Tarihi bir sorumluluğumuz var. Biz bu davayı takip ettiğimiz için yargılanacaksak, bunu boynumuzda şeref madalyası gibi taşırız. Davayı yakından izleyenler itibarsızlaştırılmak, sindirilmek isteniyor ancak mücadeleyi her ne pahasına olursa olsun bırakmayacağız. Evren ve Şahinkaya’nın cezalandırılması da sadece bir başlangıç.” n Baştarafı 1. Sayfada Vatan ve bilim adamı Prof. Aksoy, karlı bir dağın zirvesini andırır gibi bembeyaz saçlarıyla, dimdik duruşuyla o günlerin toplumsal önderlerinden biriydi. Eğitimden petrol sorununa yazdığı onca kitap bir yana, yeni kuşakların bire bir Atatürkçü düşünceyle aydınlanması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı ve yapıyordu. Derneğin adında “düşünce” sözcüğünün olmasını özellikle önemsemişti. Görüntüde Atatürkçülere karşı gerçekten Mustafa Kemal’in devrimci düşüncelerini özümsemiş insanları bir araya getirmeyi ve bir dernek etrafında buluşturmayı hedefliyordu. İlk günler Kızılay’daki meşhur gökdelenin katlarından birinde küçük bir odada geçti. Başka şube de yoktu zaten. Temel amaç şube sayısını çoğaltmak da değildi, Atatürkçü düşünceyi çoğaltmaktı. Buna karşın Prof. Aksoy’un ve beraberinde ona inanmış insanların çalışmalarını gören Anadolu aydınları, kendi illerinde de aynı yapılanmayı arzu ediyordu. Yanılmıyorsam, daha 1 yıl dolmadan 3 ya da 4 şubenin açılışı gerçekleşti. HHH Prof. Aksoy 31 Ocak 1990’da yani derneği kurduktan 1 yıl sonra dernek çalışmalarını bitirip evine giderken kör bir akşam karanlığında saat 19.00 sıralarında katledildi. Prof. Aksoy’dan, düşüncelerinden, enerjisinden, toplum katındaki gücünden korkmuşlardı. Ama Atatürkçüleri korkutamamışlardı. Şube sayısı kısa sürede iki elin parmaklarını geçti. Atatürkçü düşünce meşalesini yükseltmeye çalışanlara yönelik karanlık saldırıları planlayanlar da boş durmuyordu. Aynı yıl içinde 7 Mart 1990’da Çetin Emeç, 4 Eylül 1990’da Turan Dursun, 6 Ekim 1990’da Doç. Bahriye Üçok katledildi. Bütün bu katliamların ardından en etkili yazıları yazan, onların dünya görüşlerini en net ifadelerle topluma anlatan Uğur Mumcu’ydu. ADD’nin Prof. Muammer Aksoy’un beraberindeki Kurucular Kurulu’nda da yer alan, “Kalpaksız Kuvvacı” diye anılan Uğur Mumcu da 24 Ocak 1993’te katledildi. Mumcu’nun bedeninin aramızdan ayrılması ruhunu daha da güçlendirdi. Bu güç ADD’nin de güçlenmesini sağladı. Şube sayısı üç haneli rakamları geçmişti. 90’lı yılların ikinci yarısında ADD’ye omuz verenlerin başında Prof. Ahmet Taner Kışlalı geliyordu. Bir dönem ADD’nin genel başkan yardımcılığını da yapan Kışlalı, “Kemalizm sadece geçmişin bekçiliği değil, aynı zamanda geleceğin kuruculuğudur” düşüncesini bayraklaştırarak derneğin Aydınlanma mücadelesinde çok daha önlerde olmasını sağladı. Prof. Kışlalı döneminde şube sayısı 500’leri, üye sayısı 100 binleri bulmuştu. Kışlalı da 21 Ekim 1999’da katledildi. HHH ADD’nin serüveni yukarıda özetlediğimiz Kışlalı kıyımıyla elbette bitmiyor. 2007 yılında başlayan Ergenekon soruşturmalarının ana hedeflerinden biri haline getirilen ADD’nin pek çok üyesi tutuklandı, ADD şubeleri basıldı. ADD bütün bu badireleri aşarak 25’inci yılına ulaştı. Nasıl ki Atatürk kendi yaşadığı dönemin bütün liderlerinin şu ya da bu nedenle gündemden düşmesine karşın hâlâ varlığını sürdürüyorsa elbette onun düşünceleri de Türkiye’nin 21. yüzyılına ışık tutmaya devam edecek. ADD’nin 25’inci yılı kutlu olsun. Atatürkçü düşünceyi benimseyip bayraklaştıranlara, ucunda ölüm de olsa bu yoldan dönmeyenlere selam olsun... Lice’de kan aktı: 1 ölü Tırmanan gerilimin ardından korkulan oldu. Olaylarda 1’i asker 3 kişi de yaralandı. MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Lice ilçesinde birkaç günden bu yana süren gerilimde korkulan oldu ve kan aktı. Çıkan olaylarda en az 1 kişi yaşamını yitirdi, 1’i asker olmak üzere en az 3 kişi de yaralandı. BDP Diyarbakır İl Başkanı Zübeyde Zümrüt ise yerel kaynakların kendilerine sayısı 4 olarak bildirdiğini söyledi. BDP iki milletvekili ile birlikte olay yerine gitti. Sağlıklı bilgi alınamayan çatışma bölgesine giden ambulansın da güvenlik güçlerinin yolu kapatması nedeniyle mahsur kaldığı belirtildi. Lice’de, Bingöl yolu üzerindeki Abalı Jandarma Karakolu’ndaki güçlendirme ve kalekol yapımı nedeniy le iki haftadan bu yana eylemde olan BDP’liler ile güvenlik güçleri arasında dört gündür süren çatışmalarda korkulan oldu. İddialara göre, dün akşam saatlerinde BDP’li grup yine yol kapatma eylemi gerçekleştirdi. BDP’lilerin eylemi üzerine aralarında jandarma ve polisin özel harekât birliklerinin de bulunduğu güvenlik güçleri, müdahale etti. İddialara göre, müdahale sırasında güvenlik güçleri ile BDP’lilerin bulunduğu bölgenin ilerisinden olayları uzaktan izleyen PKK’li grup arasında bu aşamada çatışma çıktı. Çatışma sırasında en az 3 gösterici ile 1 de asker olmak üzere toplam 4 kişi yaralandı. Yaralılar, tedavi altına alındı. Ancak ağır yaralanan göstericilerden 24 yaşındaki Ramazan Baran kurtarılamadı. Adı nın Abdullah olduğu belirtilen ve boynundan yaralandığı ifade edilen 19 yaşındaki kişi ise ameliyata alındı. Bu yaralının da durumunun ağır olduğu belirtildi. Kolundan yaralandığı belirtilen üçüncü yaralının ise durumunun iyi olduğu ifade edildi. Yaralanan askerin ise Diyarbakır Asker Hastanesi’nde tedaviye alındığı belirtilirken durumu konusunda açıklama yapılmadı. Sağlıklı bilgi akışı olmaması üzerine BDP’li vekillerden oluşan bir heyet, çatışma bölgesine doğru yola çıktı. SES Diyarbakır yöneticileri ise olay yerinde yaşamını yitiren Yestane Tufan adlı bir kadının daha kendilerine bildirildiğini ancak bu bilgiyi hiçbir hastanede doğrulatamadıklarını ifade etti. l Van’ın Çatak ilçesi Yol kesenlere müdahale VAN (Cumhuriyet) Çatak ilçesi, Övecek köyü yakınlarında yol kesen PKK’lilere karşı güvenlik güçleri operasyon yaptı. Yolu yeniden trafiğe açan polislerle askerler, tepelere asılan terör örgütü flamalarını ve afişleri de topladı. Çatak ilçe merkezine 30 kilometre uzaklıktaki Övecek köyü yakınlarına bir grup BDP’li karakol ve baraj inşaatını durdurmak için çadır kurup nöbet eylemi başlatırken bu noktaya 4 kilometre uzaklıktaki Şeytan Deresi mevkiinde PKK’liler de yolu kapatıp kimlik kontrolü yapmaya başladı. Eylemin beşinci gününde, Çatak ilçesini Siirt’e bağlayan yolu 3 ayrı noktada taşlarla kapatıp çevredeki 4 köyün de ulaşımını engelleyen 30 kadar PKK’liye dün operasyon yapıldı. Sabah saatlerinde jandarma ve polis özel harekât timleri onlarca zırhlı araçla bölgeye geldi. Güvenlik güçlerine direnen grup, havai fişek, molotofkokteyli ve taş atarken güvenlik güçleri de tazyikli su ve gaz bombalarıyla müdahale etti. Çadırda eylem yapanlar da yol kapatanlara destek için gelince, güvenlik güçleri onlara da müdahale etti. Yaklaşık yarım saat süren operasyonla göstericiler dağıtılırken yol yeniden trafiğe açıldı ve tepelere asılan örgüt flamalarıyla afişleri güvenlik güçleri tarafından toplandı. BDP’li Çatak Belediye Başkanı Celalettin Bartu, barış sürecine destek verdiklerini söyledi. Öte yandan Tunceli’nin Ovacık İlçesi Kuşluca Jandarma Karakolu’na PKK’li olduğu belirtilen grup tarafından uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi. Askerlerin karşılık vermesiyle çıkan çatışmada ölen ya da yaralanan olmadı. Karakola Ovacık ilçe merkezinden Jandarma Özel Harekat Timleri indirildi. Kobra helikopterler de kaçan PKK’li grubun bulunduğu alanları ateş altına aldı. VARDİYA’DA SAHTE DELİL VURGUSU Tehlikeli gerilim İstanbul Haber Servisi Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin (DÖKH), Abdullah Öcalan’a özgürlük talebi ile Şişli Meydanı’ndan Mecidiyeköy’e yapmak istediği yürüyüşe polis Gaziosmanpaşa’daki saldırıyı gerekçe göstererek izin vermedi. Meydana gelen ve “bozkurt işareti” yapan iki kişi kadınlara saldırmak istedi. Polis iki kişiyi meydandan uzaklaştırdı. HDP’li Sebahat Tuncel ve BDP’li Arife Çınar’ın da destek verdiği grup Şişli Meydanı’nda basın açıklaması yaptıktan sonra oturma eylemi yaptı ve dağıldı. Yürüyüş öncesinde Facebook üzerinden “Başbuğun Bozkurtları” isimli grup toplanma çağrısı yaparak “Memlekete kan gerek dediler, kan dökmeye gidiyoruz” şeklinde paylaşımlarda bulundu. Eyleme saldırı hazırlığında olan 25 kişinin polis tarafından gözaltına alındığı öğrenildi. ‘Dileğimiz barışın gelmesi’ ‘Selek için beraat’ İstanbul Haber Servisi Sosyologyazar Pınar Selek için 11 Haziran günü Yargıtay tarafından açıklanacak karar öncesinde destek için Hâlâ Tanığız Platformu “Adalet Nöbeti” başlattı. Galatasaray Lisesi önünde başlayan eylemde “Pınar Selek için ya beraat ya beraat” pankart ve dövizleri açıldı. Aralarında oyuncu Nur Sürer ve Ayça Damgacı’nın da bulunduğu isimler gün boyu Selek’in “Maskeler, Süvariler ve Gacılar” kitabından pasajlar okudu. Okunan bölümlerde Selek kendi ağzından tutuklanma süreci anlatıldı. Bugün de devam edecek olan nöbet eyleminde doğaçlama müzik ve dans gösterileri sergilenecek. Hâlâ Tanığız Platformu’ndan yapılan açıklamada “Tam 16 yıldır gıyabında örülen komplo ile hukuk işkencesine maruz bırakılan Selek’in davasında sona yaklaşılıyor. Selek için ya beraat ya beraat istiyoruz” denildi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kars Anadolu Lisesi’nde okurken PKK’ye katılan ve örgüt kampına giderken Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde bir eve düzenlenen operasyonda kurtarılan üç kişiden biri olan S.B (16), Diyarbakır’da oturma eyleminde yer alan ailesiyle buluştu. Ziyaret esnasında eylem yapan anneler, S.B’yi bağrına bastı. Çocuklarının fotoğraflarını S.B’ye gösteren anneler, onları görüp görmediğini sordu. Anne Binnaz B, barış istediklerini söyledi. S.B. ise “Şu an çok mutluyum. Sadece barış istiyorum. Anneler ağlamasın artık. Yeter artık” dedi. Anne Binnaz B, baba Sacit B. ve kızları S.B’nin ziyaret boyunca birbirlerinin ellerini bırakmaması dikkat çekti. Tunceli’de saldırı Biz hâlâ ağlıyoruz İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri, kayıpları için 480. kez Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yaptı. Bu hafta 11 Haziran 1990’da Siverek’te gözaltına alınarak kaybedilen Adnan Bağca’nın akıbeti soruldu, sorumluların yargılanması istendi. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Cumartesi Anneleri’ni görmeden, barış ortamı tesis edilemez” dedi. İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamada da Başbakan Erdoğan ve Hükümet Sözcüsü Hüseyin Çelik’in Cumartesi Anneleri’ni hedef göstermesi eleştirildi. Açıklamada “Cumartesi Anneleri’ni desteklemek ‘suçmuş’ gibi algı yaratılmaya çalışılıyor. Barış sözü psikolojik harp uyguladığınız için anneler ağlıyor” denildi. l Taşerona hayır standı Samsun’da HDP’ye saldırı SAMSUN (Cumhuriyet) Samsun’un İlkadım ilçesi HDP üyesi yaklaşık 15 kişilik grup, dün İstiklal Caddesi üzerinde “Taşeronlaşmaya karşı bir imza da sen at” sloganıyla başlattıkları imza kampanyası için stant açtı. Bazı kişiler HDP’lilere müdahale edince tartışma çıktı. Bu sırada çevrede toplanan grupla HDP’liler arasında taşlısopalı kavga yaşandı. Polis, kavga eden tarafları ayırırken stant açan HDP’lileri koruma altına aldı. Diğer grup da polisin müdahalesiyle ara sokaklara dağıldı. İstanbul Haber Servisi Balyoz davası hükümlülerinin yakınlarınca oluşturulan “Vardiya Bizde Platformu”, 89. Sessiz Çığlık eylemi için dün yine Beşiktaş Meydanı’ndaydı. Platform adına emekli Tuğamiral Cem Çakmak’ın ablası Filiz Çakmak basın açıklaması yaptı. Çakmak, “17 Aralık’tan itibaren orduya kumpas kurulduğu, insanların sahte ihbar mektuplarıyla, yasadışı dinlemelerle, sahte delillerle, tasarlanmış ve ayarlanmış bir kısım yargı mensuplarıyla mahkum edildikleri, içeride yatanların günahsız olduğu iktidar mensupları, basın ve hukukçular tarafından sürekli dile getirilmesine rağmen, yetkili makamlar tarafından hiçbir şey yapılmaması bu büyük planın hâlâ yürürlükte olduğunu göstermekte” dedi. CHP’li Kadir Gökmen Öğüt de hükümlülerin arkasında olduklarını belirterek, “İçeridekiler vicdanlarda beraat ettiler. Zulümhanedekilerin sesini duyurmak için her şeyi yapacağız” dedi. Kumpas planı devam ediyor Tedavisiz mahkum edildi İstanbul Haber Servisi F tipi cezaevlerindeki hasta tutuklular için Galatasaray Meydanı’nda 116. kez oturma eylemi yapıldı. Patlama sırasında iki ayağı kopan ve vücudunun yüzde 40’ı yanan Mehmet Başçı’nın serbest bırakılması istendi. İHD İstanbul Şubesi tarafından yapılan açıklamada, Başçı’nın vücudunun büyük bölümü yanmış şekilde ameliyat edildikten kısa bir süre sonra apar topar mahkemeye çıkartıldığı anlatıldı. Açıklamada, “Tedavisi yapılmayan Başçı’nın hemen serbest bırakılmasını istiyoruz” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle