05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 HAZİRAN 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] Şubat ve martta 8 liradan satılan kuru fasulye 10, 4.5 liradan satılan baldo pirinç 6 ve 3 liradan satılan mercimek 45 lira arasında satılıyor. 11 bağımsızlıktan, özgürlükten yana, çağdaş bir kadının Cumhurbaşkanı seçilmesi Türkiye’nin dibe vurmuş itibarını bir anda doruğa taşır. Emin olun borsayı bile hareketlendirir. Türkiye’nin kredi notunu yükseltir, ülkeye şevk ve heyecan getirir, AB’deki kapalı tüm dosyalar açılır. Türkiye tekrar küresel akademik çalışmalarda ön plana çıkar, örnek ülke olarak gösterilmeye başlanır. Bu bir hayalden öte bir ütopya. Bu yazı üzerine ilk tepki yakınlarımdan gelecek; “sen hangi ülkede yaşadığını sanıyorsun” diye soracaklar. Evet biliyorum, altmış yıla yakın bir süredir, 1955 yılının temmuzundan itibaren kamuda, özel sektörde, üniversitelerde görev yapmaya çalışıyorum. İzlenimlerim, deneyimlerim oldu. Ülkeyi ve insanını en azından tanıdığımı sandığım için değişmesini diliyorum. Bu değişimde kadınların ön planda rol almasını başarı için gerekli görüyorum. Kadınlarımız da açık söyleyeyim ne yazık ki davranışlarıyla hayal kırıklığı yaratıyor. Kadınlarımız yalakalığı, kişiliksizliği, hoyratlığı, acımasızlığı, çıkarcılığı erkeklere bıraksınlar, insani hasletleri sergilesinler. HHH Kadınlarımız da medyada, bürokraside, siyasal yaşamda, eğitim kurumlarında da gözlemliyoruz, ne yazık ki erkeklerle, tüm olumsuzluklarda yarışıyorlar; hatta bazen daha da baskın olabiliyorlar. Düzgün, adil, insan haklarını koruyucu, kişilikli, onurlu, mücadeleci bir kadın Cumhurbaşkanı adayının kadın oylarının büyük bölümünü alması gerekir; ama bu dileğimin gerçekleşme olasılığı ne yazık ki az. Ezilmişlikten, ikinci sınıf vatandaşlığa itilmişlikten, ayrımcılıktan, eşitsizlikten, şiddete maruz olmaktan, alınıp satılmaktan, çocukluğunu yaşayamamaktan, eşini seçme hakkı dahi olmamasından yakınan tüm kadınların birleşerek özgürlükleri doğrultusunda savaşım verecek bir kadın adayı desteklemesi gerekir. Kadınlarımız bu sağduyuyu, özgüveni, cesareti gösterebilecekler mi? Açık söyleyeyim umudum az. Onun için bu yazı ütopik öneri başlığını taşıyor. Tüketiciye ramazan zammı Hava koşullarındaki değişiklikler nedeniyle yaşanan kuraklık, don ve sel baskınlarının neden olduğu tarımdaki düşüşe ramazan spekülasyonları da eklenince pek çok ürüne zam göründü. Ekonomi Servisi Başta kayısı ve fındık olmak üzere pek çok üründe yaşanan rekolte kaybına bir de ramazan spekülatörleri eklenince raflardaki ürünlere el uzatılamaz oldu. Kuru fasulyenin kilosu 10, baldo pirinç 6, mercimek 4 liraya yükseldi. Esnaf tarafından fiyat artışları ramazan spekülatörlerine bağlandı. Al Jazeera’de yer alan habere göre, Küçükçekmece pazarı, Eminönü ve Kadıköy’deki bakliyat satıcıları fiyatların toptancılar tarafından arttırıldığını söylüyor. İki ay önce 8 liradan sattıkları fasulyeyi bugün 10 liradan verdiklerini açıklıyorlar. Marketlerde ise bazı markalar fiyatlarına yüzde 10 ila yüzde 20 arasında zam yaptı. Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO) pirinç fiyatlarındaki dalgalanmanın önüne geçebilmek için perakende pirinç satışına başlamıştı. TMO logolu Osmancık pirincinin kilosu 2.90 liradan satılıyor. Oysa zincir marketlerde kilosu en ucuz 4.35 lira. Ve bu fiyat 6.90 liraya kadar çıkabiliyor. Martta Carrefour’da satılan 1 kiloluk Reis Osmancık pirincinin fiyatı 5.70 liraydı. Reis Osmancık pirincin bugünkü fiyatı 6.90 lira. Pazar ve bakliyatçılarda kilosu ortalama 5 lira olan baldo pirinç marketlerde en ucuz 6.15 liraya satılıyor. Fiyat markaya göre 8.90 liraya kadar çıkabiliyor. Birkaç ay önce kilosu ortalama 2.5 lira olan mercimeğin en ucuzu 3.5 liraya çıktı. Pazarda 3.55 lira arasında değişen mercimek zincir marketlerde markasına göre 5.90 liraya kadar çıkabiliyor. Birçok çeşidi olan kuru fasulyenin fiyatları 816 lira arasında değişiyor. Zincir marketlerde ise dermason kuru fasulyenin kilosu 9.95 lira ile 13.50 lira arasında değişiyor. Ütopik Öneri Bu satırlar yazılırken muhalefetin Cumhurbaşkanlığı adayları, ortak adayı ya da çatı adayı belirlenmemişti. Ortak aday, çatı aday öyle yerlerde, ortamlarda arandı ki arayış yöntemi Nasrettin Hoca öykülerini çağrıştırdı. Günümüze uyarlayarak liderlerin yöntemi Türk Telekom Arena’ya gidip Fenerbahçe’ye teknik direktör ya da Şükrü Saracoğlu stadına gidip Fener seyircisine sorma yöntemi ile Galatasaray’a teknik direktör aramaya benzedi. Haksızlık etmeyeyim, Fenerbahçe’ye de, Galatasaray’a da böyle davranışla liderlerin ortak aday, çatı aday arayışından çok daha iyi teknik direktör bulunabilir. Açıkçası Cumhurbaşkanlığı seçiminde de siyasal partilerden çok, umudum sağduyulu, Türkiye Cumhuriyeti’ni sahiplenen sahiplenecek vatandaşlarda. Seçim Türkiye’nin itibarı, Türkiye’nin geleceği açısından son derece önemli bir dönemeç oluşturacak; ya ülkede Cumhuriyetin kesintiye uğrayan dönemi, fetret dönemi sonlanacak ya da ülke tek adamın keyfi yönetiminde bölünmeye kadar gidebilecek bir süreçte yuvarlanmaya, itibar yitirmeye devam edecek. HHH Seçim sonucu ne kadar yaşamsal olmasa bile Sayın RTE’ye karşı aday da Türkiye’nin saygınlığı açısından önemli. Açıkçası, Türkiye Cumhuriyeti’ni içselleştirmiş, çağdaş, özgüveni, öz saygısı olan bir kadın adayın halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olması özlemini duyuyorum. Düşünün, hayal edin, faşizan eğilimlerin güçlendiği, ırkçılığın yaygınlaştığı bir dünyada, diktaya gidiş hevesinin arttığı, demokrasi maskesi altında, patron etrafında çöreklenmiş oligarşik bir düzenin oluştuğu Türkiye’de mücadeleci, Koç’a tüm ödülleri Erdoğan verdi Erdoğan: Faizden memnun değilim Ekonomi Servisi asla taviz vermedik. Başbakan Recep Tay* Yatırım yapanların yip Erdoğan, şu anda sayısını arttırdık. Anadoki faiz politikalarından lu sermayesi denilen yememnun olmadığını be ni bir oluşum sağladık. lirterek “Allah’tan piya Sermayenin belli ellersa, faizi şu anda kendisi de toplanması değil daoluşturuyor, olgunlaş ğılmasını sağladık. tırıyor. Burada piyasa* Ha söyleyeyim. Şu nın, şu anda olgunlaş andaki faiz politikasıntırdığı, oluşturduğu fa dan memnun musunuz? iz, Merkez Bankası’nın çok önünde” dedi. Her Erdoğan ödül töfırsatta faize ilişkin reninin ardından, Haliç Kongre görüşlerini açıklayan Merkezi’nde TürBaşbakan Erdoğan, bir kez kiye İhracatçılar daha Merkez Bankası’nın Meclisi 21. Olağan Genel Kurulu’nda hatalı olduğunu konuştu. Başbakan’ın yineledi. konuşmasından satır başları özetle şöyle: * Gezi olayları nedeniyle faiz yükseldi ve bir Ben değilim. Allah’tan ara yüzde 12’lere çıktı. piyasa faizi kendisi oluşŞu anda bu faiz oranı dü turup olgunlaştırıyor. Pişüş eğiliminde ve yüz yasanın olgunlaştırdığı de 8’lere kadar geriledi. faiz MB’nin çok önünde. * Yatırımcı bu ülke* 12 yılda 8 seçim yaşadık. Mali disiplinden de adımını atacaksa düşük faizle atacak. Yüksek faiz yatırımcının cesaretini ortadan kaldırır. * Finansmanın maliyeti ne kadar düşerse yatırım bu ülkede o kadar artar. 2 kere 2 dört… Her bir puana ödediğimiz faiz yılda 2.5 milyar dolar. Bunu ödemek zorunda değiliz. * Mesele ağaç değil. Mesele çevre değil. Mesele yolsuzluk değil. Mesele 3 Kasım 2002 öncesindeki o çarkı, o hortum düzenini yeniden diriltebilmek, kendileri için o günlere geri dönebilmek. Çünkü hep bundan kazanmışlar. * Bir Avrupa ülkesinde hazırlıklar yapılıyor. Platolar hazır. Artist arıyorlarmış bana benzer. Buldukları anda çekime başlayacaklar. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde piyasaya sürmek. Hayırlı olsun. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Pirince TMO müdahalesi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen 21. olağan genel kuruluna katıldı. Erdoğan konuşmasından önce 2013 İhracat Şampiyonları Ödülleri’ni verdi. Ödül alanlar arasında Koç Grubu da vardı. En çok ödülü Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç aldı. Mustafa Koç’un 3 ödülünü Başbakan Erdoğan verdi. Başbakan’ın ödül verdiği işadamları arasında Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Yıldırım Koç da vardı. Başbakan Erdoğan, Ali Koç’a da plaket verdi. İŞ MÜFETTİŞLERİ DERNEĞİ’NDEN KAMUOYUNA DUYURULUR İş Müfettişleri olarak Soma'da meydana gelen maden kazasında 301 canımızı kaybetmenin yarattığı derin üzüntüyle iş kazasının gerçek nedenlerini ortaya çıkarmak için var gücümüzle çalışırken, İş Müfettişleri hakkında medyaya dayanaksız, tek yanlı ve haksız iddia ve suçlamalar yansıtıldığını gördük. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün normlarından dayanağını alan ve çalışma yaşamında "Devlet adına" teftiş yapan İş Müfettişlerinin meslek örgütü olarak şimdiye kadar, müfettişliğin de gerektirdiği sağduyulu, soğukkanlı ve vakur tavrımızı koruyup, yaşanan büyük acıya da saygı göstererek meydana gelen karmaşanın ortadan kalkmasını bekledik. İş kazasının gerçek nedenlerinin, ihmallerin gerçek sorumlularının sağlıklı ve adil bir şekilde ortaya çıkmasına katkı verilmesi gerekirken, bugüne kadar en kolay yöntem olarak olayın gerçekleşmesinde tek bir sorumlu aranmaya başlandığını ve çalışma koşulları ile yöntemleri hakkında yeterli bilgi sahibi olunmadan İş Müfettişlerinin hedeflerden biri haline getirilerek yargısız infaz yapıldığını esefle izledik. Öncelikle, iş sağlığı ve güvenliği yönünden denetim yapan İş Müfettişlerimizin maden denetimlerinde yeraltına inmemelerinin kesinlikle söz konusu olamayacağını belirtmek isteriz. Bu denetimin bir aşamasında yeraltındaki tespitler mutlaka yapılır, diğer aşamalarının da yerüstünde gerçekleştirilmesi zorunluluktur. Buna ek olarak, madenlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesi içinde ve dışında, işlevleri birbirinden çok farklı pek çok kurum tarafından denetim yapılmasına rağmen, madenlere giden tüm denetim görevlilerinin, iş sağlığı ve güvenliği yönünden denetim yapan İş Müfettişi olarak algılanmasındaki yanlışlığın da altını çizmek gerekir. Medyada ve sanal ortamda sorgulanış biçimiyle genellikle, iş kazalarının önlenmesinde "yetersiz kaldıklarından" başlayıp, "görevlerini savsakladıklarına" uzanan, giderek de "işverenlerle çıkar ilişkileri içerisinde olduklarına" varan değerlendirmelerlebilerek ya da bilmeyereksorumluluğu İş Müfettişlerinin üzerine yıkarak, hukuken ve vicdanen gerçekte işverenlerin üzerinde olan sorumluluğun dikkatlerden kaçırılmaya çalışıldığı gözlenmektedir. Bu algının yaratılmasında en büyük pay, olayın en sıcak anında dahi "iş denetiminden başarıyla geçtik." diyerek kendini aklamaya çalışan, iş kazalarının önlenmesinde en önemli faktörlerden biri olan iç denetimin sürekliliğini sağlayamayan işverene aittir. Halbuki İş Müfettişi, iş sağlığı ve güvenliği denetimi ile işyerindeki mevcut durumun anlık tespitini yapar. Alınan önlemlerin sürekliliğinin sağlanması işverenin sorumluluğundadır. İş sağlığı ve güvenliği alanındaki sorunların ortadan kaldırılması teftiş faaliyetlerinin yanı sıra başta işveren ve işçi sendikaları, meslek odaları olmak üzere konu ile ilgili tüm tarafların işbirliği içinde sürekli çalışmalar yürütülmesini zorunlu kılmaktadır. Kazalardan sonra sorumluluğun İş Müfettişlerinde olduğunu söylemek ve kazaların nedeninin "denetim eksikliği" olduğu imajını yaratmaya çalışmak, "sorunun çözümü" önünde bir engel oluşturmaktan öte bir işlev görmeyecektir. Çünkü iş kazalarının önlenmesi, kültürün, ekonomik koşulların, eğitimin, teknik donanımın, insan davranışının da dahil olduğu pek çok değişkenin etkisinde olan bir süreçtir. Bu nedenle tüm alanlarda köklü değişiklikler olmadan iş kazalarının denetimlerle önlenmesini beklemek gerçekçi değildir. Bu bağlamda iş kazalarının meydana gelmesinde müfettişlerin suçlu gösterilmesinin doğru ve insaflı bir yaklaşım olmadığını; kamuoyunun bilgisine sunmak isteriz. Özellikle kömür ocaklarının planlanması ve tasarımı aşamasında olması gereken mühendislik yaklaşımı, tekniği ve hesaplamaları ülkemizde ne yazık ki sağlam temellendirilmemiş ya da başarısız olmuştur. Bu planlama ve tasarım hataları İş Müfettişlerinin müdahale alanında değildir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, özellikle maden ocaklarında hizmet alımı, kiralama, rödevans gibi yöntemlerle yürütülen alt işverenlik (taşeronluk) uygulamalarının sorgulanması kaçınılmazdır. Alt işverenlik uygulamasının maliyetleri düşürme kaygısıyla iş sağlığı ve güvenliği önlemleri için gerekli yatırımın yapılmasını engelleyen bir durum olduğu açıktır. Bu bağlamda, 16 yıllık derneğimizin kuruluşundan bu yana en önemli gündem konularının arasında "Alt İşverenlik" olduğunun bilinmesinde yarar bulunmaktadır. İş Müfettişleri Derneği olarak "Alt İşverenlik" konusuyla ilgili olarak pek çok defa uyarılarda bulunmamıza rağmen ilgili çevrelerden yeterli karşılığı alamadık. Bu vesileyle, alt işverenlik uygulamalarının, işçiler arasında adil olmayan ayrımlar yaratması, alt işveren işçilerinin daha riskli işlerde ve daha düşük ücretlerle çalıştırılmaları, birden fazla işverenle muhatap olunmasına yol açması gibi nedenlerle denetimin etkinliğini olumsuz yönde etkilediğini de vurgulamak isteriz. Bu arada İş Müfettişlerine atılan iftiraların denetimsiz bir çalışma hayatı isteyenlerin amacına da hizmet ettiği unutulmamalıdır. Halen devam etmekte olan adli ve idari soruşturmalar neticesinde tüm gerçeklerin ve sorumluların ortaya çıkacağına dair inancımızı bir kez daha ifade ederken, sahada denetim yapmasına rağmen devletin araç tahsis etmediği, yılın neredeyse 10 ayını evlerinden uzakta, ülkeyi bir baştan bir başa kat ederek, büyük bir özveriyle çalışan meslektaşlarımıza karşı yapılan haksız isnat ve iftiraların yasal takipçisi olacağımızı da kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız... Ytong’da hedef dünya liderliği Türk Ytong, Çatalca’da 30 milyon Avro’luk yatırımla devreye alınacak yeni fabrikası ve 20 milyon Avro’luk yatırımla Bilecik tesisindeki kapasite artışından sonra dünyanın en büyük Ytong üreticisi olacak Ekonomi Servisi Yapı malzemesi sektöründe faaliyet gösteren Türk Ytong, toplamda 50 milyon Avro’luk yatırım yaparak dünyanın en büyük Ytong üreticisi olacak. 50 yıl önce temelleri atılan Türk Ytong, devreye girecek yeni yatırımları ile kapasitesini yüzde 40 artıracak ve 2 milyon 800 bin metreküp üretim kapasitesine ulaşacak. Halen İstanbul, Tekir dağ, Bilecik, Antalya ve Gaziantep’te kurulu toplam 5 fabrikada yılda 2 milyon metreküp üretim yaptıklarını belirten Türk Ytong Yönetim Kurulu Başkanı F. Fethi Hinginar, Çatalca tesisinin, dünyanın ilk yeşil bina sertifikalı Ytong fabrikası olacağını belirterek “Avrupa’nın en büyük ikinci, Türkiye’nin de yüzde 60 pazar payı ile lider üreticisi konumundayız. Çatalca fabrikamız 2015 yılı Haziran’ında üretime başlayacak. Yıllık kapasitesi 400 bin metreküp olacak. Şu anda 600 kişi istihdam ediyoruz. Bu sayı 700’ü geçecek” dedi. Hinginar’ın verdiği bilgilere göre Türkiye’de “gazbeton”a adını veren Ytong, enerji tasarrufu sağlayan, depreme dayanıklılık ve yangın güvenliği gibi alanlardaki inovatif özellikler taşıyan hafif ve gözenekli bir ürün. Şimdiye kadar 23 milyon metreküplük üretim yapılan bu malzemeyle yaklaşık 1 milyon 700 bin adet ısı yalıtımlı konut inşa edildi. 50 yıl boyunca 10 milyar doları aşkın enerji tasarrufu sağlandı. ArGe’sini kendilerinin geliştirdiği, bütünüyle mineral esaslı, yanmaz “Isı Yalıtım Plağı” üretimi Çatalca yatırımı ile 5’e katlanacak. 50 yıldır gazbeton üreten Türk Ytong’un Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, “Çatı plağından duvar bloklarına, ısı yalıtım plağından söveye kadar yanmaz özellikli tam yalıtım sağlayan ürünlerimizle bugüne kadar ülkemize 10 milyar doları aşkın ısı tasarrufu sağladık” dedi. Sanayici vergi affına karşı! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Cumhuriyet tarihinin en geniş kapsamlı mali affının 2011’de çıkarıldığını belirten Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, henüz 3 yıl geçmişken yeniden bir af gündeme getirilmesi ve hazırlanan kanun taslağının Meclis’e sunulmasını eleştirdi. Yorgancılar, “Çıkarılan aflarla vergisini, sigorta primini ve diğer kamu yükümlülüklerini zamanında ödeyen girişimci kendisini kötü hissediyor. Bu düzenlemelerle vergi adaleti ve genel olarak hakkaniyet anlayışı zedelenmektedir” dedi. Bu tür afların her defasında “bu son” denilerek açıklandığını anımsatan Yorgancılar, “Dürüst ve kurallara uygun çalışmak cezalandırılıyormuş hissini yaşatmaktadır. Haksız rekabetin önleyicisi olması gereken devletimiz bu konuda düzenli ödeyenleri de ödüllendirmelidir” diye konuştu. Yorgancılar, daha önce bu tür aflardan en az iki kez yararlanmış olanların yeni düzenlemeden yararlandırılmaması gerektiğini de söyledi. Atasay’dan hediye balayı Atasay, 1 Haziran 1 Ekim 2014 tarihleri arasında evlenecek çiftlere sürpriz düğün hediyesi hazırladı. 1 Eylül 2014 tarihine kadar düğün alışverişlerini Atasay mağazalarından yapan çiftler, Rixos Hotels’in yurtiçi ve yurtdışındaki anlaşmalı otellerinde 3 gece4 gün balayı hediyesi kazanıyor. Uluslararası şirketlerin sür rülebilirlik alanında refera düns ruluşu olarak kabul edilen kuKüresel Raporlama Girişim i’ne Yönetim Kurulu Üyesi seç (GRI) lem Denizmen, GRI’de ilen ÖzTü temsil eden ilk üye oldu. rkiye’yi Amsterdam’da bulunan Merkezi kuruluşun yönetim kurulunda; AB D, Çin, Hindistan, Avrupa, Latin Am erika’d akademisyenler bulunuyo an r. Küresel raporlama kurumuna Türk üye Cildinizi arındırın! Avéne Gommage Doux Purifiant (Mekanik ve Biyolojik Peeling) peeling yardımı ile yaza girerken yüzünüzü ölü hücrelerden arındırabilirsiniz. Antienflamatuar özellikli çinkoglukonat ve nemlendiriciyumuşatıcı polyol içeren ürün, her cilt tipinde uygulanabilirken akneli ciltlerde ise tavsiye edilmiyor. Ürünün perakende satış fiyatı: 50 ml tüp 59.9 lira. İŞ MÜFETTİŞLERİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle