04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 HAZİRAN 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 5 yıl önce ölen Michael Jackson masum ve mükemmeliyetçi ruhuyla hatırlanacak Popun kralı, dansın prensi u Hayranları onu hep yoktan yarattığı ritimler, orijinal dans hareketleri, masum ve mükemmeliyetçi ruhu ve engel tanımaz yeteneğiyle hatırlayacak. Çünkü o milyonların kalbinde, manşetlerin acımasızlığına meydan okurcasına, Popun Kralı, Dansın Prensi olarak çok uzun süre önce taht kurmuş bir sanatçı. Kelimelerim sayılı olduğu için ben bu yazıda sadece ölümünden sonra piyasaya sürülen albümleriyle ilgili birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum. Michael Jackson’ın ölümünden sonra 2011’de piyasaya sürülen karma “Michael” albümü ve ardından Mayıs 2014’te müzik ve elektronik devi Sony Music Entertainment’ın bir parçası olan Epic Records’ın yönetim kurulu başkanı L. A. Reid’in baş yapımcılığı ve Amerikan albüm yapımcısı Timbaland’ın emeğiyle bir araya getirilen “The Best You’ve Never Heard: Xscape” piyasaya sürüldüğünden beri çeşitli eleştiri yazıları yayımlandı. The Independent, The Times ve Guardian gibi önde gelen gazetelerin müzik eleştirmenleri albümü, “garip, vasat, ortalama” olarak damgaladılar. Fakat hep gözden kaçırılan önemli bir nokta var: Bu şarkılar, Michael Jackson’ın yazdığı ama mükemmeliyetçi tavrı nedeniyle daha önce albüm haline getirmediği eserler. Tahminen, ölümünden sonra ailesinin Michael Jackson’ın ardında bıraktığı borçları kapatmak amacıyla yapımcılarla paylaştığı bu şarkılar daha çok “MJ hayranlarına” bırakılmış bir miras niteliğinde. Eğer Michael Jackson hayatta olsaydı şarkıları albümde oldukları şekilde piyasaya sürmek ister miydi? Öte yandan bu yeni albüm doğal olarak Jackson’ın önceki albümleri gibi müzikalitesi yüzünden ses getirmiş bir albüm değil; öyle olması zaten beklenemezdi. Bu yeni albümde “Off the Wall” (1979), “Thriller” (1982), “Bad” (1987) albümlerindeki Michael Jackson’ı arayanlar şüphesiz hayal kırıklığına uğramışlardır. Günümüz yaşamı ve insanının 1970’leri 1980’lere bağlayan yılların değer ve anlayışından çok farklı bir tavra sahip olduklarını söylemek yeni bir fikir değil ama yaşadığımız son 50 yıl içinde kişisel anlamda değişen, farklı deneyimler yaşayan, skandallarla gündeme taşınan, yaşadığı evrimleri müziğine yansıtan Michael Jackson’ın 50 yaşında hayata gözlerini yumduğunda artık ne 1970’ler ve 1980’lerdeki Michael Jackson olduğunu söylemek gerekli. Neden ve nasıl öldüğü konusunda da hayranları tarafından hâlâ birçok rivayet ve komplo teorisi ortaya sürülen Michael Jackson, 5 yaşında başlayan 45 yıllık müzik kariyeri boyunca toplam 8 orijinal albüm piyasaya sürmüş, yüzlerce konser vermiş, onlarca ödül sahibi benzersiz bir yetenekti. Hayatı hakkındaki ipe sapa gelmez fikirleri bir kenara bırakıp bu sene 5. ölüm yıldönümünde onu anmak ve sanatını yaşatmak için hep birlikte o müthiş albümleri bir kez daha dinleyip paylaşalım. Son olarak, Jackson’ın diğer birçok şarkısı gibi yaşadığımız dünyayla ve yönetim tarzıyla ilgili farkındalığını kendi hayat deneyimleriyle harmanlayarak ortaya koyduğu “They Don’t Care About Us” (1996) şarkısının sözlerini özellikle şu günlerde hatırlamanızı isterim: “Beat me, hate me / You can never break me / Will me, thrill me / You can never kill me /Jew me, sue me / Everybody do me / Kick me, kike me /Don’t you black or white me / All I wanna say is that / They don’t really care about us .” (“Döv beni, nefret et/ Asla haklayamazsın beni / İster emret, ister korkut / Asla öldüremezsin beni / Kazık at, dava aç / Herkes becersin beni / Tekmele beni, dışla beni / Sakın ha siyah ya da beyaz diye ayırma beni / Söylemek istediğim tek şey / Kimse umursamaz aslında bizi.”) ([email protected]) Yayın Yasağı mı, Yaşam Yasağı mı? Başbakan rica etmişti, olmadı. Rica minnet, “Alo Fatih”ler işe yaramayınca, eh artık buna da “Yahudi lobisi”, “Paralelin komplosu”, montaj dublaj diyemeyince sonunda ağır ceza mahkemesi karar alıp yayın yasağı koymuştu IŞİD’in Musul baskınına… Bu yayın yasağının gerekçesini “vatan millet, güvenlik” diye vermeye çalıştılarsa da o gün bugün kimsenin aklı yatmadı bu yasağa. Biraz daha baskı, biraz daha totalitarizm, biraz daha “ben dedim oldu”ya dayanan yasak zaten çoktan delindi gitti. Son günlerde birbiri ardından gelen IŞİD haberlerini okuyunca; dün Musa Kart’ın gazetedeki karikatürünü görünce sadece Musul baskınına, sadece IŞİD’e ilişkin değil, bundan böyle “Allahüekber” diyerek birbirini kesen, gırtlaklayan, geberten ve “Müslüman” olduklarını iddia eden tüm gruplara ilişkin yayın yasağının geleceğini düşünmeden edemedim. Anımsayın Musa Kart’ın çizgili yorumunu... “İktidarın terörist diyemediği IŞİD kafa kesmeye devam ediyor!” üst başlığının altında Erdoğan boy aynasında kendini seyrediyordu: “Ayna ayna söyle bana benden daha güzel bi aday var mı?” Baktığı ayna ise IŞİD hançerinin keskin yüzüydü. HHH Ve işte son günlerin iki haberi: Birincisi IŞİD için İstanbul Fatih’te bir “yardım toplama standı”nın açıldığı… Sözüm ona Suriyeli mültecilere yardım toplamak için açılan bu standın aslında IŞİD’e militan sağlamak için gönüllülerin başvurduğu bir merkez olduğu ileri sürülüyordu. Sosyal medya bu konuyla çalkalanıp duruyor. İkinci haber Türkiye’de değil, sınırlarımız dışındaydı ama artık sınırların güvenliğine hangimiz inanıyoruz ki! Haberi, Independent’tan Patrick Cockburn’ün yazısını kaynak göstererek veren Cumhuryet Portal’da okudum. IŞİD Irak’ta ilerlemeye devam ederken militanlar da kendilerine kadın arıyordu. Militanlar kapı kapı dolaşıp her evde kaç evli, kaç bekâr kadın olduğunu soruyor, kimlikleri görmek istiyordu. Daha önce IŞİD müftüsü, kadınların militanlar için “helal” olduğuna dair fetva da yayımlamıştı. Bu fetvayı onaylamayan birçok imamın kurşuna dizilerek idam edildiği de gelen bilgiler arasındaydı… Şimdi sıra uygulamadaydı. İşte sevgili okurlar, çevremizde, içimizde ve dışımızda bunlar olurken biz yine de birbirimizi yemeye devam ediyoruz. Ve ben “illaki sanat” diye sayıklayıp duruyorum. Hem çok gülünç hem de çok acıklı. Yayın yasağı yaşam yasağına dönüşecek gibi.. HHH Birkaç gün önce Behçet Aysan Şiir Ödülü sonuçlandı. Yine anımsayın. Sivas’taydı. 1993’teydi. Yobazlar “Allah” diye diye 35 aydınımızı yaktılar, kahrettiler. Değerli şair, usta Şair Behçet Aysan onlardan biriydi. Türk Tabipleri Birliği’nin Şair Behçet Aysan ve 35 insanın anısına düzenlediği Behçet Aysan Şiir Ödülü bu yıl genç şair Selahattin Yolgiden’e verildi. “Eve Geç Kaldım Yalnızlık Bekler” adlı kitabından (Kırmızı Kedi Yayınevi) birkaç dize: “Kendi yağmurumda ıslandım gelirken neresinden tutsam paramparça dudakları kalıyor sadece aklımda bir kızın, yüzü çok güzel olsa da yara izleri biriktirirdim teninde sonbaharda, bakmaya doyamadığım çiçekler varken saçların yerine başında adını fısıldadım: medusa!” HANDE EAGLE LONDRA Bir Garip Dâhi, Dedikodu Kurbanı, Çocuk Tacizcisi, Çocuk Kalmış Koca Adam, Deli Kral, Estetik Ameliyat Tutkunu gibi başlıklar gazetelerin sayfalarına Michael Jackson’ın hayatı boyunca taşınmış olmasına rağmen hayranları onu hep yoktan yarattığı ritimler, orijinal dans hareketleri, masum ve mükemmeliyetçi ruhu ve engel tanımaz yeteneğiyle hatırlayacak. Çünkü o milyonların kalbinde, manşetlerin acımasızlığına meydan okurcasına, Popun Kralı, Dansın Prensi olarak çok uzun süre önce taht kurmuş bir sanatçı. Bu anma yazısını, 25 Haziran 2009’da ölümünden bu yana Michael Jackson’ın üzerinden binlerce yalan yanlış dedikodu haberiyle kendilerine pay çıkaran, para kazanan tüm kuruluşlar ve kişileri kınamak için yazıyorum. Yanlış anlaşılmasın, amacım Michael Jackson’ın yaptıklarını ya da yapmadıklarını savunmak değil, tam tersine dünya müziğine ve dansına büyük bir tutkuyla kazandırdığı büyük değerin anısını korumak. ‘LIKE A ROLLING STONE’A REKOR FİYAT • Havuz, çocuk havuzubahçesi • Açıkkapalı restaurant, bar • Odalarda: Klima, TV, fön, balkon • Sabah, öğle, akşam açık büfe, ikramlar • Alkolsüz içeceklerimiz LİMİTSİZDİR. • Plaj servisi, AİLE OTELİNİZ, WiFi 12 ADALAR, KELEBEKLER VADİSİ, DALYAN, GÖCEK, JEEP ile SAKLIKENT TURLARINA KATILMA İMKANI T Dylan’ın el yazmasına 4 milyon TL Kültür Servisi Kısa bir süre önce İstanbul’da bir konser veren Bob Dylan’ı 1965 yılında büyük üne kavuşturan “Like A Rolling Stone” adlı şarkının el yazması, Sotheby’s’in New York’ta düzenlediği “Rock & Roll Tarihi: Presley’den Punk’a” müzayedesinde bir özel koleksiyoncuya 2 milyon dolara (yaklaşık 4 milyon TL) satıldı. Bob Dylan’ın müzik yaşamında bir dönüm noktası olarak kabul edilen “Like A Rolling Stone” adlı parçanın 2 milyon dolara alıcı bulmasının, popüler müzik el yazmaları alanında bir müzayede rekoru olduğu belirtildi. Sotheby’s New York’un Kitaplar ve El Yazmalar Bölümü Başkanı Richard Austin, “Rock müziği şarkı sözlerinin kült parçası, bir müzayedede satılan en pahalı popüler müzik el yazması olarak hak ettiği yeri aldı. ‘Like A Rolling Stone’, Bob Dylan’ın müzik yaşamını ve savaş sonrası müzik tarihini geri dönülmez bir biçimde değiştirmişti. Bunca koleksiyoncunun, bu şarkı sözlerinin 20. yüzyılın kültür tarihinin bir yapıtı olarak önemini kavraması beni heyecanlandırdı” dedi. (7 gece 8 gün konaklamalarda geçerlidir) Tel: 0252.616 76 11 12 • www.starotel.com.tr *60 TL AM PANSİYO N PLUS KAZIM KOYUNCU ANILDI Daha adil bir dünya için şarkılar söyledi ÖMER ŞAN n Kültür Servisi Fransa’nın başkenti Paris’in sembolü Eyfel Kulesi 125 yaşında. Yapıldığı tarihlerde çok eleştirilse de zamanla kentle özdeşleşen kulenin 125. yılı anısına küçük bir kopyası inşa edildi. Ancak 13 metrelik bu kulenin yapımında, çelik konstrüksiyon kullanılmadı. Gerçek kulenin yüksekliğini temsilen 324 kırmızı sandalyeden oluşturuldu. Eyfel Kulesi 18871889 yılları arasında Fransız mühendis ve mimar Gustav Eyfel tarafından inşa edilmişti. Kopya kule, 7 Temmuz’a dek ziyaret edilebilecek. Eyfel Kulesi 125 yaşında ARTVİN Karadenizli sanatçı Kazım Koyuncu, ölümünün 9. yılında Artvin’in Hopa ilçesi Yeşilköy köyündeki mezarı başında anıldı. Törene, Koyuncu’nun ailesinin yanı sıra eski CHP Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu, Şırnak’ın Cizre ilçesinden gelen gençlerle Koyuncu’nun yakınları, sevenleri ve bir grup Trabzonspor taraftarı katıldı. Törende konuşan Kazım Koyuncu’nun yakın arkadaşı Mehmet Ali Barış Beşli, “Kazım bu dünyanın daha adil ve güzel bir dünya olması için yaşadı ve mücadele etti. Onun için şarkılar söyledi. Onun bize bıraktığı miras budur. Kazım’ı doğru anlamak ve okumak Kazım’a doğru sahip çıkmak gerekiyor” dedi. Cizre’den gelen 5 genç de Koyuncu’nun mezarına “Dağların çocuklarından, denizin çocuklarına selam olsun” yazılı pankart astı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle