03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 HAZİRAN 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 ONLAR İÇİN ADALET GEÇ GELDİ Balyoz davası süresince üç sanık yaşamını yitirdi. Albay Murat Özenalp Mamak Cezaevi’nde beyin kanaması geçirirken Albay Halil Yıldız tahliye olmasının ardından Bodrum’daki evinde ölü olarak bulunmuştu. 14 Şubat 2011’de tutuklanan ve 2 yıl 8 ay sonra 9 Ekim 2013’te Yargıtay’ın bozma kararı ile tahliye olan emekli Albay Yıldız, “Suçsuz sebepsiz yere cezaevinde yattık” demişti. Balyoz davası sanığı Albay Tarık Akça ise intihar ederek yaşamına son vermişti. Anayasa Mahkemesi kararında adı geçen 230 kişi içinde Mamak Askeri Cezaevi’de açık görüş sırasında yaşadıklarına dayanamayarak beyin kanaması geçiren ve 1 Mayıs 2014’te hayatını kaybeden Albay Murat Özenalp’ın adının yazılması yürekleri burktu. Özenalp adı, 40. sırada yer aldı. Eğer AYM kararı iki ay önce çıksaydı Özenalp bugün hayatta olacaktı. Oysa en yüksek yargı organı tarafından haklarının ihlal edildiği tespit edilen Murat Özenalp bugün toprak altında. Tamam Anladık... CHP’nin Ekmeleddin İhsanoğlu atağının AKP’yi zor durumda bıraktığı ortadadır. Dış politikadaki anlamsız yanlışların ve son gelişmelerin köşeye sıkıştırdığı Başbakan Erdoğan’ın bu “akıllıca” hamleye nasıl yanıt vereceği de merakla bekleniyor doğrusu. İdeolojik olarak kendisine benzeyen, tarz olarak ise kendisine hiç benzemeyen bu yeni aday sert bir değişikliğe yol açabilir ve Erdoğan adaylıktan vazgeçebilir. Gül alternatifi yeniden gündeme gelebilir. Ya da devam eder; inatçıdır. Bekler görürüz. CHP yönetiminin bu ustalıklı satranç hamlesi ülke çapında da, medyada da bir heyecan yaratmış görünüyor. Hamleyi beğenmeyenler üzerinde ise ağır bir psikolojik baskı var neredeyse. Olsun; bu hamleyi tartışmak, özellikle de farklı açılardan ele almak zorunludur. HHH Sol bu çıkışa dar bir açıdan, “başka çareniz mi var?” açısından yaklaşamaz. Analitik bir değerlendirme yapma zorunluluğundan kaçınamaz. Kuşkusuz artık biliyoruz ki CHP ve MHP anlaşmışlardır ve bir sürpriz olmazsa bu değişecek değildir. Umarız seçimde başarılı olur ve şimdikinden farklı bir siyasi tablo ortaya çıkar. Diyelim ki İhsanoğlu seçildi. AKP’li başbakanla nasıl bir ilişki kurar. İdeolojik yakınlık mı yön verir, çatı adayı olmak mı belirler eylemini yeni cumhurbaşkanının? Bu yanıtı şimdiden bilinemeyecek soruyu yalnızca sormakla yetinelim. HHH Başka sorular da var. Çatı adayının kimliği, kişiliği de ister istemez tartışılıyor ve bu da herhalde önü kesilmemesi gereken bir tartışma olmalıdır. Soldan, TKP yöneticilerinden Erkan Baş’ın bir süre aynı kurumda çalıştığı İhsanoğlu için söylediklerini dikkate almayacak mısınız? Diyelim dikkate almadınız ve asıl konunun Erdoğan’ın ya da AKP’li bir başka adayın seçilmesinin önlenmesi olduğunu ölçüt olarak aldınız; haklı olabilirsiniz, ama siyasetin uzun erimli olduğu ve kimi olumsuz sonuçların beklemeyi bildiğini de düşünmek gerekmez mi? Aklıma değerli insan, şairliğini politikacılığından üstün bulduğum Bülent Ecevit’in “tarihsel uzlaşma”sı geliyor. O önemli “tarihsel” adımın politikanın kapılarını şeriat savunuculuğuna açtığını, laikliği şeriat savunuculuğu ile eşdeğer bir ilkeye indirgediğini ve bunun “demokratikleşme” olarak tescil edildiğini unutamıyorum doğrusu. Sapla saman o zaman karışmıştı birbirine. *** Ama İhsanoğlu’nun adaylığı konusunda kuşku belirten benim gibi solcular aslında konuya CHP hakkında hâlâ terk edemedikleri olumlu düşünceler açısından yaklaşıyorlar. CHP’yi sosyal demokrat bir parti saydıkları içindir itirazları. CHP içindeki kendilerine “ulusalcı” adını takanların itirazlarından farklıdır açıkçası. Eğer CHP kendisini sağ ideolojiye kapılarını kapatmayan bir merkez kitle partisi olarak tanımlıyor; Küçükömer’in “sol sağdır sağ da soldur” teorisine inanıyorsa, bu satranç adımı doğrusunu isterseniz takdire şayandır. Ama benim takdirime neden şayan olsun ki? HHH Bu adımınız AKP’yi zor durumda bıraktı; bu kesin. Çünkü onları içeriden vurdunuz. Sağ ideolojiye ise büyük bir armağan verdiniz. “Türkiye ancak sağ tarafından yönetilebilir, biz de işte bunu teslim ediyoruz” dediniz. Ama bunu kabul etmeyecek, en azından tarih düşecek ve gelecekte hesap soracak ve verebilecek bir sol olacaktır; olmalıdır. Aykırı düşünenlere psikolojik baskı yapmaktan vazgeçiniz lütfen. Tamam adayınız belli oldu. Onu anladık biz... Halil Yıldız Murat Özenalp Tarık Akça AYM kararının ardından İstanbul’daki mahkeme infazın durdurulmasına karar verdi 230 kişiye özgürlük AYM KISA KARARINI YAYIMLADI Balyoz sil baştan ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), sanıkların adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine hükmettiği Balyoz davasında “yeniden yargılama yapılmasına” karar verdiği anlaşıldı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, bu kararla tüm dijital delillerin şüpheli hale geldiğini vurguladı. Anayasa Mahkemesi, Balyoz davasında önceki gün verdiği ihlal tespitinin kısa kararını internet sitesi üzerinden dün yayımladı. Kararda, MHP Milletvekili Engin Alan, eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, eski 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın arasında bulunduğu 230 isim var. Kısa kararda tüm başvuruların 2013/7800 esas numarası altında birleştirildiği belirtilirken, “başvurunun konusu” başlığı altında “Başvurucular, 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 147. maddesinde düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini Cebren Iskat veya Vazife Görmekten Men suçuna teşebbüsten İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülen yargılama ve yargılama sonunda verilen mahkumiyet kararı nedeniyle anayasanın 36. maddesinde koruma altına alınan adil yargılanma hakkı ile anayasanın 19. maddesinde koruma altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir” denildi. Karara göre yüksek mahkeme ilk olarak başvurucuların özgürlük ve güvenlik hakkına ilişkin şikâyetlerini değerlendirdi. Mahkeme, bu şikâyetlerin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna hükmetti. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruların başladığı 23 Eylül 2012’den önce karara bağlanan davalarda kendisine yapılan şikâyetleri reddediyor. Balyoz davası da yerel mahkeme tarafından bu tarihten iki gün önce, yani 21 Eylül 2012’de karara bağlanmıştı. Kararın ikinci başlığında ise adil yargılanma hakkı kapsamındaki şikâyetler ele alındı. yüksek mahkeme, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmesi taleplerinin reddi nedeniyle tanık dinletme hakkına ilişkin şikâyetler ile dijital delillerin değerlendirilmesine ilişkin şikâyetlerinin giderilmediğine dair iddialarının kabul edilebilir olduğuna karar verdi. Bu nedenle anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini tespit eden mahkeme, “ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine” hükmetti. Bu kararla birlikte Balyoz davası, AYM’nin ihlal kararı verdiği konular açısından sil baştan görülecek. Dijital delillere ilişkin ihlal kararında TÜBİTAK’ın verdiği raporun etkili olduğunu söyleyen Feyzioğlu, TÜBİTAK raporunda 5 No’lu harddiskin sonradan sahte olarak üretildiğinin anlatıldığını kaydetti. Feyzioğlu, şunları kaydetti: “Bu delili mahkumiyet hükmünün temelinden çektiğimizde hüküm çöker. İkincisi sahtelik 5 No’lu harddiskte tespit edilmiş. Diğerlerinde de aynı usulsüzlüklerin, sahteciliklerin olduğunu artık varsaymamız lazım. Hiçbir delil 5 No’lu harddiskin sahteliği ortaya çıktıktan sonra güvenilir olamaz.” İstanbul Haber Servisi Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hak ihlali kararının ardından, tahliye ve yeniden yargılama istemlerini değerlendirmek üzere toplanan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 230 sanığın serbest bırakılmasına karar verdi. Mahkeme, emekli orgeneraller Çetin Doğan, Halil İbrahim Fırtına, MHP’nin İstanbul milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan, emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral Bilgin Balanlı, emekli Albay Dursun Çiçek’in de aralarında bulunduğu 230 hükümlünün infazlarının durdurularak serbest bırakılmasına ve yeniden yargılanmalarına karar verdi. Anayasa Mahkemesi, Balyoz’la ilgili kararını dün İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Hükümlü avukatların istemlerini alan mahkeme savcıdan mütalaa istedi. Savcılık, hükümlülerin infazının durdurulması ve yeniden yargılanmanın yapılması yönünde mütalaa verdi. Savcının mütalaasının ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. 230 hükümlü hakkında infazın durdurularak serbet bırakılmasına karar verdi. Mahkeme, haklarında yakalama kararı bulunun 6 firari sanığın ise yakalama kararının kaldırılmasına, Balyoz yargılamasının da yeniden yapılmasına oybirliğiyle karar verdi. Sanıkların serbest bırakılması kararı Sincan Cezaevi önünde sevinçle karşılandı. (Fotoğraf: DHA) Zaman bakımından ret ‘Hesabını soracağız’ Balyoz davası sanıklarının yakınları kararı ‘Çok gecikmiş bir karar’ olarak değerlendirdi ve “Bizim 5 yılımızı nasıl geriye verecekler’ diye sordu. Avcı da tahliye istedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devrimci Karargâh örgütüne yardım suçundan 15 yıl 4 ay 5 gün hapis cezası alan, Odatv davası kapsamında yargılaması devam eden eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın avukatı Fidel Okan, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ne başvurarak Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı doğrultusunda Avcı’nın tahliyesine karar verilmesini istedi. Anayasa Mahkemesi’nin, “tutukluluk gerekçeleri yetersiz olduğu için” haklarının ihlal edildiğine karar verdiği Avcı’nın avukatı Fidel Okan, hızlı şekilde karar verilip mağduriyetin önüne geçilmesini talep ettiklerini belirtti. CANAN COŞKUN Silivri cezaevi önünde eşleri ve yakınlarının çıkmasını bekleyen sanık yakınları kararı şöyle değerlendirdi: Dursun Çiçek’in eşi Gülşen Çiçek: Bizim 5 yılımızı nasıl geriye verecekler? Hırsız, hırsızlık yapar. Ondan sonra malını teslim eder. Maalesef sistem böyle oldu. Bir hırsızlık yaptılar. Canımızı, sevdiğimizi elimizden aldılar. Sonra da pardon, deyip geri verdiler. Bunun nasıl altından kalkacaklar, bilemiyorum ama bitmedi. Hainlik yapanları, ülkemizi karıştıranları bulacağız ve adalete teslim edeceğiz. Biz onlar gibi iftira değil gerçek koşulları sergileyeceğiz. 4 gözle bekliyoruz. Sımsıkı sarılıp bir daha bırakmayacağız. Çetin Doğan’ın eşi Nilgün Doğan: Çok gecikmiş bir karar. Davalar hukuki değil, siyasi davalardı. Biz, başında mahkemelere ve adalete çok inanmış, güvenmiştik. Maalesef bu tahliyeye rağmen bizim adalete güvenimiz, inancımız hâlâ eski yerini bulmuş değil. Yarın bir gün ülkemizde yaşayan çocuklarımız, torunlarımız nelerle karşılaşacak onun hesabını dahi yapamıyoruz. Çok acı veren bir şey. İçimiz acıyor inanın. Gereği gibi sevinemedik. Sevinmesini bilemedik. 4 senedir bu mağduriyeti yaşadık. Bütün arkadaşlarımız hastalıklarla boğuştu, ölümlerle boğuştu. Biliyorsunuz onu, intiharlar oldu. Bütün bunların hesabını Mamak Cezaevi l İzmir’deki davaya umut ‘AYM’nin Balyoz kararı ‘Casusluk’u da çökertti’ HAKAN DİRİK ‘Deliller güvenilir değil’ sonuna kadar da sormaya ben kendi adıma yemin ettim, soracağım da. Bunun hesabını veremeyecekler biliyorum. Sonuna kadar sürdüreceğim bu mücadelemi. Eminim ki arkadaşlarım da benim gibi düşünüyor. Dursun Çiçek’in kızı İrem Çiçek: Gerçekten zor ve büyük bir mücadele verdik. Çok mutluyuz, sevinçliyiz ama bir tarafımız buruk. İçeride olan ve burada aramızda olmayan subaylar var. Onlardan birinin kızı Duru. O da babasının elini bugün tutacaktı ama tutamıyor. 5 yıl önce ben bile küçükken mücadele yeni başlıyor diyordum. Mücadelemiz asıl şimdi başlıyor. Kimin ak, kimin kara olduğu gün bugün. Adil yargılamayla bizim bu kumpası kuranları bulacağımız, bundan sonra buraya taşıyacağımız gün olacak. İZMİR Anayasa Mahkemesi’nin Balyoz davasına ilişkin verdiği kararın, kamuoyuna “askeri casusluk” olarak yansıtılan İzmir ve İstanbul’daki davaları da etkilemesi bekleniyor. Mahkemenin Balyoz’a ilişkin kararında “dijital delillere güvenilemeyeceğine” vurgu yaptığı kaydedilerek aynı konumdaki davaların “çöktüğü” belirtiliyor. Hem Balyoz hem de belge bulundurma davası avukatlarından Murat Ergün, “Bu davalar üretilmiş dijital delillere dayanmaktadır. Bunu Balyoz’da da, sözde Casusluk davasında da defalarca kanıtladık. Kamuoyuna açıklandığı kadarıyla Anayasa Mahkemesi de dijital delilleri gerekçe gösteriyor. İzmir dosyasında da sözde delillerin tamamı dijitaldir. Bundan sonra sahte dijitallerle kimsenin mağdur edilemeyeceği bir döneme girdik. Casusluk davasında tek bir tutuklu kalmamalıdır” dedi. İzmir’deki dava kapsamında 10 tutuklu bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle