03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2014 CUMA 18 HABERLER Polisin envanterinde gaz bombası atan teçhizat yokmuş Dalga geçer gibi Gözünü de Oğlunu baba ocağında ikinci kez toprağa veren anne Ganime Aktaş: HAZAL OCAK ABD Büyükelçisi Ricciardone Balyoz kararını değerlendirdi: ‘Onlar Vatansever Subaylar’ ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone, Ergenekon, OdaTV ve Balyoz davalarındaki hak ihlalleri konusunda sesini çıkarabilen ender diplomatlardan biri. Hatta tutuklu gazeteciler ve uzun tutukluluk konularındaki eleştirileri nedeniyle, AKP hükümeti tarafından daha göreve başladığı günlerde “acemi büyükelçi” diye eleştirilmişti. Türkiye’deki görev süresini dolduran Ricciardone, temmuz başında ülkesine dönmeye hazırlanıyor. Önceki akşam Anayasa Mahkemesi’nin 237 muvazzaf ve emekli generalin yargılamasında hak ihlali tespit eden kararını biz gazetecilerden öğrendi. Yardımcılarına bilgiyi teyit ettirdikten sonra ilk tepkisi, “Etkileyici” demek oldu. Kararın oybirliğiyle çıktığını anımsattığımızda ise “Çok dikkat çekici” diye vurguladı. Arkasından şu değerlendirmeyi yaptı: “Ben bu konularda tek tek bireylerin durumlarıyla ilgili değerlendirmeler yapmaktan ya da mahkemelerin kararları hakkında tahminde bulunmaktan uzak durdum. Ama daha önce söylediklerimi tekrar etmekten memnun olurum: Demokrasilerde vatandaşların yargıya güvenmesi, demokrasilerin gücünü gösteren temel ilkelerden biridir. Bu, hem delil hem de yargılama usullerine ilişkin ortaya çıkan tüm sorular nedeniyle bu dava için de geçerli.” “Birçok Türk’ün kafasında sorular vardı. Kimse ordunun siyasete müdahalesini istemiyor. Ancak Türkler her demokraside olduğu gibi adalet sisteminin düzgün çalışmasını istiyorlar. Birçok Türk bu davalarda yargılama usulleri düzgün işledi mi, deliller güçlü mü diye sorguladı. Demokrasilerde vatandaşların temel beklentilerinden biri olan şeffaflık ortada yok gibi görünüyordu. Bu yüzden ilk bakışta bu karar birçok Türk’ün beğeneceği bir karara benziyor.” “Bu davanın seyrini tam bilmeden, şunu söyleyebilirim. Adaletin işleyişine, yargı sürecinin şeffaflığına, demokrasiye güveni artıracak bir karar. Türk vatandaşlarının bir hukuk devletinde, haklı olarak beklenti içinde oldukları bir yargılama sürecinin oluşumuna kuvvet veren bir karar. Bu da iyi bir şey gibi geliyor bana.” ABD Büyükelçisi’ne cezaevinde yatan askerler arasında NATO’da ve ABD ile ikili ilişkilerde etkin görev almış isimlerin de bulunduğunu anımsattığımızda ise şu yanıtı verdi: “Evet. Geçmişte birlikte çalıştığımız o generalleri aynı şu anda işbirliği yaptıklarımız gibi, ülkelerinin ve anayasalarının koruyucusu, vatansever subaylar olarak tanıdık. Onlara karşılıklı saygı içinde bir çalışmamız oldu. Haklarındaki suçlamaları duyduğumuzda da şoka uğramıştık.” kaybetti Boynunda ipin izini gördüm AKIN BODUR İSKENDERUN 12 Eylül askeri darbesinin ardından 1983’te, doğum günü olan 23 Ocak gecesi idam edilen ve son mektubu Genelkurmay Başkanlığı tarafından yıllar sonra ailesine teslim edilen Ali Aktaş ailesinin isteği üzerine ikinci kez toprağa verilmişti. İskenderunlu Ali Aktaş, TKP/ ML üyesi olmak ve sendikacı Sulhi Adsoy’un öldürülmesi olaylarıyla ilgili tutuklanarak idam cezasına çarptırılmıştı. Aktaş, Adana Cezaevi’ndeki idam öncesi son isteği sorulunca ailesine mektup yazmak ve çay içmek istediğini söyledi. Köyüne gömülmek istediğini belirten Aktaş, sabaha karşı Adana Asri Mezarlığı’na gömülürken mektupları da “sakıncalı” bulunarak ailesine verilmedi. Oğullarını ziyaret etmek ve eşya götürmek için Adana’ya giden Aktaş ailesi ise idamı, dilekçe yazdırmak için gittikleri arzuhalcide öğrendi. de yaşayan 84 yaşındaki anne Ganime Aktaş, “Arzuhalci izin dilekçesi yazarken oğlumun adını söyleyince durdu ve ‘siz İskenderun’dan mı geliyorsunuz?’ diye sordu. Ali’nin idamı gazetede yazıyormuş. Arzuhalci ‘size bir şey söyleyeceğim, ama nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum’ dedi ve oğlumun idam edildiğini söyledi. O anda titrediğimi anımsıyorum. Şaşkındık. Hemen orada, dilekçeyi cenazeyi almaya çevirdik. Hâkim bize ‘oğlunuz gülerek gitti’ dedi ve bize yazdığı son mektubun bir bölümünü okudu. Oğlumun cenazesini zor da olsa Adana Asri Mezarlığı’ndan aldık. Mezarı açınca boynundaki ipin izini gördüm. Elbiseleriyle gömülmüştü. Köye getirdiğimizde, kendi geleneklerimize uygun şekilde cenaze törenini yaptık, yıkadık ve kefenleyerek, aile mezarlığında gece yarısı toprağa verdik. Yüzünü son kez orada görebildim. İstediği gibi onu dut ağaçların altına gömdük. İnsana o kadar büyük bir acı veriyor ki, buna yürek dayanmıyor” dedi. l Teyzesinin yardımı ve beden hareketleriyle olay gününü anlatan Selçuk Yıldız, “Evden işe gitmek için çıktım. Her yerde olay vardı. Her tarafta polis var. İşime gidecek başka yol yok. Belediyenin oradan karşıdan karşıya geçecektim. Polis gaz fişeği atıyor. Sesleri duymadım. Sonra yere yığıldım. Gaz fişeği gelmiş gözüme. İlk müdahalenin ardından büyük bir ameliyat geçirdim. Kalıcı bir mercek taktılar ama göremiyorum tabii. Eskiden net görürdüm” dedi. Yaşadığı olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu belirten Yıldız “Ondan sonra psikolojim bozuldu. Sinirlerim bozuluyor artık. Hafızam zayıfladı, eskisi gibi hatırlayamıyorum. Çalışmak istiyorum, zorlanıyorum. Başım dönüyor. Babam da üzüntüden hastalandı. Beni düşünüp üzülüyorlar. Adalet yerini bulsun” ifadesini kullandı. l Eğitim Sen Şube Başkanı Serkan Demir, “Osmangazi Üniversitesi’nde Nuriye Gülmen arkadaşımıza açılan soruşturmalar mobingge dönüşmüştür” dedi. Gezi Direnişi’nde 3 Haziran 2013 günü işine giderken Sancaktepe Belediyesi’nin önünde polisin 5 metreden attığı gaz fişeğinin sol gözüne isabet etmesi sonucu görme yetisini büyük oranda kaybeden işitme engelli Selçuk Yıldız (28) adalet arıyor. İstanbul Valiliği, Yıldız’ın avukatı Meltem Aykut Giray’ın soruşturma talebine karşılık olarak “polisin envanterinde gaz bombasını atan teçhizat bulunmadığı” yanıtını verdi. Olay nedeniyle psikolojisinin bozulduğunu belirten Selçuk Yıldız, “Hiçbir şey eskisi gibi değil. Artık sürekli başım da dönüyor. Çalışamıyorum. Babam benim yüzümden hastalandı. Adalet arıyorum” dedi. Avukatı Meltem Aykut Giray, olay yerinde gaz fişeği atan polisler hakkında soruşturma başlatılması için İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’na geçen yıl temmuz ayında başvurdu. Savcılık ise kamu görevlililerin soruşturulması için valilikten izin istedi. Başvurudan 7 ay sonra valilikten gelen ilginç açıklamada Sancaktepe Emniyet Müdürlüğü ve Önleyici Hizmetler Şube Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar neticesinde “gaz bombası atan teçhizatın envanterde bulunmadığını, dolayısıyla iddiaya konu olan personelin tespitinin yapılamadığı” belirtildi. İstanbul Valisi Selami Altınok imzasıyla gönderilen yazıda, MOBESE görüntülerine ulaşılamadığı, Yıldızla ilgili şikâyetin soyut iddialara dayandığı, iddiaların ciddi bulgu ve belgelere dayanmadığı belirtilerek polislerle ilgili soruşturmanın açılmasına izin verilmedi. Cumhuriyet başsavcılığı da yetkili merci tarafından soruşturmaya izin verilmediği gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığını açıkladı. Avukat Giray, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulanacaklarını belirterek “Hakkımızı sonuna kadar arayacağız” dedi. Etkileyici karar Vatandaş yargıya güvenmeli Sorular vardı, şeffaflık yoktu Adalete güveni artırır Onlar vatansever subaylar “Oğlunuz gülerek gitti” İskenderun’un Hüyük köyün Yurt Haberleri Servisi Bölgedeki karakol inşaatlarını protesto için Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki yol kapatma eyleminde, Ramazan Baran ve Baki Akverdi’nin vurularak öldürüldüğü olayla ilgili jandarma skandal bir tutanağa imza attı. Jandarmanın havaya uyarı ateşi açtığı belirtilen tutanakta bir asker, sırtından iki kurşunla vurularak öldürülen Baran’ın “göstericiler tarafından açılmış ateşle vurulmuş olabileceğini” iddia etti. Radikal gazetesinden İsmail Saymaz’ın haberinde yer alan tutanağa göre yüzleri sarıkırmızıyeşil bezlerle kaplı olan, yaklaşık 2530 kişilik bir grubun beton çivileriyle güçlendirilmiş el yapı patlayıcılar ve ses bombalarını beş metre mesafeden üç askere, öldürmek maksadıyla attığı ifade edildi. Tutanağa göre grup saldırıya devam etti, komando timi de havaya uyarı ateşi yapmaya başladı. Savcılıkta ifadeleri alınan Tim Komutanı E.Ç., “Ramazan Baran’ın arkadan gelen silahla vurulmuş olabileceğini Skandal tutanak Göstericiler Berkin cezası CAN HACIOĞLU ESKİŞEHİR Anadolu Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Tuncay Dil ve Osmangazi Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Nuriye Gülmen hakkında Berkin Elvan için EğitimSen tarafından düzenlenen eylemlere katıldıkları gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. EğitimSen üyeleri, Osmangazi Üniversitesi önünde yaptıkları eylemle soruşturmayı kınadı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi EğitimSen İşyeri Temsilcisi İbrahim Kılıç “Arkadaşlarımız geçen aylarda Gezi Direnişi sırasında katıldıkları eylemlerden dolayı soruşturma geçirmiş ve üyemiz Nuriye Gülmen kademe ilerlemesinin bir yıl süre ile durdurulması cezası almıştır. Bu kez de soruşturma konu edilen eylem Berkin Elvan’ın katledilmesini protesto ettiğimiz yürüyüştür” diye konuştu. birbirini vurdu ‘Bu davaları anlamıyorum’ diye başladı Ricciardone son üç yıl içinde Ergenekon, Balyoz, KCK ve OdaTV davalarıyla ilgili birkaç kez açıklama yaptı. Henüz görevinin ilk günlerindeyken Ergenekon ve Balyoz davalarını “Anlamakta güçlük çektiklerini” belirtti. Davalarda “terör” tanımının geniş bir biçimde yorumlanmasını eleştirerek şu sözleri kayda geçirdi: “Çok uzun süredir hapiste olan milletvekilleri var, bazıları belirsiz suçlarla hapiste tutuluyorlar. Kendilerine ülkeyi koruma görevi verilen askeri liderler, sanki teröristmiş gibi hapisteler. Profesörler var. Eski YÖK Başkanı, hakkındaki 16 yıl önce görevdeyken yaptığı çalışmalarla ilgili belirsiz suçlamalarla demir parmaklıklar ardında tutuluyor. Harçları protesto için barışçı gösteri yapan öğrenciler hapiste. Eğer bir yargı sistemi bu sonuçları doğurursa ve bunun gibi insanları teröristlerle karıştırırsa, Amerikan ve Avrupa mahkemelerinin buna karşılık vermesi zor olur.” Bu sözleri nedeniyle hükümet tarafından “acemi büyükelçi” diye eleştirilen Ricciardone, Balyoz davasında 237 subay ve generalin ağır hapis cezalarına çarptırılmasının Yargıtay’ca onanmasının ardından ise şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Yargılamalara bakışımız değişmedi. Her demokrasi için vatandaşlarının adalet sistemine güven duyması önemlidir. Bu yargılamalar ve diğerleri boyunca bizim talebimiz yargılamanın en üst düzey şeffaflık içinde ve zamanlı yapılmasıydı. Asıl önemli olan Türk halkının bu davaların sonucu hakkındaki görüşüdür. Adaletin yerini bulduğuna inanıyorlar mı, inanmıyorlar mı? Türkiye’de bu konuda görüş farkları olduğunu biliyorum ve ben de bu konuda şu ya da bu tarafta yer almak istemiyorum.” düşünüyorum. Ben ve emrimdeki askerler kesinlikle hedef gözeterek ateş etmedik. Kendimizi korumak maksatlı havaya ateş ettik” dedi. Tim Komutanı A.Ç. de “Karşıdan gelen uzun namlulu silah atışını susturmak için havaya doğru G3 tüfeği ile yaklaşık 5055 el ateş ettim. Göstericileri hedef almadım” dedi. 1. Unsur Komutanı C.K. de “Bana ait G3 tüfeğiyle yaklaşık 30 el havaya ateş açtım. Kesinlikle herhangi bir hedef almadım” diye savunma yaptı. Diyarbakır İHD yöneticilerinden Avukat Rehşan Bataray Saman, “Ramazan Baran’ın hedef alınarak vurulduğuna dair önemli emareler dosyada mevcut” dedi. Görgü tanığı: Polis nişan alarak ses bombasıyla vurdu Yerde üç saat MELTEM YILMAZ Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki protestolarda 2 kişinin ölmesini Adana’da protesto ederken başına isabet eden bir cisim nedeniyle hayatını kaybeden 14 yaşındaki İbrahim Aras’ın babası Baki Aras, “Çözüm çözüm diyorlar, her gün bir evlat öldürüyorlar” dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı da aileyi ziyaret etti. Kozağaçlı “Burada, daha önce görmediğimiz, yeni bir silah kullanılmış olabilir. Çünkü çocuğun vücudunda, bu gibi olaylarda olanın çok daha üstünde bir zarar var” dedi. Hurdacılıkla geçimini sağlayan baba Aras ise 14 yaşındaki oğlunun ölümünün ardından yetkili kimsenin başsağlığı dileğinde bulunmadığını söyledi. Olaya ilişkin görgü tanıklarının ifadelerine yer veren İHD’nin ön inceleme raporu da tamamlandı. Raporda, görgü tanığı Behice Bakadur şunları anlattı: “Olayın olduğu saatte, 17.00 sıralarında evimin önündeydim. Resmi kıyafetli gaz maskesi takmış üç resmi çevik kuvvet polisi sokağa girerek 35 40 metre mesafeden nişan alarak İ.A’nın kafasına ses bombası sıktı. Çocuk gözlerimin önünde yere yığıldı ve kafası parçalanmıştı. İ.A. tam üç saat yerde kaldı ve hiçbir yetkili gelip cenazeyi kaldırmadı. Israrla aramalarımız sonucunda, üç saat sonra savcılık gelip cenazeyi kaldırdı.” Bir başka görgü tanığı Nedret Ali Alyakut ise “Büyük bir patlama sesi duydum, aşağı baktığımda balkonumun altında İ.A. adlı çocuğun kafasına bomba kapsülünün değdiğini fark ettim” ifadelerini kullandı. Yine ‘adalete güven’ vurgusu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle