02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2014 CUMA 4 Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP ve MHP tarafından ortak aday olarak önerilmesi, ezberleri bozdu, AKP’nin bugüne kadar, din üzerinden başarıyla sürdürdüğü düşmanlık ve kutuplaştırma stratejisini boşa çıkardı. Bu arada CHP’nin içi karıştı... Yandaş yazarlar da şaşkın, ne yazacaklarını bilmiyor, şimdilik CHP’nin karışması üzerinden prim yapmaya çalışıyorlar. HHH Hiç kuşkusuz bu adaylık, CHP ile MHP arasında bir “Demokratik rejim ittifakının” göstergesi ve çok önemli... Ama Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığının ortaya koyduğu yapısal bir başka soru ya da sorun var: Müslümanlıkta laiklik olabilir mi? HHH Müslümanlık, Hıristiyanlıktan altı yüz yıl sonra geldi... Bu yenilik ona uzun süre, HABERLER İhsanoğlu Neyi Test Edecek? Hıristiyanlığa karşı önemli bir avantaj sağladı... Derken Hıristiyanlık, Rönesans ve Reform’u yaşadı, kanlı savaşlardan sonra, din ile siyaseti ayırdı, laiklik ilkesini benimsedi. Müslümanlık ise Türkiye Cumhuriyeti dışında, ne Rönesans, ne Reform’u yaşadı, ne de laikliği uyguladı. Böylece, altı yüz yıllık avantaj, İslam Âlemi’nin, Hıristiyanlığın altı yüz yıl önceki ortaçağ zihniyetinde kalmasıyla, dezavantaja dönüştü. HHH Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik bir hukuk devleti yapısıyla, İslam Âlemi içinde bir mücevher gibi parladı... Ama bu mücevherin parıltıları, Türkiye’de dinden beslenen fırsatçıları ve İslam dinini, kendi otoriter rejimleri için kullanan Ortadoğu’daki diktatörleri rahatsız etti... Çünkü Türkiye Cumhuriyeti deneyimi, onlar için doğrudan bir tehdit oluşturuyordu. HHH Sonunda, dini kendi siyasal çıkarları için kullanmak isteyen iç ve dış güçler, ciddi bir çalışmayla, Batılı güçleri de aldatarak Türkiye’de iktidara geldiler... Ama maskeleri çabuk düştü: Hem Batılı güçler aldatıldıklarını anladılar... Hem de, Atatürk Devrimleri sayesinde demokrasinin, laikliğin, hukuk devletinin nimetlerini tadan halkın yarıdan çoğu, iktidarın otoriter uygulamalarından, yağma, rüşvet, yolsuzluk olaylarından ve geri gidiş çabalarından bıktı. İktidarın en büyük kozu ise, Müslümanlığı altı yüz yıl geride bırakan din istismarı olarak öne çıktı. HHH İşte şimdi Ekmeleddin İhsanoğlu’nun ortak adaylığı, İslam dinini, Türkiye Cumhuriyeti’nde yeniden evrensel bir teste tabi tutuyor: Ya demokratikleşerek çağdaşlaşmak ya da ortaçağın karanlık, kanlı koridorlarında hapsolmak... İşte mesele bu! Demode Darbeci Ekrana bakıyordum; Kenan Evren’in, cuntacıların, alkışlayanların, karşılarında esas duruşta çakılı olanların görüntülerini izliyordum, ama belleğimden fışkırıp gelen başka bir görüntü bunların hepsini geriye itiyor, ön sırayı alıyordu. 1982 yılının yaz aylarından birinde Cevizli Zırhlı Tugayı’nın tepesindeki o sıralarda hapishane olarak kullanılan eski cephaneliğin dar koridorunu arşınlarken mırıldanan tutuklunun sözleri çınlıyor kulaklarımda: Allah bu Kenan Evren’e uzun ömürler versin. Sonra da arkadaşlarının “Delirdin mi, sen?” yollu çıkışlarına, şu yanıtı veriyordu: Çok yaşasın ki, rezil olduğunu iyice görsün. Temenni tuttu, önce “vezir olan(!)” Evren, daha sonra rezil olduğunu da gördü. Gerçi Evren’in çarşamba günkü duruşmada neler olup bittiğinin pek farkına varmadığını hastanede yanında bulunan damadı Erkan Gürvit açıkladı. Ama olsun bilinci yerinde olduğu zamanlar, başına gelenlere şaşırıyor ve şaşkınlıkla neden bu hallere düştüklerini soruyordu ya, demek ki temenni tutmuştu. HHH Duruşma çıkışında, darbeciler halka hesap verecek ve 12 Eylül zihniyeti de yargılanacak beklentisini dile getirenler olduğuna göre, neler olup bittiğinin farkına varmayan tek kişi ne yazık ki, mahkeme salonuna bulunduğu hastane odasından telekonferansla bağlanan Kenan Evren değilmiş. Çıkan karar ne olursa olsun, 12 Eylül’ü, 34 yıl sonra kalan iki enkazının ömür boyu hapse mahkum edilmeleriyle sonuçlanan davanın, 12 Eylül zihniyetini yargılamak gibi bir niyeti olmadığı gibi pratik bir sonucu da yok. Dönemin diğer işkencecileri, diğer katilleri, diğer zorbaları olmaksızın kalan iki enkazla yetinen davanın 12 Eylül’ün hesabını görmesi mümkün değildi. Elde kalan iki enkaz ile ilgili hükmün ise pratikte bir anlamı yok. Verilen hapis cezalarının Yargıtay’a gidip onaylanarak kesinleşmesine kadar sanıkların yaşadıklarını varsaysak bile, sağlık durumları gereği yatağa bağlı olarak yaşadıkları göz önünde bulundurulduğunda, hükmün kesinleşmesi halinde, infazın yine aynı şekilde olacağı da düşünülünce, pek değişen bir şey olmayacağı, her iki darbecinin de, yine GATA’daki odalarında yatacakları veya sağlık durumları göz önünde bulundurularak infazın erteleneceği görülecektir. Yanlış anlaşılmasın 98 yaşındaki Evren’in içeri tıkılmak suretiyle işkenceye maruz bırakılmasını (çünkü o sağlık durumunda böyle bir uygulama gerçekten işkence anlamını taşır) savunuyor değilim. Yalnızca hükmün pratik bir sonucu olmadığını belirtmek istiyorum, o kadar. HHH Aslında Evren ile Şahinkaya darbecilikten değil, “demode darbecilik”ten mahkum olmuşlardır. İlhan Selçuk, yıllar önce banka soyan eylemci gençlere seslenen bir yazısında ezcümle “İlahi çocuklar!” diyordu, “banka böyle mi soyulur?” Sonra silah kullanmadan, şiddete başvurmadan bankanın içinin sözde legal yollarla nasıl boşaltılacağını bunun hem etkili olacağını hem de cezasız kalacağını anlatıyordu Hâlâ başka bir bağlamda sürmekte olan 12 Eylül’ün demode darbecisi Kenan Evren’e de, aynı baskı ve zulmün, aynı hukuksuzluğun, silah tehdidine başvurmadan nasıl egemen kılınacağını anlatan bir şeyler yazmak isterdim. Ama boşuna olur. Çünkü Kenan Evren canına okuduklarının yazılarını okumaz ve şu anda içinde bulunduğu sağlık durumu dolayısıyla da, okusa da anlamaz. Eğer öyle olmasaydı, bu yazının bir yararı da olurdu. Çünkü Evren sivil darbecilerin egemen olduğu ortamda, darbecilikten mahkum edilmiş olmasına hayıflanır ve kendi kendine şöyle söylenirdi: Hay Allah, darbe öyle değil böyle yapılırmış, meğer biz ne kadar demode kalmışız! Evet, işin özeti de bu. Darbe darbeyi yargılıyor, usta sivil darbeci, demode darbeciyi haklıyor. CHP’li Hamzaçebi: Çatı aday açıklanınca Erdoğan daha önce yapmadığı şeyleri yapmaya başladı İhsanoğlu paniği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avusturya ziyareti öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. (Fotoğraf: AA) u CHP ve MHP İhsanoğlu’nun kampanyası için hazırlık başlattı. CHP’li Hamzaçebi, ‘kopya aday eleştirilerine yanıt olarak, ‘’Ben İhsanoğlu ile Erdoğan arasında bir benzerlik kuramadım ama onların İhsanoğlu’nu takip edecekleri ortaya çıkıyor. Çünkü İhsanoğlu’nun aday olarak açıklanmasından sonra bir panik psikolojisi onları sardı’’ dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanlığı için “çatı aday” gösterme kararı aldığı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kampanyası için her iki partide de hazırlık çalışmaları başlatıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, kampanyanın “koordinatörlüğü” ile görevlendirilirken iki parti önümüzdeki hafta sonuna kadar adaylık başvurusu için imzaları tamamlayıp 30 Haziran’da TBMM Başkanlığı’na başvuruyu yapmayı planlıyor. CHP ve MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kampanyası için her iki parti de “lojistik destek” sağlama kararı alırken Cumhurbaşkanlığı seçimi olması nedeniyle “miting” yerine başta televizyon olmak üzere medyanın etkin kullanılması, kapalı salon toplantıları ve sivil toplum, meslek örgütleri ziyaretleri, kanaat önderleri ile toplantılar yapması planlanıyor. İhsanoğlu’nun adaylık sürecine ilişkin soruları yanıtlayan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, gelecek hafta adaylık başvurusu için imzaları gelecek hafta tamamlamış olacaklarını belirterek “CHP grubu çok güçlü şekilde Sayın Ekmel İhsanoğlu’na adaylık desteğini verecektir” görüşünü dile getirdi. İmzaların MHP ile birlikte olup olmayacağının sorulması üzerine Hamzaçebi, bunun ayrıntı olduğunu, ayrı da beraber de olabileceğini söyledi. Hamzaçebi, İhsanoğlu için “kopya aday” değerlendirmesi yapıldığının anımsatılması üzerine de şunları söyledi: “Ben Ekmeleddin İhsanoğlu ile onların muhtemel adayı Recep Tayyip Erdoğan arasında bir benzerlik göremiyorum. Ama onlar ‘kopya aday’ demek suretiyle Ekmeleddin İhsanoğlu’nda kendileri eleştirecekleri bir yön bulmadıklarını söylemek istiyorlar. ‘Onların özellikleri Erdoğan’da var’ demek istiyorlar. Ancak Erdoğan ile İhsanoğlu arasında çok büyük, temel farklar var. Bu Cumhurbaş kanlığı seçimi kişilerin ötesinde aynı zamanda bir Cumhurbaşkanlığı modeli seçimi olacaktır. Sayın İhsanoğlu, demok rat bir cumhurbaşkanı adayıdır; Sayın Erdoğan, otoriter rejim heveslisi bir cumhurbaşkanı adayıdır. Sayın İhsanoğlu, demokrasiyi, temel insan haklarına, özgürlüklerine saygılı bir cumhurbaşkanı adayıdır; Sayın Erdoğan bu kavramlara saygı duymayan cumhurbaşkanı adayıdır. Sayın İhsanoğlu, bütün inançlara eşit mesafede olduğu söylemektedir; Sayın Erdoğan inançlar arasında ayrım yapan bir cumhurbaşkanı adayıdır. Ben İhsanoğlu ile Erdoğan arasında bir benzerlik kuramadım ama onların İhsanoğlu’nu takip edecekleri, CHP’yi takip edecekleri ortaya çıkıyor. Çünkü İhsanoğlu’nun aday olarak açıklanmasından sonra bir panik psikolojisi onları sardı. Başbakan daha önceden yapmadığı şeyleri yapmaya başladı. Sivil toplum örgütlerini ziyaret etmeye başladı, siyasi partilerle görüşeceklerini söylüyor. Çok geç kaldılar. Galiba onlar bizi kopya ediyorlar.” Erdoğan yine suskun ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve MHP’nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ile ilgili değerlendirme yapmamayı yeğlerken “En güzel açıklamayı 10 Ağustos’ta millet yapacak” demekle yetindi. Başbakan Erdoğan, Avusturya ziyareti öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda gazetecilerin AKP’nin cumhurbaşkanı adayının netleşip netleşmediği, CHP ve MHP’nin çatı adayına şaşırıp şaşırmadığı ve ailesinin aday olmasını isteyip istemediğine ilişkin sorularını yanıtladı. İstişarelere dayalı olarak çalışmalarını sürdürdüğünü söyleyen Erdoğan, hafta başında Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu’nun davetiyle yine STK’lerle, özellikle işçi sendikaları konfederasyonlarıyla bir toplantı yapacağını kaydederek, “Onların da kanaatlerini, düşüncelerini alma fırsatım olacak. Bu şekilde bu süreci devam ettirirken de bir de parlamento dışındaki partilerden bir kısmını ziyaret fırsatım olacak. Onları da ziyaret ettikten sonra ay sonu itibarıyla inşallah bizler de nihai kararımızı milletimizle paylaşırız” dedi. Konuyla ilgili başka söyleyecek hiçbir şeyinin olmadığını, en güzel açıklamayı 10 Ağustos’ta milletin yapacağını kaydeden Erdoğan, “Ben öyledir, böyledir falan, bunları söylememe gerek yok. Onları zaten Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli de söylüyor. Onlar kendilerine göre temeli olmayan bir çatı kurmuşlar, bu çatıları hayırlı olsun” diye konuştu. “CHP içinde İhsanoğlu konusunda bir ayrışma olduğunu” anımsatan Erdoğan, bunun CHP’nin kendi iç sorunu olduğunu söyledi. Çatı adayı İhsanoğlu ile ilgili değerlendirme yapmaktan kaçındı MUSTAFA BALBAY EKMELEDDİN İHSANOĞLU’NUN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞINI YORUMLADI: Uzlaşma arayışının yansıması SAMSUN (Cumhuriyet) CHP Samsun İl Başkanlığı’nı ziyaret eden CHP İzmir Milletvekili ve gazetemizin yazarı Mustafa Balbay, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi için Eklemeddin İhsanoğlu’nu aday göstermesiyle ilgili sorular üzerine Balbay, “Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP’nin adayı değil. CHP’nin, Türkiye’nin yüzde 55’inden oy alabileceği beklentisi, planlaması ve umuduyla aday olarak önerdiği bir kişi. 76 milyon insana hitap edebilecek, bir yanıyla Nâzım Hikmet’i Arapçaya çevirmiş bir yanıyla İslam Konferansı Örgütü’nde İslam ülkeleriyle hemhal olmuş, bir yanıyla Batı ile ilişkilerini çok iyi kurmuş, bir yanıyla Suudi Arabistan’la ilişkilerini kurmuş, bir yanıyla da Bülent Ecevit’ten devlet nişanı almış bir kişiyi Türkiye’yi temsil edebilen bir kişi olur beklentisi içindeyiz” dedi. İhsanoğlu’nun adaylığı karşısında kaygılananlar olduğunu vurgulayan Balbay, “Sayın Genel Başkanın, Sayın İhsanoğlu ile 3.5 saat baş başa görüştüğünü Türkiye’nin temel konuları üzerinde ortak yaklaşımların büyük ölçüde oluştuğunu biliyorum. Türkiye’nin 21’inci yüzyılda bu komşular yelpazesi içinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin olabilecek en geniş uzlaşma ile geçirmenin arayışı içerisindeyiz. Sayın İhsanoğlu da bu arayışın bir yansımasıdır” diye konuştu. ÇANKAYA İÇİN ULUSAL BİRLİK GRUBU: Çatı aday yeniden değerlendirilsin İstanbul Haber Servisi Aralarında İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Kadın Kuruluşları Birliği, ADD, 68’ler Birliği Vakfı’nın da bulunduğu çok sayıda kurumun desteğiyle oluşturulan “Çankaya İçin Ulusal Birlik Grubu”, CHP ve MHP liderlerinin cumhurbaşkanı çatı adayı olarak kamuoyuna açıkladığı Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun beklentilerini karşılamadığını belirttiler. “Çankaya İçin Ulusal Birlik Grubu” dün Taksim’deki Hill Otel’de düzenlediği basın toplantısında, CHP’den yeni bir aday belirlemesini istedi. Grup adına basına açıklaması yapan Prof. Dr. Nazan Moroğlu, “İhsanoğlu, yerli yabancı bazı kurum ve çevreleri memnun etse de tam bağımsızlık ve laiklikten ödün vermeyecek olan bizlerin beklentilerini karşılamamıştır. Belirtilen niteliklere sahip yeni bir adayın belirlenmesini bekliyoruz” dedi. HDP temaslara başladı AKP ve çatı adayı karşısına solu temsil edebilecek güçlü bir isimle çıkma arayışındaki parti, ÖDP eş genel başkanları ile görüştü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ortak sol aday arayışları sürerken bir HDP heyeti önceki gün ÖDP eş genel başkanları Alper Taş ve Bilge Seçkin Çetinkaya ile görüştü. Görüşmede ÖDP eş genel başkanları “sendikalardan meslek odalarına, siyasi partilerden forumlara kadar tüm emek ve demokrasi güçlerinin sürece katılımı ile bir meclisin oluşturulması ve bu meclisin oluşturacağı kamucu, bağımsızlıkçı, gerçek bir laiklikten yana, emeğin haklarını savunan, ülkede ve bölgede barışı ve Kürt sorununda demokratik çözümü savunan, ekolojist, cinsiyetçi olmayan bir Türkiye programı oluşturulması ve buna uygun bir adayın belirlenerek seçime girilmesi gerektiği” görüşünü iletti. Edinilen bilgiye göre toplantıda herhangi bir aday ismi gündeme gelmedi. Görüşmede ÖDP tarafı, “Bu süreçte ‘HDP adayı’ değil ‘solun ortak adayı’nı arıyoruz. Buna özen gösterilmeli” görüşünü iletti. HDP’liler de “Uzlaşmaya hazırız. Adayın illa Kürt olması da gerekmez. Ama, adayın niteliği de önemli. Güçlü bir siyasi adayla çıkmak gerekir. Aksi halde Kürtlerin oyu çantada keklik olarak görülemez” mesajı nı iletti. HDP tarafı, yaptıkları görüşmeleri parti organlarında değerlendireceklerini bildirdi. Ortak sol aday belirlenmesi için bir platform oluşturulması ve ortak bir Türkiye programı çerçevesinde adayın netleştirilmesi eğilimi de ortaya kondu. Ortak sol aday arayışları nedeniyle HDP’nin 22 Haziran Pazar günü yapılacak kongresinde cumhurbaşkanı adayının açıklanmaması görüşünün de öne çıktığı aktarıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle