09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MAYIS 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 MEB kendi ÖSYM’sini kuruyor, KPSS’nin bakanlıklara bağlanması amaçlanıyor ÖSYM’ye neşter planı SİNAN TARTANOĞLU BAKAN AVCI MEMNUN DEĞİL Mİ? ANKARA Hükümet, üniversite ve kamuda işe alım sınavlarını merkezi olarak yapan ÖSYM’yi ortadan kaldırıp tüm sınavları kendi kuracağı bir birimle gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Üniversitelere giriş sınavını, lise kademesinde yapacağı sınavlara bağlayan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ÖSYM yerine kendi Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nü kurdu. Binlerce doktor adayının ter döktüğü TUS’un yabancı dil sınavı, Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğuna verildi. KPSS yerine her bakanlığın kendi memurunu alacağı sınavları kendisinin düzenlemesine ilişkin hazırlık yapılıyor. Hükümet, düzenlediği sınavlardaki usulsüzlük ve kopya iddiaları boyunu aşan, cemaate yönelik savaşında hedef kurumlardan biri haline gelen ÖSYM’yi devre dışı bırakmaya hazırlanıyor. Üniversite sınavı MEB’e bağlanıyor: Üniversiteye girmek için her yıl yaklaşık 1 buçuk milyon öğrencinin ter döktüğü ve Yasaya göre, MEB bünyesinde kurulacak sınav biriminin, “Sınav, ölçme değerlendirme, yerleştirme ve diğer hizmet bedellerini de belirlemesi, tahsil etmesi ve döner sermaye hesabını tutması” gerekiyor. Böylece merke Sınav gelirleri de MEB’e zi bütçeden en büyük payı alan MEB’in, ÖSYM’nin, “sınav ücreti, tercih formu ve yerleştirme ücretleri” gibi çok sayıda kalem üzerinden elde ettiği milyonlarca TL’lik geliri kasasına aktarması planlanıyor. soruların hazırlanmasından kitap versiteye başvurmasını hedefliyor. çıkların dağıtımına, puanların he Böylece üniversitelere giriş sınasaplanmasından yerleştirmeye kadar vında ÖSYM tekelinin kırılması tüm sorumluluğu ÖSYM’ye ait olan planlanıyor. LYS ve YGS’nin tamamen orMEB genel müdürlük kurtadan kaldırılması planlanıdu: Liselere ve üniversitelere giyor. MEB’in çalıştığı yeni riş sınavlarının tüm ayaklarıüniversiteye giriş sistenı kendi bünyesine bağlayan mi için, merkezi sistem MEB’in bu süreçte ihtiyaç duyortak sınavlara dayandıduğu altyapı örgütlenmesi ise rılan liselere giriş sınavdershanelerin kapatılmasını önları örnek alınıyor. 2016gören yasa ile kuruldu. Bu2017 eğitim öğretim döna göre yasa ile MEB neminde uygulanmabünyesinde Ölçme, sı planlanan yeni sıDeğerlendirme ve nav sistemi, öğrenSınav Hizmetleri cilerin 4 yıllık lise Genel Müdürlüeğitimleri boyunğü kuruldu. Baca aldığı bütün kanlık söz komerkezi sınusu genel nav sonuçmüdürlü Nabi Avcı, memnun değil. ları ile üniğün alt bi rimleri üzerinde çalışmaya devam ediyor. MEB sorumluluğundaki sınavları MEB Teşkilat Yasası’nın, “Merkezi sistemle yürütülen resmi ve özel yerleştirme, bitirme, karşılaştırma sınavlarını planlamak, uygulamak ve değerlendirmek” hükmü doğrultusunda düzenleyen Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’nün sınavlara ilişkin tüm sorumluluğu Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne veriliyor. A’dan Z’ye sınav organizasyonu: Edinilen bilgiye göre MEB, ÖSYM’nin düzenlediği sınavlardaki tüm görevleri söz konusu yeni genel müdürlüğe veriyor. MEB’de hazırlık aşamasındaki taslak çalışmaya göre Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde 8 daire başkanlığı kurulu yor. Daire başkanlıklarının isimlerinin “Araştırma ve Geliştirme”, “Baskı ve Sevk Hizmetleri”, “İdari ve Mali İşler”, “Ölçme Değerlendirme ve Yerleştirme Hizmetleri”, “Sınav Güvenliği ve Sınav Yönetimi”, “Sınav Yönetimi, Moral Motivasyon ve Rehberlik”, “Soru Oluşturma ve Geliştirme”, “Veri Analizi, İzleme ve Değerlendirme” olması planlanıyor. Bu şekilde öngütlenen genel müdürlüğün, “Sınavlara ilişkin değerlendirme ve sonuç belgelerinin düzenlenmesi ile itirazların incelenmesi işlemlerini yürütmesi”, “Soruları hazırlaması veya hazırlatması, denetlemesi ve güvenli bir şekilde saklaması”, “Sınav başvuru merkezleri ve sınav koordinatörlüklerinin koordinasyonunu sağlaması, sınavlarda görev alacak personeli belirlemesi ve bu kişilere gerekli hizmet içi eğitimi vermesi, sınav sonuçlarını değerlendirmesi ve buna göre eğitim politikası oluşturulması için ilgili hizmet birimlerine veri desteği sağlaması” planlanıyor. M evcut sistemde MEB, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü üzerinden zaten 11 milyon 500 binden fazla kişiye sınav hizmeti götürüyor. Yeni genel müdürlüğün kurulmasını öngören dershane yasası ile çok daha fazla kişinin sınav sorumluluğunu üstlenmeye hazırlanan MEB’de bakan Nabi Avcı’nın, yeni görevden memnun olmadığı biliniyor. Yasanın Meclis Eğitim Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında Avcı’nın mennuniyetsizliğini “Milyonlarca kişiye bu sınavlardan yapıyoruz. Bu işten para kazanmıyoruz. Bizim sırtımızda yük. Her bakan gibi ben de sınav işlerinden bakanlığımızın kurtulması gerektiğini düşünüyorum. Ama ÖSYM yanaşmıyor. Mevcut altyapıyla başa çıkamıyoruz. ÖSYM altyapısına yakın bir altyapıyı kazanmak istiyoruz” sözleri ile dışa vurduğu belirtiliyor. İkinci Pozantı olayı ADANA (Cumhuriyet) Adana’da Pozantı M Tipi Cezaevi’nde 2012’de yaşanan ve kamuoyunu dehşete düşüren çocuklara yönelik taciz ve tecavüz vakalarına bir yenisi de Ceyhan ilçesindeki M Tipi Kapalı Cezaevi’nden eklendi. Adli bir olaydan tutuklanan ve cezaevinden 1 ay önce tahliye olan 15 yaşındaki F. O., koğuş içerisinde günlerce taciz ve tecavüze uğradığını iddia etti. F. O., cezaevine girdikten yaklaşık 10 gün sonra oda arkadaşı M.A’nın önceleri kendine cinsel tacizde, sonraları ise tecavüzde bulunduğunu ve kendisinin darp edildiğini söyledi. F.O. fırsatını bulduğu her an görevli personele kendisini koğuştan almalarını, koğuş içerisinde şiddet gördüğünü söylediğini, taciz ve tecavüz olaylarından korktuğu için bahsedemediğini, M.A’nın koğuştaki diğer çocukları da kışkırttığını dile getirdi. Cezaevi görevlilerinin ise kayıtsız kaldığını ve isteklerine önem vermediğini belirtti. F.O. 17 Şubat 2014 tarihinde gerçekleştirilen son tecavüz olayından sonra artık dayanamayarak bağırdığını, idarenin olaydan bu şekilde haberinin olduğunu Davanın avukatlığını üstlenen İHD MYK ve ÇHD üyesi Avukat Tugay Bek olayla ilgili şunları söyledi: “F.O. koğuşta şiddete maruz kaldığını söylemesine rağmen idare yine de onu aynı koğuşta tutuyor. Son tecavüz olayında F.O’nun infaz koruma memurlarını bağırarak çağırması üzerine savcılık soruşturma başlatıyor. Tecavüz vakası ortaya çıktıktan sonra, F.O. tutuklu kaldığı sürede tekli bir hücrede tutuldu, kendisine psikolojiksosyal bir destek sunulma CEYHAN M TİPİ CEZAEVİ’NDE TACİZ VE TECAVÜZ İDDİASI TUS SAĞLIK BAKANLIĞI’NA G ‘Tekli hücreye atıldı’ dı. Yaşadığı mağduriyet ve travma dile getirilerek yapılan tahliye talebimiz neticesinde, F.O. yaklaşık bir ay evvel tutuklu bulunduğu adli suçtan tahliye edildi. Yaşı küçük F.O.’ya yalnızca TİHV tarafından sosyal ve psikolojik yardımda bulunuldu.” Avukat Tugay Bek, “Bu olayların bir bütün olarak önüne geçebilmek için çocuk cezaevleri ve çocukların tutuklu olarak yargılanması uygulamasına son verilmesi gerekiyor” dedi. eçen hafta yapılan ve Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleme ile Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitim Sınavı’nın (TUS) yabancı dil ayağının Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenmesinin önü açıldı. ÖSYM tarafından yaklaşık 20 bin doktor adayı için düzenlenen TUS’un yabancı dil sınavının “uygun görürse” Sağlık Bakanlığı tarafından ya da yine bakanlık izniyle başka bir kurum tarafından düzenlenmesi sağlandı. KPSS DE BAKANLIKLARA söyledi. M.A’nın zorla tuvalete çağırması sırasında koğuş havalandırmasını izleyen kameralara idarenin haberi olsun diye işaret ettiğini fakat görülmediğini ifade eden F.O, 17 Şubat’ta M.A’nın kendisine tuvalette tecavüz ettiğini, banyo camının daha önce olmayan bir gazete ile kapatıldığını iddia etti. İdarenin gazetenin kapatıldığı camı kamera yoluyla gördüğünü, fakat bir şey yapmadığını dile getiren F.O, idarenin kayıtsızlığından yakındı. Yaklaşık iki aydır, Adli Tıp’a gönderilen çarşaf, iç çamaşırı örneklerinden ortaya çıkacak sonuç bekleniyor. Olay esnasında sesi duyup gelen gardiyanların da ortak ifadelerinde, F.O’nun bağırdığı sırada yanına gittiklerinde ağlamış olduğu ve halsiz olduğu geçiyor. F.O’nun iç çamaşırını indirerek gardiyanlara “Abi görmüyor musunuz” diyerek tecavüz olayının izlerini göstermeye çalıştığı da iddia edildi. Olayın ardından ayrı koğuşa alınan ve yönetim gözetiminde tutulan F.O., koğuşunda kalan M.A’dan ve diğer koğuş arkadaşlarından şikâyetçi oldu. Ç alışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in Bakanlar Ku rulu toplantısında sunumunu yaptığı belirtilen düzenlemeye göre, bakanlıklara ÖSYM tarafından yapılan tek bir sınav ile personel atanması sistemine son verilecek. Merkezi olarak düzenlenen tek bir sınav yerine tüm bakanlık ve kurumlara kendi ihtiyaçlarına göre alacakları memurlar için sınav düzenleme yetkisi verilecek. Bunun için her bakanlık bünyesinde bir sınav hizmetleri biriminin kurulması gerekecek. Başlıkta var haberde yok 29.4.2014 gün ve 32346 sayılı gazetenin 1. sayfasında muhabir Sayın Güvenç: “Öğrenciler eylem yapınca Gauck arka kapıdan çıktı” demiş. Devam sayfasında (4. sayfa) hiç konuya değinmemiş. Detayı gizlenen haberden hiç bahsetmese daha iyi yapmış olurdu diyorum. Siz ne der siniz? Saygılarımla. Dr. Mehmet Acar Cimnastik mi Jimnastik mi? 29.04.2014 tarihli gazetemizin 9. sayfasında yer alan “Her yaşın ayrı bir sporu var” haberin üçüncü paragrafında “Sağlık açısından 2040 yaş arası en yararlı sporlar; basketbol, futbol, bisiklet, su topu, yüzme, duvar tenisi, kürek cimnastik yapılabilir” şeklindedir. Türk Dil Kurumu’nun resmi internet sitesinde, “cimnastik” diye bir kelime yok, “jimnastik” için “1. isim, Spor, vücudu çevikleştirmek ve güçlendirmek için yapılan alıştırmaların tümü, idman, kültürfizik. 2. Erkeklerde, yer alıştırmaları, barparalel, barfiks, halkalar ve kulplu beygir; kadınlarda yer alıştırmaları, eşit olmayan çubuklar, barfiks, denge kalası alıştırmalarını içeren yarışma disiplini” şeklindedir. Sanırım buradaki “cimnastik”, “jimnastik” olacaktı. Aksi takdirde Beşiktaş Jimnastik Kulübünün kısaltması “BJK” değil, “BCK” olurdu. Cümlenin düşüklüğü (kürek cimnastik!) ayrı bir konu. Saygılarımla. Ali Durmaz Emekçilerin 1 Mayıs bayramı iktidarın mantıksız yasaklaması nedeniyle Taksim’de kutlanamadı. Uzun söze gerek yok; iktidarın inadının nedeni otoritesini göstermekti, gösterdi. Ama aynı zamanda bu otoritenin kitlelerin gözünde bir değeri olmadığı da kanıtlanmış oldu. Bir kısım sendikalar ve STK’ler iktidarla uzlaşmayı seçmiş olsalar da bunun bir anlamı olmadığı ortaya çıktı. 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyenlerin hakkından vazgeçme anlamı taşıyan uzlaşmayı değil, hakkını aramayı simgeleyenler, direnmeyi seçenler olduğu ortaya çıktı. Onların aynı zamanda geleceği temsil ettiği de somut bir şekilde kanıtlandı. 1 Mayıs aynı zamanda Türkiye’de basının karşı karşıya kaldığı zorbalığın kendini bir kere daha gösterdiği gün oldu. Gazetecilerin görevlerini yapmaları engellendi. Çok sayıda gazeteci yaralandı. Gözaltına alınan gazeteciler Cumhuriyet 90 Yaşında zorbalıkla karşılaştılar. Bu arada Freedom House Türkiye’yi basın özgürlüğünün olmadığı ülkeler kategorisinde değerlendirdiğini açıkladı. Somut bilgilere dayanan bu değerlendirmeye karşı Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, Türkiye’nin, basının en özgür olduğu ülke olduğunu iddia etmesi yalnızca gülümsemelere yol açtı. Gazeteciler son zamanlarda artan baskıyı protesto etmek için 3 Mayıs’ta Cağaloğlu’nda bir yürüyüş düzenlediler. 94 örgütün katılımıyla oluşturulan Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun düzenlediği etkinlik İstanbul Valiliği önünde sona erdi. Gazeteciler yaptıkları açıklamada baskıları kınadılar. Yürüyüşte yer alan gazetecilerin gözleri, köşelerinde sık sık baskıları dile getiren köşe yazarlarını, kanaat önderi oldukları sık sık söylenen yazarları aradı. Cumhuriyet gazetesi 7 Mayıs’ta okurlarıyla birlikte 90. yaşını kutlamaya hazırlanıyor. Bu arada okurlarımızdan gelen iletilerin gazete ile okur arasında canlı bir iletişim kanalı oluşturduğunu hem editörlerimiz hem de okurlarımız sık sık dile getiriyorlar. Gelen eleştirilerin dikkate alındığını belirten gazete yönetimi ve editörlere hak vermek istiyorum; yine de henüz istenen noktada olduğumuzu söyleyemem. Belirtilen ve haklılığı kabul edilen hataların yinelenmesi kimi zaman umut kırıcı olabiliyor. Okurlarımızdan eleştirilerinin yapıcı olmasını bu yapıcılığın dillerine de yansımasını bekliyor, editörlerimizden ise kendilerinden hataların yinelenmemesinin beklendiğini bilmelerini diliyorum. Cumhuriyet’in 90’ıncı yaşı kutlu olsun. KAMPANYAYA İZİN VERMEDİ İstanbul Valiliği çArşı’ya karşı ERK ACARER Doğa haberlerine daha fazla yer verin Yurdumuzun birçok değeri her gün yok olurken Cumhuriyet okurları olarak üzülüyoruz. Bu kayıplarımızın yanı sıra bir TEMA gönüllüsü olarak doğanın ormanlarımızın, ovalarımızın, büklerimizin, meralarımızın, nehirlerimizin, göllerimizin acımasız eller tarafından yok edilmesi ile karşılaşmak bizi tarifsiz üzmekte. Cumhuriyet olarak doğa haberlerine daha çok yer vermenizi bekliyoruz. Örneğin Kaz Dağları’nın son durumunu merak ediyoruz. Ne oluyor oralarda? Kemal İhtiyaroğlu TV sayfamızı istiyoruz Cumhuriyet’te aylardır “TV Sayfası” yer almıyor. Bazı kanalların program akışı var yalnızca. Bir televizyon sayfası hazırlayıp Cumhuriyet okurlarına sunmak, o arada Türk basınında öncü olmuş “İzleyici Gözüyle” okur köşesine de mutlaka işlerlik kazandırmak bu kadar mı zor? Sevgili Uygar Eremektar’ın, sevgili Figen Yanık’ın, sevgili Yasemin Koyutürk’ün ve adlarını sayamadığım nice “Cumhuriyetçi”nin yıllar yılı ortaya koydukları emeklere yazık değil mi? Aziz Naci Doğan Kızılay’a kan bağışı, depremzedelere, sokak çocuklarına, köy okullarına yardım, mavi kapak ve hayvan barınaklarına destek gibi kampanyalarla toplumsal duyarlılığını ortaya koyan Beşiktaş’ın taraftar grubu çArşı, son olarak otizmli çocuklara el uzattı. “çArşı otizmli çocuklara koşuyor” isimli proje çerçevesinde, yardımseverlerin gönderdiği malzemeler, taraftar grubunun deposunda toplanmaya başladı. Diğer takımları tutan taraftarlar da konuya duyarsız kalmadı. Fenerbahçeli ve Galatasaraylılar çArşı grubuyla ortak hareket edeceğini duyurdu. çArşı, organizasyon kapsamında Otizm Federasyonu’yla da işbirliği yaptı. Ne var ki İstanbul Valiliği, organizasyona izin vermedi. Otizm Federasyonu’nun valilikle görüşmeleri de sonuç vermedi. Böylece yasal bir statü kazanamayan proje başlamadan bitti. Organizasyonla ilgili çArşı sözcüleri ise şunları söyledi: “Gezi’yle başlayan çArşı alerjisi sürüyor. Otizmli çocuklara destek olmak için başlattığımız proje valilik izni alamadığımız için yolun başında sona erdi. İstanbul Valiliği bize herhangi bir gerekçe de göstermedi. Aynı sıkıntıları, köy okulları projesinde de yaşamıştık. Devlete ait ve iktidara yakın kurumlar bizi desteklemek yerine köstek olmuştu.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle