08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS 2014 PAZARTESİ 6 PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ psikolojinin duayenlerinden Vamık Volkan, Ermeni açılımını değerlendirdi Ülkeler arasında bir komisyon kurulmalı DUYGU GÜVENÇ l Politik Cumhurbaşkanlığı, Vıdı Vıdı Kılıçdaroğlu haklı, basını da eleştiriyor, beni de!.. Nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı konusunu tartışan yok diyor.. AKP’nin Cumhurbaşkanlığı’na göstereceği aday üzerinde her gün laf salatalığı yapıyoruz... “Ete soğan doğruyoruz.” Anlaşacaklar mı anlaşamayacaklar mı, kim kimi yiyecek... Çankaya’ya hangisi adaylığını koyacak... o muuuu, bu muuuu?.. Sanki ikisinden birisinin seçilip oraya oturacağı mutlakmış gibi... Veya, önemli olan birisinin oraya oturmasıymış gibi... Evet birisi çıkacak, ama nasıl birisi, nasıl bir anlayış, bakış, program, öngörü ile? Şüphesiz, kimin oturacağı önemli, iktidar partisi içindeki hareketlenmeleri yakından izlemek ve yorumlamak önemli, ama bu seçime daha geniş bir açıdan bakmayı engellememeli... Kılıçdaroğlu’ndan önce Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergimizin değerli yazarı Doğan Kuban Hoca gazete için yazdığı, henüz yayımlanmayan Cumhurbaşkanı Seçiminde Geleceği Seçeceğiz başlıklı yazısında bu konuya dikkati çekiyor ve şöyle diyor: “Cumhurbaşkanı hiçbir politik ya da ideolojik vesayet altında olamaz. Ama ülkenin geleceğine ilişkin evrensel vizyonun vesayetini ya da yönlendiriciliğini reddedemez. Çünkü böyle bir ret, ülke için intihar anlamına gelir. Bugünü ve geleceği kuran bilim ve teknoloji için özgür eğitim gerektiriyor. Bilimsel özgürlük ise demokrasi gerektiriyor. Bugün demokrasi en başta eğitim ve araştırma özgürlüğü demek. Bunlar cumhurbaşkanının izlediği politikalar olmak zorunda. Bu politika Cumhurbaşkanlığı’nın temel görevidir...” Ve hoca, muhalefet partilerini de bu konuda “içeriksiz siyasi parti söylemlerine” dönüştürme tehlikesi konusunda uyarıyor. Ve diyor ki: “Cumhurbaşkanı mı ülkeyi kurtaracak, yoksa doğru saptanmış yönler ve onlara ulaşacak örgütlenmeler mi? Çağdaş toplumların hepsinin, gelecek vizyonu politik vizyonundan daha ağır basan, rasyonel düşünen devlet adamlarına ve başkanlarına gereksinimi var... Biz cumhurbaşkanı seçmiyoruz. Bir gelecek, bağımsız, özgür, çağdaş bir gelecek seçiyoruz.” Türkiye, ülke olarak, ekonomik üretim, yüksek kaliteli özgür eğitim ve düşünce özgürlüğünü hedefleyen yeni bir bilimsel söylemin egemenliği altına girmezse, gelecek gerçekten karanlıktır. Aksi takdirde ve şu aşamada, önümüzdeki tek seçenek, sıradan bir İslam ülkesi derekesine düşme tehlikesidir. “Devlet”in, yani tüm ülkeyi temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının ve o koltuğu dolduracak kişilerin, partilerin üstünde ve onlardan farklı olarak, Türkiye’nin geleceği için bir vizyonu, programı olmalıdır. Partiler gelir gider ve iktidarları orada kalma süresi ile sınırlıdır. Genellikle hiçbiri, kısa vadeli politik getirisi olmayan, uzun vadeli plan ve program izlemez. Peki, ülkenindevletin, uzun vadeli geleceği, programı var mı ve bu ne olmalı? Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve seçilecek kişilere bu açıdan bakılmalı... önerdi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ermenilere yönelik 23 Nisan’da yayımladığı 1915 mesajının ardından politik psikolojinin önde gelen ismi Vamık Volkan, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın adım atmasının daha zor olduğunu söyledi. Normalleşme sürecinde liderlerin rollerinin çok önemli olduğunu belirten Volkan, “Sarkisyan için daha zor. Sarkisyan olumlu cevap vermekte zorlanır, çünkü bunu yapmak Ermeni kimliğini, onyıllardan beri Ermenilerin soykırımı kabul ettirmek için yaptıklarını zedeler” değerlendirmesini yaptı. İki ülke arasında bir komisyon korulması durumunda başlangıçta dinin konuşulmaması gerektiğini vurgulayan Volkan, “Çünkü tanrılar müzakere etmezler” dedi. Politik psikoloji üzerindeki çalışmalarıyla tanınan ve 4 defa Nobel’e 27 ülkenin desteğiyle aday gösterilen Volkan, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede taziye ile başlayan, 2000 yılındaki süreç gibi yarım kalmaması için bir komite kurulmasını eni fikirler gelişir Volkan önerisini, “Aralarında toplum travması, bunun sosyal ve politik etkilerini, grup kimliği psikolojisini bilen insanların da olduğu Türk ve Ermenilerden bir komite kurulur. Bu komite, medya dışında çalışır ve yavaş yavaş Türkiye ve Ermenistan ilişkilerini kuvvetlendirecek fikirler ve olaylar geliştirir. Bunlar yapıldığında medyada duyurulabilir, ama çalışma süreci medyadan uzak olmalı” diye tanımladı. Komite içinde İngiltere, Fransa, ABD ve içinde Türk ve Ermenilerden oluşan yardımcı ekipler kurulabileceğini belirten Volkan, “Başbakan’ın attığı adımla bunun başlaması gerekir. Komitede; diplomatlar, tarihçiler, bu işlerin psikolojisini bilen kişiler olmalı. Ancak değişim kimlik tanımından dolayı çok zor; yavaş yavaş ilerleyebilir” dedi. Volkan, böyle bir komitede görev alması için kendisine teklif gelirse çalışmaya hazır olduğunu belirtti. Y Volkan. ‘1915 Ermeni kimliğinin mührü gibi’ Volkan, Ermenilerin grup kimliği tanımında 1915’in belirleyici olduğuna işaret ederek şöyle dedi: “Her grubun günlük hayatta kullandığı bir büyük grup kimliği var. Mesela ‘Türkiyeliyim’ demeyiz; ‘Türküz’, ‘Kürt’üm’, ‘Ermeniyim’ denir. Normal zamanlarda halk bu kimliğiyle meşgul değildir. Fakat büyük grup kimliğine darbe vuran bir şey olduğunda halk bu kimlikle meşgul olur. Ermeniler 1915 olaylarından bu yana büyük grup kimlikleriyle meşgul kalmıştır. Bir Ermeni çocukken ona 1915 olaylarının kendi kimliğinin ve büyük grup kimliğinin bir parçası olduğu; kendi ve toplumsal kimliğini korumak için bununla devamlı meşgul olması gerektiği öğretilir. Yani 1915 olayının fonksiyonu değişir ve büyük grup kimliği markası olur; bir mühür gibi Ermeni grubunu temsil etmeye başlar. Bir mağdurluk damgası aynı zamanda büyük kimlik damgası olur.” Bilimsel söylemin yol göstericiliği Volkan, açılımda yol alınması durumunda liderlerin rollerini değerlendirdi: Süreç ilerlemeye başlarsa V olkan, 1915 olaylarının travma yarattığını belirtirken sürecin ilerlemesi için liderlerin rolünün de önemli olduğuna dikkat çekti: “Bu ikisi için de zordur ama Sarkisyan için çok daha zordur. Sarkisyan olumlu cevap vermekte zorlanır, çünkü bunu yapmak Ermeni kimliğini, onyıllardan beri Ermenilerin soykırımı kabul ettirmek için yaptıklarını zedeler.” Sarkisyan çok fazla zorlanacak Ermenilerle daha önce yaptıkları çalışmalarda kimlik sorununun önüne geçmeye çalıştıklarını belirten Volkan, “Bu bilinç dışında psikolojik bir süreç. O yüzden ‘hayır’ diyorlar. Gerçekten mağdurluk ortadan kalkacaksa Türkler ‘iyi’ olursa kendi mağdurluklarına bağlı kimliklerini kaybedecekler. Onun için yaklaşmak istemiyorlar” dedi. rımı inanılmaz bir trajedi. Önce Alman halkının Yahudileri ‘insan dışı’ yaratıklar, bir hayvan veya mikrop gibi görmeleri sağlandı, sonra sistematik bir şekilde soykırım yapıldı. Eğer bir süreç başlatılırsa Ermenilerin ilk olarak öğrenmesi gereken Türkleri ‘insan dışı’ yaratıklar olarak görmemeleridir. Türkler de insandır, Ermeniler de.” KP’nin 2023 vizyonu ülke için açmazdır Şimdi AKP ve yandaşları, iktidarın 2023 uzun vadeli programı var ya, diyordur. Haaa, evet, 2071 programı da var! 2023 programı, tam bir laf salatasıdır. Türkiye’yi geleceğe taşıyacak değil, geleceksiz bırakma projeleridir... Mesela, ihracatı 1 trilyon, ithalatı 1 trilyon, ekonomide 10. büyük ülke... Bunun alt dilimlerinde ise İstanbul Kanalı var. Kuzeyde havaalanı ve kuzey ormanlarında ve Karadeniz sahillerinde bir iki tane daha İstanbul için uydu kent... Tünel münel... Altgeçit, üstgeçit... Atatürk Havalimanı’nı kaldırma ve arazisini yağmalama... Kentsel dönüşüm adı altında, büyük rantlar... Ormanları ve kıyıları, ekonomik faaliyet adı altında talana açmak... Irmak bırakmamak; dağıtepeyi, sit alanlarını, tarihi ve doğal güzellik alanlarını inşaatçılara peşkeş çekmek... Ayının 40 öyküsü vardır, hepsi ahlat üzerine meseli gibi, RTE ve ekibinin de 100 projesi vardır ve hepsi de inşaatrant, doğal ve tarihi olan her şeyi yağma, bozma ve ekonomik faaliyete dönüştürme üzerinedir... Pardon, bir de herkesin 35 çocuk sahibi olması, eğitimi tepeden tırnağa imam hatipleştirme, RTE’nin özgürlük anlayışı çerçevesinde hareket eden bir toplum, özgür bilim ve düşünceyle toplumsal yaratıcılığı geliştirme yerine tamamen imamlaştırılmış bir üniversite sistemi... Muhafazakârlığı tepe yapmış, içe kapanmış bir Ortadoğu İslam ülkesi... HHH Bırakın bu “program”ın siyasal ve toplumsal yönünü, ekonomik yönü bile, ülkeye bir adım sıçratmaz... Yüksek teknolojinin ihracatınızdaki payının yüzde 1.4 / 1.9 olduğu bir ülke, neyin gelecek hesabını yapabilir... Ulaşılan 11 bin dolar yıllık ortalama gelir, 14 bin dolara kadar ulaşsa bile, hapishaneye tıkılmış bir ekonomik yapı manzarasından öteye geçemez. Bunu ben değil ekonomistler diyor. İnşaatla çağdaş ve rekabetçi bir ekonomi yaratamazsınız. Ancak ranta dayalı bir tüketim toplumu içinde kalırsınız. AKP’nin vizyonu kısa vadeli ticaret, kısa vadede bol para kazanma, daha ucuz emek, devletin eline bakan ve nüfusun büyümesi ve kısa vadeli siyasetin sandık demokrasisi için oyuncağı olmasıdır... Evet, şimdi soralım, Cumhurbaşkanlığı’nın, partiler ve ideolojiler üstü, ülkeyi tuzaklardan uzaklaştıracak ve geleceğe taşıyacak hedefi olmalı mı, yoksa orası bir noter mi kalmalı. İktidarların çapsız ve gelecek vizyonsuz, demokrasiyi yok eden, eğitimde özgürlüğü baskılayan politkalarını, bunlar ülkeyi batırır, diyerek, yol gösterecek bir cumhurbaşkanına ihtiyacı var mı yok mu? Buna uygun bir kişiyi tartışmalıyız... A AKP’nin 40 öyküsü de inşaat üzerine arkisyan için daha zor’ Volkan, 1915 olaylarının travma yarattığını belirtirken sürecin ilerlemesi için liderlerin rolünün de önemli olduğuna dikkat çekti: “Bu ikisi için de zordur ama Sarkisyan için çok daha zordur. Sarkisyan olumlu cevap vermekte zorlanır, çünkü bunu yapmak Ermeni kimliğini, onyıllardan beri Ermenilerin soykırımı kabul ettirmek için yaptıklarını zedeler. O yüzden de süreç başlatmak ve yavaş yavaş gitmek gerek. Bir yol açılırsa bazı şeyler değişir ve bir yol daha açılır. İsrail’de ve ABD’de Yahudi asıllı insanlardan Ermeni diyasporasının 1915’teki Ermeni büyük travmasını Hitler’in, Yahudilere yaptığıyla aynı gibi göstermesinden büyük hoşnutsuzluk duyduklarını gördüm. Yahudi soykı ‘S lgılama dilden daha önemli’ Volkan, ‘taziye’ ile birlikte kullanılan dilin çok önemli olduğunu vurgularken “Ama algılama çok daha önemli” ve “Bu önemli girişim burada kalırsa, süreç başlamazsa gelecek sene daha büyük problemler bizi bekler” uyarısında da bulundu. Benzer bir çalışmayı Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Estonya’da yaptıklarını belirten Volkan, ‘Ağaç Modeli’ olarak tanımladığı sistemin uygulanmasının 4 yıl sürdüğünü belirtti. Kosova, Kıbrıs, Emenistan, Estonya, Ruanda gibi dünyanın birçok ülkesinde travmalar bulunduğuna işaret eden Volkan, “Hepsi birbirinden farklı hastalık gibi. Farklı farklı kalp rahatsızlıkları, farklı türleri var, ama kalp herkeste aynı şekilde atmakta” dedi. ‘A Sarkisyan ‘Tanrılar müzakere etmez’ Volkan’a göre Azerbaycan da bu sürece yavaş yavaş dahil edilmeli. Eğer süreç ilerlerse ASALA terörüyle öldürülenler için de sürecin çare olacağını belirten Volkan, arşivlerin açılmasının da yeterli olmadığını, bunun önünde “psikolojik direnç” bulunduğunu söyledi. Volkan’a göre din ve din adamları da sürecin başında yer almamalı. Volkan, din konusunun başlangıçta sürecin dışında tutulması gerektiğini de şöyle ifade etti: “Bir komisyon kurulursa baslangıçta din konuşulmamalı. Çünkü tanrıların sözleri değiştirilmez. Dini bu sürece sokarsanız, bilerik veya bilmeyerek dini kullanabilirsiniz. Dini kullandığınızda; dinin mutlak olması nedeniyle başımıza bela açabilir. Çünkü, tanrılar müzakere etmezler. Sonrasında ise kültürel bir etken olduğu için kullanılabilir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle