28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 MAYIS 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İstanbul Barosu’ndan, Soma’da avukatlara darba zehir zemberek açıklama 7 İsmet Bey haritayı bulup açtı. Fazla olarak daima cebinde taşıdığı pergeli de çıkardı. Latife ettim: Henüz pergellik bir şey yok. Biraz pergelsiz görüşelim. Ne yapacaksın, diye sordu. Bu münasebetle söylemeliyim ki benim daima en iyi anlaştığım dostlarımdan biri İsmet olmuştur. Onun için bu mülakatın (buluşmanın) sebepsiz olmadığına hükmetmişti. Mesela, dedim, hiçbir sıfat ve selahiyet (yetki) sahibi olmaksızın Anadolu’ya geçmek ve orada milleti uyandırarak kurtulma çarelerini aramak için en müsait mıntıka ve beni o mıntıkaya götürecek en kolay yol hangisi olabilir. Yüzüme baktı tekrar, neşeli ve ümitli güldü: Karar verdin mi? Şimdilik bundan bahsetmeyelim, bana memleketi, milleti ve orduyu anlayıp bilen, vaziyeti yakından gören, tehlikede şüphesi olmayan bir arkadaş gibi cevap ver? İsmet Bey masanın kenarındaki sandalyeye ilişti ve derin derin düşünmeye başladı. O sırada ben salonun içinde dolaşıyordum. Bana sesleninceye kadar dolaştım. Birdenbire ayağa kalktı gülerek: Yollar çok, mıntıkalar çok, dedi. (.......) “Bu dakikada siz de düşünürsünüz ki verilmiş bir kararım varken onu niçin hemen tatbik etmiyorum? Ben de hemen söyleyeyim ki ağır ve kati (kesin) bir kararın doğruluğuna inanmak için vaziyeti her köşesinden mütalaa etmek lazımdır. Ağır ve kati bir karar tatbik edilmeye başlandıktan sonra ‘keşke şu tarafını, bu tarafını da düşünseydim... Belki bir çıkar yol bulurduk, yeniden bunca kan dökmeye, bunca can yakmaya ihtiyaç kalmazdı...’ gibi, tereddütlere (duraksamalar) yer kalmamalıdır. Böyle bir tereddüt, karar sahibinin vicdanında kanayan bir nokta olur ve onu yaptığının doğruluğundan da şüpheye düşürür. Bundan başka beraber çalışacak olanlar, yapılandan başka bir şey yapmak ihtimali kalmadığına inanmalı idiler. İşte benim mütareke (silah bırakışması) sırasında dört, beş ay İstanbul’da kalışım sırf bunun içindir...” HHH 19 Mayıs Falih Rıfkı Atay / Ankara 1944 Faşizmin fıtratında İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu Başkanlığı, önceki gün Soma’da Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da aralarında bulunduğu avukatların darp edilerek gözaltına alınmasını sert tepki göstererek kınadı. İstanbul Barosu Başkanlığı’ndan dün yapılan yazılı açıklamada, Başbakan’ın kazaların madenciliğin fıtratında olduğu açıklamasına atıfta bulunularak “Baskı, saldırı, işkence, hukuksuzluk, yalan, yasak, hoşgörüsüzlük, tahammülsüzlük faşizmin fıtratında var” denildi. Açıklamada şöyle devam edildi: “Bu baskılara ve hukuksuzluklara halkımız, barolar, avukatlar, İstanbul Barosu boyun eğmeyecektir. Evet bunlar faşizmin ve diktatörlüğün fıtratında vardır. Ancak her şart altında hukukun üstünlüğünü, hukuk devletini, hak ve özgürlükleri korumak, mücadele ve direniş de biz avukatların, gerçek hukukçuların fıtratında vardır.” Açıklamada, Başbakan Erdoğan’ın Gezi eylemleri sırasında polisin destan yazdığına ilişkin sözlerine göndermede bulunarak “Dün de (önceki gün) polis hukuksuzlukta yeni bir ‘destan’ yazmış, bir kısmı baromuz mensubu olan avukat meslektaşlarımıza hukuksuz ve vahşi bir saldırıda bulunmuş, gözaltı adı altında saldırı ve işkence gerçekleştirilmiş” ifadeleri yer aldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Sorumluluğun sadece belli kişi ve kuruluşların üzerine yıkılarak iktidarın özelleştirme, taşeronlaştırma, köleleştirme, sendikasızlaştırma, emeği değersizleştirme politikalarının da sorgulanacağını, bundan böyle benzer acıların yaşanmaması için atılması gereken adımların takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygı ile sunarız.” Soma’da avukatlara yapılanların hiçbir hukuki ve insani izahı olmadığı belirtilen açıklamada “Bu bir itibarsızlaştırma operasyonu ve gözdağıdır. Meslektaşlarımıza yapılan bu vahşi saldırıyı kınıyor ve hukuki hesabının (bugün olamasa bile) er geç sorulacağını kamuoyuna beyan ediyoruz” denildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın “kamuya, halka ve üçüncü şahıslara zarar vermek” gerekçesiyle meslekten men edilmesi talebiyle EMO Onur Kurulu’na başvurdu. EMO Ankara Şubesi’nden yapılan açıklamada, facianın ardından ilgili kurumların, araştırma yapmadan olayın gerekçesini “trafo patlaması” olarak gösterdiklerini kaydetti. Bunun doğru olmadığının ortaya çıktığının belirtildiği açıklamada, “AKP hükümetinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın yaptığı açıklamalar kamuoyu ile dalga geçer niteliktedir” dendi. Sermayenin kâr hırsı yüzünden yüzlerce işçinin yaşamını yitirdiğinin belirtildiği açıklamada, “Bunun sorumlularından birisi de EMO Ankara Şubesi’nin 12941 EMO sicil numaralı üyesi Taner Yıldız’dır” ifadeleri kullanıldı. hukuksuzluk var ‘Meslekten men edilsin’ 95’inci Yıldönümünde... Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başlangıç tarihi konusunda ağır basan görüş 19 Mayıs 1919’dur. Büyük kurtarıcı ve kurucu Atatürk o gün Samsun’a ulaşmış ve karaya ayak basmıştır. Bu mutlu ve kutlu günün 95’inci yılındayız. Bir yandan Soma’da yitirdiğimiz 301 canın yarattığı hüzünlü ortam, öte yandan “laik Türkiye Cumhuriyeti nerelere sürükleniyor?” sorusuna şimdilik yanıt bulmakta zorlanışımız, bayram coşkumuzu gölgeliyor. HHH Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmış olmasından rahatsızlık duyanlar, başlangıcının 95’inci yıldönümünde neredeyse kol geziyor. Padişahlığın ve halifeliğin sürdürülmesi için İngiltere’nin mandası olmayı yeğleyenlerin torunları, hem tarihi tersyüz etmeye uğraşıyorlar, hem de Atatürk düşmanlığına yeni yandaşlar türetmenin savaşımını veriyorlar. Ham bir hayal peşindeler ama yaratmaya çalıştıkları görüntü, tehlikenin farkında olmayanlar için sürdürülebilirmiş gibi geliyor. HHH 1926 yılında Falih Rıfkı Atay ile Siirt Milletvekili Mahmut Bey (Soydan) Atatürk’le uzun bir söyleşi yapmışlardı. Atay, tamamlanamayan söyleşinin bir bölümünü Hâkimiyeti Milliye gazetesinde yayınladı. 19 Mayıs’ın 25’inci yılında da (1944) 48 sayfalık bir kitapçık olarak yayımladı. 19 Mayıs öncesini, Atatürk’ün ağzından ve Atay’ın kaleminden izleyelim. HHH Bir gün İsmet Bey’i (İnönü) davet ettim. Şişli’deki evimde beni yalnız bulan İsmet Bey “ Gene ne var?” dedi. Sual sorarken gözlerinin içi yüksek zekâsı ve itimat veren derin neşesi ile gülüyordu... Ne haber, dedim. Tahmin edeceğin gibi... Şuradan bana bir Türkiye haritası bulup masaya açar mısın? Üzerinde konuşacağım. ‘Sorumlusu Erdoğan’ Tahammülsüzlüğün, Başbakan’dan başlayarak dalga dalga yayıldığı ifade edilen açıklamada, “Acılı insanların tepkisini hoşgörü ile karşılaması gereken Başbakan’ın, tamamen kontrolünü yitirdiği ve horgörü ile yurttaşlara bizzat fiziki tacizde bulunabildiği, hiçbir kolluk yetkisine sahip olmayan müşavirinin yerde acımasızca vatandaş tekmeleyebildiği” vurgulandı. ANTALYA EĞİTİM SEN: CADI AVI BAŞLADI Okullarda Soma fişlemesi ANTALYA (Cumhuriyet) Antalya’da Soma’daki maden faciası nedeniyle düzenlenen yürüyüşe katılan öğretmen ve öğrencilerin okul yöneticileri tarafından “fişlenmesi” tartışma yarattı. EğitimSen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk, bunun “cadı avı” olduğunu söylerken, suçlanan okul yöneticileri ise fişlemenin söz konusu olmadığını savundu. Öztürk, Kepez Atatürk Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Müdürü Metin Kınacı ve Müdür Yardımcısı Sabri Tosun’un, Aydın Kanza Parkı’nda yürüyüşe katılan öğrenci ve öğretmenleri belirlemeye çalıştığını söyledi. Hakkındaki iddiaları yalanlayan Kınacı, evinin Aydın Kanza Parkı’nın yakınında olduğunu ifade ederken “Oradan geçerken tesadüfen gördüm. Yoksa kimseyi fişlemek için gitmedim. Öğretmenler tabii ki katılacak, demokratik hakları” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle