05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2014 PAZARTESİ 14 300 Can Kâr Hırsına Gitti Adaylık Önerileri Kurtarma Mektup, Cumhuriyet okuru Haluk Yalvaç’tan geliyor: “Deneyimlerle sınandı ve görüldü: Cumhurbaşkanlığı’na mutlaka siyasi bir kişilik ve bir partinin içinden aday gösterilmelidir. Zaten bugüne kadar tüm adayların partisi olmadı mı? Halkımız buna olumsuz bakmıyor. O halde partili biri olmalıdır. Çünkü; kısa sürede tanıtım ve propaganda avantajları sağlar. Böylece, RTE ve partisi ile siyasi mücadeleye devam edilir, edilmelidir de...” Bir dostumuz, bilinen ısrarı ilginç bir bakış açısıyla yorumladı: “Bir insan, oğlunu göz göre göre polise verir mi? Vermez. İşte bundan sonrası oğlanı polise vermemek üzere kurgulanan daha çok yetkilenme sürecidir.” Soma’da can veren işçi sayısının çok olmasının yine işverenin kâr hırsı ile doğrudan bağlantısı var: İş Yasası gereği, madenlerde yer üstünden yer altına inerken yolda geçen zaman çalışma süresinden sayılıyor. Ama işveren, bu hükme uymamış gözüküyor. Çünkü, ayrı ayrı vardiyalardan işçilerin yaşamlarını yitirmesi, biten vardiya işçileri madeni boşaltmadan bir sonraki vardiyanın başlatıldığının kanıtı. İş müfettişi kökenli CHP PM üyesi Perihan Sarı, Soma’daki katliamı değerlendirirken gözle görünür nedenleri sıralarken bu konunun da altını özenle çiziyor: “Şirket yetkilileri, devletin ton başına 140 dolar olan üretimi, üstelik yüzde 15 rödovans payı da dahil olmak üzere 24 dolara mal ettiğini açıklıyor. Bu düşüşün, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini de kapsayan emek maliyetlerinden karşılandığı çok açık. İşçilerin ücretleri, asgari ücretin biraz üstünde. Bu tür işyerlerinde, bordro ücreti ile gerçek ücretin aynı olmadığı yaygın bir gerçek. Ücretlerin banka aracılığı ile ödenmesi yasa gereği zorunlu olduğu için, işçilerin hesabına yatırılan para, daha sonra geri alınıyor. İşçilerin bu konuyu gündeme getirmesi, işinden olması demek. İşyerinde örgütlü olan sendika, yöneticilerini işverenin atadığı bir sarı sendika konumunda. Kaza sonrası, işyerinde örgütlü olan sendika yetkililerinden anlamlı bir açıklama duyulmadı. Sendika, kaymakam, bakanlar, Başbakan, şirketin aklayıcısı gibi konuşuyor. Yeni liberal düzen, kural ve emek yanlısı düzenlemeler istemediğinden, bu işletmede de denetim yapılmıyor. İşletmeci firma, daha önce devlet denetimi olarak iş müfettişleri tarafından yapılan iş sağlığı ve iş güvenliği denetimini, bir firmadan hizmet satın alarak ya da ücretini ödediği uzmanlarca sağlıyor. Yani iş denetimi de özelleştirildiğinden, ILO’nun 87 sayılı sözleşmesine göre, devlet adına ve bağımsız denetim görevi olan iş müfettişlerinin Soma’dan Dersler Sayın Başbakan, Soma faciası sırasında danışmanları tarafından hazırlanan metni okurken bizlere, tarihi örnekler üzerinden bu olayların her yerde yaşanabileceğini anlatmaya çalışmıştı. Örneklerin bir kısmı 19. yüzyıl Avrupa’sında yaşanmıştı. Konuşmayı dinledikten sonra herkesin madende yaşanan kazanın teknik nedenlerini bulmaya çalıştığını fark ettim. Bence, kazanın bu boyutta yaşanmasının asıl nedeni, madenin teknik yetersizliğinden daha çok bunu önemsemeyen ve uyarı mekanizmasını çalıştırmayan demokrasimizdeki yetersizliklerdir. Onlar, maden kazaları ile ilgili tarihi örnekler vermeye devam etsin. Ben ise demokrasilerin yaşamımızdaki kazalara karşı tedbir almaya çalıştığı tarihi bir örnek vermek istiyorum. “Her önlenebilecek kazayı olmadan ortaya çıkaracak en önemli güç, demokratik hak arayışı ve sorgulayabilmektir.” Ben de hiçbir yorum yapmadan size tarihi bir örnekten alıntı yapıyorum. İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nden (26 Ağustos 1789). Ulusal Meclis’in tasarladığı gibi Fransız halkının temsilcileri, tek sebebinin resmi kötü durum ve yönetim bozukluğunun olduğu insan hakları konusundaki habersizlik, dikkatsizlik veya küçümsemeyi de göz önünde tutarak; insanların doğal, devredilemez ve kutsal olan haklarını önemli bir bildirge ile açıklamaya karar vermiştir. Bunun amaçları da; l Toplumun tüm üyelerinin bu bildirgeyi bilmesi ve hak ile görevlerini hatırlaması. l Yasama ve yürütme eylemlerinin diğer politik kurumlarla karşılaştırılabilmesi ve bu sayede kurallara uyulmasının sağlanması. l Basit ve tartışılmaz ilkelerden oluşan vatandaş haklarının, daima anayasanın ve kamu refahının korunması ile bir yol alınmasıdır. (KAYNAK: VİKİPEDİA) Madde 1: İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve yaşarlar. Sosyal farklılıklar ancak ortak faydaya dayanabilir. Madde 2: Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır. Madde 3: Egemenliğin temeli, esas olarak ulustadır. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse açıkça ulustan kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz. Madde 5: Yasa sadece topluma zarar verebilecek eylemleri yasaklar. Yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya da zorlanamaz. Madde 7: Yasanın belirlediği haller veya yasanın öngördüğü biçimin dışında başka bir yoldan hiç kimse suçlanamaz, yakalanamaz ve tutuklanamaz. Keyfi düzenlemeler yapılmasını isteyen, keyfi emirler veren, bunları uygulayan veya uygulanmasına izin verenler cezalandırılmalıdır. Ancak yasaya uymaya davet edilen veya yasalarca yakalanan her yurttaş yasalara itaat etmelidir. Yasalara karşı gelmek onu suçlu kılar. Madde 10: Hiç kimse, dışavurumu yasalarla oluşturulan düzene zarar vermediği sürece inançları nedeniyle sorumlu tutulamaz. Madde 11: Düşüncelerin ve inançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir. Her bir yurttaş yasaların belirlediği durumlarda bu özgürlüklerin kötüye kullanımından sorumlu olmak şartı ile bu ifadelerini özgürce konuşabilir, yazabilir ve yayımlayabilir. Madde 12: İnsan ve yurttaş haklarının garanti altına alınması resmi bir gücü gerektirmektedir. Bu güç herkesin yararı için oluşturulmuştur. Bu gücü kendilerine emanet edilenlerin özel çıkarları için oluşturulmamıştır. Madde 15: Toplum tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahiptir. Madde 16: Hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur. Kaza yaptıktan sonra akıl veren çok olur, ben ise olmadan hatırlatayım dedim. Demokrasi, madenin de koruyucu kalkanıdır, toplumun da... Demokrasi zayıflarsa, ne maden ayakta kalır, ne de toplum. Saygılarımla. Yas bahanesiyle 19 Mayıs törenlerinden yine vazgeçildi. Yaslı yurttaşları dövmek serbest, Atatürk’ü ve bağımsızlığı anımsamak yasak! Yasak Şaşkınlığa Şaşkınlık CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu’nun, Metin Feyzioğlu’nu “edepsizlik”le suçlayan Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyen demeci, tartışmalara neden oldu. Kimi çevreler de bu çıkışı şaşkınlıkla karşıladılar. O şaşkınlığa şaşkınlık gösterenler de olmadı değil. Her ne kadar “İsmet İnönü ve Modern Türkiye’nin Oluşumu” adlı çalışması nedeniyle hep CHP’ye ilgi duyduğu düşünülse de, AKP hükümete geldikten sonra Loğoğlu’nun iktidara yakın durmaya çabaladığı, hatta kimi beklentiler içine girdiği dış politika kulislerinde anlatılırdı. Hatta, AKP’nin açılım sürecine “federatif sistem mutlaka bir ülkeyi bölünmeye götürmez” yönünde açıklamalarla destek olduğu bilinirdi. Ancak, genel başkanlığa gelir gelmez Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye çağırmasıyla birlikte Loğoğlu’nun beklenti yönü de değişmiş oldu. Loğoğlu, o gün bu gündür CHP’nin yönetiminde... Diğer yanda CHP değerlerine bağlı emekli Büyükelçi Osman Korutürk, hep geri planda tutuluyor. denetimi de işyerinde fiziksel koşulların incelenmesi yerine, evrak üzerinden yapılıyor. İşyerinde, kazaya karşı alınan yöntemler ve güvenlik konusundaki düzeneklerin gerçek durumu, kapsamlı bir inceleme sonrası anlaşılacak. Ancak, gerçeğin kamuoyu ile ne kadar paylaşılacağı kuşkulu. Kömür işletmesinde, bir vardiya ocaktan henüz çıkmadan neden ikinci vardiyanın ocağa indiği konusu da sorgulanacak. Madende hızlı çalışmayı gerektiren bir acil durumun olup olmadığı da araştırılmalı. Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yoksul yurttaşlarımıza ‘acil kömür dağıtımı’ gerektirip gerektirmediği; işletmeden ton başına fiyat artırımı da verilerek, ‘erken üretim’ istenip istenmediği de araştırılmalı. Ya da işletmenin, yaklaşan seçimler nedeniyle durumdan vazife çıkararak, önümüzdeki günlerde artacak kömür talebini karşılamak için aşırı üretimi zorladığı ve kazanın bu nedenle olup olmadığına da bakılmalı.” Hesap sorulur mu? Şimdiye değin hiç hesap veren olmadığı biliniyor. Üç beş çalışanın canını yakarlar, o kadar. İşveren, İstanbul’da yaptırdığı gökdeleninde, iktidardakiler de makamlarında oturmaya devam ederler. Fotoğraf: ALİ AÇAR KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Kaypakkaya anıldı İstanbul Haber Servisi Diyarbakır Cezaevi’nde 41 yıl önce işkence sonucu katledilen 68 kuşağının devrimci önderlerinden İbrahim Kaypakkaya, Şişli’de Partizan ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından düzenlenen etkinlikle anıldı. Kaypakkaya’yı anmak amacıyla dün Partizan ve HDP mensubu bir grup Şişli Camii önünde bir araya geldi. Grup, “Ser verip, sır vermeyenlerin yolunda yürüyoruz”,“Soma kaza değil, katliam. Katil devlet hesap verecek” yazılı pankartlar ile Kaypakkaya’nın fotoğraflarının bulunduğu afişler taşıdı. Partizan adına yapılan açıklamada,“Kaypakkaya savaş ve isyan demektir. Bugün Kaypakkaya Soma madeninde yükselen öfkeyi büyütmek demektir. Onu 41 yıl önce katledenler, isyanımızı bastırdıklarını, savaşımızı bitirdiklerini sandılar. Ama Kaypakkaya’nın ardılları olan bizler, zulmün olduğu her yerde mücadelemizi daha da büyüteceğiz” denildi. HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Arife Çınar da “Emeğe olan saygının, halka olan büyük sevginin, devrime olan sınırsız bağımlılığın, özgüreşit bir geleceğe olan inancın, adanmış bir yaşamın adı olan ve 18 Mayıs 1973’te Diyarbakır zindanlarında 90 gün işkencede ser verip, sır vermeyerek düşmana diz çöktüren komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı saygıyla anıyoruz”diye konuştu. HARBİ SEMİH POROY BULMACA UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN Arkadaşımızın mutlu günü Gazetemiz Yazıişleri Editörü Caner Öztürk, Ebru Güven (Öztürk) ile yaşamını birleştirdi. Öztürk ve Güven’in dün İstanbul Ümraniye’de bulunan Salon Siva’daki düğün törenlerine aileleri, yakınları, arkadaşları yanı sıra gazetemiz çalışanları katıldı. Caner Öztürk’ün nikâh şahitliğini gazetemiz düzeltmenlerinden Nihat Ateş yaptı. Arkadaşlarımıza ömür boyu mutluluklar dileriz. İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan eski Güney Deniz Saha Komutanı emekli Koramiral Kadir Sağdıç’ın annesi 85 yaşındaki Ayşe Sağdıç önceki gün tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Ayşe Sağdıç, bugün Büyükçekmece Merkez Camii’nde öğlen kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. Savcılık tarafından izin verilen Kadir Sağdıç, Silivri Cezaevi’nden çıkarak cenaze törenine katılabilecek. Balyoz hükümlüsü amiralin acı günü İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Menderes ilçesindeki bir ilkokulda müdür vekilliği yapan öğretmen, 5 kız öğrenciye cinsel istismar ve tacizde bulunduğu iddialarıyla tutuklandı. 62 yaşındaki A.Ş’nin, okulda dördünün yaşı 8, birinin ise 11 olan 5 kız öğrencisine cinsel taciz ve istismarda bulunduğu öne sürüldü. Pedagog eşliğinde ifade verdikleri öğrenilen öğrencilerin, öğretmenlerinin çikolata ve şeker vererek evine ya da okuldaki odasına götürdüğü, burada film izletip tacizde bulunduğunu iddia ettikleri öğrenildi. Eşinden ayrı yaşadığı öğrenilen ve hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen 2 çocuk babası A.Ş. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Okul müdürü taciz iddiasıyla tutuklandı 1/ İçine küçük 1 çakıl taşları gibi taneler konan 2 ve vurmalı çalgı 3 olarak kullanılan boş ve kuru 4 kabak. 2/ Musluk 5 teknesi... Büyük 6 kardeş, ağabey. 3/ Takımlar grubu, 7 küme... Büyük 8 bir orman ağacı. 4/ Atın başına 9 geçirilen dizgin 1 2 3 4 5 6 7 8 9 ve süsler... Fide 1 yetiştirmek için ayrılmış K Ö Ş E K B Ü K Ü toprak bölümü. 5/ Adın 2 U R A L E N İ R durum eklerinden biri... 3 B E N K L İ Ş E İnanç, iman. 6/ Piston... 4 A K B R İ T Sodyum elementinin 5 T E L A Z E T A simgesi. 7/ Bir nota... E L B E A V Zihin ve bedence ortaya 6 konan çaba. 8/ Sarma 7 Ş A M A R A L E tekniğiyle yapılan bir 8 E S İ N A K A N tür işleme. 9/ Büyük ve 9 K İ S S E B Ü K Ü süslü çadır... İskambilde papaza verilen bir başka ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Üflemeli ve klavyeli bir oyuncak çalgı. 2/ Herhangi bir nedenle armağan kabul edenin, vermek zorunda olduğu karşılık... Japon lirik dramı. 3/ Letonya’nın başkenti... Dilbilgisindeki sözcük türlerinden biri. 4/ “Aşk söyletir en yanık türküleri / buluta girdiği gecelerde” (C. S. Tarancı)... Asur Krallığı’nın başkenti. 5/ Genellikle yakmak için kullanılan iri saman... Bir cetvel türü... Balık yakalama aracı. 6/ Toplum içindeki davranışlarda izlenecek yol. 7/ İçine ok konulan torba ya da kılıf... Gözkapaklarına sürülen boya. 8/ “Boynuzlu kavun” da denilen ve ülkemizde de yetiştirilen bir meyve. 9/ Kaptanın ve tayfaların gemi sahibine ya da sigorta ortaklığına bilerek verdikleri zarar. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle