Katalog

16 MAYIS 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 DUYARSIZLIĞA İSYAN ETTİLER Acılı bekleyiş sürüyor OĞUZ YILDIZ/EMRE DÖKER SOMA Maden katliamında yüzlerce kişinin yaşamını yitirdiği Soma dün yine ayaktaydı. Eynez’deki Soma Kömürleri AŞ’ye ait maden ocağındaki yakınlarının hiç değilse cesetlerine ulaşmak isteyen yurttaşlar, yetkililerin duyarsızlığına isyan etti. İlçe merkezinde toplanan gençler de, “Soma uyuma şehidine sahip çık” sloganlarıyla Madenci Heykeli’ne kadar yürüdü. Maden katliamında yaşamını yitirenlerinin sayısının 283 ulaştı. Dün sabah 08.15’te açıklama yapan Enerji Bakanı Taner Yıldız, son 12 saatte canlı işçi çıkarılamadığını belirtti. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da, facianın ardından hastanelerde yatan 27 hasta bulunduğunu, durumu iyi olanların taburcu edilebileceğini belirtti. Kesin sayısı verilmese de madende 100’e yakın işçinin bulunduğu savlandı. Ancak arama kurtarma çalışmaları, madendeki karbonmonoksit düzeyi nedeniyle sağlıklı yürütülemedi. Şiddetini artıran yangına müdahale eden ekipler, ocakta biriken metan gazının tahliye edilmesine çalıştılar. Bu sırada maden çevresindeki kalabalık, güvenlik nedeniyle uzaklaştırıldı. Ölü ya da yaralı listesinde adları bulunmayan madencilerin yakınları da Soma Devlet Hastanesi önündeki bekleyişini sürdürdü. ‘Trafo patlaması olamaz’ Haber Merkezi Soma’daki facianın ardından madencilerin yakınlarının acı bekleyişi devam ediyor. Manisa’nın Soma ilçesindeki maden faciasının ardından gergin bekleyiş sürüyor. Kırkağaç’ta morga dönüştürülen soğuk hava deposu önünden bir an olsun ayrılmayan ve torununu arayan 77 yaşındaki emekli madenci Hüseyin Acar’ın tepkisi, burada bekleyenlerin çaresizliğini de ortaya koydu. Geçen süreye rağmen ölenlerin yakınları, Kırkağaç ilçesinde morga dönüştürülen soğuk hava deposu önünden bir an olsun ayrılmadı. Dört oğlu ve 3 torunu ile madende 34 yıl çalıştıktan sonra emekli olan 6 çocuk 7 torun sahibi Acar, facianın yaşandığı madende çalışan işçiler arasında olan torunu 32 yaşındaki Talip Özden’den hâlâ haber alamadığı için isyan etti. Gözyaşları içinde konuşan Acar, “Üç gündür torunumu ne canlı, ne ölüsünü bulamadım. Gezmediğim, aramadığım yer kalmadı. Halen bir oğlum da madende çalışıyor. Bu kesinlikle trafo patlaması olamaz. Çünkü sigara ve kibritin girmediği maden ocaklarında, hâlâ şalama denilen oksijen tüplü ateşle kaynak çalışması yapılıyor. Bunu herkes biliyor. Denetimlerin yapılacağı sırada ise bu LPG tüpleri ve şalama yakıcı malzemeleri dışarı çıkarılıyor. Kimse kimseyi denetim yapılıyor diye kandırmasın. Torunumu versinler bana. Torunumu bulamıyorum. Kimse de bir açıklama yapmıyor” dedi. Kendisinden haber alınamayan Talip Özden’in 9 yıldır madende çalıştığı ve 1 çocuk babası olduğu öğrenildi. Hükümetin öve öve bitiremediği ocakla ilgili eleştiriler say say bitmiyor Köle gibi çalışma MUSTAFA ÇAKIR SOMA Facianın meydana geldiği Soma’daki maden ocağına ilişkin birçok eksiklik dile getirildi. Ocakta çalışan işçiler işverenin 7/24 üretim yaptırdığını, üretim bandının hiç durmadığını belirterek, “o üretim bandı durursa tepedekiler bizi mahvederlerdi” dedi. Ocakta 700’ün üzerindeki işçinin vardiya değişimlerinin de yerüstünde değil, yeraltında gerçekleştirildiği öğrenildi. Can kaybının bu kadar yüksek olmasında bu vardiya değişimi de etkili oldu. Yeraltında bulunan trafonun çevresinde de beton tahkimat değil, tel örgü olduğu öğrenildi. Maden ocağındaki arama çalışmaları dün gün boyunca devam etti. Ocağın önünde bekleyen işçiler ise madendeki eksikliklere dikkat çekti. İşçiler, ocakta yeraltında trafo bulunduğunu, ancak çevresinde beton tahkimat değil, tel örgü olduğuna dikkat çekti. Ocakta Somalı işçilerin yanı sıra, Balıkesir’den gelen işçilerin de çalıştığı öğrenildi. Vardiya değişimlerinin de üretimin hiç durmaması için yeraltında gerçekleştirildiği belirtildi. Ocakta işçilerin ücretlerinin kademelendirildiği, 18 yaşındaki işçilerin 1000 TL aldıkları ifade edildi. AKP’lilerden provokasyon İlçe merkezinde, farklı kentlerden protesto amacıyla Soma’ya gelecek grupların olduğunu öğrenen AKP yanlıları, sokakta iktidarı eleştirenlere saldırdı. Polis de ilçeye protestocuları sokmamak için sabah saatlerinden itibaren araçları durdurdu ve otobüslerde kimlik kontrolü yaptı. Bir kadının ilçe merkezindeki Madenci Heykeli önünde AKP’ye tepki göstermesi üzerine 30 kişilik grup, kadının üzerine yürüdü. AKP’li grup, Soma’ya dışarıdan geleceklerin esnafın camlarını kıracağı yönünde anons yaparak halkı provoke etmeye çalıştı. Bu arada da toplanan binlerce öğrenci, “Soma uyuma şehidine sahip çık” sloganlarıyla ilçe merkezinden Madenci Heykeli’ne kadar yürüdü. Yaptıkları oturma eylemiyle de hükümeti protesto eden gençler, “Soma’nın kömürü iktidarı yakacak” sloganları attı. Protestocu grup, merkezde oturma eylemi başlatarak trafiği tek yönlü kapadı. Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da dün ilçeye gelerek acılı ailelerle görüştü. Baykal, Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül’ün aksine Beşyol Meydanı’nda alkışlarla karşılandı. Fotoğraflar: AADHA Şirket ‘yaşam odası’ yaptık demişti ama yokmuş Madenci yakınları tepki gösterdiği Gül’e seslendi Soma faciası önlenebilirdi Haber Merkezi Soma’da tüm Türkiye’yi yasa boğan facianın ardından, maden yönetmeliğinde zorunlu hale getirilmesi istenen “yaşam odaları”nın olmadığı ortaya çıktı. Oysa, Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, 29 Nisan 2013 tarihinde Dünya gazetesine verdiği röportajda, herhangi bir kaza anında 500 işçinin 20 gün süreyle yeraltında yeme içme ihtiyacının karşılanacağı ve dışarıyla oksijen bağlantısının kurulacağı yaşam odaları oluşturduklarını söylemişti. Soma’da meydana gelen ve tüm Türkiye’yi yasa boğan faciayla birlikte maden yönetmeliğinde zorunlu hale gelmesi istenen ancak kabul görmeyen “kaçışyaşam odaları” yeniden gündeme geldi. 40 kişi kapasiteli bu odaların fiyatı yaklaşık 250 bin dolar. 5 milyon dolara 20 oda kurulmuş olsaydı, Soma’da madenciler kurtulacaktı. Dünyada sadece Pakistan ve Afganistan gibi ülkelerin yönetmeliklerinde bulunmayan yaşam odaları, Türkiye’de de zorunlu olmadığı için maden ocaklarında kurulmuyor. Odaların içinde su, yiyecek, oksijen, sağlık çantaları ve telefon gibi hayati ihtiyaçlar bulunuyor. Ortalama ihtiyaç hesabına göre odalara sığınanlar 30 günün üzerinde burada yaşayabiliyor. Bu da kurtarma ekiplerinin kaçış odalarına sığınan işçilere ulaşabilmesi için yeterli zamanı sağlıyor. Kaçış odaları ithal eden şirketlerin yöneticileri, ilgili kurumlara ve bakanlıklara sunum yaptıklarını ancak bu projelerine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlıkları arasında kaldığı için askıya alındığını söyledi. ‘Cesetlerimizi istiyoruz’ ledikleri alandan başka bir yere yönlendirildi, jandarma ve özel harekât timleri madene giden yolları kesti. Ekipler, yakınlarından haber almak isteyen yurttaşların bölgeye girmesine engel oldu. Önlemlere tepki gösteren madenci yakınları, Gül’e “Senin yüzünden ekipler çalışmıyor. Bize polis değil, kurtarma ekibi lazım. Defol git buradan. Bu kadar koruma niye? Kimden korkuyorsun?” diye seslendi. Bir yurttaş taşeronlaşmaya karşı bir an önce harekete geçilmesini isterken, bir başkası da “Cesetlerimizi istiyoruz” diye bağırdı. Burada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’dan bilgi alan GülÇiçek ikilisi, daha sonra TKİ Kurumu Eli Müessesi Müdürlüğü Eynez Yeraltı Kontrol Şube Müdürlüğü’ne geçti. Gül, düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Elden gelen her şey yapılıyor. İşin vahameti anlaşıldığı için devlet bütün imkânlarıyla seferber oldu. Maalesef kaybımız büyük... Türk milleti dayanışmayı mutlaka gösterecektir. Bu acıları gelişmiş ülkeler nasıl minimize ettilerse, nasıl yaşamıyorlarsa artık biz de bütün kurallarımızı tekrar gözden geçirmeli, yapılması gereken tedbirleri tekrar almalıyız. DDK olarak tavsiyelerimiz var, eminim ki bunlar da ışık tutacaktır.” Gül konuşma yaparken bir kişi, “Acımız hepimizin, bize yardım edin ne olur” diye bağırdı. EMRE DÖKER / OĞUZ YILDIZ SOMA Manisa’nın Soma ilçesindeki maden ocağından çıkarılan cesetlerin sayısı her geçen gün artarken, acılı bekleyişlerini sürdüren madenci yakınları dün de tepkilerini bölgeyi ziyaret eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e yansıttı. “Cesetlerimizi istiyoruz” diye bağıran yurttaşlar, bürokratik ziyaretlerin arama kurtarma çalışmalarını engellemesine isyan etti. Öte yandan Cumhurbaşkanı Gül, “Bu acıları gelişmiş ülkeler nasıl minimize ettilerse, nasıl yaşamıyorlarsa artık biz de bütün kurallarımızı tekrar gözden geçirmeli, yapılması gereken tedbirleri tekrar almalıyız” ifadelerini kullandı. Başbakan Tayyip Erdoğan’la bakanlarının sert bir şekilde protesto edildiği Soma, dün de Cumhurbaşkanı Gül ve TBMM Başkanı Çiçek’in yanı sıra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi ağırladı. Gül ve Çiçek önce Akhisar Devlet Hastanesi’nde tedavi gören yaralıları ziyaret etti, daha sonra da Soma’ya geldi. Gül, hastaneden ayrılırken makam aracının camını açıp vatandaşlara el sallayarak “Allah sabırlar versin, bir daha böyle acıları yaşamayalım” diye seslendi. Soma’da da facianın yaşandığı maden ocağında, Gül’ün gelişi sırasında geniş güvenlik önlemleri alındı. Acılı aileler günlerdir bek Başbakan gibi konuşmadı KIZDIRAN YORUM: AKLINI KULLANAN HAYATTA KALDI Haber Merkezi İzmir Vali Yardımcısı Mustafa Harputlu, katıldığı konferansta Soma’da yaşanan faciaya ilişkin “Soma’da hayatta kalan aklının kullanandır. Düşünebilen, aklını kullanan hayatını kurtarmıştır” dedi. Ege Üniversitesi’nin düzenlediği “Temel Bilimler Sempozyumu”na katılan Harputlu, Soma’da hayatını kaybeden madenciler için başsağlığı diledikten sonra şaşkınlık yaratan bir değerlendirme yaptı: “Bazı kurtulan kişiler kurallara uymayarak tabiri yerindeyse, hayatlarını kurtarmışlardır çünkü akıllarını kullanmışlardır. Hayatta kalan aklını kullananlardır. Hazırlanan planlara göre tahliye yollarını gösterenler, her şeyi hazır şablona uygun yapanlar insanları gaz sızıntısına yönlendirmiştir. Düşünebilen, aklını kullanan geri dönmüş, hayatını kurtarmıştır.” ‘Bu kadar koruma niye’ İşçiler, ocaktaki ölü sayısının ifade edilenin çok üzerinde olduğunu, 500’ü bile aşabileceğini ifade ettiler. Ocaktaki galerilere açılan ayak adı verilen kolların bazılarına henüz girilemediğine dikkat çekildi. Madende en az 5 mühendis de yaşamını yitirdi. Daha önce aynı ocakta çalışan bir tekniker, “Çok derinlerde kömür vardı. Ancak bu kömürü çıkaramadık. Derinde olduğu için üzerini kül ile kapattık. Öğrendiğimize göre ocağın derinlerindeki üzeri kül ile kapatılan bu kömür oksijen ile temas ederek alev almış ve çökmüş. Yangın ocağın içerisine yayılmış. İşçiler de karbonmonoksit gazından zehirlenmişler. Ocak için için yanmaya devam ediyor” dedi. Ağaç tahkimatların da yandığını belirten tekniker, ocağın en az 6 ay çalışamayacağına işaret etti. Madene ilk müdahalenin de yanlış olduğuna dikkat çeken tekniker, ilk olarak oksijen basılmasının hata olduğunu, bunun yangını körüklediğini ifade etti. Tekniker, “bunun yerine alevlerin olduğu bölgeye kül pompalanması lazımdı” dedi. Ocakta çalışan işçiler de madende hiç aralıksız 7/24 üretim olduğuna dikkat çekerek, “Üretim bandı hiç durmazdı. Eğer o üretim bandı durursa tepedekiler bizi mahvederlerdi. Amir korkusu vardı” dediler. Bu arada ocağın ilk olarak Çinliler tarafından yapıldığı bildirildi. Özelleştirmelere tepki gösteren işçiler, madenin hemen yan tarafında bulunan devlet tarafından işletilen diğer madene dikkat çekerek, “Buranın da devlette olması lazım. Özelleştirme yanlış. İşverenler maliyetli olduğu için devletin kullandığı yöntemleri kullanmıyor” dedi. Madenin sahibinin AKP’ye yakın bir isim olduğu da iddia edildi. İşçiler, işverenin son dönemde Soma’da üç ocak aldığına dikkat çekti. Ölü sayısı 500’ü aşabilir Şirket: Bugüne dek görülmemiş bir yangın Soma Kömür İşletmeleri AŞ’den dün akşam yapılan açıklamada, “Madencilik sektöründe ilk kez görülen bir olayla karşı karşıyayız” denilerek “Yangından 5 dakika önce bütün ölçüm mekanizması bütün verilerin normal şartlarda olduğunu göstermiştir. Ne yazık ki işletmemizde mühendislik ve teknik olarak bugüne kadar görülmeyen ve açıklanamayan yangın vuku bulmuştur” denildi. Bütün incelemelerin sürdüğü belirtilen açıklamada, ayrıntıların bugün kamuoyu ile paylaşılacağı belirtildi.