29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2014 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Soma’daki sorunlar için CHP’nin 20 gün kadar önce verdiği, MHP ve BDP tarafından da desteklenen önerge AKP oylarıyla reddediliyor. Başbakan “Önergede Soma yoktu” diyor, CHP önerge metnini yayınlıyor, Soma var. Mekanize sisteme geçilen bölümde çalışan 147 işçiden sadece bir kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Kadınların ve çocukların madenlerde çalıştırılması yasak olduğu halde 15 yaşında bir çocuğun hayatını kaybettiği iddiası var. Bakan iddiayı yalanlıyor, sonra, çocuğun yaşının 19 olduğu söyleniyor. Gerçek nerede? Bir uzman “Trafo patladı ise, kendi içinde patlar, dışarıya da ısı vermez, kıvılcım da sıçratmaz. Akla iki ihtimal geliyor. Ya yangın nedeni trafo değil ya da trafo olması gereken yerde değil” diyor. Başbakan, kazanın madenciliğin fıtratında (doğasında) olduğunu söylüyor. Soma’da ve her yerde, AKP, Başbakan ve bakanlar protesto ediliyor; hepsine karşı polis şiddeti uygulanıyor, Başbakan’ın bir müşavirinin bir protestocuya tekme atarken çekilen fotoğrafı medyada yayımlanıyor. Başbakan’ın bir vatandaşa yumruk attığı iddiası var. AKP destekçisi medya ise protestolara yer vermiyor; kazanın “olağan” olduğunu vurguluyor. Birtakım kendini bilmez nefret söylemcisi dalkavuklar, bu kazayı da “AKP’ye karşı komplo” olarak niteleyip “paralel” suçlaması yapıyor. Soma’yı işleten şirket, kârlarıyla inşaata yöneliyor, İstanbul’un ikinci yüksek binasını yapıyor. HHH Ve en son ayrıntı, bir kara mizah: Kömür madenlerindeki güvenliği sağlayamayan devlet, 2 tane nükleer santral kurmaya girişiyor! Soma Ağlıyor, Türkiye Ağlıyor ÖZGÜR ÖZEL CHP Manisa Milletvekili Ö zellikle milletvekili olduğum günden beri Soma bizim hep üzerine titrediğimiz ilçelerimizden birisi idi. Bizler Soma’nın kömürü ile değil ama yüzü ve bahtı kara insanı ile hep ilgilendik. Elimizi uzattık. Yerin altında ne derdi var, yer üstünde ne derdi varsa dinledik, hep onların sesi olmaya çalıştık. Sadece ben değil, bütün milletvekillerimiz ile beraber burayı hep gündeme getirdik. Soma’ya her gelişimizde burada maden işçilerimizle, taşeron işçilerimizle buluştuk. Sorunlarını dinledik. Onlar yeryüzü sıcak olsun diye çalışıyor ama evlerini ısıtamıyorlar, aldıkları üç kuruş ile eşlerinin, çocuklarının karnını doyuramıyorlar. Şimdi yüzlercesinin yerin altından cansız bedenlerini çıkartmanın acısını yaşıyoruz. Soma’da sokaklarda insanlar gözyaşı ile dolaşıyor. Umutsuz, mutsuz. Soma ağlıyor, Türkiye ağlıyor. Acımız büyük. Soma şimdi daha mutsuz. Onlar ki hep mutsuzlardı. Çünkü biliyorlardı. Bu işin sonunda başlarına gelecekleri hissediyorlardı. Her gün evden çıkarken, aileniz ile sonsuza kadar vedalaştığınızı düşünün! İşte 13 Mayıs’taki faciada kimileri ailesi ile vedalaştı, kimisi ise hiç vedalaşmadan gitti. İlk haberi duyduğumuzda yerin altında 20 kişi var denildi ve bir ölü olduğunu öğrenmiştik. Hemen bir ekip oluşturduk ve yola çıktık. Yol boyunca da 4’e yükseldi ölü sayısı. Daha sonra 17 oldu! Endişeliydik. Ama gittiğimizde gördüğümüz manzara tam bir can pazarıydı. Sürekli jandarmalarla korunan bir alandan birer birer sedyeler üzerinden çıkartılan cansız bedenler ile karşılaştık. Her 5 sedyeden birisinde canlı, diğer dördünde cansız bedenler yatıyordu. Sa Soma önergesi AKP tarafından reddedilen CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel Cumhuriyet’e yazdı... baha karşı bu rakam 10 sedyeden birinde canlı, geri kalanında cansız bedenlere dönüştü. Ve bir süre sonra hiç canlı çıkmamaya başladı. Orası feryat alanına dönüştü. Orası yürek burkan bir acıya dönüştü. Tarifi mümkün değil. Gözümüzdeki yaşları tutamadığımız, boğazımızın düğümlendiği onlarca hikâyeye rast geldik. Kimisi karnındaki bebeği ile eşini bekliyor, kimisi henüz hayatının baharında gencecik bir bedeni bekliyor, cesetler çıktıkça feryatlar yükseliyordu. Hani Soma’nın o kömür çıkan dağı var ya! Orası altın dolu olsa, bu anaların, eşlerin, çocukların gözyaşlarına değer miydi? Öyle tarifsiz bir hüzün, öyle anlatılamaz bir acı yaşanıyor Soma’da şimdi. Ama Soma’daki en ilginç manzara dün Başbakan’ın gelişi ile yaşandı. Başbakan oraya resmi, sivil 1000 kişilik koruma ordusu ile geldi ve maden alanına girdi. Bir anda arama kurtarma çalışmaları durdu. Öyle bungun bir sessizlik oldu ki, yazın ortasındaki bozkır gibi, sinek kanat çırpsa duyuluyordu. Tam o sırada, bekleyişte olan bir kadın, içerden sevinçli haber umudunu kesmiş ama en azından yakınının cansız bedenini isteyen bir kadın, döndü ve dedi ki: “Aslında bağıracaktım, haykıracaktım Başbakan’a! Ama korktum. Eşimin cesedini vermez diye korktum!” O an tarifsiz acım çifte katlandı. O an 11 yıllık iktidarları boyunca en sessiz protesto ile karşılaştı aslında Erdoğan. Somalılar en sessiz protestoyu yaptılar o gün. Hani diyor ya Başbakan, bu işin fıtratında var ölmek, diye. Oysa bilmiyor ki, bu işin fıtratında var, çığlık, gözyaşı!..” Ölenlerin ardından yas tutanın haykırışı asıl bu işin fıtratındaki. Şimdi övündükleri şey; yasalara uygun bu facia! Onlara göre her şey yasaya uygun. Ölüm de hayatın yasası. Ama birazcık insana, emeğe, alın terine değer veren bir ülke olabilseydik, belki bu kaza yine olacaktı, ama bunca can kaybı yaşanmayacaktı. Birazcık yasalarda işçi korunsaydı bunlar hiç başımıza gelmeyecekti. 1800’lerden, 1900’lerden örnek vermek kolay. Oysa son 30 yıldır, 40 yıldır İngiltere’de, Almanya’da bu kazalarda kimse ölmüyor. Demek ki önlem alınsa, insana değer verilse bu işin önüne geçilebilir. Ama yok! AKP milletvekillerinin “eften püften” dedikleri bu önergeyi de Başbakan’ın “Adında Soma geçmiyor” dediği bu önergeyi de işte birazcık olsun madenlerdeki emekçi kardeşlerimizin derdini dinlemiş olanlar anlayabilirler. Burada bir gündem değiştirme falan yoktu oysa. Gündemin ta kendisi bu idi. Biz önergemizi 23 Ekim’de vermiştik. Çünkü her 56 ayda bir patlayan bir maden vardı Soma Darkale köyünde. O köyde en son 21 Ekim’de 6 çocuk babası bir işçinin can vermesi sonucunda bu işin soru önergeleri ile, sözde denetimlerle çözülmeyeceğini anladık. Bunun üzerine söz konusu önergeyi verdik. O önergede Darkale köyünü anlattık ama en sonunda da dedik ki; “Soma’daki tüm maden ocaklarında yaşanan kazaların araştırılması!..” Daha sonra 28 Nisan gününün, ILO tarafından kabul edilmiş bir gün, İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü olması için Meclis’e bir kanun teklifi vermiştim. Bu kanun teklifinin üzerine iş kazaları, daha doğrusu iş cinayetleri ile ilgili bu araştırma önergemizi grubumuzun önerisi ile Meclis’e getirdik ve 29 Nisan günü bunu konuştuk. Elbette bu önerge kabul edilseydi de bir şey değişmeyecekti. Şimdilerde ancak komisyon kurulmuş ve belki de ilk ziyareti bu kaza yerine yapıyor olacaktık! Ama sorun bu önergenin kabul edilip edilmemesi sorunu da değil aslında. Bu önergeyi eften püften önerge diye gören zihniyet! İçinde Soma yazmıyor diyen Başbakan! Hepimiz biliyoruz ki Şamil Tayyar’ın utanmaz tutumunun kurumsal kimliği de Başbakan tarafından temsil ediliyor. Tek bir söz var her şeyin üstüne söylenebilecek. 29 Nisan günü de Meclis kürsüsünden bunu haykırmıştım. O günkü tutanaklardan: “Yeryüzü sıcak olsun diye o soğuk maden ocağına inip alnının terini ekmeğine tuz eyleyen işçilerin emeklerini, alın terlerini, yaşama mücadelelerini bir siyasi partinin geleceğine, onun ikbali için Genel Başkanı’nın oradaki miting meydanını doldurmasına, alkışlamasına tahvil etmeye çalışanlar, bu yaptıklarının hesabını eninde sonunda, tarih karşısında, hem Türkiye işçi sınıfına hem de bu ülkenin güzel emekçi insanlarına verecekler.” (Özgür Özel, 29 Nisan 2014TBMM tutanakları) Yürek Yakan Soma Notları Türkiye Kömür İşletmeleri kömürün tonunu 130140 dolara mal ediyordu. 2005’te özelleştirildi. Soma’yı işleten şirket, rödovans (TKİ’ye ödenen kira) payı dahil, 23.80 dolar fiyat taahhüdü verdi. HHH Türkiye, maden kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü. Bakanlığın resmi sitesinde rapor: 142 madenden sadece 18’i mevzuata uygun. Türkiye’deki toplam iş kazaları AB’nin sekiz buçuk katı. 20022013 arasında toplam 880 bin, günde ortalama 219 iş kazası. 13 bin 442 ölüm. Almanya’da madenlerde 2013’e kadar 40 yılda 0 ölüm. 2013’te 3 kişi ölüyor, bütün madenlerin kapatılması isteniyor. Soma Devlet Hastanesi’nde yanık ünitesi yok. Kazazedeler İzmir’e naklediliyor ve yolda ölümler oluyor. Çıkarılacak kömür için miktar kotası yok, işletmeler sürekli olarak üretimi artırmak için işçileri ve koşulları zorluyor, bu da kazaları arttırıyor. Maden işçileri, haftada 6 gün, günde 8 saat çalışıyor, yılda 14 artı 2 gün izinleri var. Maden işçilerinin aylık ortalama kazancı 1600 lira. Bir bakanın kolundaki rüşvet olduğu iddia edilen saatin fiyatı ile 400’den fazla işçinin bir aylık maaşı ödenebiliyor. Genel müdürün ayda 65.000 lira aldığı ve yerel AKP örgütü üyesi olduğu belirtiliyor. Kaybedilen işçilerin yakınları, teşhis için, çıkarılanların kollarında saat olup olmadığını, varsa plastik mi çelik mi olduğunu soruyor. Madenlerdeki ve
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle