06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MAYIS 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 9 di ve on bin doların üzerine çıktı. Dövizdeki fiyatlamanın etkisinden kaynaklanan bu sanal durum AKP ekonomi yönetimince “mucize öyküsü” olarak pazarlanmakta. Aritmetik çalışmayı bir adım daha ileri götürelim. Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri (aslında mevcut ekonomi anlayışında “temenniler” dememiz gerek) kişi başına gelirin 25 bin dolara çıkacağı yönünde. Ancak mevcut yüzde 4 düzeyindeki gerçek büyüme hızıyla bunun mümkün olamayacağı açık. Dolayısıyla doların fiyatında ucuzlamanın sürdürülmesi ve 2002 sonrasına benzer biçimde dolar bazında sanal bir büyüme gerçekleşmesi gerekiyor. Hesaplarımız, Türkiye’nin 2023 temennilerini yakalayabilmesi için şu günlerde 2.08 TL olan doların fiyatının 2023 yılında reel olarak 1.27 TL olması gerektiğini gösteriyor. Kur önümüzdeki on yıl boyunca 1.27 düzeyine düşer mi? Düşerse sanayi ihracatçısının hali nice olur? Ve bu döviz bolluğunun yarattığı cari açık ve dış borçlanmanın ekonomik ve siyasi yükümlülükleri nasıl karşılanır? Bunlar Lale Devri’ni andıran Dubai türü tüketim özlemlerini güden bir ekonomi idaresinin duymak istemediği sorular... HHH Ancak, döviz sorunu sadece bir “düzey” sorunu değil. Dövizde yaşanan oynaklıklar ve çalkantılar, önce finans piyasalarına daha sonra da hızla reel üretim sektörlerine yansıyor; belirsizlikler artıyor; risk primleri yükseliyor... Bunlar da giderek yatırım kararlarının ertelenmesine, üretim maliyetlerinin yükselmesine, enflasyonun artmasına ve makro ekonomik dengelerin bozulmasına değin bir dizi sorunun tetiklenmesine yol açıyor. TC Merkez Bankası giderek daha yoğun bir biçimde faiz oranlarını “korumayı”, buna karşın dövizin fiyatının “dalgalanmasına” göz yummayı tercih etmekte. Bu konuyu 25 Aralık 2013 tarihli yazımızda da işlemiş ve şu soruyu sormuş idik: faizde istikrar mı; dövizde istikrar mı? Yanıtı, “kim için” sorusuna bağlı; sanayiciler mi, finansal yatırımcılar mı? Geçen haftadan bu yana dövizin fiyatında gözlenen hızlı düşüşü ve borsalardaki “rallilerin” sonuçlarına biraz da bu soruların penceresinden bakmak gerektiğini vurgulamak istiyorum. (*) Örneğin bkz. Yeldan, A. Erinç ve Güneş Kolsuz (2014) “1980Sonrası Türkiye Ekonomisinde Büyümenin Kaynaklarının Ayrıştırılması” Çalışma ve Toplum, 40(1): 4966. Cari açık 3.19 milyar dolara indi, düşüşte 2.4 milyar dolarlık para girişi etkili oldu Gizemli düşüş İç tüketimi destekleyecek kaynağımız yok Ekonomi Servisi Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin ekonomik yapısının iç tüketimi desteklemediğini belirterek, büyümenin mutlaka özel sektör yatırımları ve ihracatla olması gerektiğini söyledi. Bazı ülkelerin yüksek miktarda kamu harcaması yapmasını sağlayacak rezerv ve kaynakları olduğunu belirten Babacan, Türkiye’nin böyle bir lüksü olmadığını ifade etti. Babacan, “Sadece devlet harcaması ile yapılan büyüme olabileceğine inanmıyoruz. Büyüyeceksek özel sektör ile büyüyeceğiz ve tabii ki ihracatla büyüyeceğiz. İçeride tüketim bizim ekonomik yapımızın destekleyebildiği bir tablo değil maalesef” dedi. Babacan ayrıca, dünyanın zor bir dönem atlattığını ve ancak küresel ticaret ve yatırım ortaklıklarının tekrar gündeme gelmeye başlamasının da umut verici olduğunu ifade etti. “Güveni tekrar nasıl inşa edeceğiz” sorusunun en önemli soru olarak ortada durduğunu ifade eden Babacan “Bu güveni tekrar inşa etmek bundan sonraki dönemin en önemli gündem maddesi olacak. ABD’deki toparlanma diğer gelişmiş ülkelere göre daha kuvvetli. Ancak iş gücü piyasasındaki yapısal bozukluk hala problem olarak duruyor. İşsizlik ABD’nin en çok dikkat etmesi gereken konuların başında geliyor. Avrupa’da yıllardan sonra ilk defa yüzde bir artı büyümeyi göreceğiz. Yine de kırılgan ve ülkeden ülkeye farklılık gösteren bir büyüme. Bankacılık sistemi ile ilgili problemler aşılabilmiş değil” diye konuştu. Ekonomi Servisi u Kaynağı belirsiz para martta 6 ayın zirvesine çıktı. Gizemli sinde yer alan açıklamada, Merkez Bankası rakampara girişi olmasaydı cari açık matta 5.6 milyar doları cari açıktaki gelarına göre mart ayında bulacak, ilk çeyrekte de 14 milyar dolara rilemenin, ödemecari açık geçen yılın aynı ler dengesi tablosundaayına göre yüzde 43 azalarak ulaşacaktı. ki dış ticaret açığının 5.2 mil3.19 milyar dolara geriledi. Açığın kapatılmasında 2.4 milyar do gösteren net hatanoksan kalemi yar dolar azalarak 11.9 milyar dolara ulaşan ve kaynağı belirsiz pa martta 2 milyar 433 milyon dolar lara düşmesi ve net hizmet gelirra girişini gösteren net hatanok fazla verdi. Bu tutar Eylül 2013’ten lerinin 229 milyon dolar artarak san kalemi etkili oldu. Cari açık beri en yüksek düzeyi işaret edi 2.6 milyar dolara yükselmesinin ocakmartta ise 5.1 milyar dolar yor. Yine Merkez Bankası verile etkili olduğu belirtildi. Ekonomist Uğur Gürses bu azalarak 11.46 milyar dolar oldu. rine göre yılın ilk 3 ayında kayAçığın önemli bir kısmı net ha nağı belirsiz olarak adlandırılan dönemki net hata noksan kaleta noksan kaleminden fonlanır net hata noksan 6.6 milyar dolar minin artı yönde 2 milyar doları ken finansman kalitesindeki dü olarak gerçekleşti. Son 9 ayda ise aşmasına yurtdışı mevduatlarının şüş dikkat çekti. Bir diğer önem net hata noksan ile para girişi 11.4 kullanılmasının yol açmış olabili fonlama kalemi ise 4.9 milyar milyar doları buldu. leceğini belirtti. Gürses “TürkiAnalistler Avrupa’daki toparlan ye’deki girişimcilerin yurtdışındolar ile Merkez Bankası rezervleri oldu. Ocak ayında rezervler manın ihracata olumlu yansıma dan yaptıkları ithalat için yurtde ve buna karşın sermaye hare sı, altın ithalatı ve iç talepte azal dışındaki mevduatlarını kullaketlerindeki yavaşlama dikkat çe manın desteğiyle cari açıktaki dü narak ödeme yapmaları net hakiyor. İlk çeyrekte hisse senetleri şüşün önümüzdeki aylarda da de ta noksan kalemini artı yönünne net 408 milyon dolar giriş olur vam etmesini bekliyor. Orta Vade de etkiliyor” dedi. Burgan Yaken, tahvillerden 2.6 milyar dolar li Plan’a göre cari açığın 2014’te tırım Başekonomisti Haluk Büçıkış görüldü. Finans hesabında GSYH’nin yüzde 6.4’üne denk ge rümcekçi ise kurun oynak olduğu ise 39 milyon dolar çıkış görüldü. len 55.5 milyar dolar olması öngö dönemlerde net hata noksanın arKaynağı belirsiz para girişini rülüyor. Merkez Bankası’nın site tış gösterebileceğine dikkat çekti. Büyümenin Yeni Kaynağı: Düşük Kur İktisat bilimi büyümenin kaynaklarını kabaca üç grupta toplar: Sermaye ve emek faktörlerindeki büyüme ile teknolojideki ilerlemeler. Burada “teknoloji” sadece teknik anlamda bilimsel ilerlemeyle sınırlı olmayıp bir ülkedeki kurumları, demokrasi düzeyini ve sosyal/kültürel donanımlarını da kavrar. Türkiye ekonomisinde büyümenin kaynakları üzerine yapılan çalışmalar, 2000 sonrasında büyümenin yüzde 66’sının sermaye artışlarından; yüzde 13’ünün işgücü istihdamındaki artıştan; yüzde 20’sinin ise teknolojik/kurumsal gelişmelerden kaynaklandığını gösteriyor. Oysa 19802000 arasında sermayenin büyümeye katkısının yüzde 50; emeğin ise yüzde 33 olduğunu görüyoruz. Demek ki Türkiye sermaye yoğun biçimde büyümekte.(*) HHH 2000’li yıllar büyümenin kaynakları arasına sanki yeni bir kavramı daha ilave etti: Ucuz döviz kuru (yani kabaca doların TL fiyatının ucuzlaması). Döviz ucuzladıkça Türkiye ekonomisi daha çok büyüyor. Yabancı sermaye bağımlılığı tuzağına sıkışmış bir ekonominin kaçınılmaz gerçeği olan bu durum, dövizdeki ucuzlama söz konusu olunca saman alevi gibi parlıyor; ancak kur dengesi TL aleyhine değişince duraklamaya hatta krize sürükleniyor. Öyle ki Türkiye’nin geleceğine ilişkin büyüme tahminlerini yaparken artık büyümenin gelenekselleşmiş kaynaklarına (sermaye, emek, teknolojik ilerleme) değil, dövizin fiyatının ne olacağına, yani aslında yabancı finansal yatırımcıların Türkiye’ye ne kadar döviz getireceklerine bakmak zorunda kalıyoruz. Dövizin ucuzlamasının ayrıca basit bir aritmetik hesabı var. Şöyle ki, Türkiye 20022012 arasında gerçek anlamda yılda ortalama yüzde 4.9 büyüdü (Cumhuriyet tarihi ortalamasıyla aynı). Ancak söz konusu dönemde doların fiyatı reel olarak (enflasyon farkından arındırıldığında) neredeyse yüzde 60 ucuzladı. Böylece dolar bazında kişi başına gelirimiz üç misli artış göster Hediye çekine de yasak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İşyerlerinin kredi kartlarına getirilen taksit sınırlamasını aşmak için uygulamaya koydukları “hediye kart, hediye çeki” yöntemlerine de taksit yasağı geldi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), “Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelik”te değişiklik yapan yönetmeliği dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmelik değişikliğine göre, mal veya hizmet alımı sonrası belli bir ücret karşılığı borcun taksitlendirilmesi veya ödemenin ertelendiği dönemler de dahil olmak üzere, kredi kartları ile gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde taksitlendirme süresi 9 ayı geçemeyecek. Kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek telekomünikasyon, kuyumculuk, yemek, gıda, akaryakıt harcamaları ile hediye kart, hediye çeki ve benzeri şekillerde herhangi somut bir mal veya hizmeti içermeyen ürünlerin alımlarında da taksit uygulanamayacak. DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ, TARLADA KUTLANIR. Suya, toprağa, berekete, doğanın bize sunduğu bütün güzelliklere adanır. Çünkü biliyoruz, bugün bu ülke için sağlıklı ve doğal lezzetler üretebiliyorsak, bu ülkenin bereketli toprakları sayesinde. Bugün Dünya Çiftçiler Günü... Biz bugünü, tarlada kutlayacağız. Toprağa, tarlaya, bahçeye, bağa yine dört elle sarılacak ve her gün olduğu gibi, bugün de yarına umutla bakacağız. 14 MAYIS DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ, TÜM ÇİFTÇİLERİMİZE KUTLU OLSUN.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle