06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MAYIS 2014 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AF ÖRGÜTÜNÜN RAPORU POLİS ŞİDDETİNİN NE KADAR KANIKSANDIĞINI GÖZLER ÖNÜNE SERİYOR Türkiye işkenceden korkuyor Dış Haberler Servisi Uluslararası Af Örgütü’nce düzenlenen işkence konulu ankette Türklerin yüzde 58’inin gözaltına alınma durumunda işkence göreceğinden korktuğu, buna rağmen yüzde 32’sinin de “halkı korumak için bazı durumlarda” işkencenin gerekli olduğunu düşündüğü ortaya çıktı. Ankete göre Türkiye, işkenceden en çok korkulan ülkeler arasında üçüncü sırada bulunuyor. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 21 ülkede ve GlobeScan tarafından Aralık 2013 ile Nisan 2014 arasında dünya çapında gerçekleştirilen ankete katılan 21 bin kişinin yüzde 8’i, işkencenin “ahlaksızlık” olduğunu, engellenmesi için net uluslararası kurallara gerek duyulduğunu belirtirken katılımcıların yüzde 36’sı işkencenin halkı korumak için bazı durumlarda “gerekli” olabileceğini savundu. Bu görüş en çok Çin’de (yüzde 74) ve Hindistan’da (yüzde 74) destekleniyor. En düşük oranlar ise Yunanistan (yüzde 12) ve Arjantin’de (yüzde 15) ortaya çıktı. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 32’si, işkencenin bazen “gerekli” olabileceğini düşünürken bunu reddedenlerin oranı yüzde 65’i buluyor. Polisin ağzına biber gazı sıktığı Mehmet İstif dil kökü kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi Gezi Direnişi’ne 9. kurban ABİDİN YAĞMUR MERSİN Gezi Direnişi sırasında Mersin’de düzenlenen eylemlerde polisin ağzına yakın mesafeden biber gazı sıkmasının ardından dil kökü kanserine yakalanan Mehmet İstif (37) 11 aydır sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybetti. İstif’in cenazesi bugün Mersin’de toprağa verilecek. Mersin’de yaşayan yazılım uzmanı Mehmet İstif, Gezi Direnişi sırasında Mersin’de düzenlenen eylemlere katıldı. Akdeniz Oyunları’nın açılış töreninin yapıldığı 20 Haziran’da Başbakan Erdoğan’ın Mersin ziyareti sırasında da Gezi Direnişi, polis şiddeti ve gençlerin ölümü nedeniyle bir protesto eylemi düzenlendi. Yürüyüşe izin vermeyen polis, eylemcilere basınçlı su, biber gazı ve plastik mermiyle müdahale etti. Polis tarafından ağzına ve yüzüne yakın mesafeden biber gazı sıkılan Mehmet İstif, rahatsızlandı. Ağzının içi, yüzü ve burnunda şiddetli yanma oluşan İstif, gaza maruz kalan diğer kişilerin de benzer şikâyetleri olması nedeniyle, yanma hissinin geçeceğini düşündü. Ancak ertesi gün İstif’in ağzının içinde yaralar oluştu ve ağrılarının şiddeti arttı. Toros Devlet Hastanesi’ne başvuran İstif’e enfeksiyon teşhisi kondu ve sprey türü ilaçlar verilerek evine gönderildi. Ancak ağzındaki yaralar iyileşmeyen aksine daha da kötü duruma gelen İstif, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’ne başvurdu. Hastanenin adli tıp birimi, ilk incelemesinde, ağız içi yaralarına biber gazının neden olduğuna dair şüphesini kayda geçirdi ve İstif’i kulak burun boğaz bölümüne sevk etti. Burada da İstif’e “alerjik reaksiyon” tanısı konuldu. Ameliyatla İstif’in dilinin dörtte biri alındı ve ağzının içindeki mukoza kazındı. Konuşamayan ve yemek yiyemeyen İstif, ameliyatın ardından 37 gün boyunca Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Servisi’nde tedavi gördü. Ancak bu süre içinde ağız içi ve dil üstündeki yaraları iyileşmedi aksine art Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne neden olan saldırı anına ilişkin kayıtlar davanın son duruşmasında ailesi tarafından da izlenmişti. tı. Durumunun giderek kötüleşmesi üzerine İstif Türkiye İnsan Hakları Vakfı aracılığıyla Çukurova Üniversitesi Balcalı Tıp Fakültesi’nde tedaviye alındı. Burada yapılan biyopsi sonucunda, dil kökündeki yaranın kansere dönüştüğü belirlendi. Teşhisin ardından Mehmet İstif’in Mersin, Adana, İstanbul arasındaki hastane maratonu başladı. İstif, geçtiğimiz şubat ayın da İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvurdu ve burada kanserin biber gazından kaynaklanıp kaynaklanmadığının belirlenmesi için dilinden örnekler alındı. Tedavisi Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde süren İstif’in durumu günden güne daha kötüye gitti. İstif, hastanede yaşam mücadelesi verdiği günlerde de yaşamdan ve mücadeleden kopmadı. Radyoterapi seansları arasında dinlenmek üzere baba evine götürüldüğünde, dostlarını ve gazetecileri, Beşiktaş formasıyla karşıladı, konuşamadığı için el yazısı aracılığıyla sohbet etti. Berkin Elvan’ın ölümünün ardından düzenlenen gösterilere katıldı, sosyal medya üzerinden biber gazı yasaklansın kampanyasını örgütlemeye çalıştı. Hastalığı hızla ilerleyen Mehmet İstif, 24 Mart’ta Facebook hesabından şu mesajı verdi “Dostlar vücudum iflas etmek üzere. Ama yüreğim ve zihnim dimdik ayakta.” Nisan ayının sonlarına gelindiğinde Mehmet İstif konuşma, beslenme hatta nefes alma yetilerini tamamen kaybetti ve 35 kiloya kadar düştü. İstif, vücudundaki enfeksiyon nedeniyle yoğun bakıma alındı. İstif, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde haftalardır verdiği yaşam mücadelesini 13 Mayıs günü öğlen saatlerinde kaybetti. Gürkan Korkmaz: İzlemek çok acı vericiydi u Ali İsmail’in dövülmesine ilişkin görüntülerin mahkemede izletildiği sırada çok büyük bir acı yaşadıklarını ifade eden ağabeyi Gürkan Korkmaz, ‘’Annem oğlunun katilleriyle yüz yüze geldi ve onlarla aynı havayı solumak zorunda kaldı” dedi. AKIN BODUR GEZİ DAVASI SÜRÜYOR Hayattan kopmadı Sanıkların hepsi şiddet mağduru İstanbul Haber Servisi Gezi Parkı eylemlerinde polis şiddetinden kaçanların sığındığı Dolmabahçe Bezmi Âlem Valide Sultan Camisi’nde içki içilmesi iddiası ve yaralılara tıbbi müdahale edilmesiyle ilgili 255 kişi hakkında açılan davada 11 sanık daha hâkim karşısına çıktı. İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya tutuksuz 11 sanık katıldı. Duruşmada savunma yapan sanık Kubilay Halil Kahrıman da olay günü Kabataş tramvayına binmek için İnönü Stadı’nın olduğu yokuştan aşağı doğru giderken aşağıda biber gazı bulutunu gördüğünü kaydederek şunları söyledi: “Arkamda bayağı kalabalık bir grup vardı. Geri dönmek istedim ve o anda yoğun bir biber gazına maruz kaldım. Can havliyle yaklaşık 30 kişiyle birlikte Süzer Plaza’nın içine sığındık. Burada gözaltına alınırken suratımda gazdan korunmak için maske vardı. Maskeyi görevli küfür ederek açtı. Omuz ve diz atılarak darp edildim. Arabada 2 kişi kollarımı arabaya dayayıp tekmeyle bacaklarımı açtılar. Suratıma sebepsiz yere biber gazı sıkıp plastik kelepçe takıldı” Kahrıman, araca tekme ve yumruklarla oturtulduğunu da anlatarak “Benimle birlikte gözaltına alınanlara da bu şekilde davranıldı. Otobüs içerisinde de sebepsiz yere küfür ve darba maruz kaldım. 48 saatten fazla gözaltında kaldım” dedi. 1 Haziran 2013 günü Taksim’de gözaltına alınan sanık avukat Bilgen Savaş ise yaşadıklarını şöyle anlattı: “Gazdan korunmak için kuzenimle birlikte bir apartmanın girişine sığındık. Gazın dağılmasını beklerken farklı bir sokaktan çıkan polisler gelip bizi gözaltına aldı. Bize herhangi bir ihtar, dağılın uyarısı yapılmadı. Gezi Parkı’nda daha önce barışçıl eylemlere gitmiştik. Gözaltına alındığımız gün de bu amaçla gitmiştik.” Gezi Parkı’nda bekleyen insanların üzerine yakın mesafeden gaz sıkan polis memuru Fatih Zengin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Son mesajı ‘Gaz sıkmaktan keyif aldı’ Kırmızı elbisesiyle Gezi Direnişi’nin simgesi haline gelen Sungur’a gaz sıkan polis memuru yargılanmaya başlandı CANAN COŞKUN Haber Merkezi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na (TİHV), Gezi Parkı eylemleri sırasında işkence görenlere hizmet sunduğu dönemde yaptığı denetimin ardından, “bir çalışanın belgelerinin eksik gösterildiği” iddiasıyla 83 bin 329 TL’lik idari para cezası verdi. SGK ilk olarak 26 Şubat 2011’de TİHV’ye bir yazı yollayarak, yarı zamanlı bir çalışan hakkında eksik çalışma belgesi sunulduğunu, o kişinin tam gün çalıştığını iddia etti. Vakıf ise bu iddiaya karşılık 9 Haziran 2011’de SGK’den denetim talep etti. İki yıl bekleyen SGK, Gezi Direnişi dönemine denk gelen 1821 Haziran 2013’te denetimde bulunarak 83 bin 329 TL’lik idari para cezası düzenledi. Vakıf Ankara 14. İdare Mahkemesi’nde yürütmenin durdurulması talebiyle dava açtı. TİHV Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, “Belgeler ortada ama ısrarla cezai işlem çalıştırıldı” diye konuştu. TİHV’ye Gezi cezası Gezi Parkı eylemlerinde “kırmızılı kadın” olarak tanınan Ceyda Sungur’a yakın mesafeden biber gazı sıkan çevik kuvvet polisi Fatih Zengin’in “görevi kötüye kullanmak” suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılandığı dava başladı. Sungur, polis Zengin’in kendisine 70 santimetreden gaz sıktığını belirterek “Kendisi gaz sıkmaktan o kadar keyif almış olacak ki ben sırtımı döndükten sonra da gaz sıkmaya devam etti” dedi. Soruşturmada savcı Adnan Çimen tarafından hazırlanan iddianame ilk olarak İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. Ancak mahkeme, sanığa yöneltilen “görevi kötüye kullanmak” suçunun 8 Aralık 2010 tarihli değişik likle 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezası gerektirdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek dosyayı İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya müşteki Ceyda Sungur, avukatı İlkay Bahçetepe ve sanık avukatı Funda Sadıkahmet Alp katıldı. Sanık çevik kuvvet polisi Zengin raporlu olduğu gerekçesiyle duruşmaya katılmadı. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan müşteki Sungur, Gezi Parkı’na kanunsuz bir şekilde girildiği ve yıkım yapıldığını duyduklarında parkın yok edilmesine karşı protestoda bulunmak için gittiğini belirtti. Sungur, polise herhangi bir şekilde direnişte veya eylemde bulunmadığını kaydederek “Bana orantısız bir şekilde, sırtı mı döndüğümde sırtıma gelecek şekilde yüzüme ve gözüme doğru gaz sıktı. Hatta o kadar keyif almış olacak ki ben sırtımı döndükten sonra sıkmaya devam etti. Arkamdaki kameraya da sıktı” dedi. Sungur, soruşturmanın savcısı Adnan Çimen’e o dönem verdiği ifadede kendisine gaz sıkan polise emri yanındaki amirinin verdiğini söylemesine karşın savcının zapta “bilinmeyen bir şahıs” olarak geçirdiğini söyledi. Sungur’un avukatı İlkay Bahçetepe ise suç vasfının yanlış belirtildiğinden görevsizlik kararı verilmesini isteyerek “Dosyanın olası kasıtla adam öldürmeye teşebbüs ve işkence suçlamalarıyla ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istiyoruz” dedi. Yargıç, görevsizlik talebini reddederek duruşmayı 25 Haziran’a erteledi. Gazı sıkan polis biliniyor! 37 yaşında yaşamını kaybeden Mehmet İstif, kendisini 11 ay içinde ölüme götüren hastalığa biber gazının neden olduğu gerekçesiyle, geçen mart ayında savcılığa suç duyurusunda bulundu. İstif dilekçesinde, 20 Haziran akşamı Forum Mersin önündeki eyleme katıldığını, kask numarasından Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı olduğunu anladığı bir polis memurunun eylem boyunca kendisini takip ettiğini ve yaklaşık 40 santimetre mesafeden yüzüne ve ağzına uzun süre gaz sıktığını anlattı. CHP’Lİ TANRIKULU VE HDP EŞBAŞKANI KÜRKÇÜ, İSTİF’İN ÖLÜMÜNDEN HÜKÜMETİ SUÇLADI ‘AKP cinayetlerine yenisini ekledi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Mersin’deki Gezi Direnişi eylemlerinde Mehmet İstif’in polisin ağzına yakın mesafeden biber gazı sıkmasının ardından dil kökü kanserine yakalanmasının ardından yaşamanı yitirmesiyle ilgili CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Mehmet İstif, doğrudan veya dolaylı olarak biber gazından dolayı yaşamını yitiren ilk kişi değildir ve ne yazık ki bu uygulama sürdürülmeye devam edilirse, son da olmayacaktır” derken HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü “AKP polisi cinayetlerine bir yenisi daha eklendi” ifadelerini kullandı. Tanrıkulu biber gazının insan sağlığı üzerinde zararları olduğunu belirterek, İstif’in ağzına sıkılan biber gazından dolayı dil kökü kanseri olduğunu belirtti. Tanrıkulu şunları kaydetti: “İstif’in yaşam hakkını ortadan kaldıran biber gazı yasaklanmalı, bu yöntemi kullananlar yargılanmalı. İstif ailesinin bundan sonraki hukuk mücadelesinde de sonuna kadar yanlarında olduğumuzu bilmesini istiyorum.” Kürkçü ise cinayetin sorumlusu polislerin bir an önce bulunması gerektiğini belirterek İçişleri Bakanlığı’nı göreve çağırdı. Kürkçü “Evrensel demokratik bir hak olan toplantı ve gösteri yapma özgürlüğünü sınırlandıran ve engelleyen siyasi iktidarın bu tutumu Türkiye’nin hiçbir yerinde kabullenilmeyecektir” dedi. İSKENDERUN Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de 2 Haziran tarihinde polis ve eli sopalı esnaf tarafından dövülen, geçirdiği beyin kanamasının ardından 10 Temmuz’da yaşamını yitiren, 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, önceki gün Kayseri’de yapılan duruşmanın ardından dava sürecini gazetemize değerlendirdi. Korkmaz, “Ali İsmail’in son görüntülerini izlemek çok acı vericiydi. Geçen yıl anneler gününde Ali İsmail anneme siyah bir kazak hediye etmişti. Annem, bir yıl sonra 12 Mayıs’ta yapılan duruşmada oğlunun katilleriyle yüz yüze geldi. Aynı tarihi siyah bir gün olarak yaşadı” dedi. Korkmaz, 3 duruşma sonra mahkemeden karar çıkmasını beklediklerini söyledi. Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de polis ve eli sopalı esnaf tarafından öldüresiye dövülen ve 38 günlük yaşam mücadelesini kaybeden Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne ilişkin davanın ikinci duruşması önceki gün Kayseri’de yapıldı. Tanıklar, Ali İsmail’in öldüresiye dövüldüğü olayı tüm ayrıntılarıyla anlatırken onu döven polisleri ve eli sopalıları da tek tek teşhis etti. Sanıkların ilk duruşmada dinlendiğini, tanıkların da önceki gün yapılan duruşmada ifade verip sanıkları teşhis ettiğini anımsatan Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz, olaya ilişkin görüntülerin Jandarma Kriminal Laboratuvarı’nda kurtarıldığını, görüntülerdeki kişinin Ali İsmail Korkmaz olup olmadığına yönelik TUBİTAK’tan rapor beklendiğini anlattı. Korkmaz “Yargılama aşamasında şu an tek eksik TÜBİTAK raporu. Raporun önümüzdeki ilk duruşmaya gelmesini bekliyoruz. Tahminimiz davada kararın üç duruşmaya kadar çıkmasıdır” dedi. Ali İsmail’in dövülmesine ilişkin görüntülerin mahkemede izletildiği sırada çok büyük bir acı yaşadıklarını ifade eden Korkmaz şöyle konuştu: “Acı verici görüntülerdi. Ali İsmail’i kanlı, canlı görmek ve bir daha onu hiç göremeyeceğimizi bilmek, çok acı vericiydi. Geçen yıl Anneler günü 12 Mayıs’taydı. Ali İsmail anneme siyah bir kazak hediye etmişti. Annem, bir yıl sonra 12 Mayıs’ta Ali İsmail’in öldürülmesiyle ilgili duruşmaya katıldı. Aynı tarihi siyah bir gün olarak yaşadı. Annem oğlunun katilleriyle yüz yüze geldi ve onlarla aynı havayı solumak zorunda kaldı.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle