Katalog

11 MART 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Ortadan kaldırılmaya çalışılan mahkeme, ta butuna çakılan çivileri söküyor, “Beni öldüre mezsiniz” diyerek tahliyelere direniyor. Kendisini tarihten silen Meclis’e meydan okuyor. Onun ham lesine karşı hükümetin denetimine geçen HSYK “Seninki yetki gaspı” diye tepki gösteriyor. Bu “yargıçlar savaşı”, yıllardır on binlerce insanın özgürlüğüne mal olan büyük kapışmanın son perdesi... Bugüne kadar polislerin şeflerini tutukladığını gördük. Jandarma’nın savcıların önünü kestiğini gördük. Polisin istihbaratçılara silah çektiğini gördük. Şimdi sıra geldi, yargıçların yargıçları yargılamasına... Devletin, paraleliyle kanlı savaşında ikisi birden yenildi. Umalım ki bu topyekun batış, “Devleti küçültelim” diyenler için bir fırsata dönüşsün. İzleme Dairesi, uzmanlara eposta atarak ‘Kılıçdaroğlu raporlarını hazırlayın’ demiş RTÜK’te skandal talimat FIRAT KOZOK ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Tayyip Erdoğan’la oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ve “paraları sıfırla” talimatı verdiği ses kayıtlarını partisinin grup toplantısında dinletmesinin ardından RTÜK İzleme Dairesi Başkan Yardımcısı, kurul uzmanlarına skandal bir talimat gönderdi. Uzmanlara gönderilen yazıda, Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı tapeleri yayımlayan kuruluşlar hakkında rapor düzenlenmesi istendi. Kılıçdaroğlu, 25 Şubat’taki grup toplantısında Erdoğan’a ait olduğu belirtilen ses kayıtlarını dinletmişti. Aynı gün yapılan AKP Grup Toplantısı’nda Erdoğan’ın grup konuşmasını sonuna kadar canlı yayımlayan kanallar, tapeler nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını yarıda kesmişti. Toplantıda kayıtları yargı dahil resmi ve gayri resmi kanallardan doğrulattırdıklarını belirten CHP lideri, “Ağrı Dağı ne kadar gerçekse, Erciyes Dağı ne kadar gerçekse bu kayıtlar, tutanaklar da o kadar gerçek” demiş ve Erdoğan’ı istifaya çağırmıştı. Başbakan Erdoğan ise Kılıçdaroğlu’nun anayasaya aykırı hareket ettiğini savunarak gerekli adımları atacaklarını söylemişti. RTÜK hemen harekete geçti Erdoğan’ı kızdıran bu girişimin ardından RTÜK skandal bir işlem başlattı. İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkan Yardımcısı, RTÜK uzmanlarına birer elektronik posta atarak CHP Grup Toplantısı’nda tapelerin dinletildiği bölümleri yayımlayan kanallar hakkında rapor hazırlanmasını istedi. Başkan Yardımcısı, yazısında şunları kaydetti: “Arkadaşlar merhaba, bilindiği gibi 25/02/2014 tarihli CHP grup toplantısında Başbakan ve oğlu arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmeleri yayınlanmıştır. Bazı yayın kuruluşları söz konusu grup toplantısını haberleştirerek değişik şekillerde yayınlamıştır. (Bizzat ses kayıtlarını vererek, kendi seslendirerek, kayan yazı şeklinde vb.) Bahse konu olan telefon görüşmelerini her ne ad altında olursa olsun yayınlayan medya hizmet sağlayıcıları hakkında 6112 sayılı kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (c) ve (ç) bendleri çerçevesinde rapor düzenlenerek 04 Mart 2014 Salı gününe kadar teslim etmeniz rica olunur.” ‘RTÜK TARAFSIZLIĞINI YİTİRMİŞTİR’ Skandal girişime tepki gösteren RTÜK üyesi Ali Öztunç, RTÜK’ün seçim sürecinde tarafsızlığını yitirdiğini ifade etti. Öztunç, şöyle konuştu: “Hiçbir daire başkan yardımcısı uzmanlara talimat veremez, ‘şu maddelerden ceza verilsin’ diyemez. Bırakın daire başkan yardımcısını, RTÜK üyesi de, başkanı da bunu söyleyemez. Bir daire başkanı bunu yapabiliyorsa, RTÜK’ün AKP’li üyelerinden ya da başkanından aldığı talimatla yapıyordur. Bu gösteriyor ki RTÜK son seçim sürecinde tamamen tarafsızlığını yitirmiştir.” Bu da Oldu: Hâkimler Savaşıyor Hukuk zincirinin en üst kademesindeki isimlerden biriyle buluştum geçenlerde... Politik davranan polislerden, savcılardan, hâkimlerden yakındı. “Herkesi dinlemişler. Beni de dinlemiş, izlemiş olabilirler” dedi. Bu arşivi ortaya çıkarma azminden söz etti; artık kimsenin evinden sabahın köründe gözaltına alınmayacağına, yargısız dinlenemeyeceğine dair sözler verdi. Ama sözleri, bir garantiden çok, bir temenni gibiydi. Çünkü artık kimsenin, hatta savcıların, yargıçların bile hukuka inancının kalmadığını o da biliyordu. HHH Dünkü manzara, adaletin geldiği noktanın fotoğrafıydı: ATATÜRK ORMAN ÇİFLİĞİ ‘Ak Saray’a bir iptal daha SERTAÇ EŞ ANKARA AKP hükümetinin Atatürk Orman Çiftliği’ne (AOÇ) yaptığı ve “Ak Saray” olarak bilinen yeni Başbakanlık binası için yargıdan bir iptal kararı daha çıktı. Ankara 11. İdare Mahkemesi, binanın üzerine kurulduğu 46 dekarlık bölgenin statüsünü 1. derece sit alanından 3. derece sit alanına indiren kurullara tarihsel ders verdi. Mahkemeye rapor sunan bilirkişiler, kararı alan kurul üyelerinin bölgeyi incelemeden karar verdiklerine dikkat çekti. Yeni Başbakanlık binasının yapıldığı AOÇ arazisi için bir iptal kararı da Orman Mühendisleri Odası’nın açtığı davadan geldi. Daha önce Başbakanlık’a tahsis edilen 7 hektar alan için iptal kararı alan Ankara 11. İdare Mahkemesi, bu sefer binanın üzerine yapıldığı eski Orman Genel Müdürlüğü arazisi için de iptal kararı verdi. Ankara 11. İdare Mahkemesi’nce atanan bilirkişi yaptığı inceleme sonucunda koruma kurullarına ders niteliğinde bir rapor hazırlayarak mahkemeye sundu. Bilirkişi, bölgenin statüsünün 3. derece sit olarak tescilinin gerekçesiz olduğunu, “koruma kavram yasa ve mevzuatına uygun olmadığına” vurgu yaptı. Kurul yapısında konuya ilişkin bir uzmanın dahi bulunmadığı, ilgili bilim kurullarından yardım dahi alınmadığına dikkat çeken bilirkişi, “Kararı veren kurul üyelerinin yerinde inceleme kararı bile almadan böyle bir kararın alınmasının usul yönünden ve teamüller açısından uygun olmadığını” vurguladı. 4+4+4 raporu açıklandı: Başarı düştü, çocuklar aç! FİGEN ATALAY Mahkemeden ders 4+4+4 olarak bilinen yeni sistemle, 5. sınıfların akademik başarısı tüm derslerde düştü. Kimi okullarda sabah 6’da derse başlayan çocuklar, eski sisteme göre daha az kahvaltı yapıyor ve öğle yemeği yiyor. Çocuklar derste dikkatlerinin dağıldığını, dersleri izlemekte, anlamakta zorlandıklarını, öğrendiklerini kısa sürede unuttuklarını söylüyorlar. Yeni uygulamada, seçmeli dersler de düzenli işlenmiyor, boş geçiyor. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), 6287 sayılı yasayla yaşama geçirilen ve kamuoyunda “4+4+4” olarak bilinen yeni uygulamayı izlemek ve değerlendirmek için gerçekleştirdikleri araştırmayı tamamladı. “Temel Eğitimin Kademelendirilmesi Sürecinin İzlenmesi” başlıklı araştırma raporunda, kesintisiz 8 yıllık eğitim sistemi içerisinde okuyan 5. sınıf öğrencileri ile 4+4 olarak düzenlenen kesintili ilköğretim sisteminde okuyan 5. sınıf öğrencilerinin eğitim çıktıları ve okul ortamları karşılaştırıldı. Raporun sunumunu yapan Dr. Alper Din çer, her geçiş döneminin öğrencilere stres getirdiğini belirterek ortaokulun erken yaşa çekilmesiyle tüm derslerde başarının düştüğünü söyledi. Yeni yasaya göre, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin ayrı binalarda öğretim görmeleri gerekiyor. Tam gün öğretim alanlar hem akademik olarak daha başarılı hem de daha mutlu. Ancak yeni sistemle tam gün eğitim görenlerin oranı yüzde 10 azalmış. Yani ikili öğretim alanların sayısı artmış. “Sabahçı” öğrencilerin okula başlama saati ortalama 07.20, ama kimi 06.00’da okula giden öğrenciler de var. Bu öğrencilerin okuldan çıkış saati de 19.45. Kim derdi ki, Ergenekon davasının savcısı Başbakan , davanın yargıçlarına karşı, tahliyeler için uğraşacak. Kim derdi ki eski Genelkurmay Başkanı, kendisine “kumpas” kuranların hükümetle giriştiği savaş sayesinde dışarı çıkacak. Dengeler, içi boşalmış bir varilin devrilişi gibi, büyük gürültüyle altüst oluyor. Meslektaşımız Tuncay Özkan’a “Geçmiş olsun” diyoruz. 14 yaşında bırakıp 20 yaşında kavuştuğu Nazlıcan’ına “Gözün aydın” diyoruz. Dikkat ettiniz mi bilmem: Tahliye edilenlerden bazıları sessizce ortadan kayboluyor; bazıları kapıda meydan okuyor. Bana öyle geliyor ki, kaybolan Bunu da gördük: Hükümet, ‘Ergenekoncular’ için devrede larda suçluların telaşı var, meydan okuyanlarda suçsuzların isyanı... Bir de konuşanların mutlaka altını çizdiği üç konuya dikkatinizi çekmek isterim: “İçerdekiler bırakılmadıkça biz özgür sayılmayız.” “Bu işin peşini bırakmayız.” “Hesap sorarız, ama kin tutmayız.” Bir yanda, “Kininin davacısı bir nesil” isteyen bir Başbakan, öte yanda haksız yere yattığı hapisten çıkarken 6 yıl görmediği kızına “Kin tutma” öğüdü veren Tuncay Özkan... Neyse ki tarihte ilkinin kazandığı bir örnek yok. Nazileri hatırlatmayın; onlar da yenildi sonunda... Gülen’in kefilleri Utku Çakırözer’in dünkü “Analiz”inden öğrendik: Faruk Loğoğlu Washington Büyükelçisi olduğu dönemde, AKP hükümeti, Gülen’e ABD’den yeşil kart alabilmek için “Kendisi muteber bir din adamıdır” diye referans mektubu yazmış, kendisi de mektubu Amerikan Dışişleri’ne iletmiş. Aslında konuyu daha önce WikiLeaks belgelerinden biliyorduk. 4 Ağustos 2005’te ABD’nin İstanbul Başkonsolosu’nun merkeze yolladığı kriptoda, “3 üst düzey polis şefi gelip FBI’dan Gülen için temiz kâğıdı istedi” deniliyordu. Gülen, Türk Hükümeti’nin referansıyla yeşil kart alamayınca ABD İçişleri Bakanlığı’nı dava etmişti. Mahkemede bu kez de Gülen’e eski CIA Türkiye Masası Şefi Graham Fuller ve eski ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz kefil olmuştu. Lakin bu kefaletler de yeşil karta yetmemişti. Bunlar 10 yıl önce oldu. Gülen aynı Gülen... Ne değişti de dünkü “Muteber din adamı”, şimdi hakkında kırmızı bülten çıkarılması istenen bir “Haşhaşi lideri”ne dönüştü? Kademelendirme sonrasında ortaokullarda haftalık ders saatlerinin artması ve ikili öğretimin yaygınlaşması; daha az öğrencinin sabah kahvaltısı yapabilmesi ve öğle yemeği yiyebilmesi sonucunu doğurmuş. Seçmeli derslerde sorun yaşanıyor. Öğrenciler en çok ingilizce ve matematik derslerini seçmiş. Ancak öğretmen yetersizliği nedeniyle dersler düzenli işlenemiyor. Aç aç derse giriyorlar ~ANMA~ TURHAN SELÇUK Seninle sensiz 4. yıl Derin Sevgi ve Özlemle anıyorum. Öyle çok özledim ki seni... Her andasın... Eşi: Ruhan Selçuk TURHAN SELÇUK “Geride bıraktıkları kalplerde yaşayanlar, canlıdırlar” Kızılderili Özdeyişi Büyük bir beğeni, özlem ve sevgiyle seninle birlikteyiz... ÜLFET ERTEL MURAT ERTEL EREN DEVRAN ERTEL RUHAN SELÇUK ESMA ERTEL MEHMET BENLİ