04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2014 PERŞEMBE 6 HABERLER TÜBİTAK’ta 5 kriptocu izne ayrılırken Işık, Başbakanlık’tan inceleme talebi gelmediğini söyledi Bakan montajı hissetmiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Başbakan Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ve iktidarın “montaj” dediği ses kayıtlarına ilişkin Başbakanlık’ın halen teknik bir inceleme için TÜBİTAK’a başvurmadığını açıkladı. Işık, SETA tarafından düzenlenen bir panelin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Işık, “Ben o ses kayıtlarını ilk dinlediğimde çok açık bir montaj olduğunu hissettim. Sayın Başbakan Konya’da olduğu halde, Ankara’da, iki kişi konuşurken birisi çok sessiz, kısık sesle konuşurken diğerinin bağırması, psikoloji açısından çok normal bir durum olmaz. Bu çok ralel yapının en fazla sızma giriaçık ve net bir montaj. Eğer şimlerinde bulunduğu kurumBaşbakanlık, TÜBİTAK’tan lardan biri. Bu konuyla ilgiteknik bir inceleme isterse, biz li biz de hassasiyetle çalışıyotabii ki onu yaparız.” ruz. Devletin kendi hiyerarşisi Erdoğan’ın, son ses kayiçinde amirinden emir almadı üzerine AKP grup topyıp da kendi ağabeyinden lantısında ifade ettiği, emir alan bir yakla“TÜBİTAK’ta yeşımı asla kabullenni yapılanmaya meyiz. Mevzuat ve gidildiği, devletin mekanizma gerekriptolu telefonlağince gereken şey, rının bile oradan gereken zamandinlendiği” sözda yapılır.” lerinin anımsatılErdoğan’ın ması üzerine Işık, önceki gün“Maalesef bu pa Bakan Işık, inceleme başlattıklarını söyledi. kü açıklamalarından sonra dün sabah da BİLGEM’deki kriptolu telefonlara bakan 5 kişinin izne ayrıldığını ve çalıştıkları mekânla irtibatlarının kesildiğini anlatan Işık sayı olarak tam veremese de şu ana kadar görevden alınan personelin olduğunu söyledi. Işık, BİLGEM’in eski Başkanı Hasan Palaz ve eski Marmara Araştırma Merkezi’nin (MAM) Başkanı Murat Aydın’ın TÜBİTAK Bilim Kurulu’nun kararlarıyla görevden alındığını ifade etti. Kriptolu telefonların TÜBİTAK içinden mi dışından mı dinlendiğinin incelemeler sonucunda belli olacağını belirten Işık, bu konuda 1 Şubat’ta atanan BİLGEM Başkanı’na talimat verdiğini söyledi. Ülke Nasıl Temizlenecek? Acaba nasıl ağır hatalar, yanlışlar yaptık ki ülkenin başına bunlar geldi; biz de utançtan yerin dibine girmek ve kaybolmak duygusuyla yerin üstünde kıpkırmızı yüzle dolaşmak arasında kaldık? Önceki akşam kızım geç vakit Kadıköy’deki gösterilere gidiyordu, genellikle giderim, destek veririm, gözlem yaparım ama üzerime çöken dağın altındaydım veya bedenim bir bataklığa ağır ağır gömülüyordu sanki. İki gün evde görevliye kapıyı bile açmak ve bir şeylerle yüzleşmek gelmedi içimden. Sonunda sokağa çıkabildim. Kendimi başım önümde dolaşırken yakalıyorum, sonra silkinerek dikleşiyorum, diyorum ki bu senin utancın değil. Biliyorum, bireysel kaçış yoludur bu. Vicdanım ise tam tersini söylüyor, dahası bu suç, bu utanç senin diye haykırıyor. Soruyorum kendime: Acaba ne yapmadım ki, neyi eksik veya yanlış yaptım ki, böylesine rezilane bir yönetim, benim ve ülkem hakkında karar veriyor. Sağcı yönetimler tamam, kifayetsizler, yeteneksizler, batırıcılar tamam... Siyasetin finansmanı da hep yolsuzluklarla yapılır... Ama neredeyse tüm bir kurulun, başındaki ile birlikte, böyle bir batağın içinde görüntüsü vermesi yooo yoo bu ağır geliyor... Burada mutlaka benim, senin, onun, bizlerin, hepimizin ağır hatası var, suçu var. Bunları nasıl getirip tepemize, ülkemizi teslim edebildik?! HHH Biliyorum diyeceksiniz ki bu ilk kez mi? Bu ülkeyi 2001’de de büyük bir bataklığın içine itmediler mi? 60 yıldır 20’ye yakın krizle bu ülke, MenderesDemirelÖzalÇillerM.Yılmaz (ve ordu) sarmalında oradan buraya sürüklenmedi mi? RTE ve ortakları kimlerin referansı? Türban neyin örtüsüydü? Camilerkubbelerkılıçlartopuzlar, Alpaslan, Osmanlılar, fetihler neyin kılıfıydı? Tarihimizde doğru, namuslu, milleti bütünleştirici ne varsa her şeyi yerle bir etmeye kalkışmaları da büyük soygunun sürdürülmesi amaçlı değil miydi? Bu adamlar, milyarları villalara yığmak hedefiyle nasıl olup da böylesine örgütlenebildiler, bu milleti bu kadar kandırdılar, peşlerinden sürükleyebildiler... Türbanları, içki yasakları, din eğitimleri, imam hatipleştirmeleri, camileri, namazları, tarikatları, cemaatleri, beş çocuk dayatmaları ile milleti yoksullaştırma çabaları bu iktidarın daha sayamadıklarımızın hepsi, bir büyük yalan, ülke çapında bir büyük büyü, milletiyoksulu uyuşturucu silahları, ülkenin üzerine büyük bir örtü, kendilerine uygun bir “milli irade” tasarlayıp iktidarlarını sürdürme politikaları. Milli irade hiçbir şeydir veya çok şeydir. Milli irade, bir hukuk ve toplumsalanayasal sistemin unsuru olarak vardır. Yolsuzluğu, rüşvetçiliği kanıtlanmış bir kişi, sandıktan çıksa bile ülkeyi yönetemez... Orada milli irade yoktur. Millet sandığı çöpe atar. HHH Türkiye büyük bir savaşın içine çekiliyor. Bugünün sürdürülmesi üzerine bütün politikaların, bütün ısrarların, bütün dayatmaların, bütün yalanların ve peşin inkârların varacağı sonuç, büyük bir çöküştür. Büyük acılardır, büyük vuruşmalardır. Derin yarılmalar, büyük kayıplar, gözyaşlarıdır. Bu ülke diktatörlüğe, bir yolsuzluk ve rüşvet iktidarına izin veremez. Türkiye muz cumhuriyeti değildir. Bu ülkede hep bir Afrika diktatörü olma heveslisi olageldi ama hiç barınamadı. Türkiye’nin tarihi hiçbir şey mi anlatmıyor? Bu iktidar içinde hiç mi bir kişi yok, restini çeksin, gerçekleri söylesin ve ülkem için, milletim için, gelecek için bundan sonra olacaklara ortak olamam desin. Hey orada kimse yok mu? Bunca milletvekili içinde bu gidişe dur diyecek ülkenin batağa giden yazgısını dönüştürecek bir avuç neden çık(a)mıyor. Hepsi mi gözbağlı, ekonomik bağlı, kötüye bağlı. Bu hükümet devam edemez... HHH Başbakan, ne kayıttaki sesi, ne oğlunun sesini ne de böyle bir konuşmayı inkâr ediyor, sadece montaj diyor. Bir de “devletin kriptolu telefonlarını bile dinlediler”. En büyük itiraf budur! Kriptolu telefonları dinlediler derken hiç montaj falan demiyor! Kimin kriptolu telefonunu? Başbakan ve oğlunun. Onlar kim? Devlet! Derken kabak, kriptolu telefonlardan sorumlu TÜBİTAK çalışanlarının başında patlıyor: Kapı dışarı! Bilseydim elindeki telefonların da dinlenebileceğini, bu konuşmaları yapmazdım diye düşünüyor. Tuzağa düşürülmüşlük duygusu! Başbakanın yapacağı tek büyük iyilik, bir adım geri çekilerek hiçbir perdelemeye girmeden, gerçeklerin, salt gerçeklerin ortaya çıkmasına olanak vermesidir. Sonra, haklı çıkarsa daha büyük bir geri dönüşünün de kapılarını açmak. Bunu yapmadığı takdirde bu ülkeyi zaten yönetemez... Ya bir adım ileri atacak ya bir adım geri... HHH Biz de hep beraber düşünelim: Nerede hata yaptık, neyi başaramadık?! GAZETEYİ BASMADILAR CHP, SES MÜHENDİSLERİNE HASSAS CİHAZLARLA ANALİZ YAPTIRDI Sansür matbaaya kadar indi İstanbul Haber Servisi Yarın gazetesinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmalarına yer verdiği “Yeriniz Kalmadı” başlıklı 123. sayısı İhlas Matbaacılık tarafından basılmadı. Matbaa, “Kapakta sıkıntı var” diyerek manşetin değiştirilmesini istedi. Her hafta salı günü öğlen saatlerinde baskıya giren Yarın gazetesi önceki gün baskıya saatler kala İhlas Matbaacılık yönetimi tarafından arandı. Matbaa, “Bastığımız gazeteleri her hafta yönetim inceliyor. Manşetinizi değiştirmediğiniz takdirde bu hafta basamayacağız” şeklinde bir açıklama ile basımı durdurduğunu açıkladı. Yarın gazetesinin sorunun ne olduğunu sorması üzerine İhlas yönetimi; “Kapakta sıkıntı var. Dava ile uğraşmak istemiyoruz” yanıtını verdi. Gazete manşetini değiştirmeyince 123. sayı okurlarına ulaşamadı. Yarın gazetesi yönetimi “İhlas Matbaacılık tarafından basımın engellenmesi, sansürün matbaalara kadar işlediğinin bir göstergesidir. Çünkü manşette yer alan görseller ve içeriğin engellenmesinin hukuki hiçbir dayanağı yoktur. Varsa da işte mahkemeler orada. AKP iktidarının her yerde bir ‘Alo Fatih’i var anlaşılan. Biz mahkemelerde hesaplaşmaya hazırız ama onlar hesaplaşmak yerine sansürlemeye, gizlemeye, örtmeye alışmışlar. Mahkeme kararı yok ‘Alo Fatih’ var. Başbakan televizyonları aradığı gibi matbaaları da tek tek arıyor veya geziyor olabilir. Kim bilir?” dedi. ‘Tamamen orijinal’ AYŞE SAYIN KRİPTOLU TELEFONLAR Anahtar yoksa dinlenemez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TÜBİTAK tarafından üretilen ve ses ve verileri şifreleyerek GSM ağı üzerinde güvenli iletişim sağlayan kriptolu telefonlar Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar ve üst düzey askeri yetkililer tarafından kullanılıyor. TÜBİTAK tarafından erişilen bu teknoloji NATO’nun yalnızca 6 üye ülkesinde bulunuyor. Amerika, Almanya, İspanya, Fransa ve Norveç’te de benzer kriptolu cihazlar üretiliyor. Kriptolu telefonlar, görüşme başlangıcında karşılıklı olarak birbirlerinin sertifikalarını kontrol edip tek kullanımlık kripto anahtarı oluşturuyor. Anahtar oluştuktan sonra, cihazın mikrofonundan alınan ses, matematiksel fonksiyonlardan oluşan kripto algoritmalarıyla verilere dönüştürülüyor. Matematiksel bilgiler ses kanalından değil, GSM şebekesinin veri kanalından diğer cihaza aktarılıyor. Aktarılan cihazdaki kripto anahtarı, bu matematiksel verileri tekrar sese dönüştürüyor. Görüşme sonlandıktan sonra iki tarafta da kullanılan kripto anahtarı siliniyor. Dinlenmeye çalışılan cihazın kripto anahtarı elde bulunmuyorsa, kriptolu veriler çözülemiyor. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’a “paraları sıfırla” talimatı verdiği iddia edilen ses kayıtları için AKP’den gelen “montaj” açıklamasına karşın CHP, kayıtların “gerçekliğinden” emin. CHP’nin elektronik mühendisi Genel Başkan Yadımcısı Emrehan Halıcı, söz konusu konuşma kayıtlarını, bizzat ses mühendisleri ile birlikte incelediğini ve son derece hassas cihazlarla ses analizi yaptıklarını belirterek “Her bir konuşma, arka fon seslerini de dikkate aldığımızda gerçek ve doğal” dedi. Halıcı, ses analizlerinin konuşmada montaj olmadığını ortaya koyduğunu söyledi. Kendisinin müzikle de uğraşan bir isim olduğunu ve ses mühendisleri ile birlikte inceleme yaptıklarını anlatan Halıcı, şu bilgileri verdi: “Son derece hassas cihazlarla analiz yapıldı. Hem karşılıklı konuşmaların, hem de ortam seslerinin, yani geri plandaki gürültü ve konuşmaların analizini yaptık. Kesinlikle montaj yok, tamamen doğal sesler. Konuşmanın içeriğinde bir oynama yok. Montajdan kastedilebilecek tek şey, 5 ayrı telefon konuşmasının arka arkaya eklenmesi ki zaten orada da konuşmaların saatleri, zamanı veriliyor. Yani ayrı görüşmeler olduğu vurgulanıyor. Sadece dinleme değil, cihazda grafiksel olarak da vurguları görüyorsunuz. Yaptığımız incelemede konuşma içeriklerinin gerçek olduğu gayet net.” Halıcı, kriptolu telefonların dinlenip dinlenemeyeceği tartışmalarına da bizzat Erdoğan’ın “Kriptolu telefonlarımız bile dinleniyor” diyerek yanıt verdiğini belirtti. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın (TİB) sinyal verilerinden, bu konuşmaların yapılıp yapılmadığını çıkarabileceğini belirten Halıcı, ancak Başbakan Erdoğan’ın bu aşamadan sonra başta TÜBİTAK olmak üzere resmi kurumlara da baskı yapacağı için bu kurumlardan artık sağlıklı rapor ya da verilerin beklenemeyeceğine de dikkat çekti. CHP YSK’YE DE BAŞVURACAK Afişe sansüre suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, CHP afişlerinin sansürlenmesi talimatı verilen konuşma kayıtlarıyla ilgili olarak suç duyurusunda bulunacaklarını ve YSK’ye başvuracaklarını bildirdi. Oran, “Üçlü sansür çetesi deşifre oldu: Erdoğan, Gökçek, Varank. Bu hukuksuzluğa imza atan, başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, ilgili şirket, Melih Gökçek ve Mustafa Varank’a yönelik suç duyurusunda bulunacağız” dedi. CHP’li Oran, billboar’dlara asılması engellenen afişlerde “Vatandaş vergisini veriyorsa hükümet de hesap verecek” dediklerine dikkat çekerken “Erdoğan’ın bu söylemden rahatsız olması çok doğal” dedi. Oran, “İlgili firmanın CEO’su Erdoğan’ın 20 yıldan fazla bir süredir tanıdığı, Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı olduğu gün belediyenin billboard işini alan, halen kamudan ihale almakta olan Murat İlbak’tır” dedi. Oran, Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi de verdi. Oran, “Varank ve Gökçek’e, talimat verdiniz mi?” sorusua yanıt istedi. Devlet kasasından miting! AYŞE SAYIN ANKARA Seçim dönemlerinde, valilikler eliyle yurttaşlara kömür, beyaz eşya dağıtması, kamu personelini seçim mitinglerine taşıması eleştiri konusu olan AKP, 30 Mart seçimleri öncesinde de geleneği bozmadı. Bu kapsamda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bugün yapacağı Burdur mitingine taşınacak insanlar için sadece bu ildeki kamu kurumlarından değil, çevre illerden de “takviye araç tahsisi” istendiği, Isparta Valiliği’nin 24 Şubat’ta ilindeki kamu kurumlarına gönderdiği genelgeyle ortaya çıktı. Isparta Vali Yardımcısı İsmail Akman imzasıyla gönderilen yazıda şöyle denildi: “Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 27 Şubat 2014 Perşembe günü Burdur’u ziyaret edecekleri, Burdur Valiliği’nce bildirilmiştir. Sayın Başbakanımızın refakatlerindeki heyete ihtiyaç olan kurumunuza ait sivil plakalı araçların (araç üzerinde logo ve amblem bulunmayan) tamamının 2627 Şubat 2014 tarihlerinde, Burdur Valiliği emrine gönderilmesini ve sonucundan bilgi verilmesini önemle rica ederim.” ‘Siyaseten ölmek üzere’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, 17 Aralık sonrasında Erdoğan’ın “siyaseten ölmek üzere” olduğunu belirtti. Keskin, “‘Paraları sıfırladın mı’ talimatları, Erdoğan’ın kötü olan psikolojisini iyice bozdu. Sokaklardan geçerken yurttaşlarımızın gelen kötü kokular nedeniyle burnunu tıkamaya başladığı Erdoğan, siyasi sekaret (ölmek üzere) aşamasında canlı durabilmek için seçim meydanlarına insanları taşıyarak gösteriş yapmaya kalkıyor. Ama artık kurtuluş yoktur” dedi. SES KAYITLARININ SAVCILIK TARAFINDAN BİLAL ERDOĞAN’IN ÖNÜNE KONULUP KONULMADIĞI BİLİNMİYOR Kripto 5 Şubat mı? BARKIN ŞIK ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, TÜBİTAK’a ait kriptolu telefonların da dinlediği yönündeki açıklaması ile ilgili ilginç bir ayrıntı gün yüzüne çıktı. Bu telefonların geliştirildiği Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi’nin (BİLGEM) başında bulunan TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Dr. Hasan Palaz’ın, Bilal Erdoğan’ın savcılığa ifade verdiği gün görevden alındığı ortaya çıktı. Bilal Erdoğan, 5 Şubat’ta avukatları ile İstanbul Adliyesi’nde ifade vermişti. Kriptolu telefonlara ait ses kayıtlarının savcılık tarafından 5 Şubat’ta Bilal Erdoğan’ın önüne konulup konulmadığı bilinmiyor. Erdoğan, önceki gün partisinin grup toplantısında oğlu Bilal Erdoğan’la aralarında geçtiği iddia edilen telefon kaydını “montaj” diyerek yalanlarken TÜBİTAK’a çatmıştı. Erdoğan şunları söylemişti: “TÜBİTAK’ta yeni yapılanmaya bakanımız gidiyor ve çok enteresan, devletin kriptolu telefonlarını bile oradan dinliyorlar. Bu kadar bunlar alçak, bu kadar. Yani bir cumhurbaşka TÜBİTAK hedefte nı, başbakanı ile konuşamaz, Başbakan bakanlarıyla konuşamaz. Konuştuğu anda bunlar dinleniyor.” Başbakan Erdoğan’ın kriptolu telefonların dinlendiğini nasıl anladığı ise anlaşılamamıştı. Bu telefonların geliştirildiği BİLGEM’in başında bulunan TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Dr. Hasan Palaz’ın, Bilal Erdoğan’ın savcılığa ifade verdiği gün görev den alındığı ortaya çıktı. Şenlikoğlu: Zekât parasıdır Haber Merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlunun olduğu olduğu iddia edilen ses kayıtlarına bir yorum da yazar Emine Şenlikoğlu’ndan geldi. Kayıtlar montaj mı değil mi tartışmaları sürerken, romanlarıyla tanınan yazar Emine Şenlikoğlu’ndan ilginç bir yorum geldi. Şenlikoğlu, Bilal Erdoğan’ın dağıttığı iddia edilen paralar için Twitter hesabından, “Bugün biri sordu, kaset doğru olsa ne derdin? Dedim ki, dindarlar zekâtını yoksullara ulaştırmak icin başbakana vermiş olabilirler” diye yazdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle