04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2014 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Yaşamanın İçinden... TV’de güzel filmler vardı. Oyalanmak için akşam öncesi film seyretmek hoş oluyor. Hele benim gibi seksenlikler, doksanlıklar için! Kendilerini unutmak istedikleri için mi? İlle de size hatırlatacaklar; falan tarihte şunu yazdınız, ama o olay sizin dediğinizin tersi çıktı. Falancanın yeniden iktidara gelmesi için çalıştık, elimizden geleni yaptık, diyoruz ama sonuç sıfır!.. Yine o kadro, otuz yıldır içinde yuvarlandığımız bir bambaşka diyardayız sanki. O diyor, bu diyor diye aramalar gereksiz! Diyorlar değişmiyor, ama o diyarın temsilcileri yaşıyor, yaşamakta... Kim mi yaşatan? Sen, ben öteki... Biraz da içimizden bazılarımız “Ben o adamın yerinde ya da yanında olabilsem” desin dursun. Onun her dediğini benimsemek, hem de körü körüne bir inançla! Nedeni de o adamın karşısında kendimizi bir hiç gibi görmemiz! O adamı, yerinden edebilmek içimizde bir hırs. Ama yetmez... O bizden daha mı güçlü! Tuttuğunu koparır ondan mı? Ama bir gün gelecek, o her şey benim diyen de layığını bulacak. Layık olmak bir değerse!.. Layık, yani yakışırlı olmak. Önce kendi kendine yakıştırırsın, beklersin, ama gelmeyince ben varım, ben her şey olmak yolundayım. Matbaa köşelerinde, yazı odalarında, dizgilerin başında beklersin. Yazın dizilsin de kopyasından okuyalım! Bakalım ne yazmışım? Bu merak ilk gençlik özlemlerinin belirtisidir. Ben okudum, ben diplomalar aldım diyen birini düşünün. Yaşamdan hep kendi için iyilikler, güzellikler bekler. Ben layığım diye zaman geçirir. Bir kez bile aynalara bakmaz. Belki evinde ayna da yoktur... Demokrasi İleri Demokrasi Farkı! Bilindiği gibi son yıllarda, yasadışı dinlemelerle yargılamalar bile oldu; o dinlemelere göre hükümler verildi. Şimdi hükümet üyeleri işin ucu kendilerine kadar uzanınca isyandalar. Belirttiklerine göre dinlemeler paralel devletin, yani cemaatin işiymiş… Sahte düzenlemeler varmış, komplo varmış… DOĞAN HASOL 2 007 yılında çıkan “Anılar Kuşlar Gibidir” adlı kitabımda Moskova’da bizim büyükelçilikte görevli bir arkadaşımın eşinin başından geçen tuhaf bir olayı anlatmıştım. Şöyle: “Evin ve telefonlarının dinlendiğinden kuşkulanıyorlardı. Bir gün yine Moskova içindeki bir yabancı arkadaşıyla konuşurken arkadaşı Sovyet rejimini çekiştirmekte biraz ileri gidince bizimki, ‘Benim telefonum bozuldu; seni duyamıyorum; sonra görüşürüz’ deyip konuşmayı kesmiş. Yarım saat kadar sonra, ‘Telefonunuz bozukmuş, onarmaya geldim’ diyen bir teknisyen(!) kapıda belirmiş.” Yazıda ayrıca, Moskova’da karşılaşılan bu türden tuhaflıklar, anlamsızlıklar, kıtlık, çekilen sıkıntılar anlatıyordu. Olayın 1985 yılından hemen önce, yani kopkoyu komünizm döneminde geçtiğini hemen eklemeliyim. Öyküyü biraz tuhaf, biraz komik bulduğum için, yazmakla kalmadığım gibi daha sonra pek çok yerde de anlatmıştım. Şimdi itiraf ede yim: O olaydan otuz yıl sonra ülkemizde yaşanan benzer durumlar nedeniyle kendimi bu kez başka türlü tuhaf hissetmeye başladım. Kitabı bugün okuyanlar herhalde benim saflığımla alay ederler. Ülkemizde son yıllarda kimi telefonların dinlendiğini biliyorduk. Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım TBMM’de Türkiye’de bir yıl içinde 70 bin kişinin telefonlarının dinlendiğini birkaç yıl önce açıklamıştı. Sıradan kişiler, simitçiler, manavlar bile telefon görüşmelerinin dinlendiği kuşkusunu taşır hale gelmişlerdi. Meğer telefon dinlemeler o kadarla da kalmıyormuş. Aralık 2013 ortasından bu yana ortaya dökülenlere bakın: Başbakan ve bakanlar dahil, dinlenmeyen, hatta konuşmaları kaydedilmeyen neredeyse kimse kalmamış. Şimdi de 7000 kişilik bir dinlenmişler listesi çıktı. Üç yıl boyunca siyaset, basın, bürokrasi ve iş dünyasından 7000 kişi sürekli olarak dinlenmiş. İsimleri içeren liste bazı gazetelerde yayımlandı. Bilindiği gibi son yıllarda, yasadışı dinlemelerle yargılamalar bile oldu; o dinleme lere göre hükümler verildi. Şimdi hükümet üyeleri işin ucu kendilerine kadar uzanınca isyandalar. Belirttiklerine göre dinlemeler paralel devletin, yani cemaatin işiymiş… Sahte düzenlemeler varmış, komplo varmış… İyi, güzel de, yıllardan beri bütün bunlar olup biterken hükümet neredeymiş? Ucu kendilerine dayanınca mı uyandılar? Şimdi buldukları çözüm daha da korkunç. Dinlemeleri bundan böyle, hükümet güdümünde MİT’e bağlayarak köklü hale getirip iyice yerleştirmek istiyorlar. MİT’in inanılmaz yetkilerle donatılması da işin cabası… Yine aynı amaçla, internete ve sanal ortama uygulanacak olağandışı yasaklama önlemleri de göz ardı edilmemeli. Yıllar önce yazdıklarımla gülünç duruma düşmüş gibi olmam çok önemli değil. Her konuyu kendi döneminin koşulları içinde değerlendirmek gerektiği, bu olayla bir kez daha doğrulanmış oluyor. Yazdıklarım otuz yıl öncesine, 1985’e aitti. O zaman bizde yine de iyi kötü bir demokrasi varmış demek ki… Şimdiki ise ileri demokrasi!.. Fark burada olmalı. Bugün geldiğimiz noktada asıl sorun şu: Temel insan haklarından olan, sıradan demokrasilerin bile vazgeçilmezi düşünce ve ifade özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü nerede? Nereden nereye geldik, nereye gidiyoruz? İleri demokrasi böyle bir şey mi oluyor acaba? Diktatörler Niçin Zalim ve Hırsız Olur?.. Tarihteki bütün diktatörler zalim ve hırsızdır. Neden? Bu sorunun en kısa yanıtı: “Diktatör oldukları için.” Çünkü diktatörler: İnsan haklarına ve demokrasiye inanmaz... Bencildir, benmerkezcidir, çıkarcıdır... Empati yoksunudur, merhametsizdir... Bütün insanları, müttefikleri, yanında çalışan, kendine hizmet edenler de dahil olmak üzere herkesi, böcek gibi görür... Katlettiği, zulmettiği insanlar onun için sadece istatistik sayılarıdır... Demagogdur, geniş kitlelerin duygularını, inançlarını okşayarak onları aldatmayı iyi becerir... Kendine güveni yoktur, korkular ve kaygılar içinde yaşar... Kendini güvenceye almak için, çalar, çırpar, mal ve para biriktirir... Soygun, rüşvet, el koyma, hem kendisini hem de suç ortaklarını zenginleştirmek, iktidardaki gücünü pekiştirmek için olağan bir yöntemdir... Kendinden güçlülere kayıtsız koşulsuz boyun eğer, kendisi nasıl kölelik istiyorsa, kendisi de onlara öyle kölelik eder. HHH Bir diktatör nerede nasıl oluşur: Bir insan, sert bir ideoloji, sert bir inanç içinde yetiştirilirse... Baskı, dayak, ceza ve zulüm ile terbiye edilirse... İçinde yetiştiği ortam ve üyesi bulunduğu toplum, insan haklarını ve demokrasiyi yeterince içselleştirememiş, kurumlaştıramamışsa... HHH Ne yazık ki, en uzun dönemini “tarım devrimi” ile yaşamış olan insanlık, devlet yapısı açısından “dintarım imparatorlukları” bağlamında çok uzun bir süre, mutlak kralların, imparatorların, sultanların, padişahların, diktatörlerin altında inlemiş, zulüm görmüştür. Demokrasi ve insan hakları, insanlık tarihi açısından göreli olarak çok yeni ve çok gençtir. Günümüzde de demokratik gelişmesini tamamlayamamış toplumlar ne yazık ki diktatörler üretmeye devam etmektedir. Not: Seçmen listeleri hakkında yazdığım yazı üzerine Türkiye İstatistik Kurumu’ndan bir açıklama aldım, teşekkür ederim. Açıklamada listelerin esas olarak İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlandığı, ilk aşamada İstatistik Kurumu tarafından da kontrol edildiği ve manyetik ortama geçirilen bilgi formlarının sonradan imha edildiği ama manyetik ortamda bu formlara erişilebileceği belirtiliyor. Bir bakanlığa, yani yürütmeye dayalı olan sistemin güvenilirliğini sorgulamıştım. Aynı kaygılarım devam ediyor. ne kedisiz ne kitapsız
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle