02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2014 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Liselerden Kaldırılan Felsefe Elinizi Çabuk Tutun! Bir yurttaş olarak devletin hukuk ve siyaset alanındaki etkili ve yetkili kişilerine sesleniyorum: Farkında mısınız? Saygın bir bilim insanı, hizmetleriyle iz bırakan saygın bir rektör, suçluluğuna kimsenin ikna olmadığı bir yurtsever, herkesin gözünün önünde ölüme gönderiliyor. Prof. Dr. İSA EŞME Dersleri ve Molla Kasım Prof. Dr. NECLA ARAT T ıp fakültesi son sınıfta öğrenci iken, saygın bir siyaset adamı olan babası Hilmi Soydan’ı bir terör saldırısı sonucunda kaybetmişti. Babasının adını yaşatmak için “Soydan” olan soyadını “Hilmioğlu” olarak değiştirdi. Yaşadığı bu ilk travmayı yüreğine gömen Fatih Hilmioğlu, tıp fakültesini bitirmesinin ardından Batı Almanya’da iç hastalıkları ihtisasını yaptı. Türkiye’ye dönüşünde, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde yan dal ihtisasına başladı ve Kasım 1991’de doçent unvanını aldı. Alanında uzman, başarılı ve genç bir akademisyendi. Artık Ankara’da kalarak rahat bir yaşam sürdürebilirdi. Ancak o, Anadolu’da çalışmayı tercih ederek zor olanı seçti. 1992 yılı sonunda İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne geçti. O yıllar özellikle Anadolu’daki üniversiteler, tam bir kargaşa ortamı içindeydi. Bir türlü huzur ortamı sağlanamıyordu. Böyle bir dönemde, Tıp Fakültesi Dekanlığı’na getirildi. Dekanlık döneminde performansı ve yetenekleri daha yakından görüldü. İki yıllık dekanlığının ardından, genç bir akademisyen olarak işe başladığı üniversitesine 2000 yılında rektör olarak atandı. Onun döneminde tam bir huzur ve özgürlük iklimine kavuşan üniversite, her alanda büyük bir atak yaptı. Bilimsel yayınlarıyla gözde üniversiteleri geride bırakarak ilk sıralara yükseldi. Bu, göz kamaştırıcı bir başarıydı. Asıl Raporda açıkça, “Cezaevi koşullarında kesin ölür” denildi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde, her birinin unvanı Prof. olan uzman bir heyetin verdiği rapora itibar etmeyen mahkeme, Adli Tıp’tan görüş istedi. Yazıyı aylarca bekleten Adli Tıp, alanlarında uzgöz kamaştırıcı olan üniversiman bir heyetin “Cezaevi şartte yerleşkesindeki gelişmeydi. larında yaşayamaz” dediği hasAnadolu’nun ortasında bakımsız ta için, “Cezaevi şartlarında tebir tarlaya serpiştirilmiş binalar davisi yapılabilir” dedi. Sonuçdan oluşan üniversite, onun hiz ta, kanser tedavisi gören Hilmimet döneminin sonlarında, kon oğlu, yeniden cezaevine götüferans salonlarıyla, kütüphanerüldü. siyle, amfileriyle, yürüme alanSağlığı daha da bozulmuştu, ları, sosyal tesisleri ve öğrenci ancak direncini ve umudunu hayurtlarıyla görkemli bir kampusa len koruyordu. Ta ki 13 Ekim dönüşmüştü. 2012 gününe kadar. O gün odasında TV izliyordu. Alt yazıda: 3 Nisan 2009 sabahı “Ergenekon tutuklusu Fatih Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu rek Hilmioğlu’nun oğlu Emir Hiltörlük dönemini, büyük bir eser mioğlu Ankara’da bir trafik bırakarak tamamladı. 2008’de kazasında hayatını kaybetti!” sona eren rektörlük görevinin ar yazısı geçiyordu. Bir baba, yadından emekli olarak çocukları şayabileceği en büyük acıyı, tunın eğitim gördüğü Ankara’ya tuklu olduğu hücrede, TV’de bir taşındı. Bugün yaşadığı acı gün altyazıyla öğrenmişti. lerin ilk işareti, 2009’da bir ilkaşam mücadelesi bahar sabahı gün ışırken verildi. Ergenekon soruşturması kapsaBu ağır travmadan sonra hasmında 13 Nisan 2009 sabahı gö talığı daha da arttı. Kanser nodüzaltına alındı ve dört günlük sor lü bir iken, iki ve üç oldu. Ağır gulamanın ardından “terör örkanser hastası Hilmioğlu, 4 yıl gütü üyesi olma” suçlamasıyla 10 aydan beri cezaevinde yaşam tutuklandı. mücadelesi veriyor. “Hiç değilTerör örgütü üyeliği ile suçse oğluma kavuşurum” diyor lanmak ve bu nedenle tutuklan ve ölümden de korkmuyor. mak, onun hazmedebileceği bir Bir yurttaş olarak devletin huşey değildi. Cezaevine girdikten kuk ve siyaset alanındaki etkibir ay sonra, yaşadığı stres neli ve yetkili kişilerine sesleniyodeniyle yüz felci geçirdi ve has rum: Farkında mısınız? Saygın taneye kaldırıldı. Rektörlük dö bir bilim insanı, hizmetleriyle iz neminde çok şeyler başarmışbırakan saygın bir rektör, suçtı ancak yorucu ve sorunlarla do luluğuna kimsenin ikna olmalu hizmet yılları onun sağlığındığı bir yurtsever, herkesin gödan da çok şeyler götürmüştü. zünün önünde ölüme gönderiliTedavi gördüğü Cerrahpaşa Tıp yor. Türkiye’de ikinci bir KudFakültesi hastanesinden verilen dusi Okkır olayı kapıda. Gelin, sağlık kurulu raporlarında, ileri iş işten geçmeden çözüm bulun. derecede siroz hastalığı ve kan Beklenecek gün ve saat kalmadı. ser başlangıcı teşhisi konuldu. Elinizi çabuk tutun. L 1 Y iselerde zaten “seçimlik” ders olarak okutulan “felsefe”nin artık bütünüyle kaldırılacağı haberi, AKP’nin Eğitim Bakanlığı’nın (özellikle Milli Eğitim Bakanlığı denmemiştir) 12 Eylül 1980’in yan ürünü olduğunu, bir kez daha göstermektedir. Nitekim AKP, YÖK’ü de bunca eleştiriye karşın sıkı sıkıya bağrına basmıştır. 12 Eylül 1980’den sonra açılan üniversitelerde hep öncelikle ilahiyat fakülteleri kurulmuştu. Buralarda çağdaş felsefe bölümlerine yer verilmezken, ilahiyat fakültelerinde islam felsefesi, fıkıh, kelam anabilim dalları, yüksek lisans, doktora programları ve kadroları açılmıştı. Aynı süreç içinde liselerden felsefe derslerinin kaldırılması hazırlıkları da başlatılmış, zorunlu felsefe dersleri seçmeliye dönüştürülmüştü. si ile hesaplaşmasının serüvenini genç kuşaklara aktarır. Onların bilinçlenme, özgür ve özerk birer birey olma sürecinde önemli bir rol oynar. Ama kapalı toplum yandaşları, çağdaşlaşma karşıtları, yoksulluğu, yazgıcılığı, “Bir lokma bir hırka” dünya görüşünü; boyun eğme ve “biat etme” ruhunu eleştirip sorgulayacak olan bu bilinçlenme yöntemine yani felsefeye şiddetle karşı çıkarlar. Nitekim, çağdaşlaşma karşıtları, İslam tarihi boyunca felsefeye hep “dehrilik” (dinsizlik, zındıklık) suçlaması ile yaklaşmışlardır. Kelamcılar ve şeriatçılar, toplum ve devletin din kurallarına göre yürüdüğüne ve “kutsal devlet” kavramına inandıklarından, özgür düşünceye ve felsefeye dün olduğu gibi bugün de düşmandırlar. AKP tarafından liselerimizden felsefenin kaldırılması, bu özgür düşünce düşmanlığının bir sonucudur. Yüzlerce yıl önce yaşamış olan Molla Kasım’ın adını köşe yazılarında takma ad olarak kullanan Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, Molla Kasım’ın Yunus Emre şiirlerini “Dine ve şeriata aykırı” bularak yakıp suya atmasından sonra pişmanlık duyması gibi, acaba bir pişmanlık duyar ve liselerdeki felsefe kıyımından vazgeçer mi? Görüntülerde Kaybolmayalım: Koalisyon Çöktü İktidar ve iktidarı destekleyen medyanın mesajları: “Darbe girişimi” “Vesayet” “Çete” “Paralel devlet” “Sahte peygamber” “Haşhaşiler” “Dış güçler” “Faiz lobisi” “Üçüncü havaalanını istemeyen Avrupalılar” HHH Ana akım medyadan konu başlıkları: “AKPCemaat savaşı” “Kim kazanır, kim kaybeder” “Kim kimden yana” “Polis atamaları” “Savcı atamaları” “Özel yetkili mahkemeler kaldırılıyor” “Dolarda yükseliş” HHH Muhalif medyadan konu başlıkları: “Rüşvet ve yolsuzlukların üstü örtülüyor” “Savcılar görevden alındı” “Poliste tayinler” “Şirketlere konulan tedbirler kaldırıldı” “Gözaltındakiler serbest” HHH Üstüne üstlük yayın yasakları... Sansür ve otosansür... Ve bunlara karşın, internette uçuşan ses ve görüntü kasetleri. HHH Bütün bunlar başka bir temel olayın görünümleri, göstergeleri; o olay gözden kaçırılmamalı: AKPCemaatABDAB koalisyonu çöktü! HHH İç ve dış dinamik öğeleri buluştu: AKP’nin, ceberutantidemokratikbaskıcı ve kimseyi dinlemeyen yönetimi ile Ortadoğu’da izlenen politikalardaki yanlışlar ve dünya ekonomisinin Fed tarafından belirlenen yeni eğilimleri, kesişti... AKPCemaatABDAB koalisyonu: Gazze’ye yardım gemisiyle çatırdadı... Gezi olaylarıyla çatladı... Mısır ve Suriye politikalarıyla çatlak büyüdü... Dershaneler olayıyla çatlak iyice açığa çıktı... 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla da çöktü! ‘Kutsal devlet’ ıtrak gibi açılan üniversiteler İşte 30 yıl sonra günümüzde felsefeye ve felsefe bölümlerine her zamankinden çok gereksinmemiz varken, son 10 yılda pıtrak gibi açılan üniversitelerde de felsefe bölümleri yer almamıştır. Bütün diktatörlüklerde, kapalı toplumlarda felsefeden korkulur. Çünkü felsefe, karanlık çağlardan aydınlığa; köleliklerden özgürlüğe geçişin; kulluktan bireyliğe yükselişin ve insanın hem evren ile hem de kendi P
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle