23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ARALIK 2014 PERŞEMBE 8 SÜLEYMAN ŞAH TAPELERİNE BERAAT HABERLER Ders gibi mütalaa CANAN COŞKUN Dışişleri Bakanlığı’nda Suriye’ye yönelik planların tartışıldığı toplantıya ait ses kaydını “Süleyman Şah Bombası” manşetiyle haberleştiren gazetemize “gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasıyla açılan davada Haber Müdürümüz Aykut Küçükkaya ile eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız ilk celsede beraat etti. Dışişleri Bakanlığı’nın gizli ibaresiyle “Tapenin sosyal medyada bazı bölümlerin tahrif edildiği ve bazı bölümlerinin çıkarılarak yayımlandığı” tespitini yolladığı dosyada Cumhuriyet savcısı örnek bir mütalaaya imza attı. Savcı, basın hürriyetinin temelini ifade hürriyetinin oluşturduğunu belirterek, “Bunun korkusuzca, baskı hissetmeden, kısıtlanmadan dile getirilmesinin demokrasinin ve özgür irade ile çoksesliliğin esaslarından olduğunu” kaydetti. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya eski Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Yıldız ve haber müdürümüz Aykut Küçükkaya ile avukat Tora Pekin katıldı. Mahkeme başkanı duruşmada Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün gizli ibareli yazısıyla sosyal medyada yayımlanan tapenin bazı bölümlerinin tahrif edildiği, bazı bölümlerinin çıkarılarak sosyal medyada yayınlandığını belirttiğini söyledi. Küçükkaya ise savunmasında “halkın haber alma özgürlüğüne” dikkat çekerek, “Gazetede yayımlanan haber devletin gizli kalması gereken bilgileri niteliğinde değildir. Suçlamayı kabul etmiyorum” dedi. Yıldız da savunmasında söz konusu kaydın YouTube’da yayımlandığı için gizlilik derecesinin ortadan kalktığını söyledi. Dosya hakkında esas görüşünü açıklayan duruşma savcısı Hüseyin Aslan, Dışişleri Bakanlığı’nın çok gizli olduğunu belirttiği bu görüşmeye ilişkin ses kayıtlarının sanıklarca ele geçirilip YouTube’da yayımlandığına dair iddia ve delil bulunmadığını kaydetti. Savcı Aslan, Küçükkaya ve Yıldız’ın toplumun önemli bir kesimine ulaşmış olan bu kayıtların artık basın hürriyeti kapsamında toplumun diğer kesimlerine bildirilmesi inancıyla bunları gazetede yayımladıklarını belirtti. Basın hürriyetinin temelinin ifade hürriyetinden geldiğini vurgulayan Aslan, bunun korkusuzca, baskı hissetmeden, kısıtlanmadan dile getirilmesinin demokrasinin ve özgür irade ile çoksesliliğin esaslarından olduğunu aktardı. Demokrasideki çoğulculuğun bu şekilde sağlanabileceğinin altını çizen Aslan, kaynağı ve elde ediliş şekli suç teşkil etse bile daha önce yayımlanmış ses kayıtlarının habere konu edilmesinin suç olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirtti. AİHM ve Yargıtay kararlarından da örnekler veren Aslan, isnat edilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığını kaydederek, Küçükkaya ve Yıldız’ın beraatlerine karar verilmesini istedi. Mahkeme de bu mütalaa doğrultusunda suç kastının bulunmadığı ve ses kayıtlarının daha önce internette yayınlanmış olması nedeniyle Küçükkaya ve Yıldız’ın ayrı ayrı beraatlerine karar verdi. Katılım sürecini Dış Haberler Servisi ABD’nin saygın düşünce kuruluşlarından Freedom House’un Avrasya uzmanı Nate Schenkkan, Avrupa’ya “Türkiye’nin katılım sürecini dondurmanın tam zamanıdır” çağrısı yaptı. Schenkkan, Freedom House’un internet sitesinin “blog” bölümünde “Türkiye’nin Avrupa’daki Sonu” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Türkiye’nin geçen yıl 17 Aralık’ta ülke çapında polis baskınlarıyla uyandığı, Halk Bankası Genel Müdürü’nün gözaltına alındığı, televizyonların yatağının altından çıkan milyonlarca dolarla dolu ayakkabı kutularını gösterdiği hatırlatılan yazıda, üç bakanın oğullarının sorgulandığı, savcıların dönemin başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı ve “ülkenin en güçlü adamı” Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlunun da kapısını çalmak üzere olduğu vurgulandı. Hükümetin, savcı ve polisleri görevden alarak yolsuzlukları örtme savaşında başarı sağladığı yaklaşık bir yılın ardından, Erdoğan ve müttefiklerinin “intikam” aldığını yazan Schenkkan, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Samanyolu televizyonu başkanının da aralarında bulunduğu Gülen hareketi önde gelenlerinin hedef alındığını, zanlıların “silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle” suçlandıklarını aktardı. Yazıda, Zaman ve diğer “Gülen medyası”nın geçen yıl yolsuzluk soruşturmasını birinci sayfalarından, Samanyolu televizyonunun gece yarılarına varan yayınlarla duyurduğu, üst düzey yetkililerin gizlice alınmış ses kayıtlarının bütün kış ve yaz boyunca sızdırıldığı, bunların cemaatin iktidar partisine savaş açması olarak yorumlandığı kaydedildi. Şimdi ise “Rakip İslamcı grup Tahşiye’ye yönelik soruşturmaya destek veren Gülenci medyanın Bizans komplosu düzenlemekle” suçlandığını yazan Schenkkan, Samanyolu televizyonunda yayımlanan iki dizinin, Tahşiye’yi hedef alan soruşturmanın bir parçası olduğu suçlamasıyla dizilerle ilgili kişilerin gözaltına alındığını belirtti. Yazıda, “Türkiye’de soruşturmanın gerçek motivasyonunun yolsuzluk skandalının intikamı olduğundan şüphe duyulmuyor” denildi. Türk medyasına ve kamuoyuna çağrıda bulunan Schenkkan, “Bu baskıyı durdurmak Türk medyasına ve sivil toplum kuruluşları durdurma zamanı na düşüyor. Gerçek şu ki, artık dış aktörler Türkiye üzerindeki tüm etkisini kaybetti” diye yazdı. Erdoğan’ın, 14 Aralık operasyonunun ardından Avrupa Birliği’nden (AB) gelen kınama açıklamasına “Kendi fikrinizi kendinize saklayın” diye yanıt verdiğini hatırlatan Schenkkan, “En azından Türkiye’nin üyeliğini destekleyen bir Avrupa Parlamentosu üyesi Türkiye’nin adaylığının resmi olarak dondurulmasını teklif etti. Bu sert adımı atmanın zamanı geldi” dedi. Kendisinin de Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyenlerden biri olduğunu belirten Schenkkan, “Ancak bu hükümetle Türkiye’nin Avrupa vizyonu hiçbir zaman ileriye gitmeyecek. Üyelik sürecini dondurmanın ve süresiz olarak Avrupa’nın Freedom House’un Avrasya uzmanı Nate Schenkkan’dan Türkiye için Avrupa’ya çağrı: dışında kalacak bir Türkiye’ye hazırlanmanın zamanı geldi. Bu ülke için demokratik bir gelecek hayali kuranların, bu hedefi desteklemek için daha farklı şekilde düşünmeleri gerekiyor” diye yazdı. Schenkkan, Gülen hareketinin dışarda özenle liberal demokrat bir imaj oluşturmasına rağmen içerde kendisine karşı çıkanlara ve gazetecilerin üzerine gitmekte tereddüt göstermediğini de belirterek, Gülen hareketi hakkındaki kitabı nedeniyle hapse atılan gazeteci Ahmet Şık’ın buna rağmen dayanışma göstererek, “Birkaç yıl önceki faşizm döneminin kudretli sahiplerinden cemaatin bugün yaşadığının adı da faşizmdir. Faşizme karşı çıkmak erdemdir” dediğini hatırlattı. ‘Parmak izi’ne yanıt yok buzları eritemedi Mevlanın 741. ölüm yıldönümü nedeniyle Konya Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Spor Merkezinde Şebi Arus etkinliği düzenlendi. Törene ilk olarak Kılıçdaroğlu geldi. Kılıçdaroğlu’nun ardından gelen Başbakan ve eşi Sare Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun yanındaki koltuklara oturdu. Davutoğlu çifti Kılıçdaroğlu ile tokalaştı. Daha sonra salona gelen Erdoğan ise diğer davetlilerin aksine Kılıçdaroğlu ile tokalaşmadı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na elini kaldırarak selam verirken Kılıçdaroğlu da kafasını sallayarak yanıt verdi. Erdoğan’ın konuşması sırasında salonda yükselen alkış ve ıslık sesleri AKP kongrelerini andırdı. Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Erdoğan, AB’nin operasyonla ilgili eleştirilerine de sert çıktı. Erdoğan, “İstediğiniz manşeti atın. Biz kendi rotamızı çizeriz” dedi. Ergüder, delillerin üzerinde polisin parmak izinin çıkmasıyla ilgili bilgisi olmadığını söyledi ‘Mevlana’ Fotoğraf: AA hrant dink cinayeti İlhan Güler yine suçladı İstanbul Haber Servisi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin soruşturma kapsamında şüpheli olarak ifade veren eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ifadesinde, “Ramazan Akyürek başlangıçtan beri hem bilgi gizlemek hem de bizi zor duruma düşürmek için hem de kendilerinin sorumluluğunu ortadan kaldırmak amacıyla kasıtlı olarak bu bilgileri (log kayıtları) müfettişlerden gizlenmiştir” dedi. Cinayetten sonra görevinden ayrılması için baskı yapılıp yapılmadığı sorusuna ise, “Cinayet öncesinde Ankara’da personel müdürü Coşkun Çakar ‘İstanbul’u derhal terk et’ dedi. Valinin haberi olmadan gitmek istemediğim için Akyürek’i aradım. Akyürek de ‘Öyle icap ediyor’ dedi” ifadelerini kullandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Yusuf Hakkı Doğan tarafından yürütülen soruşturma kapsamında eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler geçtiğimiz günlerde şüpheli sıfatıyla ifade vermişti. Güler, Dink’e yönelik eylemle ilgili olarak İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan kendisini kimsenin aramadığını kaydederek, gönderilen yazının da esas itibarıyla cinayetin azmettiricisi Osman Hayal’e ilişkin bir araştırmayı kapsadığını söyledi. Trabzon’dan Dink’e yönelik eylem yapılacağına ilişkin 17 Şubat 2006’da gönderilen istihbaratın, Celalettin Cerrah’a sunulup sunulmadığı sorulan Güler, bu yazının şube müdürlüğünden geldiği için Cerrah’a sunulacak nitelikte olmadığını düşünerek sunmadığını ifade etti. Güler, “Eğer Trabzon İl Emniyet Müdürü bu yazıyı gönderseydi ben o zaman mutlaka bizim müdürümüzün de bilgisine sunardım” dedi. Güler, kendisine cinayetten sonra görevi bırakması için “yapılan baskılardan” ise İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ı haberdar ettiğini, 56 gün sonra da cinayetin işlendiğini ve yerine Ali Fuat Yılmazer’in atandığını söyledi. Mülkiye başmüfettişlerinin talebine istinaden Akyürek’in hazırlattığı yazıda, Osman Hayal’in kullandığı telefona ilişkin log kayıtlarında araştırma yapılmamış gibi gösterdiğini iddia eden Güler, “Dink’in öldürüleceğine ilişkin istihbarat yazısını paylaşmayan Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yetkilileri ve EGM İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü sorumludur. İstihbarat Daire Başkanı ve yardımcılarının da bilgisi var ise onlar da sorumludur. Her ne kadar İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü bizimle bilgi paylaştığını söylüyorsa da kesinlikle doğru değildir” diye konuştu. Kılıçdaroğlu ile tokalaşmayan Erdoğan yine siyasi mesajlar verdi Şebi Arus’a İnançer gölgesi FIRAT KOZOK KONYA Meclis’teki bir konferansta kullandığı, “İnkılap ne demek biliyor musunuz? ‘Köpekleştirme’ demektir. Bu memlekette ‘köpekleştirme’ yapılmıştır…” sözleriyle tepki çeken, daha önce de hamile kadınların sokağa çıkmalarını eleştiren Ömer Tuğrul İnançer, bu kez de Şebi Arusa 17 Aralık operasyonuna gönderme yaptı. “17 Aralık yalnızca şeb i arustur” diyen İnançer, “Diğer dünyevi münasebetsiz haller gönlümüze toz kondurmasın” ifadelerini kullandı. Törende siyasi mesajlar veren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile tokalaşmadı. Mevlanın 741. ölüm yıldönümü nedeniyle Konya Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Spor Merkezinde Şebi arus etkinliği düzenlendi. Törene Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yanısıra Çad Başbakanı ve Zanzibar Cumhurbaşkanı Yardımcısı katıldı. Törene ilk olarak Kılıçdaroğlu geldi. Kılıçdaroğlu’nun ardından gelen Başbakan ve eşi Sare Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun yanındaki koltuklara oturdu. Bu sırada Sare Davutoğlu, Kılıçdaroğlu ile toklaştı. Kısa bir süre sonra Davutoğlu da ayağa kalkarak Kılıçdaroğlu ile tokalaştı. Daha sonra salona gelen Erdoğan ise diğer davetlilerin aksine Kılıçdaroğlu ile toklaşmadı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na elini kaldırarak selam verirken Kılıçdaroğlu da kafasını sallayarak yanıt verdi. Erdoğan’ın konuşması sırasında salonda yükselen alkış ve ıslık sesleri AKP kongrelerini andırdı. Programda, ilahiyatçı Ömer Tuğrul İnançer’in mesnevi sohbeti gerçekleştirmesi Şebi arusta gölge düşürdü. Buna karşın yetkililer, İnançer’in geçmişte de Şebi Arus programlarına katıldığını söylemekle yetindi. Konuşmasında 17 Aralık göndermesi yapan İnançer, “17 Aralık Hz. Mevlananın 741. vuslat yılıdır. Yalnızca Şebi Arustur” dedi. Daha sonra Erdoğan’a seslenen inançer, “Diğer dünyevi münasebetsiz haller, gönlünüze toz kondurmasın” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da her yıl olduğu gibi yine siyasi mesajlar verdi. Erdoğan’ın kürsüye çıkışı sırasındaki alkış ve ıslıklar AKP kongrelerini aratmadı. Erdoğan konuşmasında, isim vermeden Fethullah Gülen’i eleştirdi. Erdoğan, “Dışarıdan çok saldırıya, içeriden de çok ihanete maruz kalan bu millet, tarihiyle ve ecdadıyla olan sağlam irtibatı sayesinde emin olunuz her saldırıyı, her ihaneti bertaraf edecektir... Mevlana hemen tüm eserlerinde en çok da maskeyle dolaşan sahte din rehberleri konusunda bizleri uyarmıştır... Allah’a hamdüssenelar olsun bu aziz millet Hasan Sabbah’lara, sahte peygamberlere, sahte mehdilere, sahte evliya ve dervişlere, modernYezidilere karşı da hep muhafaza olunmuştur” dedi. İstanbul Haber Servisi 14 Aralık operasyonu kapsamında 4 gün önce gözaltına alınan Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve eski üst düzey emniyet müdürlerinin ifadelerinin alınmasına dün başlandı. 12 kişi serbest kalırken 18 kişinin ifadesinin alınmasına devam ediliyor. Gazeteci Nuh Gönültaş ise henüz teslim olmadı. Gözaltındaki eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Tufan Ergüder’e ise “Tahşiyeciler” soruşturması kapsamında ele geçirilen bombalarla sis kutusunun Poyrazköy’de yapılan aramalarda ele geçen sis kutusuyla aynı seriden olduğu anımsatıldı. Ergüder ise deposunun araştırılması gerektiğini söyledi. Savcı, Ergüder’e Tahşiyeciler soruşturmasının yargılaması sırasında ele geçirilen delillerin üzerinde polislerin parmak izinin çıkmasıyla ilgili de bu kişinin örgüt ve mühimmatla irtibatı açısından neden çalışma yapılıp yapılmadığını sordu. Ergüder ise “Benim bu konudan herhangi bir bilgim yoktur. Şubeye sormak lazım” dedi. Ankara Gölbaşı’nda yapılan kazılarda İbrahim Şahin ile ilgili ele geçirilen krokiden sonra aramada ele geçirilen sis kutusuyla da aynı seriden olduğunu bilip bilmediği soruldu. Ergüder “Bunu şu anda sizden duyuyorum. Ancak konuyla ilgili yorum yapmam gerekirse Poyrazköy’de mühimmatın bulunduğu yer 2. derece askeri alandır. Her ne kardar özel kişiye aitse de orada bulunan askeri birlik tarafından çevresi çitle çevrilmiştir. Sivil kişiler giremez. Malzemenin aynı olduğu tespiti yapılmışsa bunun hangi depodan çıktığına bakmak gerekir. Çünkü bunlar askeri malzemedir.” İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcıları Hasan Yılmaz, Fuzuli Aydoğdu ve İrfan Fidan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde şüphelilerin ifadesini almaya devam ediyor. Dün sağlık kontrolünden geçirilen eski İstanbul Asayiş Şube Müdürü Ertan Erçıktı, hastane çıkışında kendisini görüntüleyen kameralara 17 Aralık yolsuzluk operasyonuna atıfta bulunarak “Yıldönümü hayırlı olsun” dedi. Önceki gün teslim olan Emniyet Amiri Mustafa Kılıçaslan da sağlık kontrolünün ardından gazetecilerin “Neden gözaltındasınız” sorusuna “Boş işler boş.. Allah var, gam yok” diye yanıtladı. Operasyon kapsamında ifade verip serbest bırakılan eski Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce de hayatının tehlike altında olduğunu söyledi. Twitter’dan açıklama yapan Gülerce, “Fuat Avni, son attığı tweet’lerde şahsımı hedef göstermektedir, Pensilvanya beni hedef göstermektedir. Hayati bir tehdit altındayım. Türkiye’nin nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu şimdi daha iyi anlıyorum. Allah korkusu kalmamış ‘paralel yapı’ her türlü provokasyonu yapabilir…” dedi. Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Tufan Ergüder’e ise sorgusunda, Fethullah Gülen ile tanışıklığı olup olmadığı, demeçlerini, kitaplarını ve bu kişiyle ilgili haberleri takip edip etmediği soruldu. Ergüder, tanışmadığını söyledi. Gülerce: Tehdit ediliyorum avutoğlu: 17 Aralık, Şebi Arus’tur Mevlana’yı anma etkinlikleri için Konya’da verilen yemekte konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçen yıl 17 Aralıkta yapılan operasyonları hatırlatarak, yaşanan olayların düşündürücü olduğunu vurguladı. Davutoğlu, “Geçen sene 17 Aralık’ta hepimizi düşüncelere sevk eden gelişmeler yaşandı. Türkiye’nin geleceğini karatacak bir dizi olayların planlaması içine girdiler. Ancak bizim için 17 Aralık sadece Şebi arustur, sadece vuslattır ve böyle kalacaktır” diye konuştu. D l Haluk Koç: AB’ye göre Türkiye vizyonu kapattı YENİ OPERASYON İDDİASI İstanbul Haber Servisi Twitter’da yapılacak operasyon ve kabine kulisleri ile ilgili kehanetlerde bulunan “Fuat Avni” iddialarına bir yenisini ekledi. Fuat Avni, 14 Aralık operasyonunda gözaltına alınan Hüseyin Gülerce’nin verdiği bir liste üzerinden 25 Aralık’ta büyük bir operasyonun planlandığını iddia etti. Fuat Avni bu operasyonu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturması şüphelilerinden Yasin el Kadı’nın avukatı aynı zamanda Yenişafak ve Albayrak Grubu yöneticisi Mustafa Doğan İnal’ın yürüttüğünü öne sürdü. Fuat Avni, KCK operasyonu yapan polislere de operasyon yapılacağını iddia etti. Fuat Avni Fethullah Gülen hakkında da kırmızı bülten çıkarılacağını iddia etti. ‘AB bakanlığı kapatılsın’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında Genel Merkez’de toplandı. Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, toplantı devam ederken yaptığı açıklamayı, 1725 Aralık operasyonları dolayısıyla, CHP’nin hazırlattığı afişler önünde gerçekleştirdi. Koç, 17 Aralık sabahında, bazı bakanların ve onların akraba uzantılarının içine girdiği yolsuzluk ilişkilerinin belgeleriyle ortaya döküldüğünü, sonrasında iktidar olanakları devreye sokularak yeni bir tablonun şekillendiğini kaydetti. “Neler vardı bu tabloda? ‘Bu can sana feda’ diye kefen giydirilip, ortaya salınan bir takım gariban yaratıklar, görevden alınan savcılar, polisler, yerleri değiştirilen emniyet müdürleri, çeşitli algı operasyonları” diyen Koç, gelinen noktada, yapılan itirazın reddedilmesiyle yargı kararının kesinleştiğini ifade etti. Koç, “Bu dava asla kapanmayacaktır. İktidar gücüyle sadece ertelenmiştir. Bu hesap sorulmadığı sürece Türkiye’de demokrasi olgunlaşamaz, hukuk devleti tanımlaması asla karşılığını bulamaz” dedi. Koç, AB penceresinden bakıldığında, Türkiye’nin AB vizyonunu kapatmış, temel hak ve özgürlükler, medya özgürlüğü, bağımsız yargı ve hukuk devleti noktalarında, telafisi olmayan olumsuz uygulamalara imza atmış bir ülke olarak gözüktüğünü söyledi. AKP’lilerin torpil listelerini çürütemediğini söyleyen Koç, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “Vicdanın rahat mı? Sen ne diyorsun şuna?” diye sordu. ılıçdaroğlu, Mevlana’nın torunlarıyla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şebi Arus törenleri için geldiği Konya’da bir otelde Mevlana’nın erkek soyundan torunları ile bir araya geldi. Torunlarla dua eden Kılıçdaroğlu’na geleneksel helva ikram edildi. Kılıçdaroğlu, Mevlana’yı anmak için düzenlenen Şebi Arus törenlerinin Konya dışında yapılmasını eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Bugün, Mevlana’nın hakka yürüdüğü gün, onun düğün gecesi. Asırlardır onu anıyoruz. O sadece Türkiye’nin değil, insanlığın ortak mirası. Onun yaşadığı kentte olmak bize onur veriyor. Konya’da anılmalı” ifadelerini kullandı. K Beddualı protesto Yurt Haberleri Servisi Cemaatine yönelik operasyonda gazeteciler ile dizilerin yapımcı, yönetmen ve senaristlerin de bulunduğu 31 kişinin gözaltına alınması birçok ilde eylemlerle protesto edildi. Elazığ’da beddua okundu. Bazı illerdeki eylemlere CHP ve MHP yöneticileri de destek verdi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle