19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ARALIK 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 halkımızın umursamazlığı korkudan, karanlıktan kaynaklanıyor... Umur Talu dün yazısında ne diyor: “17 Aralık’ta darbeye maruz kalanlar, belki sabotajşantaj denebilecek, isterseniz kabotaşbalotaj diyeceğiniz ama montajdublaj olmadığı besbelli kısık sesleriyle bir kere bile ‘darbeden’ bahsetmemiş o gün. Tam tersine ‘şunun bunun oğullarını alıyorlar’ derken bile ‘yolsuzluk operasyonu’ deyivermişler.” Ve ardından ekliyor Umur: “Darbede insan ya tank üstüne çıkar, ya balkondan seslenir, yahut kendisi saklanır. Oysa vakamızda ‘saklanan’ dolarlar, Avrolar.” HHH O dolarlar, Avrolar... Kutu kutu paracıklar... Yatak odalarında çelik kasalar... Bu toplum bunları tartışamadı, konuşamadı, yazıp çizemedi! Bugün faşizmin daniskasını yaşıyoruz siyasal iktidarla birlikte... Gezi olaylarını, ölen çocuklarımızı, bu ülkeyi soyanlar, talan edenler bizlere unutturmaya çalışıyor... Berkin, Ali İsmail, Ahmet, Abdo, Ethem terörist... Kızıltepe’de babasıyla birlikte öldürülen, bedenine 13 polis kurşunu saplanan Uğur Kaymaz, şarapnel parçasıyla ölen Ceylan terörist... Roboski’de bombalanarak genç bedenleri yanan yoksul kaçakçı çocuklarımız terörist... Rüşvetçiler, talancılar dünyasında oluyor bunlar, “Yeni Türkiye”yi kurmak için. Din eksenli siyaset, rüşvet ve yolsuzluk! Nasıl da yakışıyor zorbalar evreninde... Bir yıl geçmiş aradan, ses veren yok, birkaç gazeteciyazar dışında... Eh, işler matematik üzerinden... Sıfıra sıfır elde var sıfır... HHH Okura not: Sosyal Dönüşüm Vakfı Girişimi’nin, Ataşehir Belediyesi’yle işbirliği içinde gerçekleştirdiği “Aile İçi Şiddete Karşı Eğitim” başladı. Vakıf sözcüsü Gamze Akkuş İlgezdi, kadına şiddetin 12 yılda yüzde 1400 arttığını, günde 23 kadının öldürüldüğünü açıkladı. İşte Türkiye’nin bir başka acılı yüzü... Sıfıra Sıfır Elde Var Sıfır... O EKMEĞİ BİLAL’E YEDİRTMEYİZ Ankara’da 17 Aralık protestolarının hedeflerinden biri de Cumhurbaşkanlığı Sarayı oldu. Liseli Genç Umut üyesi 7 liseli “Ak Saray” önünde eylem yaptı. Liselilere “Saray”ın korumaları çok sert müdahale etti. 7 liseli, yerlerde sürüklenerek yaka paça gözaltına alındı. Ankara’da Sakarya Caddesi’nde toplanan CHP’liler “ayaklı billboard” olup eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’ın hırsız maskesi takmış fotoğraflarının bulunduğu yelekleri giydi. Gençlik Kolları’nca yapılan açıklamada “Berkin’in, Somalı 301 madencinin, Ermenek’teki 18 işçimizin ekmeğini Bilal’e yedirtmeyeceğiz” mesajı verildi. CHP Gençlik Kolları ‘Yolsuzluk Anıtı’ olarak bilinen altın saat heykeline yürümek istedi. Gençlere biber gazı sıkıldı. CHP Yolsuzluk Soruşturması Komisyonu üyesi Erdal Aksünger ile Ankara İl Başkanı Necati Yılmaz da gazdan etkilendi. Polis, sadece Aksünger ve Yılmaz’a kent saatinin oraya giderek eylem yapmasına izin verdi. Aksünger ve Yılmaz, anıta kara lastik ayakkabı bıraktı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ, DHA) Saraya yaklaştırmadılar Avro’ları saçarak Haber Merkezi 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yıl dönümünde Türkiye’nin dört bir yanında protesto eylemleri yapıldı. ANKARA: Ankara Dayanışması üyeleri, Güvenpark’ta ayakkabı kutularından yapılmış bağlama çalarak “Çalsak çalsak ayakkabı kutusundan yapılmış üç telli saz çalarız” dedi. Liseli Genç Umut üyesi 3 öğrenci ise AKP il başkanlığı önündeki Kocatepe Camisi’nin duvarlarına “Sizin yolunuz yolsuzluk olmuş” pankartı astı. 2’si kız 3 liseli gözaltına alındı. Liseli Genç Umut üyesi 7 liseli de “Ak Saray” olarak bilinen Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde eylem yaptı. “Saray”ın korumaları çok sert müdahale etti. Gözaltına alınan 7 liseli, “Saray”a en çok yaklaşabilen protestocular oldu. Kızılay Meydanı’nda da 4 Liseli Genç Umut üyesi “Hırsız, yolsuz, katil Tayyip” pankartı açtı. Öğrenciler gözaltına alındı. CHP, 1725 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Haftası nedeniyle internet sitesinde “Paraları Sıfırlama Oyunu” hazırladı. Oyunda, çizgi karakterler olarak geliştirilen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan ve Rıza Sarraf’ın paraları ve saatleri kasalardan çuvallara taşırken ayakkabılarla vurulması gerekiyor. 1 dakikada 5 isabetli atış ile oyun kazanılıyor. Oyunun finalinde ise Erdoğan karakteri “Çalanadam” olarak isimlendiriliyor. Bu bölümde tek ama daha büyük bir ayakkabıyı isabet ettirebilmek oyunu kazanmaya yetiyor. Oyun kazanılınca ekrana “Tebrikler oyunu kazandın. Sıra hırsızların cezasını gerçek hayatta vermeye geldi” yazısı geliyor. İSTANBUL: Kütahya Milletvekili İdris Bal, İstanbul Adalet Sarayı önüne 17 siyah çelenk bıraktı. Beyoğlu’nda Halk Bankası önünde eylem yapmak isteyen 5 SDP üyesi gözaltına alındı. Balmumcu’da ki Sabah gazetesi önünde dün saat 17.25’te toplanan Genç Türk adlı bir grup, “17.25” yazılı dövizler taşıyarak, “Hırsız var” diye bağırdı, 2 kişi gözaltına alındı. Kadıköy’de yürüyen KESK’in Şişli’de AKP binasına yürüyüşü ise engellendi. KESK üyeleri “Hırsızlara değil, emekçiye bütçe” istedi. DİYARBAKIR: KESK bileşenleri tarafından yolsuzluğu protesto etmek için AKP il binasına doğru düzenlenen yürüyüşe polis izin vermedi. Sendikacılar oturma eylemi yaptı. Polis dağılmalarını istedi. 22 sendika yöneticisi gözaltına alındı. CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzafer Sayın ile partililer, “yolsuzluk partisini bilen” 10 kişiye Milli Piyango’nun yılbaşı özel çekilişi için çeyrek bilet hediye etti. AYDIN DENİZLİ: CHP’lilerle polis arasında yaşanan pankart gerilimi uzun süre devam etti. CHP binasındaki yolsuzluk pankartı iki kez indirildi, yenisi asıldı. Denizli’de de CHP’nin pankartları toplandı. ANTALYA: Halkevleri üyesi bir grup tarihi Kalekapısı’na ayakkabı kutuları bıraktı. Ayakkabı kutularının birinin içinden ekmek çıktı. AFYONKARAHİSAR AMASYA: CHP’liler pankartlı, tişörtlü protesto eylemleri yaptı. ZONGULDAK: Zonguldak Demokrasi Platformu’nun çağrısıyla STK’ler ve CHP, Madenci Anıtı önünden valilik önüne kadar yürüdü. protesto etti Meclis’te devam eden bütçe görüşmeleri sırasında, 17 Aralık protestoları ve tartışmaları akşam saatlerinde de sürdü. TBMM Genel Kurulu’nda Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri sırasında kürsüye çıkan, CHP Bursa Milletvekili Aykan Aydemir, kürsüye çıkardığı ayakkabı kutusu ve lastik ayakkabıları milletvekillerine gösterdi. Aydemir, ayakkabı kutusu içinden çıkardığı sahte Avro’ları kürsüden savurdu. Aydemir’in konuşmasının ardından etrafa saçılan sahte Avro’lar görevliler tarafından toplandı. MECLİS’TE 17 ARALIK KAVGASI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlğı’nın bütçe görüşmelerine, yıldönümü nedeniyle 17 Aralık operasyonuna ilişkin tartışmalar damga vurdu. MHP’liler kürsüye “1725 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Haftası, Yolsuzluk ve Rüşvete Hayır” yazılı etiket astı. Yolsuzluk ve rüşvet dosyasının yargı ayağı kapatılırken, AKP’liler dünkü TBMM Genel Kurulu’nda da yolsuzluk fezlekesini “kaçırmak” istedi. AKP’li Gökçen Enç, CHP’li Ali Özgündüz’ün kürsüye koyduğu yolsuzluk ve rüşvet fezlekesini almak isteyince, tansiyon yükseldi. TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında CHP ve MHP’li milletvekilleri yakalarına 17 Aralık’la ilgili rozetler taktı. MHP Kütahya Milletvekili Alim Işık ise TBMM kürsüsüne “1725 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Haftası, Yolsuzluk ve Rüşvete Hayır” yazılı etiketi astı. 17 Aralık etiketi asılıyken canlı yayın yapan TBMM TV’nin söz konusu etiketin ekranlara yansımaması için yayında tam da etiketin bulunduğu alanda bütçe görüşmeleriyle ilgili bilgilerin bulunduğu altyazıyı sabit tutmasına muhalefet tepki gösterdi. BMM TV’nin yaptığı terbiyesizlik’ MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, TBMM TV’nin yayına yansımaması için özellikle altyazıyı ekranda tuttuğunu belirtti. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da “Meclis TV yönetmenini buradan uyarıyorum. Yaptıkları hadsizliktir, terbiyesizliktir” dedi. Görüşmeler sürerken CHP’li milletvekilleri de ayağa kalkarak yolsuzlukları protesto etmek için eski dört bakanın bulunduğu bir afişi basın locasına dönerek gösterdi. CHP’li Özgündüz, TBMM TV’nin gizlemeye çalıştığı 17 Aralık etiketinin ekrana yansıması için kürsüdeki mikrofona yapıştırmak istedi. Bunun üze ‘T rine AKP sıralarından kalkan milletvekilleri kürsüye gelerek buna müdahale etti. CHP ve MHP sıralarından da milletvekilleri kalkarak kürsünün önüne gelmesiyle gerilim daha da arttı. Gerginliğin devam etmesi üzerine birleşime ara verilidi. Özgündüz, 504 sayfalık 17 Aralık fezlekesinin yer aldığı klasörü kürsüye koyarak konuşmasını yaptı. Bu sırada AKP’li Gökçen Enç, kürsüye gelerek Özgündüz’e engel olmak istedi. Araya giren AKP’liler Enç’i yerine götürdü. Özgündüz konuşmasında şunları söyledi: “Kola takılan 700 bin liralık saattir, yatak odasından çıkan para sayma makineleridir, yolsuzluktur, yüzsüzlüktür, arsızlıktır. 17 Aralık, Kuranı Kerim’in rüşvete alet edilmesidir.” Özgündüz’e AKP sıralarından tepkiler yükselirken, söz alan AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, 17 Aralık’ın hükümete ve siyasete suikast girişimi olduğunu belirterek, devleti paralel yapıya teslim etmediklerini söyledi. Korku imparatorluğunda yaşıyoruz... Halkımız suskun ve yılgın... Konuşmaktan bile çekiniyor... Ya başıma bir ‘bela’ gelirse? Soruyorum sıradan yurttaşlara: “17 Aralık neyi anımsatıyor sana?” Susuyor... Gözlerinde bir ürkeklik var! Yanıt vermek istemiyor! Peki, gazeteciler niçin susuyor, köşeleri tutan arkadaşlar? Merkez medya yerlerde sürünüyor, patronlar yazarların yazılarını sansürlüyor: “Aman abi kimseye söylemeyin, bizim gazeteden dört yazarın yazılarını kırptılar...” Medya sindirilmiş, işadamı, sokaktaki simitçi, mahalledeki bakkal bile sindirilmiş. Kimse konuşmuyor! 17/25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu unutturuldu. Artık 17 Aralık konuşturulmuyor... Sultan öyle istiyor! İktidar kendi polisini, kendi savcısını, yargıcını, öğretmenini yaratmak istiyor. Baskıcı bir rejim artık apaçık kendini gösteriyor, temel hak ve özgürlükler çiğneniyor. Bir yıl önce bugün (dün) Türkiye’yi yerinden sarsan bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla uyanmıştık. Dört bakan ve çocukları... Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonuydu bu! Yolsuzluk ve rüşvet döngüsü alıp başını gitmiş, 100 milyar doları aşmıştı... Bir yıl önceye dek “can ciğer kuzu sarması” olan AKP hükümetiyle Fethullah Gülen Cemaati birbirlerini düşman ilan etmişlerdi... HHH Çalanın, çırpanın baştacı edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Acılar denizindeyiz... Hüzünlerimiz giderek yoğunlaşırken merkez medyanın sergilediği tavır havuz medyasıyla yarışıyor artık... Birkaç dik duran, kalemini satmayan, onun yerine kırmayı yeğleyen meslaktaşımız kaldı, o kadar! Dolar hızlı yükselirken Yolsuzlukla Mücadele Platformu kuruldu İstanbul Haber Servisi Uluslararası Şeffaflık Derneği, Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) tarafından gündeme getirilen “Yolsuzlukla Mücadele Platformu”nun kuruluşunu 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operosyonu’nun birinci yıldönümünde ilan etti. SODEV Başkan Vekili Ferihan Karasu, “Geçen sene Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen bu yolsuzluklar unutulmayacaktır. Ne kadar antidemokratik eylemler yapsalar da, basın yasağı koysalar da biz Yolsuzlukla Mücadele Platformu olarak bugünü unutturmamak için mücadele edeceğiz” diye konuştu. Platformun kuruluşuna aralarında CHP, ÖDP, EMEP, 68’liler Birliği Vakfı, KESK ve TTB’nin de bulunduğu 34 kurumun destek verdi. Polis nezarethanesinde sidik kokuları içinde beton zeminde geceler ve gündüzler geçirmek; gerekçesini sadece kendilerinin değil isteyen savcının, kararı veren yargıcın da anlamadığı tutuklamalar, konduğu sivil (bu bağlamda “sivil” ne demekse artık) ya da er koğuşundan bozma askeri hapishane koğuşlarında aylar, yıllar, hatta çok yıllar volta atmalar Türkiye solunun yaşamının adeta doğal bir parçasıdır. O yüzden kuşaktan kuşağa aktarılan bir “jargon” da türemiştir. Poliste çözülüp örgütsel sırları, arkadaşlarını ele verenler için “öttü” denir. Öten devrimciye iyi gözle bakılmaz. İşkencenin ağırlığı bile yeterli mazeret sayılmaz. Mapus damındayken, hele hele çıktıktan sonra durmadan “Ah ben neler çektim... Ne acılar yaşadım” diye yakınanlara da “miyavlıyor” denir. Durmadan miyavlayana da pek iyi gözle bakılmaz... Gözaltıların, bitip tükenmez sorguların kol gezdiği bugünlerin Türkiye’sinde şu miyavlama maskaralığına değinen bir Tırmık için epey duraksadım. Duraksayışım “Şu günlerde sırası mı bu yazının” denmesindendi. Sonra demir parmaklıklar ardında geçirdikleri süre aylarla değil, yıllarla ölçülür hale gelmiş KCK tutuklularını hatırladım. Sonra suçları (suçları?) protesto gösterisi gibi anayasal bir hak kullanmaktan ibaret, demir parmaklıklar ardında yargılanacakları günü bekleyen, öğrenim hayatları karartılmış, Beyler, Lütfen Miyavlamayın gelecekleri yıkıma uğratılmış kadınlı erkekli gencecik üniversite öğrencilerini hatırladım. Ve... Ve miyavlayanları tırmıklayacak bir yazının “tam da zamanı” olduğunda karar kıldım... HHH Siyasal İslamın militanları içinde mapus damıyla tanışanlar bir avuçtur. Onlar da ya egemen rejimin, iktidardaki siyasal güçlerin sindiremeyeceği ölçüde itiraz etmişlerdir ya da siyasal mücadeleyi şiddet kullanım üstüne kurmuş bizim “solcu” tayfasına özenip silahlı eylemlere girişmişlerdir. Yazıp çizdiği için, yazıp çizdiklerinden dolayı mapus damına konmuş siyasal İslamcı sayısı ise daha da azdır. O kanatlardan hapse girenlerden ise miyavlamayan galiba hiç yoktur. Varsa da ben duymadım. Öyleleri ile ranza paylaşmışlığım, hatta birlikte volta atmışlığım var. Tutuklanışının daha ilk saatlerinde “Beni nasıl tutuklarlar. Zulümdür bu zulüm. Evde çoluk çocuk, mahalle de açılacak dükkânım var. Bana reva görülen hak mıdır?” diyen birini hatırlarım. Ona, işkenceden tabanları patlamış, filistinaskısından kolları tutmaz olmuş, yine de gülüp arkadaşları ile sohbet eden, “Madem devrimciyim, bunlara da hazır olmalıydım ve hazır oldum” diyen ve bunu bir daha asla yinelemeden voltaya devam eden ya da ranzasında kitap okuyan delikanlıları gösterip. “Kapa çeneni. Bu arkadaşlara bak da utan böyle miyavlamaktan. Yapamayacaksan müdüre dilekçe ver koğuşunu değiştirsinler” diye azarladığımız az olmadı. HHH Bilgisayarımın ekranında bir emektup var. Bir “miyavlama” mektubu... Yollayan kendisi için değil, siyasal önder bellediği Recep Tayyip Erdoğan adına miyavlıyor. Aynen, hiç düzeltmeden aktaracağım: “Aydın Engin efendi, fikir özgürlüğünü vesile ederek darbeci paralel yapıya sahip çıkıyorsunuz. Cumhurreisimiz Recep Tayyip Erdoğan sizin laikçi rejiminin sahipleri tarafından zindana atıldığında ağzınızı mühürledin sustun. şimdi bunları yazmaktan hicap duymalısın...” Bu mailin en önemli vurgusu neresi? Bence “zindan” vurgusu. Hatırlayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde okuduğu bir manzume (onun şiir dediğine bakmayın: Manzume) yüzünden DGM’de yargılandı, bir yıl hapis ve 860 lira para cezasına mahkum edildi. Bu ceza “Mahkemedeki tavrı ve duruşmalardaki hali” göz önüne alınarak 10 ay hapis ve 176 lira 66 kuruşa indirildi. Yargıtay onayladı. Erdoğan hapishanelerden hapishane seçti. Kırklareli’nin Pınarhısar ilçe cezaevinde karar kıldı. İçeri girmeden önce bir partidaşı karşılıksız çek yazma düme niyle aynı hapishaneye kondu. Hapishanede ona özel koğuş hazırlandı. İçi buzdolabı, TV ile donatıldı, güvenliği için kameralar bile taktırıldı. Bizimki 26 Mart 1999’da içeri girdi. Bizim komik İnfaz Yasamız uyarınca dört ay yattı ve 24 Temmuz 1999’da dışarı çıktı. Ondan sonrasını hatırlamalısınız. Seçim mitinginde de, kapalı salon toplantısında da, partililerine seslenirken de, miting meydanındaki kalabalığa nutuk atarken de “Ahhhh. Dostlarım ahhh!.. Biz neler çektik. Bir şiir yüzünden zindanlara atıldık...” edebiyatını dilinden hiç eksik etmedi. Her dinlediğimde de ben, “Yav kardeşim senin zindan dediğin Pınarhisar Cezaevi bizim tayfa için dört yıldızlı otel sayılır. Sen ya zindan görmemişsin, ya bu ülkede solcu tutukluların karakışın ortasında iki parmak suyla kaplı beton zeminde yıllar geçirdiklerini masal sanıyorsun ya da miyavlayarak siyasal çıkar hesabındasın” diye homurdandım. HHH Manzume okuduğu için siyaset erbabının mapus damına tıkılmasını savunacak değiliz. Keza yazdıkları yazılar, çevirdikleri diziler yüzünden birilerinin içeri tıkılmasına da susup seyirci kalamayız. Ola ki gözaltına alınanlar tutuklanır da. Şaşmam. Bu Tırmık’ın amacı testiyi kırmadan uyarmaktan ibaret. Beyler lütfen miyavlamayın. Mide bulandırıcı oluyor. DÜZELTME VE CEVAP lanan “Havuzdan Arkadaş Çıktı” altbaşlıklı haberde, müvekkilin sahibi olduğu ATV Avrupa Kanalı hakkında gerçek dışı ve hayal mahsulü bağlantılar kurgulanması, Müvekkil Şirketin ticari itibarının ve marka değerinin zedelenmeye çalışılması amacına hizmet etmektedir. Bu yayın anlayışı defalarca kınadığımız, dezenformasyon çabalarının devamıdır. Cumhuriyet Gazetesi, müvekkilin yıllardır ortaya koymuş olduğu objektif ve tarafsız duruşunu, güvenirliğini zedelemek adına hükümet ve belirli kişilerin güdümünde gösterebilmek için gerçekle ilgisi olmayan bağlantılar kurabilmiştir. Tekzibe konu haberde bahsedilenin aksine TRT Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Eren’in ATV Avrupa Kanalı’nda genel müdürlük görevine devam etmesi söz konusu değildir. İbrahim Eren söz konusu görevinden 11 Temmuz 2013 tarihinde ayrılmış olup müvekkil şirket ve Turkuvaz Medya Grubu ile hiçbir ilgisi kalmamıştır. Cumhuriyet Gazetesi’nin, gerçek olmayan bir takım bilgi ve bağlantılar kurgulayarak müvekkili töhmet altında bırakan söz konusu yayınının, hiçbir haber değerinin bulunmadığı, tamamıyla kasıtlı ve n Baştarafı 1. Sayfada karalamaya yönelik olarak kurgulandığı aşikardır. Ayrıca tekzibe konu yayında söylenenlerin aksine müvekkil basın kuruluşu bugüne kadar her daim tarafsız ve objektif şekilde yayın hayatına devam etmiş ve etmektedir; Cumhuriyet Gazetesi’nin elbette ki bu durumu anlaması beklenemez. Bu durumun aksinin gerçek dışı haber ile kamuoyuna empoze edilmeye çalışılması, Turkuvaz Medya Grubu hakkında kamuoyunu yönlendirici, yanıltıcı ve kışkırtıcı ifadeler kullanarak asılsız, hayal mahsulü bağlantılar kurgulanması, gazetecilik etiği ve ilkeleri açısından da utanç vericidir. Bu ve benzeri gerçek dışı haberlere ilişkin müvekkilin hukuken sahip olduğu hakları kullanacağından ve haklarının sonuna kadar takipçisi olacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Tekzibe konu haberde yer alan gerçek dışı bilgi ve açıklamaları; kötü niyetli ve hayali senaryoları; kısacası gazeteciliğin etik değerlerine yakışmayan bu haberi yayınlayan gazetenizi kınıyor, asılsız suçlamalara karşı cevabımızı kamuoyuna saygıyla sunuyoruz. TURKUVAZ TELEVİZYON VE RADYO İŞLETMECİLİĞİ Vekili Av. Fatih SAVAŞ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle