04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2014 ÇARŞAMBA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada beş yıl içeri tıkılmalarını dün olduğu gibi bir günlüğüne gazete manşetlerinde göstermekle mi yetineceğiz?.. Balyoz davasını bugünlere getirenlerden hesap sorulmayacak mı? Anayasa Mahkemesi’nin kararı gereği, darbe yapılacağının iddia edildiği dönemde biri Genelkurmay Başkanı, diğeri Kara Kuvvetleri Komutanı iki tanığın dinlenmesine o sırada davaya bakan hâkimlerin neden engel oldukları araştırılmayacak mı, bir hukuk skandalına imza atanlardan hesap sorulmayacak mı? Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu hiç vakit yitirmeksizin o sırada davaya bakan yargıç ve hatta savcılar hakkında soruşturma açmayacak mı? HHH Hukukçular açıklasın: Hem bir numaralı bilgi sahiplerinin tanıklığını engelleyeceksin, hem de sanıkları doğrudan suçlayan kasetlerin gerçek mi, sonradan doldurma mı olduğunu bilirkişilerin saptamasını engelleyeceksin ve... ...sanıklar hakkında hapis cezalarına hükmedeceksin! O askerler içeride çürürken, böylesi bir hukuk skandalını yaratanlar hukukun belli başlı temel ilkelerini çiğneyerek... ...yasaların bize tanıdığı takdir hakkımızı kullandık diyerek sorumluluktan asla kurtulamazlar. HHH Şayet olaylar böyle gelişir, o günün hâkimleri böyle bir gerekçe ile sorumluluktan kurtulurlarsa, ortaya çıkacak manzara tam tamına hukuku guguklaştıran RTE kafasına layık görüntüler içerecek... Balyoz davasının açılmasına, pek çok askerin yıllarca içeride yatmasına kim yol açtı? Kimler bugünlere getirdi? Hatta orduya bu kumpası kimin kurduğunu AKP hükümeti araştırmayacak mı? RTE, kumpasın kaynağında Pensilvanya’nın olduğunu iddia ediyor. Oysa Balyoz davası tezgâhlandığı sırada RTE ile Pensilvanya sarmaş dolaş dost idiler. Bu gerçeği RTE bile artık yadsıyamıyor ve Balyoz davasında hukuksal rezaletler ortaya dökülünce bu ve hatta Ergenekon davalarını tezgâhlayanın o sırada dost oldukları, hiçbir ricasını geri çevirmediği cemaatin, bugünkü adıyla Pensilvanya’nın marifeti olduğunu söylüyor. O zaman akla şu olasılık geliyor. Balyoz kumpasını Pensilvanya tezgâhladığından başbakan olarak RTE’nin bal gibi haberi vardı ama orduya kurgulanan Balyoz kumpası siyasal amaçlarına uygun düştüğünden önlemek için parmağını oynatmadı. Gerçek bu değilse RTE’nin, sorumlu, siyasal etik sahibi kişi olarak kumpasın açığa çıkarılması için başta o zamanın hükümeti ile içli dışlı olan Pensilvanya hakkında araştırma açılmasına ve bu araştırmanın tamamen tarafsız oldukları bilinen kişilerden kurulmasına ön ayak olması gerekiyor. Bu olasılık gerçekleşmez. Zira yaşadığı sürece hiçbir konuda sorumlu olduğunun açığa çıkarılmasına izin vermeyecek, devletin bütün olanaklarını olası bir suçlamayı engellemek için kullanacaktır RTE! HHH Dört yıl, dile kolay. On beş dakika süren ifadelerle birden çöküyor. Yıllarca manşetlerde darbeyi engelledikleri gibi bir onurla yer aldılar... Zamanın sorumlu Genelkurmay Başkanı, Çarşaf, Suga gibi isimlerle anılan darbe girişimlerinin hiçbirini duymadığını söyledi. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı da; Balyoz adlı darbeyi basından öğrendiğini ve bu konuda bilgi ve belge sahibi olmadığını açıkladı... HHH Balyoz davası sanıklarından emekli Org. Ergin Saygın’ın kızı Ece Saygın, “4 dakika tanıklık için babam ve arkadaşları 4 yıl hapis yattı” diyor. Korkarak soruyorum: Açığa çıkan bu hukuk rezaletini AKP iktidarı, Cumhurbaşbakan’ın baskısıyla örtbas etmeden altından nasıl kalkacağız, kalkabilecek miyiz? Berin Nadi’yi anıyoruz İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Vakfı Kurucu Başkanı Berin Nadi’yi bugün anıyoruz. Nadi’nin aramızdan ayrılışının 13. yıldönümü nedeniyle bugün saat 14.00’te Edirnekapı’daki aile kabristanında tören düzenlenecek. Atatürk’ün yakın arkadaşı şair Celal Sahir Erozan’ın kızı, Nadir Nadi’nin eşi Berin Nadi, Nadir Nadi’nin sağlığının bozulduğu yıllardan itibaren Cumhuriyet gazetesinin sorumluluğunu üstlendi. Gazetenin yaşatılabilmesi, Cumhuriyet’in ilkelerinden ödün verilmemesi için olağanüstü çaba gösterdi. 1991’de Nadir Nadi’nin ölümünden sonra Cumhuriyet Vakfı’nı kurdu. Berin Nadi’nin kurucu başkanı olduğu vakıf, Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi oldu. Mal varlığını Cumhuriyet gazetesinin bağımsızlığını koruyarak sürdürebilmesi için vakfa bağışladı. Nadi 91 yaşında hayata veda etti. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada Yüzyıllar önce zorla köle yapılan insanlar, bugün kölelik koşullarında çalışmak için ölümü göze alıp zorla Batı’nın kapılarına dayanıyor. Daha çok Ege sahillerinde duymaya alışık olduğumuz kaçak göçmen taşıyan tekne faciaları İstanbul’dan da gelmeye başladı. Önceki gün İstanbul Boğazı’nın Karadeniz açıklarında yaşanan kazanın tüm unsurları 28 Ekim Ermenek maden cinayetine ve 30 Ekim Yalvaç trafik cinayetine benziyor. On iki metrelik 1012 yolcu kapasiteli tekneye 23 yetişkin, 12 çocuk, 7 kadın istifleniyor. Tekne Bakırköy açıklarından kalkıp Boğaz yolculuğu yapıyor. Bütün ışıklarını söndürüp yola devam ediyor. Hiçbir denetimle karşılaşmıyor. Rumeli Hisarı’nı geçtikten az sonra yüksek dalgaların etkisiyle alabora oluyor. Yedişer bin Avro vererek Afganistan’dan yola çıkan 42 kişinin yolculuğu burada sona eriyor. Kaçak göçmenler başlarına ne geleceğini bildiği için yanlarına can yeleği de almışlar. Ancak sabaha karşı meydana gelen olayın ardından çoğu boğularak değil donarak can veriyor. Çocukların ölüm nedeni can yeleklerinin büyük gelmesi. Yani can yelekleri canlarını alıyor. HHH Önce olayın insani yanına değinelim... 1970’li yıllarda zengin Kuzey ülkeleri yeryüzünde üretilen toplam refahın yüzde 65’ini, fakir Güney ülkeleri ise yüzde 35’ini paylaşıyordu. Yıllar içinde bu oran fakirler aleyhine adım adım değişti, bugün yüzde 85’e 15 oldu. Bu nedenle de fakirleştikçe fakirleşen coğrafyalardaki insanlar ne yapıp edip zengin ülkelere gitmenin yolunu arıyor. En büyük geçiş bölgelerinden biri olan Türkiye çoklu bir kıskaç altında. Hem transit geçiş ülkesi, hem kalış ülkesi, hem de yurttaşlarını göçe yollayan bir ülke... Türkiye’den Avrupa’ya gitmek isteyenler yükün bile zor taşınacağı teknelerle ucu belirsiz bir yolculuğa çıkıyor. Bir Avrupa ülkesine ulaştıklarında hem çok düşük paraya, hem kötü koşullara, hem de uzun mesaiye razı olup tam bir kölelik düzenine katılıyorlar. Onlar kendilerini şanslı sayıyorlar; çünkü pek çoğu yolda yaşamını yitiriyor. Ülkemiz kıyılarında meydana gelen kaçak göçmen kazalarının önemli bir dilimi kayda geçmiyor. Türkiye’nin dışında Akdeniz’in hemen her ülkesi bu sorunla karşı karşıya. Örneğin Fas’ta Cebelitarık Boğazı’nı geçmeye çalışan kaçak göçmenlerden yılda ortalama bin kişi teknenin ani değişen hava koşulları yüzünden ters dönmesi sonucu yaşamını yitiriyor. HHH Kaçak göçmen olayı elbette doğrudan Türkiye’nin sorumluluğu değil. Girişte de vurguladığımız gibi çağın, küreselleşmenin yüzkarası. Ne var ki her şey Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun söylediği gibi değil. Davutoğlu sorunun tüm Avrupa ülkelerini etkilediğine dikkat çekti, Türkiye’nin de bunun bir parçası olduğunu vurguladı. Ancak Türkiye kaçak göçmen sorununu Avrupa ülkelerinin vize işlemlerinde göstereceği bir kolaylıkla eşit tutacak kadar dar görüşlü. Geçen aylarda Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde Türkiye’den Avrupa’ya giden kaçak göçmenlerin yakalanması halinde bize iade edilmesini kabul ederek ciddi bir sorumluluk aldık. Konunun özüne dönersek, sermayenin sınırsız dolaşım hakkına sahip olduğu ancak emeğin sınırsız sömürüyle karşı karşıya olduğu bir çağda yaşıyoruz. Sermaye kutsanırken emek metalaşıyor. 13 kişinin kayıp olduğu tekne faciasıyla ilgili arama çalışmaları devam ediyor Altı saatlik ihmal İstanbul Haber Servisi Rumeli Feneri açıklarında Afgan göçmenleri taşıyan tekne faciasıyla ilgili çok tartışılacak bir iddia ortaya atıldı. 24 kişinin öldüğü, 13 kişinin hâlâ kayıp olduğu olayda Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne yapılan ilk ihbarın gece 01.40’ta olduğu, iki kurumun kurtarma operasyonuna 6.5 saat sonra gittiği, arama kurtarmada büyük ihmallerin yaşandığı öne sürüldü. 6 kişinin kurtulduğu tekne faciasıyla ilgili arama çalışmaları sırasında, bir arama kurtarma uzmanı, buldukları can yeleklerinden büyük bir kısmının bağlama ipleri olmadığı için kullanılamaz durumda olduğunu, kullananların da çocuklar olması nedeniyle denize batmış olabileceklerini söyledi. Tekne de denizden çıkarıldı, incelemeye alındı. İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok teknenin bulunduğu askeri tesise gelerek bilgi aldı. İstanbul 911 Arama Kurtarma ve Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oksal Erev, büyük ihtimalle kayıp kişilerin hâlâ deniz yüzeyinde olduğunu belirtti. Deniz Haber Ajansı ise Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Ana Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezi kayıtlarına ulaştığını belirterek kurtarma operasyonun Bu sefer şanslılardı Sahil Güvenik Komutanlığı’na bağlı botların Ege Denizi’ndeki devriye görevi sırasında 60 kaçak göçmen yakalandı. Denizin ortasındaki 4 Afgan mülteci ise küçük lastik botta kurtarılmayı beklerken bulundu. da Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde ihmaller zinciri yaşandığını öne sürdü. İddialara göre, ilk ihbar 01.40’ta geldi. Saat 01.55’te Ana Arama Koordinasyon Merkezi’nin Türk radyo kanalıyla ilk duyuruyu yapılarak Sahil Güvenlik Komutanlığı’na ait SGK74 botunun bölgeye gönderilmesi için talimat verildi. Dört dakika sonra ise Sahil Güvenlik Komutanlığı’nı arayan bir kişi “Bir akrabam Riva açıklarında batmakta olan göçmen teknesinde yaşam mücadelesi veriyor. Lütfen yardımcı olun” dedi. Bunun üzerine Sahil Güvenlik Komutanlığı Koordinasyonu’nda bölgede seyir halinde bulunan “MORATA” isimli gemi kaza bölgesine yönlendirildi. Saatler 02.45’i gösterdiğinde Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne ait “KIYEM3” isimli acil müdahale botu bölgeye intikal etti. Bottaki makine arızası giderildi ve 03.00’te kaza bölgesine doğru seyre ye niden geçti. Saat 03.30’da ise SGK74 botu ile KIYEM3 acil müdahale botu, hava şartlarının uygun olmamasını gerekçe göstererek aramatarama ve kurtarma faaliyeti yapamadıklarını belirterek geri döndü. Saat 05.31’de ise KIYEM3, “Hiçbir bulguya ulaşılamamıştır” raporunu vererek, Rumeli Feneri Tahlisiye İstasyonu’na geri döndü. Bu kez saatler 07.55’i gösterdiğinde ise balıkçı olduğunu söyleyen bir kişi Sahil Güvenlik Komutanlığı 158 ihbar hattını arayarak, “Denizde cesetler yüzüyor” ihbarında bulundu. Saat 08.15’te KIYEM3, bölgeye yönlendirildi. Uzmanlar, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın bu faciada büyük ihmali olduğunu belirterek “Bu kadar büyük bir facia olmayabilirdi” dedi. Konu ile ilgili telefonla ulaşmaya çalıştığımız Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı yet Net yanıt yok kilileri, söz konusu iddialarla ilgili açıklamayı olayın olduğu gün yaptıklarını, ihmallerin söz konusu olmadığını, gerekli açıklamaları daha sonra yapacaklarını belirtti. Sahil Güvenlik yetkilileri ise bu konu ile ilgili açıklama yapma yetkisinin İçişleri Bakanlığı’nda olduğunu söyledi. Bakanlık yetkililerinden de gazetemize dönüş yapılmadı. ÖDP üyesi bir grup ise Rumeli Feneri’ne gelerek kazayı protesto etti. Facianın ardından gözaltına alınan tekne sahibi ilk ifadesinde “Ben tekneyi satmıştım” dediği öğrenildi. Olayın arkasında Afganistan uyruklu A.Ş. olduğu, eylülde “insan kaçakçılığı” operasyonunda gözaltına alındığı ve yurtdışına çıkış yasağı konularak bırakıldığı, arandığı kaydedildi. Kazanın ardından tekneye bir kosterin çarpmış olabileceği ya da kaptanın tekneyi kendi batırıp kendisi bir başka tekneyle olay yerinden uzaklaşmış olabileceği de iddia edildi. Fotoğraf: DHA u Batan tekne ile ilgili Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne yapılan ilk ihbarın gece 01.40’ta olduğu, iki kurumun kurtarma operasyonuna 6.5 saat sonra gittiği iddia edildi. 24 kişinin yaşamını yitirdiği tekne dün karaya çıkarıldı. Bedellide kapı açık bırakıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, Esad rejiminin kuşatma altına aldığı Halep’in düşmesi durumunda, Türkiye’nin ciddi bir mülteci sorunuyla karşı karşıya kalabileceğini söyledi. Bedelli askerlik konusunun zaman zaman Bakanlar Kurulu’nda değerlendirildiğini ifade eden Davutoğlu, “Ancak bölgedeki konjonktür herkesçe malum. Hepimiz bu perspektifi de göz önünde bulundurarak atılacak adımları değerlendireceğiz” diyerek kapıyı açık bıraktı. Davutoğlu, Genelkurmay Başkanlığı’nda bilgilendirme toplantısına katıldı. Toplantıya, Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan ve Numan Kurtulmuş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hulusi Akar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Abdullah Atay, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile kısım komutanları katıldı. 5 saat süren toplantıdan sonra gazetecilere açıklama yapan Davutoğlu, kapsamlı bir istişare toplantısı yapıldığını belirtirken, bunun yeni bir geleneği de başlatacağını umduğunu söyledi. POLİS AKADEMİSİ SINAVI ALMANYA’dan KARİKATÜR yanıtı ‘Erdoğan önce kendine baksın’ Haber Merkezi Ünlü çizerler Achim Greser ve Heribert Lenz’in imzasını taşıyan ve Almanya’daki Türklerin başarısını anlatırken köpek kulübesi üzerinde Erdoğan’ın adı kullanılan karikatürle ilgili olarak Almanya’dan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yanıt geldi. Ankara’nın tepkisine yanıt veren BadenWürttemberg Eyalet Başbakanı Winfried Kretschmann, “Böyle bir olay nedeniyle insan nasıl bu kadar sinirlenir, anlamış değilim” dedi. Kretschmann, “Karikatür karikatürdür, bir şeyi karikatürize eder, bu nedenle zaten ona karikatür denir” diye konuştu. Kretschman, “Erdoğan’ın amacı, dikkatleri kendi ülkesindeki hukuksuzluklardan başka yöne çekmek. O önce kendisinin eleştiriye nasıl tepki gösterdiğiyle ilgilensin. Onun neler yaptığını biliyoruz ve bizi oldukça rahatsız ediyor. Tayyip Erdoğan önce kendine baksın” dedi. Karikatür, 2011 Kasım ayında Almanya’nın Frankfurter Allgemeine gazetesinde yayımlanmış ve BadenWürttemberg eyaletindeki liselerde okutulan yardımcı ders kitaplarından birine konulmuştu. Karikatüre tepki için Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı’na çağrılıp Türkiye’nin rahatsızlığı iletilmişti. torpil istemiş’ Fotoğraf: AA ‘AKP’liler iddiası IŞİD çekilmeye başladı MAHMUT ORAL DİYARBAKIR IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırıları sürerken, Türkiye üzerinden bölgeye geçen peşmergeler ile ÖSO militanlarının YPG’ye destek vermesiyle kontrol Kürt güçlerinin eline geçti. Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin gönderdiği 150 peşmerge ve 200 Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) üyesinin geçen hafta Kobani’ye geçerek YPG’ye destek vermesinin ardından, üstünlük Kürt güçlerinin eline geçti. YPG, IŞİD’in kontrolünde bulunan Pendir, Süsane ve Siftek köylerini geri aldı. Kobani’nin batısındaki Til Şeir Tepesi’nde YPG, ÖSO ve peşmergeler konuşlandı. IŞİD, önceki gün Kobani’nin güneyinde bulunan Mınbiç’ten de bir grup savaşçı getirmek isterken konvoy, ABD öncülüğündeki koalisyonun savaş uçakları tarafından vuruldu. Konvoyda bulunan en az 24 IŞİD militanının öldürüldüğü bildirildi. Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin önceki gün Kobani’de savaşan peşmergelere silah ve mühimmat yardımı gönderileceğini açıklamasının ardından dün de Peşmerge Bakanlığı yetkililerinden Tuğgeneral Karzan Şaklawayi, silahların Türkiye üzerinden karayoluyla IŞİD’e karşı savaşan peşmerge güçleri ve YPG savaşçılarına ulaştırılacağını ifade etti. Bu arada Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kobani’ye Türkiye üzerinden 2. peşmerge konvoyunun geçiş yaptığının gerçeği yansıtmadığını, Türkiye’ye yeni bir talep gelmediğini söyledi. Öte yandan Kilis’e 4 kilometre uzaklıkta bulunan Suriye’nin Delhami köyünde ÖSO ile IŞİD mensupları arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Dumanların yükseldiği bölgede TSK tarafından ağır silahlar konuşlandırılarak askeri yığınak yapıldı. Namlular ise Suriye’ye çevrildi. SANATÇILARDAN DAYANIŞMA İstanbul Haber Servisi Özgür Sanat Girişimi üyesi 30’a yakın sanatçı, Şanlıurfa Suruç’a sığınan Kobani halkı ile dayanışma amacıyla bugün bölgeye gidecek. “Dostlarımızı özgürlüğün sesini yükseltmek için Özgür Sanat Girişimi’ne katılmaya çağırıyoruz” diyen sanatçılar, sığınmacılar için akşam küçük bir dinleti de verecek. Sanatçılar, Suruç’a hareket etmeden önce İHD İstanbul Şubesi’nde dün bir araya geldi. Pınar Aydınlar Ortadoğu coğrafyasının uluslararası güçlerce karanlık döneme itilmek istendiğini belirtti. Şırnak’ta 8 PKK’li teslim oldu ŞIRNAK (AA) Terör örgütü PKK’de kaçan 8 kişi teslim oldu. Şırnak Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre, söz konusu kişiler, Habur Kara Hudut Kapısı Emniyet Amirliği’ne teslim oldu. Açıklamada 21 Mart 2013 ile 4 Kasım 2014 arasında örgütten kaçıp güvenlik güçlerine teslim olanların sayısının 411’e yükseldiği kaydedildi. Sınıra askeri yığınak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sosyalist hacker grubu olduğu iddia edilen “@ LazepeM” Twitter hesabını kullanan Mahir Kızılyıldız rumuzlu kişi, bir emniyet genel müdür yardımcısının bilgisayarına girdiğini iddia ederek, bazı belgeler yayımladı. İddialara göre çok sayıda AKP’li vekil, sınava giren bazı öğrencilere “referans” oldu. Bu AKP’liler arasında eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, Bakan Yardımcısı Osman Güneş, AKP’li milletvekilleri Mustafa Şentop, Zeyid Aslan, Salih Koca, Kerim Yıldız da yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın teyzesinin oğlu ve Danıştay üyesi Mevlüt Atbaş’ın da bazı öğrencilere referans olduğu ileri sürüldü. Sınava giren öğrencilere ilişkin fişleme notları da belgelerde yer aldı. İddialara göre, Kürt, Alevi, solcu, ülkücü ve cemaatçi olarak fişlenen adayların hangi otelde kaç kişi kaldığı veya eğitim çağında çocuğu varsa hangi okula gittiği bile takip ediliyor. TKP, Dev Yol, sendika ve PKK üyeliklerinin dikkatle incelendiği listede Gezi Direnişi sırasında eylemlere katılan adaylar için de not düşülmüş. Bazı fişleme notları şöyle: l Amcası: 1980’li yıllarda THKO terör örgütü faaliyetlerine katıldığı bilgisi var. l Kendisi: 2013’te Alperen Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı üniversitelerden sorumlu masa başkanı olduğu bilgisi mevcut. l Kendisi: 20082014 arasında üç farklı bayanla 8 adet bekârbekâr otel kaydı var. Şahsın Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı üyesi olduğu, ülkücülük yaptığı ve ideolojik kavgalara katıldığı bilgisi mevcut. l Dedesi: 1998’de PKK terör örgütüne yardım etmekten hakkında işlem yapılmış. l Dayısı: 1999’da Gülen’e mensup Battalgazi Eğitim ve Kültür Vakfı yönetimindeydi. l Kendisi: 20132014 arasında iki farklı erkekle (bekârbekâr) 4 adet otel kaydı var. ‘Viyana’ çıkışı vekilden özür diletti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis’te süren Plan Bütçe Komisyonu toplantısında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, milletvekillerinin Cumhurbaşkanlığı’nın 2015 yılı bütçesine ilişkin sorularını yanıtladı. Yeni Cumhurbaşkanlığı sarayına ilişkin bilgi veren Kasırga, “Bu sarayın kaçak olduğu neye göre iddia ediliyor?” diyerek gerekli izinlerin alındığını öne sürdü. Kasırga, “Şu anda elimde de iskân ruhsatı var” dedi. Muhalefet milletvekillerinin ruhsatın hangi belediyeden alındığı ve tarihine ilişkin soruları üzerine Kasırga, “8 Ekim 2014’te yapı kullanım yani iskân ruhsatını aldık. İnşaat ruhsatı, 17 Temmuz 2012’de alınmış” dedi. Milletvekillerinin ilgili belediyeyi tekrar sorunca Kasırga’nın “Viyana Belediyesi’nden alamayız Sayın Vekilim” sözü komisyonda tartışmaya neden oldu. Muhalefetin sert tepki gösterdiği Kasırga, eleştirilere “Sözlerimi maksadını aşan bir şekilde ifade ettiysem özür diliyorum yüce heyetinizden. Şunu ifade etmek istedim, ruhsat verecek makamlar bellidir, biz de resmi, yasal mercilerden bunu temin ettik. Hangi belediyeden olduğu burada yazmıyor. Gerekli bilgiyi daha sonra bildiririz” yanıtını verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle