04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2014 ÇARŞAMBA 12 DIŞ HABERLER [email protected] ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, 17 Aralık’taki ziyareti öncesi Erdoğan’dan özür dilemediğini açıkladı Özür papatya falına döndü Dış Haberler Servisi ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan özür diledi mi dilemedi mi? Beyaz Saray dilediğini söylüyor, Biden ise dilemediğini. Biden, ekim başında Harvard’daki konuşmasında Türkiye’nin Suriye politikasını eleştirmesine öfkelenen Erdoğan’a telefon açmış, Beyaz Saray da ABD Başkan Yardımcısı’nın özür dilediğini duyurmuştu. Ama Biden, 17 Kasım’daki Türkiye ziyareti öncesi “Erdoğan’dan hiçbir zaman özür dilemedim” dedi. Dün CNN’e çıkan Biden, Harvard konuşmasından kareler eşliğinde sorulan sorulara, “Tarzımı değiştirmem. Söylediklerim arasında doğru olmayan hiçbir şey yoktu. Bilirsin ki herkes gerçeği aradığını söyler” yanıtını verdi. “İnsanların özür değil doğruları aradığını” belirtip “Ben özür dilemedim” diyen Biden, sözü Erdoğan’la telefon görüşmesine getirdi: “Burada yaptığım, yani olan, samimi bir yanlış anlamadır. Yaptığım yo“asla böyle bir şey söylemediği” ruma bakalım. Bana dediler açıklaması yaparken “Bu tür ifaki Erdoğan’dan özür dilemideler kullandıysa Biden benim şim. Ben hiçbir zaman oniçin tarih olur” resti çekmişti. dan özür dilemedim. Onu Biden’ın ABD ara seçimleiyi tanırım. Onunla halleşrine de denk gelen son tim. Onu telefonla aradım açıklaması sonrası, 17 ve dedim ki: Bak, haberleştiKasım ziyaretinin akırilenler benim söylediğim değilbeti merak konusu. di. Benim söylediğim şu şu…” Biden, Harvard’da Türlanlı ve kiye ve Arap müttefiklekasıtlı yaptı’ ri “Esad’la savaşacak Kaideciler dahil herBeyaz Saray’dan kese yüz milyonlarca bir yetkili, “Başkan dolar ve on binlerce Yardımcısı’nın CNN’e Başkan yardımcısı Erdoğan’dan ton silah akıtmak ve dediği gibi, samimi bir özür dilemediğini söyleyerek SünniŞii vekâlet saBeyaz Saray’la da ters düştü. yanlış anlama vardı. vaşı çıkarmak”la suçlaBiden, Türkiye’nin yıp, BM’de Erdoğan’ın IŞİD’in büyümesini kendisine “Siz haklıydınız, çok fazla in kasıtlı desteklediği ve kolaylaştırdığısanın geçişine izin verdik, şimdi sını nı söylemedi” dedi. Biden’ın ofisi de özür rı mühürlemeye çalışıyoruz” dediğini tartışmasına girmeden “samimi bir yanlış öne sürmüştü. Bunun üzerine Erdoğan, anlaşılma olduğunu” ve “Türkiye’nin ‘P IŞİD’e yardım ettiğinin asla ima edilmediğini” tekrarlayıp “Erdoğan ile görüşmenin dört gözle beklendiğini” söyledi. ‘Diken’ adlı internet sitesine konuşan Beyaz Saray’a yakın bir kaynağa göreyse Biden, Türkiye ziyareti öncesi bu çıkışı “planlı ve kasıtlı” yaptı. Kaynak, “Böylece Erdoğan adeta etkisizleştirildi. Bu aşamada Erdoğan’ın Biden’ın gezisini tehlikeye atacak bir söylem ve sertlikte cevap vermesi beklenemez” dedi. Büyüklere Masallar… Ortadoğu’da otoriter yönetim hüküm sürüyor diye liberal müdahalecilikle dışarıdan rejim dayatma çabalarının enkaza çevirdiği bir memleket üzerine daha ne kadar kara komedi oynanacak bilen yok. Bilinen, kendi yarattıkları hayaller üzerinden insanların gırtlak gırtlağa gelmesinin vebalinin kimlerin boynuna olduğu… Bu hikâyede siyasi hırsların tetiklediği yalan dolanın haddi hesabı yok. Irak işgalcisi Neocon Bush yönetiminin icadı olan ‘dostlar grubu’ mekanizması, sayısız ateşkes, Cenevre1 ve Cenevre2, bu arada da adım adım görünür olan Körfez’in Vahhabi/ Selefi ideologlarının eğitip donattığı çeşit çeşit cihatçı grupları gördük. Nihayet IŞİD’e ulaştık. Neler olup bittiğini anlamak pek çokları için zaman aldı. Eh, iki sene önce Türkiye sınırının burnunun dibindeki Azaz’a giden muhabirlerin “Evet şimdi Halep’ten bildiriyoruz..” haberlerini işittiklerinden, normal sayılmalı. Bir ülke savaşa teslim olurken barışı konuşmak, aramak değil ama sallamak bedavaydı! HHH Başlangıcı 2011 Mart ortası sayılan kaos sürecinde, 2012 yazına gelindiğinde yaprak kımıldamayan ‘Suriye’nin mali başkenti’ Halep’teki Sünni sermayeye “Niye isyan etmiyorsunuz” diye hesap sordukları günleri anımsayın. Kabul görmeyince, Ortadoğu’nun bu kadim kentini enkaza çevirdiler. Bu savaşın kazananı olmayacağı, başlarındaki otoriter yönetimin reformlar yoluyla değişmesini arzulayan Suriyelilerin memleketlerinin başlarına yıkılacağı, Mayıs 2011 sonundaki Cisr üş Şuğur katliamından belliydi. Yaşananların tüm bölgeyi karıştıracağını söyleyip uyaranları lanetlemek ise bedavaydı! Azaz’daki muhabir gibi sallayıp durdular. HHH Sergilenen vahşiliklerin boyutları karşısında düzenli orduyu düzensizlere tercih eden sıradan insanları 3.5 yılda iki kez gittiğim Suriye’de gördüm, konuştum, aktardım. Sonuç siyasi ve duygusal düzeyde bellidir: Suriye’yi İhvan diyarı yapacağız diye diye Suriye Arap milliyetçiliğini tetiklediler. Bu saatten sonra da kolay başa çıkamazlar. Yapabilecekleri belli bölgeleri koparmak olabilir, o kadar. Orası da malum: Halep. İşte uluslararası toplumun Suriye konusunda atıp tutan figürlerinden sadece biri olan Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un dün Washington Post, Le Figaro ve El Hayat’ta eşzamanlı yayımlanan makalesi bu açıdan manidar. “Kobani’den sonra Halep’i kurtarmak zorundayız” buyurmuş. “IŞİD’in katillerini TürkiyeSuriye sınırındaki başka noktalara sevk ettiğini ve bu yolun sonunda ılımlı muhalefetin kalesi Halep’in yattığını” yazmış. “Halep’in varil bombaları ile IŞİD’in gırtlak kesicileri arasında sıkıştığını, kuşatma altında olduğunu” eklemiş. Doğru söze ne denir, eski sömürgeciler en iyisini bilir! HHH Halep’teki durumu bilen biliyor da eski sömürge gücü Fransa’nın koca bakanının bihaber olması ne mümkün. Fransız hükümetine Aralık 2011’de geniş bir saha çalışmasıyla sunulan bir raporu okumuştum vaktiyle. Özetle, Suriye yönetiminin kolay devrilmeyeceğini, mezhep savaşı ve Selefi olgusunun tehlike arz ettiğini, çetelerin adam kaçırmaları ve yağmaların alıp başını gittiğini anlatıyordu. HHH Bir yıl önce Cilvegözü’nün karşısındaki Bab el Hava’daki ÖSO karargâhı basılıp Suud destekli İslam Cephesi tarafından ele geçirildiğinde ortada ÖSO filan kalmamıştı. O gün Cilvegözü’nde IŞİD’in kara işareti kondurulmuş kara yün beresiyle sınır kapısında elini kolunu sallayarak dolananları gözlerimle görmüştüm. Sonra geçen yaz yolsuzluklar yüzünden karşılıklı ithamlarla askeri konsey kendini feshetti. Mezhep katilleri, infazcılar, talancılar ayyuka çıktı. Şimdi Obama’yı ‘fanteziydi’ dediği ‘ılımlı’ unsurlara IŞİD yüzünden ikna ettiklerinden beri yine ÖSO’muz var. Kimler, nereleri kontrol ediyorlar pek bildiğimiz de yok. Sallamak bedava! HHH Misal, Wall Street Journal bir demet sunmuş: “Suriyeli muhalifler, Nusra Cephesi’nin çok sayıda ılımlı fraksiyonu, uzun zamandır güçlü oldukları kalelerden sürerek, Türkiye’nin sınırındaki kuzey bölgesi boyunca ilerleme kaydettiğini söyledi.” Bu ‘ılımlı’ denilenler ya kitleler halinde kaçmakta yahut Nusra’ya katılmakta. İki unsur öne çıkıyor. Cemal Maruf’un Suriye Devrimi ve Muhalefet Güçleri Ulusal Koalisyonu ile Hazm Hareketi. 3 eşli, 15 çocuklu bir köylüyken zengin bir savaş ağasına dönüşme becerisini göstermiş, Maruf da WSJ’nin “İdlib’de karşıt saflarda olsa da Halep’te Nusra ile aynı safta savaştıklarını belirttiği Hazmcılar da” Amerika’nın silahlandırdığı gruplar. WSJ, “ılımlıların Nusra savaşçılarına saygı duyduğunu”, “yerel kaynakların da Nusra’yı IŞİD’e yeğlediğini” belirtmeden geçmemiş… HHH Ortadoğu uzmanı gazeteci Robert Fisk, 2012 yazında “Ortadoğu hükümdarlarına, diktatörlerine ve gazetecilerine benden tavsiye. Şu sözleri fazla kullanmayın” diye yazmıştı: “Ilımlı, demokrasi, iktidardan çekilme, bardağı taşıran son damla, yanlış ellere geçme, sıçrama, yaklaşma, seçenekler masada, terör…” İyi bir klişe özeti... ışişleri: Ziyarette sıkıntı doğacağını zannetmiyorum Dün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, özür polemiği sorulduğunda, Biden’ın yaptığını değil, Beyaz Saray’ın açıklamasını temel almayı seçti. Bilgiç, özür polemiğinin ABD Başkan Yardımcısı’nın ziyaretini de etkilemeyeceğini, “Ziyarete ilişkin herhangi bir sıkıntı doğacağını zannetmiyorum” sözleriyle dile getirdi. D Fransa’nın ‘füze’ sevdası 4 milyar dolarlık füze ihalesi Paris’i Suriye’de Ankara’ya yakınlaştırdı BARKIN ŞIK ANKARA Fransa’nın Suriye konusunda Türkiye’yi “tek anlayan ülke” pozisyonunun altından 4 milyar dolarlık füze ihalesi çıktı. Uzun menzilli hava savunma füzesi alımında Çin ile görüşmelere 31 Aralık’a dek devam edecek olan Ankara’nın, daha sonra, Fransız Eurosam firmasıyla görüşeceği kulislerde konuşuluyor. Türkiye’nin açmazı, Fransa’nın, 100. yıldönümünde ‘Ermeni Soykırımı’ iddialarının merkez üssü olması. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 31 Ekim’deki Paris ziyaretinde, Suriye tezlerine tam destek almıştı. Cumhurbaşkanı François Hollande, Türkiye’nin, Suriye’de tampon bölge ilan edilmesi ve asıl hedefin Esad yönetimi olması taleplerine “evet” dedi. Hollande, ortak basın toplantısında, “uçuşa yasak bölge, güvenli bölge ve malzeme desteğinin sağlanması” konusunda Türkiye’ye destek vereceklerini belirtti. Hollande, “Bölgede tek düşmanımız olma dığının bilincindeyiz. IŞİD ve aynı zamanda Esad var. Hâlâ sivilleri, kadın ve çocukları hedef alan saldırılar düzenliyorlar. Uzun zamandır IŞİD ile Esad rejimi arasında bir ortaklık olduğunu düşünüyoruz. Bu dramın sadece Kobani’de yaşanmadığını biliyoruz. Halep ve Şam gibi birçok kilit şehirde benzer şeyler yaşanıyor” demişti. Fabius, Washington Post, Le Figaro ve El Hayat’taki makalesinde tıpkı Erdoğan gibi Kobani’den sonra Halep’e odaklanarak ‘ılımlı’ muhaliflere yardım edilmesi gerektiğini yazdı. Teknoloji transferi Bu tutumda, 4 milyar dolarlık füze ihalesinin etkisi gözden kaçmadı. Ankara’daki kulislerde, “istenen teknoloji transferinin sağlanamaması” gerekçesiyle ihalenin Çin’den alınıp Fransa’ya verileceği konuşuluyor. Ankara’nın, uzun menzilde ve alçak/orta/yüksek irtifada füzelerin ihalesini, Eylül 2013’te Amerikan Patriot ve İtalyanFransız ortaklığı SampT’yi eleyerek, Çin’in FD2000’ine vermesi NATO, ABD ve Avrupalı yetkililerin tepkisini çekmişti. Gerekçe: Paris’ten Halep desteği de geldi Dış Haberler Servisi Suriye konusunda ABD’nin tersine Ankara’ya yakın duran Fransa, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “tampon bölge”nin ardından “Halep’e öncelik verilmesi” önerisine de destek verdi. Le Figaro, Washington Post ve El Hayat’ta “Kobani’den sonra Halep’i kurtarmalıyız” başlıklı makale yayımlayan Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, “Kobani’de son dakikada durdurulan IŞİD’in, katillerini TürkiyeSuriye sınırındaki başka noktalara sevk ettiğini ve bu yolun sonunda ılımlı muhalefetin kalesi Halep’in yattığını” yazdı. “Halep’in rejimin varil bombaları ile IŞİD’in gırtlak kesicileri arasında sıkıştığı, kuşatma altında olduğu, sadece Türkiye’ye uzanan bir yolla dış dünyaya bağlandığından” söz eden Fabius, “Halep kaderine terk edilirse Suriye’nin yıllarca şiddete mahkum olacağı” mesajını verdi. Makale, Suriye ordusunun Halep’i tümüyle geri alma hazırlığı yaptığı döneme denk geldi. IŞİD ise sadece kent çevresinde küçük bölgeleri elinde tutuyor. Fransız bakan, “Kaosun Irak, Lübnan ve Ürdün’e ihraç olacağı, ülkenin parçalanıp gitgide radikalleşen savaş ağalarının insafına kalacağı, Halep’te kalan 300 bin sivilin ya rejim bombardımanı ya da IŞİD’in barbarlığına teslim edileceği” ikazı yaptı. “Halep’e odaklamalıyız ve iki net hedefimiz olmalı: Ilımlı muhalefete desteğimizi güçlendirmek ile sivil nüfusu rejim ve IŞİD’in ikiz suçlarından korumak” diyen Fabius, somut öneri dile getirmedi. Washington Post’a konuşan ABD’li yetkililer ise, El Kaide’nin Suriye kolu olan Türkiye’nin Cilvegözü Sınır Kapısı’nın karşısındaki Bab el Hava’yı almaya çalışan Nusra Cephesi’ni de vurmayı değerlendirdiklerini söyledi. Nusra da vurulabilir ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ’NDEN AÇIK ARTTIRMA İLE TAŞINMAZ SATIŞI İLANI İstanbul Üsküdar İlçesi Cumhuriyet Mahallesi Uzundere Sokak Bahçeköşk Sitesi A Blok, No: 15/A D.20 BulgurluÜsküdar / İstanbul, Tapunun 80 pafta, 86 ada, 5 parsel’de kayıtlı daire nitelikli 3.771,26 m² yüzölçümlü kat mülkiyetli 138/10000 arsa paylı Bahçeli ev ve 2 Bodrum, zemin, 6 normal katlı çatı aralı betonarme A ve B Blok, 1 Bodrum, zemin ve 2 normal katlı betonarme C Blok’lu binada A Blok Kat 3, Bağımsız Bölüm 20 no.lu Daire. Söz konusu Daire halen boş olup muhammen bedeli 520.000,00 TL’dir, taşınmaz üzerinde banka ipoteği bulunmaktadır. İHALE GÜNÜ SAATİ VE YERİ: 19.11.2014 Çarşamba günü saat 14.00 – 14.15 arası Dernek merkezinde (Evliya Çelebi Mah. Şimal Sok. No. 10 Şişhane / İstanbul adresinde) açık teklif, açık arttırma usulüyle satılacaktır. Satış gerçekleşmediği takdirde, ikinci satış aynı koşullarda, aynı yerde 19.12.2014 Pazartesi günü saat 14.00 – 14.15 arasında yapılacaktır. 1. Satış açık teklif, açık arttırma ile yapılacaktır. Satış bedeli nakit ödenecektir. Muhammen bedel 520.000,00 TL’dir. Açık arttırmaya katılacakların, muhammen bedelin % 5’i Derneğin banka hesabına Türk parası veya döviz olarak yatırılacak nakdi teminat (Dernek banka hesabına – YKB Etiler ÖBM IBAN TR 3900 0670 1000 0000 0100 2861 no.lu hesaba yatırıldığına ilişkin yetkili imzaları taşıyan dekontun açık arttırma öncesinde ibraz edilmesi kaydıyla) veya Bankaların verecekleri kesin ve asgari altı ay süreyle geçerli teminat mektuplarını Derneğe ibrazları. 2. Açık arttırmaya katılacaklar şartnameyi okuduklarını ve içeriğini kabul ettiklerini, taşınmazı mahallen gördüklerini, halihazır durumuyla kabul ettiklerini, taşınmazla ilgili, tapu kaydı ve takyidatları da dahil olmak üzere, her türlü bilgiye sahip olduklarını, bilahare Dernek’ten bunlardan kaynaklı herhangi bir talepte bulunmayacaklarını ve bu şartlarla açık arttırmaya katılacaklarını peşinen kabul ve taahhüt etmişlerdir. Taşınmazla ilgili yazılı belgeleri ve bilirkişi raporunu görmek isteyen ve şartnameyi almak isteyen alıcılar ihale gününe kadar, saat 10.00 – 16.30 arasında Dernek Genel Merkezinde görevli Nihat Savaş’a başvurabilirler. Her türlü vergi, resim ve harçlar şartnamede belirtildiği gibi alıcıya aittir. 3. Açık arttırma sonunda satış, İhale Komisyonu’nun ihale kararının, en geç 15 iş günü içinde ve Yönetim Kurulu’nca onaylanması halinde kesinleşir. Açık arttırma ve satış Kamu İhale Kanunu ve sair devlet ve kamu mevzuatı hükümlerine tabi olmayıp, Yönetim Kurulu yapılan ihaleyi onaylayıp onaylamamakta tamamen serbesttir. 4. İhale kararının onaylanmasına dair Yönetim Kurulu kararı, onaylandığı günden itibaren en geç yedi iş günü içerisinde üzerine ihale yapılana veya vekiline elden imzası alınmak suretiyle ya da iadeli taahhütlü mektup ile bildirilir. İhale kararının iptali halinde de durum istekliye aynı usulle bildirilir, ayrıca isteklinin muhafaza edilmekte olan teminatı iade olunur. 5. Yönetim Kurulu’nun satışı onaylaması halinde, isteklinin, onaylanan ihale kararının kendisine bildirilmesini izleyen on iş günü içinde ihale bedelini nakit veya Dernek adına bloke çek halinde Dernek veznesine veya Derneğin banka hesabına yatırması, yine istekliye ait bulunan vergi, resim ve harçları yatırması ve diğer giderleri ödemesi gerekir. Bu mecburiyete uyulmadığı veya istekli tarafından taşınmazın alınmasından vazgeçildiği takdirde, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın ihale bozulur ve alınan teminatlar Derneğe gelir kaydedilir. Dernek taşınmazlarının satışı Valilik Makamı’ndan alınacak yetki belgesi ile mümkün olduğundan, alıcı satış bedelinin tamamını ödemiş olmakla birlikte bu belgenin alınması için gerekli olan süreyi beklemeyi kabul ve taahhüt eder. Alıcı Dernek tarafından yapılacak yazılı bildirimden itibaren en geç 10 gün içerisinde taşınmaz malı tapuda adına tescil ettirmek ve taşınmazı teslim almakla yükümlüdür. Aksi takdirde alıcı, vukua gelecek zarar, fuzuli işgal ve diğer sebeplerle Dernek’ten hiçbir talepte bulunamaz. Açık arttırmaya katılmak isteyenlerin söz konusu gün ve saatte: 1. İmzalı şartname 2. Kimlik 3. Teminat dekontu veya mektubu ile Dernek Merkezinde hazır olmaları gerekir. Anneciğim diyen çocuğa işkence Dış Haberler Servisi IŞİD’in vahşet eylemlerine Suriye’nin Kobani bölgesinden 150’yi aşkın çocuğu kaçırması, 5 ay boyunca birçoğuna işkence yapması eklendi. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), IŞİD militanlarının 29 Mayıs’ta kaçırdığı çocukların zaman içinde bir kısmını bırakırken, HRW’nin öğrencilerle yaptığı görüşmeler, militanların en küçükleri 14 yaşındakiler olmak üzere kaçırdığı çocukları kablolarla dövdüğünü, kafa kesme videolarını izlettirdiğini ortaya koydu. Kobanili dört çocuğun sığındıkları Türkiye’den anlatımına göre, IŞİD, ortaokul sınavından dönüş yolunda 250 kadar öğrenciyi durdurdu. 100 kadar kız çocuğu birkaç saat içinde bırakıldı, 153 erkek çocuğu Minbiç kasabasında bir okulda alıkonuldu. Bunların bir kısmı YPG’nin elindeki IŞİD militanlarıyla değiştirildi. Militanlar rehin tuttukları çocukları günde beş vakit namaz kılmaya zorlayıp yoğun dini eğitim uyguladı. Kuran’ı öğrenemeyenler hortumla dövüldü, falakaya yatırıldı. 8 grup halinde ayrı odalarda tutulan çocuklardan biri başka bir odada yakalanınca “Anneciğim” dediği için bir ayağı bağlanarak askıya asıldı. Bir çocuğun anlatımına göre militanlar ona “Annesini değil Allah’ı yardıma çağırması gerektiğini” söyledi. Kürtçe konuşmalarına izin verilmeyen çocuklar nadiren ailelerinin ziyarete geldiğini veya telefonda konuştuklarını aktardı. Militanlar çocukları bırakırken “dini eğitimlerini tamamladıklarını” söyledi, 150’şer Suriye lirası (1 dolar) ve dini içerikli birer DVD verdi. Hortumla dayak ABD teknoloji firmaları ‘terörün iletişim merkezleri’ Barbar tarifesi Dış Haberler Servisi IŞİD’in kaçırdığı Ezidi, Hıristiyan kadın ve çocukları sattığı, cinsel saldırıda bulunduğu, zorla evlendirdikleri haberlerinin ardından cihatçıların “köle pazarı için fiyat tarifesi” gündeme düştü. Irak basınına göre, IŞİD’in yayımladığı bir bildiride, “4050 yaş arasındaki kadınlar 43 dolara, 2030 yaşındakiler 86 dolara, 1020 yaş arasında olanlar ise 129 dolara satılacak” deniliyor. “9 yaşına kadar olan çocukları satmak için 172 dolar” fiyat biçen IŞİD, bir kişinin “3 köleden fazlasını alamayacağını” duyurdu. n İngiliz dijital casusluk dergisi (GCHQ) Başkanı Robert Hannigan, ABD’li teknoloji firmalarını “terörizme yardımla” suçladı. Hannigan, sektörün devleri Facebook, Twitter, Whatsupp gibi sosyal paylaşım sitelerinin “terörist, suçlular için komuta ve kontrol ağı seçeneği” haline geldiğini söyledi, IŞİD’in sosyal paylaşım siteleri üzerinden “yabancı cihatçıların” Irak ve Suriye’de kendilerine katılma propagandasına işaret etti. Hannigan, teknoloji şirketlerine istihbarat örgütleriyle daha yakın çalışmaları çağrısı da yaptı. İran’la nükleer anlaşmasında takas Rusya üzerinden olacak n İran, BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi artı Almanya (5+1) ile nihai nükleer anlaşmaya varırsa, zenginleştirilmiş uranyum stoklarının büyük kısmını Rusya’ya göndermeyi kabul etti. New York Times’a konuşan yetkililer Rusya’nın uranyumu İran’ın Buşehr nükleer santralı için yakıt çubuğuna dönüştüreceğini aktadı. Mayıs 2010’da Türkiye ile Brezilya’nın girişimiyle, İran’a, yüzde 3.5 oranında zenginleştirilmiş 1200 kilo uranyumu Türkiye’ye göndermesini öngören anlaşma imzalatılsa da ABD kabul etmemişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle