04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2014 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Kılıçdaroğlu, kapalı alanda sigara içen gençleri azarlayan Erdoğan’a ‘O bakan çocuklarına neden itiraz etmediniz’ diye tepki gösterdi ‘Kapalıda rüşvet de vardı’ YARGI PAKETİ Çok İyiydi, Çok Kötü Oldu İnsan aklı bir garip; “özgür çağrışım” ilgisiz şeyleri bir anda birbirine bağlayıveriyor. Geçmişte AKP’yi destekleyen ama şimdi çok pişman liberal eğilimli kimi yazarların, geçen hafta, AKP ve Davutoğlu üzerine “eskiden çok iyiydi şimdi çok kötü oldu” türünden övgü, yergi, yönlendirme umudu dolu yazılarını okurken “No country for old man” filmini düşündüm. Vizyona “İhtiyarlara Yer Yok” başlığıyla girmiş. Ben “İhtiyarlara göre ülke değil” başlığını tercih ederdim. Neyse... Esas değinmek istediğim, bu filmin bir sahnesinde uyuşturucu kartelinin katili Chighurg’un (Javier Bardem), profesyonel katil Wells’e (Woody Harrelson) yönelik sözleri: “Hayatında uyduğun kurallar seni buraya getirdiyse. Bu kurallar ne işe yarar?” Bu sözleri biraz değişmiş biçimde anımsadım: “Hayatında attığın adımlar seni buraya getirdiyse”... Önce, bu yazarlardan birinin, trajikomik saptamalarından başlayalım. Bu yazara göre bugün “ataerkil sermaye, otoriter siyasetin ekmeğine yağ sürüyor”. Yazar, sınıfların oluşmasında ideolojinin önemini vurgulayarak yazısına giriyor; “AKP’nin başlıca sınıfsal dayanağının Anadolu sermayesi olduğu” savını doğru bulduğunu belirtiyor. Bu kesimin ataerkil ideolojilerinin özelliklerine dikkat çekiyor, bunların AKP’nin otoriterleşmesine katkıda bulunduğu sonucuna ulaşıyor. Bu saptamalarda itiraz edilecek pek bir şey yok. Ancaaak... AKP yükselirken, aynı Anadolu sermayesi, çevrenin merkeze başkaldırması, vesayete isyan ve demokratikleşme dinamiği olarak sunulmuyor muydu? Yazarın içine düştüğü çelişki, bu çelişkinin gündeme getirdiği ahlaki sorunlar bence çok açık... Ancak bir de şu soru var: Neden “ideolojinin maddi bir güç” olarak önemini bilen entelektüellerimiz, AKP hükümete geldiğinde, AKP kadrolarının “kimliklerinin” (öznelliklerinin) hangi ortak tarih içinde, hangi ortak “Büyük Öteki”ye göre (hangi ideoloji/ simgesel evrende) şekillendiğini sormadılar; edinmiş oldukları ortak sadakatleri, görmezden gelmeyi seçtiler? Bu otoriter, dinci öznelliklere sahip kadrolardan hangi akla hizmet demokratikleşme beklediler? Neden bu demokrasi, uzlaşma, vaatlerini bir “pasif devrim” sürecinde rakiplerini etkisizleştirme, (Gülerce, Hakan’la konuşurken, bu aklı ne güzel sergiliyor) hegemonya oluşturma araçları olarak okuyanları mahkum ettiler? O zaman AKP’nin attığı adımların onu buraya, o zaman destekleyenlerin attıkları adımların da onları bugün bulundukları noktaya getireceğini neden o zaman göremediler? Bir başkası şöyle diyor: “İşin başında Davutoğlu dış politikada hiç görülmemiş derecede iyi idi, şimdi hiç görülmemiş derecede kötü.” Başlangıçta “Mütevazı, etrafına saygılı, kibirsiz, uygar, Batılı” olarak tanıdığı profesör”... “başbakan olduktan sonra ‘alçak’, ‘hain’, ‘kaos peşindeki yarasalar’ ” diye konuşmaya başlamış. Önce şunu anımsatalım: En azından, Dr. Behlül Özkan’ın “Turkey, Davutoglu and the Idea of PanIslamism” (23 Jul 2014) başlıklı çalışmasına bir göz atmış olanlar, ideolojik yönelimi, toplumsal projesi, 1990’lardan bu yana değişmemiş bir misyon adamıyla karşı karşıya olduklarını kolaylıkla anlayabilir; “Stratejik Derinlik” kitabını kabaca okuyanlar bile, nasıl fantastik varsayımlar üzerine kurulduğunu, bizim yıllar önce vurguladığımız gibi, büyük bela açmaya aday olduğunu görebilirlerdi. Dün Davutoğlu “atom karınca” lakabıyla bölgede dört dönerken, biz bunun dış politikada başarı anlamına gelmeyeceğini, “İyi de kazanımları ne” sorusunun cevapsız kaldığını savunuyorduk. Dün o dış politikanın, Davutoğlu’nun o zaman attığı adımların, onu buraya getirdiğini görmemek için o zamanlarda gözlerini bilerek kapamış olmak gerekiyor. Yazımın başlığına dönersem, ülke bugün bulunduğu noktaya, dün destek verilen politikalardan, atılan adımlardan geçerek geldi. Bir entelektüel, bugün atılan adımların, alınan kararların, söylenen sözlerin yarın nereye varacağını öngöremiyorsa ne işe yarar? Onun o tutumlarına ışık tutan bilgiler, onu buraya getirdiyse, bu bilgiler ne işe yarar? Gerçekten de Türkiye artık, tüm karmaşıklığı, çelişkileri ve acımasızlığıyla, liberal teorilerle hareket edenlere, teorisini düzenin hizmetine veren sofistlere göre bir ülke değildir. Bir Anglosakson değişiyle bitirelim: Beni bir kere kandırırsan sana ayıp. İki kez kandırırsan bana... son dakika golü ALİCAN ULUDAĞ ANKARA AKP iktidarının HSYK seçim sürecinde maaş zammıyla birlikte en önemli kozlarından biri olan “sicil affı” konusunda sınırlamaya gidildi. Meclis Adalet Alt Komisyonu’nda görüşülen yargı paketinde yapılan değişiklikle “kınama” ve “kademe ilerlemesinin durdurulması” “cezaların affedilmesi” HSYK Genel Kurulu’nun onayına bağlandı. Bu kararla birlikte hükümetin etkin olduğu HSYK Genel Kurulu, istediği hâkim ve savcının cezasını kaldırabilecek. Bu değişiklik olduğu gibi yasalaşırsa 25 Aralık’a takipsizlik veren savcı Ekrem Aydıner’in kınama cezasının ortadan kalkması için HSYK’nin onayı gerekecek. Telefon dinleme ve izlemelerin kapsamını genişleten, aramalarda somut şüphe yerine makul şüpheyi esas alan yasa tasarısı Meclis’e sunulurken içerisinde hâkim ve savcılara sicil affı getiren düzenlemeler de vardı. Tasarıda yer alan düzenleme kapsamında 14 Şubat 2005 ile 1 Eylül 2013 tarihinde hâkim ve savcıların işlemiş oldukları fiillerden dolayı aldıkları uyarma, aylıktan kesme, kınama ve kademe ilerlemesini durdurma cezaları bütün sonuçlarıyla affedilecekti. Devam etmekte olan inceleme, soruşturma ve kovuşturmalar da bu kapsamda işlemden kaldırılacaktı. Derece yükseltilmesini durdurma ile yer değiştirme cezalarına af ise HSYK Genel Kurulu onayına bağlanmıştı. İki hafta önce TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülen teklif, sonrasında alt komisyona sevk edilmişti. Alt komisyonda görüşülerek kabul edilen yargı paketinden dikkat çeken değişiklikler çıktı. Buna göre disiplin cezası alan 1500 hâkim ve savcıyı doğrudan ilgilendiren sicil affına yeni sınırlamalar getirildi. Pakette yer alan maddede yapılan değişiklikle “derece yükseltilmesini durdurma” ve “yer değiştirme” cezalarının yanı sıra “kınama” ve “kademe ilerlemesinin durdurulması” cezalarının affedilmesi HSYK Genel Kurulu’nun onayına bağlandı. Ayrıca Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasası’nın “meslekten çıkarma”yı düzenleyen 69. maddesinin 3. fıkrası uyarınca cezalandırılanlara ise af yolu kapatıldı. Bu madde uyarınca ceza alanlar, af başvurusunda bulunamayacak. Sicil affına getirilen bu sınırlama hükümetin hoşuna giden kararlar veren hâkim ve savcıları da yakından etkileyecek. Örneğin 25 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren savcı Ekrem Aydıner’in aldığı kınama cezası bu değişiklikle birlikte otomatik olarak affedilmeyecek. Aydıner, cezasının affedilmesi için HSYK’nin onayına ihtiyacı olacak. Ayrıca Yargıda Birlik Platformu sözcüsü savcı Abbas Özden de benzer şekilde aldığı kınama cezasını HSYK Genel Kurulu kararıyla kaldırmak zorunda. Paket, bugün Adalet Komisyonu’nda ele alınacak. Sicil affında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “padişah bozuntusu” diye nitelendirdiği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kapalı alanda sigara içen gençleri azarlamasına “Eyvallah kızın... Peki o bakanların çocukları kapalı mekânlarda rüşvet alırken neden itiraz etmediniz” diye tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “CHP iktidarında Ak Saray’ı ODTÜ’ye teslim edeceklerini” söyledi. Kılıçdaroğlu grup toplantısında Ermenek’teki kazayla ilgili değerlendirmeler yaparken, mahsur kalan işçilerin ailerinin konuşmalarının yer aldığı bir video izletti. Bu sırada salondaki bazı partililer gözyaşlarını tutamadı. Kılıçdaroğlu’nun konuşması ana başlıklarıyla şöyle: CHP’ye oy vereceksin: Sosyal devlet deyince aklımıza rahmetli Ecevit gelir. Yolsuzluk yapacaksın yargılanmayacaksın, 2 lira çalan yargılanacak, yıllarca ceza alacak. Demek ki sosyal devlet hukuk alanında da kendini göstermiyor. Sosyal devlette işsiz devletten “işsizliğimi gider” deme hakkına sahiptir. 12 yıldır iktidardalar. İşsizliği önlediler mi? Uyuşturucuyu önlediler mi? Adaleti sağladılar mı? Sosyal devleti yeniden inşa edeceğiz. İşin mi yok? Adresin belli. Gele ceksin CHP’ye oy vereceksin. Eğer parti olarak sana iş bulamazsak sen hesabını benden soracaksın. Unutma, senin çocuğunun CHP’si var. Kapalı mekânda rüşvet: Sigara içen gençlere kızıyorlar, ceza kesiyorlar. İtirazım yok. Eyvallah, kızın. Peki o bakanların çocukları kapalı mekânlarda rüşvet alırken neden itiraz etmediniz? 3 milyon insan işsizken padişah bozuntusu birisi kendisine saray yaptırdı. Kaçak saraydaki yolsuzluk rakamlarını vereceğim. Müteahhide yüzde 1027 faizle veriyorlar. TOKİ’nin dergisinde yazı yazmıştı: “Sonuna kadar sorumluluk bilinciyle Kılıçdaroğlu, grup toplantısında Ermenek’teki maden kazasında mahsur kalan işçi ailelerinin konuşmalarının videolarını izletti. Bu sırada salonda bulunanlar gözyaşını tutamadı. (Fotoğraf: AA) çalıyoruz…” Baktılar ki bu var apar topar dergiyi topladılar ama var o sayı… Onlar saraylarda, ölenler...: Kadın kardeşlerime sesleniyorum: Yerin altına inen eşleriniz akşam ekmek getirmek için, çocuklarına umut aşılamak için oraya gidiyorlar. Ölüleri gelsin diye değil. Böyle bir iktidarı ne kadar ayakta tutacaksınız siz? Kaza olmuş, ordular halinde gidiyorlar binlerce güvenlik görevlisi. Sizin acınızı sömürmek istiyorlar. Ölen sizin erkeğiniz. Onlar eşlerini saraylarda oturtuyor senin ödediğin vergilerle. Din iman edebiyatı yapıyorlar. Onlara da inanmayın. Madenciye yaşam odası yapılmıyor, 1 katrilyon 370 trilyon lira ile saray yapıyorlar eski para ile. Kendisine 1000 odalı saray yapıyor. ‘Hırsız var’: (Salondan “Hırsız var” bağırışları gelmesi üzerine) Hırsız var, diye bağırın, onlar zaten memnun, itiraz etmiyorlar ki... Afyonluları da kutluyorum. Hafta sonu toplantı yaptılar malum. Afyonlulara çağrı yapmışlar “Dikkatli olun hırsızlar bölgeye geldi” diye. Düz yüzeyli betonarme kalıbı yüzde 264 fazla ile veriliyor. Neden gitmeyin kirlenmeyin diyoruz. Bakın İngiltere Başbakanı nerede oturuyor? Almanya Başbakanı nerede oturuyor? Bülent Ecevit nerede oturuyordu? Kul hakkı yememek zorunda devleti yönetenler. En büyük günahı işleyene neden oy veriyorsun kardeşim? Çalıyor ama iş de yapıyor... Müslümanlıkta böyle bir kural yok. O sarayı CHP iktidarında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne teslim edeceğiz. Başbakan Davutoğlu, iş kazalarını eleştiren MHP liderini hedef aldı Bahçeli’ye deprem çıkışı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ermenek’teki maden faciasıyla ilgili hükümeti eleştiren MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye “Sayın Bahçeli Sakarya’ya gitmek için günlerce beklemişti 1999’da. Bizim iktidarımızda Ermenek’ten haber ulaşır ulaşmaz hemen ertesi gün ben ve sayın Cumhurbaşkanı oradaki vatandaşlarımızla acıyı paylaştık” diye tepki gösterdi. Davutoğlu, partisinin TBMM Grubu’nda yaptığı konuşmaya, Ermenek’teki maden kazası dolayısıyla üzüntülerini ifade ederek başladı. İhmali bulunanların cezalandırılacağını ileri süren Davutoğlu, MHP grup toplantısında hükümeti hedef alan Bahçeli’yi eleştirirken, şunları söyledi: “Bahçeli, Ermenek kazasında yaşanan acıları bizlerle paylaşmak yerine, istismar etmeyi tercih ediyor. Buradan Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum, onun iktidarında bu ülkenin başbakanı, Ankara’dan Sakarya’ya gitmek için günlerce beklemişti, 1999’da deprem esnasında. Bizim iktidarımızda haber ulaşır ulaşmaz en süratli bir şekilde, birkaç saat içinde üç bakanımız da alana intikal etti, AFAD bütün birimleriyle alana ulaştı, 500 kişilik kurtarma ekibiyle, her türlü imkânla oraya ulaşıldı. Sayın Bahçeli, acaba o büyük deprem sonrasında Kocaeli’ye, Sakarya’ya ne zaman gitmişti? Başbakan yardımcısı olarak ne zaman ulaşabilmişti? Onun hesabını versin.” Konuşmasında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu da hedef alan Davutoğlu, ana muhalefet liderinin “Avrupa’da, Asya’da kiminle konuşsam Türkiye ile ilgili endişe beyan ediyor” sözlerine tepki gösterdi. Davutoğlu, şöyle devam etti: “Sormak lazım, ocakağustos döneminde 8.6 milyar dolar yatırım yapan uluslararası yatırımcılar neden endişe duydular acaba? Kılıçdaroğlu’nun kiminle konuştuğunu bilmiyoruz. Muhtemelen aynayla konuşuyor ama birileriyle konuştuğunu zannediyor. Siz iki ayda Kılıçdaroğlu’nun Asyalı ve Avrupalı veya maruf herhangi bir liderle, herhangi bir siyasetçiyle, entelektüelle konuştuğunu gördünüz mü, allahaşkına? Bizim kimlerle konuştuğumuz, dünyaya nasıl her yerde hitap ettiğiniz malumdur.” Konuşmasında çözüm süreciyle ilgili mesajlarını da yineleyen Davutoğlu, HDP’ye yönelik eleştirilerini sürdürdü. rademiz tam ve kesin Davutoğlu, “HDP sözcüleri sanki barış melekleri gibi çağrıda bulunuyorlar. Sanki onların Kobani bahanesiyle yapılan o talandan, o vandalizmden, o baskıdan, o zulümden hiç hisseleri yokmuş gibi hükümete çağrıda bulunuyorlar” dedi. Hükümetin çözüm süreci konusunda iradesinin “tam ve kesin” olduğunun altını çizen Davutoğlu, kamu düzeninin korunması konusunda mutabık kalınan tüm aktörlerin kendileri için muhatap olduğunu söyledi. İ Aynayla konuşuyor ‘Cami de bizim, cemevi de’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Alevilerin yıllardır istismar edildiğini belirterek “Cami de bizim, cemevi de bizimdir” dedi. Ermenek’teki maden faciasında hükümeti eleştiren Bahçeli, “Yerin yüzlerce metre altında kalan işçilerimiz; ihmalkârlığın, sorumsuzluğun ve maliyetleri azaltma adına insan canını umursamayan bir zihniyetin kurbanıdır” dedi. MHP lideri Bahçeli, 14 asır öncesi Kerbela vahşetinin her gün yaşandığını; mezhepçi bakış ve yaklaşımların IŞİD gibi terör örgütlerinin yeşermesine neden olduğunu ifade etti. AleviSünni, TürkKürt, gibi ayrımlarla Türk milletinin çözülmesi ve parçalanmasının planlandığını söyleyen Bahçeli, Alevilerin istismar edildiğini belirterek “AKP yıllardan beri Alevi Çalıştayları düzenlemekte, umut tacirliği yapmaktadır” dedi. Alevilerin talepleri konusunda bir arpa boyu yol alınmadığını söyleyen Bahçeli, hiç kimsenin Alevilerin vatana bağlılığı ve Türkiye’ye sevgilerini tartışmaya açamayacağını belirterek “Alevi kardeşlerimizin istek ve arzularının doğruyanlış, meşrugayri meşru diye tasnif edilmesi de haddini aşan bir saygısızlık olacaktır. Cem de bizimdir, semah da bizimdir. Cami de bizim, cemevi de bizimdir. Saz da bizim, söz de bizimdir. 12 İmam da bizimdir, erenler, evliyalar, arifler, Anadolu’ya Türkİslam nefesi üfleyen elleri öpülesi büyüklerimiz de bizim şanımız, göz nurumuzdur” diye konuştu. Ermenek’teki maden faciasına değinen Bahçeli, fazla kömür çıkarmaları için mola sürelerinin kısaltıldığını, bunun zalimlik olduğunu anlattı. Rant demenin AKP demek olduğunu belirten Bahçeli, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun madenleri denetleyenlerin çay içmelerinin bile haram olduğu yönündeki açıklamasını anımsatarak “Sayın Davutoğlu, çay içmek haramdır da, kapanması gereken madenleri açtırmak için araya hatırlı isimleri sokmak, ihalelerden komisyon almak, devlet hazinesini boşaltmak helal midir?” diye konuştu. MHP lideri Bahçeli, Alevilerin yıllardır istismar edildiğini söyledi Çavuşoğlu ekibini yeniledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, kısa sürede ekibini yeniledi. Çavuoğlu 2.5 ay önce atanan özel kalem müdürü ve başmüşavirini değiştirdi. Çavuoğlu’nun yeni Başmüşaviri İlhan Saygılı olurken, Özel Kalem Müdürü de Umut Acar oldu. Bakanlık koridorlarında kısa sürede yapılan bu değişimin “performans” gerekçesiyle olduğu konuşuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle