04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 KASIM 2014 ÇARŞAMBA [email protected] 14 KÜLTÜR 2. İSTANBUL TASARIM BİENALİ İKSV’nin 2. İstanbul Tasarım Bienali’nde 200’den fazla tasarımcıdan 53 proje Zoë Ryan ve Meredith Carruters’ın hazırladıkları proje. EVRİM ALTUĞ Başınıza ‘gelecek’ var Desivee Heiss ve Ines Kaag imzalı ‘Bless No 41’ adlı spor bilgisayarı. Bugün Galata Özel Rum İlkokulu’nda açılan ve 14 Aralık’a kadar ayrıca Tophane Antrepo No 7’de de izlenebilecek İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) imzalı ikinci tasarım bienalinde toplam 53 proje izlenebilirken, pozitif titreşimler yayan, giriş katında kuş seslerini de unutmayan etkinlikte, 20’yi aşkın ülkeden 200’den fazla tasarımcının emeği bir araya getirilmiş. Bienal mekânında çeşitli ulus, tarih ve kişiliklerden fikirler, devasa pankart bezleri ve büyük puntolar eşliğinde etrafta salınıyor. Bienal, nesneyi olduğu kadar, içine sindirdiği ve işlevi bedenleştiren özneyi de alabildiğince gözetiyor. Tıpkı keşfi size bırakılmış çeşitli projeler dahilinde, aydınlık kadar karanlığı, ses kadar sessizliği, uyanıklık kadar uyku halini veya görmek kadar, dokunma u Özel alandan kamusal olana uzanan nice fikir ve eylemi ortaya koyan 2. Tasarım Bienali, Antrepo 7 ve Galata Rum İlköğretim Okulu’nda ücretsiz görülebiliyor. Bienalde ‘Şu anda gelecek nedir?’ sorusu etrafında buluşan tasarımcılar, beş ayrı kategorideki manifesto ve projelerini bir araya getiriyor. yı da önemsediği gibi. ‘Şu anda gelecek nedir?’ sorusu etrafında, ışığın / idealin etrafındaki pervaneler gibi emek veren tasarımcılar, bienalde ‘Yayın Bölümü’, ‘Kişisel Bölüm’, ‘Kaynaklar Bölümü’, ‘Norm ve Standartlar Bölümü’ ve ‘Toplumsal İlişkiler Bölümü’ kategorileri altında sunulmuş tasarım ve manifestoları ile izleyicilerle bir araya geliyor. Bienalin Amerikalı küratörü Zoë Ryan, yardımcısı Meredith Carruters ile hazırladıkları projede, özellikle ‘deneysel, vizyoner ve uluslar arası alternatif form ve manifestoları’ bir araya getirmeye çalıştıklarını söylerken, bu kapsamda değerlendirilebilecek çalışmalardan biri, ‘Kadıköy’den Bul, Kadıköy’de Buluştur’ başlığı altında önümüze çıkıyor. Bu bölümde bienalin TAK Kadıköy işbirliği ile hayata geçirdiği, 72 Hour Urban Action Ekibi’nin imzasını taşıyan beş ayrı kent mobilyasının, Kadıköy’ün beş farklı noktasına uygulanması söz konusu. Bienaldeki projeler arasında gezinmek veya düşünmekten yorulanlar için, ‘Şekerleme Aralığı’ bile unutulmamış. Jürgen Mayer ve ortaklarının mimari bir kaygıyla ortaya koyduğu bu çalışmada, izleyiciler, istedikleri yerde ve zamanda uyumaya teşvik ediliyor. Pembe aydınlatması, huzur ve ren ama yapay ‘pembe müziği’ ve minderleriyle bu alan, ‘kafa dinleme’yi elle tutulur hale getiren, sevimli bir hatıraya dönüşüyor. Öte yanda, kentin kendi müziğini görselleştiren Japon Atelier Bow Wow (Yoshiharu Tsukamoto ve Momoyo Kaijima) ise, kocaman ve mükemmel bir Galata Köprüsü ‘portresi’ ile bizleri karşılayarak, ‘kamuya açık bir çizim’le bizleri baş başa bırakıyor. İkilinin deyimiyle, “...şehrin iki bölümünü birbirine bağlarken, aynı zamanda kendisi de bir şehir gibi davranan köprü, balık tutmak, teknelerde yemek pişirmek, sokakta yemek ve otobüs beklemek gibi çok çeşitli davranışlara ev sahipliği yapıyor.” İkilinin bu proje ile altını çizmeye çalıştıkları soru ise net: “Bilgiyi nasıl kaydedebilir ve bir durumdan diğerine aktarabiliriz ?” (www.iksv.org) 2. İstanbul Tasarım Bienali’nin küratörü Zoë Ryan: ma ihtiyacı önem kazanıyor. İstanbul TaNAZLI PEKTAŞ sarım Bienali’ni bir soru platformu olaİKSV tarafından düzenlenen 2. rak kullanmak istediğimizden günlük İstanbul Tasarım Bienali’nin ana hayatın ve tasarımın geleceğine dair somekânı Galata Özel Rum İlköğretim ruları sorabilmek adına Valery’nin bu Okulu. Bienal İstanbul’un sokaklasözü bize çok uygun geldi. rına da sıçrayarak “Gelecek Artık Programa baktığımda Eskisi Gibi Değil” başlığıyla; kenİstanbul’un pek çok yerini işaretleti, nesneleri, kendimizi, yiyecekleridiğinizi görüyorum. Tasarım alanlamizi, kısaca günlük hayata darını haritalandırırken öncelikleriniz ir pek çok şeyin akıbetini sornelerdi? gulama ihtiyacımızı 6 haftaBienalle ilgili çalışmalarımıya yayıyor. za başladığımızda öncelikleriDinamik bir programı mizden biri Türkiye’deki tasaolan bienal gücünü eleştirımla uğraşan isimleri tanımak rel düşünceden alıyor ve ve birlikte çalışabileceğimiz alternatif düşünce üreten parlak akılları tanımaktı. menin gerekliliğini meKarşılıklı fikir alışverişi yatinlerle değil, üretimpabilmek adına “Bizimle lerle gösteriyor. YaKonuşun” başlığı altında rını bugünden geçdüzenlediğimiz yuvarmişle kıyaslıyor. 2. lak masa toplantılarına İstanbul Tasarım Türkiye’den tasarımcı Bienali’nin kürave mimarlarla bir araya törlüğünü üstlenen, gelerek tasarım alanınChicago Sanat Enstitüdaki kritik konular ve sü Mimarlık ve Tasarım problemleri tartışma Bölümü Başkanı ve Küraimkânı bulduk. törü Zoë Ryan ile TasaÇoğuyla şu an rım Bienali’ni konuştuk. bienalde de çalış İstanbul’u nasıl tatığımız genç kunımlarsınız? şağın açık fiİstanbul kendini kirliliği ve cösürekli yeniden tamert katkılanımlayan bir şerından oldukça hir... etkilendik. On Bienalin ların fikirleri olu Moda sahilinde kırmızı şeritlerden oluşan hamaklar başlığındaki dukça esin vericiygörürseniz ya da Kadıköy iskelesi önünde sokak mobilyaları “Gelecek Ardi ve bienalin bazı tık Eskisi Gibi ana temalarını beile karşılaşırsanız şaşırmayın ve kullanın. Herhangi bir yerde Değil” cümlelirlerken bize yarkarşınıza çıkan ‘Gelecek Artık Eskisi Gibi Değil’ cümlesini sini size söyledımcı oldu. düşünün! Çünkü 2. İstanbul Tasarım Bienali başladı! ten neydi? Tasarım Bu alıntıyı Bienali’nin soruzun zamandır duğu en önemli seviyordum. Ancak Fransız şair, filozof ve dene soru nedir? me yazarı Paul Valery’nin 1937’de yazdığı bu Tasarım değişim için nasıl aktif bir gereç olacümleyi İstanbul Tasarım Bienali’nin küratörlübilir? Bienaldeki projelerin hepsi günlük hayağü teklif edildikten sonra derinlemesine inceleta dayanan projeler. Bunlar refah, sağlık, çevme fırsatı buldum. Valery’nin Birinci ve İkinci re, sosyal konular gibi konularda hayatlarımızda Dünya savaşları arasındaki dönemde dile getirkarşılaştığımız zorluklarla ilgili sorular sorup ondiği bu cümleyi, bugün okuduğumda üzerinden lara alternatif cevaplar ve sonuçlar almamızı sağyaklaşık 80 yıl geçmesine rağmen o günkü kadar lıyor. Günlük hayatta etkileşime geçtiğimiz çevgeçerli olduğunu hissettim. re, yapılar ve objelerle ilgili konu bazlı ve çok Bu söz gerçek anlamda günümüzdeki hissiyatı yönlü bir tekrar inceleme alışkanlığı yaratacağıtarif ediyor: Hızla değişen dönemlerde ve hatta mızı umuyoruz. Sonuç olarak, tasarımın günlük çalkantılı anlarda nereden geldiğimize, nerede hayatlarımızda oynadığı kritik rolle ilgili farkınolduğumuza ve nereye doğru ilerlediğimize bakdalığı artırmayı umuyoruz. ‘Genç kuşak esin verici’ TÜYAP’TAN GENÇ SANATÇILARA ANLAMLI DESTEK AYŞE EMEL MESCİ’NİN YÖNETTİĞİ OYUNUN GALA GECESİNDE AŞURE DAĞITILDI Gençler No:8’de buluşacak Kültür Servisi TÜYAP, bu yıldan itibaren, No:8 projesiyle, Artİst Sanat Fuarı’nda, daha önce eserleri bir yerde sergilenmemiş, farklı disiplinlerde işler üreten genç sanatçılara salon ayıracak. Bu kapsamda, fuar alanındaki 8. Salon’da yüzden fazla genç sanatçının eserleri sergilenecek. Ayrıca, burada eserleri sergilenen 35 yaş altı sanatçılardan üçüne ödül verilecek. Projenin amacı, yetişmekte olan genç sanatçıları özendirmek, galerilere tanıtmak ve seslerini duyurmalarına imkân sağlamak. Galerilerden, fuarda panellere katılan konuşmacılardan, sanatçılardan oluşan 13 kişilik bir jüri, fuarın ilk üç gününde beğendiği üç sanatçıyı ya da işlerini puanlayarak ödüle değer bulunacak 3 sanatçıyı belirleyecek. 13 Kasım 2014 Perşembe günü de seçilen sanatçılara, düzenlenecek törende, Sadık Karamustafa’nın tasarladığı bir plaket sunulacak. Ödül alanlar, fuara katılan sanatsal malzeme satan firmadan istediği ürünleri de belirlenmiş miktar kadar ücretsiz olarak alabilecekler. ‘Kerbela’ ve aşure... İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın (İBBŞT) oyunu “Kerbela’nın galası önceki akşam yapıldı. Ali Berktay’ın yazdığı, Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği “Kerbela”da İslamiyet’in doğuşunda var olan insancıl ve demokratik düşüncelerin iktidar mücadelesiyle geçirdiği dönüşümü “insan” olgusuna barışçıl bir vurgu yaparak anlatılıyor. Geleneksel Aşure Günü’ne denk gelen gala gecesinde, tarihte “muharrem matemi” olarak bilinen ritüele uygun olarak konuklara aşure ikram edildi. Galaya, Deniz Gökçer, Dikmen Gürün, Zeynep Oral, Yusuf Eradam, Prof. Dr. Nurhan Karadağ, Üstün Akmen, Ragıp Ertuğrul, Nihat Altınkaya’nın da aralarında bulunduğu birçok sanatçı, müzisyen, gazeteci, akademisyen, eleştirmen ve bürokrat katıldı. İBBŞT’nin 100. yılı nedeniyle sahneye davet edilen tiyatronun Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu, seyirciye “Biz kalabalık bir aileyiz ama sizsiz bir hiçiz” dedi. ‘Sahneler 33 milyon TL’ye satıldı’ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Akün ve Şinasi sahnelerinin satışını doğruladı SELDA GÜNEYSU ANKARA Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, mülkiyeti Emek İnşaat A.Ş’de bulunan, Ankara’nın en önemli iki tiyatro sahnesinin, Akün ve Şinasi’nin 10 gün önce gizli bir şekilde satıldığını doğruladı. Çelik, her iki sahnenin 33 milyon TL’ye satıldığını belirterek, “Bu iki sahne için daha önce de ihaleye çıkılmış, ancak birileri çeşitli engellemeler ve baskılarla satışa engel olmuşlar. Emek İnşaat da sahnelerin değerini buldurmak için kanunen yetkisini kullanmış. Bunlar kanunen ihaleye çıkmak zorunda değiller. Ancak kamuyu zarara uğratacak herhangi bir durum varsa hesabı herkesten önce bakan olarak ben sorarım” dedi. Bakan Çelik, dün gazetemizde yayımlanan “Akün ve Şinasi gizlice satıldı” haberimiz üzerine, gazetemizi arayarak, satışa ilişkin bilgi u Bakan Çelik, satışla kendisinin bir ilgisi se yaparım.” Akün ve Şinasi’nin satışı üzerine olmadığını söyleyerek “Kanunen ihaleye kurum yetkilileriyle telefonda görüştüğünü, kendilerine satışa ilişkin yüçıkmak zorunda da değiller” dedi. ler paylaştı. Emek İnşaat’ın yüzde 49 hissesinin SGK’ye, yüzde 49’unun Kızılay’a, yüzde 0.7’sinin Atatürk Orman Çiftliği’ne, yüzde 0.3’ünün de THY’ye ait olduğunu dile getiren Çelik, şunları söyledi: “Emek İnşaat Şirketi özel ortaklı bir şirket. Dolayısıyla söz konusu satışla ilgili olarak benim bilgim ve dahlim yoktur. Sizin gazetenizde yayımladığınız haberinizden sonra durumdan bilgim oldu. Kurumun yetkilileriyle görüştüm. Açıkça belirtmek isterim ki, burada değerinin altında bir satış, bir usulsüzlük, kurumu ve kamuyu zarara uğratan, bir liralık dahi bir şey varsa, onlarla ilgili bilgi ve belgeleri derhal benimle paylaşın, ben onların canına okurum. Gereği ney zeysel bilgi verildiğini anlatan Çelik, “Bu sahnelerin satış alt bedeli 23 milyon TL’ymiş. Ancak bedelinin çok üstünde 33 milyon TL’ye sattıklarını söylediler bana. Benim de bu satıştan sizin haberiniz sonrasında bilgim oldu. Daha önce de sahnelerin satışına ilişkin ihaleye çıkılmış ama satışa dönük engellemeler olmuş, baskılar olmuş. Dosyayı alanlar da bırakmışlar. Ayrıntıları nedir, tam bilmiyorum. Ancak bedelinin çok üzerinde bir satışın gerçekleştiğini bana söylediler. Binanın değerini buldurmak için kanunen yetkilerini kullanmışlar. Bunlar kanunen ihaleye çıkmak zorunda da değiller. Yanlış varsa hesap sorarız” dedi. Çelik, sahnelerin kimlere satıldığına ilişkin de bilgisinin olmadığını söyledi. ‘50 YEARS FROM BEDRİ BAYKAM’S PRESS BOOK, 19632013’ ADLI KİTABIN TANITIMI YAPILDI Baykam’dan ‘Press’ dedirten kitap Kültür Servisi Piramid Yayıncılık etiketli “50 Years From Bedri Baykam’s Press Book, 19632013” kitabının tanıtımı, önceki gece İstanbul Maçka La Petite Maison’da 500’ün üzerinde davetlinin katılımı eşliğinde yapıldı. Geceye siyaset, diplomasi ve sanat dünyasından pek çok isim katılırken, DJ Can Hatipoğlu’nun, kitabın kapsadığı 50 yıllık süreç üzerinden çaldığı çarpıcı müzik eşliğinde yaşanan etkinlikte Baykam’ın hayatı üzerine 1999’da Stefan Svetiev’in çektiği “This Has Been Done Before” isimli film de gösterildi. Bin sayfalık kitap, 1963 yılından bugüne kadar Baykam hakkında, yerli ve yabancı basında çıkan yazılardan örnekler sergiliyor. Baykam’ın arşivinin basın bölümünün yüzde10’u, genelinin ise binde üçünü temsil eden kitap, sadece 1000 adet basıldı. Kitapta sanatçının önsözü haricinde, gazeteci Hıncal Uluç ve eleştirmen Emin Çetin Girgin imzalı metinler de yer alıyor. ‘Yangından mal kaçırıyorlar’ Kültür Servisi Özerk Sanat Konseyi’nce (ÖSK), Ankara’da Akün ve Şinasi sahnelerinin gizlice satışıyla ilgili yapılan açıklamada “İktidar bu kez de Çalışma Bakanı’nın emriyle ‘yangından mal kaçırma’ operasyonu düzenledi. Yapılanlar ne iddia edilen şeffaflık politikasıyla ne de olduğu savunulan ‘sosyal devlet’ ilkeleriyle bağdaşabilir” denildi. İktidarın sanatın her alanına saldırdığı, sanattan ve sanatçıdan korktuğu belirtilen açıklamada “İktidar, sanatın gücünden, sanatçının sesinden, sözünden, kaleminden, dansından, resminden, heykelinden korkmakta haklı. Çünkü tüm bu bölme, ezme, yok etme çabaları direnç ateşini içten içe besliyor” ifadeleri yer aldı. ÖSK’nin açıklaması, “Tarih, baskıcı yönetimlerin kendi sonlarını nasıl hazırladığının kanıtlarıyla doludur. Yaşanan bu hoyrat dönem, günü geldiğinde yine sanata malzeme olacaktır” sözleriyle sona erdi. ÖZERK SANAT KONSEYİ’NDEN AKÜN VE ŞİNASİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle