03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 2014 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 Beyinden Beyine Fark Kimi “medya beyinleri”, Türkiye’nin bir bölgesini cezaevinden yönetmesine izin verilmiş Abdullah Bey’e, Recep Tayyip Erdoğan’a güvenmemesi çağrısında bulunuyorlar. Aynı beyinler, daha düne kadar Erdoğan’ı demokrasi uçurtması yapmış, yere göğe sığdıramıyorlardı. Onların göbek dansı, bize sosyalist düşünür Antonio Gramsci’nin Turi Cezaevi’nden yazdıklarını anımsattı: “Ben hiçbir zaman, kalemini para verenlere satan, böylelikle de ticaretin parçası olarak Tunus’ta, çağdaş uygarlık değerlerine vurgu yapan Nida Partisi’nin, Müslüman Kardeşler örgütü ile bağlantılı Ennahda Partisi’ni iktidardan alaşağı etmesi, az ya da çok aydınlanma yaşamış toplumların geriye düşmeyeceklerinin en çarpıcı örneği oldu. Geçmişte Tunus Büyükelçiliği de yapmış olan Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı, seçim sonuçlarının “Tunus halkının tarihinden kaynaklanan baskıya karşı direnme, mücadele ve azim gücü”nü gösterdiği kanısında. Pazarcı’ya göre, bu seçim başarısının ardında iki neden var: Kendisine Atatürk’ü örnek alarak 1956’da sömürgeciliğe karşı çıkan Habib Burgiba’nın devamlı yalan söylemeye mecbur kalan bir gazeteci olmadım. Ben her zaman tek bir fikre sahip en özgür gazeteciydim ve hiçbir zaman bir patronu ya da zorbayı memnun etmek için derin düşüncelerimi saklamak zorunda kalmadım.” Gramsci’yi yargılayan Mussolini mahkemesinin faşist savcısının “Bu beynin işlemesini 20 yıl durdurmalıyız” dediği bilinir. Bu dünyada beyin vardır, durdurulmak istenir ama durdurulamaz. Bir başka beyin vardır ki; kuş olur, bir oraya, bir buraya konar! İşte ona da “kuş beyni” denir. da kendi beklentilerini karşılamaktan uzak olduğunu fiilen görerek kaderini eline alma yolunu seçmiştir. Tunusluların bir baskıcı rejimden kurtulup bir başka baskıcı rejimin ülkeyi ele geçirmesine izin vermeyecek kadar tarihten ders çıkaracak bir sezgi ve bilince sahip olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.” Gerici, baskıcı diktatörlüklerin bu dünyaya kazık çakmadıkları ortadadır. Er ya da geç Türkiye de yobazlık cenderesinden çıkacaktır. Yeter ki, Atatürk’ün partisi, Tunus’ta Türk ulusal demokratik devrimini ve aydınlanmasını örnek alanların başarısından ders çıkarabilsin. Yeter ki, başkasına öykünmesin, kendisi olabilsin. Sosyal Piyasa? CHP’nin yeni Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, sık sık “sosyal piyasa”dan söz ediyor. Kendisine vahşileşmiş bir piyasanın nasıl sosyalleştirilebileceğini, devletçiliğin unutulup unutulmadığını sorduk. İşte yanıtları: “Son küresel kriz kontrolsüz piyasa ekonomisinin sonunun geldiğini bize gösterdi. Ekonomi ile sosyal politikaların bir bütün olduğunu, devletin düzenleyici ve denetleyici rolünün çok önemli olduğunu, piyasanın iyi işlemediği durumlarda da aktif müdahil olması gerekliliğini bir kez daha hatırlattı. Refahın sadece ekonomik büyüme, büyümenin sadece üretilen çıktının değeri üzerinden değerlendirildiği ve bu hedeflerle içselleşen bu düzenin sürdürülebilir olmadığı açık. Niteliğin nicelik kadar önemli olduğu, herkesin katılabildiği, sosyal olarak bütünleşmiş bir ekonominin, yeşil (enerji öncelikli) ve mor (kadını içerici) ile renklenmiş üretimin refahın esas tanımı olduğu prensibinden yola çıkan bir ekonomi modelinden bahsediyoruz. Bu modelde devlet, piyasa ekonomisinin vahşileşmeden işlemesini sağlayacak müdahale, düzenleme ve denetlemeyi yapmak, ortaya çıkan refahın eşit ve hakça paylaşılmasına imkân vermekle yükümlü. Bu paylaşıma dahil olma imkânı olmayan bireylere sosyal güvence sağlamak yükümlülüğü de devletin. Öncelik, muhtaçlık durumunu ortadan kaldıracak, etkin ve adil paylaşımla üretimin ortaya çıkması için doğru yönlendirmeyi yapmak ve tüm bireylerin hakça ekonomiye dahil olmasını sağlamak. Muhtaçlık durumlarında sosyal güvenceyi sağlamak ve ileriye dönük bu muhtaçlık durumunu ortadan kaldıracak imkânı yaratmak da devletin aktif görevlerinden birisi. Hiçbir birey sistemin dışında kalmayacak, bırakılmayacak. Uzun lafın kısası, sosyal piyasa ekonomisinden anladığımız etkin ve adil işlemesini sağlama yükümlülüğü devlette olan bir piyasa ekonomisi. Vahşetten kurtulmuş, refahın öncelikleri ile renklenmiş bir ekonomi düzeni bu prensiple mümkün.” Engelli öğrencilere sürgün Tunus Örneği bağımsızlıkçı ve çağdaş tutumunun Tunus halkının hafızasındaki yeri. Tunus halkının yaşadığı çileli sürece tanıklık eden nitelikli, kişilikli aydınlar. “Bu iki olumlu veri bir araya gelince özgürlük ve demokrasi getireceği sanılan ‘Arap Baharı’nın ilk Tunus’ta ateşlenmesi gibi, baskıya karşı mücadele deneyimini çok da eski olmayan bir tarihte yaşamış bir toplumun yeni rejimin hatalarını fark etmesi de gecikmemiştir. Bağımsızlık sonrası yaşanan süreçte Bin Ali döneminde Ennahda görüşü ve anlayışı yasaklanmıştı. Ennahda büyük bir destekle iktidara geldi. Tunus halkı tarihinin kendine sağladığı deneyimle bu anlayışın Engelli öğrencilerin okuduğu Fatih Özel Eğitim Meslek Lisesi öğrenci ve velileri okulun Büyükçekmece’ye taşınmasını Taksim’de yaptıkları yürüyüşle protesto etti. Okulun taşınmasının sürgün olduğunu belirten aileler, “ Biz derdimize gerçek bir çözüm bulunmasını istiyoruz. Milli Eğitim Müdürlüğü’nün görevi çocuklarımızın eğitim hakkını sağlaması değilse nedir?” diye sordu. Öğrenci velisi Suzan Taşdemir “Bütün bu yapılanlar adaletsizliktir ve çocuklarımızı cezalandırmaktır. Önümüzdeki sene belki sorun çözülebilirmiş. Biz derdimize gerçek bir çözüm istiyoruz. Milli Eğitim Müdürlüğü’nün görevi çocuklarımızın eğitim hakkını sağlamak değilse nedir?AVM için yer bulunurken, çocuklarımız için neden bulunmuyor. Çocuklarımızın sürgün edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) Yaralanan işçi yaşamını yitirdi KOCAELİ (AA) Edirne’nin Enez ilçesinde iki hafta önce şantiyenin banyosunda bulunan şofben tüpünün patlaması sonucu ağır yaralanan Mehmet Sıddık Gülsever, tedavi gördüğü Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetti. 18 Ekim’de şantiyede kalan işçiler, prefabrik evdeki şofben tüpünü değiştirdikleri sırada gaz kaçağı nedeniyle patlama meydana gelmişti. Patlamada yaralanan 3 işçiden Gülsever, Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilmişti. Yedi araç yakıldı Çölyak hastası Ufuk Keskin cezaevinde diyetine uygun beslenemiyor İstanbul Haber Servisi Küçükçekmece İnönü Mahallesi Erguvan Sokak’ta dün gece yarısından sonra, kimliği belirsiz kişi ya da kişiler, park halindeki araçları kundakladı. 7 araç, üzerine benzin dolu poşet konularak yakıldı. Yanan araçlar, itfaiye ekiplerince söndürüldü. Polis ekipleri araçları kundaklayan kişi ya da kişilerin yakalanması için çalışma başlattı. Ölüme de mi mahkum? SİBEL BAHÇETEPE Bolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu şeker hastası Ufuk Keskin (38), 8 aydan bu yana bir incebağırsak hastalığı olan çölyak ile mücadele ediyor. Buğday, arpa, çavdar, yulaf gibi içinde gluten denilen protein bulunan gıdaları tüketemeyen Keskin,in hastalığına bağlı glutensiz gıdalarla beslenmesi gerekiyor. Ancak, cezaevi yönetiminin Keskin için özel diyet yemekleri yapmadığı ve tutuklunun hastalığının her geçen gün ilerlediği iddia ediliyor. Baba Fahrettin Keskin, bu konu ile ilgili defalarca cezaevi yönetimi ile görüştüklerini, ancak bir sonuç alamadıklarını belirterek “Oğlum, içinde gluten olmayan gıdalarla beslenmezse hastalığı daha da ilerleyecek. Ayrıca şeker hastası, her gün insülin iğnesi vuruluyor, beslenmesine çok dikkat etmeli” diyor. Keskin 1998 yılında DHKPC operasyonu kapsamında gözaltına alınmış ve çıkarıldığı mahkemece müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Baba Fahrettin Keskin, “Tip 1 diyabet” (şeker) hastalığı olan, her gün kendisine insülin iğnesi yapan oğlunun glutensiz yiyeceklerle beslenmesi gerektiğini, ancak bu İşadamını öldürüp gömmüş nun yapılamadığını belirterek “Glutenli gıdalar tüketmesi durumunda hastalığı tetikleniyor. Şişkinlik, ishal gibi durumları oluyor. Aynı zamanda şeker hastası. Bunun için de dikkatli beslenmesi gerek” diyor. Oğlunun sürekli olarak hastaneye götürüldüğünü anımsatan baba Keskin, “Oğlum bana bir gün ‘Baba doktor reçete yazacak, dışarıdan glutensiz unlu mamuller alacaksınız’ oğlu için özel glutensiz yemeklerin çıktığını, ancak bunun birkaç gün sürdüğünü, l Çölyak hastalığı sonrasında yeniden normal yemeklerin incebağırsağın, gluten adlı verildiğini kaydeden baba Keskin özetle proteine karşı ömür boyu şunları söylüyor: süren ve kronikleşen alerjisi, “Ayrıca, oğlumun glutensiz unla kohassasiyeti. İncebağırsağın ğuşunda kendi ekmeğini yapması için gluten maddesini ekmek yapma makinesi almıştık, cezasindirememesi nedeniyle bu evi yönetimi bunu da vermedi. Cezaevi madde vücutta zehir etkisi 1. müdürüne oğlumun diyet yemekleyaratmakta ve kısa vadede rinin neden yapılmadığını sordum, bakişinin günlük hayatını na ‘Geliyorsunuz, cezaevi önünde eylemaksatan belirtiler başlayarak ler yapıyorsunuz’ dedi. Ben de ‘Benim incebağırsağın kanseri de derdim oğlumun diyeti ile ilgili. Benim oğdahil olmak üzere birçok lumu bırakın, suçsuzdur demiyorum, yalhastalığa neden olmaktadır. nızca hastalığı ile ilgili koşuşturuyorum’ Diyetin bozulması ya da terk dedim. Bana ‘Burada 300 tutuklum var, edilmesi, tedavi edilmesi çok ben yalnızca Ufuk ile uğraşıyorum. Ufuk daha zor olan ağır hastalıklara slogan atıyor, direniş yapıyor, ekmek az neden olabilir. geliyor diye dilekçe veriyor, onları kuşlara veriyor’ dedi. Ufuk, şu an da cezaevindedi. Ben glutensiz ekmek ve kurabiye gi de sebze ağırlıklı besleniyor, beslenmebi gıdalar aldım, kargo ile yolladım, ancak si yetersiz. Oğlumun glutensiz beslenmecezaevi yönetimi önce vermek istememiş, si, diyetini yapabilmesini istiyorum. Stres bir hafta geçtikten sonra vermiş. Bayatlayaptığı zaman hastalığı, hem şekeri hem dığı için de oğlum bunları yiyememiş” dide çölyak hastalığı tetikleniyor. Çölyak yerek yaşananları anlatıyor. Bu olayın ardınderneği, bu tür hastanın cezaevinde kaldan Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışmasının bile doğru olmadığını söylüyor. ma Derneği (TAYAD) aileleri ile eylemler yap Diyeti yapılmazsa hastalığı ilerliyor. Yetkitıklarını, eylemlerinin ardından cezaevinde liler buna sessiz kalmamalı.” Yaşam boyu sürüyor İstanbul Haber Servisi Bir süre önce ortadan kaybolan işadamı Ramazan Y. için harekete geçen polis işadamını öldürüp ormanlık alana atan Ö.K.’yi yakaladı. İlk soruşturmada katil zanlısı Ö.K, şüpheli bulunmadığından serbest bırakılmıştı. Daha sonra Ö.K. polise ikinci kez verdiği ifadesinde, Ramazan Y.’nin eşini taciz ettiği için kafasını duvara vurduğunu, bayılmasını beklediğini ancak öldüğünü anladıklarında ise cesedi araca koyup Polonezköy’deki bir ormanlık alana götürdüğünü itiraf etti. Kobani eylemlerine 3 tutuklama SİİRT (AA) Siirt Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, önceki gün IŞİD’i protesto etmek için esnafa kepenk kapattırmak istediği iddia edilen K.Y. (24) ve M.S.K (24), suçüstü yakalandı. Zanlılar, sorgularının ardından çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklandı. Muş’ta da HDP’nin sokağa çıkma çağrısı üzerine düzenlenen yürüyüşte olaylara karıştığı gerekçesiyle gözaltına alınan 20 kişiden biri tutuklandı. Atanamayan öğretmenlerden eylem İstanbul Haber Servisi Ataması yapılmayan öğretmenler, Galatasaray Meydanı’nda yaptığı eylemle kadro istedi. “Kadrolu ve güvenceli atama istiyoruz. Mesleğimizi yapmak istiyoruz” yazılı pankart açan öğretmenler adına açıklamayı okuyan Berat Ertaş, atanamadığı için 41 öğretmenin intihar ettiğini söyledi. 2002 yılında atanamayan öğretmen sayısının 60 bin olduğunu, 12 senede bunun 5 katına çıkarak 300 bine çıktığını anlatan Ertaş, “Kurtarıcı rolüne soyunan AKP milyonların gözüne bakarak yalan söylüyor. Sözleşmeli ya da ücretli öğretmenlik dayatılıyor” dedi. PEW ArAştırmA mErkEzi’nin AnkEti Brezilya’yı bile Muğla’da vahşet MUĞLA (Cumhuriyet) Bodrum ilçesinde, İngiliz vatandaşı 48 yaşındaki B.C., 12 yıldır sahibi olduğu “Kol” isimli Alman kurdu cinsi köpeğini cadde ortasında herkesin gözü önünde tahra ile başına vura vura öldürdü. Kendisine engel olmak isteyenlere saldıran B.C., polis tarafından gözaltına alındı. “Kol’u da çok seviyordum ama artık yaşlanmıştı, hastaydı. Nasıl olsa ölecekti. Ha öyle ölmüş ha böyle ne fark eder?” diyerek, hayvanseverlerin tepkisini çeken B.C., Kabahatler Kanunu’na göre 200 lira para cezası kesildikten sonra serbest bırakıldı. DUYGU GÜVENÇ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN sevmiyoruz ANKARA PEW Araştırma Merkezi tarafından yapılan anket, Türklerin sevmediği ülkeleri ortaya koydu. Ankete göre, yüzde 86’ımız İsrail’i sevmezken İran yüzde 75, Rusya ise yüzde 73 oranında. Türkler üye olduğu NATO’yu yüzde 70 oranında sevmezken Brezilya’ya karşı sevgisizliğimiz yüzde 65. Türkler, Suudileri de en sevmeyen ülke. Suudi Arabistan’ı sevmeyenlerin oranı da yüzde 53. ABD’nin eski dışişleri bakanlarından Madeleine Albright’ın kurucusu olduğu PEW Araştırma Merkezi, 2002 yılından bu yana dünya genelinde yaptığı kapsamlı anketleri ile biliniyor. Kurumun 2003’te yaptığı ankette Türkler arasında ABD karşıtlığı yüzde 83’e çıkarken 2014’te bu oran yüzde 73’e indi. Türkiye’de ABD’yi sevenlerin oranı ise yüzde 19. PEW’in son olarak açıkladığı bir rapor da ülkelerdeki mutsuzluk üzerine. Hayatından memnun olanların oranı Meksika’da yüzde 79, Venezüella’da yüzde 74, ABD’de yüzde 65, Çin’de yüzde 59 iken bu oran Hindistan’da yüzde 44’e, Türkiye’de ise yüzde 39’a düşüyor. Mısır’da hayatından memnun olanların oranı ise yüzde 11. HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Elektro 1 liz yoluy 2 la yapılmış resim klişe 3 si. 2/ Yunan 4 mitolojisinde 5 tutku tanrıça6 sı... Kasidenin başlangıç 7 bölümü. 3/ 8 “Hintkira 9 zı” da denilen bir mey1 2 3 4 5 6 7 8 9 ve... Havva’nın 1 B O D O S L A M A Batı dillerindeki 2 O T İ T E R O S adı. 4/ Ten üzeri 3 C A M A V A R A ne giyilen iç ça 4 U R B R A K maşırı. 5/ Kimliği belirlenemeyen 5 K İ T O N A P A ON A T O K uzay cisimlerine 6 A L İ verilen ad... Orto 7 T U K A N E D İ K dokslarda tahta pa 8 A R A Ç no üzerine yapıl 9 K A Y A R L A M A mış her türlü dinsel resme verilen ad. 6/ İçtenlikli... Önü hendekli siper. 7/ Çin’in para birimi... Briçte, kazanılan her ele verilen ad. 8/ Tarla sınırı... Yatağı korumak için kullanılan bir tür çarşaf. 9/ İspanya’da, tarih öncesi dönemlere ait duvar resimleriyle tanınmış mağara. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sivrisinekle mücadelede yararlanılan bir balık. 2/ Soyundan gelinen kimse... Belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü. 3/ Lenf bezi kanseri. 4/ Galyum elementinin simgesi... Ayak direme. 5/ Yaratıcısının adı bilinmeyen yapıt... Bir nota. 6/ Bir soru sözü... İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini izlemeye zorlayan sorun. 7/ Kürkü değerli bir yaban kedisi... Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki eyaletlerinden biri. 8/ Anton Çehov’un bir oyunu. 9/ Nine... Boğa güreşi yapılan alan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle