04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2014 CUMARTESİ 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... bağlılığından kuşku duyulmayacak bir bakan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın... ...ebedi ve ezeli şefinin katrilyonlara mal ederek bir gün bile değil, bir saat nedamet duygusuna kapılamadan oturduğu bin odalı sarayı, Atatürk’ün üç beş odalı Pembe Köşk’ü ile kıyasladığı açıklamalarını ciddiye almak bile zaman israfından başka bir şey değildir. Bu açıklama ebedi şefine sadakatını bir kez daha ispatlamanın ürünüdür herhalde! Yoksa aman yanılmayalım; görgüsüzlük mü desek ucuz demagoji mi, insan karar veremiyor. HHH Bakan; Atatürk’e Pembe Köşk’ün yapımında sarf edilen parayı diline dolamış, izinde yürüdüğü ebedi patronu RTE’nin, babasından miras kalan hazinesiymiş gibi, oysa halkın cebine elini sokarak harcadığı katrilyonlarla inşa ettirdiği sarayla ilgili her açıdan skandalı örtmeye çabalıyor. Pembe Köşk Atatürk’ün debdebeden, görmemişlikten uzak karakterini yansıtır. Bozdağ’ın, şefi gibi Atatürk’ün de lükse meraklı olduğunu kanıtlamak için gösterdiği yegâne kanıt; bilardo masası. Bir de, Osmanlı’nın küllerinden yarattığı yeni cumhuriyetle Türkiye tarihini yeniden 1923’te yazmaya başladığı... ...bugünkülerin ellerinde balta, çağdaş cumhuriyet ormanını ortadan kaldırmaya çalıştıkları ülkesini daha nelerle nasıl zenginleştireceğini saptadığı konulardaki söz sahipleriyle her akşam tartışmalar yaptığı sofra! Pembe Köşk’ü AKP’li Cumhurbaşkanı’nın 7 yıldır kullanmadığını söylüyor ve acaba AKP’li Cumhurbaşkanı veya bugün o koltuğa oturan, halkın görkemli sevgisi karşısında bir türlü nefretlerini itiraf edemedikleri Atatürk’ün anılarından ve her odada, salonda izlerine rast gelmekten korktukları için mi Pembe Köşk’te oturamadılar? Diyeceksiniz hayır! Bugünkü cumhurbaşkanı siyasal yaşamında elde ettiği kazanımları Atatürk Cumhuriyeti’nin hoşgörüsüyle elde etti, simit satan yarım pabuçlu iken bugün derya deniz misali, nasıl olduysa oldu. Para gani... Bir eli balda bir eli halkın cebinde. O Pembe Köşk gibi mütevazı bir Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde oturur mu? Ne diyor sürekli? Halk bize yetki verdi, bu yetkiyi dilediğimiz gibi kullanırız! Verdin mi yetkiyi ey halkım; o da fakir, görkemli saraylar yaptırmakta bir an bile tereddüt etmiyor. HHH Atatürk Türkiyesi’ni aşama aşama yıkarak, yerine RTE öyle bir Türkiye yarattı ki, baş kuralı emrinde kapıkulu olan bir devlet ve bürokrasi ve rüşvetle, yalanla köşe dönmek, yolsuzluk yapmak bu devlette yasalar üstü.. serbest! Oysa hayal bu ya; bu Başbakan’ın, sorumluluktan kurtulmak için Cumhurbaşkanlığı’na kapağı atan patronuna; “Görevleri yasalarla saptanan gizli çalışan bir örgüt olan MİT’i siyasi amaçlarına hizmet eden bir kuruma nasıl dönüştürürsün” diye sorması gerekiyor. HHH CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Hürriyet’le yaptığı sohbetle belki de bugüne kadarki açıklamalarının en önemlisini yaptı. RTE’nin emrindeki MİT’e elbette verdiği emirle, hadi sözlü direktif diyelim, CHP’yi dinlettiğini daha önce de söylüyordu ama son sohbetteki açıklamaları, artık RTE’nin emrinde devleti polis devletine dönüştürdüğünün kanıtlarını içeriyor. MİT’e ana muhalefet partisinde Kürt ve Alevi konularını tetikleyecek veya AKP’den tabii yukarıdan aşağıdan gelen istekle bu konuları kaşıyan bir masa... HHH Olacak şey değil. Bu ve bundan önceki hükümetlerin asla kabul edilemez marifetlerini açığa çıkaran ana muhalefet liderinin sürekli gündem sarsacak açıklamalarından sonra; bendeki de ne hayal ya: ABD’deki ünlü Watergate skandalından sonra olduğu gibi Saray’daki Cumhurbaşkanı Bay RTE ve devletteki bu çirkinliğin sindirilmesi olanaksız durumuna şapka çıkaran bugünkü Başbakan’ın derhal istifa etmeleri, gerekmenin de ötesinde zorunludur. Ama vur duvara gene yazık oldu duvara denilecek kadar yüzsüzlüğün sergilendiği Yeni Türkiye’de, devletin devlet olmaktan çıktığını gözler önüne seren Kılıçdaroğlu’nu... ...siyasal karakterleri gereği yine yalanlamaya bile gerek görmeyen bir umursamazlık, yüzsüzlükle tam kadro yalaka yandaş TV’lerden suçlayarak, kendilerini savunacaklardır. Bu ne haldir demeyin dostlar. Bu ülke artık: Devleti devlet olmaktan çıkaranların Türkiyesi! HABERLER Arınç devre dışı kaldı ERDEM GÜL ANKARA Çözüm sürecinde Kobani eylemleriyle yaşanan tıkanmayı aşan yeni diyalog görüşmeleri, AKP kurmayları arasında yaşanan yeni bir konum değişikliğini de ortaya çıkardı. Hükümetin kuruluş aşamasında çözüm sürecinin sorumluluğunu üstlenen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geri planda kalırken “yeniyetme” diye nitelediği Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan yeniden öne çıktı. Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığında kurulan AKP hükümetinde Bülent Arınç’a, kabine dışı kalan Beşir Atalay’ın yerine çözüm sürecinin sorumluluğu verilmişti. Sürecin kabineye başbakan yardımcısı olarak giren Yalçın Akdoğan yerine Arınç’a bağlanması sürpriz olarak nitelenmişti. Arınç da bunun üzerine, “Çözüm süreci doğrudan Başbakan’a bağlı” açıklaması yapmıştı. Ancak Kobani eylemlerine kadar olan zaman diliminde süreç Arınç’ın koordinasyonunda yürüdü. Kobani ile dondurulan süreç yeniden canlandırıldığında hükümet içinde pozisyon değişikliğini de gözler önüne serdi. Sürecin yeniden hayata tutunmasını sağlayan ilk diyalog Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın HDP’lilerle görüşmesi oldu. Ardından sürecin devam ettiğine ilişkin iki tarafın da iradesini ifade ettiği görüşme Yalçın Akdoğan tarafından gerçekleştirildi. İmralı ziyareti için karar alınması başta olmak üzere süreçteki tıkanmaya ilişkin en kritik pürüzler, Akdoğan’la HDP heyeti ara HDP ile görüşerek tıkanmayı gideren Akdoğan çözüm sürecinde öne çıktı u Ankara kulislerine göre HDP heyeti, İmralı ziyareti sonrasında da hükümetle görüşmeleri sürdürecek. Hükümet adına HDP ile görüşmelere Akdoğan ve Bozdağ’ın yanına Efkan Ala da eklendi. sındaki bu görüşmede giderildi. ARINÇ’TAN SERT ÇIKIŞ Arınç’la randevu yok Artık sürekli yapılması kararı alınan HDPhükümet görüşmeleri Bozdağ’la sürdü. Önceki günkü görüşmede İmralı’ya gönderilecek yeni PKK’li mahkumlar konusu gibi müzakere sürecinin detayları da ele alındı. Ankara kulisleri, HDP heyetinin İmralı ziyareti sonrasında da hükümetle görüşmeleri sürdüreceğini gösteriyor. Hükümet adına Akdoğan ve Bozdağ’ın yanı sıra hükümet adına HDP’lilerle görüşen isimlere İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın da eklenmesi öngörülüyor. Hatta Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’la da IŞİD saldırıları nedeniyle yine Kürtler açısından önem taşıyan Şengal’deki durum ve Türkiye’ye yönelik olası göçler konusunda HDP’lilerle görüşmeler, bekleniyor. Ancak edindiğimiz bilgilere göre, bu görüşme trafiği ve planlanan randevular içinde Bülent Arınç bulunmuyor. Süreçteki tıkanıklığın aşıldığı bu görüşmeler sırasında Arınç’ın ortalıkta görünmediğine ve çözümle ilgili açıklama yapmadığına dikkat çekiliyor. ‘Yeni AKP’ Ankara kulislerinde Arınç’ın çözüm süreci sahnesinden birden çekilmesi birçok açıdan değerlendirme konusu yapılıyor. Arınç’ın, “Kobani eylemleri sırasında yaptığı sert suçlamaların HDP’lilerle arasını açtığına”, “Bütçe görüşmelerinde AkSaray’a ilişkin eleştirel açıklamaları nedeniyle geri çekildiğine” ilişkin görüşler ifade ediliyor. Ancak AKP’de çözüm sürecinde yaşanan konum değişiminin AKP’nin bundan sonra kimlerle yürüyeceğiyle bağlantı kuran analizler de yapılıyor. Siyasi kulislerdeki bu analizlerin ilgi çekici olanı şöyle: “Yeni hükümet kurulurken AKP’de bundan sonraki sürecin yeni ve eski kadrolar arasındaki çekişme üzerinden şekilleneceğini bizzat Arınç ifade etmişti. Arınç, Akdoğan’ın şahsında yeni kadroları ‘yeniyetmeler’ diye nitelemişti. Çözüm sürecinde Arınç’ın devre dışı kalıp Akdoğan’ın inisiyatifi ele alması yeniyetmelerin siyasi hamlesidir. Bu, 2015 seçimleri sonrası kendini daha da gösterecek olan yeniyetmelerin hükümette ağırlığını ortaya koymasıdır. Partide de teşkilatlar öne çekilen kongre süreciyle değiştiriliyor. İkili bir şekilde seçime doğru parti tam anlamıyla yenilenecek ve ‘yeni AKP’ ortaya çıkacak. Arınç’ın temsil ettiği çoğunluğu 3 dönemlik isimlerin şimdiden yerlerini yenilere bırakma süreci başladı.” ‘Üçüncü göz yok’ KONYA (Cumhuriyet) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 7. Medya Tanıtım Günleri’nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, çözüm sürecinde “üçüncü göz” ile ilgili gelişmeleri sorması üzerine Arınç, “Üçüncü göz lafını birisi ortaya atıyor, sonra onun üzerine birtakım şeyler bina ediliyor. Yani delinin birisi kuyuya taş atar da kırk tane akıllı çıkaramazmış, bunun gibi. HDP’den her kafadan bir ses çıkıyor. Bir bakıyorum televizyon programlarında, bir masa var, masada kimin nerede oturacağı bile adeta tayin edilmiş. Böyle bir masayı biz konuşmadık. Masada kimin oturacağını da konuşmadık. Üçüncü göz, beşinci göz meselesi yok” diye konuşu. Öcalan’ın sekretarya talebiyle ilgili sorular üzerine de Arınç, “Bacak bacak üstüne atacak, dizinin üstünde not tutacak sekreterlere Öcalan’ın ihtiyacı yok. Cezaevi şartları içerisinde veya cezaevi yönetmeliği gereğince ya oraya nakledilebilecek yeni hükümlülerden veya bir başkasından veya cezaevinin kendi şartları içerisinden bu temin edilebilir. Adalet Bakanlığımız bunu çalışıyorken, belki olabilecekken herkes kendisini sekreter gibi görmeye başladı” dedi. Adaya gidecek heyetlere Adalet Bakanlığı’nın karar vereceğini vurgulayan Arınç, “Diyelim ki daha kalabalık bir heyet düşünüldü. Düşünülebilir, bu da makuldür. Yok 15, 30, 40 kişi olacak, içinde Ahmet olacak, Fatma olmayacak... Bunlara siz karar veremezsiniz, biz karar veririz. Dolayısıyla gidecek heyetin kimlerden teşekkül edeceğine birileri karar vermeyecek, Adalet Bakanlığı karar verecek. Dolayısıyla biz yetkimizi kimseyle paylaşmayız. Bunu öncelikle bilsinler” ifadesini kullandı. HDP’nin Kobani için sokağa çıkma çağrısını eleştiren Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hadi bakalım sokaklara çıkın, diye bağırmak kolay. Arkasından da ‘ne yapalım, duygusal kırılma yaşadılar da bunu yaptılar’ dedi. Her duygusal kırılma yaşayan 40 insan öldürseydi Türkiye’de adam kalmazdı” dedi. Demirtaş, İzleme Kurulu için yeni seçenek sundu: CHP de heyete isim önersin ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İzleme Kurulu’nda CHP’nin de yer alması isteklerini yinelerken “Sayın Kılıçdaroğlu, milletvekili heyetine dahil olmayız, diyordu. Yer alırlarsa İzleme Kurulu’nda, bu üçüncü göz dediğimiz İzleme Kurulu’nda CHP’ye yakın, onların önereceği isimler yer alırsa tabii ki bu iyi olur kanaatindeyim” dedi. Demirtaş, dün MYK toplantısına verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Demirtaş, “Adalet Bakanı ile yapılan görüşmenin ardından hasta tutuklular ile ilgili gelişme olabileceği ifade edildi. Somut bir bilgi var mı?” sorusuna, “Biz, sadece içerideki siyasi Kürt tutsaklardan da söz etmiyoruz. Hangi amaçla içeride tutuluyor olursa olsun ölüm riskiyle karşı karşıyaysa içeride yaşamını, tedavisini sürdüremiyorsa insani olarak dışarıda tedavi görme ve son saatlerini, günlerini ailesinin yanında geçirme hakkı gibi bir şey var. Bu insani bir şeydir, müzakere ile barış süreci ile çözüm süreci ile doğrudan bağlantılı bir pazarlık mevzusu, başlığı da değil. Adalet Bakanı’nın bu konuda daha hızlı adım atması için görüş alışverişinde bulunduk” yanıtını verdi. Demirtaş, İmralı’ya ne zaman gidileceğine ilişkin henüz kendilerine bir tarih bildirilmediğini söylerken heyete dahil edilecek 2 isme ilişkin bir teyit gelip gelmediği sorusu üzerine “Bir sorun olmayacağını düşünüyoruz ama bir teyit almadık” yanıtını verdi. Demirtaş, “Sekretaryada yer alacak mahkumlara ilişkin öneriniz hükümetten kabul gördü mü?” sorusu üzerine “Herhangi bir sıkıntı olmadığı iletildi bize ancak değişimin yapılıp yapılmadığını tam bilmiyoruz” derken, mahkumların isimlerinin güvenlikleri nedeniyle ifade edilmesinin doğru olmayacağını bildirdi. Artuklu’da ‘gözdağı’ iddiası Rektör yardımcısı Prof. Yıldırım dün geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye getirildi. FİGEN ATALAY 95’i aşkın akademisyen rektör yardımcısı Prof. Yıldırım’a destek bildirisi yayınladı ‘Çözüm’ şikâyetine takipsizlik n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Hatice Aydın isimli yurttaşın “çözüm sürecinde görev alan kamu görevlilerinin suç işledikleri” iddiasıyla yapılan suç duyurusu üzerine açılan soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Mahkeme kararın gerekçesini, çözüm süreciyle ilgili geçen temmuz ayında çıkarılan “çerçeve yasa”ya dayandırdı. n ELAZIĞ (DHA) Şırnak’taki Çakırsögüt Komando Tugay Komutanlığı’nda görevli Uzman Çavuş E.K. (22) memleketi Elazığ’da yıllık iznini geçirdikten sonra önceki gün özel otomobiliyle birliğine gitmek üzere yola çıktı. Ancak ailesinin iki gün ulaşamadığı ve birliğine de gitmeyen uzman çavuşun otomobilinin en son Mardin’in Nusaybin ilçesi çıkışında Mobese kameraları tarafından görüntülendiği belirlendi. Güvenlik güçlerinin bölgede operasyon başlatmasının ardından PKK’nin gençlik yapılanması YDGH üyesi kişilerce kaçırıldığı belirtilen uzman çavuş önceki gece serbest bırakıldı. Uzman Çavuş E.K.’nin gece birliğine gittiği belirtildi. Öte yandan, Şanlıurfa Siverek’te 24 derslikli Mehmet Akif Ersoy Anadolu İmam Hatip Lisesi kimliği belirsiz kişilerce ateşe verildi. Kaçırılan uzman çavuş serbest Mardin Artuklu Üniversitesi’nde, ihalelerle ilgili yolsuzluk yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kadri Yıldırım’a destek bildirisine imza atan akademisyenler “3 günlük gözaltında soru sorulmaması, ‘gözdağı mı’ sorusunu akla getiriyor” değerlendirmesini yaptı. Bildiriye imza atanlardan Kocaeli Barış Platformu Sözcüsü Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, Prof. Yıldırım’ın, Kürdoloji alanında nitelikli çalışmalarıyla tanınmış, yetkin ve güvenilir bir bilim adamı olduğuna dikkat çekti. Gergerlioğlu, “Kürt sorununa el atanların başına birçok şey geliyor. Bu konuda Türkiye’de önemli bir süreçteyiz ve kaygan bir zemin var. Bu zemin, soru işaretleri getiriyor. Üç günlük gözaltında soru sorulmaması, ‘gözdağı mı’ sorusunu akla getiriyor. Sivil toplum örgütlerinin kendisine sahip çıkması gerektiğini düşündük ve çıktık” dedi. Uluslararası Azınlık Hakları Grubu’ndan Nurcan Kaya, bildiriye neden destek verdiğini şöyle anlattı: “Prof. Kadri Yıldırım’ı Mardin Artuklu Üniversitesi’nde kurulan Yaşayan Diller Enstitüsü’nde yürüttükleri çalışmalar dolayısıyla tanıyorum. Enstitüde yürütü Yolsuzlukla ilgisi yok len çalışmaları yakından takip ediyorum. Neredeyse bir ödenek olmadan Prof. Kadri Yıldırım’ın ve diğer enstitü çalışanlarının fedakârlıklarıyla çok kıymetli çalışmalar yapıldı. İlkokul 5. sınıflarda verilmesine başlanan seçmeli dil derslerinin bazılarının materyallerini tamamen kendi çabaları ile hazırlamaktalar. Binbir güçlükle karşılaşmış olsalar da Kürtçe öğretmenlerini yetiştirme konusunda büyük başarı gösterdiler. Türkiye’deki çeşitli halkların dillerinin korunması ve öğretilmesi konusunda, siyasi herhangi bir kaygı gütmeden, titizlikle çok önemli çalışmalar yapan bir bilim insanıdır Kadri Yıldırım. Gözaltı süreciyle ilgili aldığımız kesin bilgilere göre Kadri Yıldırım’ın gözaltına alınışının yolsuzluk soruşturması ile hiçbir ilgisi yok. Hal böyleyken hocanın yolsuzluk soruşturmasıyla ilişkilendirilmesi, daha önce de yaşamış olduğu bazı sorunları dikkate alınca, akla başka sorular getiriyor. Bu nedenle bildiride ‘Kadri Yıldırım’a Kürt meselesinde almış olduğu muhalif tutumun ve Kürdoloji alanına yaptığı eşsiz katkının bedelinin ödetilmek istendiği şeklinde bir izlenimin doğmasına yol açmaktadır’ ifadesine yer verdik. Anadolu dillerinin korunması için devletin pozitif tedbirler alması gerekirken bu yükü omuz layan insanlardan birinin bu nedenle hedef haline gelmesi üzerinde durulması gereken bir durumdur. Bu nedenle hocamız ile dayanışma göstermek, bu gözaltı durumunun haksızlığına işaret etmek ve yürütülmekte olan itibarsızlaştırma çalışmalarına karşı bir ses vermek istedik. Bildiriyi bu nedenle gönül rahatlığı ile imzaladım.” akademisyenden dayanışma bildirisi Prof. Dr. Kadri Yıldırım’ın gözaltında tutulmasını protesto eden akademisyenler ortak bildiriye imza attı. Bildiriyi aralarında Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet İnsel, Suriyeli Kürt yazar Baderkhan Ali, Princeton Üniversitesi’nden Onur Günay, Bilgi Üniversitesi’nden Semra Somersan, Kaliforniya Üniversitesi’nden Doç. Dr. Baki Tezcan ve Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun da bulunduğu 95 akademisyen imzaladı. Öte yandan Mardin Cumhu riyet Başsavcılığı’nın Artuklu Üniversitesi’nde, yolsuzluk operasyonunda, gözaltına alınan 98 kişiden 52 kişi Emniyet’teki ifadelerinin ardından serbest bırakılırken Prof. Yıldırım ve Prof. Dr. Zekiye Sarıkartal, akademisyenler, firma sahipleri ve müteahhitlerin bulunduğu 46 kişi ise adliyeye sevk edildi. 95
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle