04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER Sürülen emniyet amiri İnce, Sarraf’la ilgili komisyona çarpıcı açıklamalar yaptı Herkesin Keyfi Yerinde! Ne olduğunu en ilgililerinin bile tam bilip bilmediklerinden emin olmadığım, çözüm süreci denen süreç ile ilgili görüşmelerin yeniden canlandırılması için iki taraftan da girişimler artıyor, yeni adımlar atılıyor. Süreç ile ilgili olarak neler olduğunun bilinmemesine karşın, bazı olmayacaklar kesinlik kazandı. Bunların başında da ABD’nin üçüncü göz olarak sürece katılması geliyor. Başbakan’ın açıklamasıyla bu husus resmen bertaraf edilmiş bulunuyor. Bunun dışında, hükümet kanadının resmi amacının bu kez PKK’ye gerçekten silah bıraktırmak olduğu açıklandı. Resmi olarak diyorum. Çünkü hükümetin gerçekten PKK’nin silah bırakacağına inandığını sanmak safdillik olur. Konuyla uzaktan yakından ilgili olanların hiçbiri PKK’nin bugünkü koşullar altında silah bırakacağına ihtimal vermiyor. PKK’den silahları çıkardığın zaman geriye ne kalır? Hiçbir şey! Silah PKK için her şeydir. Evet ama denecek, PKK ne zamandır silah kullanmıyor, savaşmıyor, gücü azalmıyor, tam tersine gittikçe de artıyor. Bu görüş ilk bakışta doğrudur. HHH PKK son zamanlarda yalnızca militan sayısını 5 6 binlerden 10 bine çıkarmakla kalmamış, kırsalla sınırlı olan etkinlik alanını kasabalara ve kentlere de yaymaya başlamıştır. Güneydoğu’da meydana gelen 6 7 Eylül olayları bu olgunun örgütlü dışavurumudur. PKK aynı zamanda, hasım Kürt örgütleri karşısında çaresiz kalmamak için de silah bırakamaz. Güneydoğu’da tek silahlı Kürt gücünün PKK olduğunu sanmak hatadır. Son zamanlarda HüdaPar ile PKK çatışmasının sürdüğünü herkes görüyor. Lafı fazla uzatmanın anlamı yok. PKK silah bırakamaz, zaten göstergeler de silah bırakmayı değil, tam ters yönü işaret ediyor. PKK artık devletin araçlarını istediği yere yönlendiriyor, zaten devletin karakolları boşaltılmış ve tecrit edilmiş durumda, şimdi asayişi sağlayan (asayiş denebilirse eğer!) PKK’dir. Yollarda kimlik denetimi yapan PKK’dir. Yılların olayları Kürt sorununun silahlı güçle çözülemeyeceğini göstermiştir. Ne devlet güç kullanarak PKK’yi ve kimi talepleri ortadan kaldırabilmiş, ne de PKK silahla istediklerini elde edip bir halk ayaklanması aşamasına geçebilmişti. Bu durum, barış için umut verici bir husustu. Ne var ki, bir süredir durum değişmiş ve bölgede hiçbir şey olmuyormuş gibi görünürken, çatışmasız ortamda, iktidar el değiştirmiş ve Efkan Ala’nın da AKP’nin Afyon kampında itiraf ettiği gibi devlet alan hâkimiyetini yitirmiştir. HHH Bu durumda politik çözümdeki PKK ağırlığı, örgütün bölgedeki mutlak egemenliği de silahlı gücünü kaybetmemesine bağlıdır. Çatışmasızlık hali olgusu bu gerçeklerin görülmesini engellememelidir. Ama denebilir şimdi, PKK yukarıda anlatılan artan gücüne, çatışmasızlık döneminde silah kullanmadan ulaştı. Evet bu güce silah patlamadan ulaştı, ama unutmayalım, silahların gölgesinde, silahın oluşturduğu korku sayesinde ve tabii ki, bu duruma iktidarın göz yummasıyla ulaştı. Bu tablonun oluşmasındaki en büyük etken siyasi iktidarın tercihleriyle bölgede etkin PKK ve karşısında edilgen çaresiz TSK olgusu büyük rol oynamıştır. Bu durumda da barışçıl siyasal çözüm konusunda ciddi kaygı duyanlara hak vermemek mümkün değildir. Bu gerçeklerin altını çizmenin Kürt sorununun barışçı çözümünü istememek, bunun zorunluluğuna inanmamak olmadığını belirtmeyi bile gereksiz buluyorum. Yine de kısa dönemde bakıldığında tarafların karamsar olmadığını söylemek mümkündür. AKP tarafının çatışmasızlık haliyle 2015 seçimlerine ulaşma ihtimali olduğu sürece keyfi yerindedir. PKK tarafının, istediklerini çatışmaya gerek kalmadan çatışmasız süreç içinde elde etmeyi sürdürdükçe keyfi yerindedir. Kısacası herkesin keyfi yerinde. Ama, bu keyif ortamında görünen bir çözüm yok. ‘30 milyar doları aklamış’ Madende TÜRGEV iddiası MUSTAFA ÇAKIR ANKARA CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çocuklarının da yönetiminde yer aldığı TÜRGEV’e bağış yapmayanların maden ruhsatı alamadıkları iddiasını TBMM gündemine taşıdı. Oran, sektördeki herkesin TÜRGEV’den “illallah ettiğini” de savundu. CHP’li Oran, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde Maden İşleri Genel Müdür Vekili Sadi Civelekoğlu’nun bu görevinin yanı sıra kamu kurum ve kuruluşlarında başka hangi görevleri yürüttüğü hakkında bilgi istedi. Umut Oran, l Oran: Bağış yapmayan ruhsatı alamıyor EMİNE KAPLAN ANKARA Rıza Sarraf tarafından sürgün ettirildiği ileri sürülen eski Emniyet Amiri Orhan İnce, Sarraf’ın kuryesi Adem Gelgeç’in kendisine “Sarraf benim üzerime şirketler kurdu, biz hayali para getiriyorduk ülkeye, gerçek para çıkarıyorduk. 2530 milyar dolar paralar çıktı” dediğini aktardı. Gelgeç’in kendi kendini ihbar ettiğini, ancak Sarraf’ın üst düzey bakan tanıdıkları yoluyla engellediği bilgisi verdiğini kaydeden İnce, Sarraf’ın bu şikâyetleri kendisinden bildiğini, hakkında kumpas kurarak kendisini sürdürdüğünü, en sonunda da meslekten ihraç edildiğini belirtti. 17 Aralık soruşturmasına verilen takipsizlik kararına da itiraz eden İnce, 4 eski bakanla ilgili rüşvet aldıkları iddiasıyla kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu’na şu bilgileri verdi: Rıza Sarraf’ın kuryesi, Adem Gelgeç, yeni soy ismiyle Adem Karahan, bu şahsın üzerinden 2530 milyar dolar ülkemizden para çıkışı olmuş. Gelgeç, benim arkadaşım Mustafa Öz’e diyor ki: “Orhan müdürün tayinini Rıza Sarraf çıkardı.” Gelgeç, Rıza Sarraf’ın yanında 2 bin dolarla çalışan bir kurye, ama Sarraf onun üzerine paravan şirketler kurmuş, ülkemizden 2530 milyar dolar onun üzerinden paralar çıkmış. “Adem, niye bunlar böyle oldu?” dedim. Dedi ki: “Benim üzerime şirketler kurdu, biz hayali para geti riyorduk ülkeye, gerçek para çıkarıyorduk. Şirketler benim üzerime kurulu, üzerime vergi şeyi gelecek. Ben bununla ilgili kendimi ihbar ettim.” Adem Gelgeç, zaman zaman bana geldi. “Bu durumlar var, gel gidelim ihbar et. ‘Ben şikâyet ettim bununla ilgili, bu Rıza Sarraf’ın üst düzeyde bakan tanıdıkları var, engelleniyor. Kaç defa şikâyet ettim, gizli bir şekilde yürütülüyor ve beni öldürmekle tehdit ediyor’ diyor. Adem, Rıza’nın onu öldürmekle tehdit ettiğini söylediğinden, korktuğundan dolayı birşey yapamadığını söyledi. (Bu söyledikleri üzerine bir işlem yaptın mı sorusu üzerine) Hayır, kabul etmiyor. ‘Ben şikâyet ettim, gizli soruşturma yürütülüyor, bununla ilgili tamam’ diyor. Bunu söyleyince ben ne yapayım dedim yani. (Sarraf, sizinle 7 yıldır tanışık olduğunu ve belirli zamanlarda 100 bin, 50 bin, 20 bin, 40 bin şeklinde ondan para talep ettiğinizi, en sonunda 1 milyon dolar gibi bir taleple ona gittiğinizi söylüyor, buna ne diyeceksiniz sorusu üzerine) Rıza Sarraf benim yanıma randevu alarak geldi, 23 defa geldi. Baktım ki magazin sayfalarında ve devamlı beni arayıp “gel yemeğe...” Çekindim, meslek ahlakı açısından kendisi ne kadar zengin bir adam da olsa benim açımdan süfli bir şahıstı, yani önemli olan benim meslek ahlak ve terbiyemdi. Kendisiyle görüşmüyorum, telefonuna çıkmıyorum, bunları isteyeceğim. Yani bu kurguyu kendisi yapıyor. Eğer böyle bir şey varsa, o işyerinin içinde kamerelar yok mu? Bakanla beraber oturuyor, kalkıyor. Bakan o zaman bana soruşturma açsaydı böyle bir şey varsa ama olay başka. Bakan diyor ki “‘Git, çöktü, rüşvet istedi’ de. Ben de ona aynı gün gereğini yapayım.” (Sarraf, neden sizi sürmek istiyor sorusu üzerine) : (Sarraf’ı kastederek) İhbarda ismi görünen Şeref Derici, Orhan müdürün arkadaşı var Mustafa Öz, onun arkadaşı. “Ha, Orhan müdür mü bu aklı verdi” diye oradan bizi hedef alıyor, yani bizim hiçbir şeyden haberimiz yok. Beni takıntı yapmış. Bakın, 25 Ekim’de polisin fezlekelerine göre Muammer Güler’in oğluna ve yakınlarına 3 milyon dolar para teslimi yapıldığı söyleniyor. 25 Ekim’de de benim bir soruşturmam var. Ben en ağır cezayı aldım, 16 ay kıdem tenzili aldım. En sonunda ihraç aldım, yetkimi ve nufüzumu başkalarının zararına kullanmaktan. Rıza Sarraf’ın ihbar edilmesi olarak Yeni Şafak’ta çıkan haberi, bunu Sarraf gerekçe gösterdi, kendi yanında çalışanları tanık olarak gösterdi. Müfettişler bununla ilgili benim ihracımı istedi. Hangi yetkimi kullanmışım, anlamış değilim yani. Adem Gelgeç, daha afaki konuları anlatıyordu, bu adamın uyuşturucu paralarını akladığını söyledi. (Gelgeç, nerede şimdi biliyor musunuz sorusu üzerine) Adem Gelgeç, Rıza’nın sağladığı menfaatlardan sonra işte kendi söyledi şu anda Körfez’de Facebook’tan da bakarsanız görürsünüz, krallar gibi hayatını yaşayan bir adam şu anda. Şikâyetler engellendi Civelekoğlu’nun aynı anda Kömür İşletmeleri AŞ Yönetim Kurulu Başkanlığı da yapmasının gerekçesini sordu. “Kömür işletmelerinde bu görevi yapacak yetişmiş, başarılı, liyakat sahibi hiçbir personel yok mudur” sorusunu yönelten Oran, Civelekoğlu’nun kendisi veya birinci derece yakınlarının işlettiği kömür maden sahası olup olmadığı hakkında da bilgi istedi. Yönetiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocukları ile yakınlarının da bulunduğu TÜRGEV hakkında dikkat çeken bir iddiayı gündeme getiren Oran, “TÜRGEV’e bağış yapmayanların herhangi bir şekilde maden ruhsatı alamadığı iddiası doğru mudur” diye sordu. Maden Yasası gereğince Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) tarafından bir maden arama ruhsatının en fazla 15 gün, maden işletme ruhsatının da azami 2 ay içinde verilebildiğini, 16 Haziran 2012 tarihli Başbakanlık genelgesiyle her türlü maden ruhsatı yetkisinin neden bizzat Başbakanın onayına bağlandığını soran Oran, ayrıca şu sorulara yanıt istedi: “Bugün itibarıyla Başbakanlık’a başvuru ve ruhsatın verilmesi arasında geçen ortalama süre nedir? Bu genelge sonrasında yapılan maden arama ve maden işletme ruhsat talepleri ile her bir alanda verilen ruhsat sayısı yıllar itibarıyla kaçtır? Halen kaç ruhsat talebi Başbakanlık’ta beklemektedir?” Konuya ilişkin Cumhuriyet’in sorusunu yanıtlayan Oran, Erdoğan’ın başlattığı maden arama ve işletme ruhsatlarında Başbakanı tek adam yapan uygulamanın 2012 Haziran’ından bu yana devam ettiğine dikkat çekti. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da aynı düzeni sürdürdüğünü belirten Oran şu görüşleri dile getirdi: “Buna itiraz edememektedir. Demek ki halen fiili olarak ruhsatları Erdoğan veriyor çünkü sektördeki herkes Bilal Erdoğan’ın yönettiği TÜRGEV’den illallah ediyor. Maden ruhsatlarını kendisine bağlayarak medya sektöründe madenle de uğraşan gazete patronlarını zapturapt altına alan Erdoğan, şimdi de mahdumları Bilal ile yetkisini sürdürmektedir. Er veya geç bu saadet zinciri çökecektir, biz de halkımıza olan biteni bütün çıplaklığıyla anlatmaya devam edeceğiz.” ‘Sarraf kara para aklıyor’ 23 defa yanıma geldi Bizzat Başbakan onayı Takipsizlik kararına itiraz İstanbul Haber Servisi Demokratik Gelişim Partisi (DGP) Genel Başkanı ve Kütahya Milletvekili İdris Bal, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını kapatan takipsizlik kararına dün itiraz etti. Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na gelen Bal, itiraz dilekçesini sunduktan sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. Ermenek’teki maden kazasında hayatını kaybeden Tezcan Gökçe’nin babasının yırtık lastik ayakkabılı fotoğraflarını göstererek konuşan Bal, takipsizlik kararına lastik ayakkabısı bile olmayan masum Anadolu insanı adına itiraz ettiklerini söyledi. Bal, Emniyet’te cemaatçi yapılanma iddiasıyla tutuklanan polisleri Silivri Cezaevi’nde ziyaret edeceğini açıkladı. Beni hedef aldı TÜRGEV’in yönetiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çocukları Bilal Erdoğan ve Esra Albayrak da yer alıyor. MHP’nin Avcı’ya verdiği karnede ‘TÜRGEV’le çalışma’ notu 5 oldu Karneli protesto ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2015 bütçe görüşmelerine MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin hazırladığı “Bakan Nabi Avcı’nın karnesi” ile yaptığı protesto damgasını vurdu. Bakan Avcı adına düzenlenen karnede, “Ayakkabı kutusu kültürü ve ahlak bilgisi: 5, TÜRGEV’le çalışmalar: 5, Cumhuriyet Değerleri ve Atatürk’e Saygı: 1” notlarının yer alması dikkati çekti. Avcı, karneyi “eyvallah” diyerek aldı. MEB’in 2015 bütçe görüşmeleri dün gerçekleştirildi. Toplantı başlamadan önce, MHP’li Yeniçeri, salona kendi hazırladığı “Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın karnesi” ile geldi. Hazırlanan dev karnede, Bakan Avcı öğrenci, okuduğu okulun adı ise “TÜRGEV Özel Patek Philippe Koleji” olarak gösterildi. Karnenin alt kısmındaki imza bölümünde ise, “Veli: Reza Zerrab, Şube Rehber Öğretmeni: Ahmet Davutoğlu ve Okul Müdürü: Recep Tayyip Erdoğan” ifadeleri yer aldı. Eğitim İş ve Eğitim Sen üyesi öğretmenler de bütçe görüşmelerinin sürdüğü TBMM’nin kapısında Milli Eğitim Bakanlığı’nı ve hükümetin eğitim politikalarını protesto etti. ‘Rüşvetin gerçek olduğu onaylandı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li Ali Özgündüz, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in danışmanı Abdullah Erin’in Rıza Sarraf’a verilen referans mektubuyla ilgili TBMM Soruşturma Komisyonu’na yaptığı açıklamaların “yolsuzluk ve rüşvetin iddiadan öte gerçek olduğunun onaylanması” anlamına geldiğini söyledi. Özgündüz “Ortaya çıkan bilgi ve belgeler 17 Aralık’ın iddia sayılamayacağının net ispatıdır” dedi. Gelgeç hayatını yaşıyor Kılıçdaroğlu, ‘sucuk’ davasını kazandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin, “Kişilik haklarına saldırdığı” gerekçesiyle açtığı ve yerel mahkemede kaybettiği davayı, Yargıtay’ın nihai kararıyla kazandı. Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresinden edinilen bilgiye göre, CHP lideri, Özhaseki’nin geri yatırdığı parayı bağışlayacak. Özhaseki, Kayseri 5’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kazandığı dava sonrası aldığı tazminatla 3 bin 500 aileye sucuk dağıtmıştı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan da Aralık 2012 bütçe konuşmasında “Bugün Kayseri’de başkanımız tarafından son derece anlamlı bir etkinlik gerçekleştirildi. Dağıtılan 3 buçuk ton sucuk için Kılıçdaroğlu’na şükranlarımı arz ediyorum” demişti. Hürriyet gazetesinin haberine göre, Özhaseki davayı kaybedince parayı geri yatırdı. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Halil İbrahim Yolcu, “Kayseri’deki yerel mahkeme, 2012’de Özhaseki’nin tazminat talebini kısmen kabul etti, 15 bin lira manevi tazminatın faiziyle ödenmesi kararı verdi. Yasal faiziyle birlikte 21 bin 416 lirayı icra dosyasına yatırdık. Yargıtay 24 Eylül 2014’te aleyhlerine karar verdi. Paranın iadesi için yeni dava açtık. Parayı icra dosyasına yatırmışlar. Ancak çektikleri para 21 bin 416 lira, yatırdıkları 20 bin 063 lira. Hem eksik paranın hem de çektikleri paranın geçen süredeki yasal faizini istiyoruz” diye konuştu. Muammer Güler ve Barış Güler’den hakaret şikâyeti İSTANBUL (DHA) 17 Aralık operasyonu sonrası istifa eden eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve oğlu Barış Güler, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden kendilerine hakaret ettiğini iddia ettiği 10 kişiden şikayetçi oldu. Barış Güler’in 17 Aralık operasyonu kapsamında gözaltına alındığı ve hakkında takipsizlik kararı verildiği hatırlatılan dilekçede, “Barış Güler tutuklandıktan sonra MHP Millletvekili Lütfü Türkkan, Twitter’da Alper Terzioğlu nick nameyi kullanan şahsın müvekkil Barış Güler olduğunu sosyal medya üzerinden yaymaya çalışmıştır. Ancak Alper Terzioğlu nick nameyi kullanan şahıs, Barış Güler tutukluyken de bu hesabı kullanmıştır” denildi. Dilekçede 10 şüphelinin “her iki müvekkile yönelik hakaret içeren söylemlerini sosyal paylaşım sitesinde alenen ilan etmişlerdir” denilerek dava açılarak cezalandırılması istendi. Kayseri Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki 2012 yılında kazandığı tazminatla 3 bin 500 aileye ücretsiz sucuk dağıtmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle