04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 16 Ulusal Kurtuluş’ta Dersim Osmanlı’da Dersim Amaç belli: Cumhuriyet ilkelerine gönül vermiş Anadolu’nun has çocukları Alevilerin CHP ile, Atatürk’ün manevi kişiliği ile arasını açmak. Bağnazlığın bu amaca ulaşmak için özellikle kaşıdığı Dersim konusunda “özür” dilemeden önce tarihi bilmek gerek! Kitap, belge okuyacak, öğreneceksin Dersim olayını... Dersim; yüzyıllar boyunca Osmanlı’nın sistemine de uymamış, derebeylik düzenini sürdürmüş, orada yaşayan zavallı halk, ağanın, beyin, seyidin elinde köleleşmiştir. Osmanlı asker ister, derebeyler vermez. Vergi ister, kafasına estiğini yapar. Aşiret reislerini kaymakam yapmak ister, biri yapar, diğeri ayaklanır. 187778 OsmanlıRus Savaşı’nda, Dersim derebeyleri Ruslarla işbirliği yapıp kışlaları basar, yağmaya girişir. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başı, Dersim isyanları ve harekâtlar ile geçer. Birkaç örnek: 1892’de iki aşiret ayaklanır, üzerlerine iki tabur gönderilir. 1907’de, Cumhuriyet dönemi isyanına da karışacak olan Kureyşanlı aşireti Kiğı’nın köylerini basar. Eşkıyalık, Dersim ve çevresinde olağan hale gelmiştir. Osmanlı 4. Ordu Komutanlığı’nın Ağustos 1908 tarihli raporunda, isyancıların Kandil ve Dojikbaba dağlarında “perişan edildiği” belirtilir. İsyanlar, 1908’de meşrutiyetin ilanından sonra da sürer. 1. Dünya Savaşı’nı fırsat bilen Dersim derebeyleri ilçeleri işgal eder, yönetim binalarını basarlar. Cumhuriyet sonrası Dersim isyanının önde gelenlerinden Yukarı Abbasuşağı aşiretinin (lideri Seyit Rıza’dır) ağaları başta olmak üzere birçok derebeyi Ruslarla işbirliği yaparak, hükümet konaklarını basar, çevre halka zarar verirler. Anadolu’da bağımsızlık için ulusal güçler toparlanırken Mehmet Nuri Dersimi (Baytar Nuri), bölgede emperyalizm destekli Kürt Teali Cemiyeti’ni örgütler. Dersimli Alişan ve Alişer beyler ile bağlantı kurup bir Kürt isyanı için çalışmalara başlaması üzerine Aralık 1919’da tutuklanır. Bunun üzerine, bugün bölge illerinde törenlerle kahraman gibi anılan, Tunceli’ye de heykeli dikilen Dersimli Seyit Rıza, Mustafa Kemal’e, Baytar Nuri bırakılmazsa isyan edip Sivas’a saldıracağını bildirir. Ankara’da açılan Meclis’e, Diyap Ağa gibi Dersim’i ve bölge illeri temsil eden isimler de alınmıştır. Alişan ve çevresindekiler, bu isimlere karşı çıkar. Seyit Rıza da, Meclis’e girenleri “hain”, ulusal hükümeti de “hileci” ilan eder. Anadolu’da bir Kürdistan kurulmasını da öngören Sevr Antlaşması imzalanmıştır. Bölgedeki derebeyleri, Kasım 1920’de toplanıp “Sevr Anlaşması gereği bölgede Dersim’i de kapsayan bağımsız Kürdistan” kurmak için isyana karar verirler. Ulusal Kurtuluş Savaşı için Ankara hükümetine asker vermeme, Dersim’deki karakollara el koyma, hükümet binalarını ele geçirme de alınan kararlar arasındadır. Ulusal hükümetin sorunu çözmek için Dersim ve Koçgiri aşiretlerine gönderdiği heyetlere olumsuz yanıt verilir. Ulusal ordunun, yedi düvel ile İnönü önlerinde savaşmaya başladığı günlerde derebeyler Koçgiri isyanını başlatır. Ayaklanmanın başına Seyit Rıza geçer, Dersim’i ele geçirir ve Büyük Millet Meclisi’ndeki milletvekillerinin Dersim’i temsil edemeyeceklerini Ankara’ya bildirir. Emperyalist güçlerle boğuşurken arkasından hançerlenen ulusal ordu, derebey ayaklanmasını o güç koşullarda bastırır. İsyancılar İstiklal Mahkemesi’nde yargılanır. Bugün kendini bilmezlerin utanmadan “kırımcılık”la suçlamaya kalktığı Atatürk, hain isyanın elebaşıları Alişer ile Baytar Nuri’yi bile bir “af yasası” ile idamdan kurtarır! CUMHURİYET 22 KASIM 2014 CUMARTESİ Özür, Tamam da Kim Dileyecek? (1) İktidar uzunca bir süredir CHP ile Dersim’e ilişkin bir polemik sürdürüyor. CHP, 19371938 olayları nedeniyle Dersimlilerden özür dilemeli diyor. CHP ise oralı değil, Genel Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun bir televizyon tartışmasındaki özür çıkışı ise bir anlam ifade etmiyor. Gerçekten de söz konusu yıllarda Dersim halkına karşı bir özrü borçlu kılan bir suç ya da suçlar işlenmiş midir? Bu sorunun yanıtı hiç duraklamaksızın “evet”tir! Olayları anımsayalım: 25 Aralık 1935 tarihinde, 2884 sayılı Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında kanun çıkarılmış, 4 Ocak 1936 tarihinde Dersim vilayetinin adı Tunceli vilayeti olarak değiştirilmiştir. 1920’li yılların ikinci yarısından sonra Dersim bölgesini tanımaya yönelik pek çok rapor hazırlandığı biliniyor. Örneğin, Hamdi Bey’in 2 Şubat 1926 tarihli raporuna bir göz atalım. “Dersim gittikçe Kürtleşiyor, mefkureleşiyor, tehlike büyüyor. Dersim, Cumhuriyet hükümeti için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde kati bir ameliye ihtimalatı elimeyi önlemek, selameti memleket namına farzı ayindir.” Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ise “Dersimlileri askere almayın, silah kullanmayı ve savaş taktiklerini öğrenirlerse bize saldırırlar” diyecektir. Ona göre “Dersimliler okşanmakla kazanılamayacak, silahlı kuvvetlerin müdahalesi Dersimliye daha çok etki edecektir.” (NTV Tarih Dergisi, Sayı 11) Kendisini daha sonra Adalet Partisi Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı olarak tanıyacağımız, o dönemde Malatya Emniyet Müdürü olan İhsan Sabri Çağlayangil’e göre, 1937 yılında Atatürk, Singeç Köprüsü’nün açılışını yapmak üzere Dersim’e gelecekti. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri karakol bulunuyordu. İsmail Hakkı adlı bir teğmenin komutasındaki karakola isyancılar tarafından saldırı düzenlenir, karakol yakılır ve 33 askerin tümü öldürülür. 27 Mart 1937 tarihinde TunceliErzincan yolundaki bir köprü Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır. Diğer Türk birlikleri ile bağlantı kurulmasın diye Dersimli gruplar tarafından bölgenin telefon hatları kesilir. Jandarma birliklerine pusu kurulur. Paks bucağı karakoluna baskın düzenlenir. İsyancıların lideri Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu’nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu’na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zafiyet içine düşerler. Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Mazgirt Köprüsü’nü tahrip ederler. Bu ayaklanmanın bastırılması, uygulanan şiddete karşı devlet güçlerinin de şiddete başvurması olağan, anlaşılabilir bir durumdur. Ne var ki Dördüncü Umumi Müfettişliğin Komutanı Korgeneral Abdullah Alpdoğan’ın düzenlediği ilk harekât başarısızlıkla sonuçlanır. Aşiretler ise bunun verdiği moralle tamamen silahlanırlar. İsyanı bastırmak iyice zorlaşır. Korgeneral Alpdoğan yanına aldığı 50.000 asker ile bölgeye gider fakat dağları bir türlü aşamaz. Bunun sonucunda bir hava saldırısı gerektiğine karar verilir. Gerekli onay alınınca pilot Sabiha Gökçen davet edilir. Sabiha Gökçen daveti kabul edip gelince Hava Kuvvetleri’nden üç uçak filosu ile havadan saldırı gerçekleştirilir. İsyancıların saklandıkları en büyük yer olan Laş mevkii bombalanır. Yapılan harekât her şeye rağmen yine de başarılı olmayınca, askerler bölgeye girmeyi başaramazlar. 13 Eylül 1937’de anlaşmaya çağrılan Seyit Rıza tutuklanır. Askeri harekâttan sonra yapılan yargılama 15 Kasım 1937’de sona erer. Seyit Rıza ile birlikte 11 kişi idama mahkum olur, fakat yaşlarının geçkin olmalarından dolayı içlerinden dördü hakkındaki idam cezası 30 sene ağır hapse çevrilir. İdam edilenlerden biri de Seyit Rıza’nın 16 yaşındaki oğlu Resik Hüseyin’dir. 17 Kasım 1937 günü Mustafa Kemal, Diyarbakır’dan Elâzığ’a gelir ve Tunceli’nin Pertek kazasına geçerek Murat Nehri üzerindeki Singeç Köprüsü’nün açılış törenine katılır. Olaylar durmaz. 1938’de Kureyşan aşireti intikam için diğer aşiretleri silahlanmaya davet eder. Başbakan Celal Bayar Dersimli isyancılara karşı İkinci Tunceli Harekâtı’nı (2 Ocak 7 Ağustos 1938) başlatır. 1017 Ağustos 1938 tarihinde Üçüncü Tunceli Harekâtı düzenlenir. 6 Eylül’de başlayan temizleme operasyonları 17 gün boyunca devam eder. Direniş amacıyla kırsal alanda kalanların direnişi ise 1948 yılına kadar sürmüştür. Tarihçilere göre Dersim İsyanı Abasan Aşireti reisi Seyit Rıza önderliğinde, askere gitmek ve vergi vermek istemeyen diğer aşiretlerce de desteklenmesi üzerine başlamıştır. Gelecek yazımızda bir özrü gerekli kıldığına inandığımız uygulamalar üzerinde duracağız. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Atatürk, Dersim sorununu barış içinde çözebilmek amacıyla yöreden temsilcilerle 1926’da TBMM’de görüşür. Bölgede okulların açılacağını, yolların yapılacağını, sağlık hizmetlerine öncelik verileceğini, halka toprak dağıtılacağını, genel af çıkarılacağını (ki çıkarılmıştır), iş olanakları yaratılacağını söyler. Toplantıya, yaklaşık 10 yıl sonra Dersim’e yönelik tüm uygarlık Cumhuriyet’in kuruluşunda Dersim adımlarına karşı çıkarak isyan edecek olan Seyit Rıza katılmamıştır. Seyit Rıza, Atatürk’ün Dersim’e öngördüğü atılımlara, derebeylik çıkarlarına aykırı düştüğü için karşı çıkmaktadır. Bu tez, yabancı basın ve diplomatlarca da belgelenmiştir. Örneğin; The Times, 15 Haziran 1937’de “eğitimöğretim seferberliğine karşı koyanlar”ın Dersim’de ayaklandığını yazmıştır. Aşiret reislerince yönetilen yöre insanının yollar, köprüler, okullar yapılmasına karşı koyduklarını dile getiren ABD Ankara Büyükelçiliği’nin 25 Haziran 1937 tarihli raporu, şu ifadelere yer verir: “Son ayaklanma, hükümetin, bölgenin sosyal ve ekonomik şartlarını ıslah etmek üzere geliştirdiği reform programlarını, daha önce elde edilmiş haklara tecavüz şeklinde gören liderleri tarafından başlatıldı.” İngiliz Maslahatgüzarı Morgan’ın Haziran 1937 tarihli telgrafı da, yine bir arkadan hançerlemeye işaret eder: “Ayaklanma, Hatay anlaşmazlığına bağlanıyor.” Röportaj Atölyesi yola çıktı: İlk durak Çanakkale KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] l Haber Merkezi Gerçekleri insanlara aktarmada etkili bir yazım türü olan “röportaj”ın öneminin kavratılması, konuyla ilgili teorik ve pratik bilgilerin hatırlanması ve yenilenmesi, usta röportajcılarla genç kuşak gazeteciler arasında kopan bağın yeniden kurulması amacıyla başlatılan Röportaj Atölyesi çalışmaları, üç kenti kapsayan bir projenin ilk durağı olan Çanakkale’de bugün başlıyor. Röportaj Atölyesi, Umut Vakfı ve Friedrich Ebert Vakfı tarafından düzenlenen atölye çalışmasının ilk ayağı olan Çanakkale’de, Antalya ve Diyarbakırlıların da katılımıyla 30’u aşkın genç gazeteci bir araya gelecek. Üç gün sürecek çalışmalarda deneyimli gazeteciler Celal Başlangıç ve Ragıp Duran ile akademisyenler Dr. Ceren Sözeri, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ve avukat Fikret İlkiz “atölye yürütücüsü” olarak görev yapacak. Çanakkale Belediyesi Meclis Salonu’nda yapılacak çalışmalar, “Temel Gazetecilik İlkeleri”, “Haber Toplama ve Yazma Teknikleri”, “Röportajın Tanımı, Röportaj Teknikleri, Röportaj Ustaları”, “Edebi Gazetecilik”, “Nefret Söylemi”, “Haber ve Hukuk, Kaynakla İlişkiler, Basın Yasası” konularında olacak. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] 9 bin ağaç diktiler l ERZURUM (DHA) Erzurum’da 2011’deki Dünya Üniversiteler Kış Oyunları için yaptırılan ancak geçen Temmuz ayında pistleri çöken kayakla atlama kulelerinin bulunduğu Kiremitlik Tabyası’nda, Orman Bölge Müdürlüğü tarafından 3 bin sarı çam, 6 bin de huş fidanı dikildi. Mahalle halkından dikilen fidanların korunmasını isteyen Orman Bölge Müdürü Muhammet Salih Çetiner “Fidanları dikmek bizden koruması da onlardan. Erzurumluların duyarlılığına inanıyor, burayı gözü gibi koruyacaklarını ümit ediyorum” dedi. HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1/ Balkanlar’a ve Orta 1 Avrupa’ya özgü erik rakı 2 sı. 2/ Isparta ilinde, “ulu3 sal park” kapsamına alınmış bir göl... Yarı mem 4 nunluk anlatan bir ünlem. 5 3/ Yolcu evi... Küçük ço6 cuklarda ishal ve kusmalara neden olan bir virüs. 4/ 7 Avrupa’nın en büyük gö 8 lü... İlaç. 5/ Eskişehir’in 9 bir ilçesi. 6/ “Bir çeksem karşıki dağlar yıkılır” (Türkü)... Lavrensiyum elementinin simgesi... Kayak. 7/ Çoğalma, artma... Bir renk. 8/ Rize yöresinde dokunan, bir tür çamaşırlık ince bez. 9/ Hava ve gaz akımları oluşturmakta kullanılan aygıt... Yol üzerinde oluşmuş çukur. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 YUKARIDAN AŞAĞIYA: 8 1/ Omurganın yana eğilmesi. 2/ Tatlı sularda yaşayan, eti lez 9 zetli bir balık... Uluslararası Futbol Federasyonu’nun simgesi. 3/ Acele, tez... Giysi kolu. 4/ Belçika’da yaşayan bir halk. 5/ Ateş... “Acıbalık, ilik” gibi adlar da verilen ve ülkemizin göllerinde yaşayan bir balık. 6/ Çok iri bir kertenkele türü... Yunan abecesinde bir harf. 7/ Bir görevin yürütülebilmesi için merkez olarak seçilen yer... Duman lekesi. 8/ Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik... “Trabzon hurması, cennethurması” gibi adlar da verilen bir meyve. 9/ Sinop ilinde, doğal güzelliğiyle tanınmış bir koy. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 T S U N AM İ E Y A R A L I GÖ Z UMA Y HON A R ON İ N R E A S H U Y R A T L AME L İ F A T U A L İ A M İ N A R E E K K A R A K U Ş İ ANKARA GÖLBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NDAN İLAN TAŞINMAZ MALLAR SATILACAKTIR Mülkiyeti Belediyemize ait 1 (Bir) adet parsel ihale ile satılacaktır. Parselin ihalesi 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesine göre “Açık Teklif Usulü” ile 02/12/2014 Salı günü saat 14.00’te Gaziosmanpaşa Mahallesi Sahil Caddesi No: 3 Gölbaşı/Ankara adresindeki Belediyemiz Hizmet Binasında Encümen huzurunda yapılacaktır. İhale ile ilgili şartname Belediyemiz Mali Hizmetler Müdürlüğü’nden 100.00.TL. (YüzTL) bedeli mukabilinde temin edilir. İHALE EDİLECEK TAŞINMAZ MALIN NİTELİKLERİ S. NO: MAHALLESİ: KARAALİ İMAR DURUMU: Akaryakıt İstasyonu (E=0,40,Hmax=6,50m) ADA: 145 PARSEL: 1 ALANI: 5270 HİSSE: TAM BİRİM: 120 TUTARI: 632.400,00 GEÇİCİ TEMİNAT: 18.972,00 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 73383)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle