22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 2014 PAZAR 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... Paris’te Batı medyasını Fransız basınına şikâyet ediyor. İçeridekilere hain diyordu. Şimdi düdüğünü çalmayan Batı medyasını nihayet hainlikle, Türkiye’ye ihanetle suçladı. Yetmedi, ülkeleri yönetenleri de suçladı. Tümüyle Batı’yı, Kobani de Kobani diye yatıp kalkıyorlar, diye suçladı. HHH Kobani’de savaşan iki bin kişi dışında sivil insan yok, diyor... Üstelik Kobani’nin stratejik önemi de yok, diye bilgiçliğinin askersel yanını da konuşturdu. Fransızlar nazik, konuğa saygı göstermesini bilen insanlar. İçlerinden biri çıkıp, örneğin 2’nci Dünya Savaşı’nda Nazi ordularının hezimetinin başlangıcı olan, günlerce sokak sokak çarpışılan Stalingrad savunmasının önemi nedir diye sormadı. Nerede bu kent diye soruyu sorana sorabilirdi. HHH Kafasına üç yıldır iflas eden Suriye politikası nedeniyle Esad’ı takmış. Fransız Cumhuraşkanı Hollande ile şu Esad’ı nasıl indireceğiz diye konuşuyor... Fransız Cumhurbaşkanı’ndan rica ediyor, üstelik canlı yayında yalvar yakar bir eda sergileyerek; Türkiye’nin AB’ye sanki gerçekten istiyormuş gibi tam üye olacağını söylemesini istiyor. Nasılsa uzak olasılık Esad’ın devrilmesi. Fransız, seninle bu konuda aynı görüşteyiz diye bizimkinin ağzının paça olmasını sağlayan görüş açıklıyor. Ama lakin soru ve sorun AB üyeliğine geldi mi Fransızda yanıt yok! Sadece gülümsüyor! HHH Türkiye’nin en kısa zamanda tam üyeliğini sağlamaya çalışacağız nasıl desin Hollande? Avrupa’nın demokratik ülkeleri, RTE’nin tek adam, yarım yamalak diktatörlük taslayan zorba rejiminde, medyanın, yargının, özgürlüklerin.. rejimin temeli üç erkin perişan halini bile bile, AB’ye tam üyeliğimize evet demeyeceklerini Fransız pekâlâ biliyor. Sıfatı cumhurbaşkanı olan, üstelik TV’lerde canlı yayımlanan basın toplantısında “Şuracıkta tam üyeliğimize söz verin, rahat, huzur içinde buradan ayrılayım” diyen kişiye, nezaketen, üstüne üstlük olacak şey mi dercesine gülümseyerek yanıt vermekle yetiniyor. HHH Merak ettiğim başka bir konu daha var. Eski bir meslek alışkanlığı işte. Geçmişte cumhurbaşkanı ya da başbakanların eşlerinin dış gezilerde hemen her gün ne yaptıklarını izler, yazardı basınımız. Yeni Türkiye medyasının bugün korkudan pek önemsemediği bir merak. Kuzum; her dış gezide yanından eksik etmediği eşi Emine Hanım; örneğin Paris gibi bir kentte her gün ne yapıyor; örneğin müzeleri, sanat galerilerini gezmediği, bir konsere gitmediği kesin. Herhalde çarşıya hemhal oluyor... Cesaret edip içimizden biri hanımefendinin Paris ya da gittiği her dış ülkedeki günlerini izlese ve bir gazetede yayımlayabilse de hanımefendinin günlerini nasıl geçirdiğini öğrensek diyorum... HHH Ama zaten adamın uçağına binenler düdüğünü çalıyorlar. Hadlerine mi düşmüş cumhurbaşbakana eşinin gezilerde nelerle meşgul olduğunu sormak ya da izleyip yazmak!.. Gazetelerinin ve kendilerinin tepelerinde sallanan yumruğun gölgesinde uçağa biniyor, iniyorlar. HHH Zaten medyadan kömür ocakları facialarına, kamu güvenliğinde başgösteren başarısızlığa kadar, hemen her gün izlenen olayların sorumlusunu sorsan yanıtları hazır! Yukarıdakinden başbakanına, bakanlarına kadar elbette AKP iktidarı dışında, herkes sorumlu, suçlu! HHH Fıkra günümüze pek uygun. Hakkında çok rüşvet ve yolsuzluk iddiası olan bir politikacı, bir gün ciddiyeti yüzüne maske gibi takmış, ağır adımlarla salona girerken adamı izleyenlerden biri; “Niçin kaşlarını çatıyor böyle” diye sordu. Bir zamanların ünlü mizah dergisi Akbaba’nın sahibi Yusuf Ziya Ortaç fısıldadı: “Namuslu desinler diye!” Günümüzde böyleleri o kadar çok ki… HABERLER Bu kez sağduyu 1 Kasım Kobani’yle Dayanışma Günü’nde güvenlik için asker de sokağa çıktı, küçük gerginlikler haricinde olay yaşanmadan eylemler sonlandırıldı Haber Merkezi AKP hükümeti ile HDP’yi karşı karşıya getiren Kobani’ye destek yürüyüşlerinde korkulan “provokasyon” olmadı. 1 Kasım Dünya Kobani ile Dayanışma Günü nedeniyle Türkiye genelinde düzenlenen yürüyüşlerde ufak çaplı olaylar dışında bir gerginlik yaşanmadı. Yürüyüşlere katılan binlerce kişi, IŞİD aleyhine sloganlar atarak, Kobani halkına destek verdi. AB Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) ve Peace Camping inisiyatifi tarafından yapılan ve aralarında Nobel Barış Ödülü sahibi ve insan hakları savunucusu Adolfo Perez Esquivel ile Amerikalı ünlü filozof ve dilbillimci Prof. Noam Chomsky’nin de bulunduğu bilim insanı, siyasetçi, sanatçı, gazeteci ve hukukçunun destek verdiği “İnsanlık için, Kobani için 1 Kasım’da Küresel Eylem” çağrıları üzerine dün Türkiye’de ve dünyada eşzamanlı yürüyüşler gerçekleştirildi. DİYARBAKIR: Dün sabahın erken saatlerinde düzenlenen operasyonlarda 28 kişi gözaltına alındı. Gözaltıların Savcılığın, “Eylemlere katılabilir” şüphesiyle hazırladığı listeyle yapıldığı bildirildi. Eylem nedeniyle çevre illerden çok sayıda polis Diyarbakır’a gönderilirken sabah erken saatlerde askerler, zırhlı araçlarla kentin çeşitli yerlerine yerleştirildi. Yenişehir’deki Koşuyolu parkında saat 12.30’da toplanan binlerce kişi İstasyon Meydanı’na yürüdü. Yürüyüş sırasında kollarında “görevli” yazılı bantlar bulunan DBP’liler güvenlik önlemi aldı. Yapılan basın açıklaması sonrası dağılan grupla polis karşı karşıya geldi. Polis, biber gazı ve tazyikli su ile eylemcilere müdahale ederken göstericiler de zaman zaman havai fişek attı. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY n Baştarafı 1. Sayfada ... bilmezdi, suyun içinde ne yaptı” deyişi geliyordu. Bir maden kazası oluyor, 18 madenci suda boğuluyor. Yaşamın her alanında bilginin her 5 yılda bir 2 katına çıktığı bir çağda akıl alır gibi değil. Her fırsatta dünya ülkesi olduğumuzu iddia eden, yakın gelecekteki hedefin dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmek olduğunu söyleyen iktidarın Türkiye’yi sürüklediği gerçek nokta budur. Cuma günü, “acaba Ermenek’ten güzel bir haber gelir mi” beklentilerinin bitmediği saatlerde Isparta’dan bir kaza haberi geldi. Bir cümle ile özetlemek gerekirse haber şu: “27 kişilik midibüse 45 kişi bindiren şoför virajda direksiyon hâkimiyetini yitirince şarampole yuvarlandı, 17 kişi öldü.” Soru şu olmalı: Bu cümledeki doğruyu bulun? Türkiye’de en ucuz şey, can. Hayat pahalı, can ucuz. Eskiden trafik kazalarından maden facialarına kadar yaşamın herhangi bir alanındaki olumsuzluğu anlatırken üçüncü dünya ülkelerine döndük diyorduk. Artık o ülkelerden de beteriz. HHH Uygarlık düzeyini yakalamak sadece ekonomideki kimi göstermelik rakamları büyütmek değildir. Gerçekte, her bireyin ve devamında da toplumun yaşam kalitesini yükseltmektir. Birkaç ana gelişmişlik değerini alt alta koyunca Türkiye’nin hangi noktada olduğu net biçimde ortaya çıkıyor. Girişte evladını bekleyen annenin, “Oğlum yüzme de bilmezdi” feryadını paylaştık. 3 yanı denizlerle çevrili ülkemizde yüzme bilenlerin oranı sadece yüzde 5. Onların da ne kadar bildiği tartışılır ama, “biliyorum” diyenler bu kadar. O yüzden her deniz sezonu başladığında boğulma haberleri de beraberinde geliyor. Toplum bilincinin ne düzeyde olduğunu ortaya koyan göstergelerde de yüzde 5’ler civarındayız. Örneğin, yolsuzluk, rüşvet, hukuk dışı yönetim anlayışı gibi durumları dikkate alarak oy verenlerin oranı da yüzde 5. Kalan yüzde 95 için siyasilerin sözünü ettiğimiz olumsuzlukları birinci derecede önemli değil. Ülkemizde okuma yazma oranı giderek yükseliyor, yüzde 90’ın üstünde. Ancak gelişmişlik ölçütü, okuma yazma bilenden çok okuyup yazan oranında. Günde 1 gazete alan, ayda 2 kez kitapçıya giden kişiye gerçek okuryazar deniyor. Bu oran Türkiye’de yüzde 5. Yarıştığımızı iddia ettiğimiz Batı ülkelerinde ise bu oran yüzde 50’nin altında değil. Finlandiya’da yüzde 60, Japonya’da yüzde 65. HHH Bu tablodan nasıl bir Türkiye çıkar sorusunun yanıtı Soma’dan sonra Ermenek’te verilmiş durumda. Zaman zaman şu tür karşılaştırmalar yapılır: Bir yanımız İsveç’ten lüks, bir yanımız Uganda’dan beter! Bu uçurumun ortası yoktur. Bir başka deyimle, İsveç standardı ile Uganda’yı toplayıp ikiye bölerek, işte Türkiye’nin düzeyi diyemezsiniz. Bir zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır. Zinciri çekip gerdiğinizde zayıf halka koptuktan sonra öteki halkaların güçlü olmasının bir anlamı yoktur. Zaten Türkiye’de yaşam standardı diye bir şey yok ki, ortalaması alınsın. 12 yıllık iktidarında Cumhuriyetin tüm birikimlerini yandaşlarına satıp rantını onlarla paylaşmaktan başka bir şey yapmayan AKP’nin tüm önde gelenleri koro halinde, “Ermenek’te sorumlular hesap verecek” diyor. Peki kim sorumlular? Biraz aynaya baksanıza! İSTANBUL DİYARBAKIR ANKARA Hakkâri’de gerginlik İZMİR HAKKÂRİ: Yüksekova’da belediye binası önünde bir araya gelen ve aralarında HDP Milletvekili Adil Zozani, Belediye Başkan Vekili Nurullah Çiftçi, HDP ve DBP yöneticilerinin de bulunduğu yaklaşık 3 bin kişi, yürüyüşe geçti. Konuşmaların ardından yüzleri maskeli bazı kişiler bir banka şubesine molotoflu saldırı düzenledi. Zırhlı araçlar, daha sonra ara sokaklara kaçan göstericilere biber gazı ile müdahale etti. İSTANBUL: Çeşitli siyasi parti ve demokratik kitle örgütleri Beyoğlu Tünel’den Galatasaray Lisesi önüne yürüdü. IŞİD’in Kobani’de gerçekleştirdiği katliamların protesto edildiği eylemde, sık sık AKP hükümeti eleştirildi. KESK Başkanı Lami Özgen, “Kobani’ye sahip çıkmak için barışçıl hareket ediyoruz fakat AKP hükümeti şiddetle bastırma yolunu tercih ediyor” dedi. VAN: Çevre illerden çok sayıda polis ekibi Van’a getirilirken, Kobani protestolarında 67 Ekim’de çıkan olayların ardından asker bir kez daha sokağa indi. Kışla Caddesi üzerinde toplanan gruplar, Cumhuriyet Caddesi’ne kadar yürümek istedi. 800 metre yürüyen kalabalığın önü İkinisan Kavşağı’nda polis tarafından kesildi. Yapılan pazarlıkların ardından kalabalığın Musa Anter Parkı’na yürümesine izin verildi. Burada yapılan basın açıklamasının ardından gruplar dağıldı. MUŞ: Belediye önünden İstasyon Caddesi’ne doğru yürümek isteyen yü Asker sokağa indi MARDİN: Nusaybin’de de Mitanni Kültür Merkezi önünde toplanarak yürüyüşe geçen kitlenin önüne İpekyolu Caddesi’de polis tarafından barikat kuruldu. 10 binlerce kişinin bulunduğu kitlenin yürüyüşüne izin vermeyen polis, gruba gaz bombalarıyla müdahale etti. Göstericiler de polise taş attı. ANKARA: Olgunlar Sokak’taki Madenci Anıtı’nda toplanarak pankart açan eylemciler sloganlar atarak Yüksel Caddesi’ne ilerledi. Burada basın açıklaması yapan Fotoğraflar: AFP Nusaybin’de olay çıktı zü maskeli grubu, polis dağılması için uyardı. Dağılmayan ve taş atan gruba polis, biber gazı ve basınçlı su ile müdahale etti. Polis 20 kişiyi gözaltına aldı. ADANA: 5 Ocak Meydanı’nda toplanan çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu İnönü Parkı’na yürüdü. İZMİR: Bir grup, Alsancak Limanı’ndan Kıbrıs Şehitleri Caddesi girişine kadar yürüdü. PKK ve Öcalan lehine sloganların atıldığı yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı. Eylem olaysız sona erdi. Destek eylemlerinden biri de Kobani sınırına sıfır noktada bulunan Suruç’a bağlı Çaykıran köyünde yapıldı. Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk’un yanı sıra HDP milletvekilleri İbrahim Binici ve İbrahim Ayhan’ın da katıldığı eylemde grup, barış zinciri oluşturdu. Sınırda barış zinciri Fotoğraflar: VEDAT ARIK, NECATİ SAVAŞ, METE KIZIK, AA l İADE KRİZİ TIRMANIYOR ALMANYA BELÇİKA lmanya’da 15, İtalya’da 19, Fransa’da 9 merkezde, A Hollanda’nın Den Haag kentinde, Kıbrıs Lefkoşa’da, Avusturya’nın Salzburg, Linz, Graz ve Vinaya şehirlerin 5 kıtadan destek geldi de, İsviçre’nin Zürih, Belçika’nın Brüksel, Yunanistan’ın Ati fotoğrafını yan yana astılar ŞIRNAK (DHA) DBP Şırnak İl Kongresi, Eş Genel Başkan Kamuran Yüksek, HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ve partililerin katılımıyla Belediye Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Salona Türk bayrağı ile terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı yan yana asıldı. Kamuran Yüksek, “Özgürlüklerimizi kazanabileceğimiz, yüzyıllık hayallerimizi gerçekleştirebileceğimiz imkânları yakalamış durumdayız. Kürdistan halkı özgürleşmelidir. Kimliği kültürüyle her şeyi ile özgürleşmelidir. Bütün statüleri, bunun yanı sıra toplumsal adaleti sağlanabilmelidir.Artık devlete mahkum olmak yok” dedi. Türk bayrağı ile Öcalan na, İspanya’nın Madrid ve özerk Bask bölgenin başkenti Bilbao’da, Portekiz Lizbon’da, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag ve Varşova kentinde Kobani için destek yürüyüşleri düzenlendi. İngiltere, İskandinavya, İsveç, Danimarka, Norveç, Finlandiya, ABD, Arjantin, Kanada, Avustralya, Şili ve Venezüella’nın yanı sıra Afganistan’da 7 eyalette ve Hindistan’da 6 merkezde de destek eylemleri yapıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye ile Danimarka arasında iade kriziyle başlayan süreç, PKK’ye uzandı. Türkiye, Danimarka vatandaşı B.H.’yi iade talebine karşın serbest bırakınca, Kopenhag polisi de benzer bir karara imza attı. PKK adına haraç toplayan 10 sanık serbest bırakıldı. Bu kararın ardından da Dışişleri Bakanlığı, Danimarka’yı teröre destek verenleri serbest bırakmakla suçladı. Danimarkalı yazar Lars Hedegaard’a saldırı gerçekleştiren B.H.’nin Türkiye’de tutuklanmasının ardından haber verilmeksizin serbest bırakılması üzerine başlayan gerginlik PKK’ye sıçradı. B.H’nin Musul Başkonsolosluğu’ndaki rehineler karşılığında serbest bırakıldığını iddia eden Danimarka, Türkiye’den işbirliği ve B.H’ye ait DNA kayıtlarını istediğini belirtmişti. Danimarka polisine göre B.H. IŞİD’e katılan isimler arasında yer alıyor. Ankara krize “Biz bırakmadık, hukuk kararı” karşılığını verirken, Kopenhag polisi de misilleme niteliğinde bir karar aldı. Danimarka’da PKK’ye yönelik 18 Eylül 2012’de düzenlenen operasyonun ardından “PKK adına haraç toplamak ve örgüte mali destek vermek” yoluyla terörizmin finansmanı çerçevesinde yargılanan 10 kişi, 22 Ekim günü serbest bırakıldı. Danimarka’da jürinin oylamasıyla alınan bu kararı bu defa da Dışişleri kınadı. Mahkemenin “haklarında yeterli delilin bulunmadığı” iddiasıyla beraat kararı verdiği kişiler için Dışişleri Bakanlığı’ndan şu açıklama geldi: “Terörizmin finansmanı ile mücadele her ülke için olduğu gibi Danimarka bakımından da uluslararası bir yükümlülüktür. Bu bağlamda, söz konusu dava süreci de dahil olmak üzere PKK terör örgütünün mali kaynakları ile mücadelede alınan tedbirler konusunda ilgili kurumlarımızca, Danimarka makamlarından bilgi ve izahat talep edilmektedir.” Danimarka ile terör misillemesi Fotoğraf: DHA Ankara, Danimarka’dan izahat istedi Öğretmenlere Kobani soruşturması HAZAL OCAK Bağcılar Milli Eğitim İlçe Müdürlüğü tarafından öğretmenlere verilen Soma cezasının ardından ilçede görevli onlarca öğretmene Kobani’ye destek eylemine katıldıkları için ikinci bir soruşturma daha açıldı. Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Yönetim Kurulu üyesi Barış Uluocak açılan soruşturmanın hukuksuz olduğunu belirterek “Bağcılar Milli Eğitim İlçe Müdürlüğü hükümetin bekçisi gibi çalışıyor” dedi. KESK ve Eğitim Sen çağrısıyla Türkiye genelinde öğretmenler IŞİD’in saldırılarını kınamak ve Kobani’ye destek olmak için 89 Ekim’de iş bıraktı. İstanbul Bağcılar’da 15 Mayıs’ta Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği faciayı protesto etmek için bir günlük iş bırakma eylemine katılan 113 öğretmene başlattığı soruşturma sonucu maaş kesme cezası veren Bağcılar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, ilçede görevli onlarca öğretmene Kobani’ye destek eylemine katıldıkları için ikinci bir soruşturma daha açtı. Bağcılar Kaymakamlık tarafından gönderilen yazıda Kobani’ye destek için iş bırakılan 8 9 Ekim “mazeretsiz işe gelmeme” olarak sayıldı. Öğretmenlerin savunmaları istendi. Gazetemizin sorularını cevaplayan Uluocak “Açık bir hukuk tanımazlık var. Kamu çalışanlarının greve çıkmasının bir soruşturma meselesi haline getirilmesi geçmişte kalmış bir uygulama. Bu konuda AİHM ve Danıştay kararları, anayasa maddeleri çok açık. Üyelerimizi sindirmeye yönelik olarak bu soruşturmalar açılıyor. Arkadaşlar 8 Ekim’de eyleme katılıyor. 15 Ekim’de soruşturma yazısı çıkmış. Görülmemiş bir hız” dedi. Uluocak ilçe Milli Eğitim Müdürüğü hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını da ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle