30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 KASIM 2014 PAZAR 4 HABERLER Partisinin Afyon kampında, artan iş kazaları için özel hat oluşturulacağını belirten Davutoğlu, Doğu kentlerinde vergi görünümünde haraç toplanmasına izin verilmeyeceğini kaydetti İleri Teknolojiyle Geri Düzene Sevgili, Tevfik Fikret’in düzenin simgesi olarak gördüğü İstanbul’a lanetler yağdırdığı, “Sarmış yine afakını bir dudi munannid” diye başlayan “Sis” şiirini, günümüze uyarlamak çok güç olmasa gerek. “Sarmış yine afakını bir zulmeti muannid” (Yine ufuklarını inatçı bir karanlık sarmış) şekline çevirirsen, Aydınlanmacı Cumhuriyeti yeni bir karanlık döneme taşıma girişimlerinin her an biraz daha yoğunlaştığı günümüzdeki durumu dile getirmiş olursun. Dikkat ediyor musun, son zamanlarda, artık talan ve yağmaya koşut olan saldırı din ve kutsal kalkanının arkasına sığınarak yürütülüyor. Validebağ’da rant hedefli yeşil ve tarih yağmasını da din ve cami tabusu ardına gizlemek istediler. Tipik AKP politikasının en güzel örneğini Üsküdar Belediye Başkanı verdi. Sonra iki gün arayla onu aynı yönteme başvuran tebliğciler izlediler. Türkiye hızla bir değişime doğru sürüklenirken hep aynı yöntem izlendiğine göre Adana Tango Festivali’ne de din ve ulusal değerler kalkanına sığınarak saldırılmasında şaşacak bir yön yok. Nitekim Uslu Adana Platformu denen bir grup, tangoyu zinanın ayakta yapılan şekli olarak niteleyip bu dansın dinimize de ulusal değerlerimize de aykırı olduğunu söyleyerek karşı çıkmışlardır. Her biri münferiden ele alındığında, kimi zaman masum gibi görünen bu girişimleri bütün olarak irdelediğinde çıkacak sonuç malum. HHH Olayın üzerinde durulması gereken bir yanı da, Uslu Adana Platformu’nun sosyal medyayı çok iyi kullanacak biçimde ustaca örgütlenmesi. Türkiye’yi geri götürmek isteyenlerin ileri teknolojiyi her alanda ustaca kullandıkları zaten kimsenin meçhulü değil. Benim burada vurgulamak istediğim, kimilerinin iddia ettikleri gibi ileri teknolojiyi kullanmanın, illa ki kaçınılmaz olarak moderniteyi getireceği savının geçersizliği. Gerçekten de, özellikle son zamanlarda başgösteren ve Batı’da da, “Rifaa’nın Çocukları” kitabının yazarı Guy Sorman gibi temsilcileri olan İslam dünyasındaki dinci siyasi akımların destekçileri, İslam dünyasının yabancı sermayenin getireceği yeni teknolojiyi kullanarak çağdaşlaşacağını ileri sürüyorlar. Olaylar sürekli yanıldıklarını gösteriyor. Çünkü yaşadıklarımız kanıtlamıştır ki, zaman zaman en ileri teknolojiler en geri ve en yıkıcı sonuçları verebiliyorlar. Bu savı ileri sürünce akla hemen silahlar geliyor, ama tabii ki yalnızca onunla sınırlı değil. Hangi alanda olursa olsun, ileri teknoloji her zaman aydınlanmanın değil, zaman zaman yeniden karanlıklaşmanın da aracısı olabiliyor. Ve böylelikle görüyoruz ki, salt ileri teknoloji kullanımı uygarlaşmayı, çağdaşlaşmayı getirmiyor. Sorman ve ekibinin savları da böylelikle çöküyor. HHH Yanlış anlaşılmak istemem, bu gözlemin teknoloji karşıtlığıyla bir ilgisi yok. 21. yüzyılı yaşayan bir insanın teknolojinin özgürleştirici işlevini yadsıması kadar saçma bir şey düşünülemez. Ama şurası da yadsınamaz ki, ileri teknoloji her zaman ilerlemeyi getirmiyor, ileri teknoloji aynı şekilde geriye çark etmek için de kullanılabiliyor. Hatta Türkiye’de olduğu gibi kimi toplumlarda, bu tür amaçlara yönelenlerin zaman zaman ileri teknolojiyi herkesten iyi kullandıkları da oluyor. O zaman devreye Frenklerin şu ünlü kuralı giriyor: Neyi yaptığınız değil, nasıl yaptığınız önemli. Yani teknolojiyi hangi amaca yönelik olarak hangi yöntemlerle kullandığınız da önem kazanıyor. Bu konuda daha fazla tartışmadan en iyi örneğin nükleer gücün kullanılması olduğunu söylemekle yetineyim. Aslında bu kuralın teknoloji için olduğu gibi, bilim için de geçerliliğini koruduğunu söyleyeyim. Yirminci yüzyılın en büyük dâhilerinden Einstein’ın şu sözü bu gerçeği çok güzel açıklamıyor mu: Vicdansız, bilinçsiz bir bilim, ruhun yıkıntısından başka bir şey değildir. KCK de ‘paralel’ yapı AFYONKARAHİSAR Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP’den istifa eden Emine Ülker Tarhan’ın gerekçelerinin altına imzasını atacağını belirtirken TSK ve bürokraside paralel yapılanmaya izin vermeyeceklerini söyledi. KCK’yi de “paralel yapı” kapsamında sayan Davutoğlu, bölgede haraç toplanması ve mahkeme kurulmasına izin verilmeyeceğini belirtti. Merkez Bankası’na “faizleri düşür” mesajı veren Davutoğlu, Kobani için sokağa çıkma çağrısı yapan HDP’ye de “eylemlerden uzak durun” dedi. AKP’nin 23. İstişare Toplantısı, dün yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı. Toplantının yapılacağı otelde böcek ve bomba araması yapılırken milletvekillerinin arabaları bile arandı. Gazetecilerin fotoğraflı ve çipli özel kartla girmesine izin verildiği kampta Davutoğlu, özetle şu görüşleri dile getirdi: Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile son görüşmemizde “Sizsiz istişare toplantımız hüzünlü olacak” dedim. Kendisi de “Dava arkadaşlarıma selam edin, ben her haliyle bu davanın içindeyim, beraberiz” dedi. amelesi yapamaz. Kimse aramıza fitne sokmak isterse omuz omuza durmalıyız, ortak tarih bilincimizi harekete geçirmeliyiz. (Eski Başbakan Mesut Yılmaz’ı kastederek) Eskiden başbakanlar, Genelkurmay başkanlarını işaretle gösteriyordu. Son MGK toplantısında uyum içinde askerin asker olarak görevini ifa ettiği ve gücünü halktan alan bir siyasi iktidar döneminde kendi tankını, savaş gemisini yapan bir silahlı kuvvetler olmanın onurunu yaşıyoruz. TSK güçlendirilecek, takviye edilecek. Ama ne TSK ne de güvenlik birimleri içinde paralel yapılanmaya izin verilecektir. Herkes görev alanını bilecek, gereğini yapacak ama görev alanına girmiyorsa 28 Şubat’ta olduğu gibi kanaat beyan eden bir yapı olmayacak. Bürokrasi içinde bilinçli şekilde yerleşmiş şu kademelere geleceksiniz, bizim verdiğimiz isimleri alacaksınız, yargıda, Emniyet’te, TSK’de örgütleneceksiniz, bir gün bizim istediğimiz yönetim için zemini hazır hale getireceksiniz diye planlanmıştır, buna da izin verilmeyecek. HSYK seçimlerini siyasi mücadele alanı hale getirirseniz, bunun sivil toplum hareketi olduğundan bahsedemezsiniz. Meşruiyetin temeli millettir, millete gidin, 2015 seçimlerine herkes girsin, halk kimi tercih ederse başımızın üzerinde yeri var ama halktan yetki almadan başımızın üstüne çıkmaya kalkarsanız biz bu başı öyle kolay kolay teslim etmeyiz. ‘MGK uyum içinde’ ‘Bu başı teslim etmeyiz’ AKP’nin 23. İstişare Toplantısı geniş güvenlik önlemleri altında Afyonkarahisar’da yapıldı. (Fotoğraf:AA) ‘Erdoğan davanın içinde’ İktidar cemaate yönelik MGK’deki kararın algısını KCK ile yönetmeye çalışıyor arhan’ın sözlerinin altına imza atarım’ CHP’nin de istişaresi var. Biz bir şölenle buraya gelirken ana muhalefet partisinden bir milletvekili istifa etti. “Sorumsuz çağrılar, belirsiz politikalarla halktan kopuk muhalefet anlayışında ısrar edici anlayışın, CHP yönetiminin iktidar umudu bulunmayan yanlış politikalarnın parçası olmamak için istifa ediyorum” diyor. Altına imza atıyorum. Elhak doğru. En son Kobani olayları olurken nasıl sorumsuz bir çağrı yapıp ateşe körükle gittiklerini cümle âlem biliyor. Bizim Filistin’de Suriye’de, ekonomide ne düşündüğümüz belli. İki ay içinde halkla bütünleşmek için ziyaretler yaptım. Aynı dönemde Kılıçdaroğlu, Bahçeli ya da Demirtaş’ın programlarına bakın halkla ne kadar kucaklaşmışlar? Biz çözüm süreci iradesini ortaya koyarken onlar sabote etmek için gencecik çocukları sokağa sürdüler, tahrik ettiler. Bugün (dün) için çağırdılar. Kendilerini tekrar uyardım. Şiddete yönelirse, kim yönelirse yönelsin ona karşı en etkin tedbiri alırız. İki aylık dönemde HDP’nin en ufak barışçıl çağrısını duydunuz mu? Provokasyon ve tahrikle siyaset yapılmaz. MHP, birçok konuda milli birlik deyip çözüm sürecini eleştiriyor. Batı ve Orta Anadolu’da nutuk atmak milli birliği teminat altına almaz. Kim yanlış yaparsa onun karşısında olacağız. İster devlet, ister örgüt, ister STK adına yapsın insanlık adına savaş ilan eden herkes bize savaş ilan etmiştir. Sizler Sünni kardeşlerimiz gibi bu toprakların asli vatandaşlarısınız, size kimse ikinci sınıf vatandaş mu ‘T erçek STK’lerin önü açılacak’ Hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun derneklerin, kuruluşların özgürlükleri korunacaktır, ta ki o yapı üzerinden milletin vermediği bir yetkiyi kullanmaya kalkmasın. O zaman o çizgi aşılır. (Maden kazaları ile ilgili) Yeni bir uygulamaya geçiyoruz, Başbakanlık’ta BİMER var. İş kazasıyla ilgili işçilerin hakları ihlal ediliyorsa özel bir hat oluşturacağız şikâyet için. “Yemeği yerin altında yiyoruz” deyin, hemen o madeni kapatalım, gerekli işlemi yapalım. Gelecek hafta Genelkurmay, MİT ve Merkez Bankası’nı ziyaret edeceğim. Merkez Bankası’nın (MB) faizleri tekrar gözden geçirmesinin vakti gelmiştir. “Üniter devleti kabul ediyoruz, çözüm sürecine saygılıyız” dedikten sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da insanlara ayrıca haraç, vergi görünümünde haraç toplamaya, mahkeme toplamaya, belediye varsa başka bir belediye kurmaya çalışanlar, bunlar da başka paralel yapılanmadır, buna izin verilmeyecektir. Son Kobani olaylarında geldiğimiz nokta bundan sonra üzerinde durulacak temel prensip kamu düzenidir. Kimse, başka ülkelerdeki gelişen olaylara bakıp da ham hayal peşinde koşmasın. ‘G yeni gibi sunuluyor BARKIN ŞIK ANKARA Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, son Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, “Sadece ‘paralel yapılanma’ değil ulusal güvenliği tehdit eden tüm unsurlar görüşüldü. Buna KCK de dahil” şeklindeki sözleri, “kırmızı kitap” olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB) KCK’nin de “yeni bir tehdit” olarak yer alacağı yönünde algı oluşturdu. Ancak, PKK’nin şehir yapılanması KCK, mevcut MGSB’de zaten tehdit olarak yer alırken 2009 yılında bu yapılanmaya karşı arka arkaya adli operasyonlar düzenlenmişti. Kaynaklar, “paralel yapılanma” ifadesinin Gülen cemaatinden çok önce KCK için kullanıldığını da anımsattı. Kurtulmuş’un KCK çıkışı, Gülen cemaatine yönelik MGK’de alınan kararın, KCK ile yönetilmesine yönelik bir hamle olarak yorumlandı. Kaynaklar, Kurtulmuş’un sözlerinin KCK’ye dönük yeni operasyonların habercisi olabileceğini de belirtti. Türkiye Cumhuriyeti’nin milli menfaatları ve milli hedefleri, milli hedeflere ulaşılabilmesi için takip edilecek iç ve dış güvenlik ile savunma siyasetlerine ilişkin esasların yer aldığı MGSB’de, öncelikli iki iç tehdit bulunuyor. Bu tehditlerden birisi “bölücülük” diğerisi ise “aşırı sol” akımlar. “Bunlarla mücadele ederken temel evrensel değerlerden vazgeçmemelidir” denilen belgede, “aşırı sağ” tehdit olarak yer almıyor. İç tehditlerle ilgili izlenmesi gereken yol haritası ise Var olan ‘tehdit’ Dalgalar gelebilir ‘Madenciye özel hat’ ‘HDP sabote ediyor’ Son MGK toplantısında, Gülen cemaatinin devlet içindeki örgütlenmesi ile dış faaliyetlerinin mercek altına alınması kararlaştırıldı. Kaynaklar, çözüm süreci çalışmaları yürüten hükümetin, özellikle ekim ayı içinde yaşanan Kobani protestoları ve askerlere yönelik “şehir infazları” ile politik açıdan büyük zora girdiğinin altını çizdi. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’un, “Ulusal güvenliği tehdit eden tüm yapılar görüşüldü. Buna KCK de dahil” yönündeki sözlerinin MGSB’ye girecek yeni bir tehdit olarak değil, önümüzdeki dönemde bu örgütlenmeye dönük yeni operasyon dalgalarının habercisi olarak yorumlanabileceği belirtildi. belgede şöyle çiziliyor: l Türkiye Cumhuriyeti etnik temele dayalı olarak kurulmamıştır. Kuruluş esası, tek devlet, tek ulus, tek bayrak, tek dildir. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” sözü temel bir ilkedir. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı bulunan herkes ülkenin esas unsurudur. l Atatürk’ün, “Millet; dil, kültür ve ülkü birliğiyle birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve sosyal bir birliktir” sözü bugün de geçerli olan, çağımızın gereklerine yanıt veren bir yaklaşımdır. Bu bağlamda mahalli dil ve kültürler bireysel özgürlük kapsamındadır. Bu özgürlüklerin kötüye kullanılmaması önem taşımaktadır. Bölücü örgütün bu unsurları kendi amaçları doğrultusunda kullanmamasını sağlamak gereklidir. PKK’nin her türlü uzantısının “tehdit” değerlendirmesi içinde kaldığı belge nedeniyle, KCK de bu kapsamda değerlendiriliyor. Güvenlik kaynakları, PKK’nin silahlı varlığı sürdüğü sürece MGSB’deki tehdit değerlendirmesinde yer alacağını kaydetti. Kaynaklar, “paralel yapılanma” ifadesinin 2009 yılında ilk kez KCK için kullanıldığına da dikkat çekti. ‘MB faizi düşürmeli’ ‘Ham hayal peşinde’ ‘Aleviler ikinci sınıf değil’ Skandal mülakatta kayıt yapılmamış MEHMET MENEKŞE AMASYA Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesinde, mülakattan önce atanacak okul müdürlerinin listelerinin hazırlandığının ortaya çıkmasının ardından skandallar bitmiyor. Mülakat sırasında, Danıştay kararına göre zorunlu olmasına karşın ses ve görüntü kayıtlarının alınmadığı ortaya çıktı. Türk Eğitim Sen suç duyurusunda bulunmaya hazırlanırken, CHP Amasya Milletvekili Rasim Topal da konuyu TBMM gündemine taşıyarak sınavın iptal edilip dilmeyeceğini sordu. Mülakattan önce İlçe Milli Eğitim’den adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, listelerin mülakat yapılmadan belirlendiğini, AKP Amasya Milletvekili Avni Erdemir’in yakınları, AKP’ye yakınlığıyla bilinen dini referanslı dernek ve vakıflarların üyelerine mülakatta yüksek puan verileceğini iddia etmişti. Mülakat sonuçlarının açıklanmasıyla gazetemize ulaşan listedeki 14 kişiden 12’sinin yüksek puan aldığı ortaya çıkmıştı. l İçişleri Bakanı Ala: Kırsal terör baskısı arttı, şehirlere inmeye başladılar ‘Süreçte hâkimiyeti kaybettik’ itirafı EMİNE KAPLAN AKP’li belediye CHP’liden kepçesini geri aldı TUNCELİ (DHA) Çemizgezek’e 2005’te AKP’li yönetim döneminde ‘kardeş belediye’ protokolü imzalayıp, bir kepçe gönderen İstanbul’un Ümraniye Belediyesi, Çemişgezek’te seçimleri CHP’nin kazanmasının ardından yazıyla iş makinesini geri istedi. Dün Ümraniye Belediyesi görevlileri, kepçeyi Belediye Başkanı Ahmet Şadan Ersoy’dan teslim aldı. Ersoy, “Kepçelerini alıp tepe tepe kullansılar” dedi. AFYON Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Abdullah Öcalan’ın gücünü test etmek için eylem emri verdiğini belirtirken, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Süreç biterse HDP de Öcalan da AK Parti olarak biz de bunun altında kalırız” dedi. İçişleri Bakanı Efkan Ala ise bu süreçte alan hâkimiyetini kaybettikleri zamanların olduğunu itiraf ederek, “Kırsalda terör baskısı arttı, şehirlere inmeye, hâkim olmaya başladılar. Bu süreçte seçime gidilmez, kamu düzenini sağlayacağız, seçime o atmosferde gideceğiz” diye konuştu. AKP’nin Afyon kampında, ekonomi, dış politika ve çözüm süreci konusunda ilgili bakanlar milletvekilleriyle ayrı ayrı toplantı yaptı. Çözüm sürecine ilişkin toplantıda Arınç ve Akdoğan ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve İçişleri Bakanı Ala, kısa bir sunuş yaptıktan sonra milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Güneydoğu milletvekilleri, bölgede devletin ağırlığını ve gücünü hissettirmesi gerektiği ni belirterek, “Bölgede devletin devlet olması gerekir.Tedbirler alınsın. Yoksa iş tersine dönecek” görüşünü dile getirdi. Bazı milletvekilleri de çözüm süreciyle ilgili bilgilerinin olmadığını, HDP’nin açıklamalarından öğrendiklerini belirterek eleştiride bulundular. Akdoğan, ne karar alındıysa onları açıkladıklarını belirterek, “Örgütün istediklerini yapıyoruz gibi bir algı var, bu doğru değil. Yapılması gerekenleri yapıyoruz” dedi. Arınç, çözüm sürecinin bitmesi durumunda HDP, Öcalan ve AKP’nin bunun altında kalacağını belirterek, “Yasal düzenleme getiriyoruz, geri adım diyorlar, eski düzenlemeleri de biz getirdik” diye konuştu. Ala, Kobani eylemlerini anımsatarak bu süreçte alan hâkimiyetini kaybettikleri zamanlar olduğunu belirterek, “Hâkimiyeti sağlayamadığımız zamanlar oldu. Kırsalda terör baskısı arttı, şehirlere inmeye başladılar. Ve şehirlerde de hakim olmaya başladılar. Buna müsaade etmeyeceğiz. Aldığımız önlemleri göreceksiniz. Devlet hâkimiyetini göreceksiniz. Süreçte atmosfer değişikliği oldu, kamu düzenini sağlayacağız, seçime o atmosferde gideceğiz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle