03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 2014 SALI 4 HABERLER Dubai tatili nedeniyle ihracı istenen savcının dosyası henüz HSYK 2. Daire’ye ulaşmadı Alay Eder Gibi PARİS Paris’e ya da başka bir uygar kente her geldiğimde, İstanbul rantçılara değil hemşerilerine ait iken kullanabildiğim ama artık kullanamaz olduğum kimi basit özgürlüklerime yeniden kavuşmaktan mutluluk duyuyorum. Bunlardan biri geniş düzgün temiz kaldırımlarda yürüme özgürlüğü ise bir başkası da yeşile ulaşabilme olanağı. Gerçekten kent iki ucundaki büyük koruların yanı sıra merkezinden kıyısına köşesine kadar her yeri parklarla, yeşille bezenmiş bir cennet. Ama kazın ayağı pek öyle değilmiş. Meğer yeşil alan oranı yalnızca yüzde 14 olan Paris, Londra (yüzde 38.4) ve Berlin’in (yüzde 14.4) yanında bayağı yeşil fakiri kalıyormuş. Benim yanlış algım, bir beton cehenneminden gelmiş olmamdan kaynaklanıyormuş. Gerçekten çevre katilliğinde büyük ara ile şampiyon Çin’in Şanghay’ında bile yeşil alan oran yüzde 2.6 iken İstanbul’da ancak yüzde 1.5’tir. İstanbul’un, son zamanlarda sınır tanımaz ölçüde tırmanmış olan yeşil düşmanlığı ve doğa yağmasına karşın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2017 Yeşil Kent Ödülü’ne aday olmuş. Haberi dostum Atila Alpöge’nin 08.11.2104 tarihli Ekogazetesi’nden öğrendim. Onun da kaynakları Zia Weisse’ın The Guardian’ın 03.11.2014 tarihli nüshasında çıkan yazısı ve Hürriyet Daily News’un 27.10.2014 tarihli sayısı. Haberi okuyunca gözlerime inanamadım. Önce alay ediyorlar diye düşündüm, öfkelendim. Bu adaylığı gören her aklı başında kişi, kendisiyle alay edildiğini düşünüp isyan eder. HHH Nitekim The Guardian da öyle yapmış ve bence ince hakareti de içeren şu satırlarla tepki göstermiş: “Kalkınıyoruz diye durmadan orman kesen, yeşil alanlara buldozer sokan, çevrecileri tepeleyen, çevre düşmanı devasa projeler üreten bir şehir nasıl çevreci olurmuş” diye soruyor. Daha sonra “kanal”, 3. köprü, yeni havaalanı projelerine değinip Gezi olaylarını anlatıyor. Yazıda çağcıl vandallar betimleniyor ki, bu da hakarettir. Ama sapına kadar hak edilmiş bir hakarettir. Çünkü bu konumdaki bir kuruluşun kendisini yeşil dostu olarak sunmaya kalkması da insan aklına, izana hakarettir. Tabii burada İstanbul’un hakkını da yememek gerek, talan yerel veya bölgesel değil, ulusaldır. İstanbul’un rantı, özgürlük düşmanlığı tarih ve doğa yağması üzerine bina edilmiş ulusal sistemimiz olan ‘Tayyibizm’in ülke çapındaki talanının en kıymetli parçasıdır. Bunun şekli ve şümulü ve önlenmesi konusunda Belediye Başkanı Kadir Topbaş başta olmak üzere kimsenin söz hakkı yoktur. Bu konulara, talan ve rant çevreleriyle istişare ederek tek başına karar veren Tayyibizmin hâkimi mutlağıdır.. HHH Tayyibizmin bir özelliği de yaptığını bilmezden, görmezden gelmesi ve herkesin de öyle davranmasını istemesidir. Davranışının bedelini ödemekten kaçınma, diktaların tipik davranış biçimidir. Yeşili korumak için gösteri yapanı, devlete karşı suç işlemekle terörist örgüte üye olmakla suçlayacaksın ama bunun bedeli olan çevre düşmanı, yeşil düşmanı, demokrasi düşmanı sıfatlarıyla karşılaşınca kızacak, demokratik ve çevreci olarak tanımlanmak isteyeceksin. Bedava eğitim için şiddete başvurmadan gösteri yapanı terör örgütü üyeliğiyle suçlayacak, hapishanelerinde gazeteci bulundurma rekorlarını kıracak, sonra çağdaş demokrasi olarak AB’ye katılmak isteyeceksin; mezhep savaşını destekleyecek ama mezhep savaşı kışkırtıcılığıyla suçlandığında isyan edeceksin, bütün çağdaş değerleri inkâr edecek, sonra sana eyvallah demeyenleri çağdaş değerlere sırt çevirmekle itham edeceksin. Uluslararası anlaşmalara imza koyacak, sonra onun gereğini yerine getirmekten kaçınacaksın. Tayyibizmin davranışını inkâr etme ve bedelini ödemekten imtina etme politikasının örneklerinden biridir, İstanbul’un 2017 yeşil kent ödülüne adaylığını koyması. Bu vandalizmin kendisi kadar hoyrat, nadan olan bir vandal şakasıdır. Ve de insan aklına hakarettir. Öz’e 47 gün farkla af yok ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), aralarında Zekeriya Öz’ün de bulunduğu 17 Aralık operasyonunu yürüten savcılarla ilgili ihraç talepli soruşturma raporlarını TBMM gündeminde olan “sicil affı” düzenlemesinden sonra ele alacağı öğrenildi. Dubai tatili nedeniyle ihracı istenen 17 Aralık operasyonu savcısı Zekeriya Öz ise sicil affı düzenlemesini 47 günlük farkla kaçırdı. Öz’ün dosyasının henüz kararı verecek olan 2. Daire’ye gelmediği belirtildi. TBMM’de Adalet Komisyonu’nda görüşmeleri süren yargı paketi, HSYK koridorlarını hareketlendirdi. Özellikle paketin yasalaşmasıyla Yargıtay’a 128 ve Danıştay’a ise 38 yeni üye atanacak olması nedeniyle HSYK’ye ziyaretler yoğunlaştı. Yargıtay ve Danıştay’a atanmak isteyen hâkim ve savcılar, HSYK’ye gelerek “hayırlı olsun” ziyaretleri adı altında üyelik kulisi yapmaya başladı. Kurulda yaşanan olağanüstü hareketlilik nedeniyle şu anda sadece acil işler yapılıyor. Bu kapsamda HSYK 2. Dairesi, 5 aydır bekletilen terfi kararnamesini geçen hafta yayımladı. Bu süreçte HSYK Başmüfettişi Ömer Kara’nın, 17 Aralık operasyonunu yöneten Zekeriya Öz ile soruşturma savcıları Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç hakkında meslekten ihraç istediği haberleri basında yer almıştı. Alınan bilgiye göre, bu dosya henüz ne 3. Daire ne de 2. Daire’nin önüne geldi. Dosyanın henüz müfettişte olduğu, buradan 3. Daire aracılığıyla 2. Daire’ye gönderileceği belirtildi. Ancak kurulun bu dosyayı görüşmesinin zaman alacağı ifade ediliyor. Özellikle HSYK’nin Meclis’te bulunan yargı paketinin yasalaşmasını beklediği öğrenildi. Kurulun sicil affı düzen lemesinin yasalaşmasının ardından öncelikle bu dosyalara bakacağı belirtildi. Bu nedenle Zekeriya Öz ve diğer 1725 Aralık savcılarının dosyalarının yeni yıla kalacağı ifade edildi. Kurulda görüşülmeyi bekleyen 10 bin şikayet dosyasının olduğu dile getirildi. Öte yandan sicil affının kapsamında ilginç bir ayrıntı dikkati çekti. Tasarıya göre sicil affı 14 Eylül 2005 ile 1 Eylül 2013 tarihleri arasını kapsıyor. Eğer düzenlemedeki affın kapsamı 47 gün daha genişletilseydi Zekeriya Öz’ün dosyası da af kapsamına girebilecekti. Çünkü Öz’ün hakkında soruşturma başlatılmasına neden olan Dubai tatili 1720 Ekim 2013 tarihleri arasındaydı. Tasarının Meclis’te aynen yasalaşıp, af kapsamının genişletilmemesi halinde Öz, sözkonusu aftan yararlanamayacak. Düzenlemede ilginç ayrıntı Aleviler temel sorunlarının 62 sanıklı Balyoz davasında, bilirkişi raporu hazırlanması kararı verildi çözülmediğine dikkat çekti ‘Ciddilerse Meclis’te yüzleşsinler’ TÜREY KÖSE ANKARA Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Dersim, modern Kerbela” sözleri tartışma yaratırken; Alevi örgütlerinden “Samimiyse; TBMM toplansın, Dersim konusunda tutum belgesi açıklansın” çağrısı yapıldı. Davutoğlu’nun sözlerine; Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu “Dersim’i karıştırmayalım” diye tepki göstermişti. Selmanpakoğlu “Dersim” atışmasını şöyle anlattı: “Başbakan’ı davet eden dernek başkanı hükümeti eleştirince, Başbakan da bir siyasi konuşma yapma ihtiyacı duydu. Yaptığı konuşmanın tümünde bir paragrafı hariç Alevi ve Bektaşilerin anlayışını, düşüncesini, yaşam biçimini tam bir bilim adamı özelliğiyle ifade etti. Sonra, Dersim de bir Kerbela’dır, deyince ben ‘Dersim niye Kerbela olayıdır’ diye düşündüm. ‘Konuşmanızda eşit yurttaşlık hakkı dediniz, benim için en önemli mesaj buydu. Ama şu Dersim konusunu bir kenara bırakalım. O günün şartları farklıydı. Suriye ile sorun vardı, Hatay konusu vardı, içeride birtakım olumsuzluklar vardı’dedim. Ben de Dersim’de isyanın bastırılmasında insanların öldürülmesine üzülüyorum. Ama o günün şartları farklıydı. Asker, Dersim konusunu az çok bilen birisi olarak, bunu bir kenara bırakalım, dedim.” CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ise, Davutoğlu’nun sözleriyle ilgili olarak şu görüşleri dile getirdi: “Cumhuriyetin kurulmasından sonra en önemli acı, Koçgiri ile birlikte Dersim. Hâlâ hesaplaşılmamış, yaralar sarılmamış. Ama Başbakan bu konuyu sömürüyor. Meclis’te önergeleri engelleyen, TBMM Dilekçe Komisyonu’na gelen, dilekçeleri sürüncemede bırakan, meseleyi kuru bir özüre indirgeyen hükümetin kendisi. ‘Dersim modern Kerbela’ sözlerinden sonra duygum, tek kelimeyle öfke oldu. Bugünkü Kerbela da senin 2 bin TIR silahla donattığın IŞİD’inin dolaştığı her yerdir!” Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Fevzi Gümüş, “Özür dileme, yüzleşme gibi kavramlar meydanlarda ifade edilerek geçiştirilecek kavramlar değildir. Samimilerse Meclis oturumu yaparlar, partiler görüşlerini ifade eder ve ortak bir tutum belgesi yayınlanır. Devlet politikası olur” görüşünü dile getirdi. Gümüş, sadece Kerbela olayı değil, Maraş, Madımak katliamları gibi Türkiye’nin geçmişindeki “karanlık” olaylarla da yüzleşmesi gerektiğini belirtti. Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Müslüm Doğan da Dersim’in cumhuriyetin “yarası” olduğunu belirterek, sadece “özür”le yüzleşilemeyeceğini söyledi. Özkök: Amacı aşan ifadeler tespit ettim CANAN COŞKUN Balyoz davasında Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin mahkumiyet kararlarını bozduğu 62 sanığın yeniden yargılandığı davada mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı verdiği 236 kişinin yargılandığı ana dosya ile birlikte dijital verilerle ilgili raporu hazırlanması için bilirkişiye yollanmasına karar verdi. Duruşmada tanık olarak dinlenen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman geçtiğimiz hafta ana davadaki ifadelerini tekrarladılar. Özkök, davaya konu 57 Mart 2003’teki seminer ile ilgili kaynağı bilinmeyen bir şekilde bir CD geldiğini belirterek, “Bazı amacı aşan ifadeler tespit ettim. Bunu Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na ilettim. Bunlar ses kayıtlarıydı. Ses kaydı da Çetin Doğan’ın konuşması olduğu iddia edilen bir CD’ydi. Meşru bir tarafı yok” dedi. İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma, sanık sayısının fazlalığı nedeniyle Şehit Hakan Kılıç Konferans Salonu’nda yapıldı. Duruşmaya 26 tutuksuz sanık katıldı. Duruşmada bir önceki celse ara kararı gereğince eski Genelkurmay Başkanı Özkök ve dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yalman tanık olarak dinlendi. Özkök, “Aynı sorular bir önceki celsede ve daha önce de soruldu. Balyoz ve benzeri planların hiçbirini duymadım, hiçbir şey bilmiyorum” dedi. Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın savunması hatırlatılan Özkök, “Kulağıma duyumlar ve ihbar mektuplarının geldiğini söyledim. Bir orgeneralin yüzüne karşı konuşmak en doğrusudur. Kendisine açıkça sordum. Elinde bir belge olsaydı zaten yargıya iletirdi” dedi. Özkök, savcı Ramazan Öksüz’ün davaya konu 57 Mart 2003 tarihli seminerle ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın inceleme neticesinde ne kararı verildiği sorusu üzerine, “Daha sonrasını hatırlamıyorum. Çok yoğun günlerdi. IrakABD konuları vardı. Çok yoğun faaliyet vardı. Bir geri dönüş olduğunu hatırlamıyorum” diye konuş Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman geçen hafta görülen 236 sanıklı Balyoz ana davasının ardından dün de yeniden yargılanan 62 sanıklı davada tanık olarak dinlendi. mıdır?” sorusuna Yalman, “Pek olağan detu. Üye hakimin “CD Genelkurmay arşivğildir” yanıtını verdi. Yalman, davaya kolerinde midir?” ve “CD’nin tamamını dinlediniz mi?” diye soru sorduğu emekli Ornu seminerde “Egemen” isimli planın oygeneral Özkök bir bilgisi olmadığını kaydenanmasının söz konusu olduğunu kaydederek, “Karargâh alır, inceler. CD’nin taderek, “Ancak 1. Ordu’nun 12 Aralık tarimamını dinledim galiba. 1112 sene önhinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ceden bahsediyoruz, çok hatırlamıyorum Egemen planı yerine EMASYA planının ama daha sonradan Çetin Doğan’ın kenoynanmasının teklifi geldi. Ben de ‘hadi konuşmasını kabul ettiği konuşmalar yır Egemen planı oynanacak, EMASYA plavardı” dedi. nı oynanmayacak’ dedim. Çok yoğun siyasi ve askeri olaylar nedeniyle tatbikata kailgim dışında cereyan etti tılamadım ancak müşahit gönderdim. Müşahit de EMASYA planının oynandığını Emekli Orgeneral Yalman, Mahkeme Başkanı Karaçam’ın, “Davaya konu seminerde söyleyince o zaman hemen harekete geçolasılığı en yüksek tehlikeli senaryonun tim. Sonunda bir disiplin tecavüzü oldugörüşülmesi konusunda bir bilginiz var ğunu gördüm ve gerekli ikazları yaptım. mı?” sorusuna “Benim bilgim dışında ceGenelkurmay Başkanlığı’na sonra bilgi reyan etmiştir. Bu bilgi bana intikal etmeverdim” diye konuştu. Mahkeme ana dava miştir. Konuyu 2010 yılında basından öğdosyası ile bu dosyanın dijital verilerle ilgili rendim” dedi. rapor alınmak üzere bilirkişiye gönderilmesine karar verdi. Sanık Yüzbaşı Ali Göznek’in ek olağan değil savunmasının alınması amacıyla yakalama kararı çıkartılmasına karar verilirken duruşma Başkan Karaçam’ın, “Seminerlerde konuşmaların kayıt altına alınması olağan 5 Şubat’a ertelendi. B P emniyet teşkilatını baştan sona değiştirecek tasarıNIN ELE ALINDIĞI TOPLANTI SONRASINDA KONUŞAN ARINÇ ‘Dağ taş zeytin olmuş...’ FIRAT KOZOK ANKARA Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Soma’nın Yırca ilçesinde katledilen zeytin ağaçlarıyla ilgili olarak “Türkiye’de özellikle bazı bölgeler son yıllarda hükümetimizin verdiği destek ve teşviklerle dağtaş zeytin ağaçlarıyla dolmuştur. Bu kötü bir şey değil. Ama, Türkiye’nin enerjiye de ihtiyıcı var” dedi. Bakanlar Kurulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Başbakanlık Merkez Bina’da toplandı. Yaklaşık 7 saat süren toplantının ardından açıklamalarda bulunan Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Toplantıda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in iş güvenliği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın da madencilik sektörü konusunda sunum yaptıklarını belirten Arınç, her iki konuyla ilgili atılacak adımları Davutoğlu’nun yarın açıklayacağını söyledi. Arınç, toplantıda sürecin askıya alınıp alınmadığı yönündeki bir soru üzerine de çözüm sürecinin Emniyet’e ‘paralel’ neşteri Arınç Emniyet teşkilat yasasında yapılması planlanan değişikliklerle ilgili bir soru üzerine de düzenlemenin amacının “tasfiye” değil, “organizasyon yeniliği” olduğunu söyledi. Hükümetin, bugün TBMM’ye göndermesi beklenen yeni emniyet teşkilat yasasında yer alan düzenlemelerle kızağa çekilen cemaate yakın kadrolar teşvik yöntemiyle emekliliğe sevkedilecek, yeniler için ise gerekli durumlarda dışarıdan atama yoluna gidilebilecek. Tasarıda yer alan başlıklardan bazıları şöyle: kendileri için devam ettiğini belirtirken HDP’nin tavrının sorgulanması gerektiğini belirterek “HDP’li dostalarıma söyleyeceğim tek şey şudur; siz Öcalan’ın örsüyle, Kandil’in çekici arasında kalmayın siz bir siyasi partisiniz, özgür olun. Kararınızı kendiniz verin ve üstlenceğiniz rolü cel İkinci sınıf emniyet müdürleri ilçe emniyet müdürü olarak atanabilecek. l Erkenden emekli olmak isteyen personele yüzde 40’lara varan oranlarda fazla ikramiye ödenecek. l Güvenlik Bilimleri Fakültesi yerine Polis Amirleri Eğitim Merkezleri açılacak. l Polis Akademisi Başkanı’nın görev süresindeki sınır kalkacak. l Emniyet hizmetleri sınıfına dışından atama yapılmasının önü açılacak. l Meslekten ihraç cezası alanlara zamanaşımı gelecek. l Terfilerde sözlü sınav getirilecek. l Cemaate yakınlıkları nedeniyle tasfiye edilen personelin geri dönüşü engellenecek. satılınca Arınç, “Ak Parti’den seçildikleri için kıymetleri vardı. Yoksa sokağa çıktıkları zaman 10 kişinin bile selam vermediği insanların parti kurmakla Türkiye’ye yapacakları hayırlı bir iş olmadığını düşünüyorum, bir daha da bu isimleri bana sormayın” dedi. CHP’li vekillerden Bekaroğlu’na tepki Haber Merkezi CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu’nun “Ulusalcıların ayrılması CHP’yi güçlendirir. Değişik toplum kesimlerinde karşılık bulmasını sağlar” yorumuna, CHP’li bazı milletvekillerinden tepki geldi. CHP Adana Milletvekili Ümit Özgümüş, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “CHP içi tartışmalar hakkında konuşabilecek son kişi Bekaroğlu,dağdan gelip bağdakileri (ulusalcıları) kovmak için fetva veriyor” dedi. Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz ise “CHP’yi gerçekten güçlendirecek olan gerçek CHP’lilerin değil, partiyi dönüştürmeye çalışan ve sonradan eklenenlerin istifa etmesidir” mesajın yazdı. Davutoğlu’nu davet etti ‘statüyü’ kaptı NEVŞEHİR (DHA) 4. Uluslararası Hacıbektaş Aşure Günü dolasıyla Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu Hacıbektaş’a davet eden Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği’ne “kamu yararına” statüsü verildi. Dernek Başkanı Mustafa Özcivan Alevi toplumu üzerine kurulan sivil toplum kuruluşları ve dernekler arasında ilk olarak kendi derneklerine “Kamu yararına” stütüsü verildiği açıkladı. Özcivan, “Konu, 20 aydır Başbakanlık Kanunlar ve Kararnameler Genel Müdürlüğü’nde bekliyordu. 23 Ekim’de Sayın Başbakan’la görüşmemizde konuyla ilgileneceğini, en kısa sürede çıkaracağını ifade etti. Hacıbektaş’a geldiğinde bunu bize hediye olarak getirdi” dedi. saretle üstlenin” dedi. Arınç, Alevi açılımı ile ilgili bir soru üzerine de Davutoğlu’nun yeni oluşturduğu heyetin çalışmalarının yılbaşından önce tamamlanmasını umduklarını söyledi. İdris Bal ve İdris Naim Şahin parti kurma hazırlığı içerisinde olduğu yönündeki haberler anım
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle