03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
C 11 KASIM 2014 SALI www.cumhuriyet.com.tr Kıyafetleri, açık artırmada 3.2 milyon dolara satıldı Madonna gardırobunu boşalttı Kültür Servisi Pop müziğin yaşayan efsanelerinden Madonna’nın konserlerinde ve filmlerinde giydiği bazı kıyafetler, düzenlenen açık artırmada toplam 3.2 milyon dolara satıldı. Madonna’nın kıyafetlerinin yanı sıra John Lennon’un gözlüklerinin 25 bin dolara, Elvis Presley’in yüzüğünün 57 bin dolara satıldığı müzayede “İkonlar ve İdoller: Rock n’Roll” adıyla düzenlendi. Los Angeles’taki Julien’s Müzayede Evi’nin müzayedesi geçen cuma internetten başladı ve iki gün sürdü. Madonna’nın “Desperately Seeking Susan” (Çılgın Madonna) filminde giydiği kıyafet 252 bin dolara satılırken 1985’te Sean Penn ile evlenirken giydiği gelinlik 82 bin 250 dolara alıcı buldu. Madonna’nın Sean Penn ile evlenirken giydiği gelinlik 82 bin 250 dolara alıcı buldu. ‘KAYIP HAKİKÂT’ KİTABI YENİ BİR TARTIŞMAYA NEDEN OLACAK ‘Hz.İsa, evli Dış Haberler Servisi Hz. İsa’nın hayatıyla ilgili yeni bir kitapta, bin beş yüz yıllık belgelere dayanılarak Hz.İsa’nın Mecdelli Meryem’le evli ve iki çocuk babası olduğu öne sürüldü. Toronto York Üniversitesi’nden Profesör Barrie Wilson ile tarih yazarı ve film yapımcısı Simcha Jacobovic’in birlikte kaleme aldığı “Kayıp Hakikât” adlı kitapta Mecdelli Meryem ile Meryem Ana’nın aynı kişi olduğu da iddia ediliyor. Kitapta, Mecdelli Meryem ve çocuklara suikast girişiminde bulunulduğu, Hz.İsa’nın ve çocukluydu’ Roma İmparatoru Tiberius ve sırdaşı Sejanus’la ilişkileri olduğu da ileri sürülüyor. Kitaba kaynaklık eden, “Zacharias Rehtor’un Din Tarihi” diye anılan Aramice belge 170 yıldır dünyaca ünlü müze “British Museum” ve Britanya Kütüphanesi’nde bulunuyor. Hz.İsa’nın evli olduğu yolunda daha önce de iddialar ortaya atılmıştı. Bilim insanları 2012’de bir Mısır papirüsünde bu yönde işaretler bulunduğunu öne sürmüşler, yapılan karbon testiyle de papirüsün orijinal bir belge olduğu anlaşılmıştı. Hindistan’da yoga bakanlığı kuruldu l Dış Haberler Servisi Hindistan Başbakanı Narendra Modi, yoga bakanlığı kurdu. Kabinede değişikliğe giden Hindu milliyetçisi Modi, 21 yeni bakan Şripad Yesso Naik’i atadı. Yeni kurulan dört bakanlıktan biri olan AAYUSH bakanlığı, yoganın yanı sıra geleneksel ilaçlar, Ayurveda, yoga, doğal yöntemlerle tedavi ve Hint felsefesinin yaygınlaşmasından sorumlu olacak. Söz konusu alanlar daha önce sağlık bakanlığının sorumluluğundaydı. Her gün yoga yapan bir vejetaryen olan Modi eylül ayında Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada uluslararası yoga günü ilan edilmesi için çağrıda bulunmuştu. 100 yaşına paraşütle girdi l GANSEVOORT (AA) New York eyaletinin Schoharie bölgesinde yaşayan 100 yaşındaki Eleanor Cunningham, 7 aylık torununun torununu öptü, özel kıyafetlerini giydi ve paraşütle atladı. The Times Union gazetesine konuşan Cunningham’ın kızı, annesinin paraşütle atlama sporuna 90 yaşında başladığını ve her beş yılda bir atlamayı planladığını söyledi. Cunningham, 105 yaşında 4. kez atlamayı planlıyor. Torunuyla yaşayan Cunningham, 5 çocuktan 15 toruna, 26 torun çocuğuna ve 2 de torunun torununa sahip. Fotoğraflar: AP Sanatçının ‘Material Girl’ adlı şarkısının klibinde giydiği kırmızı elbisesi 73 bin 125 dolara satıldı. Çok hoşuma gitti, devam etmek istiyorum, geçen hafta bir yazımda ilerde yaşadığımız dönemi yazacak tarihçilerin nelerden söz edeceğini az çok belirtmiştim ve yaşadığımız bu döneme; Türkiye’de Cehalet Dönemi adı verileceğini söylemiştim. Şimdi bunu biraz daha ileri götürüp yeni bir başlık ekliyorum: “Kural Yok Dönemi!” Şöyle başlıyorlar: Cehalet Dönemi’nde ülkede hiçbir kural geçerli değildi. Dönemin Başbakanı ülkeyi var eden, bütün dünya liderleri tarafından her konuda “dâhi” düzeyinde olduğu söylenen lider Mustafa Kemal Atatürk’ü anımsatan, onun değerlerini anlatan her şeye düşman olmuştu. Ağaçlara ve ülkenin doğasına düşkünlüğüyle bilinen Mustafa Kemal’e inat, Başbakan ve emrindekiler, gördükleri her yeşili, her ağacı “kesin!” emri vermeyi en önemli işleri bellemişlerdi. Bu nedenle Enerji ve Çevre bakanları komik miktarda elektrik üreten HES’ler ve artık dünyanın terk ettiği termik santrallar için canla başla savaşıp, ülkedeki çok değerli zeytin ağaçlarının ve sakız ağaçlarının çanına ot tıkamayı baş iş edinmişlerdir. Öte yandan artık kullanılmaması gereken maden ocakları Başbakan’ın emriyle özel ve yandaş kişilere verilmiş, buralarda hiçbir kural geçerli olmadığından sürekli ölümler meydana gelmiş ve Enerji ve Çevre bakanları halk tarafından adeta ölü yıkayıcılar olarak görünmeye başlamış. Bu arada, Facebook’ta gruplar oluşturulmuş ve bunlar akla ziyan cümleler yazarak, zeytin ve diğer ağaçların birer Yunan Truva atı olduğunu, Türkiye’nin gelişmemesi için özellikle bu murdar zeytin ağaçlarının dikildiğini ve zeytinin kısırlık yaptığını cümle âleme yaymaya başlamış ve bu yayınlar dünyanın zeytinyağı üreten ülkelerinde alkışlarla karşılanmıştır. Yaşasın dangalak Türkler! Başbakan’ın ağaçlarla ilgili en büyük mücadelesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün emeğiyle kurulan Atatürk Orman Çiftliği’ndeki ağaçları yok etmek için verdiği mücadeledir. Buradaki ağaçların kesilmesi için, akla ziyan büyüklükte bir saray yapılsın emri verilmiş, iyice şahlanan mimar da bin odalı bir saray Kural Yok! Kuralsız! çizerek tüm ağaçların kesilmesini sağlamış ve kendini dünyanın en büyük sarayını yapan mimar olarak tescillemiştir. Ülkenin cehalet ve kural yok döneminde, muhalefetteki partiler, iktidardaki partinin bu ağaç kesme ve büyük binalar yapma sevdasından öylesine etkilenmişlerdir ki, onlar da bölgelerinde kaçak yapılan ve ellerinde bu binaların kaçak olduğuna dair mahkeme kararları bulunmasına rağmen, o binaları yıkmayı hiç düşünmemişlerdir. Hatta o binalara ruhsat vererek aman da aman bu çorbada bizim de tuzumuz var, diye şakır şakır oynamaya başlamışlardır. Bu arada ülkedeki dar gelirliler, iktidardaki partinin sosyal yardımlarından fazlasıyla yararlandıkları için (resmi rakamlarla 3 milyon 500 bin kişi çeşitli nedenlerle her ay belirli bir miktar maaş almaktadır) ağaçlar kesilmiş, dereler kurumuş, madenlerin ömrü bitmiş, evet onlar için bu sorunlar hiç mi hiç gündeme gelmemiştir. Muhalefet partileri, patronlara ülkeyi bir altın tepsi içinde sunan iktidarın ekonomik politikalarını hiç mi hiç eleştirmedikleri, hatta kapitalizme kendimizi daha fazla uyarlayalım, şu dünyadaki paranın emrindeki Derviş Bey’e biraz daha kulak verelim diye yırtındıkları için, “Ah halkımız bize neden oy vermiyor” diye ağlamayı iş edinmişler ve hatta bunun için bir ağıtçı fonu oluşturmuşlardır. Ülkenin diğer bir muhalefet partisi mensupları ise insanlarla alay eder gibi, sınır ötesi tezkereye evet demiş ama “Sınırımızdan neden peşmerge güçleri geçti?” diyerek kimselerin anlamadığı bir söylem geliştirmişlerdir. Bütün muhalefeti de “PKK bir terör örgütü mü değil mi” sorusuna indirgemişler ve ülkenin toprakları çoraklaştırılırken, ülkenin suları kurutulurken kuzu kuzu yatmayı tercih etmişlerdir. Her zaman kurt olduklarını iddia etmelerine rağmen. Peki, bu ülkede hiç mi umut yoktur? Tarihçiler şöyle yazacaklardır; ülkedeki insanlar demokrasi, özgürlük ve kendi halkları için yeterli mücadeleyi vermemişlerdir. Her şey onlara sunulmuştur, çünkü ülkenin toprakları çok zengin, coğrafyası çok elverişlidir. Bu nedenle ülke insanı tembelliğe alışmış, ancak elindekileri tek tek yitirince “Yahu ne oluyor? Neden ağaçlarımız kesiliyor, neden sularımız kurutuluyor?” diye ilk kez düşünmeye başlamışlardır. Başbakan’ın, Mustafa Kemal Atatürk değer verdiği için, sevdiği ve önemini kavradığı için ülke yeşiline karşı verdiği mücadele, öyle had bir safhaya varmıştır ki, neredeyse bir emir çıkarılıp “Ülkedeki her yeşillik kesilecek!” demeye bir adım kalmıştır. O zaman ülke insanları, “Bu ağaç sana ne yaptı kardeşim?” demeye başlamışlardır. Çevre Bakanı’nın “Zeytin marketten de alınır. Birkaç zeytin ağacı için termik santrallardan mı vazgeçeceğiz” lafı, dalgaya alınmış, bizim kadar güneş enerjisi olmayan Almanya’nın termikleri kapatıp güneş enerjisine geçmesi, herkesin kafasında ne oluyor sorusunu yaratmaya başlamıştır. Sonuç, iktidar partisi en büyük yeşillik olan tüm zeytin alanlarını kesmek için bir kanun çıkarmak üzeredir. Ve her zeytin ağacı kesilirken, ülkenin tüm çocuklarının nafakasından bir zeytin eksilecektir. Ülkede bunun acısını duyanlar fazlalaşmaya başlamıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle