19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER Günler geçmesine karşın 18 işçiye ulaşılamayan madende işverenin tahkimattan da çaldığı anlaşıldı Kurtarma duaya kaldı MUSTAFA ÇAKIR ERMENEK On sekiz işçinin yeraltında kaldığı Ermenek’teki maden faciasının üzerinden 5 gün geçmesine karşın, devlet daha içerideki suyu bile tahliye edemedi. Maden faciasının ardından arama kurtarma faaliyetleri rezalete dönüşürken dün, ocağın yanına mescit kuruldu. Cuma namazı burada kılınırken 18 madencinin kurtulması için de dualar okundu. İstanbul’dan getirilen “Ahtapot pompa” işe yaramadı. Pompa dizel olduğu için çıkardığı egzos gazı ocağı kapladı. Bu nedenle içerideki işçiler zor durumda kalınca Ahtapot pompa durduruldu. Madenciler, “Ahtapot pompa dışarıda barajdan su çekilmek istense evet işe yarar. Ancak ocak içerisinde işe yaramaz. Çünkü dizel olduğu için dışarıya egzos gazı veriyor. Ocağın içerisini egzos gazı kaplıyor, çalışma ortamı kalmıyor. Biz zaten ocağın içerisine dışardan temiz hava vermeye çalışıyoruz” dediler. Bunun yerine normal dalgıç pompalarla suyun tahliyesine devam edildi. Bu arada işverenin maliyetleri düşürmek için daha az tahkimat kullandığı da ortaya çıktı. Yeterli tahkimat olmaması nedeniyle göçüğün boyutunun daha büyük olduğuna dikkat çekildi. Bu arada ocakta çöken tahkimatın yerine de yeni tahkimatlar oluşturulmaya başlandı. Madencilerin hayatlarından ümit kesilirken, dün cuma saatlerinde ocağın yanına çadırdan mescit kuruldu. Önce sela okundu, ardından da 18 madencinin kurtulması için dualar edildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan da namazı burada kıldı. Bu arada yakındaki Özkar Madencilik’te çalışan bir mühendis linç edilmekten son anda kurtuldu. Ocağın yanında çalışmalara katılan mühendis ile işçi yakınları arasında önce tartışma başladı. Sonrasında yumruklaşmalar yaşandı. Dövülen mühendis son anda diğer işçilerin araya girmesiyle kaçabildi. İşçi yakınları, mühendisin işverenle birlikte hareket ettiğine dikkat çekti. Linç girişiminin de bu nedenle gerçekleştiği öğrenildi. Bu sırada fenalaşan madenci yakınlarına sağlık görevlileri müdahale etti. Çevik kuvvet de madenci yakınlarıyla çalışma alanı arasında set oluşturdu. Diğer taraftan madenci yakınlarının bakanlara yönelik tepkilerinin artmasının ardından madenci yakınlarının kaldıkları çadırların önlerine de polis tarafından demir bariyerler yerleştirildi. Madenci yakınlarının ocağın ağzına gelmeleri engellendi. Diğer taraftan anlatılanlar ocaklardaki denetimlerin tamamen göstermelik olduğunu da ortaya koydu. Madende çalışan işçiler müfettişlerin daha ocağa gelmeden özel araçlarla alındıklarını, 5 yıldızlı otellerde ağırlandıklarını aktardı. Madenciler, müfettişlere ocağın tamamının değil, sadece düzenleme yapılan bölgelerin gösterildiğini dile getirdi. Bu arada ocaktan suyu tahliye edebilmek için madenin arka tarafına yeni bir sondaj kuyusu açılacak. Ankara’dan getirilecek olan sondaj makinesinin yerleştirileceği bu kuyudan su tahliye edilmeye çalışılacak. Etrafa arama kurtarma ekiplerine, Kızılay, AFAD ve belediyelere ait çok sayıda çadır kuruldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in arama kurtarma çalışmalarıyla ilgili olarak, “Burada da son derece uyumlu güzel bir çalışma gerçekleştiriliyor. Gerek sahada gerekse yerin altında çalışmalar seri bir şekilde götürülüyor” ifadelerini kullanması dikkat çekti. Soruşturma başlatan Ermenek Cumhuriyet Savcılığı, şüpheli sıfatında olanlar için adli kontrol kararı alındığını açıkladı. Başsavcılığının internet sitesinde yapılan açıklamada, olayın ardından başsavcı ve iki savcı ile birlikte soruşturmanın başlatıldığı; defter, evrak ve diğer bilgisiyar kayıtlarına el konulduğu bildirildi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Maden Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Zeki Karaca, mahsur kalan 18 işçiye ulaşma çalışmalarının 6 ay sürebileceğini söyledi. Karaca, “En önemli sorun kanaatimce, buradaki balçık su, üst tarafta boşaltılsa dahi orada kalacaktır. Su tahkimata büyük bir zarar vermiş durumda. Mahsur kalan işçilerimize ulaşım belki 6 aylık bir zaman alacak, belki daha fazla. Umarım daha kısa sürede biz bu işçilerimize ulaşabiliriz” dedi. Ocakta kalan 18 madencinin tamamının çevredeki köylerde yaşayanlar olduğu öğrenildi. 18 işçiden 6’sı Aşağı Çağlar köyünde yaşıyordu. Madencilerin yakınları insanların ocaklarda çalışmaya mecbur olduğunu, çünkü ürettikleri ürünlerin para etmediğini vurguladı. Yetiştirdikleri elmanın tüccarlar tarafından 60 kuruşa alındığını aktaran madenci yakınları, “Kiraz da para etmiyor. Zaten arazi engebeli olduğu için tarla da yok. Hayvancılık da çok az. İnsanlar emekli olabilmek ve evlerine para götürebilmek için bu ocaklarda çalışmaya mecbur kalıyorlar. Yoksa çalışırlar mı?” dedi. Bu arada suyu tahliye edebilmek için madenin arka tarafına yeni bir sondaj kuyusu açılacak. Sondaj makinesinin yerleştirileceği bu kuyudan su tahliye edilmeye çalışılacak. Çalışmaların uzun sürecek olması nedeniyle ocağın çevresine yeni yollar açılırken çok sayıda çadır kuruldu. Bulutlar Geçerken Büyükada’daki çalışma odamda, bilgisayar karşısında, cumartesi yazım için konu düşünmekteyken, bir an başımı kaldırdığımda batı yönünde geçmekte olan bulutları gördüm… Onlarla birlikte, hemen sağımda, üst kattaki odamın penceresini açıp kolumu uzatsam neredeyse dokunabileceğim yakınlıkta, eflatun renkli çiçeklerinin parıltısı henüz solmamış begonvil dallarına; onların hemen arkasında gepgeniş açılan doyumsuz Büyükada görünümüne; usul usul salınan ağaçlara, solumda kalan koruluğun kopkoyu ve sımsıkı yeşilliğine, en yükseği üç katı geçmeyen çoğu beyaz badanalı evlere, büyük kentlerde görülmesi artık bir düş olan pembe kiremitli damlarına ve daha da ötedeki durgun denize, onun da ötesindeki belli belirsiz İstanbul siluetine bir zaman dalıp gittim… Bunları yazmaktayken yaklaşan akşamla birlikte gökyüzü biraz daha kararmış, bulutlar az daha puslanmış, devinimleri daha az seçilir olmuştu… Masa lambamı açtım. Cumartesi yazım için konu düşünmeyi sürdürdüm… HHH Acaba ne hakkında yazmalı; ülkemizin, insanımızın hangi sorunundan söz etmeliydim… Karaman’ın Ermenek ilçesindeki maden faciası ülke gündeminin şimdilik ön sırasında yer alıyor… Şimdilik, çünkü perşembe günü yazmakta olduğum bu yazı yayımlandığında ülke gündemi de büyük olasılıkla değişmiş olacaktır… Söz gelimi, gökdelen inşaatının tepesinden yere çakılan asansörde canlarını yitirenler kaç kişiydiler, kaçımız anımsıyor? İnşaat sahipleri için soruşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belli belirsiz anımsıyorum. Tıpkı Ermenek’teki madenin işletmecileri gibi, AKP yöneticilerinin yakınlarıydı bu kişiler. Yaptıkları açıklamada madeni su basmasını doğal afet olarak açıklayan bu kişiler hakkında da soruşturmaya yer olmadığı kararı verileceğinden kuşku duymamak gerekir. Tıpkı Soma’daki cinayetin sorumlularından da herhangi bir hesap sorulmadığı, sorulamadığı gibi… Ülkenin bir afetle boğuşmakta olduğu çok açık. Fakat doğal değil, toplumsal bir afet, insan eliyle yaratılan bir felaketler zinciri bu. Doğal afetler gelir geçer. Bunlar ise tekrarlayan, hiç geçmeyen, kalıcı felaketler. Nedeni de sorumlularının doğa değil, insan oluşu… HHH Ak Saray denilen kaçak inşaatı Cumhurbaşkanlığı konutu, içinde oturan kişiyi Cumhurbaşkanı olarak halkımızın yüzde kaçı içine sindirebiliyor? Bir anket yapılmalı, fakat şöyle sorulmak kaydıyla: Devletin ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, gelmiş geçmiş bütün cumhurbaşkanlarının konutu olan, bu anlamda da tarihsel, simgesel bir değer taşıyan Çankaya yerine, bugünkü cumhurbaşkanının, karşılığında çok sayıda okul ya da hastane ya da fabrika açılabilecek çok büyük harcamalarla, üstelik yargının durdurma kararını hiçe sayarak kendisine bir saray yaptırmasını içinize sindirebiliyor musunuz? Bu kaçak sarayın, Mustafa Kemal Atatürk’ün örnek bir çiftlik ve halkın dinlenme alanı olarak bir bataklıktan yaratıp halka armağan ettiği bir alanda yaptırılmasını ve Atatürk Orman Çiftliği olarak kuşaklar boyunca benimsenmiş adının da değiştirilmekte oluşunu nasıl karşılıyorsunuz? Dürüst, gölgesiz bir anket sonucu, bence, bu kişiye oy verenlerin çoğunluğunun da oylarıyla olumsuz çıkacak; savurganlığın ve Cumhuriyet değerlerine saygısızlığın benimsenemediği görülecektir… Benzer bir anket, akıl almaz boyutta çalıp çırpmaların kısa süre önce yine akıl almazca örtbas edilmesi konusunda da neden yapılmasın… HHH Bulutların geçişinden buralara geldim… Pencere camlarının gerisinde kapkara bir gece var şimdi… Fakat biz onları görmüyor olsak da, bulutlar bildikleri yolda geçmeyi hep sürdürecekler… Tıpkı yaşam gibi… Hiçbir karanlığın büsbütün örtemeyeceği; iyilikler gibi kötülükleri, yücelikler gibi alçaklıkları, hakikatler gibi yalanları bir yere kaydeden ve günü geldiğinde hepsinin dökümünü gözler önüne serip hükmünü veren sonsuz ve ölümsüz yaşamın kendisi gibi… ‘Ahtapot’ işe yaramadı Cami önlemi tamam Mühendise linç girişimi l Ermenek’te su baskını yaşanan madende kazıdan önce kontrol sondajının yapılmadığı ortaya çıktı. 23 gün işi durdurmak istemeyen maden şirketleri sondaj yaptırmazsa sadece 1.680 TL idari cezayla kurtuluyor. l 3 gün boyunca 90 ton kömürün çıkarılamamasının işverene yaşattığı mali kayıp yaklaşık 33 bin 300 lira. l Sondaj cihazları ithal edildiğinde yaklaşık 3035 bin dolara alınabiliyor. Yerli sondaj cihazlarının fiyatı ise yaklaşık 50 bin lira. Cihaz dışında alınacak 1 metrelik elmas çubuğun fiyatı ise 350 TL. Yaklaşık 100 metre kadar elmas çubuk alındığında yerli bir sondaj cihazı işverene 80 bin liraya mal oluyor. l 1920 Haziran 2014’te denetlenen ma dende 12 noksanlık tespit edilmiş, bu nok sanlıklardan 4’ü teftiş sırasında giderilmiş, 8 aykırılık için 8 bin 960 liralık para cezası kesilmiş. l Çalışma Bakanlığı kayıtlarına göre Uyar Ailesinin işlettiği Darkale Kömür İşletmesi’nde sadece 5 yıl içinde 1120 kaza oldu. 2009 yılında 129, 2010 yılında 179, 2011 yılında 276, 2012 yılında 254, 2013 yılında da 282 kaza oldu. Bu kazalarda top İşte ihmaller zinciri lam 6 kişi hayatını kaybetti. l124 işçi değişik zamanlarda Has Şekerler Madencilik’in sahibi Uyar ailesinin Çalışma Bakanlığı’na şikâyette bulunmuş. l MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Uyar Ailesi’nin işlettiği Darkale Maden Ocağı’nda 2013 yılında bir iş kazası olduğunu, 2014 yılı başında ise söz konusu maden için yapılan sözleşmenin süresinin bittiğini, halen 450 işçinin alacaklı olduğunu açıkladı. l TEMA’nın geçen yılki raporuna göre bölgenin hemen yanı başındaki Karapınar’da, yeraltı su seviyesi 20 metre, kömür seviyesi 138 metre olarak tespit edildi. Buna göre madenlerde su baskınının kaçınılmaz olduğuna işaret edildi. l 2012’de hem kazanın olduğu madende, hem de bölgedeki bazı madenlerde su baskını oldu. Buna karşılık, sondaj planı dahil hiçbir önlem alınmadı. l Yeraltı sularının yoğun olduğu bölgelerdeki madencilik faaliyetlerinin yapılabilmesi için zorunlu olan 25 metrelik risk sondajı hem kazanın olduğu madende, hem de bölgedeki birçok madende yapılmadı. Buna rağmen çalışma ruhsatı verildi. Ucu ucuna kaçarak kurtulan işçi: Kendimi suçlu hissediyorum Bakan Çelik’e göre ‘güzel bir çalışma’ Şüphelilere adli kontol getirildi Ulaşılabilmesi 6 ay sürebilir Yaşamla ölüm arasında KARAMAN (AA) Kömür ocağında suyu ilk fark eden ve arkadaşlarını uyaran madenci Mesut Öner (22), hayatta kalmak için verdiği mücadeleyi anlattı. Suyun geldiğini fark ederek 4 arkadaşının hayatını kurtaran Öner, içeride mahsur kalan madencilerden Hasan Tuncer’in “diğer bacadaki arkadaşlara haber vereyim” diyerek yanlarından ayrıldığını söyledi. Bir yıldır çalıştığı madende olay günü, evden getirdiği tostu 10 dakikada yedikten sonra yukarıdan sulu kömür gelmeye başladığını fark ettiğini belirten Öner, hemen diğer bacaya geçtiğini söyledi. Suyun geldiğini görünce koşmaya başladıklarını belirten Öner, şunları kaydetti: “Yaşam ile ölüm arasında gidip geldim. Dumandan etkilenmeme rağmen suyun içinde 350 metre koşup, 1100 basamak merdiven çıktım. Nefes alamamaya başlamış, adım atacak halim kalmamış, artık yaşam ümidimi kesmiştim. Ancak gördüğüm ışık umudum oldu. Suyun şiddetinden vagonların çarpışma sesini duydum. Koştukça arkamdan da su geldiği için geriye dönüp bakamadım bile. İçeride kalan arkadaşlarımıza haber veremedik diye kendimi kötü ve suçlu hissediyorum.” Öner, dışarı çıktıktan sonra kusmaya başladığını vurgulayarak, “Beni ambulansa aldılar. Mahsur kalan şefimiz, ‘9 maden ocağı karar aldık. İçeride yenilecek. O karardan dışarıya çıkamayız’ demişti. Üç aydır maaş alamıyorduk. O gün yatacağını söylemişlerdi” diye konuştu. Umutları karartan iddialar İKLİM ÖNGEL ANKARA CHP Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın, Ermenek’teki kurtarma çalışmalarının organize olmadığını belirterek suyun boşaltılmasının 1520 gün sürebileceğini, işçilere de aylar sonra ancak ulaşılabileceğini aktardı. Kurtarma çalışmalarında organize olmadığını belirten Günaydın, Ermenek’te yaşananları, kurtarma çalışmalarının durumunu ve izlenimlerini Cumhuriyet’e anlattı: 4 Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu geldiğinde saat 10.00’dan 18.00’e kadar alanı binlerce polisle birlikte işgal ettiler. Adeta tören alanı yarattılar. Onlar gelmesiyle, çamur olan yollar ve orta meydan kum dökülerek, basılabilir hale getirildi, Polis araçlarının dışında 200 civarında makam aracı vardı. O saatler içinde çalışma yapılamadı. 4 İçerde 11 bin ton su var, 15 santimetre çapındaki borunun içinden akıtılıyor. Ahtapot aracı getirilmişti. Fakat o içeri sokulduğunda, mazotlu araç olduğu için egzoz gazının dışarıya tahliye edilmesi nedeniyle bir uğraş oldu. Oksijen azaldığı için aletin etkinliği de azalıyordu ve tabii ki sık sık çamur ve mil gelmesi nedeniyle de çalışmalar ciddi anlamda aksıyordu. Maalesef kötü bir görüntü, organize değiller. 4 Yetkililer işçilerin 775 metre kotunda yemek yediğini, ancak o hızla gelen suyun işçileri daha aşağı kotlara doğru sürüklemiş olabileceğini anlattı. Bedenlere ulaşılması ayları bulur. 4 Bekleyen aileler de zor durumda kaldı. Sıcak yemek yok, ailelerin yatacak yeri yok. Biz gittiğimiz gün çıkan yemeklerin tamamını güvenlik görevlileri tüketmiş. Zonguldak’tan gelen kurtarma ekibi dahi yemek bulamadı. Yatacak yerleri yoktu. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, soru önergesi ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’a “Ermenek ilçesi Pamuklu köyünde faaliyet gösteren Has Şekerler maden şirketine ait ocağın planında söz konusu terk edilmiş madenin görülmemesinin nedeni nedir? Maden İşleri Genel Müdürlüğü söz konusu planı, orada terk edilmiş bir maden olmasına rağmen, nasıl ve hangi gerekçe ile onaylamıştır?” sorularını yöneltti. İşçilerin hepsi köylü ‘Maden nasıl görülmedi’ ‘Yardım için yolu açın’ eylemi İstanbul Haber Servisi Halk Cephesi üyeleri, Ermenek’te meydana gelen maden faciasında 18 işçinin göçük altında kalmasını ve bölgeye yardımda bulunmak için gitmek isteyen arkadaşlarının Karaman’a sokulmamasını protesto ederek oturma eylemine başladı. Şişli Cevahir Alışveriş Merkezi önünde dün öğle saatlerinde bir araya gelerek “Halktan neyi gizlediğinizi açıklayın. Karaman’a giden yolları açın” pankartı açan eylemciler, bölgeye giden Halk Cephelilerin Karaman’a hiçbir gerekçe gösterilmeden sokulmadığını ileri sürerek göçük altındaki işçilerin aileleri ile dayanışma içinde olmak isteyen arkadaşlarının il ve ilçeye alınacağı güne kadar eyleme devam edeceklerini belirtti. madenin sahibi Uyar devlete 2 milyon TL prim borcu varmış OĞLU MADENDE MAHSUR KALAN GÖKÇE’NİN GÖZYAŞLARI DİNMİYOR Şirket devlete borçlu çıktı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Ermenek’te 18 işçinin kurtarılmayı beklediği madenin bağlı olduğu Has Şekerler Madencilik Şirketi’nin devlete yaklaşık 2 milyon 300 bin TL prim borcu olduğu öğrenildi. Buna karşın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), alacağını tahsil etmek için şirket aleyhinde haciz işlemi başlatmamış. Şirketin sahibi olan Saffet Uyar’ın kardeşinin Söke’de faaliyet gösteren madencilik şirketinin ise SGK’ye 13 milyon TL borcu olduğu ifade edildi. Ermenek’teki maden faciasına ilişkin soruşturmada dikkat çekici bilgilere ulaşıldı. Savcılığın ulaştığı bilgiye göre, Has Şekerler Madencilik, 2013 yılından beri SGK’ye prim borçlarını ödemedi. Bu miktarın yaklaşık 2 milyon 300 bin TL olduğu belirtildi. Ancak devlet, ilginç bir şekilde alacağının peşine düşmedi, şirket sahibinin gayrimenkul veya araçları üzerine haciz işlemi başlatılmadı. Bu durum da şirketin işçilerin haklarından kestiğini, devlete de borç taktığını ortaya koydu. Ticaret Sicil gazetesine göre şirketin tek sahibi Saffet Uyar gözüküyor. Uyar, 25 Haziran 2014 tarihinde diğer ortaklarının hisselerini de üzerine alarak 900 bin TL sermayeli şirketin tek ortağı konumuna yükseldi. SGK kayıtlarına göre yeraltında kurtarılmaya çalışılan işçiler madende doğru dürüst çalışmamış bile. Eylül ayının kayıtlarına göre birçok işçi, “ücretsiz izinli” olarak sigortaları tam gözükmüyor ve ücretleri çok düşük. Örneğin Osman Çoksöyler, eylül ayında sadece 13 gün çalışmış ve 573 TL maaş almış gözüküyor. Kerim Haznedar 10 gün çalışıp 400 TL alırken 7 gün sigortalı gözüken Ali Haznedar ise 280 TL almış. Bahri Üzer, 5 gün sigortayla 205 TL, Tezcan Gökçe 14 gün çalışıp 559 TL para kazanmış. Saffet Uyar’ın ortağı olduğu ancak hisselerinin büyük çoğunluğu kardeşi Şükrü Uyar’a ait olan Söke Şekerler Madencilik/Ege Uyarlar Madencilik’in ise devlete yaklaşık 13 milyon TL borcu saptandı. Kardeş Şükrü Uyar’ın Soma’da da faaliyet gösteren maden şirketi olduğu belirtildi. Yola bakıyorum ama gelmiyor Yurt Haberleri Servisi Ermenek ilçesindeki kömür ocağında mahsur kalan oğlu Tezcan Gökçe için “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” sözleriyle acıyı adeta yüreklere kazıyan Ayşe Gökçe’nin gözyaşları dinmiyor. Üç ayda bir aldıkları maaş ile geçimlerini sürdüren Gökçe, oturma odasının bir bölümü perdeyle banyoya çevrilen iki odalı bir evde yaşamını sürdürüyor. Belinden ve bacaklarından rahatsız olan, tuvalete gitmek için tahta basamakları kullanan Gökçe’nin lastik ayakkabı dışında hiç yeni bir ayakkabısı olmamış. Tüm bunlara rağmen çektiği sıkıntıları bir yana bırakan Ayşe Gökçe’nin tek istediği, oğlunun tekrar eve dönmesi. Ayşe ile Recep Gökçe çifti, evlerine gelen her yabancıyı ise oğullarından bir iyi haber getirdiği ümidiyle kapıda karşılıyor. “İyi haber”geleceği düşüncesiyle kapıya baktığını dile getiren Gökçe, gözüne uyku girmediğini vurguladı. “Dört gündür ağlıyorum. Evlatlarımı çok zor şartlarda büyüttüm. Tezcan, tam bir ekmek bulmuştu, onu da yiyemedi. Ümidi yitirmiyorum. Şu koca dağlar eridi de göstermedi bana evladımı. Dört gündür şuradan gelecek diye beklerim ama yok. Gelir mi diye yola bakıyorum ama gelmiyor” diye konuştu. Mahsur kalan işçilerden Mehmet Baha’nın da daha önce elekçi olarak madenin dışında asgari ücretle çalıştığı, ev kredisini ödemek için yeraltında çalışmayı kabul ettiği ortaya çıktı. Mehmet Baha’nın eşi Emiş Baha, 8 yıllık evli olduklarını, 5 yıl çocuklarının olmadığını, şimdi 2.5 yaşında olan kızı Meryem’in sürekli “Anne babam ne zaman gelecek?” diye sorduğunu söyledi. Emiş Baha, “Eşim elekçiydi, ocakta 2 bin lira veririz demişler. Biz de 40 bin lira kredi çekip ev almıştık. Geri ödemesi 543 lira taksitle 60 bin lira oluyor. Ramazan bayramından itibaren eşim maaşını alamıyordu” dedi. Eşinin 50 lira yevmiye için sabah 08.00’den gece 24.00’e kadar 18 saat çalıştığını anlatan Baha, “Çocuğunun yüzünü bile göremiyordu. Ben hakkımı arayacağım. Patronun yakasını bırakmayacağım” dedi. Kurtarma çalışmalarının yeterince hızlı ilerlemediğini söyleyen Emiş Baha, “Herkes boyunu göstermek için buraya geliyor”diye tepkisini dile getirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in sözleri, madenlerde yaşanan ihmalin nedenini de özetlemektedir. Denetlenen ve kapatılan madenlerin yeniden açılması için bakanlığa baskı kuran Bakan ve milletvekilleri kimlerdir? Sayın Çelik’in sözettiği bakan ve milletvekilleri ile ilgili hangi işlemleri yapmayı planlıyorsunuz? TEMA’nın Ermenek ve çevresindeki maden ocaklarıyla ilgili raporu 2013 yılı Kasım ayında Enerji bakanı Taner Yıldız’a sunduğu öğrenilmiştir. Bu raporun dikkate alınmamasının nedeni nedir? Peş peşe yaşanan ölümlü maden kazalarındaki ihmallerinden dolayı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ı görevden almayı düşünüyor musunuz?” sorularını yöneltti. ‘Bakanlar görevden alınacak mı?’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle