19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 1 KASIM 2014 CUMARTESİ 16 KÜLTÜR Paris’te bir ‘simyacı’... u Sanatçı, bütünüyle maddelerle çalışıp ‘nesneleştirdiği’ yapıtlarını ‘modern sanat mahallesi’ Beaubourg’daki galeride sergiliyor. Kimi zaman zift, kimi zaman gomalak, kimi zaman kum, kimi zamansa metal kullandığı madde! Bazen hepsi bir arada, bazen de tek başına! Son on yıldır geliştirdiği teknik sayesinde eline aldığı kâğıda, toprak altından çıkan binlerce yıllık parşömen ya da deri elyazması havası veren Ece Clarke ile Paris’teki sergisini konuştuk. Clarke, “Dönüşümler” (Transformations) başlıklı serginin gördüğü büyük ilgiden memnun, “çerçevelenmiş ve dolayısıyla sınırlanmış bir resim”den öte, artık bir “nesne”ye dönüşmüş eserleri hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Yaptığınız işi, hiç görmeyen birine anlatın desem? Bir şeyi transforme ediyorum, kâğıt alıyorum elime ve onu dönüştürüyorum. Başta bunun farkında değildim, bunu böyle yapmak için de yapmıyorum zaten, onlar kendileri öyle oluyor. Kullandığım malzemeler hep doğadan gelme. Gomalak mesela, çürümüş bitkiler, kü Ece Clarke sabitlenmesi hoşuma gitmiyor. Sizin için ‘simyacı’ diyorlar.. Doğru ama ben bunları düşünerek yapmıyorum. Sanat okulunda, “Yağlıboya ile akrilik karıştırılmaz” diyorlardı ama ben neden olmasın diyorum. Evet birbirini yemiyor, geçişmiyor ama bir reaksiyon gösteriyorlar birbirlerine, o reaksiyon da bir motif, şekil bırakıyor kâğıt üzerinde. Başka bir şeye dönüşüp alışmadığımız bir şey oluyor. Bu, benim için de bir macera, kâğıt ve malzemeler için de. Eserlerinize baktığımda İtalyan ressam Alberto Burri geldi aklıma... Burri çok sevdiğim bir ressam. Benim bir ressam olarak Turner ’dan, Rembrandt’ın ışığından, Kiffer’den etkilenmemem mümkün değil! Bunları görüp okurken bilinçaltına giden bir sürü şey var muhakkak. Ama gerek gravürde gerek resimde mümkün olduğunca özgün kaldım. Neticede etkiyi doğadan alıyorsunuz, tutup bir başkasının yaptığı şeyi tekrarlamıyorsunuz. Ayrıca İstanbul’da büyüdüm ben! Benim kültürümde eski taş, tuğla, çeşme görmeye alışıktır insan. Adnan Çoker evime geldiğinde “İstanbul’un eskiliğini görüyorum bu eserlerde” demişti. [email protected] Ece Clarke doğadan gelme malzemeleri dönüştürdüğü yapıtlarını sergiliyor ‘Yunus Nadi’ karikatürleri Avanos’ta Kültür Servisi Yunus Nadi Karikatür Yarışması’na katılan karikatürlerden oluşan bir sergi bugün Nevşehir’in Avanos ilçesinde kapılarını açıyor. Kâmil Masaracı’nın hazırladığı seçkideki eserler Avanos C+ Karikatürlü Ev’de 14 Kasım’a kadar görülebilecek. Daha sonra diğer “Karikatürlü Ev”lere de dolaşacak olan sergide Oğuz Gürel, İhsan Kocagöz, Serdar Günbilen, Ahmet Ümit Akkoca, Aziz Yavuzdoğan, Burak Ergin, Cemalettin Güzeloğlu, Doğan Arslan, İ.Serdar Sayar, Ahmet Öztürklevent, Muammer Olcay, Mehmet Arslan, Ahmet Büyükmehmetoğlu, Mehmet Kahraman, Musa Gümüş, Ömer Çam, Şevket Yalaz ve Mustafa Yıldız’ın eserleri yer alıyor. çücük hayvanların kurumuş hali. Antikacılar onu ispirtoya bırakıp cila olarak kullanırlar ama ben ham olarak kullanıyorum. Zifti de çok seviyorum. Bu malzemeleri kâğıda nüfuz ettirecek şekilde çalışıyorum. Kullandığım kâğıtsa, pamuk miktarı hayli yüksek, İngiltere’nin So merset bölgesinden, el yapımı bir kâğıt. Kâğıt denince çok kırılgan, hassas gibi düşünüyoruz ama esasında kuvvetli bir malzeme. Kâğıtları öyle bir işlemden geçiriyorum ki yaşlanıyor lar, topraktan çıkmış gibi oluyorlar. Kimi kadife, kimi deri, kimi plastik gibi; seramiğe benzetenler bile oluyor. Kâğıtlara dokusunu kazandırdıktan sonra ‘nesne’leştiriyorsunuz adeta... Kâğıt üzerinde çalıştıktan sonra bu kâğıtları nasıl, ne şekle sokacağım sorusu geliyor. Bunu hiçbir zaman planlayarak, “bu renk buna uysun” diye yapmıyorum. Bir de bu işleri silindire dönüştürüyorum mesela. Bunda beni heyecanlandıran birkaç unsur var: Bir kere silindirde son ve başlangıcın birleştiği nokta incecik bir çizgi! Sonra bir de iç mekân çıkıyor ortaya ve onu görmüyoruz. Bazılarına küçük parlak taşlar koyuyorum, insanların “içeride de bir şeyler var” diye ilgisini çekmesi için. Yaptığım işi forma sokarken kuvvetli mıknatıslar kullanıyorum. İstediğimde mıknatısları çıkarıp kâğıt, dosya haline getirebiliyorum. Bir şeyin çok Ebola farkındalığı için ‘Afrika, Ebolayı Durdur’ u Pek çok Afrikalı müzisyenin yaptığı şarkı Afrika’nın radyo istasyonları ve TV kanallarından yayınlanacak. Kültür Servisi Uluslararası sivil toplum kuruluşları eboladan korunma çalışmaları için destek çağrılarında bulunurken Fildişi Sahilli reggae yıldızı Tiken Jah Fakoly ile Malili müzisyen Salif Keita, “Afrika, Ebolayı Durdur” projesi için stüdyoya girdi. Afrika’nın en tanınmış müzisyenlerinden bazıları, ebola konusundaki farkındalığı artırmak ve insanların kendilerini bu hastalıktan nasıl koruyacaklarını anlamalarına yardımcı olmak amacıyla hazırladıkları bir şarkıyı kayda aldı. “Afrika, Ebolayı Durdur” adlı şarkıya Malili müzisyenler Amadou & Mariam, Salif Keita, Oumou Sangaré ve Kandia Kouyaté, Gineli şarkıcılar Mory Kante ve Sia Tolno, Fildişili reggae yıldızı Tiken Jah Fakoly, Kongolu vokalist Barbara Kanam ve Senegalli rapçi Dider Awadi katkıda bulundu. Hastalık konusundaki bazı uyarılar ile umudu bir araya getiren, hekimlere güvenmenin, hasta ya da ölü kişilere dokunmamanın, gerekli sağlık ve temizlik kurallarını uymanın önemini vurgulayan şarkı hem Fransızca, hem de Batı Afrika’da yaygın biçimde konuşulan yerli dillerde söyleniyor. Şarkı, Afrika’nın dört yanındaki radyo istasyonlarından yayınlanırken videosu da Avrupa ve tüm Afrika’daki TV kanallarından izlenebilecek. Behiç Ak’a roman ödülü Kültür Servisi Gazetemiz çizerlerinden, karikatürist yazar Behiç Ak, “Yaşasın Ç Harfi Kardeşliği!” kitabı ile Ankara Üniversitesi ÇOGEM 2014 Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Roman Ödülü’ne değer görüldü. Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (ÇOGEM); edebiyat yapıtlarının çocuk ve gençlerin gelişim süreçlerindeki yerini, bilimsel bir anlayışla kamuoyu ile paylaşmak; okuma kültürü konusunda duyarlık oluşturmak amacıyla verdiği ödüllerin seçici kurulunda Muzaffer İzgü, Gülten Dayıoğlu, Yalvaç Ural, Adnan Binyazar, Emin Özdemir, Prof. Dr. Selahattin Dilidüzgün ve Prof. Dr. Sedat Sever yer alıyordu. Behiç Ak’ın “Yaşasın Ç Harfi Kardeşliği!” adlı kitabı Günışığı Kitaplığı’nca yayımlanmıştı. ‘1001 Güzel Kitap’ müzayedesi bugün Denizler Kitabevi’nde Denizler’de tarih yolculuğu ALİ DENİZ USLU İstanbul’da “kitapçı” denince akla birkaç dükkân gelir, bunlardan biri de Kaptan Turgay Erol’un hayatını adadığı İstiklal Caddesi’ndeki Denizler Kitabevi’dir. Denize ve denizciliğe dair ne ararsanız orada bulabilirsiniz. Elbette yalnızca denizcilik de değil, İstanbul saklıdır orada. Sahaflık konusunda da en iyilerin başında gelir bu tarihi mekân. Haritalar, resimler, gravürler, minyatürler, biblolar, eski fotoğraflar... Aklınıza ne gelirse, hatta çoğu zaman aklınıza gelmeyenler! Denizler Kitabevi şimdi de klasikleşen müzayedelerinden birini daha yapıyor. “1001 Güzel Kitap” isimli müzayede bugün 14.0017.30 arasında Point Hotel Barbaros’ta gerçekleşecek. Bu müzayedeki eserler yeni başlayanlar dan ileri derecedeki koleksiyonerlere kadar her seviyedeki meraklıya hitap eder türden. Gerek nadirlik, gerek kondisyon, gerekse bilgi ve konu itibarıyla çok geniş bir yelpazede. Peki, neler mi var? Büyük bir tarih serüveni sizi bekliyor eğer meraklıysanız. Yazarlarından padişahlara imzalı kitaplar, saray ciltleri, Çanakkale Savaşları ile ilgili birçok eser, Türk topraklarında yapılan seyahatnameler, 1493’ten bugüne İstanbul gravürleri, Osmanlı İmparatorluğu haritaları, dekoratif objeler, Nâzım Hikmet, Halide Edip, Orhan Veli, Ziya Gökalp gibi meşhur edebiyatçılarımızın ithaflı, imzalı kitapları, fotoğraflar, yayımlanmamış el yazısı eserler, mektuplar... Öyle çok eser var ki. www.denizlerkitabevi.com’daki katalogdan bu tarih yolculuğuna çıkabilirsiniz. Müzayedeye çıkacakların do yurucu bilgilerini de çok güzel derlemiş Denizler Kitabevi. Evet, Turgay Erol kendi deyişiyle karaya vurmuş bir kaptan ama müzayede kataloğuna düştüğü not onun sahaflıkla ilişkisini de özetliyor: “Denizler Kitabevi’nin müdavimleri sorar bazen... ‘Nasıl denizcilik gibi tutkulu bir mesleği bırakıp da sahaflık gibi böyle durağan bir iş dalına geçebildin’ diye. Cevabım hep aynı oldu: Kusura bakmayın ama kitabevimizde kopan fırtına okyanusta kopmuyor maalesef.” ‘Manaki Kardeşler İstanbul’da’ Kültür Servisi Balkanların ilk sinematografları olan Manaki Kardeşlerin restore edilmiş filmleri ve sinemacı kardeşlerin çekmiş olduğu fotoğraflardan oluşan bir sergi İstanbullu sanatseverlerle buluşuyor. ESR Film, Sinematek Makedonya ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu SinemaTV Merkezi ortaklığıyla düzenlenen etkinlik Türk sinemasının 100. yılı sebebiyle gerçekleştiriliyor. Manaki Kardeşler, bazı sinema tarihçileri tarafından Türkiye’de sinemanın başlangıcı olarak kabul ediliyor. 613 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan “Manaki Kardeşler İstanbul”da etkinliğinin açılışı 6 Kasım Perşembe günü Prof. Sami Şekeroğlu SinemaTV Merkezi’nde yapılacak. Manaki Kardeşlerin bütün filmlerinin DCP kalitesinde gösterileceği özel etkinliğe Makedon besteciler Blagoi Maratov ve Bojan Maratov canlı performanslarıyla eşlik edecek. Sinemacı kardeşlerin 1898 ve 1940 yılları arasında çekmiş olduğu çeşitli fotoğraflarından oluşan sergi de yine Prof. Sami Şekeroğlu Sinema – TV Merkezi’nde izlenebilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle