24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2014 ÇARŞAMBA 6 HABERLER MEB’e okullarda mescit önerisinden sonra öğretmenlerden din laboratuvarı önerisi geldi Laboratuvarda din eğitimi SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Tüm liselere mescit açılmasının önünü açan Milli Eğitim Bakanlığı’nın önüne din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinden yeni bir teklif geldi. Düzce Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi zümre başkanları, bakanlık desteği ve Diyanet İşleri Başkanlığı işbirliği ile okullarında “din laboratuvarı” açılmasını istedi. Din öğretmenleri din laboratuvarının din öğretimi için sadece imam hatip liseler için değil, düz liseler için de bir “ihtiyaç” olduğunu dile getirdi. Önerinin, eğitim politikalarına yön veren, aralıkta toplanacak Milli Eğitim Şurası öncesinde “ilk kez” dile getirilmesi dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanlığı, eylül ayında Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde düzenleme yapmış, “Hizmet odaları” başlığı altında “Okullarda ibadet ihtiyacı için doğal aydınlatmalı uygun mekân ayrılır” düzenlemesi yapılmıştı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, düzenleme ile ilgili soru karşısında, birçok okulda öğretmenlerin ve isteyen öğrencilerin ibadet etmeleri için ayrılan yerler bulunduğunu, ancak bunların genellikle bodrum katlarında uygunsuz yerlerde olduğunu söylemiş, “Onu netleştirmek için yönetmeliğimizde gün ışığı alabilir yerlerde bunların açılması gerektiğini vurguladık” demişti. 4 yılda bir ilgili tüm tarafları toplayarak eğitim politikasına yön vermek için Milli Eğitim Şurası toplayan MEB, 19. Milli Eğitim Şurası’nın 26 Aralık tarihlerinde toplanmasına karar verdi. Tüm il milli eğitim müdürlüklerinde şura için hazırlık çalıştayları yapılırken, her eğitimöğretim döneminin başında yapılan zümre öğretmenler kuru lu toplantıları ve bu toplantılarda bakanlığa gönderilmek üzere alınan kararlar da şura açısından önem kazandı. Düzce’de il çapındaki imam hatip liseleri ve temel eğitim liselerinin din kültürü ahlak bilgisi öğretmenlerinin yer aldığı toplantı tutanaklarına göre, din öğretmenleri, “Okullarında din dersliğine ihtiyaç olduğu, laboratuvarın oluşturulmasının din öğretimi için gerekli olduğu, bunun için okul müdürlükleri ve Milli Eğitim Bakanlığı desteği ile din laboratuvarı oluşturulması gerektiğini” ifade etti. İl genelinde din laboratuvarı “ihtiyacının” sadece imam hatip liseleri için değil, liseler için de olması gerektiğini savundu. Din laboratuvarı için “MEB ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın işbirliği yapması gerektiği” vurgulandı. Cumhuriyet Yeniden... Hemen sınırın öte yakasında kanlı bir savaş sürüyor, top sesleri sınırın bu yakasındaki köylerden kasabalardan duyuluyor, havan mermileri arada bir bu tarafa, evlere, tarlalara düşüyor. Ne oluyor orada? Bir süre öncesine kadar görece sakindi. Ne zaman ki Batı, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki rejimleri yıkmaya, yerlerine petrolü garanti altına alacak daha “demokratik” rejimleri ikame etmeye karar verdi, işte o zaman savaşın vahşi çığlığı duyulmaya, kulakları sağır etmeye, insan ortadan kaybolup gitmeye başladı. Şimdi artık oralarda savaşanlar, savaştan kaçanlar, sığınanlar ve sığınamayanlar var. Çocuklar, kadınlar bu savaşın çaresiz kurbanlarıdır. Savaşın şimdilik kazananı ise çağ dışı bir ilkelliktir. Tarihin eski sayfalarından fırladı çıktı; karşımızdadır ve utanmaz bir pervasızlıkla, “İslam Devleti mücahidi, Ezidi kadınları ister cariye olarak haremine alabilir, isterse satabilir” diye konuşuyor. Dahası var; “Allah’a şirk koşanların hiçbir hakka sahip olmadıklarını, Ezidi kadın ve çocukların IŞİD savaşçıları arasında şeriata göre bölüştürüldüğünü” söylüyor. “Vakit geçmeden köleliğin yeniden kurulması gerektiğini” savunuyor. Bütün bunlar bir karalama kampanyasının ürünü uydurmalar değil, IŞİD’in İngilizce internet dergisi Dabiq’te açıkça ilan edilmiş ilkelliklerdir. HHH Bütün bunlar bize sahip olduklarımızı korumanın zorluğunu, durumun istikrarsızlığını, ulusal ve uluslararası statükonun güven vermediğini söylüyor. Sahip olduğumuz ve şimdi tehlikede, tehdit altında olduğunu söylediğimiz Cumhuriyetimizi korumanın gittikçe zorlaştığını anlatıyor. Gelişmeler, IŞİD’in vahşi ideolojisini neredeyse kutsayan anlayışın bizim sokaklarımızda da dolaşmaya başladığını gösteriyor. Daha da vahimi, iktidarın, sahip olduğu ideoloji nedeniyle sınırın öte yakasındaki bu ilkellikle arasına kesin bir çizgi çekmemekte ısrarlı oluşudur. Cumhuriyetimizin karşı karşıya kaldığı tehlike ve tehdit, yalnızca sınır ötesinden değil, asıl olarak bu yakadakilerin o yakayla ideolojik hısımlıklarından kaynaklanıyor. HHH Peki biz bu tehlikeyi ve tehdidi savuşturabilir, cumhuriyetimizi kurtarabilir miyiz? Cumhuriyetin kendi statükosunu kıramadığı, bu nedenle laik demokratik cumhuriyetin ağır bir yara aldığı ortada. Demokratikleşmeyi ağırdan alan, laikliği savunmanın güvenli ve halka dayanan bir yolunu bulamayan Cumhuriyetin pek çok temel ilkesi yozlaştırılmıştır. Daha da vahimi, ülkenin yönetimi, demokratik cumhuriyet ilkesine düşman bir ideolojinin hâkimiyeti altındadır. Bu cumhuriyet artık önceki dönemlerin statükosu savunularak kurtarılamaz. Kurtuluş ve Kuruluş’un kurduğu yapı bundan böyle ancak aşılarak kurtarılabilir. Savunma konumu cumhuriyeti kurtarmak için yeterli olmayacaktır. Birinci Cumhuriyetimiz 12 Mart ve 12 Eylül’de aldığı yaraları iyileştiremeden, bir çıkış yolu bulamadan birikmiş ideolojik kinini iktidara taşımayı başaran bir ekip tarafından işgal edildi. Şimdi biz yaralı bir “İkinci Cumhuriyet” dönemini yaşıyoruz. “İkinci Cumhuriyet” iddiasının patent sahipleri tarihsel gelişme doğrultusunda aşılmasını değil, yıkılmasını savundukları cumhuriyetin başına gelenler karşısında şimdi hayretler içinde, “ama biz bunu istememiştik ki” feryadındalar. Ne yazık ki iş işten geçmiştir. HHH Şimdi iş Türkiye’nin solcularının, sosyalistlerinin, aklı başında demokratlarının üzerindedir. Cumhuriyet, artık geçmiş dönemlerin statükosunu savunarak değil, ilkelliği, ilkellikle akraba ideolojileri kesin bir yenilgiye uğratacak kararlılıkla, kendi statükomuzu aşarak kazanılabilecektir. Bu savaş savunma konumlarından kazanılamaz. Saldırgana karşı en iyi strateji ve taktik kararlı bir mücadeledir. Bu mücadele kazanılamazsa sınırın öte yakasındaki tarih dışı ilkellik sınırdan içeri girecek, içerideki ağır tahribatın üzerine çıkacak, tüm ülkeyi Kurtuluş ve Kuruluş yıllarının öncesine, koyu bir karanlığa mahkum edecektir. Saldırıdan kurtulmak gerilemekle, küçük kazanımlarla avunmakla değil, gerçekten laik, gerçekten demokratik, gerçekten bağımsız, ufku açık bir cumhuriyeti yeniden kurmak amacında birleşmekle mümkündür. Düzce’den MEB’e öneri Şura öncesi kritik zümre toplantıları l Esenler İHL’de karma eğitim kalktı Erkek ve kız öğrenciler birbirlerini görmeyecek İstanbul Haber Servisi Esenler’de bulunan Akşemsettin İmam Hatip Lisesi’nde karma eğitim kaldırılarak, erkek ve kız öğrencilerin ayrı saatlerde eğitim gördüğü uygulamaya geçildi. Evrensel gazetesinde yer alan habere göre, eğitim döneminin başından itibaren erkek öğrenciler sabahçı, kız öğrenciler ise öğlenci olarak eğitim görüyor. Okuldan ismini vermek istemeyen eğitimciler, “İslam ahlakı” gerekçesiyle kız ve erkek öğrencilerin ayrıldığını, “erkek öğrencilerin kız öğrenciler için kavga etmesinin engellenmesi”nin amaçlandığını söylediler. Bu uygulamaya tepki gösteren Eğitim Sen İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Hüseyin Özev, “İmam hatiplerde karma eğitim hedef alındı. Bu hamlelerin tepki çekip çekmediğine bakılıyor” dedi. Ortaokul öğrencilerinin kendi kararlarını veremeyecek yaşta olduğunu anımsatan Özdev, “Karşı cinsi tanımadan büyüyen birey karşı cinsi tabu olarak değerlendirecek. Laik demokratik bir ülkede bu tip uygulamalar kabul edilemez” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle