24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EKİM 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA CUMHURİYETİN 91. YILINI KUTLUYORUZ 23 Nasıl bir Türkiye hayal ediyorum? Bülent Eczacıbaşı Kadın erkek eşitliğinin içselleştiği... Y oksulluk ve savaşların sona erdiği bir dünyada, barış içinde mutlu yaşayan ve refah düzeyi yüksek bir Türkiye hayal ediyorum, hepimiz gibi; ve bu hedefe ulaşmanın bir “hayal” olmaktan çıkmasını umuyorum. Böyle bir dünya için, gelişmiş ülkelerin gittikçe yaklaşan bir gelecekte kendilerini de tehdit edecek ihtiraslarından, gelişmekte olan ülkelerin de dar görüşlü yönetimlerden kurtulmalarını umuyorum. Hayal ettiğimiz Türkiye’ye ulaşmak için; etnik ve dinsel düşmanlıklardan kurtulunması, kadınerkek eşitliğinin içselleştirilmesi, hukukun üstünlüğü bilincinin yaygınlaşması, çoğulcu bir anlayışın kökleşmesi, gelecek kuşaklara yaşam hakkı tanıyan “sürdürülebilir” kalkınma anlayışının hepimiz tarafından benimsenmesi gerekiyor. O engeller güç kaybettikce, insan hak ve özgürlüklerini esas alan hukuk devletinin pekişmesinin, bilim, teknoloji ve eğitimde ilerlemenin, kaynak israfını önleyen rekabet düzenine dayalı, gelir dağılımının adilleştiği, sürdürülebilirliği güvence altına alan bir ekonomi yapı ve yönetiminin ortamı oluşacaktır. Ben bu hayalin gerçekleşeceğini ümit edebileceğimizi düşünüyorum; çünkü, tüm politik, etnik ve dinsel grupların kendi içlerinde, derinden derine dönüşüme uğramakta olduklarını ve başta saydığım koşulların gelişmekte olduklarını görüyorum. Eczacıbaşı Holding ve IKSV Yönetim Kurulu Başkanı Eşitlikçi, halkçı, emeğin sömürülmediği... KP iktidarı, en temel demokratik hak ve özgürlükleri giderek daha fazla kısıtlayan baskıcı bir rejime dönüştü. Bu koşullar altında en büyük ihtiyacımız demokratik bir cumhuriyettir. Bunun yegâne teminatı bu ülkenin tüm değerlerini üreten işçi sınıfının emeğin taleplerine sahip çıkabildiği bir örgütlülüğe sahip olması ve bu örgütlülüğün demokratik bir cumhuriyet mücadelesindeki yeridir. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne işçileri, emekçileri yok sayan ve işçi sınıfının müdahil olamadığı bir cumhuriyetin demokrasi getirebileceğine bizlere inandırmaya çalışan bir anlayış hâkim oldu. A Arzu Çerkezoğlu AKP iktidarının “Yeni Türkiye” söylemiyle önümüze çıkardığı “cumhuriyet” ise ortalığı boğduğu biber gazının dumanı ve TOMA’ların tazyikli sularının arasından seçilebildiği kadarıyla halkçıkamucu ne kadar kırıntı kalmışsa onları da yok etmeye çalışan bir anlayış taşıyor. AKP’nin kurmaya çalıştığı bu “yeni” rejim, her türlü eşitsizlik biçimini yeniden üreten neoliberal programın da doğal bir sonucudur. Adliyeler ve hapishaneler büyürken adaletin yok olması, sermaye büyürken emeğin haklarının yok olmasının doğal bir sonucudur. İşte bu nedenle bu rejime karşı demokratik bir cumhuriyet iddiası ancak eşitlikçihalkçıkamucu bir cumhuriyet iddiası ile birlikte var olabilir.    Özellikle hepimizin aynı gemide olmadığının anlaşıldığı kriz dönemlerinde, geniş kitleler kimlikleri üzerinden bölünmeye, ayrıştırılmaya çalışıldı. Bu nedenle demokratik bir cumhuriyet mücadelesinin programında barış, kardeşlik ve laiklik değerleri de yer almalıdır. AKP’nin devletleştiği bir ortamda artık şunun net bir şekilde anlaşılması gerekir ki, bu ülkede eşitlikçi, halkçı, kamucu, laik, sosyal nitelikleri olan demokratik cumhuriyet iddiası koruyucu/ savunmacı değil kurucu bir iddiadır. Bu kurucu iddianın öznesi ise özellikle son iki yıldır sokaklarda ortaya çıkmaktadır. AKP’nin yağma ve talan politikalarına karşı kentleri ve doğayı savunanlar, toplumsal yaşamdaki dayatmalara karşı direnen gençler ve kadınlar, savaşa ve mezhepçi politikalara karşı barış, kardeşlik ve eşit yurttaşlık isteyenler ve AKP iktidarının neoliberal dönüşümüne karşı emeğin hakları için mücadele eden işçiler demokratik cumhuriyetin kurucu özneleri olacaktır. DİSK Genel Sekreteri İşçinin açlıkla tehdit edilmediği Pevrul KAVLAK Gençlerin omzunda yükselen, lider bir Türkiye S evgili babam Sabri Bey ve amcam Asım Bey, Ülker’i kurdukları zaman Cumhuriyet henüz 21 yaşındaydı. Rahmetli babam ise daha 24’ünde bir genç girişimciydi. Bizim hikâyemizde bu yaşların, yılların önemi var. Çünkü hikâyemiz genç bir adamın genç bir ülkeye güvenerek, geleceğini inşa etmek için duyduğu cesareti konu etmektedir. Ben de bugünden geleceğe baktığımda, gençlerin omuzlarında yükselen, dinamik ve lider bir Türkiye görebilmeyi arzu ederim. Önümüzdeki dönemde sadece nüfusu ve ekonomisi ile değil; bilime, sanata ve teknolojiye verdiği yön ile güçlü bir Türkiye göreceğimizi düşünüyorum. Gençlerimizin çevresel sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk alanlarını ihmal etmemeleri; hem kendileri hem de gelecek nesillerimiz için yepyeni bir Türkiye’ye koşmaları en büyük umudumdur. Çocuklarımızın sanat ve sporla uğraştığı, gençlerimizin eğitim esnasında yeni teknolojiler ve inovasyon ile tanıştığı, ekonomik gücümüzün arttığı ve global markalar üretip dünyaya sattığımız parlak bir Türkiye’ye doğru hızla ilerlediğimizi düşünüyorum. Yeter ki sosyal hayatımıza vicdanımızın sesi ve sağduyu hâkim olsun. Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı M ustafa Kemal Atatürk’ün tanımladığı gibi, cumhuriyet fazilettir ve ben erdemli insanların seslendirdiği bir cumhuriyette yaşamak isterim.Tarihsel ve toplumsal kazanımların, kişisel hırslar için feda edilmediği, insan odaklı çağdaş demokrasinin kalkanı olan bir cumhuriyette yaşamak isterim. Adalet dağıtılırken ve vergi toplanırken kuşku duyulmayan bir cumhuriyette yaşamak isterim. Ülkemin madenlerinden zenginlik fışkırmalı; ceset değil. İşçiler açlıkla tehdit edilmemeli. Toprak, kömürü de, demiri de ekini de helal alın teri dökülünce vermeli; gözyaşı değil. Emeğin en yüce değer olduğuna inanılan, emekçilerin köleleştirilmediği ve kendi geleceğini belirlemek için korkmadan örgütlenebildiği bir cumhuriyette yaşamak isterim. Ve bundan tam 91 yıl önce, acı, kan ve yoksulluk içinde kurulup bana armağan edilen Cumhuriyet, örselenmesin diye göğsümü siper ederim. Türkİş Genel Sekreteri Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Murat ÜLKER İcat çıkaran, bilim üreten bir Türkiye... 2 023 yılında bir sabah gözlerinizi açtığınızda nasıl bir Türkiye’de uyanmak isterdiniz diye sorulduğunda, dünyada en çok yaşanmak istenen ilk 10 ülke içinde ismi geçen bir Türkiye görmek istiyorum. Türkiye’nin bu müthiş girişimci ruhuyla daha ileri hedeflere ulaşacağına da inanıyorum. Türkiye kendi markalarıyla varlığını ve gücünü kanıtlayacaktır. Ve bunu da hep birlikte, elbirliğiyle başaracağız. Bu anlamda, benim Türkiye için şöyle hayallerim var: Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına giren, Araştırma ve geliştirmeye dayanan yenilikçi ve rekabetçi bir ekonomik model kurmuş olan, Dünyanın 500 en büyük şirketi içinde 20 küresel milli şirketleriyle yer alan, En az üç sektörde dünya lideri olan, dünyada tanınan 10 marka üreten, İcat çıkaran, bilim üreten ve ihracatının dörtte biri ileri teknoloji ürünlerinden oluşan bir Türkiye, Ekonomisiyle, birinci sınıf demokrasisiyle, tarihsel birikimiyle, kültürel zenginliğiyle, bütün dünyanın örnek aldığı bir Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği yönde, diğer milletlere de önderlik eden bir Türkiye, Dünyadaki yeri tarihteki yerine yaraşan bir Türkiye görmek istiyorum. TOBB olarak böyle bir Türkiye hedefine ulaşmak, gelecek nesillere böyle bir ülke bırakabilmek arzusuyla çalışıyoruz. 21’inci yüzyıl dünyaya kapılarını kapatıp slogan üretenlerin değil, araştırmalarını bilgi, iletişim ve teknoloji ile bütünleştiren, stratejik hedeflerini halkına benimsetebilmiş ve bunları ciddiyetle uygulamaya geçmiş ülkelerin yüzyılı olacaktır. Küresel ortamın dışında kalan ülkelerse, rekabet güçlerini, refahı ve özgüvenlerini kaybetme riskiyle karşılaşacaklardır. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Kocaman sıfırlar hayal ediyorum... N asıl bir Türkiye hayal ediyorum diye sorulduğunda aklıma sadece çocuklar geldi. Çocuklar için sıfırların olduğu bir ülke hayal etmeye başladım... Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada sıfır çocuk ve anne ölümünün olduğu, sıfır çocuğun açlık yaşadığı, aile içinde, çevresinde, okulda ve sokakta şiddet gören sıfır çocuk hayal ettim. Ama hepsinden önemlisi sevgiden mahrum olmayan ve hiçbir zaman olmayacak sıfır çocuk. Sıfırlardan sonra, bir’lere geçiyorum... Bir çocuğun bi le eğitim hakkından yararlanamadığı bir dünyada bu bir sayısının bile bize çok geldiği, insanların “olmaz bu!” dediği bir ülke hayal ediyorum. Potansiyeline erişemeyen, eşit fırsatlardan yararlanamayan bir çocuğun bile kalmaması için sadece konuşmaların değil, eylemlerin hayata geçirildiği, kaynakların seferber edildiği bir Türkiye. Bir çocuğun bile gülmediği bir dünyanın bize dar gelmesini hayal ediyorum. Bu sıfırlar ve birler yetmez ülkem için yüzde yüzler gerekiyor diye düşlüyorum Çocuğun hayatında en önemli evresi olan ilk altı yılında yüzde yüz çocuğun ve ailesinin ihtiyacı olan tüm sağlık ve eğitim olanaklarından sonuna kadar yararlandığı, yüzde yüz çocuğun ücretsiz kaliteli bir okulöncesi eğitim alabildiği ve okula hazır başladığı, yüzde yüz çocuğun öğrenmesi ve başarması için kucak açmış nitelikli okullar, öğretmenler ve eğitim imkânlarının olduğu bir ülke hayal ediyorum… Yüzde yüz kız çocuğunun oğlan çocuk ile aynı eğitim haklarından ve daha sonra iş olanaklarından yararlandığı, arkasından çocuk sahibi olmanın hiçbir kadın için çalışma hayatına engel olmadığı, annelik kadar babalığın da kutsal ve etkin olduğu bir toplum hayal ediyorum. Hepimizin ortak noktası, bir zamanlar çocuk olmamız. Çocukken nasıl sevildiğimiz, bakıldığımız, korunduğumuz ve eğitildiğimiz nasıl bir yetişkin olacağımızı ve nasıl bir toplum yaratacağımızı belirliyor. O zaman da çocuklar için bu sıfır, bir ve yüzde yüzleri gerçekleştirmek için el ele verdiğimizi hayal ediyorum. AÇEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Kolektif aklın önemini kavramış... PROF. DR. Bilsay KURUÇ CUMHURİYET’İMİZİN KUTLU OLSUN Cumhuriyet, ‘Tam bağımsızlıktır’ Cumhuriyet, ‘Ulusdevlettir’ Cumhuriyet, ‘Laikliktir’ 91. YILI Ayla GÖKSEL Nitelikli bir eğitim yapısına kavuşacağımız... macımız, Türkiye’nin: Yüksek gelirli ülkeler arasında yer alan ve zenginliğini bireylerin refahını yükseltmek için kullanan; gelir dağılımında ve bölgesel kalkınmada eşitsizlikleri çözmüş; Bilimde, teknolojide, sanatta ve tasarımda dünyada söz sahibi; Toplumun tüm kesimlerine nitelikli sağlık hizmetlerini sağlayan; yaşam beklentisini yükseltmiş ve çocuk ölümlerini önlemiş; Farklı inançlara, etnik kökenlere, siyasi görüşlere ve yaşam tercihlerine sahip kesimlerin toplum içinde kendilerini eşit hissettikleri; Emeğe, üretime, çalışmaya değer veren, iş yaşamında barışı ve huzuru sağlamış bir ülke konumuna ulaşmasıdır. Bu konuma ulaşan Türkiye, Evrensel insan hakları ilkelerinin, demokratik değerlerin, kadınerkek eşitliğinin, sadece yasalarda kalmadığı; toplumun yaşamına yansıyan ve bireylerce de benimsenen; Bireylerinin birbirine saygı ve güven duyduğu, bağnazlıklardan arınmış, farklılıkların hoşgörüyle karşılandığı, kutuplaşmaların olmadığı; Dogmalardan kurtulmuş, bağımsız düşünebilen, çok iyi eğitilmiş bireylerin yaşadığı; olektif aklın, bilimin K ve aydınlanmanın gücü sayesinde kendi Cumhuriyet, ‘Erdem ve Bilgidir’ Cumhuriyet, ‘KadınErkek Eşitliğidir’ Cumhuriyet, ‘Çağdaş Eğitim ve Çağdaş Sanattır’ Cumhuriyet, ‘Yurtta ve Dünyada Barıştır’ Cumhuriyet, ‘Özgürlük’ ve ‘Özgür Yaşama güvencesidir’. A Evrensel etik değerleri paylaşan, tarihi ve kültürel değerlere ve doğaya saygı duyan bir toplum olarak, diğer toplumlara da örnek olacaktır. Bu hedeflerimize ulaşmanın ilk adımı ve önkoşulu, en önemli kaynağımız olan gençlerimizi daha fazla gecikmeden nitelikli eğitim olanaklarına kavuşturmaktır. Okulöncesi eğitimden yükseköğretime kadar; bilimin, aklın ve liyakatın hâkim olduğu ve Türkiye’yi uluslararası her türlü karşılaştırmada ön sıralara taşıyacak bir eğitim sistemi kurmak zorundayız. Eğitim sistemimizin gereksinim duyduğu köklü reformlar, eğitimci kadroların niteliği ve maddi kaynaklar bilinmektedir. Eğitim sistemimizde özlediğimiz dönüşüm, toplumun ve siyaset kurumunun bu yöndeki iradesini beklemektedir. ODTÜ Rektörü iradesiyle kendi kendini aşabilecek bir toplum yapısına ulaşmamızı hayal ediyorum. Biz bunu 20. yüzyılın ilkyarısında öğrenmiştik. Türkiye’nin 20. yüzyıla girişini yaratanlar, aynı zamanda bunun niçin bilimsellikle, aydınlanma ile ve toplum çapında olması gerektiğini bize ilk öğretenlerdi. Şimdi ise genç kuşağımız bizim yegâne büyük kaynağımız olmalı. Ancak açık konuşmalıyız ki, Türkiye için bugünkü koordinatlarıyla en ciddi reel açık, insan tablosunda. Emeğin, insanın 21. yüzyıl için en büyük değer olacağını kavrayamayan zihniyetlerde. Bu zihniyetin yok olacağı bir Tür Bu ülkenin kadınları, Mustafa Kemal’in ‘yaptıklarının yıkılmasına’ asla izin vermeyecek; korkunç bir ihanete uğrayan tüm bu değerleri savunmaya devam edecek ve sonsuza kadar yaşatacaklardır. KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ Ahmet Acar kiye hayal ediyorum. DPT Eski Müsteşarı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle