06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2014 ÇARŞAMBA 28 EKONOMİ [email protected] İngiltere’de kurulu 1 Pound’luk şirket, Katmerciler’e 2 milyon dolarlık fatura kesti TOMA’dan çıkan naylon fatura 250 TOMA’lık Cumhuriyetin 91. yılını hüzünle kutladığımız bugün, Cumhuriyetin temel kurumlarındaki bozulmayı kanıtlayan güncel bir örneği, yeni gelişmeleriyle paylaşacağım. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 65 adet yeni TOMA için, davet usulü ve açık eksiltme yöntemiyle yaptığı ihalede, “en uygun teklifi” toplam 40.6 milyon TL’ye ulaşacak biçimde Katmerciler Araç Üstü Ekipman A.Ş’nin verdiğine ilişkin “kulis” bilgilerini geçen hafta aktardık. Yazıdaki tüm veriler, ertesi gün CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından bir soru önergesiyle Meclis gündemine de taşındı. Bugün o yazının üzerinden dört gün geçti. Ne doğrulama ne de yalanlama... 40.6 milyon TL’lik bu gizli ihaleyle ilgili olarak ne Emniyet’ten, ne hükümetin başka bir kurumundan, ne şirketten, ne de Borsa İstanbul (BIST) veya Sermaye Piyasası Kurulu’ndan (SPK) herhangi bir açıklama geldi. Halka açık bir şirket olan Katmerciler, bu kadar büyük ölçekli bir ihaleyle ilgili olarak Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) “Özel Durum Açıklama” yapma Ve tam yazıyı bitirmek üzereyken yeni bir haber... 65 TOMA alım ihalesiyle ilgili 25 Ekim 2014 tarihli yazımızda, bu partinin yanı sıra, Emniyet’in hafta başında 250 adetlik bir TOMA ihalesi daha yapacağı haberini duyurmuştuk. Yine davet usulü planlanan bu ihalenin yazımızın çıkmasının ardından iptal edildiğini öğrendik. Pazartesi 19.30’da (saate dikkat) yapılacağını öğrendiğim bu ihaleden, pazar günü ilgililerine edilen “telefonlarla” vazgeçilmiş. Gazetemizin baskıya girdiği akşam saatlerinde, Katmerciler KAP’a açıklama göndererek, 65 TOMA ihalesinde 13 milyon 675 bin 500 Avro fiyat teklifi üzerinden Emniyet ile SÖZLEŞMENİN imzalandığını duyurdu. Fotoğraf: AA ihale iptal lüzumunu hissetmedi. Bloomberg Türkiye Bürosu Şefi Benjamin Harvey, pazartesi sabahı erken saatlerde sosyal medya hesabından, Katmerciler yetkililerine dayandırdığı bir mesaj yayımladı. “Şirketin bu konuda yorum yapmayı kabul etmediğini, ihaleyle ilgili olarak yalnızca hükümet yetkililerinin açıklama yapabileceği” bilgisini kamuoyuyla paylaştı. Belli ki şirket yetkilileriyle konuşan Harvey’e, buradan teşekkür ediyorum. KAP’a açıklama yapmayan, BIST ve SPK’nin de herhangi bir soru yöneltmediği Katmerciler’in hisseleri, borsa terminolojisiyle “uçtu”. İktidarın halka karşı fiziki zor kullanma aracı olan TOMA’yla ilgili yeni gelişmeleri duyuran bir yazımdan dolayı, şirketin ve savaş seven yatırımcıların zenginleşmesinde istemeden payımın olmasından dolayı üzgünüm. Bu üzüntümü hafifleten tek şey, son dört günlük zenginleşmenin, devlet kurumlarının görevlerini yapmamasından kaynaklandığını biliyor olmak... atmerciler’in naylon fatura öyküsü Söz, kurumların görevlerini yapmamasından açılmışken, hâlâ önemini koruyan eski bir dosyayı da paylaşmanın zamanı: Bundan dört yıl önce (10 Kasım 2010), CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Meclis’te bir basın toplantısı düzenledi. Toplantının konusu, bugün hükümetin gözde TOMA üreticisi Katmerciler ile bu şirketin iştiraki olan Isıpan Otomotiv ve Üst Ekipman Metal Sanayi ve Ticaret A.Ş ile İngiltere Essex’te kurulu Babe Limited arasındaki naylon fatura ve vergi kaçakçılığı ilişkileriydi. 4 Kart’ın aktardığı belge ve bulgulara göre, 2006’da “Ticari Amaç Olmayan Şirket” şerhiyle kurulan Babe Limited’in, K 30/11/2009 tarihinde tescillenmiş hesap durumları bölümünde “cansızatıl” ibaresi bulunmaktaydı. 4 Yıllık gelir vergisi beyannamesinde hesap hareketi yoktu. Hesap özetinde şirket sermayesinin 1 pound olarak ödendiği kaydı vardı. Ancak 2006’da kurulmuş ve sermayesi 1 pound olan bu şirket, 2004 yılından bu yana Katmerciler’e fatura kesmekteydi. Katmerciler’in, 20042008 yılları arasında bu şirketten aldığı fatura tutarı 2 milyon dolar civarındaydı. 4 20082010 yılı arasında ise yine Babe Limited’den 4.5 milyon dolar komisyon faturası almıştı. Faal olmayan bir şirketin kestiği bu hayali faturalar, Katmerciler’in kayıtlarına işlenmiş ve tamamen yapay bir biçimde yurtdışı komisyon gideri olarak kurumlar vergisi matrahından düşülmüştü. 4 Atıl durumdaki bir firmadan alınan yaklaşık 6.5 milyon dolarlık komisyon faturalarının gider olarak yazılmasının, vergi kaçakçılığı anlamına geldiğini belirten Kart, ayrıca bu şirketlerin sorumlu ve yetkili mali müşavirinin de AKP 22. Dönem İzmir Milletvekili Fazıl Karaman olduğunu belirtiyordu. 4 CHP’li Kart, belgelere dayandırdığı iddiaları, yazılı olarak Maliye Bakanlığı ve SPK’ye sordu. Ancak dört yıldır yanıt alamadı. Dün ulaştığım Kart, bu konudan dolayı, şirketin kendisine iki ayrı tazminat davası açtığını, ikisinin de reddedildiği bilgisini paylaştı. Kart, “Tamamen yasama denetimi çerçevesinde yaptığımız faaliyetlerdi. Mahkeme bizi haklı buldu” dedi. Somalı madenci Ermenek yolunda EMRE DÖKER İZMİR Soma ilçesinde, maden faciasının meydana geldiği Eynez Maden Ocağı ile aynı şirketin işlettiği Atabacası Maden Ocağı’nda çalışan bir grup işçi, bu ayki ücretlerinin ödenmediği gerekçesiyle Ankara’ya yürüyüşlerinde rotayı Ermenek’e çevirdi. Kırkağaç’ın Bakır mevkisine ulaşan maden işçileri, burada Karaman’ın Ermenek ilçesinde bir maden ocağında su baskını sonucu işçilerin mahsur kaldığını öğrenince, oradaki işçilere ve ailelerine destek olmak için yürüyüşlerini yarıda keserek Ermenek’e yöneldi. Türkiye Maden İşçileri Sendikası Ege Bölgesi Şubesi 3 No’lu Şube Başkanı Cafer Bülbül, Bakır mevkisinden 3 otobüsle Ermenek’e doğru yola çıktıklarını dile getirerek, “Oradaki işçilere ve ailelere destek olmak istiyoruz. Onların acılarını en iyi biz anlarız” dedi. Bakanlığa göre ‘rutin üretimde’ öldüler MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, ağustos ayında Siirt’te Botan Çayı üzerinde kurulu bulunan Alkumru Barajı’nda enerji üretimi sırasında bırakılan su nedeniyle piknik yapan 3’ü çocuk 6 kişinin yaşamını yitirdiği facia hakkında skandal olarak nitelendirilebilecek yorumda bulundu. Muhalefet milletvekillerinin yazılı soru önergelerinin tümüne aynı yanıtı veren Eroğlu, “barajın rutin enerji üretimine geçmesiyle su yükselmesi meydana gelmiştir” dedi. Eroğlu, facianın nedeni, sonrasında ne gibi işlem yapıldığı, denetimler konusunda ise hiçbir açıklama yapmadı. CHP milletvekilleri facianın ardından bölgede yaptıkları incelemelerde barajdan su bırakıldığını haber veren sirenin sesinin piknik alanından duyulmadığını belirlemişti. Milletvekilleri ayrıca uyarı levhalarının da eski olduğunu tespit etmişti. Facianın ardından konu TBMM gündemine de taşındı. İhmallerle ilgili CHP İstanbul Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Melda Onur, HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun yanıtlaması istemiyle ayrı ayrı soru önergeleri verdiler. Eroğlu milletvekillerinin yaklaşık 40 sorusuna iki cümleden oluşan tek bir yanıt verdi. Eroğlu, “Alkumru Barajı özel sektör tarafından inşaa edilmiş ve ilgili firma tarafından işletilmektedir. Barajın rutin enerji üretimine geçmesi ile birlikte, Botan Çayı’nda su yükselmesi meydana gelmiştir” dedi. Eroğlu bunun dışında facianın nedeni, olayın ardından neler yapıldığı, ne gibi önlemler alınacağı konularında ise hiçbir açıklama yapmadı. Toplumun her kesiminden gazetemize yağan onlarca “Nasıl bir Türkiye hayal ediyorum?” yanıtlarını derlerken bir yandan da düşünüyorum kendi Türkiye hayalimi... Sanırım benim hayalim “Biz” Olmayı Yeniden Başarabilmek... Neden mi? Bundan 91 yıl önce “savaş, yoksulluk ve cehalet” kıskacını zorlu mücadeleler ile aşarak kurdular Cumhuriyet’i Atatürk ve arkadaşları. Ulus olmayı bile başaramamış bir toplumu küllerinden yeniden yarattılar. Eğitim, kültür, sanayi, kadınerkek eşitliği, ulaşım, tarım ve diğerleri... Bu devrimlerin her biri “birlik” ruhu ile, coşku ve tutku ile yapıldı. “Biz” ruhu tüm ülke sathına yayıldı. Peki, sonra? Sonra vazgeçildi “biz” olmaktan. Çıkarlar, köşe dönmecilik, adamsendecilik, din ‘Biz’ Olmayı Yeniden Başarmak... simsarlığı, rant, etnik kimlikler üzerinden siyaset tüm ülkeyi öyle kapladı ki, “biz” olmanın artık imkânı bile kalmadı. Bölündük, parçalandık, ötekileştirildik... Büyüdük, ama aynı oranda kalkınamadık. Türkiye’den başka 50 yıl boyunca düşük orta halli gelir seviyesini korumuş Bulgaristan ve Kosta Rika’dan başka ülke yok. Şimdi de orta gelir tuzağına takılı kaldık. İmalat sanayimiz düşük ve orta teknolojiyle çalışıyor. 21. yüzyılda Türkiye’yi bir ileri seviyeye taşıyacak olan yüksek teknoloji ve yüksek katma değerli üretimde nal topluyoruz. Bilgiyi, bilimi es geçtik... Türkiye’nin bütününde eğitim ortalaması 6.5 yıl. Yani ilkokul seviyesinde. Emeği değersizleştirdik, emek sömürüsünü dizginleyemedik. Dünyada en çok çalışan ülkelerden biriyiz. Çalışanlarımızın yüzde 42’si haftada 50 saatin üzerinde çalışıyor. Yüzde 24’ü 60 saat. 72 saat çalışan kesimler de var. Emeğin milli gelirden aldığı pay en düşük, yüzde 31.8. Sosyal devletten giderek uzaklaştık... Bugün dünyada gelir dağılımı en çarpık ülkelerden biriyiz. En zengin ve en yoksul arasındaki fark 7.7. En zengin yüzde 10’luk dilim, gelirinin yüzde 30’unu tasarrufta değerlendirebilirken, en yoksul yüzde 10’luk kesim bırakın tasarruf etmeyi, para biriktirmeyi, eline geçenin yarısı kadar da borçlanıyor. Borçlanarak yaşamını sürdürebiliyor ancak. Tüm bu göstergeleri tersine çevirmenin yolu kolektif akıl.. “Biz” ruhunu önümüze yeni hedefler koyarak yeniden kazanmak...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle