02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2014 PAZARTESİ 6 HABERLER l CHP’nin Kültür ve Sanattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Karakaş, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı ‘Hükümet sanata savaş açtı’ A KP hükümeti ve Kültür ve Turizm Bakanlığı özgür sanata ve sanatçıya savaş açmış durumda. Sanatın her alanında sansür ve yasaklarla karşı karşıyayız. Hükümet kültür ve sanatı da yargı, üniversiteler, parlamento gibi vesayet altına almaya çalışıyor. Savaşa (İç) Hazırlık Gelinen nokta hiç iç açıcı değil.. Erdoğan’ın Estonya dönüşü uçakta yaptığı açıklamaları okuyorum, hafakanlar basıyor beni.. Hem ülke, hem iktidarı, hem kendisi, hem atadığı başbakan.. Hepsi için bir çıkmaz. Çıkmazın ötesinde ülke büyük bedeller ödeyecek gibi.. Ortadoğu’da, içi boş olduğunu hep yazıp çizdiğimiz “oyun kurucu ülke” halüsinasyonlarının nasıl bir bir çöktüğünün itirafları var konuşmasında.. Bir ülke nasıl bu kadar zor duruma sokulur ve çöküşe doğru yol alır.. Şüphesiz, bu hiç istenecek bir şey değil, sonuçta benim ülkem! Mesela RTE, “Obama’nın tavrı tasvip edilemez” diyor. Suriye Kürtlerine, Kobani’ye yaptıkları havadan silah yardımı üzerine tutumunu açıklıyor. ABD ile Ortadoğu’da dans edebileceğini mi sandın? ABD, bölgede tek “oyun kurucu”, İran, Rusya ve Çin ise onu dengeleyicidir. ABD’nin planı vardır, bir de bu planların hayata geçirilmesine hizmet edecekler. ABD ile derin sorun yaşıyor RTE, ABD için ilk kez doğru sorular soruyor, mesela, IŞİD bugüne kadar her yeri alırken neden müdahale etme akıllarına gelmedi de, Kobani söz konusu olunca uluslararası bir koalisyon kuruldu. Bu sorunun güncel yanıtı (tarihsel değil!), Saddam zamanında, 33. paralelin güneyine kadar uçuşa yasak bölge ilan edilmesine kadar gider. Burası Kürt bölgesidir. Şüphesiz Saddam’ın Kürtlere karşı zehirli gaz katliamını unutmak mümkün değildir. ABD 1998’de Barzani ve Talabani’yi Washington’a çağırıp müttefik hale getirmiştir. Bu, çekişmeli olsa da hâlâ sürer. ABD Ortadoğu’da Kürtlerin en büyük dostu, himayecisi ve devlet kurucusudur. RTE bir laf daha etti, “1295 km. sınır üzerinde oyun oynanıyor”. Bu Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırının toplamı. Suriye’nin Kürt bölgesi Rojava, şüphesiz ki bu oyunun içinde. Kobani’de siperlerde Abdullah Öcalan’ın bayrakları var (Mahmut Oral’ın gazetemizde dünkü Kobani haberi). ABD, bizim yazarlarımız için, Kürtlere verdiği bu destek nedeniyle “emperyalist güç” olmaktan yıllardır çıkmış durumdadır. Zaten küresel dünyada emperyalizm mi kalırmış, gibi teorileri de vardır hempaların.. Irak’ta Kürtler devletleşmiştir. Şüphesiz tarihsel gelişme hükmünü sürdürüyor. Ama orada Kürt devleti kuruluyor diye, İran, Türkiye ve Suriye’deki Kürtlerin yaşadığı yerlerde de mutlaka devletleşme olacaktır diye bir “tarihsel kural” yok. O zaman biz de mesela Bulgaristan Türkleri ile “devletleşelim”.. Tabii Yunanistan Türkleri de var.. Ama Türkiye’nin böyle bir politikasından bahsedemeyiz.. Önemli olan Türklerin her iki ülkede de huzur içinde ve özgürce, yurttaşlık haklarına sahip olarak yaşamalarıdır. Burada Türkiye Cumhuriyeti var, isterlerse kalkar gelirler! Nitekim gelenler çok. Türkiye’de hiçbir iktidar, al sana veriyorum yaşadığın yerleri, kur devletini ve git başımdan diyemez. Kürt Siyasi ve Silahlı Hareketi ile çözüm mutlaka olmalıdır, ama ülkenin birlikteliğini güçlendirecek yönde... Bölgedeki çoğunluk Kürtlerin ne isteyecekleri de şüphesiz ki önemli olacaktır. PKK, politikalarıyla ortaya bir de “Türk Sorunu” çıkarma uğraşısı içinde. Öyle ki birlikte yaşamak olanaksız olsun. Tabii, gelişmeler ne gösterir bilinmez, ama gidiş hiç de hayırlı değil. K ültür ve Sanat Platformu’nun iki işlevinden söz edebiliriz: Son derece yaratıcı ve dinamik bir yapısı olan kültürsanat dünyasıyla CHP arasında bir iletişim köprüsü kurmak ve kültür ve sanat alanının sorunlarına birlikte çözüm üretmek. CELÂL ÜSTER “Bu ülke bir zorbalık bölgesi mi oluyor? Demokrasi bilincinizi yitiriyor musunuz? Medyanızı susturuyor musunuz?” Ünlü İngiliz sinema yönetmeni ve çağdaş sanatçı Peter Greenaway’in, dün bu sayfalarda, sorulara dönüştürerek açıkladığı düşünceleri, yaşadığımız günleri özetleyiveriyordu. Greenaway, Türkiye’deki durumun 12 yıl öncesine oranla çok daha kaygı verici olduğunu vurgulamadan edemiyordu. Evet, ülkemizde, ülkemizin sınırları ve yakın sınır ötelerinde “çok sıcak” günler yaşanıyor. İktidar, ağır baskı yasaları çıkartırken, Gezi Direnişi’nde öldürülenlerin katillerini korumaya çalışıyor. Toplumun kutuplara ayrılma süreci her geçen gün biraz daha hızlanıyor. Bu yürek yakıcı ortam, olanca ağırlığıyla kültür ve sanat dünyamızın da tepesine çöküyor. Sansürler, yasaklama ve engellemeler, tüm bunların yol açtığı otosansürler birbirini izliyor. Böylesi bir dönemde, CHP’nin bir süre önce oluşturduğu Kültür ve Sanat Platformu, kuşkusuz, daha bir önem ve anlam kazanıyor. Geçenlerde ana muhalefet partisinin kültür ve sanattan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş ve Parti Meclisi üyesi Zeynep Altıok Akatlı gazetemizi ziyaret etti. Karakaş ve Akatlı, kültür muhabirlerimiz Selda Güneysu ve Aslı Uluşahin’in gerçekleri yansıtan haberlerinden ötürü Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gördükleri tepkiler karşısındaki kaygılarını dile getirdiler. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bugün Ortaköy Esma Sultan Yalısı’nda sanatçılara vereceği Sanat Mevsimini Karşılama resepsiyonu öncesinde, Karakaş sorularımızı yanıtladı. Ö ncelikle kültür ve sanat alanının sorunlarına, sanatçılarla birlikte çözüm üretmeyi sürekli kılmak istiyoruz. Sanatçı örgütleriyle dayanışma içerisinde olacağız. Sanatın özgür ve özerk olduğu demokratik bir kültür toplumu yaratmak için mücadeleyi sürdüreceğiz. Fotoğraf: Kaan Sağanak Ercan Karakaş, Celâl Üster ve Zeynep Altıok Akatlı Platform, yıl sonunda baskı ve sansürü raporlayıp kamuoyu ile paylaşacak ‘Referansları İslam’ Bakanlığın uygulamalarına gelirsek... Elbette Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı da yakından izliyoruz. Yıl sonunda bakanlığın hukuk dışı uygulamaları ile sanata ve sanatçıya uyguladıkları baskı ve sansürü bir rapor halinde kamuoyu ile paylaşacağız. Türkiye’nin kültür ve eğitim alanlarında hızla muhafazakârlaştırılmaya çalışıldığı bir ortamda, kısaca da olsa, nasıl bir kültür ve eğitim politikası önerdiğini anlatır mısınız? AKP hükümetinin, Cumhuriyetin çağdaş eğitim ve kültür politikası yerine, İslami referanslara dayalı, muhafazakâr bir kültür ve eğitim politikası yerleştirmeye çalıştığı doğru. “Okullar dindar nesil yetiştirecek”, “İstediğimiz sanat eserini destekleriz” gibi beyanlar hükümetin niyetini açıkça ortaya koyan beyanlar. Eğitim alanında da hükümet çağdaş bir eğitim politikası yerine “dindar gençlik yetiştirmek” amaçlı bir politika izliyor. Biz bilim ve sanatın özgürlüğünü ve kurumlarının özerkliğini savunuyoruz. Kamunun; bilim, kültür ve sanat alanına olan desteğini artırarak sürdürmesini istiyoruz. Sansüre, yasaklamalara ve baskıya karşıyız. Kültür ve sanat politikalarının oluşum süreçlerine meslek örgütlerinin, sanatçıların, sivil toplum örgütlerinin, uzmanların paydaş olarak katılımının kurumsallaşmasını hedefliyoruz. Dayanışma içerisinde olacağız Eğitimde eşitliği ve niteliğin yükseltilmesini, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkartılmasını hedefleyen köklü bir eğitim reformunu savunuyoruz. Bu reformun eğitimin tüm paydaşlarının aktif katılımıyla oluşturulmasını istiyoruz. YÖK’ün kaldırılmasını, üniversitelerin özgür ve özerk olmalarını hedefliyoruz. CHP’nin sanatçılarla iletişimini güçlendirmek için neler yapmayı tasarlıyorsunuz? Başta da belirttiğim gibi, öncelikle kültür ve sanat alanının sorunlarına, sanatçılarla birlikte çözüm üretmeyi sürekli kılmak istiyoruz. Sansür ve baskılara karşı sanatçı örgütleriyle dayanışma içerisinde olacağız. Sanatın özgür ve özerk olduğu demokratik bir kültür toplumu yaratmak için gereken her türlü mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu çalışmalarımızı Ankara dışındaki büyük illerde de oluşturacağımız kültür ve sanat platformuyla yaygınlaştıracağız. CHP ile sanatçılar arasında oluşturulan bu iletişim ve etkileşim köprüsünü kalıcı hale getireceğiz. Tarihsel Bir Kural Yok... Demokrasiyi derinleştirmek CHP’nin bir Kültür ve Sanat Platformu oluşturması ve sizin şahsınızda bir Genel Başkan Yardımcısı’nın kültür ve sanattan sorumlu olarak belirlenmesi, partinin bu alana verdiği önemi gösteriyor. Platformun nasıl bir işlev üstlendiğini anlatır mısınız? Ülkemizde evrensel standartlarda bir demokrasiyi hedefleyen partimiz CHP’nin kültür alanıyla ve o alanın sorunlarıyla yakından ilgilenmesi, bunu bir görev sayması doğal. Çünkü kültür politikası demokrasiyi derinleştirmenin, güçlendirmenin bir parçası. AKP hükümeti döneminde kültür ve sanat alanı da baskı altında tutuluyor. Böylesine bir ortamda sanatı ve sanatçıları desteklemek daha da önemli. Bu çerçevede, Kültür ve Sanat Platformu’nun iki işlevinden söz edebiliriz. Bunlardan birincisi, son derece yaratıcı ve dinamik bir yapısı olan kültürsanat dünyasıyla CHP arasında bir iletişim köprüsü kurmak, ikincisi de kültür ve sanat alanının sorunlarına birlikte çözüm üretmek. obani ve Türkiye’de Ayrılıkçı Yapı K Karakaş, TÜSAK yasa taslağının özgür sanatı yok etmeye yönelik olduğunu vurguluyor Gölge bakanlık Sanat ve kültür alanında özellikle son yıllarda önemli baskılar yaşanıyor. Ayrıca sanatçıların sosyal güvenlik sorunları, telif hakları sorunu, korsan yayınla mücadele gibi pek çok sorun var. Platform aynı zamanda bu alanda bir “gölge bakanlık” gibi görülebilir mi? Belirttiğiniz gibi kültür ve sanat alanına son yıllarda akıl almaz baskı ve sansür uygulanıyor. AKP hükümeti ve onun Kültür ve Turizm Bakanlığı adeta özgür sanata ve sanatçıya savaş açmış durumda. Sinema, tiyatro, operabale, müzik, edebiyat gibi sanatın her alanında sansür ve yasaklarla karşı karşıyayız. Toplum neredeyse her gün bir sansür olayı ile karşı karşıya kalıyor. Hükümet kültür ve sanatı da yargı, üniversiteler, parlamento gibi vesayet altına almaya çalışıyor. Yapişletkâr et TÜSAK yasa taslağı sansür ve yasakçı zihniyetin en belirgin örneği değil mi? Evet, bu amaçla hazırlanan TÜSAK yasa taslağı, sanatı da “yapişletkâr et” anlayışı ile yapılandırmak istiyor. Kültür ve sanat çevrelerine hiçbir şekilde bilgi verilmeden ve görüşleri alınmadan hazırlanan bu taslak özgür sanatı yok etmeye yöneliktir. Oysa temel sorunlara el atılmıyor... Sanatçıların telif hakları, sosyal güvenlik, korsan yayıncılık, mevcut yasaların çağdaş ve demokratik bir anlayışla yenilenmesi, kültür ve sanata daha fazla kaynak ayrılması, sanat mekânlarının çoğaltılma sı türünden can alıcı sorunlara çözüm getirmesi gereken hükümet bu konularda kayıtsız kalıyor. ‘Düşünce ve önerileri dinliyoruz’ Platform olarak bu konularda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Bu sorunları irdelemek ve yeni çözüm önerileri geliştirmek için 6 sempozyum düzenliyoruz. Bu çalışmalar çerçevesinde, daha çok sorunları yaşayan sanatçıların ve sanatçı kuruluşlarının düşünce ve önerilerini dinliyoruz. TÜSAK konusundaki sempozyumdan sonra “CHP’li belediyelerin kültür ve sanat alanındaki uygulamaları” başlığı ile 21 Kasım’da İstanbul’da ve “Sanatçıların sosyal güvenlik sorunları ve çözüm önerileri” başlığı altında aralık ayında Ankara’da iki sempozyum daha planlamış bulunuyoruz. Yeni yılda da sempozyum çalışmaları sürdürülecek. Bu sempozyumlardan sonra tebliğleri kitap halinde yayımlayarak partililerimize ve sanat çevrelerine sunacağız. Bu arada TÜSAK sempozyumunu yayımlamış bulunuyoruz. Tüm bu çalışmalardan sonra bir “Kültür Konferansı” düzenleyerek CHP’nin 2023 Kültür Vizyonu’nu belirlemek istiyoruz. Suriye’nin Kürt bölgesinin, simgeleşen Kobani ile, PKK/HDP için böylesine önemli olmasının nedeni basittir: Türkiye’de bir “özerk yapı” oluşursa, Suriye Kürt bölgesi ile birlikteliği kaçınılmaz bir tarihsel fırsat olacaktır. Büyük, genişleyen bir alan! BarzaniTalabani’nin Irak’taki devletine, karşı ve paralel.. PKK ve HDP politikası, bu isteğe uygun Türkiye içinde “ayrılıkçı bir yapı” oluşturmaya yöneliktir. Bu, geleceğe yönelik bir yapı olmak zorundadır ki, Ortadoğu’da yeni seçeneklere tamamen açık olabilsin. PKK’nin silahla dayattığı, böyle bir çözüme veya oluşuma uygun bir masadır... Ayrışmaya elverişli bir yapı oluşturma niyetleri ve politikalarının sonucudur, hâlâ süren silahlı eylemleri ve cinayetleri. Yoksa TürkKürt sorunu kolay ve anında çözülür... CHP’nin bile bu konuda kafası net değil, karışık sanki.. Yoksa “sanki”, fazla mı? HHH Türkiye Kürtlerinin durumu, ne Suriye ne de İran’dakilere benzer. Oralarda “toplu bir yaşamalan” söz konusudur. Oysa Türkiye’de Kürtler dağınıktır, belki de dünyada çok ender görülen bir “millet karışımı” söz konusudur. Hayatın ve zamanın doğal seyri, bu karışımın ve birlikteliğin sürmesinden yanadır. Ayrışma, hayatın doğal seyrine aykırıdır, bu nedenle de kötü sonuçlar verir ve ayrışma dayatılırsa Anadolu bu kez etnisite temelinde tam bir çözülmeye gider. Tehlikeli Türk Sorunu budur: “Biz Türkler de bir arada yaşamak istiyoruz”.. Not: RTE’nin ilk yapması gereken Suriye politikasını 180 derece değiştirmektir. Bunu görmüyorlar mı ki, RTE Esad saplantısını sürdürüyor.. Değiştireceksiniz bu politikayı, ama epey geç olacak...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle