24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2014 PAZARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER C Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Neden Kuruldu? umhuriyet gazetesinde 21 Ekim günü, “Anlattığı Tehlike Bugün Sınırlarımızda” başlığı ile Altan Öymen’in  bir yazısı yayımlandı. Öymen, aramızdan alçakça bir suikast sonucu 15 yıl önce ayrılan Ahmet Taner  Kışlalı’nın, Türkiye’nin bugünlerini o zaman gören kişiliğini anlatıyor. Tıpkı bizim de yıllar önce laik demokratik Türkiye’nin karşılaşacağı tehlikeleri öngörerek Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurmamız gibi: Ülkemiz içindeki ve Ortadoğu ülkelerindeki gelişmelerin farkında olan Türk aydınları olarak, ülkemize yönelen tehlikelerden büyük endişe duyuyor ve çareler arıyorduk. Bu amaçla İstanbul Üniversitesi’nin beş kadın öğretim üyesi 10 Şubat 1989’da Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni kurduk. Amacımız, laikliğin tehlikede olduğuna ilişkin endişemizi halka iletmek ve halkla tartışmaktı.  O sırada Kenan Evren cumhurbaşkanı idi. Evren laikliği koruma konusunda bize güven vermiyordu ama cumhurbaşkanı olarak kendisine hitaben yazdığımız mektup ile kamuoyunun dikkatini konuya çekmek istedik. Geniş şekilde imzaya açtık. Ülkemizin aydın öğretim üyeleri, sanatçılar, yazarlar ve halkın diğer kesimlerinden 3 bin 700 kişi bu mektubu imzaladı. Mektubu 17 Mart tarihinde Cumhurbaşkanı Kenan Evren’e sunduk. Mektubu ve imzalayanların listesini basına dağıttık. Neden bu mektubu yazma gereği duyduğumuzu açıkladık. Televizyon ve gazetelerde haber geniş şekilde yer aldı. Halkımız demokrasinin ve laikliğin tehdit altında kaldığını vurgulayan bu derneğin adını ve amacını ilk kez bu vesile ile duydu. Dernek çeşitli panel ve konferans Biz Takipçisiyiz Geçen haftaya bir kez daha 17 Aralık süreci damgasını vurdu. Aslında bir türlü açılamayan 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet davasında savcı takipsizlik kararı verdi. Böylece 17 Aralık 2013’te Türkiye’yi sarsan ve AKP hükümetinin doğrudan rüşvet ve yolsuzluk ağı içinde olduğunu gösteren çok ciddi suçlamaların bulunduğu dosyanın ‘sıfırlanma’sı yolunda bir merhale daha aşılmış oldu. Hükümetin dört bakanının vahim iddialarla suçlandığı, yakın siyasi tarihimizin en büyük yolsuzluk operasyonu, üzerinden bir yıl bile geçmeden kapatılma aşamasına getirildi. Bundan sonraki adımın davayı tamamen ortadan kaldırmak, 17 Aralık iddialarını, anlatımlarını yargının kayıtlarından ve arşivlerinden de tamamen silmek olacağını tahmin etmek güç değil. İşin vahim yanı AKP iktidarının, tüm bunları çekinerek ya da gizli kapaklı falan değil, göstere göstere yapıyor olması. HHH Ancak Türkiye, 17 Aralık’tan bu yana geçen 10 ayda, dosyanın başta yargı olmak üzere hükümetin her alandaki operasyonlarıyla nasıl buraya getirildiğini adım adım izliyor. Yargıyı doğrudan hükümete bağlayacak yasalar çıkarıldı, HSYK üzerinde tam anlamıyla baskı kuruldu. Soruşturmaları yürüten savcıların tamamı görevden alındı. Valiler ve emniyet müdürlerinin yerleri değiştirildi. Olayda yer alan polis şeflerinin tamamı görevden alınmakla kalmadı, hatta gözaltına alındı, birçoğu tutuklandı. 209 şüphelinin bulunduğu üç yolsuzluk dosyasında sanıkların tamamı tahliye edildi. Son olarak, soruşturmayı yürüten savcının görevinden alınması sonrasında atanan savcı Ekrem Aydıner de yolsuzluk ve rüşvet iddialarını geçersiz sayarak takipsizlik kararı verdi. Yargı muhabirimiz Canan Coşkun, başarılı bir gazetecilikle önce savcının rüşveti ‘hediye’ olarak tanımladığını, ardından da takipsizlik kararının bir bölümünün daha önce kapatılan TOKİ dosyasından noktalama işaretleri bile değiştirilmeksizin ‘kes yapıştır’ şeklinde kopyalandığını başarılı tüm Türkiye’ye duyurdu. HHH Dört bakanını istifa ettirmiş olmasına karşın, 17 Aralık dosyasında yargının karar vermesini engelleyen iktidar en büyük kötülüğü kendine yapmakta. Türkiye yargı tarafından aklanmaktan ısrarla kaçan bir iktidar tarafından yönetilmekte. Bu konuda gözlerden kaçan önemli bir ayrıntıyı ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu gazetemize verdiği demeçteki “AKP’liler bile takipsizlik kararına adil diyemiyor” ifadesiyle hepimizin gündemine getirdi. Bu büyük yolsuzluk ve rüşvet iddiaları konusunda savcı takipsizlik verse de, biz takipçisiyiz. Kendi aramızda üzülmek, çaresizlik duygularına saplanarak sadece seyretmek yerine, tehlikenin farkında olmayan halka, Türkiye’yi bağnaz din devletine döndürmeye niyetli girişimleri somut örneklerle anlatmanın yollarını bulalım yeter. Prof. Dr. AYSEL EKŞİ Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Kurucu Başkanı larla “laikliğin önemi” ve “dinin kötüye” kullanılması konularını sistemli şekilde gündeme taşıdı. Örneğin: 3 Mart’ta Gazeteciler Cemiyeti’nde Öğretim Birliği Kanunu’nun 65. yıldönümü nedeniyle panel düzenlendi, paneli Altan Öymen yönetti. 10 Nisan’da Atatürk Kültür Merkezi’nde “Devletin dini İslamdır” hükmünün anayasadan çıkarılmasının 61’inci yıldönümü nedeniyle düzenlenen panelde laikliğin önemi tartışıldı. Nermin Abadan, Cahit Akyol, Bahriye Üçok’un konuştuğu panele de, Prof. Özcan Köknel’in yönettiği “Çağdaş eğitimden ne anlıyoruz?” konulu panele de dinleyici kitlesi büyük ilgi gösterdi.  5 ve 6 Aralık tarihlerinde İstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda “Kadınların siyasal yaşama ve karar mekanizmalarına katılımı” konusunda iki gün süren sempozyum yapıldı. Sempozyuma İngiltere, İsviçre, Yunanistan, Finlandiya ve Mısır’dan davet edilen konuşmacılar ile toplam 18 konuşmacı, dört oturum başkanı katıldılar. Büyük bir dinleyici kitlesince izlenen sempozyum, TV haber programlarında, gazete ve dergilerde ayrıntılı şekilde yer aldı. 17 Şubat  1990 tarihinde İstanbul Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen “Türk Ceza Kanunu’nda siyasi özgürlükler” panelini Coşkun Kırca yönetti. 19 Mayıs 1990’da İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Konferans Salonu’nda “Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz?” konulu panelde yönetici Bozkurt Güvenç idi.   Gençler arasında “Laikliğin Önemi” ve ayrıca “Nasıl bir Türkiye’de yaşamak istiyorsunuz?” konularında yazı yarışmaları düzenlendi, derece alanlara ödülleri düzenlenen törenlerle verildi. Dernek üyelerince yazılan “Türkiye’de Laik Öğretime Geçiş” ve “Yaratıcı Toplum Yolunda Çağdaş Eğitim” adıyla kitaplar yayımlandı. Bütün bu paneller ve sempozyumlar sırasında laikliğin önemine inanan ve önemini kuvvetle bağırarak dile getiren, çoğu aydın kişiliğiyle tanınmış en az bin kadın, İstanbul’da Çağlayan’da yürüdü. Bu bir ilkti. Tüm bu çalışmalarla dernek, amacını ve laik Türkiye’nin karşısındaki tehlikeyi,  1990 yılından itibaren toplumda tartışmaya açtı. Tehlike ne idi? Ulaşabildiğimiz aydın kesimi heyecanlandıran ve kısa sürede örgütlenip sağlam bir dernek olarak ortaya çıkmanın amacı neydi? Milli Eğitim’de “din temelli eğitime” geçiş için sinsi girişimlerin yapıldığını biliyorduk. Laik ve demokratik Türkiye’yi diğer Ortadoğu ülkelerinin bağnaz din devletine dönüştürmeye niyetli kampanyalarının büyük kısmının imam  hatip okullarında örgütlendiğini biliyorduk. Bugün Türkiye’yi yöneten kadroların büyük çoğunluğu bu mis yonu imam hatip okullarında edinmişlerdi. Nitekim iktidar olunca o programı uygulamaya başladılar. “Demokratikleşme” adı altında din devletinin kuralları topluma dayatılmaya başlandı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin mücadelesinde bağnaz bir dinci kesimin ona karşı çıkması normaldi. Ama asıl üzücü olan, kendisini “liberal” diye tanımlayan kesimin konuyu sadece “özgürlük” parantezine sıkıştırması, diğer boyutlara göz yumması, daha da ileri gidip “Türkiye’nin laiklik ekseninden çıkarılmak istendiğini” söyleyenleri “laikçi” gibi küçültücü tanımlarla nitelemeleri ve “dinci” kesimlere destek vermeleriydi. Onların desteği ve cesaretlendirmesi sonucu geldiğimiz noktada “örtünme”, ilkokullarımıza bile girdi. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul öğrencilerinin kılık ve kıyafetlerine dair yönetmelikte yapılan değişiklikler 27 Eylül 2014 günü yayımlandı. Şimdi sıra arkamıza yaslanıp bütün okullarımızın hızla imam hatipleşmesini seyretmeye geldi. Ya da tek çare, laik demokratik Cumhuriyetimizin karşılaştığı tehlikenin farkında olan yurttaşların yaklaşan genel seçim konusunda hızla toparlanması ve sağlıklı çözüm için harekete geçmesidir. En az 25 yıldır tehlikenin bilincinde olan aydın kesimi görevler bekliyor. Bunun için mutlaka bir partiye ya da sivil toplum örgütüne bağlı olmamızın gerekmediğini bilelim. Ülkemizin üstüne kara bulutlar halinde çöken karamsarlığı, kaygıyı ve depresyonu yenmenin bir tek yolu var. Kendi aramızda üzülmek, çaresizlik duygularına saplanarak sadece seyretmek yerine, tehlikenin farkında olmayan halka, Türkiye’yi bağnaz din devletine döndürmeye niyetli girişimleri somut örneklerle anlatmanın yollarını bulalım yeter. Beko termosifonlarda indirim ve ücretsiz demontaj fırsatı! Eski şofbenini ya da termosifonunu getirene Beko termosifonlar 367 TL’den başlayan fiyatlarla. Türkiye’nin Çizgisi Demokrasiye Dönecektir Ahmet Özgüneş Uzunca bir demokrasi tecrübesi, kişi başına düşen gelirin orta seviyeye ulaşması, genç, eğitimli ve şehirli nüfusta artış, gelişen teknoloji sayesinde dış dünya ile iletişimin olağanüstü boyutlara çıkması, birey hak ve özgürlüğünü esas alan liberal demokrasi kavramını büyük kitlelere benimsetecektir. Gezi olaylarının tüm topluma yayılması da gösterdi ki toplumda özgürlük ve demokrasi talepleri giderek gelişiyor. Bu taleplerin topluma yayılma eğilimi göstermesi ve bir politik harekete dönüşmesi beklenmelidir. 1950’de başlayan Türk demokrasi tarihi, kısa kesintiler dışında, sağ iktidarların hâkimiyeti ile geçmiştir. Tüm sağ iktidarlar iktidara gelmek için benzer stratejiler izlediler. Bu iktidarlar Tanzimat ile başlayan ve Atatürk Devrimleri ile kesin çizgisini bulan modernleşme çizgisine karşı oluşan tepkileri kullanmaktır. Bir medeniyet projesi olan modernleşme hareketi, yüzyıllardır muhafazakâr bir hayat tarzını benimsemiş toplumun önemli kesimlerinde tepki uyandırdı, eski düzene dönme arzuları canlı kaldı. Toplumdaki bu talebin politik bir enstrüman olarak kullanılması, sağ partileri iktidara taşıyan dalganın birinci unsuru oldu. İkinci unsur toplumun ekonomik gelişme talebine olumlu katkılardır. Toplumun gerçeği, yüzyıllardır tarıma dayalı durağan ekonomi içinde yaşaması idi. Cumhuriyet kurulduğunda kullanılan tarım teknikleri bin yıl öncesinden çok farklılık göstermiyordu. Ekonomik gelişme söz konusu değildi. Buna bir de birbirini izleyen savaşlar eklendiğinde, Cumhuriyet idaresi ekonomisi çökmüş bir ülke devraldı. 1929’da başlayan ve dünyayı altüst eden ekonomik kriz ve II. Dünya Savaşı nedeniyle toplumun refahını artıracak imkânlar bulunamadı. 1950’de Amerikan Marshall yardımı ile başlayan ekonomik büyüme durağan ekonomiyi kabullenmiş toplumda pozitif bir heyecan yarattı. Ekonomik büyüme teknoloji adaptasyonuna ve ucuz işgücünün istismarına bağlı kaldı. Yine de sağ iktidarlar, halkın çoğunluğunu ekonomik büyümede tek seçenek olduklarına inandırmayı başardı. Dinin politik bir enstrüman olarak kullanılmasına dayalı sağ politikalar AKP ile tepe noktasına ulaştı ve öyle gözüküyor ki bu tepeden iniş başlamıştır. AKP hükümetlerinin giderek otoriterleşmesi, tesadüfi değildir. Artık sağ iktidarlar demokratikleşen bir toplumu yönetmede zorlanıyorlar. Toplumun dinamikleri birey hak ve özgürlüklerine dayalı liberal bir toplumun oluşmaya başladığını gösteriyor. Günümüzde partilerin hiçbiri toplumun bu yöndeki taleplerine tam cevap veremiyor. Toplumun yarım asrı aşkın sağ yönetimler sonucu benimsemiş olduğu şartlanmaların değişebilmesi için devletin kusurları ile yüzleşmesi gerekir. İlerici politik hareket toplumun özgürlük ve ekonomik gelişme taleplerine cevap verecek gerçekçi bir program sunabilmelidir. Türk toplumu baskı ve göz boyama ile idare edilme eşiğini aşmıştır. Önünde sonunda bu topraklara liberal demokrasi gelecektir. irim 50 TL ind a d n o if s o irim 50 lt term ifonda 65 TL ind s o dirim 65 lt term sifonda 80 TL in mo 80 lt ter Bu hafta ayrıca iktidarın ülkemizi hukuk devleti yerine polis devletine götürmekte olduğuna, Meclis’e gönderdiği yeni güvenlik ve yargı paketleri ile yazarımız Çiğdem Toker’in yüzlerce yeni TOMA siparişini ‘müjdeleyen’ yazısı kanıt oldu. 17 ve 25 Aralık dosyalarında tüm şüpheliler hakında takipsizlik kararı verilirken, bir 17 Aralık karikatürü nedeniyle çizerimiz Musa Kart 9 yıl hapis istemiyle hâkim karşısına çıktı. Kart, basın özgürlüğü açısından umut verici bir kararla beraat ederken, dünya kamuoyu asıl sorumluyu çoktan bulmuştu. Twitter’da Kart’a destek için yabancı meslektaşlarınca başlatılan kampanyaya bir anda Erdoğan karikatürleri yağıverdi. Kentin ve doğanın rant uğruna yok edilişinin öyküsünü Validebağ’dan yaptığımız haberlerle yakından takip ettik. Yaklaşan asıl büyük mesele ise Kürt sorununda yeniden şiddete dönüldüğünü gösteren işaretler. Önceki gün 3 askerimizin şehit edildiği moralleri bozan saldırının hepimiz için uyarıcı görevi görmesi gerekir. Kürt sorununda zor dönem beko.com.tr facebook.com/Beko Cumhuriyet hayalleri Böylesine karamsar bir tablo içinde Cumhuriyetimizin kuruluşunun 91. yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyoruz. 29 Ekim Çarşamba günü okurlarımıza özel bir Cumhuriyet gazetesi hazırlıyoruz. Siyaset, sanat, ekonomi, spor, kültür alanlarında ve toplumun birçok farklı kesiminden yakından tanıdığımız isimler o güne özel yazılar yazdı. Gelecekte nasıl bir Cumhuriyet hayal ettiklerini okurlarımızla paylaştı. Sahi sizin Cumhuriyet hayaliniz ne? Bonus kampanyası 2014 Ekim ayında Bonus üyesi Beko mağazalarında Bonus, Miles&Smiles kredi kartı, American Express, Money, Flexi kartlar için geçerlidir. Flexi kartların katılımı için EVET BEKO yazıp bir boşluk bırakarak kartın son 6 hanesi yazılıp 3340’a SMS gönderildikten sonra alışveriş yapılması gereklidir. 9 taksit kampanyası işyeri tarafından yapılan 3 taksitli işlemlere Garanti Bankası tarafından 6 taksit ilave edilerek gerçekleştirilecektir. Vadeli Taksit, Bonus Flexi, Bonus Genç, TEB Bonus Business, Fibabanka Bonus ve American Express Business kredi kartlarıyla yapılan alışverişler kampanyaya dahil değildir. Kampanyaya katılım kısa mesajları KDV ve ÖTV dahil Avea için 0,50 TL, Turkcell için 0,65 TL, Vodafone için 0,40 TL’dir. Detaylı bilgi için: www.bonus.com.tr ve www.flexi.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle