04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EKİM 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Koridor için iki rota MAHMUT ORAL Kürt Yönetimi Sözcüsü Yaver, Kobani’ye silahların Türk hava sahası kullanılarak gönderildiğini iddia etti Çaresiz Yalnızlık Bunun adı “değerli yalnızlık” değil, “şaşkın, çaresiz yalnızlık!” Dün günün haberi Kobani’ye ABD uçaklarınca yapılan silah yardımıydı... “Sürpriz gelişme”, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Afganistanİstanbul yolunda üst perdeden söylediği şu keskin ifadelerin ardından geldi: “Son günlerde bir şeyler dolaşmaya başladı. Nedir o? PYD’ye silah desteği vermek ve PYD’ye verilecek silah desteğiyle IŞİD’e karşı burada bir cephe oluşturmak. Tamam da PYD şu anda bizim için PKK ile eştir, o da bir terör örgütüdür. Bir terör örgütüne kalkıp da bize dost olan NATO’da beraber olduğumuz Amerika’nın böyle bir desteği, açıktan açığa söyleyerek bizden ‘evet’i fadesini, yaklaşımını beklemesi çok çok yanlış olur, böyle bir şeyi bizden beklemesi mümkün değil, böyle bir şeye biz ‘evet’ diyemeyiz.” Bu sözler üzerinden saatler geçmeden ABD’den adeta Erdoğan’a “kapak olsun” dercesine yapılan açıklamayla, Kobani’ye havadan cephane yardımı yapıldığını öğrendik. Gece geç saatlerde Obama, Erdoğan’ı arayarak mevkidaşını “oldubitti”den haberdar etmişti… Bu noktadan sonra Türkiye sınırlarının zaten kapalı olup olmamasının fiili anlamı kalmamıştı... ABD’nin hava yardımlarıyla sınır, de facto delinmiş oluyordu. O vakte dek karadan sakınılan destek, “havadan” veriliyordu. Sınırı böyle işte düdüklü tencere gibi sımsıkı kapalı tutmanın hiçbir anlamının kalmadığı yerde Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, cümle âlemin zekâsıyla alay edercesine çıkıp “Kobani’nin düşmesini biz hiç arzu etmedik! Peşmergenin Kobani’ye geçmesine yardımcı oluyoruz!” dedi… Ne demişler “Büyük lokma ye, büyük konuşma!” Hele dış politika gibi tamamen reel politiğin hâkim olduğu bir konuda, mitingde konuşurcasına yüksek atıp tutmanın, boyundan büyük laf etmenin sonuçları bunlar… Tükürdüğünü yalamak buna denmezse, başka neye denir bilmiyorum… Bu nasıl bir öngörüsüzlüktür? Cumhurbaşkanı sadece birkaç saat farkla, sahadaki gelişmelerle 180 derece zıt bu açıklamayı nasıl yaptı? Bu açıklamayı yaptıktan sonra, Obama’nın telefonu ardından “peşmerge koridoruna” ya da… nasıl izin çıktı? Birkaç saat ötesini göremeyen Ankara’nın bölgeye düzen vermek, “bölgesel güç” olmak düşleri, Kobani’de tam manasıyla karaya oturdu. Sorun sade “takşak” açılan bu “koridor” olayıyla da sınırlı değil. Türkiye’nin bugün söylediğiyle ertesi gün çelişen dolayısıyla inandırıcılığını yitiren “dış politikasını” kimse artık anlamlandıramıyor. Hafta sonu bu köşede Çizme’nin tanınmış Ortadoğu uzmanlarından Stefano Silvestri’nin görüşlerine yer vermiştim. Silvestri Türkiye’yi adeta bir “IŞİD müttefiki görüntüsüne sokan” ve yalnızlaştıran; ABD, Rusya dahil olmak üzere tüm güçlerden bağımsız “başına buyruk” hareketleri nedeniyle ülkenin “badireye gittiğini” söylemişti ve “dış politikanın yolunu yitirdiğini” belirtmişti. “Türk dış politikası ne Amerikalılar, ne Rus ne de Çinlilerle örtüşüyor. Nereye varacağı belli olmayan bir ulusal politika var” demiş; Türkiye’nin öngörülemeyen belirsizliklerine, muğlaklıklarına karşı Washington’ın Kürt kartını ve giderek Tahran’la anlaşırsa… İran’ı yanına almak suretiyle İran kartını oynayabileceğini belirtmişti. Dün Birgün’de, Independent gazetesi Ortadoğu uzmanı Patrick Cockburn’le yapılan röportaja baktım da aynı şeyleri söylüyor… Esad’ın düşürüleceği varsayımı üzerine inşa edilen ve bunu saplantıya dönüştüren yanlış dış politika yüzünden Cockburn de, İtalyan uzman gibi, “Türkiye’nin felakete sürüklenmekte olduğunu” değerlendiriyor. Dışarıdan bakıldığında maalesef tablo bu. Tablo bu denli negatif olduğu için, geçen hafta BM Güvenlik Konseyi üyeliği için yapılan oylama hüsranla bitti. Newseek hüsranı, “muazzam bozgun” diye tanımladı. Foreign Policy, “küresel lider rolüne talip ülke için mahcup edici yenilgi” ifadesini kullandı. “Bozgun”; dış politika uzmanlarının döne döne işaret ettiği Türkiye’nin “yalnızlığının” yanı sıra “bölgesel güç” iddiasının ve uluslararası inandırıcılığının sıfırlanması demek oluyor. Bu “yalnızlık” ve “inandırıcılık iflası”, Gezi’de “Türk modelinin vitrinden kalkması” ile başladı,17 Aralık’ta kesinleşti; Ankara’yı doğusu, batısıyla dünyadan yalıtan muğlak “IŞİD duruşuyla” tabana vurdu. Doğusuyla... Batısıyla dedim… İşte Ankara’da uzun yıllar büyükelçilik yapan Hint diplomatı M.K. Bhadrakumar’ın konuya ilişkin yorumu: “Türkiye Suriye’de iç savaşı körüklemenin ve IŞİD’e örtülü destek vermenin bedelini ödüyor. BMGK oylamasında geçen hafta sade 60 oy alarak utanç veren bir yenilgi yaşadı, uluslararası inandırıcılığı dibe vurdu… ‘Noksan halka’ şimdi İran’la (ABD arasında) nükleer anlaşma… (İran’la bu anlaşma kotarıldığı anda) Suriye’de siyasi çözümün yolu açılır. Suriye’de çözüm, Türkiye’den, Suudi Arabistan’dan ve Rusya’dan değil, İran’dan geçer. Tahran’dan gelen son üst düzey açıklamalar; İran’ın böyle bir role hazırlandığını gösteriyor.” Türkiye’nin yıldızı sönerken, ABD ile İran’ın yıldızı her geçen gün biraz daha barışıyor. ERBİL Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Silahlı Kuvvet Komutanlığı Sözcüsü ve Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Caber Yaver, gazetemize yaptığı açıklalamada Kobani’ye gönderilen silahların Türk hava sahasını kullanan uçaklar tarafından indirildiğini açıkladı. Yaver, peşmergelerin Habur üzerinden kara yoluyla veya Erbil’den uçakla Şanlıurfa’ya oradan da Kobani’ye gönderilebileceğini, buna Türkiye’nin karar vereceğini, görüşmelerinin sürdüğünü söyledi. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Kobani’ye gönderdiği silahların ABD tarafından önceki gece hava yoluyla Kobani’ye ulaştırılması ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Peşmergenin Kobani’ye geçmesi için yardım ediyoruz” açıklamasının ardından Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Silahlı Kuvvet Komutanlığı Sözcüsü ve Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri CaSuruçlular sınırda Kobani’deki çatışmaları kaygıyla izliyor. (Fotoğraf: AFP) ber Yaver, dün Erbil’deki özel ofisinde gazetemizin sorularını yanıtladı. Yaver, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından ABD aracılığıyla Kobani’ye gönderilen silahların Türk hava sahasını kullanan uçaklar tarafından indirildiğini açıkladı. Yaver, peşmerge birliklerinin Kobaniye nasıl ulaşacağı konusunun halen tartışıldığını belirterek, “Bu konuda henüz karar verilmedi ama Türkiye ile görüşmeler sürüyor. Bunun nasıl olacağına Türkiye karar verecek. Belki Habur üzerinden kara yoluyla, belki de Erbil’den uçakla Şanlıurfa’ya oradan da kara yoluyla Kobani’ye gidebilirler” diye konuştu. Yaver, gidecek olan Peşmerge sayısının da henüz belirlenmediğini ancak küçük birlikler olacağını ve YPG’ye tavkiye amacıyla gönderileceğini söyledi. Yaver, gönderileceklerin tümünün Irak vatandaşı Kürtler olduğuna dikkat çekti. Küçük birlikler gönderilecek SİLAH YARDIMINA MUHALEFET OLUMLU AMA ‘Bu silahlar Türkiye’ye yönelmemeli’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD’nin Kobani’de YPG’ye uçaklarla yapktığı silah yardımına CHP ve HDP’den destek geldi. Her iki parti de IŞİD’e karşı Kobani’ye yardımı olumlu gördüklerini belirtirken bu yardımı Türkiye’nin yapmaması nedeniyle hükümeti eleştirdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, IŞİD’in bölgede öncelikle ve acil olarak çözülmesi gereken bir tehdit olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Ancak bu silahların Türkiye’ye yönelme ihtimalinin sıfırlanması lazım. Hükümetin bu konuda belli teminatları alabilmesi lazım: Kobani Kürtlerinin akrabamız olduğunu ve savunmada olduklarını dikkate alarak olaya insani açıdan bakmamız lazım. Elbette PKK de bir terör örgütüdür ama bizde bir laf vardır, ‘Bugün öleni bugün gömerler’ diye. Bölge barışının önündeki en büyük tehdit şu anda IŞİD’dir. O nedenle de IŞİD’e karşı mücadelede destek olunması için yardım yapılması sağlanmalıdır.” HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan da Ortadoğu’da bazı dengeleri kuran uluslararası güçlerin YPG’ye yaptığı yardımın olumlu bir tavır olduğunu kaydeden Buldan, “Biz bütün bu yardımların Türkiye tarafından yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Kobani’de direnen ve katliama karşı duran bir halk var. Bütün bunları dışarıdan izleyerek ahkâm kesmek doğru olmadı. ABD’nin bu tavrını olumlu buluyoruz” değerlendirmesini yaptı. Buldan, “Keşke başından, ölümler olmadan, sorun bu kadar büyümeden Kobani’ye silah yardımı yapılsaydı. Türkiye’nin buradan bir ders çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Ortadoğu’da dengeler yeniden dizayn edilirken Türkiye bunun dışında kalırsa yazık olur. bu konuda Türkiye’nin bence Amerika’yı örnek alarak bu saatten sonra belki bir şeyler yapması önemlidir” diye konuştu. Çözüm süreci ve Kandil’de hafta sonu yaptıkları görüşmeyi de değerlendiren Buldan, şunları söyledi: “Somut ve pratik bazı adımlar atarlarsa o zaman deriz ki, çözüm süreci rayına oturdu. Süreç ile ilgili atılması gereken adımlar var. Sayın Öcalan’ın cezaevi koşullarının değiştirilmesi, sekretaryadır, izleme kuruludur, müzakere heyetinin genişlemesidir, Sayın Öcalan’ın dışarı ile bağıdır... Bunlarla ilgili. Yol haritasıdır... Yol haritası ne zaman hayata geçecek, yol haritası ne zaman kamuoyu ile paylaşılacak, insanlar merak ediyorlar; yol haritasının içinde ne var diyorlar. Hükümet tarafından açıklanması lazımdır. Somut ve pratik adımları bir an önce atması lazımdır.” AB’den Türkiye’ye: Her türlü yardımı yapın Dış Haberler Servisi Avrupa Birliği (AB) Türkiye’yi IŞİD kuşatması altındaki Kobani sınırını açması için uyardı. Dün Lüksemburg’daki AB dışişleri bakanları olağan toplantısının ardından yapılan açıklamada, “AB Türkiye’nin Kobani’den sığınmacılara barınak sağlama çabalarını takdirle karşılar ve Türkiye’ye Kobani halkı için her türlü tedarikin sağlanması çağrısında bulunur” denildi. Metinde “her türlü tedarikin sağlanması” ifadesi, silah tedarikine yoruldu. AB’den bir diplomat bunun daha ziyade insani malzemeleri içerdiğini savunsa da AB’den diplomatik kaynaklar “her türlü tedarik” ifadesinin silah ve savaşçı geçişini de içerdiğini kaydetti. AB dışişleri bakanları ayrıca Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad hükümetine de yaptırımları sıkılaştırma ve jet yakıtı tedarikinin önlenmesini kararlaştırdı. Sınır, de facto delindi… İnandırıcılık sıfırlandı YPG’liler bombalı iki aracı son anda fark edip imha etti IŞİD bomba yüklü araçlarla saldırdı Y mevzilerine yönelik saldırı girişiminde bulundu. YPG’liler bomba yüklü araçları havaya uçurarak saldırıyı önledi. Büyük gürültüyle patlayan araçların alevleri ve IŞID Kobani’deki yoğun siyah dumanlar gökyüzümevzilerini kaybederken, Sincar’daki Ezidilere nü kapladı. Ardından havan topu tank ve zırhlı araçlarla saldırılarına başlayan IŞİD’e YPG yeni bir saldırı başlattı. de karşılık verdi. Bölgede yoğun Duhola ve Borik yerleşim çatışmaların sürdüğü bildirildi. yerlerine ağır saldırılar IŞİD’in Mürşitpınar bölgesine sonucu halk Sincar Dağı’nın eteklerine doğru havan topu ile düzenlediği saldırılar PG bazı yerleri geri aldı çekilmeye başladı. IŞİD ve havan mermilerinin Türkiye’ye Ezidilerin en önemli YPG’den dün yapılan açıkladüşmesinin ardından ise sınırdakutsal mekânlarından mada, çatışmaların devam ettiği ki güvenlik önlemleri sürdürülübirini ele geçirdi. kentin kuzey doğusunda bulunan yor. Suriye’ye bakan hâkim tepeKaniya Kurda bölgesinden saldırı lere yerleştirilen obüs ve tanklardüzenleyen IŞİD militanlarının püskürtüldüğü, la güvenlik önlemleri sürdürülürken, sınır hattıburadaki çatışmalarda 16 IŞİD militanının öldü na giden yollarda önlem alan güvenlik güçleri ise rüldüğü bildirildi. YPG’nin IŞİD’in elinde olan bölgeye güvenlik gerekçesiyle kimsenin geçmebelediye binasını geri aldığı, belediye binasının sine izin vermiyor. da bulunduğu caddeyi IŞİD’den temizlediği, buobanililer serbest bırakıldı radaki çatışmalarda 13 IŞİD militanının öldürülIŞİD’in Kobani’ye girdiği 7 Ekim gece düğü açıklandı. YPG, IŞİD’e ait çok sayıda silah ve mühimmatın da ele geçirildiğini bildirdi. si Türkiye’ye sığınan 350 kişi güvenlik güçleri tarafından gözetim altına alınmış, bir kısmı ŞİD bomba yüklü araçla saldırdı Kobani’ye geri gönderilirken bir kısmı da serIŞİD, Kobani’de havan topu ve bomba yüklü best bırakılmıştı. Suruç Kapalı Spor Salonu’nda araçlarla saldırılarını sürdürüyor. IŞİD dün bom tutulan 95 kişi de dün serbest bırakıldı. Bu kişiba yüklü 2 araçla Kobani’nin doğusunda YPG lerin AFAD kampına yerleştirileceği belirtildi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) IŞİD’in 15 Eylül’de ağır silahlarla saldırı başlattığı Kobani’ye önceki gece Irak Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından yapılan silah yardımının ABD uçakları tarafından önceki gece havadan ulaştırılmasının ardından Kobani’de çatışmalar sürüyor. IŞİD bomba yüklü araçlarla Kobani’ye saldırı girişiminde bulundu. IŞİD EZİDİLERE YENİ SALDIRI BAŞLATTI IŞİD’cilerin cep telefonundan çıkan korkunç fotoğraflar Dış Haberler Servisi Kobani’de Kürt savaşçıların ölü IŞİD militanlarının üzerinde bulduğu cep telefonlarından korkunç fotoğraflar çıktığı iddia edildi. Daily Mail’e göre, yere yatırılmış bir bebeğin gırtlağına bıçak dayanmış halde fotoğrafı var. Bebeğin kafasının kesilmesi görüntüleri ya da cesedi bulunmasa da Alevi ailesiyle birlikte bu akıbete uğramış olmasından korkuluyor. 1100’den fazla kişinin öldürüldüğü Kobani’de bebeğin fotoğrafının geçen cuma çekildiği sanılıyor. Kürtler “Melek” adını taktıkları kız bebeğin fotoğrafını Facebook’ta paylaştı. Fotoğrafı YPG’lilerden edinen Ali isimli kaynak, Daily Mail’e “Kobani halkı bu pisliklerin işlediği zulmü dünyanın kendi gözleriyle görmesini istiyor. Bebeğin ne kadar korktuğunu yüzünden anlıyorsunuz” dedi. Uzman bakışı: ‘Badire’ ‘Hükümet somut adım atmalı’ K I ‘Noksan halka’: İran ‘Türk yargısı garip davrandı’ DUYGU GÜVENÇ Türkiye ile Danimarka arasındaki iade krizi sürerken zanlının avukatları konuştu ANKARA Ankara ile Kopenhag arasında iade edilmeden salıverilen ve Danimarka’nın Türk rehinelere karşı serbest bırakıldığını iddia ettiği B.H. krizinde, Türkiye Interpol tarafından aranan zanlının neden bırakıldığı konusunda tatminkâr açıklama sunmazken, zanlı ile ilgili DNA paylaşımının da gerçekleşmediği öğrenildi. İslam karşıtı yazar Lars Hedegaard’ı öldürmeye teşebbüs ettiği iddiasıyla Danimarka’nın Interpol tarafından arama kararı çıkardığı ve iadesini istediği B.H’nin Türkiye’de tutuklandıktan sonra haber verilmeksizin serbest bırakılması üzerine iki ülke arasında başlayan gerilimde tansiyon heyet ziyareti ile de düşmedi. Kaynaklar, “Türkiye zamana oynuyor” yorumu yaparken, Danimarka Adalet Bakanlığı ve İstihbarat Teşkilatı’ndan gelen heyetin Türkiye’deki temaslarında da DNA örnekleri konusunda gelişme sağlanamadığı öğrenildi. İade edilmeyerek serbest bırakılan B.H’nin Türk ve Danimarkalı avukatları ise Cumhuriyet’e konuştu. Zanlının iki avukatı da kendi alanında önde gelen isimler. Danimarkalı avukatı, özellikle radikal İslamcılıkla suçlanan birçok ismin de avukatlığını üstlenen bir isim. Thorkild Hoyer, aralarında Roj TV için para topladıkları iddia edilen zanlıların da savunuculuğunu üstlenmiş. Türk avukatı Okan Kadir Bektaşoğlu ise Hizbullah ve Mavi Marmara davalarını da üstlenen bir isim. Zanlının Türkiye’ye sahte pasaport ile girdiği iddialarının aksine avukat Bektaşoğlu, “Türkiye’ye yasal yollarla girdi” dedi. Zanlı ile bir defa gözaltında bulunduğu sıra ‘Eşkâli bile uymuyor’ da tutuklanmasına dair duruşma öncesinde görüştüğünü söyleyen Bektaşoğlu, kendisine zanlının ailesinin ulaştığını belirterek şunları söyledi: “Bana ailesi ulaştı ancak ailesinin iletişim numaralarını bilmiyorum. Kendisini bir defa grödüm ve o da Interpol kararı çerçevesinde gözaltının tutuklamaya çevrilmesine yönelikti. Bir kere kişinin eşgali bile uymuyor. Bizdeki dosyaya göre şahıs Türkiye’ye yasal yollardan girmiş. Interpol tarafından araması olduğu için yakalanmış, Maltepe 3 No’lu Cezaevi’ne gönderilmiş. Danimarka’nın gönderdiği dosyalardaki eşkâle uymuyor. Danimarka’nın belirttiği şahıs 1.70 boylarında. Oysa B.H. 1.90 boylarında. Zaten zanlı Hedegaard’ı öldürmeye çalıştığı iddialarını reddetti ve ‘Ben kaçmadım’ dedi. Kendisi Danimarka’ya iade edilmek istendiğini söyledi. Ben bir defa avukatlığını yaptım, dosyasının içeriğini de akıbetini de bilmiyorum.” Zanlının Danimarkalı avukatı Hoyer ise B.H’nin kendisine ailesi aracılığıyla ulaştığını belirterek şunları söyledi: “Ben İstanbul’da cezaevindeyken kendisiyle bir defa görüştüm. O serbest kaldıktan sonra da ailesi bana söyledi ve ‘sizi arayabilir’ dedi. Bana İstanbul’a, Lübnan’daki eşine gitmek için geldiğini ve gözaltına alındığını söyledi. Görüşme sırasında ve sonrasında Türk yargısıyla iletişim kuramadım. Türk yargısı baştan beri çok garipti. Müvekkilimi sadece bir defa görebildim. Serbest bırakıldığı da bana bildirilmedi. Onunla ilgili evraklar da bana verilmedi. Ben bu süreçte Türkiye’nin neden serbest bıraktığını anlamıyorum çünkü o Danimarka’ya iade edilmek istiyordu. Danimarka’da terör ile suçlansa dahi adil yargılanacağını biliyordu.” PKK mikseri kaçırıp yolu asfaltladı Yurt Haberleri Servisi Genelkurmay Başkanlığı, bir grup PKK’linin Tunceli’de 6 beton mikserini gasp ettiğini belirtti. Açıklamada, “Bölücü terör örgütü mensubu silahlı altı terörist tarafından; Tunceli merkez Alacık köyü mülki sınırları içerisinde, sivil bir firmaya ait altı adet beton mikseriyle taşınan hazır beton gasp edilmiş ve bölgede yapımı devam eden sözde mezarlığa giden yol üzerine döktürülmüştür” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle