24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr 21 EKİM 2014 SALI 14 KÜLTÜR Geçmiş hep içimizde... William Luce’un yazdığı ‘Lillian’ İstanbul Şehir Tiyatroları’nda sahneleniyor 2000 yılında, Ahmet Levendoğlu’nun çeviri ve rejisiyle 12. İstanbul Tiyatro Festivali’nde Tiyatro Stüdyosu yapımı olarak çok kısa bir süre oynayan “Lillian” bu yıl, İstanbul Şehir Tiyatroları yapımı olarak 19. İstanbul Tiyatro Festivali’nde perde açtı ve şimdi de repertuvarda yerini aldı. Lillian rolünde, yine, yılların deneyimli oyuncusu Aliye Uzunatağan’ı zevkle izliyoruz… Aliye Uzunatağan Bakanlıktan bu kez Say’a sansür Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın programından Fazıl Say’ın eserleri çıkarıldı ‘B le akar. Bu akışta, Lillian, bir yandan Dashiell Hammett’le olan fırtınalı ama birbirini tamamlayan, birbirinden beslenen ilişkisiyle hesaplaşmakta, öte yandan da hayattaki başarılarını, başarısızlıklarını masaya yatırmaktadır. “Geçmiş, tüm mutlulukları, tüm ödülleri, tüm aptallıkları, tüm cezalarıyla hepimiz için hep oradadır ve öyle de olmalıdır.” Aliye Uzunatağan, abartıya kaçmayan bir oyunculukla bir dönemden diğerine, bir yaşanmışlıktan ötekine geçerken ve de şimdiyi sorgularken, bu iniş çıkışların altını akışı kesintiye uğratmadan çizer. Patlamalara meydan vermeyen bir ölçülülükle dışa yansıtır yaşanmışlıkları. Genç yaşında İspanya’ya giderek antifaşist harekete karışması, yaman bir insan hakları savunucusu olan ve bu yüzden hapse de giren, Dashiel Hammett’le yaşadığı tutkulu aşk ve de 1952 yılında Senatör McCarthy’nin başında olduğu “Amerikan Aleyhtarı Faaliyetleri Araştırma Komitesi” için “Gece yastık kavgasından sonra çikolata ezmesi mıncıklar gibi hukukla oynuyorlar” diyerek tanıklık yapmayı reddetmesi, Lillian’ın hayatındaki önemli satırbaşlarıdır. Bu satırbaşları birbiri içine geçerek işlenir oyunda… İki perde olarak yazılmış olan “Lillian”ı Orhan Alkaya tek perdede toparlamış. Ayrıca, yönetmenin oyuncuya boş mekânda hareket serbestisi tanıması da bekleme odasındaki düşünce yağmurunun olağan bir yansıması seyirciye. Nurullah Tuncer’in sahne ve Kemal Yiğitcan’ın ışık tasarımı da oyunu, oyuncuyu destekleyen bir bütün oluşturuyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürodeğişikliğe gidildiği belirtildi. su) Son dönemde sanat kurumlarınakanlık yasayı çiğniyor’ da yaşanan “sansür” olaylarına bir Bakanlık CSO’nun yıllık programıyenisi eklendi. Kültür ve Turizm Bana ve Say’ın eserlerine ilişkin bir yakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni saklama getirilmediğini, iddiaların taOrkestrası’nın (CSO) yıllık programımamen gerçekdışı olduğunu savunnı dünyaca ünlü Fazıl Say’ın yer aldu. Say’ın müzik eğitimcisi babası dığı iki haftayı değiştirerek onayladı. Ahmet Say ise Cumhuriyet’e yaptıSay’ın konserlerinde seslendireceği ğı açıklamada, bakanlığın yıllık prog“İstanbul Senfonisi” ile “Su Piyano ramı CSO’nun mevcut yasa ve yönetKonçertosu” ve “Yunus’un Sırtınmeliklerine göre “sansürleyemeyedaki ÇocukHermiyas”a sansür geceğini” belirterek, “Yıltirildi. Bakanlık sanlık program CSO’nun sür iddialarını yalanu Kültür ve Turizm yetkili kurulları talarken, Say’ın babası, Bakanlığı sansür rafından belirlenir. müzik eğitimcisi ve Bakanlık da belirleyazarı Ahmet Say, iddialarını yalanlarken, nen programı ‘sehven’ “Herhalde dünyada Say’ın babası, müzik onaylar. Yoksa bakansözsüz bir müziğin eğitimcisi ve yazarı lığın programa onay yasaklanması ilktir. Ahmet Say “Fazıl’ı vermeme ve sansür geBu yasak, Fazıl’ın tirme yetkisi yoktur” muhalif kişiliği neTürkiye’den kovmak görüşünü dile getirdi. deniyle yaşanmıştır. istiyorlar” dedi. “Sözsüz bir müziğin Fazıl’ı müzik adamı sansür edilmesi uygar olarak Türkiye’den dünyada bir ilktir” dikovmak istiyorlar, yen Say, sözlerini şöyle sürdürdü: ancak başaramayacaklar. Kimse “Fazıl Say’ı müzikçi olarak Fazıl’ı bu ülkeden kovamayacak” Türkiye’den kovmak istiyorlar, kosözleriyle sansüre tepki gösterdi. vamazlar. Bilindiği gibi daha önCSO’nun 20142015 sanat sezoce de Borusan Festivali iptal edilnunda yer alan programa göre, kamişti. Aslında festivalin iptali, Fazıl sım ayında, şef Rengim Gökmen’in Say’ın iptaliydi. Aslına bakarsanız yöneteceği konserde Say, “İstanben böyle bir olayın ardından böyle bul Senfonisi” adlı eserini seslenbir şey bekliyordum. Borusan bile direcekti. Mayıs ayında da ATO Fazıl Say’a karşı çıkıyorsa, bakanCongresium’da verilecek konserde, lık neden karşı çıkmasın? Bakanlık şef Naci Özgüç yönetiminde besteböyle bir şeyi haydi haydi yapar.” cinin “Su” başlıklı piyano konçertosuyla, “Yunus’un Sırtındaki Çocuk akanlık yanıtlasın’ Hermiyas” başlıklı eseri seslendiriÖte yandan Japonya’da bulunan Falecekti. Ancak CSO yönetimine, sözlü zıl Say, sansürle ilgili olarak resmi olarak, Say’ın solist olarak yer alacaTwitter hesabından yaptığı açıklamağı ve eserlerinin çalınacağı programda, “Eserlerimin CSO yıllık orkestların değiştirilmesi, aksi takdirde yılra programından çıkarılmasına gelık programın Bakan Ömer Çelik tarekçe nedir? Sebep nedir? Kültür rafından onaylanmayacağı bildirildi. Bunun üzerine CSO’nun programında Bakanlığı cevaplamalı” dedi. Lillian Hellmann salt yazdığı eserlerle değil, siyasi duruşuyla da Amerikan edebiyatında bir döneme imzasını ataskıya direnmek mış isimlerden biri. Onu, Atlantik kıyılarının çok ötesine taşıyan, yapıtları kadar bu Seçkin Selvi’nin akıcı çevirisi ve Orduruşu da. 1905’te dünyaya gehan Alkaya’nın yolen Hellmann, Amerikan tarihirumuyla sahnelenen u Aliye Uzunatağan’ın nin en buhranlı dönemlerini ırkoyun, 1964 yılında, rol aldığı iki perde olarak New York’ta bir hasçı Güney’den Kuzey’e uzanarak yaşayacak, iyi bir eğitim göretanenin bekleme odayazılmış olan “Lillian”ı cek, başarı merdivenlerini genç geçer. Lillian, ölOrhan Alkaya tek perdede sında yaşında çıkmaya başlayacak, evmek üzere olan sevdiği toparlamış. Ayrıca, lenecekboşanacak, âşık olacak adamın, polisiye edebive de hep yazacaktır… “Çocukyatının ünlü ismi Dasyönetmenin oyuncuya ların Saati”, “Küçük Tilkiler”, hiell Hammett’in sanboş mekânda hareket “Kuzey Yıldızı”, “Tavanaraki soluğunu dinlemekserbestisi tanıması da sındaki Oyuncaklar”, “Pentedir, bulunduğu odabekleme odasındaki timento” ona genç yaşlarından nın penceresinden ona itibaren şöhreti tattıracak oyungeçmişe dair pek çok düşünce yağmurunun lardan, film senaryoları ve anı şeyi hatırlatan kocaolağan bir yansıması kitaplarından sadece birkaçı… man bir ağacı seyredeseyirciye. Lillian Hellmann, 1981’de, rek... Belki de çocukoyun yazarı William Luce’dan luğunun geçtiği Alabakendisi hakkında da bir oyun ma’daki çiftlikteki inyazmasını ister. Tek kişilik bir oyun olacir ağacıdır o... Lillian’ın, köleliğin olacaktır bu. Hellmann, 1984’te oyunun bitğan karşılandığı bir kültürden gelip küçük miş halini göremeden ölür. 1985’te, “Lilyaşından itibaren o kültüre karşı direnişilian”, Zoe Caldwell’in yorumuyla buluni simgeleyen incir ağacı... Oyun, mantışur seyirciyle. O günden bu yana dünyanın ğın ve zaman zaman da içgüdülerin galedört bir yanında oynanıyor. be çaldığı geriye sarışlar, ileriye gidişler B ‘B 5 YILDIR SÜREN YENİLEME ÇALIŞMALARI TAMAMLANDI 17. KUKLA FESTİVALİ BAŞLADI Picasso Müzesi yeniden açılıyor Kültür Servisi Paris’teki Picasso Müzesi, 5 yıl süren sancılı yenileme çalışmalarından sonra, sanatçının doğum günü olan 25 Ekim’de yeniden ziyarete açılıyor. 20. yüzyılın en etkileyici sanatçılarından biri olarak kabul edilen Pablo Picasso’nun yapıtlarının dünyadaki en zengin koleksiyonlarından birini içeren Picasso Müzesi’nin yeniden açılışı üst üste gelen gecikmeler ve iç tartışmalar yüzünden geçen yıl iki kez ertelenmek zorunda kalmıştı. Sanatçının tabloları, heykelleri ve baskılarından oluşan 5 bin parçalık bir koleksiyonu barındıran müzenin 9 yıldır başkanlığını yürüten Anne Baldassari, kendi yöneticileri ve Fransa’nın eski Kültür Bakanı Aurelie Filippetti ile girdiği tartışmalar sonucunda geçen mayıs ayında görevden alınmıştı. Paris’in ünlü Marais Mahallesi’ndeki müzenin yenilenmesi için yapılan çalışmalar yaklaşık 52 milyon Avro’ya mal oldu. Sergileme alanı üç katına çıkarılan Picasso Müzesi’nin yılda 1 milyon ziyaretçinin gezebileceği belirtiliyor. Kuklalar İstanbul’a geldi ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ÇİZER VE AŞÇI COLAGROSSI’DEN ‘Çizgilerle Yemekler’ Kore Kültür Servisi Fotoğrafçı, çizer ve aşçı Daniel Colagrossi, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde başlayacak olan “Çizgilerle Yemekler” sergisiyle kendi yaptığı 100 kadar yemeğin resmini, tarifleri eşliğinde sergileyecek. 22 Ekim’de açılacak olan sergi 30 Aralık’a kadar izlenebilecek. Sanatçı, serginin yanı sıra, serginin daha iyi anlaşılması için tat, lezzet ve gastronomiyle ilgili Fransızca pratik yapmayı sağlamak üzere çok sayıda yemek pişirme çalışması düzenleyecek. Lezzet Haftası kapsamında düzenlenecek sergi kapsamında ayrıca Colagrossi’nin tarzı ve temposunu yansıtacak olan, incelikle güzelliği birleştiren çini mürekkebinin oluşturduğu plastik sanatlar çalışmaları yapılacak. Birbirinden farklı rengârenk kuklalar İstanbul’da buluşuyor. Kuklaseverlerin merakla beklediği 17. Kukla Festivali başladı. Festivalde geleneksel gösterilere ve değişik disiplinlerle işbirliği yapan kukla formlarına yer veriliyor. Bu yıl 15 ülkeden 30 gösteri festivalde perdelerini 70 kez İstanbul seyircisi için açacak. Ka u Bu yıl 15 ülkeden de yeniliklerin olduğunu belirtiyor. “Taragöz kukla oyunla30 gösteri festivalde cettin Diker, UNESrıyla tanınan Cenperdelerini 70 kez CO tarafından Kagiz Özek festivalin sanat yönetmenliğiİstanbul seyircisi için ragöz sanatına yapkatkılarından ni üstleniyor. açacak. Karagöz kukla tığı dolayı ‘yaşayan inÖzek, “Polonoyunlarıyla tanınan san hazinesi’ olayaTürkiye arasındaki diplomatik Cengiz Özek festivalin rak kabul edilmişKlasik Karagöz ilişkilerin 600. yısanat yönetmenliğini ti. sanatının son temlı olması nedeniyle üstleniyor. silcilerinden olan Polonya’dan iki tibu ustayı birkaç yatro konuğumuz ay evvel 82 yaşında kaybettik. olacak. Festivaldeki gösterileBu yıl kendisini anıyoruz. Ayri birbirinden ayırt etmek pek rıca bu yıl dünya prömiyerimümkün değil, hepsi birbirinni festivalde gerçekleştirecek den farklı teknik ve özelliklerolan, İstanbul Karagöz Kukde” diyor. la Vakfı ve Polonya’dan ‘PupRusya’nın “Çirkin Ördek pet and Actor Theatre Kubus’ Yavrusu”, Hollanda’nın “Anortak projesi, Bruno Schulz’un tigone”, Polonya’nın “Tarçın hikâyelerinden hareketle haDükkânları”, Belarus’un “At” zırlanan ‘Tarçın Dükkânları’ adlı gösterilerden etkilendiğiPolonya ile Türkiye arasındaki ni söyleyen Özek bu yıl festival 600 yıllık dostluk şerefine altı kez ücretsiz olarak seyircisiyle buluşacak.” Özek, bu gösterinin gölge tasarımını, kukla yapımını da üstlenmiş, ayrıca oyunda gölge oyuncusu olarak da yer alıyor. Özek, “Yılda on, on beş kez yurtdışında düzenlenen kukla festivallerine gösteri yapmak üzere davet ediliyorum. Bu festivallerde birçok oyunla karşılaşma fırsatı yakalıyorum, hem de oyunların seyirciyle olan ilişkisini de birebir görmüş oluyorum. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali dünyanın seçkin festivalleri arasında çoktan yer aldı. Böylece birçok grup festivalimize başvuruyor. Böylece bir yıl içinde 100’e yakın gösteri arasından bir seçki yaparak festivali oluşturuyoruz” diyor. Amerika, Kolombiya, Kore, Endonezya, Kazakistan, Rusya, Belarus, Romanya, Polonya, İsveç, Hollanda, Fransa, İspanya, İtalya festivalde yer alacak ülkeler arasında. Ülkemizden de on bir oyun sahnelenecek. Bu yıl da 3 kıtanın geleneği ve perspektifleri 26 Ekim’e kadar kuklaseverlerle buluşacak. Polonya, ‘Tarçın Dükkânları’ ZEYNEP CEMALİ EDEBİYAT GÜNÜ’NDE SANSÜR TARTIŞILDI ‘Otosansüre başkaldırmalıyız’ Kültür Servisi Günışığı Kitaplığı tarafından geçen cumartesi Kadir Has Üniversitesi’nde düzenlenen 4. Zeynep Cemali Edebiyat Günü’nde yayıncılık ve edebiyatla ilgili konular, 300’ü aşkın katılımcıyla sansür konusu tartışıldı. Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celâl, yazarlar Ayfer Gürdal Ünal, Feridun Andaç, şair Enver Ercan, illüstratörler Feridun Oral, Huban Korman gibi isimlerin katıldığı buluşmada, Günışığı Kitaplığı Yayın Yönetmeni ve yazar Mine Soysal, “Eğitimde Edebiyat Sansürünün Yeni Boyutları” başlıklı bir konuşma yaptı. “Biz yayıncılar, yazarlar, çevirmenler sansür listelerine, bitmeyen davalara; yazdığı, çevirdiği, yayına hazırladığı için yargılanmaya alıştık artık” sözleriyle konuşmasına başlayan Soysal, edebiyata en uzak gücün siyasi erk olması gerektiğini, ne yazık ki ülkemizde durumun bunun tam tersi olduğunu söyledi. “Eğitim politikalarımız, bağımsız, özgür bireyler yetiştirmek için değil, kurulmuş çarklara sorgusuz sualsiz katılıp, kolayca öğütülecek tektip canlılar yaratmayı amaçlar. İlk iş, açık ya da gizli sansür mekanizmaları kurar!” diyen Soysal’ın konuşması şöyle devam etti: “İlk adım olarak, otosansüre başkaldırmalıyız! Bunun için, edebiyat okumaya başlayacağız. Edebiyatın zararsızlığını, yararını kendi yaşamımızda deneyimleyeceğiz. Sözcüklerden, duygulardan, düşüncelerden korkmayacağız. Böyle bir korku salmaktan medet uman kişi, kurum ve yaklaşımlara kulak asmayacağız. Eğer bekler, görmezden gelir ve bu gidişi değiştirmezsek, eğitimde edebiyat sansürünün bugün geldiği tüyler ürpertici sonuç, çok kısa bir sürede gelecek umudumuzu tümden yok edebilir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle