29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET [email protected] 10 EKİM 2014 CUMA 14 KÜLTÜR Gizemli bir kayıp olayını ele alan, yeni David Fincher filmi ‘Gone GirlKayıp Kız’ bugün gösterimde Yan etkinlikler ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ Kültür Servisi Bu yıl 51’incisi düzenlenecek Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali bugün başlıyor. Ancak festival kapsamında gerçekleşecek kortej, konser ve parti gibi etkinlikler iptal edildi. Festival komitesinden yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’de son günlerde yaşananlar ve yaşamını yitiren 24 kişi ve yaralananlar hatırlatıldı. Olayların herkesi üzdüğü dile getirilen açıklamada, şiddet, acı, üzüntü, gerginlik yaşanırken sinema sanatçılarının bu duruma duyarsız Koca karısını aldatırsa... Cicim yıllarının ardından evliliklerinin 5. yıldönümüne hazırlanan, dergi yazarı NickAmy çiftinden Amy’nin gün ortasında ansızın evinden hiçbir iz bırakmaksızın ortadan kaybolmasıyla başlayan “Gone GirlKayıp Kız”, özellikle bir Neonoir başyapıtı niteliğindeki “Yedi” (1995), “Dövüş Kulübü” (1999) gibi kült filmleriyle 90’lı yıllara damgasını vurmuş ünlü yönetmen David Fincher’ın, Gillian Flynn’in çok satan romanından kimi yerlerini değiştirerek perdeye aktardığı, şaşırtmacalar içeren, oldukça serbest bir uyarlama. Yine baskı altındaki kapana kıstırılmış kahramanların, küçüklüğünde ‘Muhteşem Amy’ olarak (Bizim Ayşegül serisi benzeri) çocuk kitaplarına ilham vermiş, New Yorklu, şımarık zengin kızı Amy (Rosemund Pike) ile Missouri’den gelmiş, taşralı hödük koca Nick’in (Ben Affleck), büyük bir aşkla başlayıp alttan alta ihanet, kötü davranış ve yalanlarla süren, gizemli, karmaşık hikâyesini iç içe geçirip seyircinin kafasını ikincil kahramanlarla, Amerikan evilik yapısına, medyaya ve polise ilişkin çeşitli ayrıntılarla habire karıştırarak ve 2.5 saate yayarak anlatıyor usta teknisyeniyi zanaatkâr yanı sıra son tahlilde düzenle uzlaFincher. şan, metafor ağırlıklı, postmodern Bunamış babasını yaşlısoslu David Fincher filmlerinin lar evine tıkmış Nick’in, ona kuşku, gizem, medyaçevre baskısı hep yol yordam gösteren ikizi bulamacı niteliğindeki bu sonuncuve iş ortağı Marsu, oldukça uzun tugo (Carrie Cotulmuş süresine karon), her zaman reyşın sürükleyiciliğiu İki buçuk saatimizi ting peşindeki medpek de yitirmeden vererek ve az buçuk kadın ni yanın yöntemlerisonuçta bütün kötüdüşmanı denilebilecek ni, polisin tepkilericüllüğü kadın karakni çok iyi bilen, gitbir film seyretmiş olarak terin (Amy’nin) üstikçe batağa gömülen tüne yıkarak, evlilik çıktığımız “Kayıp Kız”, baş şüpheli Nick’i sokurumuyla hem dalyönetmen David Fincher’ın gasını geçip hem de nuçta kurtaracak, bu zengin filmografisinde tip karıkoca ve kaonu yücelten bir mutyıp davalarının uzmalu sona varıyor. kuşkusuz bir “Yedi” nı olan pahalı avukat Önce karısının birayarında değilse de, bir Tanner (Tyler Perry) denbire adeta yerin “Benjamin Button’ın ve biricik suçu yıllardibine girmişçesine dır Amy’yi tutkuyTuhaf Hikâyesi” düzeyini sırra kadem basmala sevmek olan, Marsıyla hayatı kâbusa tutturan, öncelikle cel Proust hayranı, dönüştürülüp tüm Fincher hayranlarının eski lise arkadaşı Deyazılıgörsel medsi (Neil Patrick Harya, polis ve çevrebeklentilerini ris), Amy’nin annesi tarafından, gidekarşılayabilecek cinsten, si babası ve komşularek baş zanlı konuilginç ve seyre değer yeni muna getirilen, üsterı gibi yan karakterbir suç hikâyesi çeşitlemesi lik bir de yaratıcı yalerin eklemlenmesiyle, temposunu genelzarlık dersi verirken sayılabilir. de pek yitirmeyen bu koca memeli, seksi, yeni suç öyküsü çeçıtır bir öğrencisiyle şitlemesi filmin süresini yine uzat1.5 yıldır yasak ilişki kurduğu, hemış Fincher usta, alışıldığı üzere. men tüm muhabir ve kameramanGenelde, günümüzün bireyindelarıyla bu olaya odaklanmış, sanki hasar, aşınma ve arızalara kilitsasyon meraklısı medya tarafından lenerek yer yer Hollywood ideoloortaya çıkarılan Nick’in hedef tahjisi ve estetiğinin sığlığını, tekdütası yapıldığı “Kayıp Kız”, yenizeliğini aşan, ama eleştirelliğinin den onu aldatmış kocasıyla beraber olabilmek uğruna, liseden beri ona fena halde tutkun, varlıklı ve entelektüel arkadaşı Desi’nin (Neil Patrick Harris) hem de sevişme sırasında boğazını kesecek kadar gözünü kan bürümüş, “birinci sınıf bir vajinaya sahip”, firardaki kaltak dilber Amy’yi hikâyenin kötü kişisi yapıyor, film ağır ağır akıp ilerledikçe. İlk yarısında antipatik ve zanlı gösterilen koca Nick rolündeki Ben Affleck’in (Doğrusu önceleri pek de tutmadığım Affleck’in kendini bayağı geliştirip değiştirdiği, artık iyi bir oyuncu olduğu da ayan beyan ortada, hem de Oscar sahibi, önemsenecek bir yönetmen o artık) sürüklediği filmin öteki oyuncuları da epeyce gayretli, özellikle feleğin çemberinden geçmiş avukat rolündeki Tyler Perry akılda kalıyor. Filmin kameraman Jeff Cronenweth’e ait görüntüleriyle Trent ReznorAtticus Ross imzalı müzikleri de birinci sınıf. Sonuçta iki buçuk saatimizi vererek ve az buçuk kadın düşmanı denilebilecek bir film seyretmiş olarak çıktığımız “Kayıp Kız”, yönetmen David Fincher’ın zengin filmografisinde kuşkusuz bir “Yedi” ayarında değilse de, bir “Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi” düzeyini tutturan, öncelikle Fincher hayranlarının beklentilerini karşılayabilecek cinsten, ilginç ve seyre değer yeni bir suç hikâyesi çeşitlemesi sayılabilir. iptal kalmasının mümkün olamayacağı belirtildi. Açıklamada “Olaylar sebebiyle tüm hazırlıklarımız bitmiş olmasına rağmen festivalimizin ertelenmesini bile ele aldık, ancak sanatın asıl böyle zamanlarda önem kazandığını, sosyal dertlerin de ilacı olduğunu düşündüğümüz için festival kapsamındaki kortej, konser ve parti gibi yan etkinlikleri iptal etmeye, bunun dışındaki tüm sanatsal etkinlikleri devam ettirmeye karar verdik” ifadelerine yer verildi. BU HAFTA 5 YENİ FİLM GÖSTERİMDE Woody Allen’dan ‘Sihirli Ay Işığı’ Kültür Servisi Bu hafta dram, bilim kurgu, aksiyon ve romantik komedi türünde 5 yeni film gösterime girecek. Başrollerinde Kate Hudson, James Franco ve Anna Friel’in bulunduğu “Ölümcül Oyun” izleyici ile buluşacak. Johnny Depp, Rebecca Hall, Paul Bettany, Cillian Murphy ve Oscar ödüllü oyuncu Morgan Freeman’ın oynadığı “Evrim” bilim kurgu meraklılarını sinema salonlarına çekmeye aday. Ben Affleck, Rosamund Pike, Neil Patrick Harris ile Tyler Perry’nin oynadığı “Kayıp Kız” filminin yönetmen koltuğunda David Fincher var. Woody Allen’ın yönettiği ve Emma Stone, Colin Firth ile Marcia Gay Harden’ın oynadığı “Sihirli Ay Işığı” romantik komedi türünde bir film. Jeff Bridges, Meryl Streep, Brenton Thwaites, Alexander Skarsgard, Katie Holmes ile Taylor Swift’in oynadığı “Seçilmiş” rahat ve mutluluk dolu bir dünyada yaşayan genç bir adam olan Jonas’ı (Brenton Thwaites) anlatıyor. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık’ın etkinlikleri devam ediyor Konuk Gündüz Vassaf Kültür Servisi Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık her ay düzenlediği etkinliklere kaldığı yerden devam ediyor. Yarın Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde Yaratıcı Drama Eğitmeni Çiğdem Odabaşı’nın saat 11.00’de gerçekleştireceği Okuma Atölyesi ile başlayan buluşmalarda bu sezonun öne çıkan etkinliği ise 20 Ekim Pazartesi günü saat 18.30’da düzenlenecek. Sibel Oral ve Elif Tanrıyar’ın yönetimindeki “Yazarın Gayriresmi Portresi”nin bu ayki konuğu YKY’den çıkacak yeni kitabı “İstanbul’da Kedi” ile Gündüz Vassaf. Gerçeği bilmek özgürlüktür ASLI SELÇUK ‘SEÇİLMİŞ’ BUGÜN VİZYONA GİRİYOR ABD’de ortaokullarda okutulan, genç yetişkin yazınının başyapıtlarından biri olan, satışı dünyada 10 milyona ulaşan Lois Lowry’nin dramatik bilimkurgu romanı The Giver (Seçilmiş) sonunda sinemaya uyarlandı. The Giver, oyuncu aynı zamanda filmin yapımcısı da olan Jeff Bridges’ın 20 yıla yayılan en büyük düşü. “Kızlarım kitabı okudular. Ben onların okuduğunu bilmeksizin babam Llyod Bridges için iyi bir rol arayışı içindeydim. Romanın kapağında yaşlı, kır saçlı bir adamın resmi vardı, işte tam babama göre bir rol diye düşündüm” diyor başarılı oyuncu Bridges. Yazar Lois Lowry’de 20 yıl önce asker babasından esinlenerek The Giver’ı kaleme almış: “Babam çok yaşlanmıştı, anıları gittikçe bulanıklaşıyordu, önemli olanlarını unutmaya başladıkça onun daha da mutlu olduğunu ayrımsadım. 2. Dünya Savaşı’na katılması, ilk çocuğu olan ablamın gençken ölümü gibi tüm sarsıcı olaylar silinmişti. Bu bana belleğin önemini, nasıl yönlendirilip güdümlenebileceğini düşündürdü” diyen Lowry’nin dünyanın her yerinde evlerin ve kuralların hemen hemen aynı olduğu askeri üslerde büyümesi ona bu tekdüzelik konusunda esin kaynağı olmuş. Çok sayıda kurallarla düzenlenmiş bir ortamda yaşayanları bu güven mutlu etse de zamanla onların daha çok şeyin eksikliğini duyumsadıklarını ayrımsamış. Yıkımların, savaşların, soykırımların, açlığın ardından toplumlar felaketin küllerinden yeniden doğarlar. İyi sayılan bir toplum oluşturmak içinse geçmişe ait tüm anılar silinir. Dili hatasız kullanmak, belirlenen aynı giysileri giymek, birbirine dokunmamak, sabah ilacını almak, akşam aynı saatte uyumak, asla yalan söylememek gibi kurallar belirlenir, bunlar yeni doğanlara öğretilir. Kuşak çatışmasını önlemek için tüm ebeveynler ortadan kaldırılır, çocuklar taşıyıcı annelerce dünyaya getirilirler. Aile birimi sistemi çocuğu denetimli bir eğitimle yetiştirdikten sonra çocuk bu birimden ayrılır, ebeveynlerini de unutur. Çünkü bu toplumda anı yükü diye bir kavram yoktur, acı, kaos, açlık, şiddet, ölüm, yokluk, nefret, kıskançlık bilinmez, öte yandan özgürlük, bireysellikte yoktur. Mezuniyetten sonra bu yeni yetişkinler yıllık arz töreninde u Lois Lowry The Giver (Se ’nin dramatik bilim kurg u romanı çilm Filmde, gerçe iş) sonunda sinemaya u k, ö yarl sevgi, umut g zgürlük, mutluluk, özve andı. ri, inanç, ibi evrensel te malar sorgula nıyor. baş azizenin (Meryl Streep) kararlarıyla işlerine atanırlar. Günlük enjeksiyonla duyguları bastırılan bu yeni insanlar duygu hissetmeyecek, renk görmeyecek şekilde kök hücre genetikçilerince tasarlanmışlardır. Tüm eğitimleri de topluma uyum için geliştirilmiş, onları birbirlerinden farklı kılacak özellikleri düzeltilmiştir. Jonas (Brenton Thwaites) kendini farklı duyumsamakta, her şeyi değişik görüyor duygusuna kapılmaktadır. Herkesin mutlu olduğu, görünüşte ideal bu dünyada yaşayan Jonas ötekilerine benzemez. Törende Jonas 4 özelliği de (zekâ, dürüstlük, cesaret, öteyi görmek) taşıdığından toplumun ‘Anı Alıcısı’ olarak seçilir. Her şeyin ötesinde bir acı içeren eğitiminde delikanlı dünyanın gizli tarihini de öğrenecektir. Bu eğitimi de ona dünyanın tüm anılarına sahip The Giver (Jeff Bridges) verecektir. Jonas böylece geçmişteki anıları kullanarak topluma rehberlik edecektir. The Giver, Jonas’a anıların salt geçmişi değil geleceği de yönlendirdiğini, duyguların çok derin olup kalıcı olduklarını, dünyada bir zamanlar dehşet verici bir acımasızlık var olduğunu da aktarır. Jonas bu yeni göreviyle birlikte acı, aşk, sevgi, öfke, umut gibi duyguları tanımaya başlar. The Giver’ın aktardıklarıyla dehşete düşen Jonas, azizlerin koyduğu kuralların yalan yüzünü ayrımsar. ‘Kemik Koleksiyoncusu’, ‘Tehlikeli Oyunlar’, ‘Ajan Salt’ gibi aksiyon ve gerilimler çeken Phillip Noyce, bu gençlik romanının içeriğine bağlı kalarak başarılı bir dramatik bilim kurgu gerçekleştirmiş. Jeff Bridges, Meryl Streep, Alexander Skarsgard, Katie Holmes, Brenton Thwaites, Odeya Rush’ın rol aldığı, gerçek, özgürlük, mutluluk, özveri, inanç, sevgi, umut gibi evrensel temaları tartışıp sorgulayan The Giver “Seçilmiş/2014” bugün gösterime girdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle