03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Öyküyü herkes bilse de yineleyelim: Prusya Kralı II. Friederich Postdamm ormanlarında gezerken bir yamacı kendisine saray yaptırmak üzere gözüne kestirir. Ne var ki orman içinde bir değirmen bulunmaktadır ve değirmenci krala arazisini satmayacağını söyler. Kral ısrar eder, değirmenci direnir. Kral dayatır ve sonunda araziyi zorla alacağını söyler. Değirmenci sinmez, meydan okuyan şu sözleriyle de tarihe geçer: Ama Berlin’de hâkimler var! Monarşi dönemine yakıştırılan bu öykü, bağımsız yargıya güvenin simgesi olarak yıllardır, kuşaktan kuşağa söylenir durur. Aradan 250 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra acaba Türkiye’de durum nedir? İstanbul 16. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Şike davas ile ilgili olarak, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin verdiği karar üzerine eski İstanbul Barosu Başkanı, ceza davalarının ünlü savunmanı, avukat Turgut Kazan bakın ne diyor: Asla hukuka uygun bir karar değildir. Ama ben onlardan hukuka uygun bir karar da beklemiyordum. Gerçekten de Turgut Kazan, bu davada da Yargıtay’dan hukuka uygun bir karar 7 görüyor, güven kaybediyor. Türk hükümetinin de yaptığı aynen budur... Yargı bağımsızlığı, demokratik bir ülkenin onsuz olmazıdır... Son gelişmeler bana eskiden yaşadıklarımı tekrar yaşatıyor... Dış mihrak üçkâğıtçılığına inanmayın; bana da Amerikan ajanı dediler... İtalya’da soruşturmayı durduran, incelemeleri bloke eden ve seneler boyu kamuoyunu yanlış yönlendiren ‘B faktörü’ oldu. Bana göre siz de ‘E faktörü’ diyebilirsiniz.” Di Pietro’nun ‘B faktörü’ ile 1994 yılından itibaren iktidarı ele geçirip “Temiz Eller” operasyonunu akamete uğratmaya çalışan Berlusconi’yi kastettiği açık. Acaba bizdeki “E faktörü” ile neyi ya da kimi kastediyor? Şurası kesin, kamuoyunun aklının karışmasından, yargının itibar kaybetmesinden en fazla yarar sağlayan Tayyip Erdoğan’dır. Geçmişte, yargının içine belirli güçlerin çöreklenmesine önayak olmuş, göz yummuş olan da Tayyip Erdoğan’dır. O zaman yukarıdaki soruyu değiştirerek bir kez daha soralım: Tayyip Erdoğan iktidarda oldukça, “Ankara’da hâkimler var” demek mümkün mü? ‘Ankara’da Hâkimler Var’ mı? çıkmayacağını, karardan çok önce de bağıra bağıra söylemiştir. HHH Aynı Turgut Kazan Balyoz davası ile ilgili olarak 9. Ceza Dairesi’nin vereceği karar hakkında da benzeri şeyleri söylemiş, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 12 Eylül 2010 referandumu ertesinde oluşan ortamda, özel olarak düzenlendiğini de belirtmişti. Güvenilir seçkin bir hukukçu, dünyanın en büyük barolarından birinin eski başkanının 21. yüzyılın ikinci 10 yıllık bölümünde söylediği şu: Ankara’da bağımsız yargıçlar yoktur. Evet Kazan’ın Yargıtay için söylediklerinden çıkan anlam bu. Ve aynı Turgut Kazan’ın, vekilim olduğu 12 Eylül döneminde bu kadar sert bir yargıya zamanın Askeri Yargıtay’ı için bile varmadığını vurgulamak isterim. “Ankara’da bağımsız yargıçlar yoktur” yargısı bir kez egemen oldu mu, söyleyecek bir şey kalmıyor. Bu yüzdendir ki olayların içyüzü ne olursa olsun, Fenerbahçe Başkanı hakkında Yargıtay’ın verdiği karar beni tatmin etmiyor, yüreğimi sızlatıyor. Balyoz davasında da, Şike davasında da verilen kararların adil olduğuna kamuoyu inanmıyor ve bütün bir iktidarın meşruiyeti sorgulanıyor. Çünkü bağımsız ve adil yargının olmadığı yerde demokratik rejim de olamaz. HHH Peki bu durumun sorumlusu kim? Dilerseniz, bu konuda, 1992 yılında, İtalya’da giriştiği “Temiz Eller” operasyonuyla dünya çapında üne kavuşan Di Pietro’ya kulak verelim. Bakalım Di Pietro ülkemizde yaşananlarla ilgili neler söylüyor: “Bekçi hırsız savaşında, yargı zarar Artan Panik ve Büyüyen Yanlışlar AKP iktidarı sıkıştıkça panikliyor... Panikledikçe yaptığı yanlışlar artıyor... Böylece, AKP gittikçe zayıflıyor. Zayıfladıkça, hem paniği hem de yanlışları artıyor... Bu da gittikçe daha çok zemin yitirmesine yol açıyor... İktidarı gittikçe eriten bir kısırdöngü ortaya çıkıyor! HHH Yeni yanlışlar var, eskiden beri yapılmakta olan ve artarak daha görünür hale gelen yanlışlar var: Ortaya dökülen rüşvet ve yolsuzluk skandalına ilişkin yapılan (yapılamayan?) savunmalar, Emniyet’te ve yargıdaki büyük tasarruflar... Sarıgül’ün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmasından sonra mal varlığına tedbir konması... Büyükelçiler toplantısında verilen talimat... Suriye, El Kaide, yakalanan silah yüklü TIR’lar... Ortaya dökülen kasetler... Demokratik gösterilere karşı gittikçe artan şiddet ve otoriterleşme eğilimleri... Silivri davaları ve son açıklamalar karşısında bu davaların düşmesi gerektiği, ama yıllardır içerde yatanlar. HHH Rüvet ve yolsuzluk iddialarına karşı ikna edici bir savunma yapılamadığı gibi, “ayakkabı kutusundaki dolarlar” ve buna ilişkin öyküler, espriler, günlük dilin bir parçası haline geldi. Sarıgül’ün mal varlığına yıllarca önceki tartışmalı bir kredi olayından dolayı tedbir konması onu mağdur duruma düşürdü ve seçim şansını artırdı. Büyükelçiler toplantısında “rüşvet ve yolsuzluk skandalının yargı tarafından iktidara karşı bir darbe girişimi olarak yabancı ülkelere anlatılması” talimatı, yabancı ülke yönetimlerini, istihbaratını, medyasını ve Türkiye’deki elçiliklerini yoksayan bir boş ve yanlış girişim olarak herkesi gülümsetti. Neredeyse her gün yakalanan silah yüklü TIR’lar, iktidarın bunlara müdahalesi, Suriye politikası, sınır sorunları ve El Kaide ile ilişkiler bütün dünyanın dikkatini çekti. Ortaya dökülen kasetler, şimdiye kadar dedikodusu yapılan ama somut olarak belirlenemeyen bazı olayları kamuoyunun dikkatine getirdi. En masum demokratik gösterilere karşı bile biber gazı ve basınçlı suyla müdahale edilmesi, kitlesel gözaltılar, iktidarın demokratiklik iddiasını iyice eritti. İktidar ve cemaat arasındaki çatışmada yapılan açıklamalar, Silivri davalarının artık “yok hükmünde sayılmasına” yol açacak nitelikte; ama insanlar yıllardır içerde. Üstelik Roboski ve Hrant Dink lekeleri hâlâ temizlenemedi! HHH Annem böyle durumlarda “Allah kimseyi şaşırtmasın evladım!” derdi. AKP’nin ‘kirli oyunlarla’ seçimi etkilemeye yönelik çabalar içerisine girdiği iddia edildi: Seçmen kaydırıyorlar den alınarak Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğü’ne verilmesine karşı çıktıklarını, bunun sakıncalarının görülmeye başlandığını söyledi. Çıray, “İzmir’de seçim almanın imkânsızlığını gören AKP iktidarı, kendi meşruiyetini kaybettiği yetmiyormuş gibi seçimlerin meşruiyetini de tartışmalı hale getirecek bir tutum içine girme izlenimi vermektedir. İzmir’de AKP, devlet olanaklarını kullanarak, çok nüfuslu ilçelerden seçim sonuçlarının etkilenebileceği çevre ilçelere seçmen kaydırma çabalarına girmiştir. Çiğli Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürü’nün görevden alınması ile adeta kirli seçim oyunları ete kemiğe bürünmüştür” dedi. Seçim güvenliğiyle ilgili endişelerini İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesine dönüştüren Çıray, şunları kaydetti: “Bugüne kadar Karşıyaka, Çiğli, Narlıdere ve Konak gibi büyük ilçelerden Bayındır, Kiraz, Aliağa vb. gibi ilçelere seçmen nakli olmuş mudur? Olmuşsa bu seçmenlerin sayısı ilçelere göre ne kadardır? Çiğli Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürü hangi gerekçelerle görevinden alınmıştır? Görevden alınma nedeni iddia edilen seçmen nakillerine karşı direnmiş olması mıdır?” sonucunun “kritik” olduğu küçük ilçelere seçmen kaydırdığı iddia ediliyor. İZMİR Seçmen listelerinde “hare Konuyu gündeme getiren CHP İzmir Milketlilik” olduğu ileri sürülüyor. AKP’nin letvekili Aytun Çıray, İzmir’de Karşıkazanma şansının dü yaka, Çiğli, Narlıdere ve Konak’tan Başük olduğu bü yındır, Kiraz, Aliağa gibi ilçelere seçmen yük ilçeler nakledildiğini öne sürdü. Çiğli Nüfus ve den se Vatandaşlık İşleri Müdürü’nün görevden ç i m alınmasını “kirli seçim oyunlarının ete kemiğe bürünmüş hali” olarak nitelendiren Çıray, “Bir gün SEÇSİS sistemini uygulamaya sokanlar CHP’li Çıray, İzmir’de Karşıyaka, Çiğli ve ona alet olanlar da yargı önüve Konak’tan Bayındır, Aliağa gibi ilçe ne çıkacak” diye konuştu. lere seçmen nakledildiğini öne sürdü. Çıray, seçmen kütüklerinin Yüksek Seçim Kurulu’nun inisiyatifinHAKAN DİRİK BAŞBAKANLIK’TA KASIRGA DÖNEMİ En ‘yakışıklı’ müsteşar! FIRAT KOZOK ANKARA Başbakan Tay yip Erdoğan, Efkan Ala’nın İçişleri Bakanı olmasının ardından boşalan Başbakanlık Müsteşarlığı’na eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve Başbakanlık Başdanışmanı Fahri Kasırga’yı getirdi. Erdoğan’ın hemşerisi olan Kasırga, mal varlığı soruşturması döneminde beraat kararını temyiz etme yetkisini kullanmayarak beraatın kesinleşmesinin yolunu açmıştı. Kasırga’nın, Ergenekon tutuklusu emekli Tuğgeneral Veli Küçük’le yaptığı telefon görüşmesinde Küçük’e “Ortadoğu ve Balkanların en yakışıklı paşası” diye karşılık verdiği iddianamenin ek klasörlerine girmişti. 1977 yılında İstan bul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Kasırga, 1978 yılında Rize’de Hâkim adayı olarak staja başladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olarak çalışırken, 3 Ekim 2003’te Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı’na getirildi. 22 Temmuz 2007 genel seçimleri öncesi tarafsız Adalet Bakanı olarak görev yapan Kasırga, Temmuz 2008’e kadar görevini sürdürdü. Kasırga, ardından Adalet Bakanlığı Yüksek Müşaviri ünvanıyla Başbakanlık Başdanışmanı oldu. Kasırga’nın Başbakanlık Müsteşarı olmasının ardında ise ilginç bir “referansı” bulunuyor. 2002 yılında Tayyip Erdoğan’ın mal varlığı yargıya taşınmış, Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianamede Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı görevinden ayrılırken verdiği mal beyanı ile AKP Genel Başkanı seçildikten sonraki mal beyanı arasında, 256 milyar 138 milyon lira artış olduğu belirtilmişti. Kasırga, dönemin başsavcı vekili Bekir Selçuk tarafından açılan davada verilen beraat kararını temyiz etmemişti. Kasırga’nın bu girişimiyle hemşerisi Erdoğan’ın beraatı kesinleşmişti. Kasırga, AleviBektaşi adıyla dernek kurulmasına da şiddetle karşı çıkmıştı. Kasırga, AleviBektaşi derneklerinin “içeriden ve dışarıdan kışkırtmaya müsait potansiyel tehlike” ve “laikliğe aykırı” oldukları gerekçesiyle kapatılmasını istemişti. Ancak Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, kapatma istemini reddeden yerel mahkeme kararını onayarak derneklere vize vermişti. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon’la telefon görüşmesi yaptığı iddiasıyla Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı görevinden alındığı öne sürülen Kasırga’nın, soruşturma kapsamında tutuklu bulunan emekli Tuğgeneral Veli Küçük’le telefonda görüştüğü iddia edilmişti. Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde yer alan görüşmede Küçük, Kasırga’ya, “Balkanların en büyük savcısıyla ve en büyük bakanıyla görüşecektim” derken, Kasırga da Küçük’e “Kendileri karşınızda, Ortadoğu ve Balkanlar’ın en yakışıklı paşası” diye karşılık veriyordu. Konuşmanın ilerleyen bölümünde Küçük, köylüsü olan bir genç kızın hâkimlik sınavına gireceğini söyleyerek, mülakat konusunda Kasırga’dan yardım istiyor, genç kızın sınava giriş bilgilerini alan Kasırga, “Veli amcası kefil midir” diye soruyordu. Veli Küçük kefil olduğunu söyleyince, Kasırga da “E biz de kefil oluruz o zaman” diyordu. Küçük de bunun üzerine, “Sen kefil oldun mu biter bu iş” diye karşılık veriyordu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili’yi Çankaya Köşkü’nde resmi törenle karşıladı. İkili, görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gül, “Eğer HSYK’nin yapısını bu şekilde değiştiren teklif, mevcut haliyle Meclis’te kabul edilirse veto edecek misiniz” sorusu üzerine, yasa yerine uzlaşmayla hazırlanacak bir anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi için çabaladığını anımsatarak; “Esas amaç yargı çerçevesinde tartıştığımız bir konunun anayasa ile halledilmesi değil, aynı zamanda iktidar ve muhalefetin işbirliği ile bir sıkıntının halledilmesi olacaktı. Maalesef gerçekleşmedi” dedi. Gül, “Tasarının nasıl çıkacağına bakmak lazım. Genel kurulda değiştirilebilecek şeyler olabilir. Önce bir çıksın bakalım. Önce bir yasa çıksın o zaman ne yapacağımı görürsünüz” diye ekledi. Gül’e, rahatsızlığı nedeniyle cezaevinde zor günler geçiren ve kendisinden af yetkisini kullanması yönündeki beklentiler kamuoyunda sıklıkla tartışılan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun durumu da soruldu. Bu konuda, “Bunlara hep insani olarak bakıyorum. Bunlardan birisi de sayın eski rektördür” görüşünü ifade eden Gül, bu tip dosyaların kendisinin önüne gelmesi gerektiğini ifade etti. Gül, kamuoyunda Cumhurbaşkanı’nın istediğini resen affedebildiğine ilişkin bir düşünce olduğunu, böyle bir yetkisi olmadığını vurguladı. Gül, “Yetkim, belli bir prosedürden sonra Adli Tıp vasıtasıyla benim önüme dosyalar gelirse ancak o zaman devreye girebiliyorum. Bu konuların hızlandırılması ve çalışmaların daha titiz yapılmasıyla ilgili talimatlarım oldu” dedi. ‘Af yetkim yok’ ÇEVRE SAVAŞININ SİMGE İSMİYDİ Emek yaşama veda etti Gül’ün konuk cumhurbaşkanı ile görüşmesinden kısa süre önce Köşk’te korku dolu anlar yaşandı. Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili için yapılacak karşılama töreni için bekleme salonunda bekleyen Gürcistan Cumhurbaşkanlığı basın bürosu başkan yardımcısı Sopho Cacanidze, akli dengesinin yerinde olmadığı öne sürülen Berat D. (40) adlı kadının saldırısına uğradı. Gürcü gazetecilere doğru yönelen Berat D., önünde duran Cacanidze’yi saçlarından tutarak yere yatırdı ve tartakladı. Berat D’ye önce orada bulunan gazeteciler müdahale etti. Ardından Köşk korumaları saldırganı gözaltına aldı. Berat D’nin ilk sorgusunda, “Üzerime geldiğini gördüm. Bana zarar vereceğini sanarak kendimi korumaya çalıştım” dediği öğrenildi. Saldırıdan sonra sağlık merkezine götürülen Cacanidze, ayakta tedavi edildikten sonra törene katıldı. ‘Öcalan hükümete süre verdi’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Eski DEP milletvekili ve PKK’nin Avrupa’daki yöneticilerinden Remzi Kartal, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın, çözüm süreci konusunda adım atması için hükümete seçim sonuna kadar süre verdiğini söyledi. Kartal, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Kürt sorunu ve Rojava (Suriye’nin Kuzeyi) konusunda AKP’nin Irak’taki bir kolu gibi davrandığını belirtti. Kuzey Irak’ta yayımlanan Hawlati gazetesine açıklamalarda bulunan Kartal, terör PKK Abdullah Öcalan’ın çözüm sürecinde adım atması için, AKP hükümetine seçim sonuna kadar süre verdiğini ve bu süreden sonra hükümetin ciddi adımlar atması gerektiğini söyledi. AKP’nin ticari siyaset olduğunu belirten Kartal, “AKP, her şeye ekonomik kazanç üzerinden bakıyor. Irak Kürdistan hükümeti ile şu anda böyle bir ilişki kurmuştur. Biz Kürt yönetiminin bu gerçeği görmesini umut ediyoruz” dedi. Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Kürt sorunu ve Rojava (Suriye’nin Kuzeyi) konusunda AKP’nin Irak’taki bir kolu gibi davrandığını ifade eden Kartal, “Biz Kürdistan yönetiminin Türkiye ile ticari ilişkilerini geliştirmesini tabii ki istiyoruz. Biz Kürdistan yönetiminden Türkiye’nin siyasetine alet olmamasını ve Kürt sorunu ile Rojava konusunda AKP’nin bir kolu gibi hareket etmemesini istiyoruz” diye konuştu. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) 68 kuşağının ve Türkiye çevre hareketinin simge isimlerinden, Karaburun’daki Ütopyalar Toplantıları’nın düzenleyicilerinden Savaş Emek (66), kanser tedavisi gördüğü Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde dün yaşamını yitirdi. Bir dönem Yeşiller Partisi İzmir İl Başkanlığı da yapan Emek, Bafa Gölü direnişinin yanı sıra, Akkuyu’ya nükleer, Aliağa’ya da termik santral kurulması girişimlerine karşı yürütülen mücadelelerin örgütleyicisi olmuştu. Birçok doğa düşmanı yatırım, bu direniş sayesinde hayata geçirilememişti. Emek’in çevre mücadelesindeki yakın arkadaşlarından Ayşe Tosuner, “Ege ve Akdeniz’in Türkiye kıyıları, yaşamlarını Savaş Emek’e borçludur. Çünkü o, Aliağa’ya termik santral, Akkuyu’ya da nükleer santralı kurdurmamak için yeşilleri, ekolojistleri, gençleri kısacası halkı örgütleyip ilk el ele eylemini yapmıştı. Akkuyu’da da defalarca eylemler ve yürüyüşler ve protestoları gerçekleştirmiştir. Aliağa’ya termik, Akkuyu’ya da nükleer santralı dikemediler” dedi. Emek’in cenazesi, bugün İzmir Alsancak Hocazade Camisi’nde kılınacak öğle namazının ardından Karaburun Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Köşk’te saldırı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle