24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Başbakanımız R.T.E... 3 yıldır ilk kez geldiği Brüksel’de AB yetkililerine “İleri Demokrasimizin” kaydettiği aşamaları anlatırken... 13 yaşındaki yurttaşımız, ilkokul öğrencisi B.T.İ. de... Çanakkale’de 6 yıl hapis istemiyle mahkemede hesap veriyor olacak! Suçu mu?.. Gezi olaylarına destek amacıyla yerlere sprey boya ile “Hükümet istifa!” diye yazmak. Bu slogan ateşle oynamaktan farksız. Tarih boyunca da öyle oldu. HHH “Hükümet istifa” Osmanlı döneminde de bir tür “Allah’a isyan” demekti. Çünkü, padişahın bir vasfı da “Zillullah” (yani, Tanrı’nın yeryüzündeki gölgesi) idi. İşbu nedenle “Başbakanımızda Allah’ın vasıfları var!” diyen AKP’li milletvekiline “Ohaa!” demiştik. Haksızlık etmişiz. O aslında padişahlardan devralınan bir sıfatı tekrar etmiş, o kadar. Zaten Allah’ın vasıflarını taşıdığını ilan ettiği kişi de çok mutlu oldu ki itiraz etmedi! HHH “Hükümet istifa” son dönem padişahlarından miras bir kitlesel talep. Üstelik 100 yıl önce TOMA’lar ve biber gazı da olmadığı için daha kolay açarak dedi ki: Biz namusumuzu, namusı vatanı dinimizi kurtarmak için geliyoruz. Ateş edecek misiniz? Eğer edecekseniz işte göğsüm! Bir dakika sükut hüküm sürdü. Naci Bey devam etti: Niçin öldürmüyorsunuz? Beni çabuk öldürün ki memlekette haysiyet kalmadı itikadıyla mezara gideyim! (....) Yine bu sırada idi ki, içeriden birkaç el silah sesi geldi. Bilahere anlaşıldığı veçhile, Enver Bey içeri girmek isterken Sadaret Yaveri Nafiz Bey ateş etmiş, fakat Mustafa Necip Bey isminde bir zabit araya atılarak kurşun alnına isabetle, biruh düşmüştür (ölmüştür.) (...) Enver Bey, Meclisi Vükelâ (vekiller) salonuna dahil oldu (girdi). Meclisi Vükelâ cevabi notayı hazırlamış imaz etmek üzürü idi. Bu ahval üzerine (sadrazambaşbakan) Kamil Paşa istifa etmiş, istifanamesinin zatı şahaneye (padişaha) tebliğini Enver Bey’e rica eylemiştir. (26 Ocak 1913 Sabah Ceridesi)” HHH Malum mısralar hiç değilse bu defa boşa çıkar: “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsa tekerrür mü ederdi?” Dileyelim ve diyelim ki Enver Bey gibi maceracılara artık ekmek yok... Ama.. “Sende Allah’ın vasıfları var” diyerek.. “İlahi İrade” tonunda “Sağlam İrade” diye ortalığı reklamla bezeyenler... Tayyip Bey’i gaza getirmek için yanıp tutuşuyorlar. O da Dolmabahçe Sarayı’nı mesken tutarak buna çok teşne olduğunu kanıtlamakla meşgul. Ne diyelim, Tanrı önce akıl sağlığımızı, sonra ülkemizi korusun! Tam 101 Yıl Önceydi... Bir ‘Hükümet İstifa’ Haberi Hayat!.. Cumhuriyet tarihinin en oportünist yönetimiyle karşı karşıyayız. İlkesiz, tutarsız; dün farklı bugün başka konuşan, uygulayan, düşünen bir yönetim. Bu denli hukuksuz, adaletsiz bir dönem olmamıştı. Birçok kez krize düşen ülke ekonomisi bu denli belirsizliğe sürüklenmemişti. Bu kadar yönetilmez ve çaresiz, karanlık bir dönem yaşanmamıştı. Menderes’in tahkikat komisyonlarını,12 Eylül günlerini anımsayın. Daha beterdir bu dönem kuşkusuz. Beterdir... Çünkü, hukuku geçtim, vicdan yok. Daha da önemlisi insanlık yok. Kin, öfke, intikam ve ülkenin paylaşım savaşı. Küresel güçlerin işbaşına getirdiği (anlıyoruz ki şimdi çark ettiği) bir koalisyonun, derin devlet yapılanmasının devamı bir ortaklığın canına okuduğu bir Türkiye var karşımızda. Küresel güçler, AKP ve cemaat... Türkiye’de çok oyun oynadılar, çok tezgâh kurdular. Çok masumun hayatlarını çaldılar, kanına girdiler. O sahte belgelerle, düzmece delillerle, derin devlet operasyonlarıyla... Ortaklar el ele, kucak kucağa kotardı bu işleri. Kapışınca topu birbirlerine atıyorlar. Yandaş kalemler yıllardır yazdıklarını unutup temize çıkmaya çalışıyor. HHH Yineleyip duruyoruz, bundan sonra da unutturmayacağız. Madem paralel devlet, örgüt, çete var. Madem içeride yüzlerce masum günahsız yatıyor. Maden kumpas var, üstelik sana da yapılıyor. Sen bugüne kadar nerelerdeydin? Haberin yok muydu? Paralel yapıyı oradan alıp başka göreve sürüyorsun. Açık açık soralım. Ergenekon, Balyoz, Odatv, Şike ve benzeri davalarda görev alan polis, savcı, yargıç, paralel yapının, örgütün, çetenin elemanları mıdır? Öyleyse neden tayin etmekten başka bir iş yapmıyorsun? Hrant Dink cinayetinde, Fransa’da öldürülen PKK’liler dosyasında birbirlerinizi suçluyorsunuz. Gerçek ne, halkın bunları bilmesi hakkı değil mi? Tarafların kapışması bir yana. Bazı merkez unsurlar neredeyse yalvar yakar, sulh çağrısı yapıyor. Cemaat Erdoğan kapışması ülkeye zarar veriyormuş, ekonomi yalpalıyor, zora düşüyormuş... Beyler siz değil miydiniz bir zamanlar düzmece operasyon ve davalara bakıp “Ülkenin bağırsakları temizleniyor” diyen? Asıl şimdi gerçekler ortaya çıkıyor. Halk yolsuzlukları, rüşveti, yağmayı, talanı, düşman operasyonlarını, hileleri, hurdaları, düzmece senaryoları şimdi anlıyor. Bir de başka bir ülkede olsa üç günde yıkılacak iktidarın karşısında, Meclis’te gerçek bir muhalefet olmadığını... HHH Olan yıllardır bu ülkeyi, bu toprakları gerçekten seven, namuslu, onurlu, devrimci, yurtsever, çalmayan, çırpmayan, avanta peşinde koşmayan, sömürüsüz, savaşsız bir dünya isteyenlere oluyor... Ama çare yok, bozuk düzen yıkılacak elbet... Savaş Emek de bu insanlardandı. Dün aramızdan ayrılıp sonsuz yolculuğa gitti çok erken. Yıllarını antiemparyalist mücadeleye, ülkesine ve ulusuna harcayan... Kapitalist sisteme başkaldıran... Aliağa’ya termik santral, Akkuyu’ya nükleer santral yaptırmayan... Türkiye çevre mücadelesinin öncü isimlerinden, ütopyalar ortağım... 68’li yiğit ağabeyim ışıklarla kal... Hayatın gibi... “İrade”nin “sağlam” olduğunun reklamı... İrade’nin “çürümeye” başladığının ilanı mı? seslendiriliyordu... nümayişler esnasında (...) Gösterilerin merkezi bazı kimseler ellerinde Taksim değil, Babıâli idi... bayraklar olduğu halde Çünkü Sadaret Şeref Sokağı cihetinden (Başbakanlık) oradaydı Babı Âli’ye doğru iniyordu. (şimdiki vilayet binası). Bu zevat (kişiler) Babı HHH Âli methaline (girişine) Tarih Vakfı dergisi, her geldiklerinde, Enver Bey, ay, İstanbul’daki günlük bir ata rakib (bindiği) halde gazetelerin 100 yıl önceki göründü. sayılarından bazı haberleri Bu zevat (kişiler) Enver aynen aktarıyor. Bey’i ihata ettiler (sardılar) İşte 101 yıl öncesinin ve beraberce Babı Âli bir sokak gösterisi ve havalisine ithal eylediler “Hükümet istifa” haberi: (girdiler). “BABI ÂLİ’DE İCRA Bunun üzerine hatibi şehir EDİLEN vatanperverane Ömer Naci Bey göğsünü l AKP milletvekilleri şecaat arzeden mert Kıptilere parmak ısırtıyor: l “Suriye’ye giden TIR’lar Nene Hatun gibi” diyeni, ya Nene’mizin top mermisi taşıdığını unutmuş ya da hükümet adına “itirafçı” olarak suçu hafitletmek istiyor! l MİT’in, TIR’lar dolusu “yardımseverliği” ile Örtülü Ödenek’in son 10 başbakanın bütçesini ona katlaması arasında bir bağ var mı? (Yoksa MİT izi it izine mi karıştı?) l MİT ile Kızılay belli ki kanka olmuşlar. “Yardım” işini birlikte yapıyorlar yapıyor görünüyorlar. “Türk Kızılayı” önündeki “Türk” ibaresini de belli ki birlikte kaldırdılar. Sıra Milli İstihbarat’ın “Milli”sinde.. Satırbaşlarıyla satır arası ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Doğu Perinçek’in ‘Avrupa Demokrasisi’ne Verdiği Ders Sancılı yakın dönem tarihimizde, 17 Aralık, malum yolsuzluk operasyonu ile kayda geçti. Aklımıza hemen o kirli görüntüler, iddialar ve ardından da hükümetin örtbas çabaları geliyor. Halbuki aynı gün, başka bir büyük tarihi olay da yaşandı. AİHM, İP Başkanı Doğu Perinçek’in açtığı davada kendisini haklı buldu ve İsviçre’yi mahkum etti. Neler yaşanmıştı 23 Temmuz 2005’te? İsviçre savcıları Perinçek’i yaptığı konuşmadan ötürü ifadeye çağırmış ve kendisine “Ermeni soykırımını reddetme” suçunu tebliğ etmişlerdi. Elimde savcının yüz kızartıcı tavrı karşısında, Perinçek’in mert yanıtlarının dökümü var. Bir yurtsever olarak, onun İsviçrelilere verdiği bu tarih, hukuk ve mantık dersini gururlanarak okuyabilirsiniz! Ben o günleri, Lozan’da bu çıkışı yapan dostların arasında yaşadım ve o tarihi salonda konuşma onuruna da eriştim… Perinçek’in AİHM’ye aldırttığı karar, yalnız kendisinin veya bizlerin veya Türkiye’nin değil, insanlığın zaferidir. Özgür düşünme hakkının zaferidir. Demokrasi konusunda burnundan kıl aldırmayan Avrupa’nın, kendi temel hukuk kurallarını çiğneyerek, hakkında hiçbir uluslararası karar bile bulunmayan bir konuda, faşist baskıyla ifade özgürlüğünü yok etmeye nasıl kalkışabildiğinin ve yurtsever bir Türk siyasetçisinin onları nasıl hizaya getirip, o zavallı kanunu çöpe attığının resmidir. Ermeni soykırımı iddiaları maalesef pervasızlığını, hâlâ gelişen(!) istatistiklerini ve tehdidini artırarak dünyaya yayıldı ve Türkiye aleyhine “yargısız infaz”ın itici gücü haline geldi. Maalesef hükümetlerimizin bu konudaki yanlış politikaları da bunu kolaylaştırdı. Sessizlik, tepkisizlik, “ciddiye alıp işi boş yere büyütmeyelim” mantığı hatalı şekilde hâkim oldu. Öte yandan Batı, kendi önerdiği yolu usluca izleyen ülkemizin “sözde entellerini” ödüllendirdi, Nobellendirdi ve hepsi de nasiplenmek için sıraya girdiler! Tabii onların “yok” saydığı Ermeni terör eylemlerini, ASALA cinayetlerini unutmuş veya unutacak değiliz. İstediği zaman hümanist diye geçinen Batı’nın kimi konulardaki bellek yetersizliğini de çok iyi biliyoruz. Unutmayalım, geçmişi Kolonyalizm, Kızılderili ve İnka katliamları ile kirli olan Batı, en yakın dönemde “Kitle imha silahlarını bulmaya gidiyoruz” diyerek Irak’ta 1 milyon kişi öldürdü. Sonra da “Aaa, hata yapmışız” diyerek özür diledi! Bu da yetmedi: Adaleti ve mantığı tüm çıkışvarış noktalarını imha ederek, hukuku siyasetin çamuruna buladılar. ABD’nin her yıl 24 Nisan’da yaşattığı “Soykırım kelimesi bu sefer kullanılacak mı, kullanılmayacak mı” stresinin ötesinde, Fransa ve İsviçre “Bu konuyu düşünce ifadesinde bile yasakladık” hatasına ilk düşen ülkeler oldular. Defalarca Fransız Senatosu ve Parlamentosu’na açık mektuplar yazarak bu acınası tavırlarını kınadım. Onlara Voltaire, Diderot ve Montesquieu’nün söylemlerini hatırlattım. Tarihte Naziler veya seri katiller de yargılanır. Ama “Batı Medeniyeti” Türkiye’ye bunu bile çok gördü! Ortada yargısız infaz ve sonrasında tebliğ var ve onun hemen ardından da soykırım adına dikilen anıtlar…“Beyler! Bu meydan bu kadar boş değil!” demiş oldu Perinçek. Neydi hedefleri bu elit Batılıların çok yüzlü “poli tikacıları nın”? Türkiye, bu ulus, bu halk, katliamcı, soykırımcı olarak dünyada tescil yesin, onuru yok edilsin, böylece bu kararları alanlar bir taşla üç kuş vurmuş olsun. Hem ucuz hesaplarla Ermeni diyasporasından 35 oy alsınlar, hem Cumhuriyetin kuruluş aşamasında Sevr kararlarını paramparça eden, Lozan’da dik duruşunu simgeleyen bu yüce halka karşı hınç alma operasyonlarına girişsinler, hem de ABD’nin yeni Ortadoğu senaryolarına hizmet edilmiş olsun! Dünyanın neresinde, hangi hukukta hangi “ananas”(!) cumhuriyetinde böyle tek yanlı bir hukuk olabilir? Kabile hukukunda bile böyle bir utanç verici tavır olamaz. Türkiye, Ermenilere, “Bağımsız uluslararası yargıçlar önünde tüm arşivleri açalım ve hakemli tartışalım” dedi. Böylece bağımsız yargıçlar tezleri karşılaştırır, arşivlere bakar, her iki tezi de dinledikten sonra karar verebilirlerdi. Tabii ki bu demokratik öneri de reddedildi. Çünkü Ermenistan, bu maçı sahaya çıkmadan kazanmak istiyor! Herkes şunu bilsin ki, AİHM kararı, Perinçek’i aklamamıştır. Tam tersine AİHM üstünden Avrupa’yı akla mıştır. Demek Avrupa’da hâlâ bazı bağımsız düşünebilen yargıçlar var demektir. Ben AİHM’yi kutluyorum. Yoksa bizim Perinçek hakkında şüphemiz zaten yoktu! Umarım yerli “yarıaydın”larımız da bu karardan kendilerine bir ders çıkarmışlardır. HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Helikopter 1 pisti. 2/ James 2 Cameron’ un ünlü bilimkurgu 3 filmi... Bir nota. 4 3/ Kunduracıla 5 rın delik açmak6 ta kullandıkları sivri uçlu tığ... 7 Bolivya’nın baş 8 kenti. 4/ Kansız 9 lık... “Ölümdür yaşanan tek ba1 2 3 4 5 6 7 8 9 şına / Aşk kişi 1 B A Y I N D I R liktir” (Ataol Behra 2 Ü R E D Ü R ÜM moğlu). 5/ Bir mal ya 3 R İ N A V A K A da paranın, emek ve 4 Ü N R İ E Ü S rilmeden sağladığı ge5 C B A S A Ş K lir... Hayvanlara vu6 E V E R E S T A rulan damga. 6/ NotaV E L U R da durak işareti... Bir 7 K İ K N A G İ N A T A şeyin toplandığı, yo 8 ğunlaştığı yer. 7/ Sık 9 K A R O A S A gözlü ağ... “Sakağı” da denilen, ölümcül bir hayvan hastalığı. 8/ Sıcağı geçirmeyen, içi mantarlı bir tür şapka. 9/ Bir yerde ikamet eden... Soyundan gelinen kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kötülük, alçaklık. 2/ Bir şeyin içindeki öz... Taş dibek. 3/ Küçük bir alan üzerine odaklanmış yoğun ışık kaynağı... Satrançta özel bir hareket. 4/ Köpek... Çin’in ünlü lideri... Adları sıfat yapan bir yapım eki. 5/ “Pay ederek iki kerede yap” örneğinde olduğu gibi, tersinden de aynı şekilde okunan tümce. 6/ “O yer” anlamında kullanılan sözcük... Veba hastalığına verilen bir başka ad. 7/ Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı... Büyük ve sert taş kütlesi. 8/ Soluk borusu... Donuk renkli. 9/ Şiddetli acı ve sıkıntı... Bir nota.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle